: Detizeilik tarihimizin meçhul kalmış sayfaları İ Paşa da: — Pek makul, güzel tedbirdir! Dedi, Hemen hazırlıklar başladı, Ka'- ,yondakilerin bundan haberi olmasın diye Üni kapıları kapandı. Baskın ertesi ge- ce yapılacaktı. Kalyonun bulunduğu li- İmanm ağzını tutacak tüfekendazlar he- men o gece hareket ettiler. Fakat kal- yondakiler de gafil değildiler. Tüfeken- “dazları görünce demir aldılar. Sabaha © karşı muvafık bir rüzgârla yattıkları Ji- © umandan çıktılar, O gece baskır. yapacak âki gemiyi yaka'adılar. Birini batırdı- İar, İçindekiler karaya döküldü. Fransız şaykasını da raptettiler. Kıbrıs paşasırın evvelce esir edilen bü- yök oğlu Ali Bey. bir kara bıyıklı şeh- baz yiğitti. İçkiye, çalgıya ve civanlara müptelâ idi. Babası kendisin; asla sev- mezdi. Ali Bey ötedenberi korsanlığa, le- wendliğe âşıktı; esir edilince: — Ben de sizin gibi korsan levendim! * Diye soyunmuş, gemici esvabı giymiş Iâi ve gemideki levendlerle işrete başla- Mmaştı, koynuna da bir Maltız civan bul- muştu. Bu son cenkts herkesten fazla ya- rarlık göstermişti. > Kıbrıs paşası baskin yüz karalığını /- ince hüngür hüngür ağlamıştı Zin. cayı serbest bırakmıştı, Paşanın ağa- ları Zindanci kaptan ile dört arkadaşına bir su başında parlak bir ziyafet vermiş- © ler, gönlünü almışlardı. O da kendilerine “gemide bir ziyafet vermişti. AL Bsy müstesna, diğer dört esir serbest bırakı)- mış, Zindancı kaplan paşanın küçük oğ- una bir cevahirh kuşak ile bir cevahir Şüzük hediye etmişti. Ali Beyin gem'de kaldığını öğrenen paşa: — Korsanlık onun gibi sarhoşa boyun- ca biçilmiş kaftandır!, demişti. Zindancı kaptanın Tunus bayrağı çek- Miş olan korsın kalyonu Kıbrıstan kalk- © maş, 3-4 gün sonra Dimyat sularına gel ? i, Orada uzektan bir yelken gördü - ler. Zindancı: — Bu sularda yalnız kalyon gezmez, me Ber ki korsan ola! Ded ve dürbün ile bakarak derhal ta- midi: — Malta kalyonudur, filân kalyondur! Zindancının kalyonu derhal bu gemi üzerine yürüdü. O gön kuşluk vaktinden akşama kadar bir deniz cengi oldu. Her birinden üçer yüz top atıldı, Akşam de- niz kabardığı için cengi erteye bıraktılar, O gece Zindancı: — Bu gemiyi top ile zaptedemeyiz. An- cak catarak dalkılıç zaptederizi! Dedi. 80 tane dalkılış yiğit ayırdı. * Sabahleyin erkenden Malta gemisine Yücum ettiler. Zindancı: — Yürüyün ev'âdlarım!. Ümmeti Mu- Bammed kardeşter!, Benim adım Mah- muddur!.. Yürüyün kardeşleri. Diye bağırarak atılı. Allah Allah ses- © teri gemileri sarstı Türkler Malta ge misine bir sel gibi boşandılar. Paşazade “Ali Bey etrafındak! Tetendlerle top am- © (barımı zaptetti, Çok geçmeden de bütün © gemi zeptedi'di Geminin ambarında 19 müslümen esir © vardı, kurtarıldı. Bunlardan 11 4 Tunus © yoldaşları idi. Bir ay evvel Tunustan Sa. kıza peşkeş gemileri gilmişlerdi. Aşılları Kuşadalıydı. Vatanlarını Özlemişlerdi. Kaptanlarındın izin alıp Mehmed kap- © tan adında b'r reisin gemisine binmişler, © Kuşadasına giderken Maltalılarm eline dlşmüşlerdi. Maltalılar, Mehmed kapta- nın gemisini Patnos adasına götürüp bir Ruma satmıslardı. © — Maltahılarla bu son cenk pek çetin ol- Muştu, Onların hemen hepsi kılıçtan ge- girilmişti. Fakat Türklerden de 42 şehid — ardı. Bunların arasında