27 Nisan 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

27 Nisan 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kavalada birçok asile hapse mahküm edildi n ile üç ay arasında Drama divanı harbinde de isyan meden Trzbzonlu Andon çavuş on ,26 (Hususi muhabirimizden telefonla) — Kavala divanı xde isyana iştirak ettiklerinden dolayı n muhakemneleri bitmiş ve suçlulardan on beş kişi dört se- muhtelif cezalara mahküm edilmişlerdir. edilen si- maksadile bir çok ahaliye zul. buçuk sene hapise mahküm edi.miştir, İsyan hareketinif takdir eden bazı muallimler hafif cezalara mahktüim edilmişlerdir. Atinadaki bahriye divanı harbinde suçluların müdafaaları dün 2 >memiştir.Suçlular pek çok olduğundan,divanı harp bugün ve pazar günü tatil yaptığından muhakeme ancak salıdan son- ra neticelenecektir. Burada dinlenen şahitlerin ifadelerinden suç. Tulardan bazılarının pek büyük ittiham altına girdiği anlaşılmak tadır. Yenişehirde Selânik mebus, gazeteci ve siyasilerini muhake- me eden divanı harpte müdafaa şahitleri dinlenmiştir. Buradaki maznunlardan bir çoklarının isyana dahil oldukları şahitlerin i- Yunanistanda Krallık istiyen'er ÇEnAN —— — Kral Jorj'u getirmek için bir nümayiş yaptılar fadelerinden anlaşılmaktadır. Paris, 26. A.A. — Yunan kırallık mahafilinin büyük bir şahsiyeti, Pariâtlen hareketinden evvel Reuter ajansı muhabirine şu beyanatta bulunmuştur : “ Sabık Kral Jorjun Atinaya di etmek için Yunan kraliyetçilerini ne lüzum var? Yunan milleti bunu arzu ederse dönmeye her zaman hazırdır. Fakat bu olma- içtima etmelerine Kral Yunanistana dıkça siyasal âlemin haricinde matbuata heyecanlı beyanatta bulunması in önmesi — meselesini müzakere bir suikasdcı çetesi gibi gizli olarak yaşayacakdır. Kralın lâzım değildir. Çünkü onun arzuları çokdanberi malümdur.,, z iğg Şimdi Parisde bulunan Venizelos bugün hiç kimseyi kabul etmemişdir. Eski Yunan luxî.muştur: kralı Jorjun yakmlarından biri şu beyanatta bu- i Jerjun menfasından çıkmak ve tekrar Yunanistana dön- mek için karar vermiş olduğu hakkındaki haber, her türlü asıl ve esaeton âridir. Kral, bu maksadla kral taraftarlarının her hangi bir miting akdetmiş olduklarından haberdar değildir. e o Dlyaudllis'l Do ualüialik — ç Atina, 26 (A.A.) — Atina a- İacı bildiriyor: Yunanlı kral sındaki kavgalar, rejimler için ortaya düşmanlar çıkarır. İster taraftarlarınıa | krallı bir cümhuriyet isterse kral Paristeki içtimalarımna mütcallik sız bir cümhuriyet olsun, reji - olarak ecnebi memleketlerde in min siyasi fırkaların değil bü - tişar eden haberlere mukabele tün fırkaların menşei olan Yu - olmak üzere Başvekil General Kondilis, Başvekil Çal- daris ile görüştükten sonra aşa - ğıdaki beyanatta bulunmuştur: “Malüm olduğu veçhile cüm - huriyet rejimi 25 mart 924 tari - hindenberi Yunanistanda hü - küm sürmekte ve bu rejimi bü - tün siyasi fırkalar kabul ve tes- lim etmektedir. Simdiye kadar taya çıkan âcil milli mese'eler mevzuu bahis olmamıştır. Hü - kümet milli meclisin toplanması için intihabat icrasını ilân et - miştir. Hükümet şu fikirdedir ki, rejim meselesi fırkalar ara - sında her hangi bir kavga mev- zuu teşkil edemez. Fırkalar ara- *“'TAN " m tefrikası: $ ——— nın ruhunu dinlendiriyor. Ken- di kendini daha iyi tahlil edebi- liyor. Fakat aşınmaz bir maki- ne gibi yıllarca işlemeye alışmış bir vücudu birdenbire durdur - mak da pek iyi değil. Bu otcle geldiğ.m denbe- ri geziyorum. Adeta 'stanbulu yeniden tanıdım. Fakat ne ka - dar olsa burada