*“'TAN " m tefrikası ; 18, İ Bizın?ar, Mariya'nın atla gezdiği günleri hatırlatlacak bir yeni l ve çok güzel Bizans heyetleri bunların ara- | sında mekik dokuyarak bir iş görmeğe çalışıyorlar, yaîvnrıpl yakarıyorlardı.. Lâkin, bu haş- metlülar döktükleri göz yaşları- na metelik bile vermiyorlardı. | Bu hal, 1451 senesine kadar sürdü. Nihayet —Papa “Beşinci Niköla Şarki Romanın bu son şehrini olsun Türklerin ellerine düşmekten kurtarm. stedi bildirdi. Fakat pek koydu. Evvelâ, Filora ve lâtin kiliseleri arasındaki bir- liğin ilânından sonra katolikle- re satılmış olmakla itham edile- rek, Kostantaniyede toplanan şark patrikleri ruhani meclisinin kararı ile devrilmiş olan Gregu varı tekrar Kostantıniye patrik- liği makamına çıkartmak istedi. Sonra imparatorun gayet şid- deti bir hareket yapmasını, Flo- ranâada ilân edilen kiliseler bir- liği- aleyhinde — bulunacaklara karşı merhametsiz davranması- nı tavsiye etti. Kostantin bütün bunlara razı olmuştu. Fakat — Kostantımi- yedeki manastırların keşişlerini, onların ne bü bir kuvvet teş- kil ettiklerini şöyle bir düşü- nünce hemen vazgeçti, Papaya bir cevap göndermeğe bile korktu. Bun! üzerine nedimi Françes kendisine şu teklifte bulundu: “İmparator hazretleri.. Ne « den hıristiyanlık âlemi denince Bizansta hep Roma, İtalya ve garp hıristiyanlığı akla geliyor? Kölenizin fikrine kalırsa Bizan- sm yaşaması ve devamı ile daha ziyade alâkalı olan hıristiyanlar garpta değil, şarkta bulunurlar. Faraza, Trabzon İmparatoru *“Kaloyanis,, i bir kere ziyaret etmekliğime sanız zannedi: pa ile Venedikten gelebilecek yardımı, hem Venedik ve Porte- kiz prenseslerinden güzel, bir müstakbel — zevceyi — bulmak mümkün ve hatta çok kolay olacaktır. Bilhassa Trabzon sa- rayından Bizansa gelecek bir Koömnenos prensesi burada halk tarafından da, asilzadeler tarafından da, askerler ve keşiş- ler tarafından da iyi bir karşı- lık bulacaktır. Zira selefiniz ve ağabeyiniz sekizinci İyovanni- sin son zevcesi iffetlâ Vasilisa Mariya Komnenosun güzel ha- tşralarını Kostantıniyeliler he- #üz unutamamışlardır. Onun, kendisi kadar güzel ve bittabi | beşinci asırda kocalarından ve KAT H, > Yazan: imparatoriçe bulmak çoök taze olacak bir akrabası bu- rada hayran etmedik vatandaş | bırakmıyacaktır.,, (*) Kostantin nedimini haklı bul- | du. Zira Bizansta herkes, kay - | bolmuş bir saadetin hasretini çekmemeğe, açlığa, — sefalete, hattâ Türk © fındi ı, Vilâher - ne'de bekâr bir imparator gör - meğe alışamıyordi Bilhassa Fırançes'in bahset! impara - toriçe Mariya Komnenos'u hiç kimse unutamıyordu. Bizans İmparatoriçeleri on - ıklarından başka — erkeklere mdilerini çokluk göstermezler Bilhassa sekizinci İyovan « nis'in zevceleri âdeta bir harem hayatı yaşıyorlardı. Halk onla. rı ancak büyük bayramlarda, ki- liselerde yapılan ihtişamlı âyin- lerde görebiliyordu. Mariya Komnenos Trabzon | İmparatorlarından dördüncü A- | leksiyüs Komnenos'un küçük kı zı idi; ve peri masallarındaki pa- dişahların — küçük kızları