z L GİZLİNİN TADI / Bir fikre en kuvvetli sini verdiren şey gizli kalması- dır. Bir düşüncenin esrar tülü i- çinde sivilcelerini ve çatlakları- nt saklayan gövdesi, böylece, muammanın — zerafetine bü nür ve bu, onun sevilme, beğe- nilme, yayılma iyetlerinden dolayı, neşir saha- sına çıkamadıkları halde efkârı umumiyeyi sararlar, ata sözleri Bi nilletlerin hafızalarına kök salarlar. Abdülhamit baskısı ol- masaydı, Namık Kemalin, sey. yalesi bugüne kadar uzanan be- yitlerinin güzelliği değil, mâ- nası bile kalmazdı. “Üsanır kendini insan bilenler halka hiz. metten,, tarzında bir fikri, mo- narşi Türkiyesinden başka nere- de söyleseydiniz, gülünç olur - dunuz; çünkü bu o kadar ma- lüm, basit ve alelâde bir sözdür. Bu söze düzgün süren şey, Na- mık Kemalin manzümesi ve köhne “mefailün,, — vezni değil, istibdadın yasağıdır. Abdülha- mit, farkında olmadan, en tesir- siz hakikatlere bir memnu mey- va lezzeti doldurmuş oluyordu. Hemen bütün hükümetlerin en çok yanıldıkları noktalardan biri de ,yalnız matbuatı, radyo- yu, tiyatro ve sinemaları neşir vasıtaları sanmalarıdır. Unut- tukları, yahut ta hiçe saydıkları bir vasıta daha var ki en kuv- vetlisidir: ağız! Yayılma kuvveti olmayan bir fikri günde bir milyon satan bir gazetenin ilk sayfasında iri pun tolarla neşrediniz, kâadın üs- tüne yapışır, kalır ve en muka - vemetsiz beyinleri bile aşıla - maz; fakat, muammadan tülüne bürünerek esrardan makiyajını yapan gizli bir fikir, en kekeme ağızdan çıkar çıkmaz belki ses hızile her yeri kaplar. Bunun içindir ki, sikı ve kapalt rejim- lerde neşri yasak edilen bir çok şiirleri, beyitleri, nükteleri, hi - civleri halk ezber ettiği gibi, çok defa da, aslında basit olanları da şişirir ve süsler. Neşredilmiş olsalardı, memnu meyva İezze - tini kaybedecek olan bütün bu fikirler, cazibelerini ve prestij - lerini, sarındıkları çarşafın es - rarlı hüviyetinden alarak, yalnız avucunun yuvarlağından — iba - Tet pembe bir et parçası göster- meğe mezun harem kadınları gi bi, tecessüs, istek ve iştah uyan- dırırlar, İnsanların her şeyi daha iyi anlayacakları devirlerde, hükü- metler matbuata hürriyeti zorla kabul ettirmeğe çalışacaklar, fa kat muharrirler, fikirlerini giy- dirmeyi çıplak bırakmaya ter - cih ederek, ifadelerinin tuvaleti bakımından, yazılarının tesirini giderecek olan bu serbestlikten kacmanın yolunu arayacaklar - dır. i Peyami SAFA cazibe- şansını artırır. En adi fikirler,bazan,yasak edil- miş olmaları gibi tek bir husus- | | Son imtihan vazi- yetleri anlaşıldı | — Orta mektep ve liselerde im- tihan hazırlıkları bitirilmiş, mü- meyyizler tayin edilmiştir. Dün mekteb müdürleri, Maarif ida - resine gelerek, son defa cetvel- le?