“TAN” m tefrikası : 9. — xj li Fotoğrafisini aldığı “yemleme sır” diyebiliriz. En- | tellicens Servis şefleri bu “Os- tand gösterişi” ile Filistinde | $t oynadıkları “çanta © nu en büyük muvaffakıyet- lerden sayarlar. Buna mukabil “Çanakkale” taarruzunu da bü- tün İngiliz harp ve istihbarat tarihini utandıracak bir örnek | Fini saymaktadırlar, — ,, | Sırası gelmişken onu “ı Kr. saca gözden geçirelim. —— *ya- cağımız satırlar, yalnız İng.iz- lerin, Büyük Harp başlayınca- ya kadar, Çanakkale ve Kara- deniz boğazlarını tamamen gez- miş, görmüş ve anlamış olduk- Tarmı göstermekle kalmıyacak; ayni zamanda Büyük Harp baş- layıncaya kadar, yani Sultanlar zamanında dışardaki düşmanla- ra karşı hiçbir müdafaa istihba- ratımız olmadığını ve.tarsina n- larak yabancı servislere ne ka- dar kolaylık ve müsaade göste- rildiğini de anlatacaktır. Bu ma- lümatı gene Aston'un “Secret Service” inden alıyorum: Boğazlarda » 1892 yılmda İstanbulda George Tryon'ın erkniharbiye- sine tayin olunmuştum. Mali esrarengiz bazt tazyik- ler neticesi olarak Karadeniz boğazından ziyade Çanakkale boğazının müdafaasına ehemmi- yet verildiğini ve teslihat mal- |i zemesinin merkezi devletlere s' pariş edildiğini haber almıştık. Bunun manası şu idi ki, Türkler Karadeniz Rus filosundan ziya- de İngiliz donanmasına karşı müdafaayı daha mühim görü- yorlardı. Bununla beraber Ab - dülhamit görünüşte bize daha dost idi ve şu aşağıda naklede- ceğim hâdise de bunu ispat et- Bürhan CAHID Mühendis Mühtar, böyel boz- guün ânlarında gençliğini hatır- lardı. O haşarı, gamsız, ümit ve neşe dolu günlerini tazeledikçe sinirleri yatışıyor, başı hafifler gibi oluyordu, Bu hâtıralar arasında mühen- dis mektebindeki tahsil hayatı hemen hemen en başta geliyor- du. O çılğın, o hoyrat mektep ha- yatı... Aşk fırtınalarile yıkılma- yan gönüllerin çağı... O her biri bir neşe ve kahkaha çıngırağı gibi mektebin taş koridorlarını çınlatan arkadaşların hayatı... Yıllar geçtikçe geri kalan bu mevsim, parlak bir bahar tab - losu gibi, daima insanın gözü - nün önünde yaşar. Karlı, fırtı - nalı bir günde seyredilen bu ba- har levhası ne zevklidir... İşte mühendis Muhtar sabah- Yazan: Aziz Hüdayi Akdımlr Askerlerimiz Bu Arkadaşınızın İstihkâmlarımızın nı mişti: eee İstihbarat zabiti olmam dola- yısiyle Karadeniz boğazının müdafaa tertibatını — ğrenmek ve İstanbula gelirken görmüş olduğum Çanakkale istihkâmla- riyle mukayese etmek benim i- çin bir vazife idi. Çanakkalenin yeni istihkâmları bitmişti. Şim- di de Karadeniz müdafaası için T * OTEMYÜYMELİNİ Öekk yeni istihkâmlar yapıldığından bahsediliyordu. Arkadaşlarım - la, öğleden sonra, şöyle bir ge- tiye çı-tık. Ben istihkamlara goğru. — düm, Rumeli sahille- rinde Rumeli kavağı yakınların- da bazı tepeleri görmek üzere bir aralık arkadaşlarımdan uzak- laştım. Yeni bir ba yaya ba- kan küçük bir tüms — 'zerinde bir müddet oturdum. — 1i yapı- lan yerler tabak gib. meydan- Aa idi Rle nap babaden siyle bunların fotoğraflarını bi- le