Bayraktar Ka- «a Veli de bulunuyordu. Zindancı kaptan Kira Veliye çox ağladı. Onun cesedi de- nize atılırken gem'dr hazin bir merasim yapıdı. Köle Yusu yerinden yara- İanmış, sol görünü kaybetmişti. Paşaza. © de Ali Bey omuzundan yaralanmıştı. Zindancı kaptan Dimyat önünden doğ- © osu Patnos adasına gitti. Orada Mehmed © kaptanın gemisini geri aldı ve kendisine verdi. Kendi kalyonunu kâlafata çekti. Kalafat işinden sonra Kuşadasına vard. 11 Kuşadalı dünya gözü ile memleketle- rini gördüler. Zindanet Mahmud kaptan Kuşadasından 400 yiğiti kendisine levend yazdı. Oradan Sakvza gitt!. Sakizda Tu- nus gemilerile buluştu Dört gemi baş tanbaşa donandı. SON POSTA RABYGİ Türkiye radyo difüzyon postaları Ankara radyosu DALGA UZUNLUĞU 1699 m. 153 Kes. 190 Kw. TAG. 19/74 m. 15195 Kes 9 Kw. TAP. 31,70 m. 0445 Kos 20 Ke. PERŞEMBE - 9/3/29 Mart 9 Kısa ve şiddetli bir harb kati zafer temin (Baş tarafı 7 inci sayfada) hükümderlar biiş İngiliz güneşinin bat- makta olduğuna hükmetmişlerdi. Düşmanının kudretini ölçememek yü- zündendir ki, inkılâb Fransası gibi Bü- edebilir mi? Anibal muhakkak ki milletini kurtar mak için yanan bir vatanperverdi: Onu mahvetmek ihtimalinden çılgın bir deh- getle kaçınırdı. Birçok defa da düşmam heztmete uğratmıştı Fakat neler paha- 1230; Proğram. 1235: Türk müziği . pıJYÜk Herbden evvelki emperyalist OAl-İzıns!... Kartata yere serildiği gün: «İşte, Gemilerde nöbetçiler bırakılıp bütün |13: Memleket sat Ayarı; ajans, meteoroloji manya da o büyük darbeyi yedis gemiciler karaya çıktılar. Adanm o meş- vanların ve dilberlerin elinden en nefis Sakız rakıları içerek kuzu kebabları ye- diler ve tam üç gün üç gece azim ziyafet. ler tertib ettiler. Sakızdan Tunusa döndüler, Mesina su- larında iki Malta gemisine rasladılar Bu iki Malta gemisi, Zindancı kaptanın ma- cerasını haber almış, onu arayıp yakala- mağa çıkmıştı. Makalılar Tunustan iki geminin Sakıza gittiğini biliyorlardı. Şimdi karşılarında dört gemi görünce, bunları Felemenk tücear gemileri san- mışlardı. Zindancı ds bunun farkına var- miş, hemen bir Felemenk bayrağı çek- mişti. Fakat gemiler iyice yaklaşınca, he- men "Tunus bayraklarını çekmişler ve Maltalilara saldırmışlaraı. Her iki gemi! yi de derhal zaptetmişlerdi. Maltız kap: tanlardan biri islâm olmuş. Ahmed reis adını almıştı. Gemilere Tunurta parlak bir istikbal merasimi yapıldı Tunus ocağı hirdenbi- re parlamıştı. Paşazade Ali Bey Dimyat sularında zaptedilen ilk kalyona kaptan oldu. Kuşadalı Mehmed kaptan da yanı- na başreis verildi. Bundan sonra b'ri Zin. dancı Mahmud Kaptanın, biri Paşazade Ali Beyin, biri de dönme Ahmed kapta. nın İdaresinde bulunan üç kalyon birbi- rimden tam 3 yü hiç ayrilmadılar. Tunus bayrağını Akdenizde şan ve şerefle dal- galandırdılar. Nihayet Tunus paşası öldü. İstanbul. dan Tunusa vali tayin edilen devletlâ haris bir adamdı. Mahmud kaptanın şöh- retini çekemedi, Eğer İstemis olsa Tunus paşalığını bile alabilecek kadar kuvvetli! olan bu adamı zehirlemek istedi. Zindan-| cı bu suikasdi haber aldı ve gizlice Tu- müsu terketmeğe karar verdi. Tunus ps- şalığında gözü yoktu. Çünkü bir ay de- nize açılmasa deli olurdu, Bir gün üç büyük kalyon, her birinin içinde 