gibi şen, neşeli, zeki ve son derece güzeldi. Burgonya Dukasmın emrile Avrupanın şarkında seya hate çıkmış olan “Bertrandon dö Lâ Brügiyer” onu bir defa görmüş, hayran ve âşık olmuş- tansız asılzadesi Fransaya de o müuhte: ya'da idare ettiği büyük bir ru- hani âyinde imparatoriçeyi, se- kizinci İyovannis'in annesi ile Mora despotluğunu yapan kar- deşi Kostantin'in arasında a - yakta dürürken gördüm. Bana ©o kadar tatlı — göründü ki mu - kaddes bir dini âyinde bulundu- ğumu unutur gibi oldum ve me- rasimin nihayetine kadar gözle- rimi ondan ayırramadım, | “Patrik Jozef vazifesini biti . rince; imparatorun validesi ile zevcesine ve — kardeşine hüsusi ir ziyafet verdi. Onun yürüyü- | şünü görebilmek için bu ziyafe- | tin bitmesini beklemek lâzımdı. Müthiş bir erkek kalabalığı için- de, büyük kilisenin dış avlusun- dâ ikindi duası zamanına kadar aç ve susuz, — ayakta durmağa mecbur kaldım. — Fakat bu ta - hammülümün — mükâfatını da görmediği değil. Zira, üç harem Nizameddin vwandı İtimr- Ren insan G kadar güzelini gördi | zel karısı ata erkekler gibi bini- | (*) Fırançes'in kendi ağzından. NAZİF “Fransız Seyyahı O Güzel Kadının Ata Binme- sini Seyredebilmek İçin Ayasofya Avlu. ında ,Saatlerce Beklemişti , lâzımdı ,, ağası, sekiz on — asılzade ve iki tane güzel kızım arasında, yavaş yavaş önümden geçerken onun kilisede gördüğümden yüz kat daha güzel ve cazibeli olduğunu anladım. — Gözlerinin öyle ka « | maştırıcı ve ateşli parlayışları ui amikra hu mü hiç hatırlayamıyorum, Hele az öte- de ata binişini ve ata binerken vücudunun aldığı çıldırtıcı inhi- naları tattığım zaman kiliseden çıkanların niçin işlerine, güçle. rine veya — evlerine dönemeyip avlüda — bekleştiklerini bir kat daha iyi öğrendim.,, “Güzel bir — delikanlı üstüne sırma ile iki kartal işlenmiiş er - guvani bir kumaş kaplanmış, a- yakları yaldızlı ve arkalıksız bir iskemleyi beyaz bir atın yanın- da yere koyunca İmparatoriçe Mariya sol eliyle, merasim elbi- sesinin eteğini kaldırarak buna çıktı. Ata bir hükümdarlık tâci gibi yakutlar, inciler ve elmas » larla süslü, ve kolay kolay kıy - met biçilemez bir eğer vurmuş - lardı. Asılzadelerden biri impa- ratoriçenin omuzlarından man- tosunu aldı ve atın öbür tarafına geçerek bu mantoyu iki eliyle gerdi ve yukarıya kaldırdı. Bu- nun sebebini evvelâ anlayama - mıştım, fakat bir dakika sonra anladım: “Sekizinci İyovannis in bütün bir şehrin erkeklerini saatlerce aç, süsuz ve ayakta bekleten gü- | yordu, Tabii sol ayağını atın sol Özengisine basıp eğere sıçrar « ken etekleri açılıyordu. İşte mantoyu açan asılzade, sırf bu ÂAnı bekleyen sadık tebaanın gözlerinden bir ân gözlere iliş - mesi muhtemel bir güzelliği sak lamağa memur bulunuyordu.,, *“İmparatoriçe Mariya ata bi- nince o asılzade mantoyu tek » rar güzel kadının omuzlarına at- tı; ve genç bir delikanlının uzat- tığı bir Yunan — şapkasını gene kendi elleriyle Trabzonlu kadı - nın ipek parlayışlı sarı saçları üstüne koydu. Bana bu haliyle dar daha çok