14 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

14 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

g— * AF TAN "i telrikası 1 22 “MEİN KAMPF ,, KAV GAM Hitler'in yazdığı kitab IBU ESERDE İLERİ SURÜLEN DÜUŞUÜNCE | VE DUYGULARLA HIÇ | BİR BAĞIMIZ YOK -| TUR. BU TEFRİKAYI BÜTÜN DÜNYADA DE- DİKODJ — UYANDIR - MIŞ SIYASI BİR VESİ- KA OLARAK NEŞRE- DİYORUZ.İ Bu toplantıdan sonra, Hitler doğan harekete daha genişlik yvermek zamanımım geldiğini an- lamıştı. Artık Hitler daha ziya- de faaliyete geçmiş ve 1921 se- nesinde içtimalar — sıklaşmıştı. Hemen hep Krone sirkinde haf. tada iki, hattâ üç toplantı yapı- lırdı. Diğer taraftan Sosyalist Mar. ksistler, büyük bir darbe indir- meğe karar verdiler. Bir fırsatı çıkınca kendilerinden Bavyera meclisinde meb'us Erhard Au- er'i vurmak istediler. Birisi bir akşam bu zatın üze- Tine ateş etmiş, yahut ateş et - mek istemiş. Bu zat ta cesareti ve soğukkanlılığı sayesinde yal- nız suikasde mâni olmamış, mü- tecavizleri de kaçmağa mecbur etmiş. Herifler o kadar hızlr koş muşlar ve o kadar uzaklara git- mişler ki, polis bir daha en kü - çük izlerini bile bulamamış. Bu esrarengiz suikast teşeb- büsünden maksat, efkârı Milli - yetçi Sosyalistler aleyhine kış - kırtmaktı. Öyle de olmadı de - ğil. 4 son teşrin için ilân edilen Hitler'in de nutuk söyliyeceği bir içtimada, Marksistler ogün kendisini ne olursa olsun sustur mağa azmetmiş bulunuyorlardı. Yani Hitler partisi ile kat'i su- rette hesaplaşacaklardı . Hitler bunu haber alınca, kendi — hücum kıtasıma mensup azimli gençlerden kırkbeş, kırk altı kadarını seçerek, Marksist- | Jer ile mücadeleye girmeden ev- | ,*g"ründg :Ğ az sonra komite iç- vel, bunlara küçük bir hitabede bulundu: O akşam ilk defa ola- rak, hiç bir şeye bakmadan, hiz- met ettikleri davaya olan sac kat yeminlerini — yerine getire - ceklerdi. Salondan çıkmak iste- yenin ancak cesedi çıkabilecek- ti. Eğer içlerinden biri zâf gös- terirse, şefi — derhal üzerindeki fırkanım alâmetini koparıp ata - caktı. Hitler hitabesini de şöyle bitirmişti: “Hatırlayınız ki, en iyi mü - dafaa tarzı hücum etmektir. Sa- hareketi görürseniz, hemen ön- leyiniz ve işimize — mâni olmak isteyenlerin üzerlerine atılmız.,, O akşamki toplantı pek hara- retli olmuştu. Bağıranlar, nâra atanlar, hiddetten köpürenler çoktu. Hitlerin muhasımlarının cephane makamında — evvelden | yığdıkları büyük bira şişeleri sa- londa uçüyordu. — Sandalyalar, kürsüler kırılmıştı. Sandalya a- yakları silâh yerine geçiyordu. Hattâ, tabanca dahi patladı, fa. Bürhan CAHlD dertli başıma taze dert açacak. Çıkarken bir şey söyledi mi? Emektar hizmetçi Gül kadın mırıldandı: — Ona bir şey sorulur mu? Yanaşmalardan Ahmet görmüş bayvanla Zinnar yoluna doğru IŞ Demir beyin gözleri üstürde ııçık gibi kabaran kaşları oy » — Tırn da belâlı yer... Daha ©on beş gün önce postayı o yolda soydular. Bu ne deli kız yarab- bi! Gül kadın kulak kaharttı ve reden başını uzattı' — Nal sesleri var. — Vah işte geliyor . Demir bey başını çevirdi: — Şu gelişe balkıın. Ok