DÜ KAPATILAN BİR BİRLİK Kadılar birliği diye bir te- şekkül vardı. Biz bunun bir tek kadın cemiyeti olmak haysiyeti ve kendisinden çok bahsettir- mek muvaffakiyeti nisbetinde ne işler görebildiğini anlayama- mıştık. Şimdi bu cemiyeti kapamış- lar. Hâdise, lâyık olduğu âkıbe- te ne kadar uygunsa, kapanış i- çin ileri sürülen gebep te o ka- dar tahaftır: kadınlar parlâmen- toya girmek suretile haklarını almış oldukları için artık bu bir- liğin devamına lüzüum kalma- mış! Bu sözden çıkan mâna, kah- kahadan insanın dalağını patla- tacak kadar gülünçtür; bu söz- den çıkan mânaya göre, demek, 'Türk kadını Parlâmentoya gi- rince her iş bitmiştir, Türk ka- dınlığının hiç bir ihtiyacı, isteği, dileği kalmamıştır. Eh, Türk erkeği de esasen Parlâmentoda bulunduğu için demek onun da hiç bir ihtiyacı, isteği, dileği yoktur, o halde bütün erkek ce> miyetlerini de kapatıp çıkalım! Ingiliz kadınları on beş sene intihap haklarını almışlar. dı; böyledir diye cemiyetlerini kapadılar mı? İngiliz kadınları ki, bizimkilerden kabiliyet ola- rak aşağı değilse bile hiç farklı bulunmadıkları halde bilgi sevi- yesi olarak daha yüksektir, para seviyesi olarak daha zengindir, sıhhat seviyesi olarak daha sağ- lamdır, buna rağmen İngiliz ka- dınlığının dünden bugüne biraz daha sağlam, biraz daha zengin, biraz daha yüksek olmasına ça- lışmaktan geri durmuyorlar, çlı- tanbulda ayağımıza kadar gele- rek bunu bize gösterdikleri hal- de, nasıl oluyor da bu dersi aldı- gımızın ertesi günü, “Türk ka- dını her dilediğine kavuştu, ar- tık yapılacak bir şey yoktur!, diye bir tek kadın cemiyetimizin kapılarını kapatıyoruz? Yapılacak şey kalmadı ha?. Eemek milyonlarca mektepsiz ı ücretle ve boğucu bir gayretle çalışan işçi kızlar kurtuldular; işsiz ve fakir kadınlar milyoner oldular ; sanat âleminde çifter çifter Sarah Bernard'lar, bilgi âleminde sürü sürü Curi'ler ye- tişti; bir yığın kadın gazeteleri- miz, kadın mecmualarımız, ka- dın muharrirlerimiz var, her şey | tamamdır, yalnız Kadın Birliği- nin kapısına takılacak bir asma kilit eksikti, o da bulundu, öyle mi? Hayır! Kadın Birliği bütün bu saydığımız şeyleri yaparak işini bitirdiği için değil, bunlar- dan hiç birini yapmıyarak sene- lerdenberi işe başlamadığı için kapatılmağa lâyıktı. Türk kadı- nının saylav olmasından da bu birliğe hiç bir şeref payı düşmez, Kadın Birliği açıkken çok bir işe yaramadığı gibi, kapanırken yine kapandığını açıkça söyle- mek cesaret ve muvaffakıyetin- den de mahrum kalmış, gülünç “'TAN , n tefrikası : 10. Erikçiçekleri le uyandı; meraklı meraklı bak- tı, sonra bize gözleri alıştı, bak- maktan usandı, tekrar uyukla - mağa başladı. Kahveci, kahveyi getirip bı- raktıktan — sonra, — kulübesine döndü, o da altına bir iskemle çekti, başını peykenin kenarına dayadı, gözlerini kapadı, daldı. Kadriye, caketinin yan cebin- den vişne çürüğü maroken kap- h bir muhtıra defteri — çıkardı, bana gösterdi: — Şairimin hâtıra defterlerin den, bu, birincisi... Defteri uzatıyordu: —AL,, oku,.. Ben defteri bir sesle: — Eğer alay edecek olursan, hemen defteri geri alırım. Bu - mu bilmiş ol, dedi. Onu ,temin ettim: — Ne diye, alây edeceğim? alırken, o, ağır bulduları az | Receb Peker dün geldi Cumhuriyet Halk Partisi Ge- nel Yazganı Receb Peker dün sabahki trenle Ankaradan şeh- rimize gelmiştir. Redeb Peker Istanbula hususi işleri için gel- miştir. Parti Gerfel Yazganı pa- zar günü Ankaraya dönecektir. 