âdeta bir ecnebi E biyim, D Talebe hayatındaki görüş ve yaşayış farkı ne kadar başka! Orhanm apartımanı pek şık.. Zevkine göre yaptırmış. Kapıyı açan hizmetçi — beni âdeta kış bahçesini andıran — bir yerden geçirdi. Sonra bir kapı açtı. Aydınlık karşıdan geldiği için bire ayırd edemedim. Bir Çok gölgeler birden üstüme yü- ler. Ve yılların ardında ka: han eski sesler kulağımda taze - l muavini | nan milletinin ekseriyetine isti - nad etmesi lâzım gelir. Son zamanlarda vukua gelen caniyane hâdisat dolayısile or - taya cıkan acil milli meseleler halledildiği ve Yunan milleti, sü kün içinde serbesçe ve souk kan lılıkla hükmünü verebilecek bir hale geldiği zaman Yunan hü - kümeti, milletin büyük ve mü - him bir kısmı istediği takdirde, her türlü #fırka rabıtalarından âzade bir halde bulunacak olan millete bu meseleyi arzetmekte katiyen tereddüt etmiyecektir. Şurası muhakkaktır ki, Yu - nan milletinin vereceği hükme herkes hürmet edecektir. — Vay Turgut. — Nereden çı)mn_yıhıl Gözüm ışık akislerine alışın - caya kadar — ellerim, kollarım cendere içine alındı. Orhan: ' Ş — Nasıl, diye haykırdı. Hiç umar miydın? Eski mektep arkadaşları ... Rıza Çetin, Niyazi Doğan, Fa- ruk Tekin. Bir sınıfın, hattâ bir sıranın ları. c geldiğimi de çocukl: Orhan benim L onlara haber — vermediği için karşılaşma pek heyecanlı olmuş- tu. Fırtına pek çabuk geçmedi. Yirmi yılın urı!umkll::r çırpıd.; atlayıp geçmeğe imkân var mı? Gözler, çehreler, ifadeler hepsi değişmiş.. —— Hayat hepimizi yaşayışımıza göre yontmuş, yıpratmış, kazı- mış. Mektebin en gürbüz, atlet ta- lebesi olan Faruk, âdeta küçül - müş, kanburlaşmış. Üzerinden samyeli geçmiş, basra vurmuş bostan mahsulü gibi kelek kal - mış. Sonradan söylediler: Arka- Yeni kabine ve Bulgar ulusu Sofyada çıkan La Bulgarie gazetesi yeni kabinenin teşek - külü münasebetile — kralın neş- ntdji beyannameden bahsede- rek diyor ki: “Bu . beyanname gösteriyor ki, temelleri şimdiden atılmış olan derin ıslahatın, Bulgar dev leti için hayati bir zaruret ol- duğuna hükümdar ve hükümet ayni derecede kani bulunuyor - lar. Yine gösteriyor ki, geçmiş- teki partizanlık nifaklarının tek rar baş göstermesine müsamaha edilmiyecektir. Bulgar kavıtur - nin istediği şey, ordunun başla- dığı ıslahat işini tetviç etmek ve kendisine, vaziyetin emrelti- ği metodik ve saburane faaliye te, canla başla nefsini hasret - mektir. 'Toşef'in, matbuatla ilk tema- sında söylediği gibi, Bulgaris - tan, 19 mayis prensiplerini ken. disine rehber ittihaz edecektir. Bu prensipler, yakın ve uzak bütün ecnebi milletlerle dostluk ve teşriki mesaiyi istilzam et - metkedir. Bulgar milleti, hükümdarın hararetli davetine icabetle, Bul- gar bayrağı etrafında, sıkı saf - lar halinde ve tek vücut olarak toplanmağa her zamandan da - ha ziyade azmetmiş ve bütün tefrikaları susturmak — kardtını vermiştir.,, Muhalif liderlerin muhakemesi Atina, 26 (Hususi) — Muha - lif siyasi parti liderlerinin muha keme edildiği divanıharpte dün- de ittiham şahitleri dinlenmiş- tir. Bunlar arasında bulunan A- tina mebuslarından ve Tipos ga- zetesi sahip ve baş >muharriri Kraniotakis Papa Anastasyo Nü isyan naptsrLnden be daf öldüğünü zanmettiğini söyle miştir. Diğer şahit polis zabiti Katranpasas'da ayni şekilde şe- hadette bulunmuştur. Yunan politikası Atina, 26 (Hususi muhabiri - miz bildiriyor) — Polis teşkilâ - tından açığa çıkarılacak 45 komi sere ait liste İç Bakanlığa veril- miştir. Listede kimler olduğu merak ediliyor , e Muhacirlerin malları Ecnebi memleketlerden gelen bazı mühacirlerin kanunun ver- diği muafiyet hakkını istimal et- meleri yüzünden bu gibi muafı- yetler hakkındaki evrak vilâyet- çe tetkik ediliyordu. Bir müha- cirin gümrükten muaf olarak çı kardığı 187 çuval kahvenin mü- vazaalı ve kacak olduğuna dair gümrük idaresine bir ihbar yapıl mıştır. Vilâyet işi tetkik ettiri - yor. daşlar şimdi ona Faruk değil, szruk qyyrlauuış. Halbüki o Ş;k.