aldım, Makinayı kapadıktan sonra başımı kaldırınca bir de | baktım ki ben fotoğrafını ala- cağım yerlere nişan alırken bir Türk nöbetçisi benim gölgemi görmüş, arkadaşlarına haber vermiş ve birkaç asker bana doğru gelmeğe başlamıştı. Arkadaşlarımdan biri geze geze bana #aklaşmakta idi. Ma- kinemi cebime koydum, arkada- şıma seslendim: ON O ÜZRURA 0 00 Ö O V ÜN V AA V AAA 0 0 HUNN L U OU U Y OA U U O A OA (YO O O VAS VU UON VU V , Bu akşam MELEK sinemasında Sevimli ve şen artist ANİTA PAGE GÜZELLİK ENSTİTÜSÜ; ! |ki saatlik neşe ve kahkaha filminde görünecektir İlâveten: En son Paramount dünya havadisleri VNDN V NNK N V V OA V N UNUN0 VP ON 1 VONUKNUN | fırtmalarından sersemlediği bir ânda bu levha gözünün önünde tazelendi. Fena ve ıstıraplı dakikalarda hayal, ne kadar tatlıdır!.. Dalmıştı, Bu hâtıraların lezzetini yu « düm yudum — içmek ister gibi gözleri yarı kapalı düşünüyordu ki hizmetçi içeri girdi: — Sizi bir bay görmek istiyor. Mühendis Muhtar böyle ad - larmı vermeden kendini gör - mek istiyenlerin bir takım sır - | naşık alacaklılar olduğünu bil - diği için canı sıkıldı. Sordu: — Hiç görmediğin bir adam mı? — Evet, Dudağını büktü: — Bekleme odasıma al. Acaba bu misafir kimdi? Te- lefon etmeden, randevu alma - dan, kart — vermeden gelen bu misafir kim olabilirdi? Bir ânda içine dolan şüphe - lerle bu misafirden kaçmayı dü- şünüyordu ki bekleme odasını görmüşler — Ben gidip şu kaptanlarla görüşeyim, sen biraz benim ye- rime burada kal, dedim. Büu kaptanlar Sir Gerard Nö- el ile Sir A. K, Vilson idi. Biraz uzakta, başka tarafa doğru git- mekte idiler. Arkadaşım — zaten yorulmuş olduğundan teklifimi sevinçle kabul e — Gen acele kaptanla- rın yanı tim; sonra hep be- raber ağ evvelce bulundu- ğum tepe, ğru gelmeğe baş- ladık, Tepeye geldiğimiz zarvan arkadaşımı şaşırmış bir halde bulduk. Son derece hiddetlen- miş ve tepeden tırnağa silâhlı birkaç Türk etrafını sarmıştı; bir takım işaretler yapıyor ve anlamadığımız bir dille bağırıp çağırıyorlardı. Kalabalığa yak- laştık. Gidip biraz fransızca bi- len bir zabit getirdiler. Zabit de« di ki: — Askerlerimiz bu arkadaşı- Nuzın istihkâmlarımızın fotoğra- fisini aldığını görmüşler. Baştan aşağı üstünü ararlar- ı rken ses çıkarmamasını, güzel- likle işi halletmek istediğini, ka- bahatsiz olduğunu göstermesi- Di, arkadaşımızdan rica ettik. *Üstünü başını aradılar. Bir şey "bulamadılar, hatta cebimi şişi: Fen makineyi bile bulamadılar, Bu babacan Türi:lere başka bir | diyecekleri olup olmadığını sor- duk. Arttık onlara veda ederek, vapurumuza dönecektik. Onlar oralarda bütün çukurları ve ka- “ya oyuklarını araya dursunlar, biz uzaklaştık ve vapurumuza 'geldik. duyulmuştu akşam Amiral beni çağırtt — Padişa — soruyor, dedi, e- ger Karadeniz istihkâmları ken- dilerini alâkadar ediyorsa Ami- «ralin bütün istihkâmları geze- bilmesi için irade edeyim diyor. Netice şu oldu ki, hakikaten Türklerin Karadeniz müdafaa- sından ziyade Akdeniz müdafa- ası için para ve gayret