12 Mikel Anjin en büyük eseri: MUSA'nın Heykeli * ae hesa) y : O MİKELSANI Dünyaca Michel - Ange (Mi- kel Anj) diye tanınmış olan Fiorahsalı şair, ressam, mimar Michel Angelo Buonarroti Si- moni ayni zamanda nadir ye - tişmiş heykeltraşlardan - biri - dir. Yüz yıla yakın yaşayan bu yüksek zekâ, 6 mart 1475 de Caprese'de doğmuş ve 1564 yı- lr 17 şubatında Romada öl- müştür. Mikel - Anj'ın ailesi kalaba- lıktı. Babası, kardeşlerini ipek ticaretine soktuğu halde Mi- kel - Anj'ı Floransaya edebiyat tahsiline gönderdi. Halbuki re- simden başka bir şeye merak etmiyen çocuk, resim çidiği za- man babasından, amcalarından dayak yiyordu. Fakat nihayet babasının ve amcalarının muha- lefeti yenildiği zaman, yani 1 nisan 1488 de Girlandajo'nun a- telyesine devama başladı. O zamân 13 yaşında olan Mi- kel Anj on altı yaşına kadar bu atelyeye devam etti ve çok Ça- buk resim sanatini öğrendi. — Girlandajo'nun Mikel - Anj Üzerine tesiri pek ehemmiyetsiz oldu. O, daha fazla, eski üstat- ların eserlerinden ilham ara- yordu. 1489 da Loran dö Mediçi, sa- rayında bir heykeltraşlık mek- tebi açtı ve Girlandajo'dan ta - lebe istedi. Girlandajo başka bi- risile birlikte Mikel - Anj'ı gön- derdi. Orada, Mediçi'ler tara- fından toplanmış Yunan hey - kelleri karşısında hayretten hay- rete düşen Mikel - Anj derhal heykeltraş olmağa karar verdi. Bir Yunan heykelinden kopya ederek yaptığı ilk heykeli Lo- ran'ın o kadar hoşuna gitti ki artisti hususi sofrasına aldı ve ayda beş altın. maaş bığl!dz. Bundan sonra mermer Üstüne oyma olarak yaptığı (Develerin kavgası)eseri Floransa'da Buo- narroti binasında bulunmakta - dır. Sanatkârın ayni tarihlerde meydana getirdiği bir (Meryem Ana) da ayni binadadır. Fakat Loran, 1932 de ölünce Mikel - Anj, Mediçi'lerden u- zaklaştı. Babasının yanma dö - fBen sanatkâr bir (Herkül) başı yaptı. En sonra Birinci Fran- suva hesabına satın alman bu baş, bugün ka; tur. Daha sonraları Venedik'e, — oradan Polonya'ya giden Mikel - Anj, orada San Petronino heykelile (Şamdan tutan melek) heykel- ciğini meydana getirdi. Kardinal San Ciorcio, hey- keltraşı Romaya davet etti. 1495 den 1505 senesine kadar Mikel - Anj'ın geçirdiği on sene hayatının en mesut ve rahat se- neleridir. 1496 yılının 25 hazi- ranında Romaya gelen sanatkâr 1501 senesine kadar orada kal- dı. 1497 senesinde, Kensington müzesinde bulunan (Diz çök - müş Küpidon) ve Floransa mil- B müzesinde bulunan (Sarhoş Baküs) heykellerini yarattı. Yi- ne o tarihlerde yine milli müze- de bulunan (Adonis ölürken) ve (Pieta) heykellerini yaptı. Pieta sanatkârm imzasını taşı- yan yegâne eseridir. 1501 de a. ile işleri dolayısile Floransaya dönen heykeltraş, orada iki se- ne içinde (David)i meydana ge- tirdi. Kilise idaresi ,elinde mev- cut büyük bir mermer parçasını meşhur Leonar dö Vinçi'ye gös- termiş, büyük sanatkâr bu par- çadan bir şey yapılamıyacağını söylemişti. Mikel - Anj bu im- kânsızlığa rağmen o mermer - den (David) heykelini çıkardı. Bu heykel şimdi güzel sanatler akademisinde — bulunmaktadır. Sanatkârın bundan sonra bronz- dan yaptığı (David) heykeli bugün kaybolmuştur. 