mu - suün, Atikin kızı? Diyarbekirde &t yarışları olacakmış, bizim Er- guvan girse kazanacak. Biliyor kat kimin tarafından atıldığı anlaşılmadı. Fakat çoğu ağır o- | larak yaralanan Hitlerciler, a - deden ©o kadar az oldukları hal- de, harp sahasına hâkim kalc'r lar. Yirmi bes dakika süren ç tin bir savastsa sonra, polis i timar dağıtmağa geldi ve o za - man toplantıy — idare eden reis Hermann isser celseyi kapat - v. Ki ğ ü Gürültülü içtimalar. ateş'i nu tuklar, dalgalanan — bayraklar, berkesin vatanseverliğine müra- caatlar, dayak atışlar. dayak yi- yişler, bütün bunlar Hitierlu na- zarında faydalı propaganda vâ- sıtaları idi Çünkü Hte'ler daha Alman amele partisine girdiği zaman, propagandanın lüzumu- na kıni olmuştu. En müstacel iş ısmi ve fikri yavmak, âza ka- k, mümkün olduğu kadar a kazanmaktı. Parti gittikçe büyüdüğü için, | artık dahili teşkilâtı ile de cid. 'di sürette meşgul olmak zama- nı gelmişti. Hitler 1921 ıguno— sunda bu yeni işe de girişti. Ha- reketin idaresi müessisler heye- ti umumiyesi tarafından seçilen bir komiteye tevdi edilmişti.Bu komitede bir reis ve — muavini, bir veznedar ve muavini .bir kâ- tip ve muavini de vardı. Propa- ganda şefi de seçilen diğer bir kaç kişi ile — komitede bulunu - yorlardı. Komite içtimaları, par lâmento içtimalarına benziyor- du. Kararlar reylerin ekseriyeti ile verilirdi, o suretle ki kimse bu kararlardan mes'ül değildi. Propaganda şefi, hiç olmazsa prensip itibarile, — istediği gibi hareket etmekte serbest değil - di. Yapmak istediği şeyler için | komitenin tasvibi lâzımdı. Bu | vaziyet Hitlere o kadar acayip “Ben propagandamı kendi ka fama göre yürütemiyordum. Sa- lâhiyeti olmayanlarır işe ka- rışmalarına müsaade edemez - dim. Ayni suretle ben de başka- larının işlerine karışmıyordum. Yeni nizamnameler kabul edilip reis seçildiğim zaman, komite - den lâzımgelen geniş salâhiyet- ler aldım ve bu mânasız rejime nihayet verdim. Komitenin ek- seriyetle verdiği kararlar yeri - ne, bir tek adamın mes'uliyeti prensipini ikame etmiş bulunu - yordum..,, Yani Hitler Almanya'da dik- tatörlüğünü tesis etmeden ev - vel, bunu evvelâ partisinde tesis etmişti. Reis bütün hareketleri idare eder ve yapılacak işleri, o işi yapmağa kabiliyetli gördü - | ğü mesai arkadaşları arasında taksim ederdi. O zaman herkes ancak reisten erir aldığı ve ona hesap vermek mecburi; musun Gül kadın, geçen gün o- nunla Bakırkırına gidiyorduk. | Ben al kısrakta idim, Onun al- | tında bizim Selçuk vardı. Sel . Çuku bilirsin. İyi, cins attır ama artık yaşlandı, koşamıyor. Fa - kat Erguvanın altında mübarex tay kesildi. Şöyle biraz sürecek oldum. Ne dersin, Ecguvan o yaşlı Selçukla beni geride bırak- masın mı? Bir kaza çıkmasın di- ye hemen tırısa indim. Erguva- na da, tok karnına sürmenin za- rarlı olduğunu söyledim. Fakat bunun bahane olduğunu an'a - madı değil ha! Gül kadın başını sa'ladı; — Tanrı erkek evlât vermedi diye üzülmeyin. Öyle bi: kızınız yetişti ki değme delikanlıları geride bırakır. Dermir beyin pos bıyıkları ka- bardı, kalım