güzel gözüktü ki, kendimi tutamadım, etrafım- | dakileri dirsekliyerek ileriye a - tıldım. Zırhlr askerler derhal | beni göğüslediler ve “yerimde durmamı, aklımı başıma topla- mamı,, ihtar ettiler., , (Arkası var| HIKAYE ŞAMPiİYON — Fransızcadan — Binlerce göğüsten çıkan yay gara, dumandan boğuları ringin üzerinde tekâsüf ediyor, ringin çelik iskeletine çarptıkça büsbü- tün acaipleşiyordu. Koca salon galerilerine kadar maçı seyretmeğe gelenlerle tık- lıra tıklım dolu idi. Dört büyük lâmba kuvvetli huzmelerini rin- gin üzerinde toplamıştı, salonun geri kalan tarafları karanlıktı. Ringde iplerin arasında iki adam çarpışryordu. İkisi de baş- ka ırktan. Birisi yumruk darbe- lerinden derisi kızarmış, her ha- rekette açık renkteki saçları da- ğılan beyağ bir adam, öteki ada- lelerinin şişkinliği bile uzaktan görünmiyen bir zenci. Beyaz, tehditkâr bir tavırla zencinin Üzerine atıldı, yumruk- ları ağır çekiçler gibi işliyordu. Uzaktan herbir yumruğun kar- şısında daha zayıf görünen zen- ciyi nasıl cansız yere seremedi- ğine hayret edileb'lirdi. Fakat zenci inamlımaz bir çe- viklikle, isabetle savı«lan her yumruğun önünden sıyrılmasını biliyordu. O esnada da uzun kol- larını bir puntosuna getirip uza- tıyor ve meşin eldivenin şiddet- le ete inmesinden çıkan boğuk bir ses duyuluyordu. Arasıra beyaz boksör, hasmı- nt iplerin arasına sıkıştı! zaman yumruk maki: işlediği gi yordu. Halk mütemayçliyen- bağırıp ça- gırıyordu. Lâkin zenci düştüğü böyle tehlikeli her va: gene umulmadık bir çe kurtulmağa muvaffak oluyordu. Her ikisi de kan ter içindeydi. İstirahat terleri siliniyor, adalelerine ma- saj yapılıyor, fakat gonkun scşi duyulur duyulmaz, yine her iki- si birden doğruluyorlar ve yum- ruklariyle biribirlerinin çeneleri- ne, göğüslerine saldırıyorlardı. Sanki bütün salondakilerin canı ringde idi. Birdenbire bu Tmuvnş — TManızare YUNUNA crür Zencinin kolu gene bir aralık uzanmış ve yumruğu hasmının çenesine inmişti. Beyaz boksör | bir an şaşkınlaştı ve çok geçme- den ağır bir kütle gibi yere yu- | varlandı. Salondaki sesler birder kesilmişti, sanki bütün gö lerde nefesler durdu. Hakemin sesi sayıyordu — Bir, il Mağlüp bok: siz yatıyordu: — On.. Beyaz boksör out olmuştu. — Salon birdenbire uyanır g'bi oldu. Küçük zenci boksör sevin- cinden şöyle bir sıçradı, beyaz dişlerini göstererek gülüyor ve eliyle kendisini alkışlıyan halka buseler gönderiyordu. ğ Madison Sauarre'da — hiçbri zenci böyle muvaffakıyet kazan- miş dcgildiı. r Kâlâ hareket- Maçt tertip eden adam zenci- | nin önüne deste deste para yığ- dı. Adamcağız ömründe bu ka- dar para görmemişti. Meneceri paraları sayarken, onun da des: telerden ayrılmıyan gözleri pırıl pıril yanıyordu. Beraber çıktılar. Meneceri dedi ki: — Artık bundan sonra yolun açıldı. — İleride — yapacağımız maçlarda daha fazla para kaza- nırsın. Ve bugünkü kazancınla bile birçok büyük ihtiyaçlarını giderebilirsin. Yalnız kendine dikkat et. Öyle çılgınlıklar ya - pıp vücudunu düşürme. Ayrıldılar. Boksör