1503 de Mikel - Anj'a Hava- riyunun on iki heykeli sipariş edildi. Fakat sanatkâr bunlar - dan yalnız birini yaptı. Bu hey- kel Floransa akademisindedir. Ayni tarihlerde yuvarlak mer- merler üzerine oyma olarak bu- gün Londra güzel sanatler aka- demisinde bulunan (Meryem na ve İsa cocuk), Floransa mil- H müzesinde bulunan (Mervem ana ile İsa çocuk ve Sen Jan Ba- tist) eserlerini kazıdı. Yine bu srralarda Kensing - ton müzesindeki (Kadm başı) n yaptı. Bundan sonra Dante- ye meclüip olarak şiire ve tekrar resme başladı. 1503 panalık makamma ge- çen İkinci Jül, büyük sanatkâra e kecdi mezarını sipariş etti. kat bir aralık papa ile bo- Zuştıu.. papanın — ısmarla - dığı kear.. 'ini yapmakla meşgul olduğu, sya başka hâdiseler girdiği için tünyanın en büyük sanat âbidelcrinden biri olan (İkinci Jülün m.....1) ancak kırk senede ikmal edile - bildi. Heykelini yaptığı zaman papa kendisine bin düka altını verdi. Mikel - Anj'ın bugün Britiş müzeumda bulunan bir | mektubuna göre bu paradan heykelin masrafı çıktıktan son- ra kendisine el emeği olarak an- | cak dört buçuk altın kalmıştır. 1508 den 1512 ye kadar Sikstin kilisesinin kubbesindeki şaheser freskleri yine papanın emrile yaptı. Bu freskler, meş hur ressam Rafael'in bile bazı eserleri için ilham aldığı dün - yanmım en yüksek eserlerinden biridir. İkinci Jül, 1513 de öldü. İkin- €i Jülün mezarı üstünde bulu - nan meşhur (Musa) heykelini dae sanatkâr. nara AlAjiletan | dört sene sonrz meydana getir- di. 1545 de İlkinci Tülün heytel- lerile ve sairesile muazzam bir #bide olan mezarını bitirinceve kadar resim ve heyvice! olara' çok sanat eserleri daha Mikel - Ani madan çalıştı. Taştan muztarip olan bu dâ- hi sanatkâr 17 şubat 1564 cuma günü “ruhumu Allaha, cism'mi tonrağa, mallarımı en yalın ak- rabama veriyorum,, vasivetile gözlerini ebediyen yumdu. fa - kat ismini ölmezler arasına sok- tu. Medicilerin m mezarlarını, Sikstin kilisesini, meshur Sen - | Piyer kubbesi'ni yanpan Mikel - Anj, son asırların en yüksek sa- natkârıdır, Asabi, tıknaz, orta boylu, iri kafalı Mikel - Anj. son derece kuvvetli ve azimkârdı. Az yer, az uyur ve yatağa da ekseriva elbisesile girerdi. “Zenginim a- ma, fakir gibi yaşadım,, demesi meşhurdur. Hulâsa edersek: Mikel - Anj yirmi yastnda meshur oldu. Bir cok müsküllere, kıskanclara ve düşmanlara rağmen havatının sonuna kadar calıştı. Ancak alt- mış vaşında, bütün müşkülleri yendikten sonra Vittorla ismin- de bir kadınla alâkadar oldu. O da öldükten sonra ihtiyar halin- de, yetişilmez dehasma rafmen kıskanç düşmanlarla cevrili o - larak, son gününe kadar beden? kudretini göstererek dimdik ve ayakta yaşadı. Mikel - Anj ölünce Romada muazzam merasim yaparak Ka- pitol'a gömmek istediler. Fakat kendisinin isteği — Floransaya defnedilmek olduğu için yeğeni cesedini gizlice Floransaya ka - çırdı. Dâhi ressam, hevkeltraş ve mimar Mikel - Anj 14 tem - muzda yapılar fevkalâde mera- simle defnedildi. o BUNLARI OKUMUŞ MIYDINIZ? Madrid Kütüphanesi Madrit kütüphanesi yeniden tanzim edilmektedir. Bu müna - sebetle kat'iyen yanmıyacak şe- kilde beton ve çelikten bir salon yapılmıştır. Bu salonda 38500 kitap ve 