sarfettik- lerini olduk.,, VS (Arkası var) firin teklifsizce içeri daldığı gö- rüldü. Mühendis Muhtar böyle say- gısızlıklara pek kızardı. Fakat misafir onun çatılan kaşlarına dikkat bile etmeden atıldı: — Iddia ederim ki beni tanı- yamadın! O zaman mühendis Muhtar yerinden fırladı: — A, Turgut!.. e Ve birden kucaklaştılar. Hizmetçi daha fazla durma - ğa lüzum görmeyerek çıkarken onlar karşılıklı oturmuşlar, ilk garpışmanın heyecanı içinde ko- nuşmağa çalışryorlardı. İki eski arkadaş koltuklarını biribirleri- ne doğru çekmişler, âdeta diz dize, iki sevgili gibi biribirleri - nin gözlerinin içine bakarak ko- nuşuyorlardı. Ilk hız ve ilk heyecan geçtik- âen sonra mühendis Mühtar sor a: — İstanbula çok kalmak için HUT HT & H ı E 5 ruldum. Yıllar üzerimden bir si- TÜRKİYE İDMAN CEMİYETLERİ Keşide 15 Mayıs 1935 Biletler bütün tayyare bayilerinde ve her şehrin ziraat Bankalarında Hü n > 1 liraya satılmaktadır. <« YİRIMLANİNİLİLİLAMAIIN Nİ PPANGOSUNDA BUL MAT KDAYAN YAK UKUK AKTAKAA DKKU YA DAKAYAA TUKYAYAKI YDNYKT KUKT KAL YA KKK AA ACAKSINIZ HLH HMA AA K UN A 4 LÜ O U CÖN 1U U UNNO LNUN U U Y ON ( UU AUA (V N 01 CNYU UN JACK PAYNE ile meşhur cazı tarafından cazip film İlâveten: Mevsimin en büyük muvaffakiyetini kazanmış olan LiBELEİ Sehnitzer'in meşhur eseri ve MAGDA SCHNEİDE mnmının ELHAMRADA 2 GÜZEL FİLM ” Şımatinr HÜLYALI DUDAKLAR GABY MORLAY VİCTOR FRANSEN PİERRE BLANCHAR Harik Hayat Ka Yarın akşan SAR A Y sinemasında 2 film birden UNUTULMUŞ AD NUAMUNEN — Gece saat 8,30 da 2 tilm birden KU D D OU UU 0 0 FNK VY U UNN UU VÖN O UNN U 0 K UNU U ÜN V K AO UON (AU UNK UU UNN YN b SENFONİ; R'in temsili BENLİ KADIN LİAN HAİD İVAN PETROVİTCH GEORGES ALEKSANDER B ı m DU za ve Otomobil z B Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanında Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız, 2 'Telefon : İ KOK KON YÖ ( UNN V AAA V VU UÖN U U AA U UA O0 F UÜDK U VY ONT VU UNAAK UU VNKD lindir gibi geçti. — Belki, Fakat sen, konserve gibi kalmışsın! Gülüştüler. Mühendis Turgut: — Istanbulu özledim, dedi. Şöyle bir zaman başımı dinliye- ceğim. İstanbulun güzel yemek ya - pan lokantalarını — dolaşıyo- rum. Güzel sularını içiyorum. Boğazın çiçek kokulu rüzgârma göğsümü verip taze balık yiyo- rum, Yani aşağı yukarı çölden gelmiş bir adamın istediği kürü yapıyorum. Muhtar durup durup eski ar- kadaşının yüzüne bakıyor, elini dizine vuruyor: — Ama hiç mi hiç değişiklik yok. Seni ilk önce tanıyamayı şıma şaşıyorum. Bu muhakkak hâfızamın çürüklüğünden... Ve çenesini okşayarak sordu: — Nasıl, zengin oldun mu? Turgut güldü: altında » mi geldin? — Hayır. Bir kaç ay... ** ayıran perde aralandı ve hiz - tanberi kafasını — döven hayat metçinin hayreti önünde misa » — Keyif için, — ”— Onun gibi bir şey. Çok yo- — Paranın ne değeri var ki!. Dünyada yap yalnızım. Kimse- 4.4888. yorum. Yirmi yıl çalışmış kâr bir adam için iyi hayat sür - mek imkânı her zaman vardır. Ve gülerek ilâve etti: — Hele benim gibi sefahet - ten hoşlanmayan