ıım w'ıımlı:k kaybetmemiş z aile, hayat kaygısı beli- mi çökertti, diyor. Yiı’-'ıg'i yıldıır belediye fen heyetinde çalısı - yormuş. Aldığı maaş dört ço - cuğunun sil parasma zor yetiştiği için çok sıkıntı çekiyor- müş. Orhan yavaşça dedi ki: — Memur olmasa — dısarıda şi:'!ıı Çök kazanabilirdi. Pir kac is te teklif ettik, Cesaret edeme- di. Tekalitlilğe bir kaç yıl kaidı. Onu bitirevim de gonza! diyor. Nivazi Doğan, Şark demiryol- larında müfettiş... Ötekire göre vaziyeti iyi. Yüksek maaş alıvor ve düzgün bir ömür sürüvur, İ- ki iiçhyıîdn bir bedava — Avrupa seyahati yapryormuş. " Rıza Çetirı(,ı miite:hhiı Muh - tarın grupunda çalışıyor. Orhana sordum " — Munhtar aranızda yok! Faruk güldü b — Ne divorsun canım? Muh. tardan haberin yok galiba O yol kralı oldu olalı... | Balkan gazeli Bulgaristanda Içtimal yenilik |Müdürlüğü Bulgaristanda 19 mayıs in - kılâbı ile kurulan — yeni rejimin dayandığı belli başlı kuvvet, Ciçtimat yenilik müdürlüğü) dür. Bı müdürlük, memleketin kültür ve ekonomi hissiyatını sıkı bir teşkilâta bağlamak, ye- ni devletin ideolojik temelleri- ni hazırlamak ve yapmak için kurulmuştur. Bugüne kadar (içtimaf yenilik müdürlüğü) nün (meslekleri organize etmek kolu) ciddi bir çalışma progra- mı ile işçileri, küçük sanat erba- bını, emlâk sahibi çiftçileri ve tüccarları teşkilâta bağlama yo- lunda ileri adımlar atmıştır. İçtimaf yenilik mük Bay Popzlatef'in bir müddet evvel gazetecilere verdiği beyanattan anlaşılıyor ki, bu meslek teşki. lâtları ne devletin alelâde tek- nik organları olan Sovyet (Mecs lek birlikleri)ne, ne de Musso- lini'nin dayandığı faşist korpo- rasyonlarına benzemez. Meslek teşkilâtları yalnız e- konomik meniaatleri gözetmek- le kalmayıp siyasal sahada da rejimin dayandığı başlıca kuv- veti teşkil ederler. Ileride bun- lardan çıkacak seçme adamlar, devletin teşril — müessesesinde çalışacaklardır, Bu suretle her sınıfın temsil edildiği ve içti - mal tesanüt prensibi üzerine kurulan bir devlet yapısı orta - ya çıkmış olacaktır. Böylece yenileşen Bulgar devleti, oto - riter rejimlerin yolunda ve ye- ni zamanın ruhile yürüyecektir. Fakat muhtelif meslek erbabı, devletin ön ayak olduğu bu te - şeküllere mutlaka girmek mec- buriyetinde tutulmıyacak, ia - kat bir defa girdikten sonra bunların biribirlerile istedikleri gibi rekabet etmelerine meydan bırakılmıyacaktır. Bu teşekkül. ler devletin soysal ve ekonomik siyasasında daima göz önünde bulunduracağı organlar olacak- tır. Bu suretle ileride'tam ve ge >mi plânı k amakânı elde edilmiş or. Ni- tekim Sovyeılcrde'v:h?ı'ılyıdı da temelli bir ekonomi plânı kurmadan önce bu teşkilât saf.