NaN EKONOMİK BAHİSLER| MA MNM Trustlere Karşı Açılan Mucadele € teba- ük, devasa teşek- ir cereyan hasıl yerde | t ismini yeleri rekabeti ortadan yok ede- rek, azami ve devamlı menfaat- ler temin etmektir. Bunun için trustlerin bazan sırf ilerisini ıti altına al- çin zarara bile katlandıkla pler orta- istedikleri yatı ke- .-arlaşnrırlar, sele filânca- maddeye cı vardır. Ve onu kadar almak mecburiyetindedir. İşte trustle- ları şey rckabcnız bir yiflerine göre cak hiç bir kuvvet yoktur! Kablettufan devleri hatırla - tan bu ük serm ret teşekkülleri 19 uncu asrın sonlarına doğru evvelâ Ameri- kada gözükmeğe başlamış ve 1882 de Rockefeller'in tesis et- tiği petrol trustünden ders alan k fabrikalar, şisketler, ya- lenshastalığa tutu! . Tasavvur edilsin ki Amerikada 1898 den 1900 senesine mu sermayeleri 3 milyar 578 milyon 650 bin dolara b; olan 145 trust teşekkül ve 1904 de bu miktar 300 e yük- selmiştir. Trustlerin, bu halkın menfaatini yiyerek — geçinen muazzam mahlükların, çoğal - 1 tabiatile bir çok devlet a- ları tarafından hoş görül - kanunun nazarı Roosvelt, 'lcre karşı şid- adele açmışlardır. l-ıLıt trustlere vurulacak en bü ik darbe, kanundan ve nizam- dan ziyade, güm! nin inı resimleri- lirilmesidir. Çünkü bu &: yede trustlerin karşısında harici rekabet başlar ve bunlar da er- geç fiyatları düşürmeğe mah - küm olurlar. Gümrük resimleri- nin fazlalığı ve yüksek himaye trustleri besh-x en, yetiştiren ve ilâçtır. Amerikada — bile, leri bu şekilde ezecek yer- de kanuni yollara sapılmış ve bundan da çök iy * Vazii kantın, tesir- leri ortadan kaldırmak için mü- sebbjpleri yok etmeğe baş vura- | ediyor ve böyle hareket eden c ve kud - | kadar | etmiş | neticeler alı- | cak ve ilmi vasıtalara müracaat w edecek yerde, yalnız emirlerin ve kanunların kudretine sığın - | mış ve bundan dolayı bu müca- | lesinde lâzım geldiği kadar muvaffak olamamıştır. | Trustlerin hayatı bu şekilde- | ki mücadelelerle doludur. Ve | bunlardan bir çokları bir takım hilelere saparak, ve hukuki şe- illerini değiştirerek yine piya- | sada istedikleri şekilde oyun öy- namışlardır. Bütün bu izahattan sonra va- ziyeti biraz daha teşrih edelim: Amerikada trustlere karşı ya | pılan kanynlardan en başlıcası 1890 da hneşredilen Sherman antitrüst act'dır. Bu kanüun Bır- leşik Amerika devletleri arasın- da ve yahut ecnebi devletler a- | rasında ticareti tahdit etmek i- çin gerek trust şeklinde ve ge- rek başka şekilde yapılan büt'in kontratları gayri meşru telâkki kimseleri muhtelif cezalara çarp tırıyordu, Bunun üzerine - trustleri bir telâştır aldı. Ve bu kanuna karşı muhtelif tedbirler düşünmeğe | başladılar. Bu tedbirleri bilhas- sa üç şekilde hulâsa edebiliriz: 1 — Birleşme. Bu suretle truste dahil olan bütün fabrikalar bir mhücssese i- miş gibi birleşiyorlardı. Nete- kim National Galss Company böylece 19 şirektin birleşmesin- den ve yekvücut — olmasından meydana gelmişti. 2 — Kurumların, fabrikala- rın ve müesseseleri kiralamak. 3 — Muhtelif şirketleri ayrı | ayrı muhafaza etmek, fakat ak- | siyonları bir elde toplamak. Bu son şekli tahakkuk ettir- mek yani aksiyonların ekseriye- tini bir elde toplamak için dicat,,lar teşi etmeğe baş- ladı. Ve bunları Roldıng Truost almağa başladılar. at bu teşekküllerin Ame- rika Birleşik Devletlerinin hep- | sinde yaşamalarına imkân yok- tu, 1889 ve müteakıben 1893 ka- nunile New-Jersey dahilinde te- şekküllerine müsaade ediliyor - du. Binaenaleyh bunların New- Jersey'de bir büro vücude getir- meleri, ve bu suretle bütün müş- külât — ortadan kaldırmaları mümkündü. * ** Görülüyor ki trustler kanunt setler karşısında da çalışmasını ve muhtelif şekiller bulmasını bilmişlerdir. Amerikada bu tarihten sonra yapılan trust mücadelelerini yi- ne bu sütünlarda anlatmağa ça- “syn- İrşacağız. BORSA AAA 13 MAYIS Pazartesi PARALAR Satış Git aSm Sterlin olar 123. 20 Pransız Frangı — 166.50 20 Liret 200 20 Belçika Fraagı 20 Drahmi 20 İsviçre ir. 20 Leva Florin 20 Çek Kuron Avusturya şilin Mark Zloti S6— İsveç Kuron Altın Mecidiye Banknot Fransız Frang İngiliz Ulrası Dolar Liret Belga Drahmi Isviçre Frangı Lev: a Florin Çekoslovak kuronu AÂvustarya Pezeta Mark Zloti Pengo Le: Dinar Yen Çernoveta İsveç kuronu ESHAM Iş Bankası Mü- ö H Anadolu ©, 50 100 96 Şirketihayriye Tramvay Bomonti - Nektar Terkos Reji Aslan Çimento Merkez Bankası Osmanlı Bankası Telefon Tttihat değirmencilik T.A.$. Şark Değirmenleri Şark merkez eczanesi ISTIKRAZLAR 3!75755 iİ 44 aS 9350 TAHVILAT Rihtem Anadolu I ve TI T 1060 43440 Anıdcu mümessll $1.30 Te efon imt yazı Telefon imtiyazı için verilen mühlet 18 mayıs tarihinde biti- yor., Bunun için hükümet imti- yazı satın almak hazırlığında - dır. Eski şirketin o tarihe kadar vereceği hesaplar pazarlığa esas olacaktır. Fiyat üzerinde bir u- yarlık olmasa bile işletmenin devri geri kalmıyacaktır. Hükü- met telefon işletmesini tama- men ele alacak ve şirket- her hangi bir itirazı için mahkeme- ye müracaatta serbest kalacak- SAGLİK OA Tatil günlerinde Hafta tatili gününün cuma dan pazara çevirilmesi için ka- nun hazırlandığını — gazeteler yazdılar. Tatil gününün cuma | veya pazar olmasının sağlık ba- kımından bir farkı olabileceği hatıra gelemezse de, hazırlanan kanunun tatili cumartesi günü öğleden sonra birde başlatma sr sağlık bakımından düşünen leri pek sevindirecek, belki bi - zim soysal âdetlerimizi değişti- recek çok iyi bir yeniliktir. Eskiden bizde tatil deyince, evde entari giyerek oturmak, yalnızca istirahat etmek hatıra gelirdi. Sonra tiyatrolar, sine - malar çoğaldıkça bir çok kimse- ler, en ziyade gençler, tatil gün- lerinde oralara gitmeğe, evden daha fena bir yerde, kapalı kal. mağa başladılar. Vâkıa, tiyatroya yahut sine - maya gitmek, eğlenmek te me - deniyet ihtiyacıdır. Onun için, hafta içerisinde bu ihtiyacı te min etmeğe vakit bulamayanla. rı, tatil gününde tiyatro ve sine maya gittiklerinden dolayı ayıp lamak kimsenin hatırından geç- mez, Yeni kanunun büyük faydası hem medeni ihtiyacı, hem tabii ihtiyacı temin etmek için vakit bırakmak olacaktır, Haftada bir gün tiyatro yahut sinema sey retmek isteyenler cumartesi gi nü oralara gidebilecekler, ertesi pazar günü de açık havalı yer - lerde gezmek için vakit bulabi - leceklerdir. İnsan hafta içinde fikriyle ya- hut e!ıenyle cemiyet ve medeni- yet için çalıştıktan sonra, tatil gününde kendisini düşünmesi, sağlığını korumak — için tabiat haline dönmesi lâzımdır. Bu da kırlık, yahut İstanbulda deniz kenarı ve deniz olan, açık hava- lr yerlerde ak ciğerlerini taze te- miz hava ile doldurarak, bede nindeki oynama yerlerini yumu şatmakla olur. Büyük şehirlerde herkesi haf. tada bir gün işini — bır akmağa mecbur eden hafta tatili kanu- AÖRRİMELE latde; irasabalRARNudar. Köy ferde bu kanunun mecburt olma- ması oraların zatef kırlık yer - lere yakın olmasından dolay temiz havalı yerler olmasınc ileri gelir. Tatil kanununun yal. nız büyük şehirlere ait v'm>sı hafta içinde kırlık yerlerden u- zak olarak, kapalı yerlerde calı- şan halkın haftada bir gün açık ve temiz havalı bir yerde sağlı- ğını düşünmesi lâzım olduğuna bir işarettir. Tatil kanununun lüzumunu, faydasını takdir. eden memle - ketlerde halk, tatil gününde kı- ra gitmeyi âdeta ulusal bir vazi- fe sayar. Meselâ İsviçrede genç | ler için dağlara çıkarak yürü mek, koşmak, kır - eğlenceleri Yapmak kökleşmiş bir âdettir Pazartesi günü yüzü kızarmış, kararmış, yüzünün derileri so - — KIRMIZI VE SİYAR STENDHAL — Ben Mozart'tan bir parça ş oluyorum, derdi. Kardeşli skanclığı, ba- basmın müstebitliği ve kavgş wwrl—.ı Julien, Verriğres i kırların zevkini bi mamıştı. — Vergy'de bu acı hatıraları tazeliyen- bir şey yoktu; ömründe ilk defa olarak karşısına düşman çıkmı- yordu. M. de Rönal şehre gidin- ce — bu da sık sık olan işler- dendi — Julien okumağa cesa- ret ed geceleri, o da ışı- ö yan yatırılmış bir saksı içine klamak şartile, kitab açabi- arası çok geçmeden bun- lara lüzum kalmadı: geceleri doya doya uyudu; kitabmı, ha- yatta bi yol göstereni olan ve kalbini coşturan kitabını da gündüzleri, çocukların ders sa- atleri arasmda, gidip o kayalar arasında okudu. Ö sayıfalarda hem bahtiyarlık,hem' kendinden geçme, hem de bezginlik anla- rında teselli buluyordu. Julien, kendi yaşmdaki her delikanlının - çoktan beri edin- miş olacağı bazı fikirleri Napo- ldon'un kadımlar üzerine söyle- diği birtakım sözlerden, salta- natı çağında pek okunan ro- manların değeri hakkındaki münakaşalarından öğrendi. Büyük sıcaklar bastırmıştı. Akşamları, evden birkaç adım ötede koca bir ıhlamur altına gitmeğe başladılar. Bir akşam Julien ellerini, kollarımı oyna- tarak birtakrm şeyler anlatıyor ve genc kadınlar karşısında gü zel sözler söylemenin verd hazzı tadıyordu; madame de Renal elini, şu bahçelere kon- bire ona değiverdi. " Madame de Rönal elini he- men çekti; fakat Julien, dokun- duğüu vakit bu elin böyle çekili- vermemesini temin etmeği ken- dine bir vazife saydı. Yapılacak bir vazifesi olduğu, bunu bece- remezse gülünc bi: hale düşe- ceği, daha doğrusu bir aşağılık hissine uğrıyacağı di kalbindeki bütün neşeyi, bütün zevki dağıtıverdi. Bölüm 1X KÖYDE BİR AKŞAM Ertesi sabah madame de Râ- nal ile karşılaştığı zaman Juli- en'in bakışlarında bir tahaflık vardı; ona, çarpışmak lâzımge- lecek bir Jüşmnn kollar gibi ba- kıyordu. Bir gün öncekinden pek başka olan bu bakışlar ma- dame de Rönal'i şaşkına dön. dürdü; ona bu kadar iyilik gös- tersin de sonra © böyle dargın gibi dursun... Kadıncağız göz- ması âdet olan boyalı tahta is- kemlelerden birinin arkalığına dayamıştı; Julien'in eli birden- lerini onun gözlerinden bir tür- lü alamıyordu. Madame Derville'in evde ol - mastı sayesinde Julien boyuna konuşmak zoru altında kalma yıp zihnindeki ile uğraşmak im- kânını buldu. Ö gün biricik işi, Tanrı'dan gelme bir ilham ile yazılmış gibi baktığı ve demir, ruhunu çelikleştiren kitabı oku- yup yüreğini pekleştirmek ol. du. Çocukların ders saatlerini haylı kısalttı; sonra madame de Rönal'in yanma gelmesi onu yi- ne nefsini yükseltmek yollarını aramağa sürükledi. Ö -akşam kadımın elini onun avucunda bı- rakması lazımdı; Julien buna karar vermişti. Güneş batıya doğru ilerleyip de işin neye varacağını göste- tecek ant yaklastırdıkça Tuli- en'in kalbi tahaf tahaf çarpma ğa başlad.. Örtalık karardı. Tu len, gecenin zifiri — karanlık olacağını görüp — göğsünün üs- tünden koca bir yük kaldırılmış- çasına bir ferahlık duydu. Ga- yet sicak bir rüzgârımn sürükle- diği iri iri bulutlarla kaplı olan Bgök sanki bir fırtına kopacağı Sivas saylavı ve değerli hu - kukçularımızdan Vasfi Raşid Sevig hukuk kütüphanemize şimdiye kadar Türkiyede eşine rastgelinmemiş derece büyük bir eser hediye ediyor: Ticaret Kanunu şerhi. 88 sayfadan mürekkeb tarihi bir mukadd e ile başlayan ve ayrıca 368 sayfalık bir metni ihtiva ed€n bu eserin ilk cildi Tan mathaasında gayet nefis ve temiz bir surette basılmıştır. Vasfi Raşid Sevig'in muhtelif lisanlarda yüzlerce esere müra- caat ederek, derin tetebbülerde bulunarak vücude getirdiği bu eserin ilk cildine bakıldığı za - man, bu metod dairesinde çalı- sırsa bütün Ticaret kanunu şer- hinin ancak asgari 10 cildde hi- tama ereceği, yani aşağı yuka- rt 4000 sayfa olacağı kolaylıkla tasdik edilir. Netekim daha şim diden Tan matbaası, ikinci cil - din tertib ve tab'ına başlamıştır. İlk cildin başındaki büyük ta- rihi mukaddeme, sade hukukçu- ların değil, bütün fikir adamla- rının, Türkiyede “kanun"” mef- humunun geçirdiği safhaları, ve Osmanlı İmparatorluğu zama nında neşredilen bütün kanun- ların mahiyetlerini görmek için zevkle ve istifade ile okuyacak ları ayrı bir eserdir, Burada mü- ellif sade bir vak'anüvislikle kal mamış, ayni zamanda Türkiye- de kanunun geçirdiği safhaları izah ederken diğer memleketler- de, o devirlerin ve onlardan ev - velki asırların hukuk tarihlerini görtererek ince tahlillere ve tez- lere girişmiştir. Tarihi mukaddemede Padi şahların tahtı kendilerine has - redebilmek için kardeş katlini bir devlet kuralı «(kaidesi) ha- Tine getirmeleri hakkında yazdı ğı derin tetkikler ve mütalea - lar, Roma tarihinden ve diğer tarihlerden aldığı muhtelif mi- sallerle başlıbaşına * bir tezdir. Vasfi Raşid Sevig burada evlâd ve kardeş katlinin bir Türk ted- biri değil, belki Bizanstan bir çok müesseselerle beraber alın- mış bir kurum olduğunu açık bir surette isbat etmektedir. h İmperatorluğu ıâ'nkîîıgî"a_" dar edilen kanunlara ait geniş tafsilât vardır, Müellifin Hammer'den nak len zikrettiği Kanuni Süleymia nm kanunnamesini bugünün za- rüretlerine de kısmen tekabül ettiği için burada hülâsaten zik redelim: » Hastahane hekim ve cerrah larının imtihan geçirmeleri lâzımdır. Dilenciler yalnız (pazar kurulması günleri olan) perşembe. ve pazartesi günleri dilenebilir. Dilenciler camiler- yulmuş görünmek âdeta bir şe - ref sayılır. Bizim ülkemizde de bu âdetin kökleşmesi, ulusumuzun sağlı - ğinı isteyenlerin en büyük arzu- sudur. | Lokman Hekim | haberini veriyordu. Madame de R&nal ile madame Derville geç vakte kadar gezdiler. Onların o akşam her yaptıkları Julien'e bir tahaf geliyordu. Ö iki ka dın, bazı pek ince hisli kimse- lerde sanki sevmek zevkini ço- ğaltan bu havadan haz duyu- yorlardı, Nihayet ıhlamur ağacının al. tına oturdular; madame de Rö- nal Julien'in yanında idi, bir ya- nında da madame Derville otu- ruyordu. Baskaları gibi nefsine de hic itimadı olmryan Tulien'in. o an da ruhunun ne halde olduğunu eörmemesine imkân — yoktu: ienden: “Ren hacıma brlerat ilk Adiüelloda da bâvle titrivecek kendimi bu kadar zavallr m hulacaSım ” dedi. Kalhi Avla Aldürücü hir hala san isinde idi bi a anda bil tehlitaler ona. hu höldan Lat havırir Wi bir vibi #özüleivoardı defa icinden. madame de Pânal'in evdde hir isi erkermm da bahçeden gidivermesine dua et- 4.s.0ç —e KITAPLAF Ticaret Kanunu Şerhi Yazan : Vasli Raşid Sevig de dilenemezler. Miskinlerin ( illetine tutulmuş olanların) sokaklâf yasaktır. Muhtesibili tün | be eylemesi ve | yenleri bir akça cezaya çarptırmasil emredilm ştir. Satıcının çektiği sıkın! tıya mukabil kazanması meşru olâfi bad yüzde 10 dan l1 e kadar, ç0? ağır ve zahmet olan - işlerde nihaytt yüzde 12 olmak üzere tesbit edil. tir. Bu haddi geçen kâr ve tem, mürabaha addolunacaktır... Tarihi mukaddemede bunul gibi muhtelif kanunlarla bera * ber, ticarete, iflâsa, hileli iflâsâı, şirketlere ait konulan nizamlaf hakkında da çok esaslı malü * mat vardır. Mukaddemeden senra kitab başlarken müellif evvelâ Tica * ret kanununun mahiyetini tahr lil etmiş, ve hukuku hususiyed& birlik nazariyesini kendisine ha$ güzel ve parlak bir üslüplâ anlan—mşnr Bundan sonrâ Ticaret Kanununun tekâ* mülüne gnçnış. eski çağda, or” ta ca"ua ticareti, orta çağda tir carf bir ehemmiyeti haiz olafi İtalyan şehirlerini, Uluslararas! bir şöhret yepan Hansa ittiha * dını, Yahudilerin, Lombord'la « rın tiçarette oynadıkları rolleri; onların âdetlerini, nizamlarınl, orta çağda yazılmış ticaret ki * taplarını Jurande ve Maitrise" leri, çalışma haklarını, orta çağ* da sanayie vurulan bağları an * latmış ve nihayet zamatıımızın ticaret hukukuna geçmiştir. Vasfi Raşid Sevig bundant sonra muasır devletlerden bir « çoklarının Almanyanın İsviçre" nin, Fransanın Ticaret kanunlâ | rını ve nihayetTicaret kanununâ malik olmayan bazı devletlerin vaziyetlerini tahlil etmiştir. En sonra Ticaret kanunumuzun e * sasİr şerhine girişmiştir. Bu kıymetli eseri Hukı k edebi yatımız için güzel bir hâdise o | larak karşılar, Ve kıymetli hu" kukşinası ihatalı çnlışmııxnd—:l dolayı TtEbrik ederiz, ——— — Tramvay mukavelesi 926 mukavelesi feshedileri tramvay şirketi fesih tarihindefi itibaren 923 mukavelesi tatbik Olunmaktadır. Ancak bu mukâ” velede gösterilen sermayenin â) tın esası üzerinden hesabı huW' mMet taralındarr İairekk — CCLİMU mektedir. Şirketin 926 mukavelesini taf biki ile halktan aldığı fazla paâ * rayı Nafıa bakanlığına vermesi Şüra kararmdandır. Bu paranıti tutarı iki, milyon liradır. Hat buki şirket mühim bir kısmım? yaptığı yollar için sarfettiği ileri | sürmüş ve 600 bin lira ve” receğini bildirmiştir. Sonra bu miktarın da ancak yarısını ödemiştir. Hükümef şirketin bu itirazları k.ırşısuıdl hesapları tekrar tetkike başla * mıştır. Bu tetkik neticesindt mütebaki borçlar da ısı:necok : tir. H, ygüllenin o anya Keuur »eil” disi u€ Çarpişmasi O kaldı şid* detli Idi Ki sesinin çamanli vaşkalaşmamasına ımxgan yok” tu; arası çok geçmedi, madaafli” de Kenalin sesi de ütrekl0i ama Julien bunun farkına Vi madı, Kalbinde vazitenin kingenliğe karşı açtığı kork! savaş o kadar elemli idi kı J" lien'in kendinden bâşka hiç V şeye dikkat etmemesine imkâ: kalmamıştı. Köşkün külesir” saat ona çeyrek kalayı mış, fakat Julien daha hiç şeye cesaret edememişti. 3 : reksizliğine son derece kir' “Ya saat tam onu çalarken bugün, bütün gün uşundum, timi yapacağım, yahud odi y çıkıp beynime bir kurşun $ cağım” dedi. Bu son bekleme ve ha'ec" anında Julien, duyduğfu heyi canın fazlalığı ile iradesir, hükmedemez bhir hâle :—'“"“ du; en son başının üzerin' (Arkası vaf N. çe