ıe listeleri karşılaştırmışlar dır. İstanbul Maarif müdürü Emin dün bit yazıcımıza imti « | han vaziyeti hakkında şunları söylemiştir: — Her yıl olduğu gibi bu se- ne de imtihan yapılıyor. Bu yıl yeni bir talimatnameye göre ha teket edilecektir. Yeni imtihan vaziyetlerini biribirine karıştır - mamak lâzımdır. Çocukları, ve- lileri telâşa düşürecek bir vazi - yet yoktur. Talimatnamenin bütün tatbik hazırlıkları bitiril- miştir. Bu hususta hiç bir zor - luk görütmüyor. Orta tedrisat müesseselerinde yeni talimat - nameye göre iki yazılı, bir söz- lü yoklama yapılır. Birinci yazı- | dJryoklama yılbaşında yapıldı. yt ) | de Tandı, bu ayın 25 inde bitecek. | Ancak lise ve orta mekteplerin | son sınıflarında bir yazılı yok - lama vardır. Diğer sınıtflarda iki yazılı yoklama da mecmu sekiz numara alan talebe, sözlü yokla- ma geçirmeden sınıfını atlardı. Şimdi de öyledir. Ancak, iki ya- zılı yoklamada mecmuu sekiz | numaradan az alan talebeler ev- velce muallim tarafından kana- at yoklamasına tâbi tutulurlar- | dı, Şimdi ise bu kanaat yokla - masında iki de mümeyyiz bulu- nacaktır. Değişen, ortalığı alt üst eden , talebenin aleyhine o- Tan hiç bir şey yoktur. Bu söz- lü yoklamalar 10 Haziranda baş dlıyacak, 25 Haziranda bitecek- tir. Lise ve orta mekteplerin son sıntflarının vaziyetine gelince: Bu sınıflarda, evvelce bir yazılı yoklama yapılmıştı. Bunlar, şim | di, bir de sözlü yoklamaya tâbi olacaklardır. Bu yoklamalarda da gene iki mümeyyiz buluna caktır, Bu sıntıların yoklamala- tr 1 Haziranda başlıyacak ve 15 Haziranda bitecektir. Yeni tali- matname bu imtihana mekteb bitirme imtihanı diyor. Evvelce olduğu gibi, üç sınfın imtihanı birden değil, yalnız son sımıfın derslerinden imtihan verilir. Li- seden bu şekilde mezun olanlar Universiteye girmek isterlerse, müracaat edecekleri fakülteler- de, ayrıca bir olgunluk imtiha- nı geçirirler. Muvatfak olurlar- sa, yüksek tahsil müesseseleri- ne ahhnırlar.,, 250 doktor mah- kemeye verildi Etibba odası yıllık aidatları- nı vermiyen 250 eczacı, doktor ve diş tabibi mahkemeye veril- miştir. Bunların aidatları &: Tarının haczi yolile ödenecektir. —— Bonolar |Genedüştü Gayrimübadillere verilen — bonolar '#on günlerde yeniden düşmüştür.Dan | bonoların yüzü on yedi buçuk kuruş- tu. Bonoların bu suretle günden güne tlerinden kaybetmesi ga imü. badilleri endişeye düsürmektedir-S-x> Fimlbadillere —«on ramanlarda emlâk satış işlecinin Zitaat Bankasından alı- narak, Gayrimübadiller komisyanuna devredilmesinden memnun olmuşlar, İ hattâ komisyonun bonoların kıymeti- ni arttırmak için lâzımgelen tetbirleri ittihaz edeceğini düşünerek ümide düşmüşlerdi. Fakat aradan epey ta- man geçtiği halde bonolar kıymetlen- mek şöyle dursun, bilâkia günden gü- müştür. Gayrimübadiller cemi. yeti, Finans Bakanlığına müracaat e- derek, emlâk satışının arttırılmasını ve satış müddetini , tahdidini istemiş- derdir. Gayrimübadillere göre piyasa- ya fazla mikdarda emlâk çıkarılır. Bunlardan muayyen bir zaman içinde satılacak olursa, piyasadan fazla mik darda bono aranacağından, kiymet yükselecektirGayrimübadiller bundan başka, satışa çıkarrlan malların kıy « metlerinin yüksek olduğunu da iddia etmektedirler. Fazla mikdarda müşte ri bulabilmek için kıymetler de indi- rümelidir. 