9 Mayısta toplanacak olan Parti dördüncü büyük kurultayı hazırlıkları bitmiştir. Toplantı ruznamesi, okunacak rtaporlar, dilekler tesbit ve tabedilmiştir. Toplantıya iştirak edecek vilâ- yet murahhasları cumartesi gü- nünden başlıyarak Ankaraya gi deceklerdir. İstanbul Parti teş- kilâtı da faaliyeti hakkında bir rapor hazırlatmıştır. Dördüncü Büyük Kurultay toplantısından memleket için çok faydalı ka : rarlar çıkacağı muhakkak görül mektedir. | Kâzım Özalp geldi | sebi T EHİRDE Duyduğumuza göre »Sümer Bank, Ereğlinin başlıca mahsul- lerinden olan patatesten fabı kalarımızın ihtiyaçları için ni - şasta istihsal etmeği düşünmek- tedir. Ereğlide bir nişasta fab - rikası kurulması muhtemeldir. — İstanbulda 1 mayıs ve bahar Dün bir mayıstı. Dünya işçi- lerinin bayramı olan bir mavız, Rusyada büyük şenliklerle kut- lulanmıştır. Almanyada da iş günü olarak kabul edildiği için ayrı merasim yapılmıstır. Bizde bir mayısın kıymeti baharım ken dini tamamen gö: esinde - dir. Dün, bir çok aileler kırlara yayılmışlar, hakiki bir. bahar havası içinde gezip eğlenmişler- dir. Bir çok evlerin, anartmanla- rın balkonlatına, kapılarına eski j bir itiyatla çiçekler asılmıştır. Şehrimizde bir mayıs müna- riç bir hâdise olmamış ve sükünetle geçmiştır. Milli Müdafaa Bakanı Gene- ral Kâzım Özalp Ankaradan şehrimize gelmiştir. Bir de nışasta Fabrikası yapılıyor —Mttery eat e SÜSÜ şaatı tamamlarım üzeredir. Fabrika binası, kuvvei muharfri- | ke dairesi, ham, mamul madde- ler ve malzeme depoları, tulum- ba dairesi, tamirhane, su tasfi- ye binası, kabotaj tesisatı, ilti - sak hattı ve idare binası tama- men bitmiştir. Memur ve amele evlerinin yapısı da - ilerlemiştir. Bütün fabrika elli bin m:tre murabbalık saha üzerinde ku- rulmuştur. Mensucat makinelerinin yüz- de otuzu yerine konulmuştur. Santral tesisatının montajı de - vam ediyor. Fabrika temmuzda (33) bin İğ ve 1080 tezgâhla ta- mamen çalışmağa başlayacaktır. — ——— kaçmıştır. Onun söyliyemediğini | ben söyliyeyim: Kadın Birliği, Türk kadınlığını temsil kabiliyetin - den mahrum olduğu için kapa- tıldı. Peyat Bu, benim, arayıp ta bulamadı- ğım bir şey.. Başını sallıyordu: — Zannederim. Defteri açtım. Sayfalar, kırık kırık acemi bir yazı ile sık sık doldurulmuş. Okumağa başlamıştım. Fa - kat ilk satırda durakladım. Kadriye, sordu: — Neye durdun? Yazıyı oku- yamıyor musun? — Yazıyı okuyorum. Fakat başlayış, beni şaşırttı. — Neresi? — Bu, kimin ağzından yazı - hıyor? — Benim ağzımdan... Sana da söyledim saruırım. — Evet, söyledin... Lâkin o, senin ağzından çıktığı gibi ya mış, kendisi, hiç bir şey ilâve etmemiş mi? Kadriye, başını iki yana sal - ladı: — Hayır... Ben, ne söyledim- se, yalnız onu yazdı. Böyle, dört tane defter... Bunu okuduktan sonra,öteki defterleri, sırası ile | gelmiş olan | | Dün akşam Totonya Alman kulübünde bir toplantı yapdmış, | Alman konsolosu Dr. Topke bir nutuk söylemiştir. Dün General von Sleuben vapurile şehrimize seyyahlar da bu şoplantıda bulunmuşlardır. 