- hasından geçilmiştir. (İçtimal yenilikğin bu saha- da ortaya attığı prensip, devlet- çilik prensipidir. Fakat şahsi teşebbüs, yine ekonomik haya- tin esasını teşkil etmektedir. Bu teşkilâtın memleketi kültür ve ekonomi sahalarında yük - seltmek için Bulgar gençliğini organize etmek için büyük bir âşaliyeuç çalıştığı görülmekte . ir. İçt'maf yenilik müdüryüzünün 13,498 882 levalık (iki milyon Türk lirasma yalçın) bir bütçesi vardır.Müdürlüğün (Propagan- da kolu) 15 nirana kadar memle ketin muhtelif yerlerinde kül- tür, maarif ve ekonomiye ait 19,000 konferans ve musahabe tertip etmiştir. Rıza sözünü kesti — Öyle söylemeyin — canım Adamın işi başından aşkın. Bü- yük başın derdi büyük olur. Si zi temin ederim. bana sık sık ar- kadaşları sorar. Hattâ garip te- sadüf, geçen hafta bir iş için va- nma gitmiştim. Turguttan bah- setti. Midvat neft kuyularının hisse senetleri çok yükselmiş, o işin ilerisi sağlam, diye konuşu- yorduk. * — Bizim Turgut orada iyi bir kazanc yanmış. Hem direktör hem de sosye- ter a'mus divordu. Orhana sordim. Orhan enrdir * zgiveti nasıl>... Düzeldi m? b'raz? Rö4 öndek MRUP — Bilinmiyor ki... Bankalar da parası olmadığı muhakkak.. Kredi mektuplarını geri aldı vi lar Eğer evinde, kasasında pa rası yoksa... N_ivazî Doğan buna akıl erdi- remiyordu: — Garip şey... —Muhtar için artık topla vıkılmaz, diyorlardı. Bu adamın saltanatı - iskambil SOFYA MUHABIRİMİZİN MEKTUBÜ Kral Boris ve Deliormanlı Gaydacı Osman Ağa Sofya, (Hususi muhabirimiz yazıyor) — Pazar günü Solya ortasındaki kral Baris'in saray kapıları önünde — Bulgar ve ec- nebi gazete muhabirleri ile bir- likte ben de vardım. Sabahtan akşamın saat beş buçuğuna ka- dar yeni kabinenin teşkiline da ir en son haberi alabilmek için sabırsızlanıp duran düzünelerle g ssteci, ağızlarına bir lokma ekmek, bir yudum su koymağa bile vakit bulamadan bekleşip duruyorlar. Saray avlusunun içindeki ih- tiyar ağaçların arasından gelen en küçük bir hışıtrı bile bütün hassasiyeti ile dikilmiş olan kulaklara yeni bir havadis fısıl- dıyor gibi oluyordu.. Aramızda ki gazeteci arkadaşlar arasında Fransadan tayyare ile koşup | gelmiş olanlarımız bile vardı.. Kralın huzurunda müzakerele - | rine devam etmetke olan gene- raller, Başvekil Toşef, kabine - ye girecek namzetler bu kadar uzun müzakerelerde — elbette bizden daha çok yorulmuşlar - dir; < Bir aralık, bir bölük harbiye talcbesi askeri marşlar söyliye- l saray kapı- sından içeri girdi, Sofya garni- zon kumandanı, “— Yaşasın kral.. Horra... diye bağırdı.. 1- çerde horra.. .horra.. sesleri ha- vayı çınlatırken, demir parmak- lıklar arkasındaki büyük cadde- yi doldurmuş olan halk ta hep bir ağızdan horra.. diye bağırı- yor, ve sevgili kralını selâmlı- yordu. Kral Boris yeni kabinenin teskil edildiğine dair neşretmiş olduğu tarihi beyannameyi im- zaladığından bir kaç saat sonra şoför mevkiine oturarak kendi idare etmekte olduğu otomobili ile (Car Osvobo D'tel) cadde- sindeki binlerce halkın havada uçan şapkaları arasında selâm- lana selâmlana geçerek Viran- | va sarayıra İstirahatç ve geniş bir nefes almağa gidiyordu. Kral Boris avcıdır, Kral Bo- ris şimendifercidir, Kral Boris şofördür, makinisttir. Kral Bo- ris, Bulgaristanın en ucra bir köşesindeki köye kadar giderek gezmiş, görmüş, halkın geçimi- ni, derdini, ihtiyacını sormuş öğrenmiştir. Deli Ormanın(Bü- yükada köy) karyesinde değir- menci Osman ağaya aba yenin- de gayda çaldırarak, kendi ar - masını taşıyan bir sigara kutü- sunu hediye eden kralın, avcılar arasında, makinistler arasında binlerce şahsi dostları vardır. Devletin bu kadar ağır olan me- suliyetli işleri arasında Deli Ör- manlı Osman ağayı sarayında misafir alıkoyan bu hükümdara karşı sevgi beslemiyen bir tek kişiye, ne evvelden, ne de şim- di Bulgaristana döndüm döneli tesadüf etmiş değilim.. Ön beş sene önce, programın- da, Bulgaristandaki şekli idare- nin değişeceğini sarih olarak yazmış olan ve harp sonu kar - gasalığından istifade ederek Demagoji ile iktidar mevkiini eline alan İstanbuliski bile, bi- lâhara, taraftarlarının Kral Bo- tise karşı olan sevgi ve muhab- beti karşısında yuvarlanıp gide- ceğini farkederek fikrini değiş- tirmeğe mecbur olmuş ve ağzın da geveleyip durduğu şekli ida- re sözünü kullanırken, “evet, şekli idare ve kanunu esasiyi değiştireceğiz ama, bunun ba- şına yine Kral Boris, geçecek- tir, daneğe mecbur kalmıştı. 