14-8.035 LUP BİTENLER Ikamete memur Olduğu yerden | |Savuşmuş! Malkarada sürgün olarak yaşayan Şark İayanının elcbaşısı Şeyh Saidin | kürdeşi Tahir bundan on beş gün ka- dar evvel hac-alığını, tedavi ettirmek üzere gizlice ve başkasına ait nüfus tezkeresini kullanarak İstanbula gel - | miş ve otellerde birkaç gece kalmıştır. | Tahir, büviyeti anlaşılınca yakalan » mıiş ve zabrtaca sorguya - çekildikten sonra Adliyeye gönderilmiştir. Tahir, evvelki akşam Sultanahmed - Birinci Sulh Ceza mahkemesinde sorguya çe kilmiştir. Suçlu Tahii uııılışmx ma- zeret olarak ileri sürmüş ve İstanbu- la kendini tedavi ettirmek için geldi- Bini söylemiştir. Kullandığı nüfus kâadının Arif is- minde birine ait olduğunu da tevil e. derek kaçamaklı cevaplar — vermiştir. Tahirle birlikte duruşması yapılan A- rif ise, nüfus kâadını Tahire vermek - ten bir zarar geleceğini düşünmiye- ceğini, diğer suçlu odabaşı Yaşar da, 'Tahirin kendi otelinde değil, Kürd | Âbdullahın oteline bitişik evinde kal- | dığını söyledi. Duruşma sonunda A- | rifle Yaşar serbest bırakıldılar. ae Tahir.ağır J matadır. Kendisi şehri.- mize 15 gün önce gelmiş, ilk olarak | Arife kahvede rastlamış - ve birlikte Mahmudiye oteline gitmiştir. Tahir MkanlAğıra pi l mış, oradan saet kak line gitmiş, üç gecesini de orada ge- girmiştir. Son olara, Çemberlitaşta Cami av- lusu içindeki Ferah otelinde gecele - | mekte idi. Tahir, mahkemede sorgu- ya çekildikter. sonra Emniyet müdür- İüğüne teslim edilmiştir. Bugünlerde ikamete memur edildi- ği Malkaraya gönderilecektir. — Kantarın ayarı bu'unamadı Bir ay sonra, mezbahada et - ler otomatik kantarla tartıla. cak, mezbaha resmi kilo üzerin- den alınmağa başlanacaktı. Ya- pılan tetkiklerde kantarın aya- rı hâlâ bulunamamıştır. Kilo ü- | zerinden resim alınması, simdi- lik mümkün görülenemektedir. Bu iş bir müddet brrakıl- mıştır. Yine eskisi gibi, baş üze- rinden resim alınmağa devam edilecektir. Yüt “TAN “ n tefrikası © 22 — Erik Çiçeklerî ! Geldi ,tekrar yanımdaki kol - tuğa oturdu: k — Ara sıra, yanına gelirsem, seni, rahatsız etmem ya... Yan gözle onu tepeden tırna- ğa süzdüm: — Ben, çile dolduran papas - lar gibi tek başıma çekilip çalış- mam, Etrafımda yüz kişi olsa, gene, hiç aldırış etmem. Hele, ben çalışırken, sen, arkadaşlık edecek olursan... Merakla gözlerini açmıştı: ! — Ne olur? Gülmekten kendimi dim; — Senin sesini, kokunu duy- dukça, senin havanın içinde, va. kaları, hâdiseleri ve — şahısları, daha canlı düyarım; — hikâyeyi daha canlı yaşarım. Ellerini çırpmağa başlamış . alama - ©: — Mükemmel... Sık sık yanı. na gelirim. Bir şey hatırlamış gibi dur - gunlaşmıştı: — Pardon... Sen, kahvaltı et- medin, karnın acıkmadı mı? — Daha, pek iştahım yok.. Güneşe ve köşkün, ağaçların toprakta uzayan — gölgelerine baktı: — Saat biri geçi meği söyleyim. yeriz. — Sen bilirsin, — Yemek hazırlanana kadar saat ta ikiyi bulur. Ben, acıkma- ğa başladım. Haydi, köşke gire- lim. Sen, salonda oturursun. ©O önden yürüyordu, dönerek baktı: n — Başka var mı? — Var. Durmuştu: — Nedir? Yanına yaklaştım: — Sofrada konuşuruz. — Peki! Bahçeden, doğruca salona Ben, ye - Bugün içeride soracağın bir şey mıştı. Salonda, h i ç bir değişiklik yoktu. Halbuki ben, Kadriyenin kıvır kıvır değişik halinden, dur duğu, oturduğu, gezdiği, yürü - düğü yerlerde, her ân bir deği - şiklik olacak umuyordum. Ne piyanonun üstünde, ne de küçük nota etajerinde, bir tek nota yoktu. Piyanoyu, çok alış- kın parmaklarla çalıyordu. İnce uzun beyaz parmakları, tuşlar üzerinde bir su gibi şıkırdıyor - du. Onun, alaturkayı çaldığın- dan, belki daha fazla ustalıkla alafrangayı da çaldığı muhak - kaktı. Demek ki notaya da ehemmi- yet vermiyordu; demek ki sana- tı da kendi zevkine esir ediyor, sanata da tahakküm ediyordu! Odaya girdiğini - duymamış - tım, yalnız omuzumun üstünden uzanan başının dıklığı ile sil - kindim. — Korktun mu? Geri çekilmişti: — Piyanonün önünde dur . girmiştik. Kadriye, hemen hiz- | muş, düşüne düşüne neye bakı- bakarak ne düşünüyorsun? — Hiç nota yok ta... Omuzlarını kaldırdı ve dişle Tini göstere göstere şımarık şı - marık güldü: — Ben, nota bilmem ki... — Fakat, güzel çalıyorsun! — Evet... Öyle, diyorlar... — Nasıl öğrendin? — Piyano ustasma izin ver - dikten sonra.., Bahçeye açılan kapının önün- de idim. Hafif bir yaprak hışır- tısından başka ses duyulmuyor- du, Kadriyeye döndüm: — Sormak ayıp olmasın ama, Gülter nerede? Kadriye, kollarını du, dudak — uçlarındı mânalar uçuşan bir gü le baktı, tek gözünü kırp' — Niçin bu kadar merak bu- | yuruluyor? Yanıma yaklaştı, kavuştur - duğu kollarını yana sarkıttı: — Gülter, seni, — fena sardı, görüyorum. kavuştur- İkamete memur olduğu Ma'karadan savuşup İstanbula gelen Şeyh Saldin kardeşi Tahir burada yakayı ele verdi. Yine | yerine gönderilecek. Rez: m arimiz Tahiri, oturduğu evi, Tahire kend. nüfus tezkeresini veren Arifi gösteriyor KUÇUK HABERLER * Ticaret Odası maktu kazanç ver gisine tâbi bir kısım esnaf için tayin edilen vergi nisbetlerinin ağırlığı hak kında bir rapor hazırlıyor. Şimdiye kadar yedi esnaf cemiyeti, bu rapora esas olacak malümatı göndermiştir. Diğerleri de geldikten sonra rapor tamamlanacaktır. * Ticaret ve Sanayi odaları kon- Tesine, şehrimiz Ticaret odası ve za- | bire borsas: umumi kâtipleri de çağı- rılmışlardır. * Şehrimizde misafir bulunan Sov yet sanatkârları şerefine belediye çar Şamba akşamı Perapalasta bir ziyafet verecektir. * Süngercilik şirketi çalışmalarına devam ediyer. Pransadan getirtilen dalgıç elbisesi; hortum — gibi şeyler süngercilere dağıtılmıştır. Süngercilik için İmroz adasında kurulan acente- lik teşkilâtı da faaliyete geçmiştir. Bu yıl 20,000 kilo sünger istihsal edile- ceği umulmaktadır. * Sümer Bank, Bakırköy bez fab- rikasmma bağlı bir dokumacılık mekte- bi açmıı Bu mekteb' mütchassıs işçi yetiştirecektir. Mektebe şimdilik 150 genç alınması kararlaştırılmıştır. * Dün Üniversite konferans galo- nunda 600 talebe yabancı diller mek- tebinin Framnaraca kureları imtihanına girmiştir. Imtihan yazılı olmuştur. Ayrıca bir de sözlü yapılacaktır. Ya- zılt imtihana girmeyenler, sözlüye girmiyeceklerdir. üştü raasından $ * Fen fakültesinin P. C, N, sıntfı imtihan günleri tesbit edilmiştir. Ta- lebeler A, B. C. kurslarına ayr:lmıştır. İratihanlara 1 Haziranda başlanacak 27 Haziranda bitecektir. * Ayın 13 ünde bşlryacak olan Kı- zılay haltasının mekteplerde de kut- | Julanması için, dün bir tamira yapıldı. Talebelere, muallimleri tarafından Kı zılayın barış v: savaştaki vazife ve faidelerinden bahsedilecektir. * Boğucu gazlardan korunmak için, resmi ve hususi bütün binaların zemin katlırımda yapılacak sığanak yerleri için, belediye bir izahname ha. zırlamağa mıştır. İzahname bu - günlerde bitirilecektir. Binaların alt katlarında yapılacak bu yerlerin, bir çak inşaatta istenen şekilde olmadığı nazarı dikkati çekmiştir. * Yarından itibaren, Tramvay pen cereleri, gittikleri istikamette sağ ta- Kadriye, kaşlarını çatmıştı — Dün gecedenberi mi? Zan- nedersem, dün, öğledenberi... — Evet... Evet... Genç kadın, cevap — vermedi, fakat susuşunda düşünen bir hal vardı, Acaba, kuşkulanmış mıy. dr? Birden başını kaldırdı, hafif bir sesle: — Emel, İstanbula gitti, Öte. beri ısmarladım. Akşama gele- cek. Dedi. Söyleyişinden, açık kalpli ol- mağa karar verdiğini anlıyor - dum, Lâkin açık kalpli olmak, benirn işime gelmiyordu. Emele ihanet edemezdim. Belki de Kadriye, açık kalpli görünerek beni avlamak niyetindeydi. Bu kadma karşı, her saniye, uyanık bulunmak lâzımdı. Hiç sesimi çıkarmadım. * O, aynı ilik, sokulgan, hafif sesi ile soruyordu: — Bir şey söylemiyorsun? Omuzlarımı kaldırdım: — Hiç! metçiyi görmek için sofaya çık. | yorsun? Yahut dikkatli dikkatli | ortalarda görünmüyar da... eeei Hai — adai İ A SAKİİ eai —0 d — Hayır... Dün geuiienberi | Gözlerinin bakısı değişiver - | mişti; gözbebekleri, iç)erinz ka- Denizcilerin Bayramı 1 temmuzun denizcilik bayra- mr olarak kabul edildiği E'tonö- mi Bakanlığından resmen ldis rilmiştir. Her yıl tekrar edilecek olan bayrama resmi, hususi bütün deniz teşekkülleri iştirak ede * cek, her limanda şenlikler ya * pılacaktır. e Tik bayramın fevkalâde olma: sı için şimdiden hazırlıklara b lamak üzere 27 kişiden mürel kep bir komnite teşkili kararlaşti rılmıştir. Komitede deniz ticaret mü * dürü, C. H. P. İstanbul başkı nı, donanma kumandanı,bahriy€ sumandanı, kaptan ve makinist- ler