bir adam olur- sa! Ve bu kapalı cevaptan sonra etrafına bakarak gülümsedi: — Sen her halde paranın ye- rini daha iyi bulmuşsun. Bil - mem bundan herkes bahsediyor, Muhtar Arif memleketin sayılı zenginlerinin başında, O söyl tarın heyecamı — artıyordu, Bu dip diri, kaygusuz ve neşeli ada- mın karşısında ıstırabını daha ağır hissetmişti. Turgut onun yüzündeki bu- lutlara dikkat etmemiş gibi gü- lerek sordu: — E, anlat bakalım, Neler yaptın, ne işler gördün, evlen - din mi? Bu sualler Muhtarın kafasma tokmak gibi iniyordu. Bu eli, a- yağı, kafası, kesesi serbest ar - Evvelce Samatyada Mirahor İlyas mahallesinde Narlıkapı sokağında 25 No, lu evde oturmakta iken elyeym ikametgihı meçhul bulunan Mihal oğlu Anastasa, Tİstanbul İkinci Tera Memurluğun « dan: Uhtei tasarrufunuzda — olup Te tanbul tapu idaresinin 25-5-933 tae rihli müdâyene senedile İspiro kızı Angilikiden ödünç aldığınız bin yedi üz liraya mukabil alacaklı namına ipotek göstermiş olduğunuz Samatya- da Mirahor İlyas mahallesinde Narir kapı sokağında 25 numara İle mürak- kam bir bap eviniz mezkür borcun ve. rilmemesi hasebile maa faiz ve ma- satif ve ücreti vekâlet ile birlikte tah- BWöcin 'dealar vezır Üvadi Selerni ve tafafından tâlep edilmiş olmam Üzeri ne İcra ve iflâs kanünunun 145 incl maddesine tevfikan doldurulan öde » me emri berayi tebliğ tarafınıza gön- derilmiş ise de ikametgâhı hazıranızın meçhuliyeti hasebile tebliğ kılmamı yarak bu husustaki tebligatın bir ay hakkı itiraz tayini suretile ilânen ice rasına karar verilmiş olmakla tarihi ülindan itbaren bir ay zarfında 935. 822 numarasile mezkür borennuzu vermediğiniz veya bir kısmıma veya- hut tamamına karşı söz veya yazı ile ranın durması hakkındaki talep veç- icranın durması hakkında kanuni bir tirazda bulunmadığınız takdirde mez- kür müddetin bitmesini müteakıp ta- lep veçhile ipotekli bulunan gayrimen kulün paraya çevrilmesi bakkında müktezi muameleye başlanılacağı ma- lümunuz olmak ve olbaptaki ödeme emrinin tarafınıza tebliği makamına kaim bulunmak üzere keyfiyet ilânen tebliğ olunur. (11038) len bir yeis ile mırıldanı — Evlendim, dedi. kadını ile evlendim. Ve bunu söylerken hareketi- ni haklr ve doğru gösterecek se- bebler aramak ihtiyacını hisset- ti: — Karım, Çar'ın yüksek ge- nerallerinden birinin kızı... İn « kılâptan sonra Petersburgdan çıkmışlar. Tesadüf işte... Ora « da yüksek aristokrat hayata a- lışmış. Ona burada, bâzı — yer- lerde tesadüf ediyordum. Ni- Bir Rus | hayet evlendik. Çok iyi bir ka - dındır, Fakat onu, alıştığı paha- ı hayâttan mahrüum etmemek için fazla açıldım. Mühendis Muhtar bunları söylerken sesi titriyordu. Eğer bugünkü vaziyetinde kendisıni sıkan sebepler olmasa “Nadya” dan bahsederken daha yüksek bir gurur duyacaktı. Fakat... Kırık bir sesle: — Sen çok bahtiyarsın ki yal- nız başına — yaşıyorsun azizim, dedi. Bu şatafatın ne olduğunu kadaşın önünde ne kadar za - ye boyun eğmeden yaşayabili - vallı olduğunu anlamaktan ge - bir bilsen... TArkası var) ,