kaşları oynadı, ho - şuna giden şeylerde görülen ışık iri siyah gözlerini parlattı: — Biraz söz dinlese, Erguvan iyi kızdır ama... Dur gelsin de şuna bir çıkışayım. Merdivenlerden önce mah - muz şıkırtıları sonra tiz, şuh bir Partinin iç teşkilâtı — | Kalan Evler:! Terkos borusunun patla- rması 2 dükkânla 2 evi suya boğdu Dolapdereden geçen Terkos borularından biri evvelki gün fazla tazyik tesirile patlamış, caddeyi kaplayan sular bütün | bir mahalleyi tehlike altında br rakmıştır. Borunun patladığını ve suların caddeye yayıldığını görenler derhal sular idaresine baber vermişlerdir. Fakat, akım tının durdurulması ancak yarım saat sonra kabil olahilmiştir. Yarım saat içinde 2 dükkânla Z evi su basmıştır. Bunlardan Petroya ait olan nalbur dükkâ.: nındaki birçok malzemeyi su gö , Şemsiye ait bakkal dükkânında ise, zarar daha bü- yüktür. Çuval ve sandıklardaki | şekerler tamamen erimiş, bir - çok erzak ıslanarak dağılmıştır. Diğer iki evdeki eşyalar da ta- mamile ıslanmıştır. Dün, vukuf heyetleri teşkil edilmiş ve zarar | ziyan mikdarı hesaplanmıştır. Dükkânını su basan Petro, bir muharririmize şunları söylemiş- tir: “— Hâdise pek âni oldu. Bizdenbi- re toprağın altından yarım metre ka- apatmlğa adar su dükkânı doldurdu. Hattâ arka bah - gedeki tavuktür”de kegmuram OİTİ T Patlayan borunun tamirine başlandığı için dün Beyoğlu ta- mes'uliyetini de üzerine almış bulunuyordu. Hareketin idaresi bu.suretle bir ele geçince, artık münakaşa ve müzakere yolları kapanmış, fakat iş başarmak yo- lu açılmıştı. Azimkâr bir ada- mın elinde böyle bir parti kor - kunç olabilir. Hitler bu nokta hakkında şu müşahedeyi de kaydediyor: “Bir hareket ekseriyet siste . mi ile idare edilirse, alınan ka- rarları ona göre tatbik etmek lâ zımdır. Halbuki her hareketinin bütün mes'uliyetini üzerine al - mış bir tek şef, riyazi bir kat'i- yetle vaziyete hâkim olabilir.,, (Arkası var | genç kız sesi duyuldi — Gül kadın, babam nerede? Ve içeriye yanakları pençe pençe kızarmış, on yedi, on se- kiz yaşlarımda civa gibi bir kız girdi. Çöl gecelerini andıran iri ko. yu lâcivert gözbebekleri ışıl ışıl ışıldıyordu. Bu yuvarlak beyaz yüzde bu iki lâçivert gözbebe - ğinden başka nar çiçeği allığın- da küçük bir ağız — göze çarpı - yordu. Lüle lüle — siyah parlak saçları ince bir filenin aralıkla- rından kıvır kivir - omuzlarına dökülmüştü. Bir fırtma gibi koştu ve köşe Demir beyin üzerine bir lâstik top gibi sıçradı: , bugün öyle gezdim, öyle gezdim ki bilmezsin. Gök- dereye kadar gittim. Senin şu ihtiyar diye tekaüt ettiğin Sel- minderine heybetle yaslanan | çuk öyle iyi arkadaş ki... Onu gölde yıkadım. Demir bey iğreti bir hiddetle kaşlarını çatmıştı. Kalın, paslı bir sesle homurdandı: — Yalnız başına o kadar u - Elma dağında suların tahrip o“lğl sahada 'Su Altında 14.5.035 ı MAHKEMELİ | Çocuğunu Asan Baba! Bubabanın dün Ikinci Cezadâ muhakemesine başlandı * Dün ikinci ceza mahkemesin- de adliye tarihinde eşine az rast | lanan bir davaya bakılmıştır. Davada suçlu olan şahıs, öz oğ- lunu, boğazına