2500 el yazması alabi lecek tertibat meydana getiril - miştir. Bu salonda en krıymetli ki- taplar saklanmaktadır. Bunla - rın arasında pirinç kâadı üze - rine Çince basılmış bir incil, i - çinde meşhur Rüberis'in kırk ta- ne resmi bulunan üç yüz senelik bir kitap, on sekizinci asırda İn- gilterede basılmış bir metre mu- rabbart bir kitap, 1812 de Paris- te basılmış bir santimetre mu - rabbar eb'adında başka bir ki - tap, Kütenberg tarafından ba - sılmış bir kitabr mukaddes ve saire vardır. lünceye kac'ar duür- A N N Lehte >'mak — Yana olmak Leb Diyelek, lehçe (T. Kö.) Le — Alev Leim — Alçak Lem'a — Şevle, parıltı Lemcan etmek — Parıldamak Örnek: Nasiyesinde zekâ lemean etmektedir — Alnında zekâ parıl- damaktadır. Lemsetmek — Dokunmak, ellemek Lenk — Aksak, topal Lerze, Lerziş — Titreme, titreyiş | Levazım — Gereç, yaral Öznek: Levazımı nalamam bir or- du — Gereçi eksik bir ordu. Levend — Boysan, levent Örnek — Levend bir delikanlı — Boysan bir del kanlı. Levha — 1 — Yazı, 3 — Tabelâ Leymetmek — Kınamak Örnek: Öldükten sonra — düşman- ları onu levmetmediler — Öldi 2 — Yaprak, dılar. Levn — Renk Levs — Pislik Leyli — Yatılı Leyyin — Yumuşak Le--et — Tad Örnek : Lezzet'ni almadan bitti —Tadını almadan bitti. Lider — Önder ) k, Türk milletinin v " ve içtimaf bütün işler.nde lide. ir — Atatürk. Türk ulusu- ve sosyal bütün işle - Öznek: Son ç kan listede ismi yok- tur — Son çıkan çizelgede adı yoktur. Li Bayrak, sancak (Süzl terim) — Tuğay kırmandanı — Twğkomutan Lima kumandanı (ml: Tuğge- 'a) neral Liva kumandanâ (miralay) — Tuğ- 'lmece, lugaz Lütf — Kayra Lütf — Kayrı Örnek: Onun çok Tütfunu gördü çok kayrasını gördü. vramal eğlence Lütfetmek Lüub — O; VGt — Öz, lüp (T. Kö.) — (Fr.) Pulpe ek: Tübbü aSt — Beyin Ö- “Putperetebbrele— e rk, Yanıekanlık Lüzucetli — Yapışkan, ağdalı ekt Lüzmcetli bir madde — 'anışkan (ağdalı) bir madde. Lüzum — Lüzum (T. Kö.) M Ma (bak: âb) — Su — (Pr.) Fau Mai cari — Akarsu — (Fr.) Esu courante Mai rakit — Durgun su le, bile — (Pr.) Avce ile başlıyan sözler bir- gıdadır.) Maabir — Köprüler Maada — Başka Maalesef, maatteessüf — esefle Örnek: 1 — Maatteessüf dediğini. zi yapamadım — Yazık ki dediği- nizi yapamadırm. 2 — Manlesef söyliyeceği — ki ar- zunuz yerine getirilememiştir. — Yazık ki, Esefle ki arzunuz | — yerine getirilememiştir. li — Yücelikler | Maaliftibar — Kıvançla, onur bilerek, övünçle Maalkerahe — İstemiycrek Maalmemnuniye — Seve istiye Maarif — 1 — Kültür, 2 — Bilimler Örnek: 1 — Maarif vekâleti — Kültür Bakanlığı. 2 — Meaarifin bir memlekette te- rakkisi — Bilimlerin bir ülkede e- ri gitmesi. | Maaş — Aylık — (Fr.) Appointe - ment | Maaziyadetin — Artığiyle, çok çok, Örnek: İs. x d maaziyadetin ver di — İstediğini çok çok verdi. Mabât — Arka, öte, sonra — (Fr.) suit Mabadı var — Arkası var, sonrası var Maber — Geçit Mobeyn — Ara, aralık Örnek: Mabeynimizdeki dostluğa Kgüvenerek — Aramızdaki dostlu - ğa güvenerek. Mabihiliftihar — Ovünek nek: Atatürk, tür< tarihinin ma- Atatürk Türk ta seve,seve rihi eğidir. Mabud — 1 — Tapacak (En genel anlamı.da) 2 — Yaradan (Halik anlamma) (Fr.) Createur | 3— Tanrı (Allah anlamına) — (Fr.) Dicy 4 — Ogan (Kadiri mutlak anlamına) .) Le Tout - prissant 8 — İdi (Rab anlammna) 6 — Kuday (Huda anlamına) 7 — Çalap Mabud — Yahuva (Yahudilik mabu- dü) — (Pr.) Allah ten sonra düşmanları onu kınama- | | Mabud — Yahuva (Yahudilikmabu - dü) — (Fr.) Yehova, Mabud ( 4atir mabudu anlamına) — Tâh Hâh — (FPr.) Dicu Örnek: Mars, mitolojid> harb ilâhı- man adıdır — Mars, r #de harb tanrısının adıdır, Mabud> — Tanriçe Döcsse ©i Venüs, h idir — Venüs, güzellik Mabud (sanem) — (Fr.) İdole Ulübiyet — Tanrılık ini. we Hâhi — Tanrısal — in Örnek: İlâhi bir hüsün sal bir güz: Mülhüd — Tanrısız — (Pr.) Ath& llhad — Tanrısızlık — (Fr.) Athis- me Telih etmek — Tanrısamak — (Fr.) Döifier Örnek: Eski insanlar ahcar ve eş - carı telih ederlerdi — Eski insanlar taşları ve ağaçları tanrısarlardı. Tel'h — Tanrılaştırma — (Fr.) A, Ni laşı (Fr.) Apo- Macera, sergüzeşt — Serüven — (Fr.) Aventure Örnek: Maceralı bir hayat geçirdi — Serüvenli bir hayat geçirdi. Madame — Oldukça Örnek: Madamelhayat — Hayatta oldukça Mademki — Da, da 0: : Mademki böyle yapacak . rlü söz verdin? — Böyle yapacaktın da, niye başka türlü söz verdin. Madde — Madd : (T. Kö.) — (Pr.) cle Maddi — Madd'ğ — (Fr.) Mat&riel Madzlet (Bak; adalet) Mâden — Mağden =du. valide — Anne, ana drub (mazrub) üş, dam —Döğülmüş, gi 4 Madud — Sayılı Madum — Yok Madun — Ast Mafevk — Ust Mafsal — Oynak, oynak yeri Mafilbal — Gönüldeki Mafizzamir Kalpdeki Mafüv — Bağışlı, bağışlanmış Mağara — Kovuk, mağara Mağbun — Aldanık Mağbut — İmrence Örnek: Rüfekasının mağbutu oldu M.—dArkavhşlınmn imrencesi oldu ’__t ':a mazlüm — Haksızlığa uğrı- Mağfiret etmek — Yarlığamak | Mağlüb — Yenik, yenilen — (Fr.) Vaincu Mağlübivet — Yenilme, yenilim — (Fr.) Döfaite Mağmum — Kapanık, sıkıntılı, üz - gün, gâmli (Fr.) Triste, sombre Örnek: 1 — Mağmum hava — Ka. pank (sıkıntılı) hava, 2 — Mağmum insan — Gamli (üz- gün) insan Mağrib — Batı Mağruk (Bak: gark) — Batmış, bo- ğgulmuş, batık — (Fr.) — Naufragt, noy& Mağrur —Gururlu (Bak: gurur) Mağrur olmak — Gururlanmak Mağsub — Kapık (Bak: gasb) Örnek; Mali mağsub — Kapık mal. Mağsus — karışk (Fr.) Mölangö, fals fi Örnek: Mağşuş yağ — Karışık yağ Mağz — Beyin Mah — Ay Mahabet — Aybarlık Örnek: Ordumuzun mathabeti düş- manı yıldırdı — Ordumuzun ay barlığı düşmanı yıldırdı Mahal — Yer Mahalle — Uram Maha:li, mevzü — Yersel — (Fr.) Local Örnek: Mahalli üdetler — Yersel törüler Maballi tahaffuz — Korunak Maharet — Becerik, uzel — (Fr.) Ad resse, habilete Örnek: E! işlerinde çok mahareti var — El işlerinde çok beceriği (uzelliği) var Mahasin — Güzellikler, gökçelikler Mahbes (Bak: hapis'tane) — hapsevi Mahbub,mahbube— Sevgili, yavuk'u Mahbus (Bak: bapis) — Kapsk Örnek: Mahbesten iki mahbus fi- tar etti — Hapsevinden iki kapsılı kaçtı. Maheub (Bak: hicab) — Utangaç (Fr.) Timide Mahcub etmek (Fr- Confondre Mahcubiyet — — Sıkılganlık, gaçlık — (Pr.) Timidit& Mahcub olmak — Utanmak Maordud — Buclu, sayılı, sınırlı, çev rilmiş, dar — (Fr.) Limit&. Örnekler : 1 — Verdiği mahdud bir iki kitabı bir hazine mi sanmış? — Verdiği sayıdı bir iki kitabı bir harzne mi sanmıs? 