Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— — BSiz resmi yaparken, çocuğumu da kucağıma alırsam, onun Tesmi için ayrıca para vermem iİcab etmer değil mi?.. 5 (Karikatürlü fıkralar ) Küçük görünüyor Büyük otelin küçük salonuna girdiler.. : garsonu çağırdılar: — Bize yemek getir. Garson: —Niçin büyük k — salonda yemek ye- —. » miyorsunuz? dedi. lon büyük olunca yemek tabakla- ti gözümüze küçük görünüyor da.. * Kabahat kimde ? — Kocamı, hizmetçiyi öperken yaka- ladım. — Şimdi dargın mısınız? — Hayır affet- tim, kabahat, ko- camda değilmiş. — Hizmetçide — — Evet, dudaklarına benim Tujumu türmüş, kocam da beni öptüğünü farze- ferek onu öpmüş. * Moda — Gençler ne yapsalar, bugünün mo- — “ dasına benim ka- dar uyamazlar, ' — Ciddi mi söy- Hi Tabit ciddi * söylüyorum. Dün bir moda mecmu- asında okudum. Zayıflık modası geçmiş, gimdi şişmanlık moda imiş, * Karar Erkek, berberden dönen karısına: — Senin saç tu- valetin için verdi- ğim para beni mah vedecek.. fakat ka- rarımı verdim, Dedi, Kadın şa- şırdı! — Benden ayrılacak mısın? ; — Hayır, meslek değiştireceğim.. ya-| emmdan tezi yok, bir kadın berber dükkâ- 'DiI açıyorum. i * İcad edilmiş mi? Yaşlı ev zsahibi genç misafırile konu- şurken: — Ben de merak etseydim, yirmi yaşımda iken bir sinema yıldızı 0- lurdum. Misafir düşündü; &v sahibi sordu: — Ne düşünüyorsunuz, olamaz mıy- frm? — Siz yirmi yaşınızda iken sinema icad edilmiş miydi? ' * Yeni rob — Yeni robunu dün gece giymişsin? — Bir daha giy- miyeceğim. — Neden? — Biliyorsun ya, | son moda diye al- mıştık, — Üzerinde harfler, rakamlar — Dün gece o robu giyip bır yere mi- Bafir gitmiştim, Orada birçok çocuklar #ardı; etrafımı aldılar, bağıra bağıra harfleri okudular. ) — (1939 güzellik kraliçesine) sizi 1920 güzellik kraliçesile tanıştıra- hml!.. — Dün akşam pek o kadar sarhoş de- ğilmişim ki, yütar yatmaz, çarşafla- rın nemli olduğunu hissetmiştim. — Ne beceriksiz adam, biçaklardan bir tanesini bile kadına isabet ettire« İ G , » vermeniz lüzımdı. — Kabahat hep sizde hemgşire; ayağımın kesildiğini bana Sual cevab Sordu söyledi Süal — Kaç yaşındasınız? Cevab — Herkesi zorla yalan söyleme- ye icbar etmeyiniz! Sual — Ask acaba nedir? — Cevab — Hiç kimsenin bilmediği şeyi ben mi bileceğim!.. Sual — Herkese bol bol borç para ve- ren insan için ne düşünüyorsun? Cevab — Deliler hakkında ne düşüşü- lebilir ki! Sual — Manzum şiir neye derler? Cevab — Doğru dürüst sözü eğri büğrü sövlemeye! Sual — Nülsteli konusmak nedir? Cevab — Sorulan suale ters cevab ver- mektir. Sual — Kabahat samur kürk olmuş, kimse arkasına almamış derler, büu doğ- ru mu? Cevab — Doğru olabilir, fakat o za- man, kürk modası bugünkü kadar revaç- ta da değilmiş. Sual — Zeki fakat çirkin bir kadını mu, yoksa budala fakat güzel bir kadını mı tercih edersin. Cevab — Her ikisini birden isterim. Güzel abdalı karşımda oturtturur. Çirkin zekivi onun arkasına saklarım, Ben gü- zele hitab ederim, çirkin olduğu yerden bana cevab verir. Sual — Kanıcı kadının kocası, gere ya- rısı kapıcı kadını uyandırır da* «Apartı- mana biri e'vdi. Reiki hırsızdır» derse kapıcı kadın ne diya bağırır? Cevab — «AÂAyvakkablarını paspasa sil- meden yukarı çıkmıyasın!» diye bağırır. Sual — Her şeyin sonu gelir, sonu gel- medik ne vardır? Cevab — Dedikodu! Sual — Plâtonik aşk neye derler? Cevab — Karanlıkta göz kırpmaya! Sual — Parasız saadet olur mu? Cevab — Neye olmasın, bizim komşu- nun kızı Saadetin hiç parası yok! Sual — İflâs neye derler? Cevab — Bir cebinde olan parayı öbür cebine naklettikten sonra boş kalan cebi herkese göstermeye iflâs derler. Sual — Nişaneı ile nişanlı arasında ne fark vardır? : . Cevab — Biri durur, öteki vüurulmuş- tür. Sual — Gönül neye benzer? Cevab — Mideye, iyiyi hazmeder, 8. nayı da!, * b Pâc satsaydım —— Kitabcıya giden kitab müşterisi eline bir kitab aldı, sordu: — Bu kitab nasıldır? — Okumadım. _ Müşteri hiddetlendi: — Sattığınız kkitabı siz okumaz mısı - nız? “Kitabcı şaşırmıştı. — Peki amma, dedi, ben eczacı olsay- |dım, ilâc satsaydım; hepsinden tatmam mi icab edecekti. * Pot Hizmetçi salatayı masanın üzerine bı - raktı. Evin bayanı salatadan bir çatal al- dı.. Hizmetçiye döndü: — Bu nasıl salata, ben bundan yüz kat iyisini yaparım. ; Hizmetçi boynunu büktü: — Olabilir bayan, ben hizmetçi olarak ilk defa size geldim. Henüz yüz ev değiş- tirmiş değilim ki! evvelden er Kısa v e şiddetli bir harb kat'i zafer temin edebilir mi? li bir harbin kat't zafer temin edebilece- ğine inanan devlet adamları varmış. Kısa harbin kat'i zaferine inanmak, in- sanlığın en eski ve en tehlikeli boş hül- yasıdır. Vakt'le Anibal de - ilk Kartaca harbinin yanlışlıklarını tazminata mah- küm olmak, kolonilerini kaybetmek sure- tile ödiyen - Kartacalıları ne nikbin ha- yaller peşinde bir Kartaca muharebesi- ne sürüklemiş ve mahvetmişti. Eski ha- taların cezasını çeken bir halkın enerji- sini harb hazırlıkları üstünde toplamak- la dünyaya hâkim oluvereceğini san- mıştı, * Büyük liderlerin çoğu gibi o da müte- assıbdı. «Gözü pekti, tehlike önünde yıl- maz, soğukkanlıtığını kaybetmezdi. Hiç bir teşebbüs ve çalışma onu ne manen, ne de maddeten yoramazdı. Önca soğuk ta birdi, sıcak ta. İçkiyi iştihasından de- ğil, ihtiyacından içerdi. Ne gece, ne gün- düz muayyen bir uyku saati yoktu. Anibalin kötü tarafları da tarihin kay- dettiği birçok dâhi liderlerinkinin ay- niydi. İnsanlığa sığmaz bir zulüm, hain- lere taş çıkartan bir hinayet, doğruluğa, Allah korkusuna. yemine saygıya, din mefhumuna tam bir yabancılık. Onu bütün dünya tanıyordu. O, San- guntum (1) zaferile kudretli Roma impa- ratorluğuna mevdan okurken bütün Kar- faca çılgın bir sevinç içinde çalkanıyor- du. Bu neş'eve katı!mıyan yalnız bir kişi vardı: Kartaca'ı General Hannon' Hannonun büyük bir bedbinlik içinde hazırlayıp Kartaca senâtosuna sunduğu şu notayı herkes generalin kıskançlığına verdi: «Romalılar harekete geçmekte ağır davrandıkça harbe girişmekte gecikiyor, vakit kazanıyorlar, Korkarım bu teenni, harb başladıktan sonra kendini şiddetli bir mukavemet halinde gösterecektir. A- nibal yaptırdığı kaleleri Romaya karşı değil, Kartacaya karşı koruyor. Koç baş- rile Romanın değti, Kartacanın duvar- larını yıkıyor.» - Hakikaten de öyle olma« dı mı? - " Diye başlıyan nota şöyle bitiyordu: «Bu müfsidi ya bir muahed> rşzıkçısı diye Romalılara teslim etmeli, ya da dün- yanın öbür ucuna sürmeli.» İster kıskançlık olsun, ister olmasın, Kartacalı general; bu sözlerile Romanın hakiki kudretini tanıdığı ve kendi uzak görüşlülüğünü isbat etmiş oluyordu. h * Buna mukabil Anihal, muahedeyi boz- manın Sanguntum gib: bir zafer kazan- dırdığı, bu zafer karşısında Romalıların, İspanyol dostlarına yardım edemiyecek hale düştüklerini ileri sürebilirdi. «İşte Romada panik başlamıştı bile Halk ne kadar telâş etse yeri vardı. Roma, Roma olalı ne böyle bir enerfjisizliğe düşmüş, ne de bu kadar hazırlıksız kalmıştı.» Ondan artık Gollerle İspanyol kabile- leri de yüz çevirmişlerdi. İspanya lider. lerinden biri: «Gidin de, diyordu, kendi- nize müttefiği Sanguntum —hezimetini tum harabeleri, İspanyol milletine Roma- ya inanmamasını tekrarlıyan hazin ve maya inanmasını tekrarlıyan hazin ve canlı birer ihtardı:.» Anibalin cesaretini arttıracak daha böyle nice şey vardı. İşte kahraman or- dusu Ronun karşı kıyısında, Alplerin üs- tünde