ilmik takarak ta- vana asmağa teşebbüs etmek - ten suçlu olan hir babadır. Hâdi seyi anlatalım: Robertkollejde, — bahçivanlık vapan Hasanın Veli adında 9 - yaşlarında haşarı bir çocuğu cdır. İddia edildiğine göre, suçlu Hasan, bu cle avuca sığ - mayan çocuğuna bir gün kıza - rak ; | — Dur, seni asayım da gör.. , demiş ve yertde duran elektrik telini düğüm yaparak ilmiğini boğazıma geçirdikten sonra çocu ğü tavana asmış, fakat babalık şefkati ile kendisini tekrar ye - re indirmiştir. Şahit olarak dinlenen polis memuru, bildiklerini şöyle an - lattı : — Bir gün karakolda oturu - vorduk. Cocuğun akrabasından bir kaç kişi geldi. Hasanın çocu ğu Veliyi iple tavana astığını | haber verdiler. Gittik. Hasanı ve çocuğu sor | güya çektik. . (Patlayan ve ortalığı suya boğan ana borular) rafmna su verilememiştir. Belediye Sular idaresi müdü- rü dün borunun kaza neticesi patladığını, en yerlerinden dö - külen kurşunların fazla tazyika dayanamıyarak açıldığını söyle- miştir. POLIe Bir kadına tecavuz Edenler yakalandı / Sirkecide, araba vapur iskele- 'e vazifesi- yapan p: polisler, gece ya yarısı kor kunç b | inilti düyarak; sesin geldiği tarafa yaklaşmışlardır. BÜYKA ae £ miinderbirinin dükkülr UEir. Memurlar, bu dükkânın içinde, Şükrüye adlı genç bir kadma, Şerif, Necati,Nuri, Mehmet adla rında dört kişinin tecavüz et - mekte olduğunu görmüş ve hep ! sini yakalayarak karakola getir- | mişlerdir. Şiikriye Kendisinin sarhoş edi lerek cebren dükkânâ götürül - düğünü ve orada tecavüze uğra- tıldığını iddia etmektedir. Müd deiumumi Şefik tahkikata el at- mıştır. * Beyoğlunda Posta sokağın- da Glâvani apartımanında otu- ran Davidin bir kostümü altı mendili ve 110 kürüşunu çalan hizmetçisi İstavrula yakalan - mıştır. zaklara gitme diye tenbih etme- dim mi? Genç kız kollarını babasınım boynuna geçirmişti: — Ama ne olür baba? İşte ya- nındayım yat — Daha iki hafta evvel Zin - nar yolunda eşkiya göründüğü- nü bilmiyor musun? Genç kız geri cekildi. Mavi cepkeninin altında se - def namlısı görünen rovelverine baktı: kıl— Baba, ben yalnız değilim Demir bey kendini tutamadı. Yumuşadı: — Peki ama, haydutlar yal - nız başıma gezmezler. Genç kız gülümsedi: — Ben fişskliğimde elli kur- şun olmadan çıkmam ki baba! Demir bey “anladım,, der gi- bi başını eğdi. Erguvanın ne isabetli bir nı- garıcı olduğunu babası iyi bili - yordu. Kalın parmaklı eli kızinm kıv rim kıvrım siyah saçlarını okşa- dı; Çocuk: — Babam, beni tavana astı, fakat sonradan yere indirdi, di « e iddia ediyordu. — Boğazında iple sıkıldığını gesteren bereler ve çürüklere rastladınız mı? — Hayır, yalnız yerde ilmik yapılmış bir elektrik teli duru - yordu. Kaçlu vekili bunun üzerine de di ki: 'Şiribirine katan, yaramaz hırsız bir çocuktur. Sırrctlık yapıyor. | Babasına iftira ediyor. Hasafli da her baba gibi, çocuğu kork!l'î mak istemiş olabilir. Yoksa, tâ' vana asmak ;şişkence yapml' gibi, şeyler mevzuu bahis deng dir. | Rcis ,suçluya: İ ; — Çocuğun şimdi nerede? di- ye sordu: ) Hasan şu cevabı verdit ıw — Başa