1500 müracaat Hariçten bakalorya imtihan « larına girecekler için verilen mühlet dün bitmiştir. Bu yıl muhtelif Bakanlığına bin beş yüz kadar müracaat yapılmıştır. FHler yıl | bakalorya imtihanlarıma giren lise son sınıf talebelerinin beşte birini, hariçten müracaat eden - ler teşkil etmektedir. Kültür Bakanlığı yedi ve hat- tâ beş senelik idadi mezunları- nıin da bakalorya imtihanlarına girebileceğine karar vermiştir. İmtihanlarda muvaffak olanlar lise mezunu addedilecek, olgun- luk imtihanmı da geçirdikten sonra, Üniversiteye kabul edile- bileceklerdir. — Çanakkalede vusturyalıların aile efradından SAFA | ve akrabalarından bir grup 26 man olabilir mi? Zannedersem, roman, kuru kuru anlatmak de- ğil, Vakaların kimisini evvele, kimisini arkaya getiriyorlar... 'Terzilik gibi bir şey... Kesiyor- lar, biçiyorlar, ekliyorlar, diki- yorlar, bir kalıba koyuyor, biçi- mine getiriyorlar. — Eğer bunu sana söyleyip yazdırmış olsay - dım, eminim ki bu defterlerde - senin ehemmiyet verdiğin vakayı, bir hâdiseyi, hattâ bir sö zü, ben, tesir altında — kalarak ballandıracaktım. Bu, tabiiliği - ni bozacaktı. Fakat şimdi,'sen, n tesirim altındasın, Haya- letemiyeceksin. Öyle bil - diğin gibi «t koşturamıyacak - sın.... Nasıl, kapana kısıldın mı? — OÖbür defterler nerede? — Sen, bir kere bunu oku... Ötekiler sonra... Bugün, ancak | bunu okuyabilirsin. Vakit biraz geççedir. — Bitiremezsin, gece, köşkte kalırsın, Yüzüne baktım: — Köşkte mi kalırım? vereceğim. Bunlardan bir ro - Kıs kıs gülüyordu: vilâyetlerden Kültür | Çanakkale harbinde ölen A- | kinin ayni olmayacaktı. Çünkü, | A OLUP N nisanda Çanakkaleye gelmişler ve Gelibolu yarım adasına ge- çerek ölülerin mezarlarını ziya- ret etmişler ve çelenkler bırak- mışlardır. Çanakkalede kaldık- ları üç gün zarfında Truva ha- rabelerini gezmişlerdir. Curry,Radnali, Yack, Astley, State adında bulunan bu Avus- turyalılar evvelki gün İstanbu- la gelmişlerdir. Bugün Port Sa- it yolile memleketlerine döne- ceklerdir. —— | Romen seyyahları gitti Şehrimizdeki Romen talebe | gazeteciler ve beş yüz kişilik seyyah kafilesi dün öğleden son ra memleketlerine gitmişlerdir. Kalabalık oldukları için iki | vapura taksim edilen talebe ve | seyyahlar, Halkevi ile Milli Türk Talebe birliği üyeleri ta- | rafından rıhtımda uğurlanmış - | lardır. Romen talebeler - vapur kalkarken İstiklâl marşını söy - lemişler; talebe birliği üyeleri de on yıl marşı ile mukabelede bulunmuşlardır. dark mektep ger ile diğer i- ki harp gemisi bu ayın otuzun- | da limanımıza gelecek, dört gün kalacaktır. Fransız - denizcileri şehri gezecekler ve filo kuman- danı resmi makamları ziyaret edecektir. Fransız gemilerinin şehrimizi ziyaretleri için bir program hazırlanacaktır. —— İzin almadan gezinti yok Mecidiye köyündeki 29 uncu mektep önünde kuyuya düşen bir talebe hakkında maarif ida- resince yapılan tahkikat devam etmektedir. Kültür Bakanlığından gelen emirde bundan sonra tetkik ge- zintisi yapmak istiyen muallim- lerin ilk önce maarif müdürlü - ğünden izin alması bildirilmiş- tir. Muallimler gezintinin nasıl o- lacağını, ders mevzuunu bildire- ceklerdi! — Ne o, köşkü bej mi? Yoksa korkuyor musun? Hiç merak etme... Misafir odam vardır, rahatsız olmazsın, — O halde, ben, bunu gece o- kusam, nasıl olur? Hiç düşünmedi, defteri elim- den aldı, tekrar cebine koydu: — Mükemmel... Gece, odana çekilirken veririm. Şimdi geve - zelik edelim. e Gece, salonun yanmdaki oda- yı gösterdiler. Burası, dıvarları havai mavi kâat kaplı, salona nisbetle daha küçürek bir oda idi, Sağda, beyaz lâke bir karyola karyolanın ayak ucunda beyaz lâke bir gardirop vardı. Odada - ki komodin, koltuk, iskemle gibi bütün eşya, hep beyaz lâke idi. Ortadaki masanın üzerinde duran deve boynu küçük lam bayı yakdım. Masanın önüne o- turdum. Şairin hatıra defterini açtım. Okuyorum : Birinci defter Ben, mayısta doğmuşum. Ma- Vapur navlun ve oşya tarifelerindeki ucuzluk rağbeti nemen çoğalttı - Dün baharın gelişi adalarda çelenk asarak, Boğaz sırtlarında, asfalt üzerinde danslar ederek kutlulandı KUÇÜK HABERLER * 4 Mayıs Cumartesi günü akşamı şehrimiz Avusturyalılar cemiyetinde Viyananın güzelliklerini gösteren bir film gösterilecektir. * 6 Mayıs Pazartesi günü İngilte- re Kralr beşinti Georges'un tahta çı- kışının 25 inci yıldönümü olduğundan sefir Sir Perey Loraine Beyoğlunda- ki sefaret konağında bir resmi kabul tertib etmiştir. * Habeşistanın Türkiye Cümhuri- yeti nezdine ilk defa olarak gönder- diği maslahatgüzarı Markos dün ak- şamki trenle Ankaraya gitmiştir. Hü- kümetimiz de yakında Adisababada bir maslahatgüzarlık ihdas edecektir. * Tüberkilos kurumu dün saat 18 de Etibba odasında yıllık toplantısını yapmıştır. t * Tayyare Cemiyetinin umum! kon gresi bu ayın yirmi dördünde Anka- rada yapılacaktır. * Devlet Demiryolları, hayvan nak liyatı için yaptığı yeni ucuz tarifeyi dünden bei tatbik etmeğe başlamış- tır. * Vilâyet idare heyeti, Ziraat Ban- kası buğday alım ve satımıma ait işin vesikalar kısmını da - tetkik etmiştir Bugünlerde eski müdür Ahsen çağı» rılarak sorulacak suallere cevab a caktır, * Mermurların Mayıs aylıkları dün rilmiştir. Dul, yetim ve mütekait lerin üçer aylı! öyünde Azadlı ve eee ei Ce rlüğü ilk cevabı gönder- miştir. Bu cevapta yalnız davalı ci- hetlerin bugünkü vaziyeti anlatılmış, gerisi için de tetkikler yapılmakta ol- duğu bildirilmiştir. * Nüfps yazımı hakkında Vilâyete yeni bir emit gelmiştir. Numerotaj iş- leri çabuk bitirilecek ve sayımdan ön- ce numerotajda yanlışlık olup olma- dığı gözden geçirilecektir. Kayma - kamlar da baftada bir vilüâyette top- lanarak yapılan işleri görüşecekler ve netice bakanlığa bildirilecektir. * Sanat ve meslek mekteplerinin faaliyeti ve çalışma tarzt hakkında alâkadar mekteb müdürlerinden birer rapor istenmiştir. Bu raporlar Anka- rada mesleki tedrisat genel müdürlü- &ü tarafından tetkik edilecektir. Şeh- rimizde bulunan genel müdür Rüştü bu izabatı alrp Ankaraya gidecektir. * Istanbulun mühtelif taraflarında hâlâ ışıksız sokaklar vardır. Belediye bunların listesini hazırlamıştır. Belâ- dive bütçesi bakanlıkça tasdik edilip gelince belediye bu sokaklara lâmba takacaktır. * Atatürk köprüsünün yapı müna- kasası açılmıştır. Şartnamesi bugün- den itibaren isteyenlere verilecektir. * Belediye kavun ,karpuz ve por- yısta doğduğumdan mı nedir, her baharda canlanırım. Erikler, tomurcuklanmağa, çiçek dökmeğe başladılar mı, be- nim de içim çiçekleni Zengin bir ailenin, şimarık bir beni hep şimarttılar. y Babam şimarttı, annem şi - marttı, akrabalarım şimarttı, | sevdiklerim şimarttı, kocalarım sevgililerim şimarttı... irtlük, yoksulluk nedir, bilmiyorum, bilmedim ve bilece- ğim de yok... Hiç düşünmeden, avuçla, e- tekle serper gibi havaya para serptim. Babamın bıraktığı parayı, mal ları eritirken annem mal, para bırakarak öldü. Annemin bırak- tıklarını bitirmek Üüzere idim, zengin bir kocaya vardım. Bir se ne sonra © da, bütün servetini ba na bırakarak öldü... İkinci ko - cam, birinci kocamdan daha zen | gindi. O da çok yaşamadı.. Uçün cit kocam, iş adamiydi ve çok ka zanıyordu. Benim yüzümden, o da müsrif oldu ve bir gece, işret çocuğu idim. Bütün hayatımda, | Periye davadan Vazgeçti Türk - Fransız muhtelit mah- kemesi dün Periye bankası se senedi hamillerinin Maliye vekâleti ile İstanbul belediyesi aleyhine ikame ettiği davayı tet kik etmiştir. Bu davada bankan milleri; davadan vazgeçtiklerini bildirdiklerinden mahkeme bu vaziyeti resmen tescil etmiştir. Koste Desan ve Reton, Mar- ten ismindeki üç şahıs tarafın - dan hükümet aleyhine ikame e- dilen davayı mahkeme heyeti salâhiyetei haricinde görmüş, eddetmiştir. Marsilya kiremit şirketinin ikümet aleyhine açtığı dava Türk ajanlığının cevabı üzerine sukut etmiştir. n senet ha- Seyriseler ışleri Düzeltilecek Emniyet müdürlüğü, altıncı şŞube teşkilâtında yeni bazı de - ğişiklikler yapılması için bit progtam hazırlanmıştır. Avru - pada tetkikat yapan altıncı şube müdürü Faik'in verdiği rapor o- kunmuş, muvafık bulunmuştur. Altıncı şube, seyrüsefer işleri - ne bakmaktadır. Esasen çok dar bir kadro ile çalışan belediye za- bıtası teşkilâtı, seyrüsefer için çok az memur ayırabilmektedir. Belediye zabıtası memur kadro- su 200 kadardır. Fakat bu me - murlardan bir kısmı büroda ça- lışır, bir kasmı muayyen - işler takip eder ,bir kısmı izinli bu - lunur. Bu hesaba göre, her gün Istanbulda beledi inzibatı temin eden memur sayısı 150 yi geç - memektedir. ——— —— * takal gibi meyve satışının yeni balde ayrı binalar yapılıncaya kadar eski meyve halinde yapılmasına müsaade etmiştir. * Belediye harita işleri şubesinin lâğvedilerek inşaat işleri tarafından Üa mıştır. Biletler arşılanmıştır. * Bükreş elçisi Hamdullah Suphi dün öğleden sonra Pegele Karol va» purile Romanyaya gitmiştir. *.General Vön Stanben vapurile dün akşam şebrimize muhtelif millet- lere mensub 500 seyyah - gelmiştir. Seyyahlar dün akşam bazı yerleri gez mişlerdir. Vapur yarın sabah limanı- mızdan gidecektir. * Ekonomi Bekanlığınca kabul e- dilen tenzilâti: yük ve yolcu navlun tarifesi dünden itibaren tatbik edilme. ke bığlınım—_nr. * Evvelki gün Alfa adlı hususf yatla şehrimize gelen Fransızlar dün bir muşla Boğazda gezmişler ve ak: #am üzeri Halice girerek Eyübe ka- dar gitmişlerdir. Geziciler bugün Ro- manyaya gideceklerdir. *'1935 model Şevrole marka oto- mobiller gehrimize gelmiş ve dün öğ- leden sonra Ottaş otomobil ticaret şir ketinde halka gösterimiştir. * Mütekaid askerlerin sivil clbise ile bulundukları zaman diğer halktan ağrılmaları ' için rozet yapılmıştır. Bu rozetler Umum Mütekaid Asker- ler Cemiyeti tarafından dağılmakta « dır, masasında tıkanıverd Bir genç sevdim, bütün para- mı yedirdim. Bir ihtiyar, beni sevdi, varını yoğunu bana ver « di. Hayatın bütün — hâdiseleri, müuntazam kurulmuş bir maki - ne gibi muntazam devirlerle bir birinin takip ediyordu. Param bitmek üzere iken, mallarım tü- keniyorken, yeni kaynaklar çı- kıyor, vaziyeti kurtarıyordu. Bütün parasmnı, varını yoğu- nu, bir gecede kumar masasın - da yiyip kuru tahtâya oturan ta- lihi dönük kumarbazlara imre - niyordum. Bir teviye varlık; beni bıktır - mıştı. Biraz da sıkıntı çekmek, açcı duymak istiyordum. Montekarloya gittim. — Hiç dönmeyen talihimi yenmeği de- nedim. Hayır! Orada da kazan- dım, Ve kumardan - tiksindim. Talihimden © kadar emindim ki, para harcarken, yerine iki ka tmin geleceğini biliyordum. .De.(lel.'i, ı.ialîıuı.dalıgın' okur - (Arkası var)