değil miydi? Gerçi bu ordunun mühim bir kısmı Roma fle 23 yıl önce yaptığı harbi unutmamıştı. Eski düşma- nile tekrar karşı'aşmaktan yılıyordu., Fa- ,kat Alplerin öbür yamacına geçip te mo- la verince, Anibal hepsini kuvvetle te- mine muvaffak oldu: «İşte, sade İtalyanın değil, bizzat Ro- ma şehrinin de hududlarını geçmek üze- resiniz. Bundan sonra yolunuz açık, işi- niz kolay olacaktır. İki, belki de bir Çar- pışmadan sonra İtalya payitahtının ve müstahkem kalelerinin sahibi siz olacak- sınız.» (D İspanyada 'Vı!m yakınlari, |şadığını farzetmek, mazide göstermiş ikinci bir boş hülyadır. Vakti. ' le Amerikalı kolonistlere mağlüb olan İn- — Bu fikirde bulunan bir Avrupalı lider meşhur Anibali gözönüne getirmeli, onun yaptıkları ile neticelerini düşünmelidir! Yazan : Robert Lynd Diyorlar ki: Avrupada. kısa ve şiddet- | Anibal Eğer harb meydanında alelâcele kaza- nılmış bir ilk zafer, nihaf zaferin de ga- rantisi olsaydı, Anibalin, şüphesiz, övün- meye hakkı olurdu. Ordusu gerek silâh, gerek kumanda bakımındar Romadan üstündü. Romanın yalnız bir üstünlüğü vardı: Zaman ve menabi, Romalılar bek- liyebilirdi, Kartaca bekliyemezdi. Cannae bozgunluğundan sonra Roma- lılardan çoğuna - hattâ en nikbin düşü- nenlere bile . Anibal dediğini yapıyor, kısa bir harble işi bitiriyor, gibi - geldi. Payitahtı dahi sonsuz bir telâş aldı. «Roma şehri şimdiye kadar daima se- lâmette kalmış, duvarlarının içine böyle bir heyecan sirayet etmimişti. Bu, öyle bir felâketti ki hangi mille: olsa önünde baş eğerdi.. * İşin en hoş tarafı, Hannon bu vaziyette bile Kartacanın umumi neş'esine kapıl- mıyor: «Romalılar sulh istemek için Aniba'e ricacı yolladılar mı? Romada bir kişinin — olsun (sulh) sözünü ağzına aldığını kim- seden duydunuz mu?», diye Buna Kartaca vatâanseverleri istemiye is- temiye «hayır» cevabını veriyorlardı. Hannon: «Öyle olsa, diyordu. Aniba! İtalyaya ilk adım attığı ğgün nasıl bir müşkül içinde idisex gene o0 haldeyiz. Çoğumuz ebirinci Kartaca muharebe- si» nde talihin nasıl birdenbire tersine döndüğünü gözümüzle görmüştük. Roma- da Lutatius konsül olacağı sıralarda ka- rada olsun, denizde olsun vaziyetimiz o vakte kadar görülmedik derecede müsa- iddi, Daha o konsüllükten ayrılmadan E- gatta ne müthiş bir hezimete uğradık. Bence muzaffer orduyu beslemek işi bize düşmez. Buna mecbur da değiliz. soruyordu. şı'r V L B Mademki boş ve yalan umudlarla alda- '.l tılıyoruz.> Fakat Kartacalılar Hannonun bütün bu fikirlerini bir yana bıraktılar. Onlar- ca «eğer orduya bir parçacık yardım e- dilirse harb pek yakında sona erecekti.> Halbuki bu harb on beş yıl daha sürdü ve Hannonun Ânibalden daha iyi bir as- ker değilse bile daha iyi bir kâhin oldu« * ğunu gösterdi. Zaman, para ve -Seipio (2) hep Romanin uğruna ve lehine çalışı « yordu. Anibalin yüksek askeri dehası bi- le nihayet bunlarla boy ölçüşemez oldu. Bu dehanın en büyük hatası düşmanı- nım karakter ve küdretini tanıyamama- sında idi, Ona göre Romalı gevşek, bece- riksiz ve askerlikte kendi askerinden çok geri insandı ve Roma imparatorluğu son günlerini yaşıyordu. * Şu veya bu milletin son günlerini ya« tehlikesini gilterenin de sona ermek üzere olduğu sanılmıştı. (3) «Herkes bu mağlübiyetle İngiltere tarihinin kapanacağına İnan- mıştı. Westminster parlemanı, Warşoöva meclisine; İngiliz siyas! hayatındaki par- tiler, Polonyanın mahvına sebeb olan fırka tefrikalarına benzetilmişti. Prusya- nın Fredrick'i, Rusyanın Catherin'i, A- vusturyanın Jözef'! gibi zeki ve nüfuzlu (Devamı 10 uncu sayfada) (3) Milâdı İsadan evvel 202 yılında Zama- da Anlbali yenen meşhur Romalı kumandan, (3) Fişher'in «ÂAvrupa tarihi» nden âlıih - mıştır,