200-300 seçme dilâver yiğitler Tu- mus İHmanından «gazaya gideriz» diye kalktılar, Liman ağzından Zindancınm gemisinden bir filika indirildi. Bütün Tunus halkı kendilerini teşyie (gelmiş, liman boyuna dizilmiş, kalyonları seyre- diyorlardı. Filikayı görünce merak etti- ler, önce bir şey unutulduğunu zannetti- ler. Fakat #ilikadan üç büyük Tunus sancağı çıktı. Zindancı kaptan Tunustan aynlıyor, sancakları da paşaya geri ve- riyordu, Şehri feryadlar, hıçkırıklar kap- ladı. Üç kardeş kalyonlar da Cezayir yolu- nu tutmuştu. Cezayir limanından kalyon- ların sancaksız geldikleri görülünce me sele anlaşılmış, şehir baştanbaşa donana- rak ve bütün şehir halkı da sahile dola- rak Zindancı ve arkadaşlari istikbal edil mişti. Köle Yusufun efendisi Elhaç Abdur- Tahmana yazdığı uzun bir mektubun bir el yazması kopyasından naklettiğim bu! sergüzeşi burada biliyor. (*) Ne kadar yazık ki Yusuf, Mahmud kap” | tanın menşeinden hiç bahselmediği gibi akıbetini de kaydetmiyor. (SON) Reşad Ekrem (9) Köprülü kütübhanesi, Fazil Ahmed pasa Mabları, Mamma 208 amamead ie sersssmesasesassanasea Sözün kısası (Baş turafı 2 nci sayfada) Hayranın hayvan, (ilâmaşallah) m eli maşalı çıktığı vak! olduğu gibi, 65 inci tefrikanın üçüncü sütununda: «Neresi çocuk? İyiden iyice kaşarlan - miş... ve ilâahirihis olması lâzım gelen se kizinci satırı «ne tarafta yeni devletha -İ ne?» şekline kalbetmişler, gene 68 ncı tefrikanın dördüncü ş#ütunünun 23 üncü| satırındaki güfte kelimesini cübbe yap- mışlar.. Ekrem Beyin cübbesi!, Zavallı babacığım! Ölümünden 25 yıl sonra sana cübbe mi giydireceklerdi? Erzincan Belediyesinden : Belediyemizin 108 lira ücretli veterineri münhaldir. Lâbarotuvar işlerinden anlar bir Veterinerin tayini için belediyemize müracaat etmeleri, 41312, haberleri, 13.15 - 14: Müsik ram - Pl) 1830: Proğram. 830: Müzfk - : İbrahim © Özgür ve Ateş böcekleri). 19: Konusma. 10.15; Türk müsli - Ri (Fasıl heyeti). Celâl Tokses ve arkadaş - ları, 20: Alans, meteoroloj! haberleri, ziraat belin fki büyük hâtasini tekrarladı: Düş- manı küçük sanmak, kıa bir harbin kat'i neticesine güvenmek, Romalıların değil, Anibalin eseril, de- (Karışık proğ -| Evet hakikaten Almanya 1914 te Ani-İmek en doğru söz olurdu. * Bugünkü Avrupalı liderlerden, kısa, kat'i bir harbin mes'ud netice vereceğine k i borsanı (fiat). 20:15: Türk müziği. Çalanlar:| Fikrimce makul bir dünyada, herhan.| inanan varsa ona, Anibalin uğradığı in Vecihe, Fahire Fersan, Refik Fersan, Kemal Niyazi Seyhun. Okuyanlar; Müzeyyen Se - nar, Mahmud Karındaş, 1 —.... « » Kür dılihleazkâr paşreri. 2 — Suphi Ziyanın - Kürdilihicazkâr şarkı: Bahçenizde bülbül ol sam. $ -—- Osman Nihadın - Kürdilihlcazkâr şarkı: Akşam güneşi kalmalı. 4 — Boğusun- Kürdilihicaskür şarkı: Güller açmış, 5 — A- rif beyin - Kürdüihicazkâr şarkı: Bir hâlet De süzdü yine #—.... mine san A şam olur güneş gider, 7 — Fersanın - Hüseyni şarkım: Sabah güneş doğarken. 8— Refik Fersanın - Hüseyni şarkı: Gözlerim - den gitmiyor yanaklarının oalı 9 — Refik Fersanın - Hüseyni sarkı: Ay doğar sini si- ni sevmişim birisini. 16 — Türkü - Sarardım Refik sazı (flat). 2125: Neş'eli plâklar. 2130: Mü- zik (Küçük orkestra - Şef: Neeib (Aşkın). 1 — Welter - Dans eden kuklalar (Foketrot). 2 — Nlemann - Zenel danm. $ — Jones - Geyşa öperetinden opotpuri, 4 — Chopin - Noktürne. $ — Leopokl - Yeni dünyanın es- ki şarkıları, 6 — Lincke - Eflenceli o marş. ? — Pachernesz - Viyananın cazibesi 2230: Müzik (Soli ve Lider - PL) 13: Mürik (Oas- band - Pİ) 2945 - 24 Son ajans haberleri, Hayatım: Bizde Operetin tarihi (Baştarafı 8 inci sayfada) dir. Çalışma işidir. Bu yüzden bizde ope-| retler tutunamıyor. Sebebi himayesizlik-| tir. Çekilenlerin yerine konacak adam bulamayışımızdır Operet san'atkârı ta rafından sahnemızin hiç talihi yoktur. Küçük İsmail, Gedikpasa © tiyatrosun- dan sonra (Maskot) u çıkarmağa çalış mış, bu uğurda dehşetli para harcamış! evlerini satmıştır. Maskotun provası tam Iki ay sürmüştür. Küçük İsmail (Maskot) u Mil sinema- nın bulunduğu yerd: çıkarmağa calış- mıştır. Tiyatronun bitişiğinde bir İngiliz bakkal varmış, Provalar o kadar hara- retll devam ederm'« ki, iki ayda bakkal 3 küfe zeytin salmış artistlere,. Çünkü, provalarda acıkan artistler en kuvvetli gi bir devlet adamını yüksek bir mevkie geçirmeden önce bir tarih imtihanından geçirmeli, dimağının; kadın, erkek, çoluk çocuk milyonladla insanı ve milletleri mahvedecek bir iki boş hayalle malül o- Yup olmadığını yoklamalıdır. Eğer Ani. bal ebirinci Kartaca muharebesi» tarihi- ni sükünla tetkik etse idi ikincisine öyle şevk ve hevesle girmeye kalkışmazdı. kisar tarihini okumayı tavsiye etmeli, Kartaca tez zafezler kazandı, Roma &- Bır ağır yendi. Netice kimin lehine çıktı? Şayed bugün de bir Avrupalı lider A- nibal gibi kendine fazla güvenir, yahud hayale kapılır da zaman ve menab'e da- yanah milletlerle harbe kalkışırsa âkıbe- ti hiç şüphesiz Anibalin eşi olacaktır Çeviren: Neyyir Kemal Beynelmilel yankesici Ali Rıza “Son Posta ,, ya hayatını anlattı (Baştarafı 9 uncu sayfada) Yorgi, ciğercinin peşine takılan kedi gibi etrafı kolaçan etmemden işi çak - mış; beni çağırdı. Dedi ki: — Seni polise teslim etmiyorum. (doğrusu Yorgi merd adamdı) Oğlum, bu hal, çıkar yol değildir. Adam olma- ğa bak. Gel, bana doğrusunu söyle | Varilleri ne için çalıyorsun? — Açım, cevabını verdim! Mademki buna fenalık etmek istemiyorsun (hoş isteseydi ne olacaktı? bir İkametgâh hakkım vardı benim. Karakola muh - tardan kâğıdı götürür, Yorginin camını, çerçevesini de indirirdim!) sen, hergün karnını doyur, ben de bu işten vaz ge- çeyim. Yorgi ile mutabık kaldık. Artık gel j keyfim gel... Ekmek, su Yorgiden ol - duktan sonra uslandım. Hettâ, herife iyilik edip verdiği ekmeğin hakkını çı- kardım! — Nasıl? — Yorgiye muhafızlık yaptım. Ben nankör değilimdir. Artık kimin haddi- ne düşmüş ki dükkânm semtine uğrr- san'at gıdası olan zeytine rağbet ederler, verip alırlarken de' — Parasım Maskot çıksın, öyle vere- ceğiz! Derlermiş, Zavallı bakkal bu (Maskot) u bir adam zanneder: — Ne zaman gelecek bu Masko deni- len herif... Gelinciya kadar ocağıma in- cir dikilecek, diye bağırırmış (Arkan var) Yazan: Nusret Safa Coskun Ee eme emel Son Posta Yevmi, 6iyasi, Havadis ve Halk gazetesi Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25 İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize tiddir. ABONE FİATLARI (Baş