kurumu başkanı ve-diğer alâ kadarlar bulunacaktır. Komite ilk toplantısını per * şembe günü deniz ticaret mü * dürlüğünde yapacaktır. Kaptani ve makinistler cemiyetinde teş- kil edilen ikinci bir. komite de bayram içi nayrıca hazırlıklar yapımaktadır. ——— eeei raftan açılabilecektir. * Hazirandan itibaren, motörlü bütün kara nakil vasıtalarının yıllılt fennf muayenelerine başlanacaktır. Muayeneler bir ay sürecek, bu müde det içinde müracant edip te arabasın! muayene ettirmiyenlere, — seyrüsferf ruksatiyesi verilmiyecektir. Muayene mıntaka mıntaka ayrılmıştır. Alâka * dar semtlerin nakil vasıtaları, muaye yen gün ve saatlerde Taksim, Beyazıd Kadıköy ve Üsküdar meydanlarında | muayene edilecektir. * Çekoslovakya — koönservatuvart profesörlerinden — Vulac'ne Tstanbul könservatuvarı örkestrasını bir gün idare etmek Üzere davet edilmişti. Profesör şehrimize gelmiştir. Bu ayıtl 23 ünde bir konser verccrktir. * İstanbul konservatuvarı mual « Hmlerinden kalabılık bir heyet Bi citeşrinde Rusyaya seyahat edeceklef dir. Heyet Rusyada muhtelif şehirleri dolaşarak Türk musikisi eserlerindeti könserler verecektir. yt Bd diy VU UNN muavini Ankarayt gitti. Ani belediyenin devlet » şürasında davalarını takib edecektir, Bu arada Beyoğlundaki Karagöryaı si davasını bitirecektir. Bu mücssese, Belediyeye vergi vermemek istemek* tedir. * Bercdiyer Eylülde ans salonunda, şehir hâdiselerie on yıllık faaliyeti rakam ve ise tatistiklerle gösteren bir sergi açmal için hazırlanıvar. Pu sarot <- 1-AK umizde ilk açılan istatistik sergisi O- lacaktır. w * Hapishanenin metrük kilisesin « de bulunan Ceylân derisi üstüne yas zilmiş kıymetli tevrat kitabr, dün mü delumumilikçe tetkik edilmiştir. Ki * tab, çok eski bir tarihte yazılmıştıfı Bugünlerde Müzeye gönderilecektir. * Trakyada göçmenlere yapılacak evlerin camları, vilâyetteki komisyo” yon tarafından satın alınmıştır. * Genel nüfus yazımı hazırlıklar? ilerlemektedir. Yakında kaymakamlık lar içinde yapılmakta olan numerotl işleri teftiş edilecektir. * Yalovada yeni otelin yapılmasi” na yakında başlanacaktır. Otcl 1 yataklı olacak ve gelecek yıl bitecek” tir. dar su*damlamış gil du: — Defterlerde, Gülter de î“' Emel de yok... Onu, merak edi” şinin, sebebini, lütfen söyler sin? — Çok kanı sıcak bir kız! —Korkarım, romana Gültef de girecek... Yalvarır gibi bakıyordu: — Sakın, bunu yapma... EME lin incinmesini istemem. Belki, daha söyliyecekti. Ff? kat kapıya vurulmuş, hizi kadın, görünmüştü: d — Yemek hazır, hanımefefi di. ğ . Kadriye, söylemekten V;:u Beçmişti, yoksa, sofra ba$ mi konuşacaktı; hizmetçi KA ni girmesine sinirlenmedi. men koluma girdi: parlıyor * Açlıktan gözlerim karardı. yılacağım. Yemek odası, gülkurusu a be kâğıt kaplıydı. Yemek © sı, iskemleler, büfe ve dresf hep beyaz lâke idi. (Arkasi 'ğ eeei di df li Di d seD BÜ — İki lokma bir şey yıyeg’, | İ