bir otomo- bile atladı bir kuyumcu ma- ğazasının önünde durdu. Şoföre verdiği paranm arkasını sorma- dı bile. Mağazaya gi man, içerdekiler şüpheli şüphe- li kendisine baktılar. Kıyaf ti emniyet verici değildi. Müdafa- aya hazır bir vaziyette bulun- makla beraber zenciye karşı müşteri muamelesi yapıyorlardı. Boksör camekânlara baktı, muhteşem bir pırlanta yüzük beğendi, Parasını hattâ pazar - lık etmeden vezneye yatırarak memnun, mütebessim çıktı. Ce- binde dâha bir miktar para kal- fasılalarında — derhal | Cevi$ Sevim Levend, altı aylık ko- casmı çıklırasıya sevdiği halde bir cehennem hayatı yaşamak- tadır. Buna sebep, şüphe mi, kıskançlık mı? hayır... Bir baş- ka kadın mı? evet... Kocasının annesi yani kaynanası... Kaynana - gelin arasmdaki geçimsizliklerin sebebi de kış- kançlıktan başka bir şey değil- dir, Hem-anne, oğlunu gelinin- | den, hem kadın kocasını, anne- sinden kıskanır. Sevim Leven- din mektubu: “Henüz 19 yaşındayım. Altı y oluyor; hukuk mezunu bir | gençle evlendim. Kocamla ga- yet iyi geçiniyoruz. Halbuki an- nesi ile aramızda daimi bir ge- çimsizlik var, Bana hizmetçi kız muamelesi yapıyor. Kendim kassas ,her şeyden nem kapan | kadınlardan olduğumdan kay- | nanamın yaptığı yolsuzluk!'ara | tahammül edemiyorum. Koca- ma ne kadar, ayrı bir eve taşı» se de, küçüktenberi annesine çok muti olduğu için hiç yanaş- mıyor. Bu mektubu yazarken bile, kalbimin — içi burkuluyor, gözlerimden elem, ıstırap yaş- İarı akıyor.” Şu yüz binlerce evlilerin he- men hepsi aynen Sevim'in va- ziyetindedir; onun kadar azap içindedir; onun kadar iki cami arasında kalmışlardır. Sevim ne yapsın? | Kocasını seviyor, fakat kaynanası taham- mülünü taşırmaktadır. Kocası d sından ayrılmak niyetin- | de değildir. Belki de haklı: pa- rası yok ki, iki eve binden bak- v yatra t anasrnen b ki ayrı bir eve çıkabilsin. Bu va. ziyette gelin için, makul ve sa- kin olmaktan daha hayırlı bir ey yoktur. eet yek kaşalardan kaçınmak en iyi bir yoldur e Anadoluda Ferdi Husrev im- zalı mektuptan: “Vazifem iktizası dalma se- aydan fazla kalamıyorum. Bu yüzden de hiçbir aile ile, hiçbir kızla münasebet tesis edemiyo- rum, Aradım, bulamadım. Kim- se de benimle alâkadar olmu- yor; kimseden yardım göremi- yorum. Şimdiye kadar istediğim yuvayı kuramadım, bu gidişle kuracağım da yok. Bu talihsiz, ümitsiz, kimse- siz, bedbaht zat kaç yaşındadır, mıştı. Tekrar otomobile binme- den evvel düşünmeğe başladı. Doğru yatmağa mı gitmeli, yok- sa bara mı? 'Tereddüdü uzun sürmedi. İçi- ni dürten şeytan ona gidilecek yolu tarif ediyordu. Geçen bir taksiyi durdurarak şoföre emir verdi: — Harlem'e çek! Harlem kendi ayarında adam- ların devam ettikleri kötü bar- lardan biriydi. Zenci burada sa- baha kadar dansetti, eğlendi. Kadımların gözleri parmağında elektrik ışıkları altında pırıl pi rıl yanan yüzükten ayrılmıyor- du. Bed suratlı adamlar arasın- da fiskoslar oluyordu. Zenci kuwşıin, servetin verdiği aza- met içinde adeta sarhoş olmuş- tu. .. » Ertesi sabah gazeteler Madi- son Sguase şampiyonunun Har- lemin şüpheli sokaklarından bi- rinde ölü olarak bulunduğunu yazdılar, Boksörü büyük bir ka- ma ile sırtmdan vurarak devir- mişlerdi. Ölü, mütekallis par- makları arasında pırlanta bir yüzüğü sıkı sıkı tutuyordu. SEM “ Evlenve Geçimsizliğin Sebepler Şüphe mi Ve Kıskançlık mıdır mnıp başımızı dinliyelim dedim- | Kaynanasile dargın olmaksı- | zan görüşmeği azaltmak, müna- | — 104 8. 935 Hd ! ç bilir misiniz? Henüz 27... Artık bu yaşta evlene azaldı. Ferdi Husrev ümits ğe düşdmekte o kadar acelk memelidir. Vakıâğ bizde aile le teması olmryan gençleri lendirecek müesseseler yok. kat büyük şehirlerde böyle yırlı teşebbüslere her aile | dım etmeğe hazırdır. Fi Husrev, izinli bulunduğu bir manda veya uğradığı bir şe de aradığını er geç bulacaktı o Sebepsiz | geçimsizlik ( mu? Hayır... Siz bunu hiçbir bebe atfedemezsiniz, fakat kikatte gayet derin bir set vardır. Bir avukat imzasile mek yazan zat diyor ki: *“6 senedir evliyiz, Biribiri *zi sevdiğimizi, biribirimizi uzak bulunduğumuz zaman ha küvvetle hissediyoruz. | kat beraber olduğumuz zan kavga değil, fakat tadsızlık, ğgukluk — nasıl tarif edeyim manasız ve sebepsiz bir ayrı duyuyoruz. Sebebi ne? Sebep soğukluk, geçimsizlik o | mu?...” Aile geçimsizliğinin bin sebebi vardır. Bunlar saymı la bitmez. Ancak bellibaşlılı nı Kreuger isminde bir hak Boston şehrinde yaptığı tetk lerle şöyle ortaya koymuştur Bu hakim, 1.500 geçimsiz le bulmuş, bunları tanımış ve 1.500 aileden yüzde kırk birir| sağlık sebeplerinden, yüz.( otuz adedinin para yüzlndi yüzde beşinin de büyük yaş fa larından doleve grerim certufi na tutulduğunu kaydetmiştir! YEHİ NİTAPLA Haftanın 57 inci sayısı di ÇIktı. Birçok resimlerle süslü lan Haftanım münderecatı zd gin ve güzeldir. (Paraşüt sporu), (Bir İngil Generalinin 2 Oyıl sonra yap' | bir harp muhasebesi), (Erkı yahat ettiğim için bir yerde iki Kız tipi), (Çocukları Kol yurdunda eski serseri arasında) ve (Goril avcılığı) bi enteresan mevzularla Peya Safanın Ulus gazetesi başmı harririne verdiği cevapla, Cul huriyet Halk Partisi teşkilât mesaisi için ayrılmış iki sahi vardır. Öküurlarımıza tavsiye deriz. e EDEBİ HATIRALA Hüseyin Cahit Yalçın'ın " debi Hatıralar”ı güzel bir kil şeklinde çıkmıştır. Son kırk nelik Türk edebiyatına ait ki metli malümat ve hatıraları tiva eden bu eseri tavsiye e riz. Tevzi Yeri: Akşam Kital hanesidir. e SİYASAL BİLGİLER (Mülki; — Dört yıldanberi her ay ciddi yı larile çıkan Siyasa! Bilgiler (Mülki| mecmuasının 49 uncu sayısı özlü zılarla çıkmıştır. Siyasal Bilgiler, sayısile beşinci yılına basmıştır. » derecatı. arasında “hayat uği savaş”, "evlenmeler ve boşanmal mukavelelerinin krizleri", “Ziral di kooperatifleri”, “Dünya kadır gresi", ayın S1 ve kronoloji gıları vardır. Ökuyucularımıza ye ederiz. e KERVANSARAY KIZLAR Genç şair Perihan Güngör'ün yazı : şilr kitabı çıkmıştır. Tavsiye iz. . İ BU DA BENİM SESIM — gair Fevzi Ahmedin yazdığı bu bi okuyucularımıza tavsiva edariz|