023 senesinde yaptığı gaflar ne- ticesi feci bir surette yuvarlanıp giden İstanbuliski öleli 12 sene olmuştur. Millet ve ordusunun baş taçı olan yüksek ruhlu Bul- gar hükümdarı Kral Boris ise, ara, sıra beliren, küçük, kücük tetanbuliskiciklerin — çığırtkan- lıklarına rağmen bugün daha cok ve daha fazla bir sevgi ile Vranya sarayı vollarında kendi otomobilini, kendisi sürüp git- | mektedir. | Mahmud Necmeddin Küşüslanalnda SiÜrr ü L Fear eeei Selânikte komünist faaliyeti Selânik 26 (Husust muhabirimizden telefonla) — Selânikte Gambeta caddesinde bir evde komünistlerin faaliyette bulunduk- ları haber alınmış ve yapılan taharriyat neticesinde bazı mühim veszik elde edilmiştir. Zabita bunların ele başılarından altı kişi- nin ayni mahalde toplanarak bazı kararlar vereceklerini haber almıştı. Faat bu adamlardan hiçbirisi yakalanmamıştır. 9 9 Kondilis “isyancıların şiddetle cezalanması lâzım ,, diyor Atina, 26 (Telefonla) — Harbiye Bakanı General Kondilis di. vznı harplerden verilen son cezalardan bahsederken demiştir ki: — B şka z-manlarda isyan cıkaranların mücazatsız kalmaları yeşi yeri hereketler çıkmasına sebep olmuştur. Memleketi istik- balde bir daha böyle felâketlere maruz bulundurmamak için is- yancıların siddetle cezalandırılması lâzım gelmektedir. Hükü- met bu hususta icap eden her türlü tedbiri almağa karar vermiş- tir. gıtlarından şatoyu da geçti Demek görünüş herkesi aldatı - yor. Rıza Muhtarı daha yakından tanıyordu. Dedi ki: — Bu görünüş pek yeni de- gildir. Muhtarın vaziyeti belki altı aydanberi bozuktur, Bo - zuk vaziyeti — düzeltmek için bir taktm — yeni işlere girişti. | Şirketler yaptı. Kendisi de bun- | Lınn_ başına — geçti. Halbuki | kendi beş para sermaye koyma- di. Anlaşılıyordu ki — şahsıniın | verdiği — itimatla bu şirketlere dışarıdan para getirmek fikrin- dedir. Sordum: — Peki bu şirketler ne üzeri- ne iş yapıyorlardı? — Yapıyorlardı değil, yapa - caklardı. Reklâmlara, propa - gandalara göre Maden işletme şirketi Toroslarda bulunan bir gümüş madenini işletecek. (Ka- ra elmas) adlı bir şirket te Zon- güldakta yeni kömür damaris- rı arayacaktı. Daha bir takım bu kabil hayali işler, . Orhan dedi ki; | şatafat değil mi? — Bunlara sermaye koyan - lar tabit hep Muhtarın şahsına emniyet ettikleri için paraları » nı döktüler. Bir yıl, iki yıl ge « çince ne olacak? — Ona kalmadı ki zaten böy- le işlerin bam telini pek iyi keş- feden bankalar — kuşkulanınca piyasanın rengi değişiverdi. — Tehlikeli iş! dedim. Niyazi güldü: — Avrupal bir iş. Büyük ma- nevralar. Malürm ya. Böyle gü- rültülü işler küçük sermayeleri yer, yutar. başındakiler de biraz yağlanırlar. Belediye fen heyrtinde yirmi yal İstanbul kaldırımlarını - öl. cün biçen Faruk acı acı içini çekti: — Öyle ama. Madam cenap- larmım şatafatını bıraktığı yok. Rıza gülümsedi: — Muhtarı böyle karışık iş « lere baş vurduran ı:ım)ı-mheı; o Bir kere ok yaydan çıkmış. Bahis uzadıkça uzad. VArkanı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: