SFORCU ve KÜLHANBEY Vı):m.ıh takıma k: :ı'şı yaptı- ananesi, yal ığını değiştirmiş yor. naları ayırdık- uların tipi, daima, hanbey hâtırası - Jest aynıdır: Öne doğ- ru u.."'n b_— gcr"în boyun, z:m:ık ndı—n Konu - * macun yalar gibi ayvan çehe, X—cccl.n işer tekrarile ık dil, sulu gisizlik, ıdJı_.ı.m.ı. meydan okuyuculuük ve hudutsuz k l Viyan; dara gelince bizim nanesi tepti, Be nde biraz porcunun a- T'ıv—ıh us , ayağ kundura, eli u ama Jesti, lası değişmemişti: Yum vurdü, külürü bastı ve stalr çakı u ve ka- 5u de- «por kuli ettiren bu vulmemıza kadar varacaktır. Viyanalı takıma karşı yapı - sonra, aralarır eburdürlar; ı yüzlerine bakar- kızarmaya mrcb'rc arler; sporcu olup ol rsa, “affedet Atatürkün kabul edeceği heyet Heyet üyeleri bugün Ankaraya gidiyorlar Cümlhurreisi Atatürk taratın- dan kabul edilecek Arsıulusal Kadınlar Biri i saat 15 de kı t vagonlarla Ankaraya gi- £ ve curn r.ısı günü İstan. kanı Sehreiber, İngiliz mobu! ından Lady Astor, Holanda hlası Rosa Manus, İsviçre Govrü, Mısır sı Huda 'jnr:.vı_ Avus- türya murahbası Rischbieth, A- merika murahhası Josephine Sehain, Yeni Zelanda murahta- ı 'A"urb:rviılv Ro Di - fi ndor';, Ameri - Anlarılıyor tti bir spor divanı barbı da lüzimdır, Fcy_ml SAFA ü yazımda gu: “gazeteleri r bir. çocuğun yağ kadar yumurak beyninin hazme- debileceği kadar hafiftir,, c'ımlgıhd* ki miünasızlık, *l dizil DÜZELT “TAN" in telelkası : 2- 3 M U y Te ELE Erikçiçekleri MAHMUD YESARIİ inin dünkü tefrika- Di bir kısım sayıda n burün okurlarımız- dan özür dileyerek tekrar ediyoruz".) ve konuştum. Yüzüme balaıyordu: edebilir o lı:ıld niçin söylüyorum? Cigarasını derin nefeslerle çekti : — Gözünde ve hafızanda silik bir dost, mânasız bir ahbap gibi görünmek ve kalmak istemiyo rüm, Beni di'ekatle dinlemeni; tanıdığım halde,hiç tanımadığın ası Fast, Mısir mü- nine Fuat Sultan, Su- v ve Hayat, son, Alman - n Velsen, Ce- Maltepe -Pendiğe elektrik: Maltepe, Pendikte elektrik cereyanı yoltu. Mayısta hava yolu ile buralara da elektrik c reyanı verilmesi kararlaşmış, di röklerin dikilmesine başlanmış- tır, Sol elini koltuğun kenarına vurdu: — Bu b niçin tanışn kere şunu bil ki, man okv_mam. Gelelim, seninle stediğimi ğil mi? B::*ı. y.km söy !cn.ycn l) r kadın zannetme... Hay:mm- c'ım t'mpo tm..r g bı kol- kenarlarına vuruyordu: — Fakat sana. yalan söyle « miyeceğim, Yazdığın hikâyele - rin, romanların bir tekini oku - n*"dıvn'n halde, neye sana ehem | rrıyn vcnycnrn. Okuyanları duydum ve bana, iyi ve fena, cok şeyler söylediler, anlattılar. Ro- manlarının mevzuunu hayattan alırmışsın. Doğru bildiğini, doğ azıyormuŞşsun... Müsaadenle buna güldüm. Bir kadınım hayatını yazıyorsun, we tanımadığın halde tanır gibi göründüğün bir çoklarından, be ni Ayırt etmeni istiyorum, zedelim. O kadının içini nasıl biliyorsun? Ramanının, hikâye- nin kahramani, #elip sana içini |m | şehrimizde bir mekteb açmak i- di Bir | TAN Romenler Dün âbideye çelenk koydular Şehrimizdeki Romen talebesi, dün sabah cümhuriyet abidesi- ne çelenk koymuşlar, öğleden gonra da Halkevinde toplanarak Sultanahmet, Ayasofya ve ye - re batanı gezmişlerdir. Bugün de askerlik ve eski e- serler müzesini, Topkapı sara - yını gezeceklerdir. Yarın saat 16 da Tepebaşı ti - yatrosunda bir müsamere vere- ceklerdir. Cumartesi günü, Üniversitede şereflerine bir kabul resmi ya - pılacak ve o gün Süleymaniye, ve evkaf müzelerini gezceklr - dir. Pazar günü, Romanyada: ge elcek diğer talebenin karşılan - masile meşgul olacaklar, pazar - tesi adalara bir gezinti yıpıeılv- î:'rd'r Salı g!hü Yıldız, Dolma ahçe sarayları dolaşılacı Misafirler çarşamba günü şeh - rimizden ayrılacaklardır. Sağırlar, dilsizler - e— Dünya kongresini burada toplıyacaklar Arsrulusal disiz ve sağırlar ngresi önümüzdeki yıl şehri- de toplanacaktır. Cemiyet 1"_1 kanı şu haberi veriyor: “— Kongre İstanbulda topla- nacaktır. 18 memleketin dilsiz ve sağır murahhaslarını çağıra- cağız. . Bunların sayısı 38 i bulu- yor. Konuşmalar on gün kadar Para bulmaya çalışı- Dilsiz ve sağırlar cemiyeti çin de bazı teşebbüslere giriş- miştir. Cemiyet başkanı bunun için Ankaraya gidecektir. Kül - tür Bakanlığının vereceği kara- ra göre hareket edilecektir. iyor, doğruyu, olduğu gibi söylüyor mu?.. Ben, buna inan - mam... Sen, duyduklarını, gö- zünle, kulağınla ve zekânla ka - pabildiklerini hayallerinle süsle yorsun... Başka türlü yazamaz - Durdu, doğruldu, sağ elile e- limi tuttu: — Ben, sana, söyliyeceğim. Onu dinlerken, beynimin için: de kasırgalar kopuyordu. Onun hakkında hükmümü veremiyor - dum, Birden gözlerini açtı: — Neyce gülümsüyorsun? Sa- na, böyle mevzu verenler, pek çok değil mi? Acımış gibi gülüyordu: — Evli misin? — Hayır... — Ben de öyle tahmin ediyor dum. Ailen var mı? — Var. — Peki, onlarla beraber mi oturuyorsun ? — Hayır.., Dikkatli dikkatli baktı, başını salladı: — Sen, uysal görünen, fakat | Buğday Yolsuzluğu Vilâyet idare heyeti, İstanbul Ziraat Bankasında yapılan bı | day alım ve satımı yolsuzlu! üzerinde dün de çalışmıştır. Bu iş mayısın on bıq ne ka- dar bitirilerek suçlular hakkın - da heyetçe karar verilecektir. Köylüye toprak Kanuna göre köylülere veril - mesi gerekli iken başkalarının elindebulunan tlr, Yarrm Burgaz çayırlıklarında bügün keşif yapılacaktır. Keşifte dava- lt yerlerin sınırları gözden geci rilecek, pürüzlü yerler çizilecek- tir. Pürüzsüz yerlerin ayrılarak köylülere verilmesi Bakırköy kaymakamlığına — bildirilmiştir. Bu işler çabuk başarılacaktır. Çirkin döğüş Geçen cuma günü F - Libertas takımları ırasırı':i.:r ya - pılan macçta cıl: ten sormuştur. Polisi tahkikat, Bakanlığa bildi: tir.Kavganm mesulleri tamami le ayırt edilem: r. Kavgacı- ların sözleri, biribirini tutma - maktadır. Evkaf-Belediye Belediye, mezarlı'darla çeşme- ler gibi bazı gelir kaynaklarını kendine mal etmek ister. Bunun için de evkafla daima anlaşa - mamazlık içindedir. Şimdi bu ih tilâfları bir sona bağlamak üze- re hakem heyetleri seı,ilmc:î ka- rarlaşmıştır. Evkaf nümına, Ço- rum saylavı N r,Tokat s: y 1 vı Nazım İzzettin, belediye nâ - maumna da eski adliye bakanı Yu- suf Kemal, eski iktisat bakanı Müustafa Şeref seçilmişlerdir.Ha kem heyeti, yalında evkaf u - mum müdürlüğünde toplana - rak ihtilâfları gözden gcçirı;cckl tir. ğ Tik j:eıî“ Dün Romanya Üniversitesi talebesi Taksim Cümhuriyet abidesine çelenk koydular, tezanüratta bulundular, İstiklâl Marşını Türkçe ve hep bir ağızdan okudular | KÜÇÜK HABERLER © Uyuşturucu maddeler - inhisarı Japonyaya 14 bin - lira'ık afyon sat. meştır. Bu satış yazıldığı gibi, Habe- şistana yapılmış değildir. © Baytar müdür'üğü eneme işine bu yıl çok ehemmiyet veriyor. Kaza ve nahiyelerde dolaşan heyetler hay- vanlarda ruam olup olmadığını da a- raştırıyorlar. Eneme Mayıs sonunda eceklir. © Galatasaray lisesi talebesi bugün ve yarmlti cuma günü saat 15,30 da mektep'erinin konferans salonlarında bir müsamere Uir. Müsamere- do piyes temsil edilecek, konser ve- rilecek, milli danslar yapılacaktır. © Galatasaray Hsesi talcbesi her darı sergi erinin dördüncü- rında açıyorlar. cuma günleri öğleden sonra açıktır. © Hilâlahmer —kurumu Beyazıd nahiye kolu Beyazıddaki yeni binası- mı tamir ettirmiştir. Yakında açılma merasimi yapılacaktır. © Askeri müteksidler cemiyetinin eri için yaptırdığı rezetler bitmiş- tir. Almanyaya yuııdvıı sipariş veri- lecektir. - Karagümrük civarına henüz 4 verilmemiştir. Bundan şikâyet © Cenevrede Uluslar kurumu top- Tantlarına iştirak eden Necmeddin Sadık dün sabah şehrimize döndü. © Türkofis Istanbul şubesi mü- dürlüğüne tayin edilen Akil Emrul. © İstanbul Erkok Muallim Mok- tebi talebesi tarafımndan bugün saat 15de Tepebaşında Şehir Tiyatro oktar tarih muallimi Şeri- imliğe başladığının 48 inci yıldönümü kutlulamaeıktır. — Yap: enk merasimde bazı piyosler temsil edilecektir. Tarih muallimi Şerif 1837 yı'ında doğmuş 1857 yılında muallimliğe başlamıştı. © Tıp Talebe Cemiyeti bu akşam saat 16,5 da Halkevinde bir konser verecoktir. © Tepebaşı bahçesi Mayıs başın- da herkese açılacaktır. Bahçeyi Şe- hir Tiyatrosu sanatkârlar kocpera- 0 Şehir Mecl olan şehir bütçesi tasdik için Bakanlığına gönderilmistir. © Bu yıl be'ediye Fatihte, Aksa- rayda, Nişantaşında üç çocuk bah- çesi yaptıracaktır. hakikatte, çok geçimsiz, dik baş- | li bir adamsın.. . Elini elimden çekti: — Yalnız mı yaşıyorsun? — Evet. — Sen söylemeden, bunun i- çin de bahse girişebilirdim. Omuzlarını kısarak sordu: — Benim hakkımda ne düşü- nüyorsun? — Hiç! Başını geriye itmişti: — Hayır... Daha kararsız - sın... Duruşundan ve bakışla - rından anlayorum ki, beni, yır- tık, düşük bir kadım yerine kay- mayorsun, Kılığımdan, kıyafe - timden, halimin vaktimin yerin de olduğuna hülkmediyorsun, Fakat senin ağzından duymak istiyorum. Sen de, benim — gibi açık kalpli ol ve bütün düşün - düklerini açıkça söyle. Sakın beni, gücenir, diye korkma, çe- kinme... Bu, çetin bir imtihandı. Gözleri gözlerimde sordu: — Ne düşünüyorsun? Kararımı vermiştim: — Söyliyeyim, dedim. Siz.. korıu,. Eğer fli L:muşıuık olursan sami- ten uzaklaşırsın. — * — Peki... Sen, yüksek ve iyi bir aile kadınısın! Gülümsedi:; — Mersi! — Zenginsin, Manton iyi bir terzi makasından çıkma... Hat- | tâ, Parise ısmarlıyorsun, diyebi- klirim. Şapkan, çantan, çorapla - rın, iskarpinlerin hep uygun, ay- | ni ölçüde... Modayı dükkân ca- mekânlarından takip etmiyor - sun.,. Üzerinde, ancak zengin - liğin yaratabileceği yüksek ele- gans sadeliği var, — Mersi! — Çok gnrrnu; ve iyi yaşamış sın, Teklifsiz ve hâkim konuşu - şundan anlayorum ki, hayata, hayatın her türlü cilvelerine ka- nıksamışsın, Bu öyle bir kuvvet- tir ki ancak hayatı yenen insan larda bulunabilir. — Kaç yaşmdayım? — Kırk yaşmda görünüyor - sun. Kaslarını cattı: 25 4.