$ Ti erken, tiller isminde bir rejisör çıktı, Han'atin şaşaalr taraflarını Gre- 'nın gözlerinde büyüttü. Gü- Flliği ve san'at kabiliyeti ile 'he'_"_i'yı başka yer, başka saha “Skliyordu: Sinema, k Greta Garbo memleket €ttikten sonra Sigurd ta poş "lınr:km::dı. © da Parise gitti, h draya gitti, Berline gitti, Atta İstanbula geldiler, o da Mnerikaya gitti. Greta Garbo ,, at semasında gittikçe parlı- ü_nn bir yıldız halinde yükselir- , adı sanı belli olmıyan Si- Sürd ta hayran hayran bu 'yük- kanıtler stüdyoları kapılarını h"mf'îm' Joseph Schenk hth.da.da yeni sesli stüdyolar 4 Ç tErecektir. Ya m Hlle Cantor yakmda “Hul Seyiye Öleketi,, izminde bir film Hapgistltir. Bu film evvelce Ürç &, Old Lloyd için hazırlanmış- » Jtan Harlov ile Hall Ros- unu biliyordu Hat leket sılası duyar- urd'u arattırır, buldurur- rdi. İsveçten bah- mleketten gelen ları okurlardı. Greta Garbo Hollivud'a git- nra Sigurd Nansen a- dar yol parası tedari ldu. Ö £ <adar sebatla çd- parayı toplayınca, o da Nev-Yorka doğru vapu- Amerikan - toprağına k basınca merhale merhale Kaliforniyaya doğru yürüdü. Cebindeki - madalyonun içinde bir tutam sarışın saç vardı. Bu saçı Greta'nın hemşiresi Helva fson ölmezden evvel deli- kanlıya vermişti. Fakat Greta Hollivud'da ça- lışırken Maurice Stiller ile se- vişiyordu. Bu sırada da bir Jhon Gilbert peyda oldu. Mau- rice kıskandı, İsveçe döndü. T <at T o ord Hollivud'da * mıştı. Ö da Garbo Gilbert sevdasını uzaktan seyretti. Si- gurd Greta ile Gilbert'in film çevirdiği stüdyoda çalışıyordu. Greta o sıralarda İsveçten bir dır. * Jean Kravford “Allahın bahçesi,, adında bir film çevire- cektir. Rejisör George Luba- dır. * Hollivud'dan birçok artist- ler İngiltereye film çevirmeğe geleceklerdir. İlk gelecek olan- lar Noah Berry ile Helen Vin- son'dur. Bunlar Conrad Veidt, telgraf aldı. Bu telgrafta Mau- rice Stiller'in öldüğü bildirili. yordu. Ö zaman çevirdiği filmi bitirince, bir daha stüdyoya dönmedi, Evine kapandı. Garbo Sigurd'u çağırdı. Öna İsvece gitmesini söyledi İsve- ce gidip Greta namina Stiller'in mezarına kapanıp dua etmek ve çiçek koymak. . Sigurd bu vazifeyi yaptı, fa- | kat 1932 de o da öldü. Ö da Stil- ler gibi Greta'yı sevmişti, o da onun gibi bedbaht olmuştu, o da gidip İsveç toprağında can verdi. Greta Garbo bu ölüm ha- berini de alınca çok müteessir oldu. Kendisini hakikaten sev- miş olan iki kişi ölmüş bulunu- yorlardı. Hemşiresi Helva'nın da ölüm haberi, Greta'nın ha- yatındaki felâketleri gösterme« ge kifayet eder. Hemşiresinin ölümünden sonra annesine yaz- dığı bir mektupta diyordu ki: “Hemşiremin de ölümünden sonra güzcellik ve Işık artık uf« kumdan silinmiş bulunuyo-. Ba- na burada o kadar faydası — u- nan güneşin huzmelerinc — bi- le iğreniyorum, Ah anne, biz ne kederli ve za- lim bir dünyada yaşıyoruz.” A, * Yüzündeki masumiyet ve melıhıilo bilhaassa madonna rollerinde daha çok muvaffak olana BURKE KÜÇÜK SINEMA HABERLERİIİI “—r:i Holiyvood'daki Müttehit | son kat't surette boşanmışlar- | ile birlikte Şeytan adasında is- minde bir film çevireceklerdir. " ].'