çıkamıyatağımı an” laymca annesi Hanifenin yan* na gönderdim, Mahkeme, Şibinkarahisardâ bulunan Hanife ile vakayı ihbaf eden Yusufun ifadeleri alımmak üzere müddei umumiliğe tezke” re yazılmasına karar vererek duruşmayı başka güne bırakti #Adliye koridorlarımda avü” kat Vedat tarafından yumruk * landığını iddia eden Avukat Ş& fik, Baro inzibat meclisine mü *| racaat etmiştir. İnzibat meclıdı önümüzdeki salı günü iki taraf | dinleyerek bu hususta karınü.i verecektir. * Ford fabrikasındaki kaçak | çılık davası dolayısile, dün seki” | zinci ihtisas mahkemesinde bif heyet fabrikanın hes:ıplırldı gözden geçirmiştir. Kılık kanunu Kılrk kanununun din adami rına ait kısmı Haziranda tatbi olunacağından hazırlıklara bi lanmıştır. Ermeni cemaati dilt |adamları, mabedlerin dışmdâ Bu deli çocuk, mahalleyi | giyecekleri sivil elbiseleri hazif | lamışlardır. Nıs te Turk Zabıtlerı Niste Konkur Hipiklere iştirak eden zabitlerimizin muubıkı' larda 3 üncü geldiklerini yazmıştık. Türk süva! zabitleri Nist€ | iyi bir şekilde karşılanmışlardır. Zabitlerimiz Niste bulunduklari müddet zarfında süvari mektebii ziyaret elmıqlerdır Burada şe* reflerine manej yapılmıştır. Yukarıdaki tesim zabitlerimizin zi* yaretlerinden bir intibadır, Bu resimde Paris sefaretimiz ateşe” | militeri Seyfi ile miralay Cevdet Bilgişin, kaymakam Saim, yüz“ | ula, mülâzım Saim Pulatkan, Eyüp, Cevat Gürkafl lim, Gül kadm yemeği hazırla- dı. Dışarıda ve uzaklarda çiftlik adamlârı © iş başınâ giderken ba- ba kız bağlara bakarı yemek o - dasının taraçasına geçtiler, Demir bey Mardinin eski bir şöliretini taşıyordu. Onun çiftlik kulesindeki taş odasında saklı eski tomarlarda aile tarihi Selçukilere kadar da- yanıyordu. Anadolu içinde Sel- çuk devri kapanırken meydana çıkan derebeylerden - Atikoğlu İlgazlı Necmettin bey Mardini elegeçirmişti. Ondan sonra Mar dinde bu soyun evlâtları cetleri- nin kanını sakladılar. Yeşil Türk yurdunun çöle bakan yük- sek tepeleri bu eski Türk ailesi- nin yuvaları ile dolu idi. Yıllar, İlgazlı — öz Türklerin Mardindeki kollarını hırpaladı, onların çoğu sınırlarda can ver- di. Osmanlı devrini sürgün ve boğuş ile geçiren — bütün Türk yuvaları gibi Ilgazlı oğullarını da hırpaladı, Dağıttı. , Kala kala Demir bey ailesi kaldı. Otekilerden bir. kısmı dabif| gerilere, Diyarbekire, Malatyâr | ya kadar gitmişlerdi. Ecdat © -| cağını söndürmemeğe and iç€ Detmir bey emektar bir kaç ad7? mıi ile beraber — cetlerinin a0 mnıy:ın (Atik) çiftliğine ytl"' Guıış bağları, badem bahç€ leri ve sürü davarları 07 oldukça yüksek bir irat getil 9' yorda, Bnektar bir kâhyası M lometrelerce yer tutan b:"ğ çiftliği ona çok iş düşü ; çekip çeviriverdiği için Def) bey vaktını avlarda, komşuli da, ziyafetlerde geçirebiliyö! Karısı, (Erguvan) m a! yedi yıl önce Diyarhekir h’ğ hanesinde bir kadın hastaliğ dan öldükten sonra Demir #5 bütün sevgisini kızında toP' r“"ı Onu istediği gibi yetıst' için çok fedakârlıklar vaP" Yahudi hoca ona fransızca " retti. Bu ihtiyar Musevi S TArkası v&?

Bu sayıdan diğer sayfalar: