“'TAN , in tefrikası 1 5. Üç Plân : 1 - Almanyanın Sehlieffen Plânı İle Şimdi, dikkat ediniz: Z Ağustos 1914 saat 19 da Al- | manlar Belçikaya harp ilân ediyor- lar. Dört İngiliz fırkasının Fransa- ya geçirilmesine 6 Ağustosta karar veriliyor. Freneh ordusu derhal Manş denizini geçecek, fakat bun- ların nereye gideceklerini Fransız- lar bildireceklerdir. Şimdi, Ingiliz deniz erkâniharbi- yesinde, "Harp salonu,, na — gire - ün bir dıvarı kaplı yan dünya haritası görülür. Salonun kapısında gece gündüz bekliyen ve girmek salâhiyetini ha- iz olmıyan hiçbir kimseyi içeriye sokmuyan bir nöbetçi vardır. Biz, burada, harbin ilk günlerin- de, Mesina buğazı dıvarlarında do- laşan Göben ve Breslav (1) in ha reketlerini takip ediyorduk , Başka bir salanda da cenup kolu İsviçre hududuna dayanan Alman ve Fransız ordularının hareketleri takip diliyordu. İngiliz fırkalarını geçirezek ge- miler, fırkalardan evv.l hazırlan - miş — bulunüyordu. 14 aÇustosta French ordusile M unşı geçti. 22 Ağıstosta "Mona,, ta, yani henüz Fransız sol kolundan » k uzakta bulunuyordu. Fransızlar, yukarı - da söylediğimiz veçiile, * Meuse,, ün şimalinae bulunan büyük Al - man yığınlarının adet ve kuvveti halkında kt'i hiçbir şey bilmeksi. zin onların çelik « Geleri arasına atılmak üzcre 'diler. "Ya düşman? Onun malümatı meden ibaretli? Bu işlerle alâkası eolan ve mesuliyetin kendi omuz - | larında olduğ unu bilenler — harita üzerinde küçük bayrakların yerle- rini değiştirirken müthiş bir heye- can içinde ““ler. "pl > 17 . nüa- hnamıyacak &' 0be'e doğru gider - ken, biz..m yapaca, —uz sey hiç ol- | mazsa vaziyeti eee ret bulunuyordu. Bülow kumandasında ikinci Al - man ordusu Fransızlara hücum edi- | yordu. Fon Klak birinci ordu ile bü- yük tekerleğin bir parçasını teşkil ediyor ve daha ötede Marvwitz'in süvari kolordusu — bekleniyordu. Belçikalılar Anvers üzerine çeki) - mişlerdi. Fon Kluk, karşısında ma- | hut "erlız İngiliz ordusu bulundu. ğunu öğrenmişti. Düşündük bunun kuvvetini, daha doğrusu kuvvetsiz- liğini bilmese bile, nerede olduğu- nu haber almış olacaktı. Fon Kluk kumandasında 6 kolor Ju vardı. Bu- nun ikisi "ihtiyat kolordusu,, idi ki, Fransızları bir sürpriz karşısın- da bulunduran kuvvet te bu ihtiyat. lTardı. Bunlardan baska bir de tam tertipli bir süvari kolordusu vardı ki, Kluk'un kumandasında değildi. Bunun vazifesi İngilizlerin mevzi- lerini öğrenmek ve yandan çevir- biliyor mıydı? durduğumuz idi. Neuen telsiz merkozi İngilizlerin Fran - sayı kendi basına bıraktıklarını ve Manstan hiç kıt'a geçirmiyecekleri ni bütün dünyaya bildirm'şti. Fa - kat bizce bunun ehemmiyeti yok - tu. Bu, bildiğimiz bir "propağanda,, dan ibaretti. a evvar haman Cazusın - rından öğrendiğimize göre Alman- lar, şu kanaatte idiler ki, eğer İn- giLzler harbe iştirak derlerse kıt'. alarını Bolçikanım Felemenk hudu- dunlaki 2 bruges' çıkaracaklar dır. Onların bu kana: İngiliz is. tihbaratının isine yar- dı. ağustosa kadar bu kanantla yaşa- dr ve ancak 18 ağustosta Fransız Himanlarından birine bir İngiliz kuv veti gönderildiğini habsr alabildi. 22 ağustosta ancak büyük bir İngi- liz süvar' kıtasını — kesfet*irebildi. Alman jenerali karşısında en aşağı 50 mil n...afeye kadar kuvvet bu- lunmadığı kanaatile ordusuna ileri baröket emri ..rdi, 23 ağustosta, unutulmaz pazar £ ü, Alman ön- cü kataları, güzleri kapalı, İngiliz ordusunun kucağı. : düştüler. Du orduyu arayan ve yandan çevirme- ğe saanuar olan Alman süvari kuv- veti 40 mil uzakta Courtrai civarın da halâ İngilizleri aramakla meş- guldü. 'aziyet kurtarılmıştı. Bu da HASAN TIRAŞ BIÇAĞI Dünyanın en mükemmel Tıraş bıçağıdır Şim; kadar icat olunan bü- ün tıraş bıçakları arasında en mükemmel ve en fevkalâde oldu- ğu tahakkuk etmiştir. — Piyasada mevcut tıraş bıçaklarını şaşırtmıy ır. Hasan üreş biçağının 1-2-34 yumaralı gayet keskin ve hassas lart vardır ki her bir tarafile 1 on defa tıraş olmak kabil Bu hesapla $ kuruşluk bir a et Hasan tıraş biçağile 40 dela ile — bilendikt: ş yapılmak mümkün- ür ki dünyanım hiç bir bıçağındı ur, Hasan biça- salde başka marka Taklitle en sakınımız, Fiatı: 1 adedi $ kuruştur. 10 adedi 45 kuruştur. Hasan Depo: Ankara, İstanbul, Beyoğlu. lak bardak se aldanmayınız. "gır,, m iyi saklanmış olmasından ileri gelmişti. Şimdi Zon Kluk'u nasıl aldattık ve : asıl bu hataya düşürdük, onu görelim: Aşağıda yazacağım şeylerin iyi anlaşılabilmesi için Alman casusluk sistemi hakkımda biraz malumat vermek icap ediyor. İngiliz casusluğu ile Alman ca - susluğu arasında kolay bir muka - yese yapabilmek için bu iki si. min ayrı ayrı özünü teşkil eden iki “darbı mesel, i hatırlamak - elve- recektiri "Kandırma ve yemleme,, Bu la- giliz usulüdür. "Siddct ve hile,, Bu da Alman - Tarındır. Bu sözler her iki taraf zabitleri- nin harpten evvelki cep talimatna- melerinde, bir besmele gibi, en ba- sa yazılmıştı. Almaniar, iyi ders almış — ade- “ta asker vibi yetiştirilmiz — casus ordusişle toplu ve hep aynı tarzda hücum ederler. Kendilerinden aşa- ı ve aptal gördükleri bir düsmana karsı harekete geçmelk icin daima saflerinden talimat beklerler. ise ayıklanmış tecrühe Tnsiliz casu evveli bir kaç kücük İştı adildikten canra büvük dirilmiş, kontr. emmlona ida' cesi ona wöre tavin edilmis bir kac Man ibarettir. Harote Alman ensusİnt safi alan Miralav Nita - lav ve Winmrid imzasivle İeviere gazetelerine makaleler yazmış ©- Fransızların 1İ7si ve İngiliz Plânı Casusların kullandığı aletlerden Patates içinde yangın aleti Dan başka bir lma. ra bu ingiliz si 'cmini lerdir, Yarp-en sön- ethetmiş - Bir düşman için v servisin si; larının - karakterlerini ve daha doğrusu, sez..ek dir.n (2) İşe başlayış “4 Ağustos 1914 de sabahle- yin erkenden,Cermen çapulcula rı (3) Belçika hududunu geçti- ler. Kluk, Bülow ve Hausen ku- mandalarında 320.000, 260,000 ve 180 000 kişilik üç ordu vardı. “.. Büyük Britanya henuz resmen harbe girmemişti. Fakat askerlikçe kalkınmadan önce İn- giliz kontr espionajının hareke- te gelmesi Tâzımdı. Korkusuz çalıştıklarını zanneden bir kı - sım Alman casusunu tevkif Casiyle savaşmak i ve adam- nmek. lâzım nı etmedik “Her savaşta olduğu kontr espionajda da muvaffaki- yet meselesi hasmın görüş ve düşünüşiyle tetkik edebilmeğe bağlıdır. Polisler için de böyle. Onlar da bu fırıldağın, umumi düşünüşlerin kaprislerini önce- den görmelidirler. Bu lüzum ga- zeteciler ve askerler için de var- dır. « Son dört yıl içinde biz bir çok Alman casuslarını tespit et- miştik, Fakat tevkif etmemi tik.Çünkü bunların hazerde m him bir zararları tevkif ettiğimiz taktirde en na - zik bir zamanda tanımadığımız başkaları bunların yerini tuta - caktı. Almanlar da böyle yaptı- lar. Nikolay yalnız beş İngiliz casusu tevkif ettiklerini söyli - yor (4) Her ne ise,biz şuna ka- rar vermiştik ki Almanya ile harbe girişirsek ilk ve mühim mesele ordumuzun harekete ge- çeceği gün ve saati ve bu ordu - nun gideceği istikamet ve yeri sıkı bir sır olarak saklanacaktı. “Şuraya küçük bir not daha sıkıştırayım: Eminim ki casus - fuk işleriyle az çok alâkası olan- larla bu kapalı kutuyu dişardan merakla tetkik ve takip edenler benimle birlikte şu neticeye var- mışlardır: İstihbaratın “iyi aza- lar'ı sırlarını, hattâ kendi işdaş larma bile söylemezler. Unutup veya şaşırıp ağızlarından bir şey kaçırmak kaygusu içinde yaşar, rahat bir nefes almazlar. Sırları ne kadar az olursa kay - guları da o kadar az olur. Ben bunlardan biri idim, Fransaya gönderileçek ordunun teferrüa- tını 6o zamana kadar bilmiyor - | dum. Bana şüphelilerin çıkarı - lacakları mıntıkaların isimlerin- den başka bir şey bildirilmemiş- ti. İngilterede 30 000 Alman bu- lunduğu halde harp müddetin - ce hiç bir casusluk hadisesi zu- hur etmediğine göre şüphelile- rin temamen ayıklanmış olduğu gibi olamazdı ve | |SAĞLIK ÖĞÜTLE / |Tansiyon hastalığı Bir zaman damarların sertleş hastalığı moda olmuştu. kimlerin dilinde arteriy - sk- leroz denilen bu hastalık üzeri- ne, adı ölmiyecek, rahmetli Ah- med Rasim de Arteriyos - Klo- ros diye güzel bir yazı yazmıştı. <aç yıldan beri o hastalık yerine, damarların içindeki ka- ron gerginliği hastalığı moda oldu. Şimdi herkes damarları - nin içindeki tansiyonun derece- sin! ölçtürmek istiyor. Fakat he kimlerin ellerinde'” âletler baş- ka başka markalı olduğundan t tin gösterdiği derece çok defa öteki âletlerin gösterdikle- mmne uymuyor. ni geçen günü chet Paristeki misinde okuduğu bir muhtıra i- le anlatıvermiş. Aletlerin da- yandıkları hesaplar biribirinden azcok farklı olduktan başka, bu zamanda kullanılan âletlerin hiç biri tansiyonun doğru derecesi- ni göstermiyormuş. Damarlardaki tansiyon dere- ssini merak eden birçok kurun lulara müjdeler olsun! Bu de- eceyi tam doğru gösterecek ye ni bir âlet icad edilinteye kadar mdilik bir âlet on sekiz, öteki let yirmi iki göstermiş di- | ye uykudan, yemekten kalmaya lüzum yok dermektr. Fakat âletlerin iyi âyar edil- memiş olmasile tansiyon hasta | lığı büsbütün ortadan kalkmaz. Onu nasıl teşhis edecekler? Bereket versin ki, hekimlerin eli de başka vasıtalar var. Tansiyon fazlalığı âletlerin ica- dından önce olduğu gibi, şimdi âletlerin yanlış olduğu anlaşıl- dıktan sonra da hekimler onu gene teşhis ederler, Bir hasta'ı - vapabilecef i fenalık yalnız tin göstereceği sayıdan iba - ret olsayıdı, hastalık olmazdı, O fenalıkları, yeniden meral; vermemek için, burada anlata- om şüphesizdir. tizlerinin rengi deği nlar, kulaklarında - önce r, söz söyler eda sırada dili yapısmış | gibi durmağa mecbur olanlar, bacaklarında karıncalanma du - yanlar, çabuk yorulanlar hekim lerini tekrar görürlerse hiç te fe na etmemiş olurlar. Hekim iyice muayene ettik - ten sonra tansiyonun gerçekten fazla olduğunu teşhis etse de, bundan dolayı fazla telâşa hiç lüzum yoktur. Ellisinden, altmı gından sonra herkesin varacağı yol odur. O yaştan önce de tan- siyon fazla olsa