———r * | OKUDUKLARIMIZ, DUYDUKLARIMIZ Yeni Bir Meslek: Amerikada Grevlerin Önüne Geçmek İçin Acentalar Var Vurgunculuk, soygunculuk ve buna benzer türlü türlü işlerde çok ileri giden Amerika'da yep- yeni bir meslek türemiştir: (Grev) dağıtıcılık. Bin amelesi olan bir fabrika müdirisiniz. İşçilerinize günde vasati dört lira verdiğinizi far- zedelim. Ameleniz bir haftaya kadar yevmiyeleri yarımşar lira arttırılmadığı takdirde grev ilân edeceklerini kat'i olarak size bil- dirmişlerdir. Günde yarım lira- dan bin ameleye (500) lira, se- nede (130.000) lira fazla yevmi- ye eder. İşiniz; rekabet buna müsait değildir. Ne yapacaksı- nız? Elleriniz böğrünüzde gün- lerce düşünmüş, gecelerce uyku- suz kalmışsınız, kimin umurun- da? Amele lâf anlamaz. Mesai serbesttir. İşte böyle vaziyetler karşısın- da Amerikan patronu sonuna kadar dayanmak kararı verince derhal Nevyork'ta Bergoff mü- essesesine telefon eder, Bergof- f'un kendisi kısa boylu, kır kıvırcık saçlı, ufaktefek dina- mik bir adamdır. 27 sene polis hafiyeliği yapmış, işten anlar bir heriftir. Deruhte ettiği işe hiç vicdani mülâhazalar karış- tırmaz; amelenin hakkı filân di- ye bir şey tanımaz; yalnız bir kaygusu vardır. Her ne pahası- na olursa olsun grevi dağıtmak, Şimdiye kadar (12) grev da- ğıttığına bakacak olursak mü- essesesinin rekabet kabul etmi- yecek kadar sağlam olduğuna hükmetmek lâzımdır. Büyük mikyastaki grevleri dağıtmak | için bazan beş bini bulan avene- si işc girişmiş, yüsünün akı ile çıkmış bir ustadır. Bir müesse- se olarak Bergoff Amerika'dan | başka hiçbir memlekette iş gö- remez. Çünkü Amerika kanun- larından başka hiçbir memleke- tin kanunu böyle hükürmmetrişter rine müdahale eden ticari mahi- yette bir müessesenin türemesi- ne müsaade etmez. Harpten evvel Nevyork'un | çöpçüleri grev ilân ettikleri va- kit belediye Bergoff'a müracaat etmiş ve o da öteden beriden | topladığı zencilerden ufak bir çete teşkil ederek yedi gün zar- fında grevi bastırmağa muvaf- fak olmuş ve mükâfat olarak da Japonyadaki zelzeleler | Geçenlerde Formoz adaların- da şiddetli bir zelzele olmuş ve hayli tahribat yapmıştı. Jeoloji âlimlerinin yaptıkları tetkikle - re göre, arzın kışrında zelzeleye müsait olan zayıf mıntaka var- dır. Bu mıntakaların da en za- yıfı Japon adalarının sıralandığı mıntakadır. Japoyada her gün kaydedilen zelzeleler dört ile yirmi arasında tahalüf etmekte- dir, Bazı istatistiklere göre, va- sati rakam günde sekizdir. 