-935 " ŞEHİRDE ©OLUP BİTENLER İBENDEN Vapurları, trenleri, tramvay- ları dilime doladım. Ne onlar kusura baksınlar, ne de daha di- lime dolamadıklarım, bize sıra gelmiyecek diye - eğer dile do- lanmaktan, hele benim gibi csa- okunmaz bir ki gâz cinin diline dolanmaktan ç nirlerse bu kadar tabansızlarsa- sevinmeğe kalkışsınlar. Ön da sıra gelir, Şimdilik gene tre- ni, vapuru, tramvayı dolayalım dile. Bir arkadaşım, bundan iki sa- yı önceki fikramı okumuş, bana dedi ki: -Ben Parise, Amsterdama gittim. — Orada tramvay'arda kontrol yoktur. Hattâ Amsterdamda biletçi bile yoktur da tramvaya girerken bileti vatmandan alırsın. Bizde- ki kortrol sistemine gelince bu, vaktile tramvay, tren gibi nak- liyat kurumlarının emperyalist, ecnebi sermayeler tarafından yarı müstemleke şeraiti içinde yaşayan bir Osmanlı İmperator- luğunda kurulmuş olmaların - dan gelir. Arkadaşım bu düşüncesinde ne kadar haklıdır, bunu müna- kaşa edecek değilim. Yalnız söy lediği sözün bir doğru taralı vardır gibi geliyor bana, , Londraya, Vapur tam kalkarken yetişe- bildiniz. Gişe kapanmış. Bilet « lerinizi gişeden alamadınız, Va purun içinde de bir biletçi var- dır. Ondan alırsınız, olur biter değil mi? Tren düdüğünü çaldı. Kanter içinde vagona atladınız. Eh o- lura, insanın saâti geç kalır. İşini çabuk bitiremez. Ne çıkar. Trende de biletçi vardır. Gişe - den alamadınızsa ondan alırsı - nız. Mesele kalmaz değil mi?. Hayır, ne olur biter, ne de me | | scle kalmaz, Bdeumzıîğışeden l& ceza vermeğe mecbursu ruşluk bir vapur bi ruşa alacaksınız. İyi amma ni - çin? Ha bileti gişeden almışım, ha içerde. Böyle bir ceza kesme- ğe şirketin, kumpanyanın ne hakkı var? Bu mübarekler şir- ket mi, yoksa belediye mi? Mahkeme mi? Maliye şubeleri midirler?.. Onun orasını ne siz anlayabi- lirsiniz, ne de ben... Orhan SELİM Bağışlayınız Dün sabaha doğru gazetemiz basılırken küçük bir kaza diışa - rıya çıkan sayılarımızdan pek küçük bir kısmının bozuk - ve - rilmesine sebep olmuştur. Der - hal ve tekerrür etmiyecek şekil- de düzeltilen bu vaziyetten do - layı aziz okurlarımızın bizi ba » gışlamalarını dileriz, el Grünüşümü değil, kaç ya- şında olduğumu, içten bir tah » minle söyle. — Kırk bir, ktrk iki, Kulağıma eğildi, yavaşca fı- sıldadı: — Tam kırk üç! — Bir yaş vanılmışım! — Pek âlâ, şimdi söyle,.. yaşında görünüyorum? Kahkahasını hatırlanuştım : — Gülerken ancak otuz... Ko- nuşürken ancak otuz beş... Suş- tuğun zamanlar, kırk, Elini ahbabça cmuzuma vur - du: — Arkadaş, seninle ..nla,nbı - leceğiz. Gülüyordu: — Dul muvyum? Yoksa evli « miyim? — Dulsun! — Büna ne ile hüikmediyor - sun? Parmağımda alyans olma- dığı için mi? — Hayır... En ktymetli taş - larla yüzükler, bilezikler takabi- lirsin. Halbuki bir tek "parma - ğında, bir tek yüzük yok... Ba - (Artact yarımı Kaç -— |