bile düzeltmek kolay olur. Lokman Hekim ——— anlaşılır. Bu muvaffakiyet kim- lerindir? Ne yazık ki burada i - simlerini söylemek doğru olmı - yacaktır. Hepsinin bildiği bir şey vardı ki o da casus olsun, olmasın, her taç olduğu, bir “plan”a göre ha- reket edebileceği, kendi kendile- rine bir işin iç yüzünü anlama- ğa bırakıldıkları zaman muvaf- fak olmaları ihtimali pek az ol- duğu, daima talimat bekledik - leri keyfiyeti idi. Şu halde Al- man casuslarını idare edenleri tutmak veya işleyemiyecek bir hale getirmek, onların adamla- rını başsız ve hareketsiz bırak - mak olacaktı. Fakat bunları öy- le bir zamanda yakalamalıydı ki | yerlerine başkalarını koymak | mümkün olmasın. (Arkası var) (4) Çanakkaleye sığındıktan sonra satın aldığımız Yavuz ve Midilli kru- vazörleri. (2) Nikolay da bu fikirde id. Hiz- me'> başlamazdan evvel alâkadar ol- duğunuz memleketlerde de şınız ve onların ferdi ve içtimat hareketlerini d ve örnek olarak yahatlerini anlatıyordu . (3) Aston “horde,, tabirini kullan- mıştır. (4) Bu türlü hareketin fayda ve za rarlarını “Casusluk” bahsinde ayrıca tetkik edeceğiz, ÇOCUK ÜB aa R%—fç Dün çocuk haftasının en par - lak bir günü idi. Taksimde dağ - cılık kulübünde çocuk esirgeme kurumu anneler derneği tarafın dan bir çocuk balosu verildi. Sa- at 14 de en yeni elbiselerini gi - yerek annelerile, ablalarile balo- ya koşan miniminiler kulübün salonunu doldurmağa başlamış: tı. Balonun müziği şehir orkestra sı tarafından çalınıyordu.Boğa- izcaz orkeştra şefi Zeki ziçi mektebi ana kısmı çocuklari le yeni nesil ilkmektebinin yu - | va kısmı çocukları tarafından manzumeler okundu ulusal dans lar yapıldı. Işık lisesi muallimlerinden A- dile Sunuk boş zamanlarda ço - cuklara terbiyevi oyunlar oyna- tarak vaktin hep eğlence ile geç mesini temin etti. Son olarak gürbüz çocuk mü- sabakası yapıldı. Baloya gelen çocuklara bir çok hediyeler ve- 297 .4.935 HAFRTASI Taksim Dağcılık Kulübünde Bir Çocuk Balosu Verildi Çocuk balosuna gelen miniminiler rildi miniminiler hazırlanmış o- lan büfede ağırlandılar. Gülhane parkında Çocuk esirgeme kurumu Emi- nönü merkez nahiye kolu Gülha ne parkında da birçok eğlenceler verdi. Bu eğlenceler 48 inci ilk mektep ile, büyükleri ile gelen birçok miniminiler bulundu. Parkın çocuk bahçesi kısmın- da askeri müzika ve bir parti hokkabaz çocukları eğlendirir « ken aşağı ! — nda kukla oynatı- lıyordu. 48 inci okul talebeleri arasın « da yapılan oyun ve ezgi okuma birinciliklerinde Necati bir saat, Refika bir şişe kolonya Güney de bir dolma kalem kazandı Parka gelen bütün çocuklar günlerini büyük bir neşe ve eğ - lence ile geçirmişlerdir. Galatasarayda Dünkü eğlenceler bunlardan ba dal cileri lisede bir müsar ler. Müsamereye İ arat parçalar dinletti. gelenlere talebe tarafından ya nış resimlerin sergisi gezdi di, Edirnekapı sıhhat merkezine bağlı çocuk yuvası tarafından kendi salonunda, İstanbul 59 un cu okul tarafından İstanbul kız lisesinde ve Boğaziçi lisesi tale besi tarafından da kendi mektep lerinde birer müsamere verildi. Çocuk haftası münasebetile yarın Halkevi namına bir heyet Darülâcize ve şehir yatı mek « teplerini ziyaret ederek, kimse- siz çocuklara hediyeler verecek- tir, ittihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Telefon : 4.4887 | 2382