1 Eylül 1923 te yüz bin kadar insanın ölümüne ve bir milyar zarara sebep olan büyük zelzele- den 1931 senesine kadar Japon- yada yirmsi iki bin defa zelzele olmuştur,. Şunu da ilâve etmek lâzımdır (25,000) dolar almıştı. Bundan sonra birkaç şimendifer amelesi grevini de muvaffakıyetle bas- tırdıktan sonra Bergoff kendi- gini piyasanın rakipsiz grev da- ğitıcisi olarak tanıtmıştır. Ber- goffun kullandığı teknik şun- dan ibarettir; Grev dağıtmak için iyi bir idare adamı olmak; Geçen se- ne açlar Amerika - nın her yerinden taraf taraf toplanarak Vaşiğtona bir yürü: yüş yap- mışlar ve Roosevel- ti haylı korkut- maksadın tahakkuku yolunda hiç bir şeyden çekinmemek ve işsizleri derhal vaziyetten ha- berdar ederek grev mahallinde en kısa bir müddet zarfında bi- riktirmiş olmaktır. Bergofi'un maiyyetinde on beş yirmi muavin çalışır. Bun- lar aylıkları muayyen, iş olsun olmasın paralarını alırlar. Bun- lar gangsterlik yapmış; iyi si- lâh kullanan adamlardır. Ber- golf en ziyade şoförleri kulla- nır, Çünkü Nevyork şoförleri kadar böyle ince işlerden anlı- yan çocuklar çok azdır, Bergo i tarı değildir. Patronları elde e- derek kaleyi içten zaptetmek u- sullerine de çok zaman başvur- muş ve muvaffak olmuştur. Amerika'da büyük sanayici- ler, fabrikatörler, idareciler ara- sında her zaman sonuna kadar grevcilere karşı dayanmağı gö- ze aldıramıyanlarını kandırmak için Bergofi bir de propaganda ki, Japonyadaki zelzelelerde bu ! insanlar bina enkazı altında kal- maktan ziyade, zelzeleyi müte- akıp çıkan yangınlarda yanmak suretile ölmektedirler. 1923 se- nesinde kalabalık bir mahallede yirmi beş bin kişi diri diri yan- | mışlardır. Gobi çölünde iki yol Çin hükümeti, meşhur İsveçli kâşif Sven Hedin'in Gobi çölün- de yeni bir otomobil yolu bul- mağa memür etmiştir. Beş otomobille Nankinden yo- la çıkan Doktor Sven Hedin bir sene çölde kalmış, fakat otomo- billere müsait iki yol keşfetmiş- tir. Bu suretle kervanlara naza- ran üç ay kazanılmış olacaktır. Bir Norveçli terzi müşterilerini ölçü zahmetinden kurtarmak için yeni bfı"u?uı; dnşmmöıın fotoğrafla ölçü almak için Fotokonfectlon Usulünü bulmuştur. Terzi müşteriyi fotoğraf #erek resmini çıkardığı zaman müşterinin Öl ölçü ve prova Bu pratik usulün müşteriyi inesinin önüne geti- inü de almaktadır. zahmetinden kurtar- buraktığı da ai oT | bürosu tesis etmiştir. Büronun ) vazifesi her grevin muhakkak sürette amelenin isteklerinin ka- bul edilmemesi ile karşılanma- sını teminden ibarettir. Grevlere mâni olmak için Ber- | goff son zamanlarda daha yeni | bir usul keşfetmiştir. Bu da, iş- çilerin evlerine; devam etti''eri | salonlara söz söylemekte ve a- dam kandırmakta usta memur- lar yollıyarak grev neticesinde daha sefil kalacaklarını amele- ye, karılarına ve çocuklarına ik- na edici bir tarzda anlatmaktır. Bergoff'a bakılacak olursa A- merikada grevlerin önüne geç- mek şöyle dursun, bunlar gitgi- | de çoğalacak ve büyüyecektir. | Fakat diğer taraftan hükümet de bu anarşinin önüne geçmek | ve otorite tesis etmek ve niha- | yet başıbozuk bir teşkilâta hal- | kın mukadderatını teslim etme- mek hususunda son senelerde şöyle kararlar almış bulunuyor. Pun içtimaf felsefesi olsa olsa teslihat — fabrikatörlerininkine benzer. Harp olmadıkça silâh satılamıyacağı için muayyen fa- sılalarla harp vesilesi icat et- mek onlar için ne kadar lâzımsa Bergoff için de mümkün oldu- | ğu kadar sık sik ufak büyük | mikyasta grevler olmalıdır. ki bastırmak için yağlı — teklifler karşısında bulunsun. 