*“'TAN "i telrikası : 22. Ha Brükseldeki gunları anlatıyor : “Sabahım alaca karanlığında müteessir bir kalple otomobile | bindim, haçishaneye geldim,ı Mis Cavell'e gel ü haber verdim. Haberi götüren asker Misin masası başında beni bek- lediğini söyledi. Cavellin höcresinde bir gaz | lâmbası yanıyordu. İki, üç ay-ı danberi odasında toplanan çiçek demetleri odaya süslü bir mezar görünüşü vermişti. Mis oradaki eşyasını dikkat ve ihtimamla sandığına yerleştirdi. Misi ala- rak hapishanenin uzun koridar- larından dışarıya çıkardım. Bel- askeri papas çikalı hapishane memuru Ca- , velli büyük bir hürmetle selâm- ladı, Mis de sükünet ve itidalle mukabele etti. Avluda bizi bek- liyen otomobile bindik. Birkaç ika sonra ayni kapıdan kato- lik papası ile yanında diğer mahküm mimar Bancy çıktılar. Genç mimar orada dolaşan Al- man askerlerine giderek hepsi- ” nin elini sıktı ve hiç bir şikâyeti olmadığını söyledi. İki otomo- bil birden hareket etti. Ben Mis Cavellin yanmda idim. Yanıma almış olduğum kolonyayı Mise takdim etmek istedim. Mis kolonya kullanma- ga ihtiyacı olmadığını şöyledi. Bazı şür parçaları, maruf edebi- yat parçaları söyledim. Hayret edilecek bir şuurla bunları ta- maren anlıyardu. Şehirden çıktık. İdam meyı nında tam mevcutlu ve bir kumandasında birbölük hazt: lanmıştı. Mahkümları bölüğ karşısına götürdük. Bölük sel. vaziyeti aldı. Hüküm almanı fransızca okunacaktı. Bu sır? 1 mimar Bancy açık bir sesle şi 7« Je bağırdı: “Arkadaşlar. Ölüm karşısmda hepimiz arkadaşız.., Fazla söylemesine müsaade et- medik. Şimdi sıra biz papaslara gelmişti. Son sözlerimizi söyli- yecektik. Ben mümkün olduğu kadar kısa söylemek lüzumunu duymuştum. Miss Cavell'in elini tuttum. İngilizce şunları söyle- dim: “İsadan sana mağliret di- lerim, Büyük ruhlar seninle be- raber olsun. Amin.,, O da be- nim elimi sıktı ve dedi ki: — İngiliz papası Mr. Gahana söyleyiniz, dostlarıma öz yur- dum için öldüğümü ve ruhumun erih olduğunu söylesin. mra Miss Cavell'i birkaç ötede bulunan direğe gö- . Hafifçe bağlandı. Bir sker Misin gözlerini bağladı. Bu asker Misin o sırada ağla- makta olduğunu söylemişti. Ka- tolik papasının mimara verdiği varzlar biraz uzun sür inden birkaç saniye bekledik. Saniye- ler bana yıllar kadar uzun gel- di. Nihayet mimar da kendi di- reğine getirildi. Keskin bir ku: manda, iki el yaylım ateş.. İki mahküm sessizce yere yığıldı- lar.,, İngiliz istihbarat zabitlerin- den ve Entellicens Servis şefle- rinden Jozef Krozier, Miss Ca- vell için yazdığı yaslı bir saylayı şöyle bitiriyor: “Yaşarken de, öldükten sonra da bize hizmet etmiştir; yaşarken, bize asker göndermek suretiyle; öldükten sonra, verdiği heyecandan dola- yı gönüllü yazrlanların artması suretiyle...., Şimdi gene - bahsimize döne- lim, İtilâf ve onlara taraftar memleketler Miss Cavell'in ha- reketini casusluk telâkki etme- diler; hatta Miss Cavell de mah- kemede “Benim işlerimde Al- manlara zarar verecek bir mak- gat yoktur. Kaçırdığım gencler huduttan çıktıktan sonra ser- Yazan: Aziz Hüdayi Akdemir Miss Cavell'in Almanlar Tarafından İdamı İtilâf Devletlerine Propaganda Vesilesi Olmuştu Miss Cavell'in idamı hakkın- | besttirler: cepheye gitmek ve | harbin iptidalarma kadar müşir mecburiyetinde değildirler,, tar- zında kendini müdafaa etmiştir. Fakat Alman askeri mahkemesi bizim kanunun tarifi da' «inde muhakeme yürütmüş ve karar vermiştir. Casusluk ve hryanet bahisle- rini