tarafı 8 nct sayjeda) r İdare ve bakım masrafı cihetin - den, ister milli müdafaa mülâhazaları iti- barile bu yolun lehinde pek çok şeyler söylenebilir, Hele halk ve köylü iktısa - “#iyatı bakımından bu yolun temin ed» ceği faydalar heşabsizdır: Köylüler, hat- tâ kira ile tutulmuş bisikletlere atlayıp bu yol üzerinde uzun mesafeleri bile ne kadar kolaylıkla katedeceklerdir! İki taraftan birer metresi bisikletlere tahsis edilmek üzöre 10-15 metre geniş- “İiğindeki bir yol memleketimiz için ne İ bip lükstür, ne de ihtiyacımızı tatmin et- mez bir şeydir. Böyle bir yolün, en mü- kemmel şartlarla kilometresin! 50,000 1i- raya yapmak kabi! olduğunu mühendiş- jJer söyleyip durduklarma göre, demir - Iyoluna nisbetle de ucuzdur. Hele, mu- |barrik ve müteharrik vasıta bakımından temin edeceği tasarruf ne kadar büyük- tür! * Son bir mahzur hatıra gelebilir: Dev- let demiryollarına bu yolun yapabileceği rekabet, Bu rekabete mâni olmak için basit bir çare vardır; yolun idaresini devlet demiryolları idaresine tevdi etti. yabilsin! Ne içeriden, ne didarıdar . yonga bile kaçırtmıyordum! Bu sırada Fanti Mehmed Tevfik kar gıma çıktı: — O da kim? — Meşhur hırsız yahu! Sen de kim seyi tanımıyormuşsun! Fanti Mehmef Tevfik, Yorgiye gelir. paraların sak - lattırırmış? Karamanlı, onun kim ob Fanti, hergün Yorginin dizinin dibim den ayrılmamama dikkat etmiş: Benim için: — Bu da kim? diye sormuş. Yorgi de meseleyi anlatmış. Fanti hayretler — Ne diyorsun? Varilleri bu bacak sz m yürütüyordu? demiş! Ondan sonra başlamış beni kollamağa... İsti" dadımı keşfetmiş olacak ki, herif, bir gün sokuldu bana! - — Sonra? — Zihnimi çeldi işte... Biz de takık dık peşine. Yavaş yavaş büyüttük iş leri... (Arkan var) Sabih — ——>—— -—— Hergün: İstanbul - Ankara yolu Ger, Hususi nakliyattan da, vasıtalarır revilerine, taşıdıkları yolcuların adedle rine ve gittikleri messfelere göre bir ta- kım resimler alır ve bu suretle hem sefer ve hareket kolaylaşır, artar, hem de dev- et demiryollarmın hesablarına hiç bir halel gelmez. Zaten bu nevi usuller, Av. rupanın bazı yerlerinde de tatbik edili - yor. Meselâ, son zamanlarda Çeko-Slo- vakya demiryolu ile otomobil. yolunun idarelerini ayni müesseseye verdi; başka memleketlerde de bu yollardan muhte lif tarzlarda resim alınır. Almanyada bu yollar, tıpkı bir demiryolu imiş gibi iş letiliyor ve üzerlerinde yataklı vagon » larına varıncıya kadar otomobil tren » leri tahrik ediliyor. Neden biz bu usule gitmiyelim? Neden dolayı bu memleketin halkına ve eşya - sına geniş ve kolay hareket imkünları wermiyelim? Bu sualler, bugün memleketin, fen, ik» tısad ve cemiyet adamlarının zihinlerini büyük bir ehemmiyetle işgal ediyor. Bu fikirler ya kısmen veya tamamen doğ » rudur, yahırğ yanlıştır. Hiç olmazsa e» #msli bir etüd yapılsın, alen! bir münaka- şaya konsun da doğru ile yanlış anlaşık Toy İ| ğimiz zaman mesele kalmaz. O, umumi) sın. İlânlardan mesuliyet alınmaz. Cevab için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutumu : 74l İstanbul Telgraf : Son Posta Telefon : 20203 meme nakliyat tarifelerini buna göre hesab e- Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser” mmm GN İcabında günde 3 kape alabilir gp)