300 yaşında bir kaplumbağa Londra'da Kral George'un tahta çıkışmın yirmi beşinci yı- lt kutlulamak için hazırlıklara devam edilmektedir. İmparator- luğun her köşesinden hükümda- ra birçok hediyeler gönderilmiş- tir. Bunların en dikkate değer olanı, Büyük Okyanus'ta Ton- ga adalarında hüküm süren Kra- liçe Salot'un gönderdiği hediye- dir. Bu hediye üç yüz yaşında bir kaplumbağadır . 1774 te maruf İngiliz gemici- si Cook Tonga adasma çıktığı zaman, iyi karşılanmıştı. Ora- dan ayrılırken, mahallin kralına bir şey hediye etmek istemiş, bulamayınca vapurda bulunan yüz yaşında bir kaplumbağayı vermiştir. Kaplumbağa bugüne kadar Tonga sarayınmda kalmış ve geçenlerde hususi bir ğey:t marifetiyle Londraya gönderil - miştir. BU YIL GÜNEŞ BEŞ DEFA TUTULACAK Gök yüzünde olup bitenlerle uğraşanlar, bu yıl güneşin her zamandan fazla tutulacağını ha- ber veriyorlar. Ay, beş defa arzı- mızla güneş arasından geçecek, kendisi de iki defa tutulacaktır. Bir yılda güneşin beş defa tu- tulması, 1255 denberi ilk defa vaki olmaktadır. Kendi neslimiz- den hiç birimiz bir daha güneşin bir yılda beş defa tutulacağına şahit olamıyacaktır. Çünkü böy- le bir hadise ancak 2485 senesin- N KKüRkE gokişe YATAĞILIRRREE | l de bir defa daha vaki olacaktır. A Rizayi tarafeyn — Onaşma — (Fr.) Consentement reciprogue. Rebi r Reca — Rica (T. Kö) Recın — Taşlama — (Fr.) Lapldati- on Recmetmek — Taşlamak, taşa tut « mak Recül — Er, erkek Red — Red (T. Kö) > Ree — Akciğer Ref'etmek — Kaldırmak Refah — Genlik, eğinç Refakat — Arkadaşlık, yoldaşlık — (Fr.) Accompagnement Refiki mesai — Yardaş, emekdaş — (Fr.) Collaborateur Refakatinde — Bilesince Reftar — Yürüyüş, gidiş — Refte refte — Gide gide, gitgide, ya- vaş yavaş Rehâ — Kurtuluş Rehavet — Gevşeklik — (Pr.) Re- lâchement Rehber — Kılavuz — (Fr.) Gulde Rehberlik etmek — Kılavuzlamak — (Fr.) Güulder Rehgüzar — U; Rehn — Tutu Rehnüma — Yolgösteren Rehzen — Yolkesen Reis — Başkan Rekâket — Kekelik, pelik — (Fr.) Bögayement Rekik — Kekeme Örnek: Düşmesine remak kaldı — Âz kaldı düşüyordu, düşeyazdı. emmal — Fala Rengârenk — Renk renk Resikâr — İşbaşı — (Pr.) Pouvoir Resm — Resim (T. Kö) Resmigeçid — Geçid alay, Resmi — Uluşal Reşâşe — Çisenti Reşha — Sızıntı. , Reşid -- Ergin Reşk — Kıskanma Reva (Bak: lâyık) Revaç — Geçerlik, sürüm Revan — Akar, gider Reviş — Gidiş, yürüyüş Ric'at — Çekilme, çekilim — - (Fr.) Retraite Ri e — İpucu ğ 1 - Söylenti — (Pr.) Bruit 2 - (Bak: Hikâye) Riya — İki yüzlülük Riyekâr — İki yüzlü Rızk — Azık Ruam — Mankafa Rububiyet — İdilik, izilik — (Fr.) Divinitt Ruh — Ruh (T-KS.) Ruhsar — Yanak Ruhsat — İzin Rütubet — Yaşaklık Ruy — Yüz | Ruyu zemin — Yer yüzü Rüchan — Üstünlük, yeğlik — Rücu — Dönme, cayma Rükn — Örkün Rüküp vasıtası — Binit Rüya — Rüya (T .Kö) düş Rüsub — Tortu, çökenti K Rüsuh (Melcke) — Yordam, peatik (Er) Habilite Rüsum — Baçlar Rüşd — Erginlik, erişkenlik Rütbe — Erece s Saadet — Mut, bahtiyarlık Saadete nail olmak, mesud Gönenmek, bahtiyar olmak Saat — Saat (T. Kö.) Sâb — Çetin, zor, güç Sabah — Sabah (T. Kö.) : Sabahat (Bak: Hüsün, letafet) : Sabâ — Tanyeli e Sabavet — Çocukluk h — yüzer Örnek: Sâbih havuz — Yüzer ha- vuz Sabr — Sabır ('T. Kö), beklim Sada — Ku, sos Sadaka — Sadaka (T. Kö) Sadık — Sade — Sağde — (Pr.) Simple Sadır olmak — Çıkmak Sadıme — Çarpı, tokuş — (Fr.) Choc Sadr — Göğüs, sine Sâf — Arı, duru — (Fr.) Clair, lim- pide, pur Saf — Dizi — (Fr.) Rang Safderun — Bön Safşiken — Sökmen Safha — 1 - Yüz — (Pr.) Face 2 - Evre — (Fr.) Phase - Beimem ) Diri DIKKATI DİL TEMİZLENDİK- ÇE, AYIKLANDIKÇA, DÜŞÜNÜŞÜMÜZÜN AŞALIĞI VE ARG ARA ENE ACZUUVUNAA Örnek: Dil işinin en ileri safta- sında bulunuyoruz — Dil işinin en ileri evresinde bulunuyoruz. Safir — Islık Safsata — 1 - saçma futiles baliverneş. 2 - Sofizm — (Fr.) Sophisme Saha — Alan Sahai intişar — Yayılam Sahabet — Kayırmak, korumak — (Fr.) Prottger. Soutenir Sahi — Cömerd Sahib — İye — (Fr.) Propri&taire Sahib çıkmak, — tesahüp etmek Benimsemek — (Fr.) S'approprler, appuyer Sahibi devlet — İdikut Sahile — Sayfa Sahih — Doğru, sağı Sahil — Kıyı, yaka Sahra — Kor, ova, çöl Sahre — Kaya Saht — Katı Sahte — Uydurma, düzme, takma, yapma — (Fr.) Faux Sahtekâr — Düzücü Sahte tavır — Yapmacık Sahte bissiyat (Bak: His) — Duy- macık Sahtiyan — Gön Sâi (Bak: Kasıt) — Ulak Saik — İtke Sair — Başka, öbürü, öteki Ve saire — Ve başkaları (V, B.) Sak — Sap Sakat — Sakat (T .Kö) Sakf — Çatı " Sâlut — Düşmüş, düşük Sukut (Bakı İskat) — Düşüm Sakil — Ağır, çirkin, kaba sible 2 - Oturan, yerleşen — t Sakin olmak (Bak: Mükim olmaki, Kalmak — (Fr.) Habitet | Sükün — Sükün (T. Kö), dinginlik, sekinlik Teslsin etmek — Yatıştırmak, sekin- leştirmek, dindirmek, sükün venmek — (Fr.) Tranguiliser, apaiser, cak mer Sâkit — Sessiz, susmuş Süküt — Sükât (T. Kö.) susma, ses- sizlik Süküt etmek — Susmak Süküt geçmek — Susgeçmek Sükütü (Bak: Hamuş) — Suskun Salâbet — Sağlamlık Sâl — Yıl Salâbet — Sağlamlık, katılık Salbetmek — Asmak Salâh (Bak: Islah) — Yeğrem — (Fr.) Amtlioratlon Örnek: Siyasi vaziyet salâha doğ- ru gidiyor — Sıyasal durum yeğ- reme doğru gidiyot. Salâh bulmak (Bak: Islah) — Yeğ- remek — (Pr.) S'am&liorer Salâhiyet — Yetke Salhane — Kanara K v Salih (Bak: Islah) — Tyi, elverişli, yarar — (Fr.) Capable Salim — Sağ, sağlam Salisen — Üçün — » Sam — İsiyel İ Sami — Dinleyici Samimi — İçten — (Fr.) Sinedre Samimiyet — İçtenlik Samt — Süküt, susma Sanat (Meslek ve hirfet anlamına)— Ertik Sanat — Sanat San'atkâr — Artist Sanem — Sınam, put Sani' — Yaradan Sania (Bak: Hile, hud'a) — Düzen. Ek — (Fr.) Ruse Saniha (Bak: İlham) — Doğaç — — (Fr.) İnspiration Sâr — ÜÖç, öcüt Sar»> — Tutarak Sar.ı — Harcamak, saypamak — (Pr.) Döpenser ni Masyaf — Harç, harca, Sarfanazar etmek — Vazgeçmek Sari — Bulaşık, bulaşkan, geçen Sarih — Apaçık Sarahaten — Açıkça Sârım — Kesici, ke Sarraf — Kırımcı Sarsar — Bora Sath (Bak: Musattah) — Yüzey, ü- zer, endek Sathi — 1 - Üstünkörü, 2 - Yüzlük— (Fr.) Superficiel Sathı mail — Aklan Satır — Satır (T. Kö.) Satvet (Bak: Kudret) (Er.) Habi- ktan açığa 2.5-9358 ——— Savab — Doğru Nasavab — Yanlış Savlet — Hücum, atılış, saldırış, sal- dırma — (Fr.) Artague Savt — Ses Süy — Çalışma, iş, emek, çaba, Saye — Gölge, güzey ; Sayfiye — Yazik, yazlama — (Fr.) ) Villeğiarure Örnek: Büyükadadaki sayfiyemit — Büyükadadaki yazlığımız Sayfiyeye çıkmak, gitmek — Yazla. mak, yazlığa çıkmak Örnek : Geçen yıl Büyükadaya say« fiyeye gittik — Geçen yıl Büyü- kadada yazladık. Sayha — Çığlık Sayd — Sayyad — Avcı Sayd mahalli — Avlak Seb -— Sövgü, sövü, sörme Sebbetmek — Sövmek Sebat — Dura Sebeb — Sebeb (T. Kö) Sebilini tahliye etmek — azatlamak (Fr.) Paroles Seci: Sefahet —-Şayga, yiyincilik Sefalet — Yoksu, sefillik Sefid — Ak, beyaz Sefil — Sefil (T. Kö.) Sefer — Sefer (T. Kö.) Sefine Gemi Sefir — Elçi — Sehab — Bulut Beher — Tan Sehl — Kolay, akkım Sehpa — Üçayak Sehv — Yanlış, yanılı, süreç — (Fr, Faute, erreur Sekte — Durgu, ket Sektedar etmek — Ketvurmak Selâm — Esen Selümlaşmank — Esenleşmek Selâmet — Sağım — (Fr.) Salut * Örnek: Vatanın saadet ve selâme.- tine — Yurdun mutluğuna ve sa- Senevi — Yıllık Senei kameriye (Bak: Kamer) — Ayyıl Senci şemsiye (Bak: Kamer) —Gün yıl *Sened — Belgit Serab — Yalgın Serâpa — Baştan aşağı, baştan #ya. ::.nhuı-hşı.hıd—bvn.-v— tırnağa Serazad (Bak: Hür) — Özgür Serbest (Bak: Hür) — Özgen Boşarmak lissime Serdetmek — (Delil iradı anlamına), — Getirmek » Serfüru — Saterden v Döte Söcük, dönülbee Sergüzeşt (Bak: Macera) — Serü- ven Serhad — Uç, ucel Serkeş — Dikbaş Serlevha (Sername) — Başlık Sernügün — Başaşağı, tepe aşağı, tepesi üstü Sernüvişt — Alm yazısı, yazım Serput Sersem — Afal, alık, seme Seri — Hucl:bçı:ık süratli Serian — C: Seriülinfial (Bak: İnfial) — Darıl. gan, terküsen Ğ Seriülhareke (Bak: hareket) — Yö- Seri: ....'E.'ı' — ':'m.hd Serküttessür — Tezduyar Sürat — Sürat (T, Kö.) tezlik, bız Söürat treni — Tezkatar Sörür — Ti Serma — Kış Sermaye — Kapital (T. Kö) Servet — Var, varlık, zenginlik Serzeniş — Kakınç, başa kakma Setretmek — Örtmek, kapamak Mestur — Örtülü Sevda — Sevgi, aşk Serk — Sevk (. Kö) Sevk — (T. Kö, . Sevk ve idare (Bak: İdare) — Gü- dem — (Fr.) Dreetion Sevk ve idare etmek (Bak: İdare)— Güdemek (Fr.) Diriger Seyahat — Gezi Seyyah — Gezmen Sm—&yi(_TĞÜ) Seyrangâh — Seyirlik Seyyar satıcı — Gezinci Seyyibe — Dul