.'" Kiepura'nın çevirece- ği “Bütün kadınları severim,, a- dındaki filmde rol alacak olan diğer artistler şunlardır: Danielle Dariaux, Helene Ro berte, Marcelle Praince, Pierre Larkey, Louis Blanche, Charles Deschamps. N AAA AA :3 - ——— — ——7 y — Hollivood'da bacak'arının güzelliği ile şöhret alan yeni yıldız'ardan biri | TELA TCHAl! SINEMAYA NASIL GİRDİ? Sinema yıldızları içinde bir | mi benzetti, ne ise, benimle ko- | var: Tela Tunal. | nuşuu. ©Ö bana Di çingene KIZI Hayatını şöyle — Annem öldi sekiz yaşında idim. Arabamızın içinde memleket memleket do- laşıyorduk. F..samı bilmiyorum Fakat üvey babam, beni ve kar- deşimi başka bir kabile reisine sattı. Bu adamın bir cambazha- nesi vardı, öyle muhteşem bir cambazhane değil, her taraır yamalı eski büyük bir çadır.. Burada sırtında boynuzu olan bir inek ve bunun gibi acayip daha birkaç hayvan teşhir edi- lirdi, Ben de dans ediyor ve ko- şan atların üstünde cambazlık yapıyordum. Satıldığımız adam eğer istediği gibi iş yapamaz- sam beni döverdi, hem de ne zalimane.. ü Bizde erkekler, yeni kema... ları ustalıkla eskiye benzetir. ler ve eski keman diye daha pa- halıya satarlardı. Fakat parası- nı da ceplerine atarlardı. Kabi- lede erkeği, kadını, çocuğu, atı beslemek vazifesi kadınındı. Ka dın fala bakar, para kazanırdı. Az para kazandığım zamanlar beni döverlerdi ve yemek ver- mezlerdi. Ö kadar bedbaht idim ki, bir gün kaçmağa karar ver- dim. Kardeşim benimle gelmek istemedi, ben de tek başıma yo- la çıktım. Fakat beni yakaladı- lar, cezalandırdılar. Bir ay son ra tekrar kaçtım. Bu sefer y- kalıyamadılar. Berexet ver”' , yakalıyamadılar, çünkü — dü- rürlerdi. Bir köyde bir a' beni kabul etti. Öyle mes'uttum ki.. Yalnız ailenin çocuğu beni sev- di ve zorla ev'inmek istedi. Baktım olmıyarak, oradan da kaçtım. Bir seyyar cambazha- | neye iltihak ettim. Burada çin- gene dansları oynuyordum. Öndan sonra vakayiin sevki- le bir gün Parise geldim. Beş param yoktu. Cingenelerin ne- rede olduğunu bilseydim, onla- rın yanına gidecektim. Birden aklıma geldi. Ressamlara mo- dellik etmek. Fakat bir ressam adresini nereden bulayım? Tab- lolar satan bir dükkâna girdim. Herif kovdu. Kapıdan çıkarken inde bir ressamın adresini- verdi. Monsouris parkı taraflarında çok güzel bir ev.. Parkeler o ka- dar temizdi ki, kirli ayakkapla- rımla basmağa cesaret edemi- 'yordum. Beni bir atelyeye aldı- lar. Başında bere, boynunda at- kı bir adamla karşılaştım. Ne istediğimi sordu. Model olmak istediğimi söyledim. Dikkatle bana baktı, sağa çevirdi, sola çevirdi, yine baktı: “Seni kim gönderdi?” Tablo satan dükkâ- nn adresini tarif ettim. Ne der- siniz, Derain beni modelliğe lâ- yık görmesin mi? İki yüz frank vereceğini söyledi: Yarın gel! dedi. Tela Tchai iki sene Derain'e modellik etmiştir. Bu modelden yapılan tab 1 fakıtyet kazanıyordu. Derai za okuyup yazmasını da öğret- ti, Ö sıralarda Pariste açılan müstemlekât sergisinde bir de dans numaraları tertip edilmiş ve angaje edilecek dansözler için müsabaka açılmıştı. Tela Tchai de müracaat edenler ara- sındaydı. Ö kudar çok güzel danseden, o kadar çok güzel kız lardan sonra Tela Tchai de jüri huzuruna çıkacak cesaret kal- mamıştı. Fakat son dakikada gramofon bir çingene 'navası * çalınca, kız duramadı, damarla- rında çingenelik kanı kaynadı ve sırf kendi dans arzusunu t: min için jürinin önüne çıktı ve muvaffak oldu, istikbal yolu açılmıştı. BCREİ * genç bir. ressam beni birisina. Sarışın yıldızlar halâ saltanatlarını muhafaza ediyorlar