klasik bir tarih veya kaide şeklinde yürütmek istemediğim Alman askerlerini — öldürmek ı rütbesiyle memleketimizde bu- lunmuştu. Bunun oğlu da ayni isim ve ayni vazife ile bizde hiz- | met etmişti. O anlatıyor: Türkiye'de Casusluk “Türkiye casusluğun klâsik bir yurdudur. Sultanlar öteden- beri hakimiyetlerini hafiyelikle | | ruyorsun, Bir gün de şu hrmeileskin Yeraıçlh Camii. © kılar. Geçen gün bana dert yan- dı: — Kendi kendimize çatıp du- “Ev - kaf,, için iki satır yazı yazsana... — Sizin Evkafla bir ilişiğiniz mi var? diye sordum, İçini çekti : — Şu camilerimizin yürekler acısı hâli nedir? Dün cuma na- mazmı; Galatada Yeraltı cami- inde kılmağa gitmiştim Her a- dım atışta, bir kuyu'a düşer gi- bi oldum, — Ayağı altındaki tahtaların bütün eri sökül- çi laklar vardı. Kirn bilir, ne zamandır, belki için bunlara ait prensipleri. neti- | muhafaza edebilecekleri zannın- | de yapıldığı gündenberi, tamir Tek gözlü bir casusun Jgörmeyen bu kıymetli vapıyı yüzüstü bırakmışlar. Çökmese bile, günün birinde içine girile- mez olacak. — En göze gö i yerde, İstanbula gelen s&yyahların uğrağı olan bir ca - mi, böyle mi bırakılmalı? Herkesin tapulu evinden, beş yüz yıl önce, arsasının bilmem takma göz içerisinde götürdüğü rapor celeri ve hükümleri doğru ve değerli misallerle kuvvetlendir- mek ve sıkıcı bir konferans ol- mak mahzurundan uzaklaştır- mak yolunu tutacağım. Büyük harpten evvel biz Büyük harpten evvel, yani pa- dişahlar zamanında, bizde ca- | susluk ne manası, ne varlığı, ne | de ihtiyacı düşünülmiyen bir | şeydi. Bizde yalnız “Hafiyelik vardı ve bu da yalnız padişah- lar aleyhine işliyen “Zekâ ve gençlik,, in korkunc, hain ve yı- kıcı bir düşmanı idi. Köylünün milyonları bu alçak “kırmızı fes- li,, lerin cebine akar, yurdun en değerli adamları bu kızıl kafalı- ların kurbanı olurdu. Casuslu- ğun bizde serbestçe işlemesi ve kapitülâsyon zincirleriyle pran- galanan çalışma ve işleme kuv- vetlerimizin kötürüm bir hale gelmiş olması yüzlerce yıllar- danberi öz Türkün kanı ve alnı- nın teriyle alıman yerlerin veye- tiştirilen milyonların kolayca, bizden çok küçük kuvvetler kar- şısında, mahvolup gitmesi bun- üzündendir, diyebiliriz. bir yabancı gözü ve | düşünüşü ile anlatırsam daha bitaraf bir fikir vermiş olurum: Abdülhamit zamanında ordu- muzu düzeltmek ve Sultan A zamanında tam bir Fransız kop- yası gösteren usul ve talimi Al- manlaştırmak için Alman zabit- leri getirtildiği hatırlardadır. Bunların başında meşhur Fon Der Golç vardı ki, hemen büyük da idiler, Bu zan tâ Bizansta- kalma bir mirastır. Hafivr bilhassa ikinci Abdülham't dev- rinde son noktasına çıkmıştır. İçerden ve dışardan çevrilen entrikalara karşı o büyük kuv- vetini hafiyelere veriyor, onlara güveniyordu. Tekmil yüksek makam sahibi insanların yanla- rında muavin, yaver — veyahut kâtip sıfatiyle gizli gözcüleri vardı. Abdülhamit kendi âilesi arasma bile casuslar sokmuştu. Oğulun babasına, babanın oğlu- na inanı ve güveni kalmamıştı. Türkiye'de padişahlık babadan oğula geçmiyordu. Hanedan de- nilen aileden en yaşlısı veliaht oluyordu. Bunlar hemen umu- miyetle babaları bir, anaları ayrı kardeşlerdi. Bundan dolayıdır ki genç yaşlarından itibaren bi- ribirlerine karşı keskin bir düş- manlık başlıyordu. Osmanlı ha- nedan azaları arasındaki kanlı ve çirkin vak'alar başka hiçbir hanedan tarihinde — görülmez. Tahta geçen her padişahın ilk işi tekmil akraba ve rakiplerini ortadan kaldırmak — oluyordu. İşte ikinci Abdülhamit beşinci Muradı ömrünün sonuna kadar hapiste bırakmıştı. 1908 ihtilâli- ne kadar veliaht Sultan Reşat da ayni vaziyette idi. Abdülha- mit tarafından seçilerek yanına verilmiş olanlardan başka hiç kimse ile görüşemezdi. Devletin en yüksek Mmemuru en adi bir hafiyenin vereceği suikast “cur- nal,, ından korkmakta, daimi bir tehlike içinde yaşamakta idi. kaç payı “canibi evkafa,, ait ol- duğu için hava parası, , er para- sı, gedik parası, yok bilmem ne parası diye, yedi yıllık birikmiş vergilerini bir günde almağa kalkan Evkaf idaresi, bu paralar ile yalnız vakıf hanlar, apartı - manlar yaptırmasını mı bilir?,, Yaşlı dostumun — sözlerinde, biraz da ileri giderek yana ya - kıla anlattıkları burada bitti. Benim buna katacağım bir şey var: Bay Niyazi gibi, olgun ve ışıklı bir müdürü olan İstanbul Evkaf idaresinin bir çok yerler- dekinden çok daha iyı çalışan bir kuruluş olduğunu yakından bilirim. Onun için de, Yeraltı cami - nin bü bakımsız vaziyetten kur- ğ amuyorum. — Türk stanbulu sevenler için biçilemi- yecek kadar yüksek değeri olan ulusal, andaçlardan biri de Yer. dir. * Ği edip sağ ve og';'ğî,;,ğğğfğ_““ bf yerin altına gömdürm:yelim, Salâhaddin Güngör (*) Yetaltı camii arap yapısı 1 ğil Türk yapısıdir. Emevilerin 1: bulda ilk müslüman mabedi olarak yaptırdıkları camlin temelleri üstüne (1752) yılında kurulmuştur. $.6. Mektep istiyen köy Sıvasın Zara kazası Karaca- hisar köyünde' mektep yoktur, Bu köyde 120 ev ve 200 çocuk vardır, köylü bu çocukları oku. tamadığı — için şikâyet ediyor. Evvelce köyde bir mektep var- mış. Fakat muallim üç sene ev- vel mektebi köyden iki saat u - zakta Kemeris işmindeki başka köye götürmüş. Şimdi köylü sc rüyor: — Biz bu çocukları okutamı- yacak mıyız? Kapıcı saltanatı şan işçilerden kadınlı erkekli dokuz kişi diyotlar ki: “Biz fab. rikada üç senedir çalıştyoruz. Her sene gündeliğimizin artma- sını beklerken, onlar bilâkis her sene gündeliğimizi kesiyorlar. usul vardır. Yüz numaraya çık- mak için mutlaka marka bekle- mek lâzımdır. Markayı da san- ki dağlara hükmediyormuş gibi saltanatından yanından geçilmi- yen kapıcı veriyor. Eğer gönlü olmazsa, marka yok diye bizi bırakmıyor, Geçen gün çivilerde asılı olan re şikâyet ettik. Kapıcıdır, iste diğini yapar, dedi. Gündeliğimi- zin kesildiğine müteessir değilz fakat kapıcının keyfini bekle mek kasıklarımızı - çatlatıyor. Kendimizi âdeta hapishanede veya esarette zannediyoruz. İş- çinin hevesini kıran bu hiç lü- zumsuz saltanata nihayet verile- (Arkası var| mez mi?,,, Bir yaşlı dostum var, Namaz | müştü. Dıvarlarda yer yer çat- Bir lâstik fabrikasında çalı- | 'KENDiİ KEN | “beşte görüşebilirsiniz,, dediler. Sonra fabrikamızda acayip bir || ccketlerimizi hiç sebep yokken | | kapıcı pis bir odaya attı. Müdü- | 14.5.-935 DiMiZE ÇATIYORUZ | Ne Dersiniz? KAPILARI 3000 kilogramlık bir enerji sa | feden adam pek memnun ol TRAMVAY Tramvay kapısı, Istanbulda | hacet kapısından fazla ehem - miyet aldı. | Kâh açılır, kâh kapanır... Borsa gibi bir şeydir ve açılıp kapanması gibi mühim bir ni- zam tedbiri, kimi akıl ermez bir makine icadı şeklini alır... Fakat ne olursa olsun gene tramvaya asılanlar asılır, ve giderken inip binenler bulu - nur. Bu arada iki kişi var ki, bu kapı işinden zarardadır. Bun- lardan birincisi biletçilerdir.. Sizin günde en az 300 defa tramvay kapısı açıp kapadığı- nrız var mı? Bir biletçinin çalıştığı ara - | banın kapısını günde en az 100 defa açıp kapaması lâzım | geldiği hesap edilmis, Bu ka- pıların ekserisi yerinden oy - namak için en az 10 kilo bir kuvvet 'ster. Şu halde günde maz. İkinci hoşnutsuz da dürüs yolcudur. Koşup atlayan, ka pıya yapışıp yolda açtıran de ğil, istasyonda bekleyen yol cu, Öğleden yani 150 inci kap açmadan sonra biletçinin ko lunda takat kalmaz ve istas yonların bir çoğunda boş ve rir; bir kısmında da kapıy inen müşteri açar... İnen yok sa çeker çanı, arabayı yürü tür. Dürüst yolcu durakta ba kakalır... Bu iki hosnutsuzun ikisi de haklıdır. Haksızlık yelnız oto- matik olmayan, kolay açılıp kapanmayan kapıdadır. Kapı larm da uslandırılması için şimdiye kadar bir usul bulun - muş değildir. Buna: Siz ne dersiniz? Telefonun, telgra- fın faydası nedir ? Küçük Ayasofyada Tahsin Bey Hicri sokağında 29 numa- rada oturan okuyucumuz Ha - Tün bize yazıyor: “Yalova müftüsü Hafız Mus- tafa Gureba hastahanesinde te- davi edilirken öldü. Yalovadaki ailesine telefonla haber vermek istedik. “Üçte görüşebilirsiniz,, dediler. Üçte gittik, Bu sefer Beşte gittik. Cuma olduğu için memurların vazifesi bittiği ce « vabı verildi, dileğimiz kabul e- dilmedi. Telefondan bu müşkülâtı gö - Künce, işi telgrafla halletmek is- tedim, Beyazıt postahanesine gittim. Cuma günü öğleden son ra Yalova telgrafhanesinin ka - palı olduğu cevabını ver Wal, İ hallesi sayıkanbulun b : vaziyette Yalova ile ne t. la, ne telgrafla görüşemezsek, acı duymaz mısınız?,, Şansınızı —« Te - - — Başmüfettiş Cevab veriyor (Tan) gazetesi yazı işleri mü- dı'ı'ıl_üğünc: Değerli gazetenizin dünkü nüshasında (pul parası) başlığı altındaki yazıyı okudum, İste - diğiniz cevaot —memmnniyetle veriyorum: Şirketlerce maktuzlara ya- pıştırılan pulun parası, bazı hü- kümlere dayanılarak — şimdiye kadar abonelerden alınmakta i- di, Meselâ Kadıköy su şıcketi (su tevzi talimatnamesinin) 48 inci ve İstanbul Elektrik şirketi de bundan bir buçuk yıl önceye kadar abonman senedinin 4 ün- — cü maddesine dayanarak pul pa î rasmı abonelerden almıştır. KEGİLuki Şükhcüc, n Trra Ş kanun ve nizamları hükümleri:- ne tâbi olduğundan bugünkü (damga kanununun) yedinci maddesinde yazılı (efradın biri. birine verecekleri senet ve evra- îm damga resmini, imza eden- ler itaya mecburdurlar) —hük- müne uymak mevkiindedirler. irketler tebligi ŞanİN ŞT BaretdA . behlirez karşı abonelerin itiraz ve lüzu- mu halinde memuriyetimize mü racaat hakları olduğunu ayrıca Denemek için | | T.ECL Eşya piyangosu | Biletler her gişede ve Ziraat Bankalarında 1 liraya satılmaktadır. 1 | î gün kaldı acele ediniz | İttihad Türk Sigo Sigortaları halk için Telefon : izaha hacet görmem. Saygı ile: Başmüfettiş: İbrahim Yarından itibaren SÜMER SİNEMASINDA 2 muhteşem film ile | tenzilâtlı fiyatlar | 20-25-30 kuruş. | HARB CHARLES BOYER « ANNA- BELLA tarafından. Ayrıca EN ÇILGIN GECESİ Sevimli Macar yıldızı IRENE DE ZİLAHY tarafından İs. 2 nci iflâs — memuzluğundan * | Müflis Avunduk zade biraderler şif” keti ve şürekânın iflâs idare heyetif” ce alacaklıların davetine lüzum gi müş olduğundan alâkadar alacaklılt” cın 20-5-935 pazartesi günü saat | de dajrede hazır bulunmaları ilân ©* Tunur. (11486) al| | K rta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz: müsait şeraiti havidir. Merkezi idâresi : Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. 4.4887. 32318 | Pa e a e rer c a