2 — Bu tarlanım sağ tarafı bir çay ile mahduddur. — Bu tarlanın yamı bir cavla cevrilmistir (sın'rlıdır ) 3 — Mahdud bir. saha — içinde — Dar (buelu) n icinde. Mahdudülf'kir — Darkafalı — (Pr.) Rornâ. Mehdnem — Oğul Mahfaza — Kutu, saklak, kab — Utandırmak — utan. Bak: hafi) — Gizli — 1 — Derge, 2 — Klul, 3 — (Bak: muhit) Mahfuz — Sak! Becer Fr. Hab te, adroit Mahfi ( Mahf: uz, — üzeli — rnek : Mahir — bir doğramacı — Üzelli br doğramacı Mahiyet — Nelik, n bir base Kazt (Pr.) n, Gpitaphe Mahküm — Kasanık — (Pr.) Con- damnt Örnek; Mahkümlara hüsnü muya- mele ettiler Kasanıklara karşı iyi davrandılar. Mahküm — Kölemen — (Pr.) As- servi Örnek : Mahküm millet lemen ulus Mahküm etmek — Kasamak (Pr.) Condamner Örnek : Mahkeme ... j mahküm etti — Hakyı kasadı. Mahkümiyet — Kasınlık — (Fr.) Condamnat on Mahkümiyet, esaret — Kölelik — M.(:ı:&.) Esclavağe servitüde m olmak (hüküm — giymek Kasanmak KT Mahlük (Bak: halk) — (Fr.) Crdature Mahlül — Erimiş, eril k Mahlüt — Katışık, (Bak: “halis) (Pr.) Mülangö Mahlüt yağ — Katışık yağ. Mahmi (Bak: himaye)— — Koru. nuk — (Fr.) Protegâ Örnek : Bu çocuk benim mah- mimdir — Bu çocuk benim korunu- ğumdur. =ıhıııııl — Yüklü lahmur — Baygı süzgün — (Fr.) hn:mırculn' Mabhreç — Çılat, sürüt — (Pr.) Sortie Örnekler : 1 — Bu binanım s0- kağa mahreci arka tarafındadır. — Eıud.ı"p:m sokağa çıkıtı arkasın- — Kö- Yaratık 2 — İzmir üzüm ve ineirlerinin başlıca mahreci Amerikadır İzmr üzüm ve incir'erimnin başiı ca sürütü Amerikadır. Mahrek — Yörüncü, yürüncü, dön. ge — (Fr.) Trajectoire Mahrem —._Oıdq, içli dışlı, gizli gOA A aa Mahremane — Gizli olarek Mahremi esrar, mahı Örnek: Rahattan mahrum k 1 Ş bir adam — Rahattan yoksun kal- miş bir adam. Mahrum etmek — Yoksundurmak Örnek : Sizi hiç bir şeyden mah- Tum etmek istemem — Sizi hiç bir şeyden yoksundurmak istemem, Mahrumiyet, husran — Yoksunma yoksuntu Mahrum olmak — Yolsunmak Mahsuben — Tuta Örnek: Deynime mahsuben şu , rayı lütlen kabul ediniz — Borcu- ma tuta gu parayı kayralın kabul ediniz. Mahsub etmek — Saymak, tutmak. Mahsul — Üri Örnek : Mahsul, bu sene daha iyi- dir — Ürün bu yıl daha iyidir. Mahsuldar — Verimli, bitek Örnek: Mahsuldar — topraklar — Verimli topraklar olmuyan — Verimsiz Mahsuldarlık — Verimlil'k Mahsur — Kuşanık, kuşatılmış Örnek: Düşman ordusu — orada mahsur kaldı — Düşman ordusu orada kuşanik (kuşatılmış) kaldı. Mahsus, hâs — Özgü — (Fr.) Pro- pre â Örnek: Çocuklara hâs bir gülüşü vardı — Çocuklara Özgü bir gülü ŞÜ vardı. Mahsüs — Sezilmiş, duyulmuş — (Fr.) Sensible Örnek: Onun büyük bir adam ola- cağı daha çocukluğunda mahsüs olmuştu (sezilmişti). 'e namahsüs — Belli belirsiz surette — Duyulurcasına — (Fr.) Sensiblement Mahşer, izdiham — Yığddım — (Fr ) Grande affluence Mahuf, mehip — Ko kuaç — (F 1 Terrible Mahud (Me hur anla snap — . kesce b'linen, hep bldiğir iz, har 4 bildi”iniz Gaekı (.) in mahut — kötelirda da yazıldığı #ibi — ( Yin herkes- çe blinen (hep bild'ğimiz) — k.lar bında da vazıldığı gibi Mahv — Yokolma Mahvetmek — Bitirmek, kületmeli, yöketmek Mahviyet — Silginlik, alçak gönül- Tülük ;—"o bitmiş (külolmuş) bir adamır Mahz — Salt, som