l Hâadiseler - Karşısında TELEFON TELİ encereden dışarı bakıyorum. Fincanlı iki direk arasında u- zanan örülü telefon teli görünüyor. düşünüyorum: — Eimbilir şu anda bu tel nasıl ses- ler nakleder? Tel gayet hafif sallandı. Cansız ve üÜrkek bir ses yavaşça: ; — ÂAlo! Demiş olacak. Tel, iki üç defa daha sallandı. Cansız sese hiddetli bir sesin mukabelesi bu: — Alo, alo, alo.. Tel durur gibi oldu ve birdenbire hazlı hızlı sallanmaya başladı. Konuş - ma devam ediyor: — Affedersiniz, size olan borcumu bu ay da ödiyemiyeceğim! — Ne dedin, ne dedin, büu artık ke- pazeliktir, edebsizliktir, utanmazlık - tır, ; 'Telefon teli eğildi, doğruldu. İki ta- rafa sallandı. Bu konuşan bir başka - sıdır: 'Tel sallanırken şekli “mütemadiyeh değişiyor. İşte şimdi de başka türlü... Adeta ne tarafa sallanacağını şaşırmı« geçi:rmzyı niyetli erkek kaonuşuyor - u: — Alo, sen misin karıcığım?... Şey, bugün yazıhanede çok işim var, hattâ gece de çalışacağım; gelemiyeceğim. Sokakta uçurtma uçuran çocuğun u- çurtması tele takıldı. Uçurtmayı kur- Wtarrnah: için ipi çekti. Tel kopacakmış gibi gerikdi. Bu anda ne konuşulabilir- di ki: — Alo, Avrupanın bugünkü vaziye- tini nasıl buluyorsun? Çocuk uçurtmayı kurtardı. Tel eski vaziyete geldi.. Sualin cevabı verili - yor: — Şimdilik bir tehlike yok, fakat İ- leride ne olacağını kestirmek mümkün değil! Hava karardı. Artık tel görünmü - yor; yalnız teli sallıyan rüzgârın sesini — Size karşı ubudiyet ve sadaka - tim... vesalre... duyuyorum. İSMET HULÜSİ (— Bunları bitiyor mu idiniz? | Kafatasile şarab içen zabitler İtalyada on sekizinci asırda Gaeta kış- lası zabitleri, kahramanlığa sevkeden bir nevi tılsım addederek dük Şarl dö Bur- bonun mumy'uindın çıkarılmış kafatası ile şarab içerlerdi. Bu âdet 13 inci asrın sonlarına kadar devam etmiştir. * Cellâd'arın maaşları Orta zamanlarda Avrupada cellâdlar çok yüksek maaş elırlardı. Bunların ma- aşları şehir başvâizi veya şehir başmü - hendisi kadardı. Bu cellâdlar ayni za - manda doktorluk yaparlar ve umumi ev- ler işletirlerdi. * İngilterede difteri İngilterede birçok insanlar difteri (kuş palazı) hastalığının önüne geçileceğini bilmediklerinden 1937 yılında bu yüzden tam 2963 çocuk ölmüştür. 1929 senesin- denberi, bu hastalığa karşı profilâktik a« şılar muvaffakiyetle tatbik olunagelmek- 12 lisan bilan genç Bu İngiliz deli - kanlısı 19 yaşın - dadir. İszmi Hollis Randall'dır. Lon - drada Euston is - tasyonunda İngiliz sanaylı sergisi mâ- lümat bürosu me - murudur. 12 dil bi« lir. İngilizce, fran- sızca, almanca, i - talyanca, ispanyol- ca, portekizce, holandaca, isveççe, norveççe, macarca ve Havay a- daları Hasanlarını su gibi konuşur ve ya- zar, Kendisi ÂAsya cemiyetinin en genç a- zasıdır. Üç orkestra kurmuş, ve gitar tipli, 16 türlü musiki âleti çalmaktadır. Boş zamanlarında da çince, rusça ve Gal lisanlarını öğrenmeğe çalışmaktadır. * Din kavgalarında 3000 kurban 16 mcı asırda Avrupada din kavgaları en hâd bir devreye girdi. Yalnız Provans eyaletinde öldürülen ve yakılan hıristi- yanların sayısı, kadım, erkek, çoluk ço- danimarkaca cuk 3000 den fazla idi. Muhitini beğenmiyen Bir kadın İş adresini ve evinin adresini ve- ren bir erkek okuyucumun mektu - bunüu hülâsa edeyim.. «Ben müşkülpesend bir insan de- ğildim, Evlenmek çağım geldiği za- man bir tesadüf karşima bir genç kız çıkardı. Bu genç kız çirkin de - gildi. Fakat çok görgüsüzdü. Gerek kendi, gerek ailesi hakkında tahki- kat yaptım, İyi bir ailenin kızı oldu« ğunu, fakat çok kapalı büyütüldü - ğünü öğrendim. İlkmtekteb tahsili yapmıştı. Ânneme meseleyi açtım. Annem gitti. Ailesinden istedi ve evlendik. Kazancım pek fazla olmamakla beraber iyi geçinmemiz için kâfi i - di. Karım uysaldı. Ben evime bağlı tdim., Gayet iyi bir yuva kurmuş - tuk. Bir müddet böyle geçti. Etra - fımızda oturanlarla, benim arkadaş- larımın ailelerile görüşüyorduk. İlk evlendiğimiz zamanlarda kalabalık« tan hoşlanmıyan, herkesten çekinen karım az zamanda kalabalıktan haş- Janmaya, herkes gibi olmaya başla- mıştı. Onun bu halini tabit görüyor, hattâ yaşadığı muhite çabuk intibak etmiş olması dolayısile beğeni - yordum da. Fakat karım az zaman- da o kadar değişiverdi ki intibak et- | tiği benim muhitimi de beğenmez oldu. Benimle evlendikten sonra * tanımış olduğu kimselere yüksekten bakmağa- başladı. Eşdost onun bu hali üzerine kevimizden ayaklarını kestiler. Karım bu hale hiç sıkılma- * dı, memnun bile oldu. Çünkü onları artık kendisile ayni seviyede gör - müyordu. Bu vaziyet bugün de böy- ledir. Aramızda bu yüzden münaka- şalar oluyor. Evlendiğim zaman be- | nim her fikrimi muvafık bulan, hiç İ| bir sözüme hayır demiyen karım, şimdi bu vaziyettedir. Ne yapa - yım?...» * Oğlum, söylenecek söz basit... E- | ğer zevcen seviye itibarile hakika - ten yükselmiş ise sen de ona uyma- ya çalış... Yok böyle değil de bu yük seliş sahte ise o zaman kendisini bir | kenara çek ve kulağına gittiği yo - lun saadetiniz namına tehlikeli ol - duğunu, yuvanızı yıkabileceğini a- çıkça söyle! Gerçi bu kadar sert ko- nuşmak acıdır amma bütün iyi e- dici ilâçların da acı olduğunu unut. ma! TEYZE şa Henziyor. Anladım.. Geceyi pardk | | mez mesafelerini bir an evvel lâzımdır. Ancak — bu suretledir ki bu| OSTA aH D .SON * feci__a&heti İki erkeğin ölümüne sebeb olan Muşlu Naile hançer darbeleri altında can verdi Muş (Hususi) — m | Geçen akşam Mu şa beş kilometre mesafede — bulu - nan Sohkom köp- l bir facia olmuş, Naile adında 24 yaşında — güzel, genç bir kadın 8 hançer darbesi al. tında can vermiş- tir. Sohkom köyün- de oturan Naile, ayni köylü Aliko adın- da birisile metres hayatı yaşamakta - dır. Güzelliğile muhitine büyük bir ih- tiras saçan bu kadın, geçen sene köy halkından Berman namında birisile söz leşmiş ve bir gece birlikte kaçmışlar - dır. Vaziyetten haberdar olan Aliko, onları takibe başlamış ve Muşun alt - tarafındaki değirmenlerde yetişmiştir. Naile karanlıktan istifade ederek ken- disini çalılar arasında gizlemeğe mu - vaffak olmuş. Fakat Bermanla Aliko arasında kanlı bir boğuşma başlamış ve nihayet Aliko Bermanı öldürmüş - tür. Aliko tutularak cezaevine atılmış ve meselenin birinci safhası bu suret - le bittikten sonra ikinci safha başlamış- tir. Ölen Bermanın kardeşi Abdo kökle- ri pek eski devirlere dayanan kan güt- me usulüne tebaan, Naileyi öldürülen kardeşinin diyeti mukabiline yanında alıkoymuş, bir müddet bununla hayat geçirmeğe başlamışdır. Güzelliği nis - betinde de fettan olan bu kadın, bir müddet sonra gizliden gizliye köy hal- kından Sefer adında birisile sözleşerek bu sefer de bu adamla kaçmış ve Mu- şa gelerek Abdoyu şikâyet etmiştir. Ar kalarından Muşa gelen ÂAbdo, Naileyi bularak tehdid etmiş, Naile yaptığı bu son fiilden nedamet göstererek Abdo ile resmen evlenmeğe razı olmuştur. Naile mektum nüfus kütüğüne kayıd muamelesini yaptırmağa :başlamış, bir gün sonra tekrar pişman olarak bir ço- cukla köyüne dönmüştür. Bundan müteessir olan Abdo arka - sına düşmüş, Sohkom köprüsü başın - da kadıma yetişerek 8 hançer saplamak suretile onu öldürmüştür. Vak'aya el koyan Cümhuriyet Müddeiumumisi cürmü tesbit ederek Abdoayu cezaevine tıkmıştır. Aile salâbetini, cemiyet ahlâkını sar- san bu kan gütme itiyadlarının müz- min şekilde devam etmesi, muhakkak ki muhitimizde kültür — ihtiyaçlarının çok şiddetli olduğuna delâlet eder. Bu çirkin halleri cemiyetin bünyesinden silkip atmak için zamanın tayin edil - aşmak Navne kanlı ve yüz kızartıcı itiyadlardan kur- tulmak imkânı hasıl olur. İzmirde halk tipi maske İzmir (Hususi) — İzmirde mevcud memurlar halk tipi maske almağa baş- lamışlardır. Kızılay Kurumu bu mas - kelerin paralarını üç taksitte tahsil e- | decektir. Fettan bir kadının —| |hepsini bastıracak şekilde, 'hı Çok 9 meydana arib bir dolandırıcılık hâdisesi | I İ & h Hi | çıkarıldı l Asri telefon kitabı müellifi, Galatasaray - Fenerbahçe gaze tesi neşriyat müdürü, operet kumpanyası direktörü ı meşhur dolandırıcı Mahmud Saimin yeni marifeti — | İstanbul Adliyesinde aleyhine açıl- mış birçok dolandırıcılık davaları olan ve daha iki ay evvel Tevkifhaneden tahliye edilen meşhur sabıkalı Mah - mud Saim, bu sefer eski suçlarının yeniden sahneye çıkmıştır. Dün Adliyeye sev- kedilerek, asliye 4 üncü ceza mahke- mesinde iduruşması yapılanı Mahmud Saimin tertib ettiği bu son oyun, cid- den enteresan ve anlatılmağa değer bir mahiyet arzetmektedir. İstanbulda ve Anadoluda bulunan birçok gençler son günlerde bazı ga - zetelerde bir ilân okumuşlardır. Bu ilânda bazı vazifeler için, memur a - randığı, talib olanların «posta kutusu 717 - Mahmud Altundağe adresine mektubla müracaatleri bildirilmekte idi. Hâdisenin bundan sonrasını Mah - müd Saimin bu - dalaveresine inanan ağzından dinliyelim: — İlânı okuyunca, hemen bir mek- tubla müracaat ettim. 15 gün kadar sonra, mektubuma gelen cevabda net olarak 60 lira maaşla bana açılacak o- lan bir tiyatronun gişe memurluğu teklif, bunun için de 200 lira nakdi kefalet vermekliğim lâzım geldiği bil- diriliyordu. Bürosunun adresi de şu idi: İstanbul Yenipostahane karşısın - da Fındık hanı 3 üncü kat, 7 numara- lı daire. Bunun üzerine, işimi gücümü bırakarak, Adapazarından İktanbulla gelip, doğruca bu adresteki yazıhane- ye gittim., Mahmud Saimle görüştük, neticede 60 liraya sulh olarak, bu pa- rayı kefalet olarak, kendisine verdim. Buna müukabil bir sened verdi ve | yıl- lık bir mukavele tanzim ettik. Mah - mud Saim mükemmel bir operet kum- panyası kuruyordu, bu kumpanya «Bü yük operet» ismini taşryacak ve bu trup şehrin muhtelif semtlerinde tem- siller verecekti. Ben de 60 lira ücret- le, öoperetin gişe memurluğuna tayin edilmiştim. İşte bayım, biz bu İşte böy le yandık. Mahmud Saimin bu defa ağına dü - şen sadece bu delikanlı değildir ve bunların sayısı 25 kişiyi bulmuştur. Gazetedeki ilân üzerine, işe talib olan- ların adedi ise, belki 500 ü aşkındır. Suçlu kiminden 60, kiminden 25 lira almıştır. Bütün bu gençler dün mah- keme kapısında, Mahmud S_aimin et - rafını almışlar ve: — Müdür bey, nerede bizim paralar, ne oldu? diye sormaya başlamışlardır. Mahmud Saim hiç istifini bozma - dan: — Emniyettedir, merak etmeyin, ce vabını vermiştir. Suçluyu ele veren ise, mevhum o - peretin 45 lira ücretli (!) tevziat me - '|muru Niyazi Çıtaktır. Suçlu, bu şekil- de üste para alarak tuttuğu memurlar | vasıtasile, «ÂAsri telefon» isminde 20 bin nüshaya yakın bastırdığı bir ilân gazetesimi şehrin muhtelif yjarlerine dağıtmıştır. Maruf idarehanenin her gençlerden Adapazarlı Kemal İncenin mıntaka için, bir de tevziat memurü vardır. ,ıf' Dün vaziyetten şüphelenerek, polisd | ihbarı üzerine yapılan cürmümeşhud | müteakıb bütün bu memur namzedles | ri maruf yazıhaneye koşarak, birbirle” rini tanımışlar ve hayretler içinde | mışlardır. j Suçlu ise dün asliye 4 üncü cezadâ yapılan sorgusunda: W — Ben «AÂsri telefon» gazetesini bit ilân gazetesi olarak, neşrederim, Bir dd haftalık Galatasaray Fenerbahçdâ | mecmuasını çıkarırım. Tuttuğum bu &* damlardan aldığım kefalet ücretleri; senedle alınmıştır. Dolandırmak niye* tile değil. Benim yazıhanem de, gazee | tem de Vilâyetten tasdiklidir, demiş * * Neticede bazı tetkikat icrası — içili | duruşma talik edilerek, suçlu tevkif et dilmiştir. || Tevkifhanedeki yaralama — | hâdisesinin duruşması yapıldı — Bundan bir müddet evvel Receb ve | Hasan isimlerinde iki suçlu, Tevkifha" nede mangal ayağından yapılma bı * | çakla birbirlerini yaralamışlardı. | Bu hâdisenin dün Sultanahmed bi * | rinci sulh ceza mahkemesinde yapıları duruşmasında, suçlulardan Hasan hâ« | diseye bir eroin ihbarının sebeb oldu" ğumu söylemiştir. Diğer suçlu Receti ise, tahliye edilmiş olduğundan mah” kemede bulunmamıştır. Duruşma, Recebin ve şahidlerin celr bi için talik edilmiştir. | Baro içtimat tehir edildi Dün avukatlar, baro reisinin istifa* sijnı görüşmek üzere #oplanacaklardı. Fakat gene ekseriyet hâsıl olamamış ve toplantı haftaya tehir edilmiştir. j Dün içtimada bulumanlar arasında, heyecanlı hitabelerde bulunmak ve İs* tifayı red için hazırlananlar olduğu gi“ bi, bir kısım avukatlar da, aralarında reis Hasan Hayriye karşı olan itimad « larını ifade eden bir takrire imza top- lamışlardır, İçtima, gelecek Cumartesi yapıla . caktır. ' Bir evin baca kurumlerı tutuştu — Kurtuluşta Makaracı sokağında 14 nus maralı evin baca kurumlar: tutuşmuş is€ de, sirayetine meydan verilmeden sön * | dürülmüştür. , |Bakkal çırağı fırıncı çırağını yaraladi Büyükhendek caddesind2a bakkal dük .3 kânında çıraklık yapan Abdürrahmafi x alacak yüzünden fırıncı çırağı Şabanı eke — mek bıçağile yaralamıştır. Yaralının mü« davatı yapılmış, suçlu Abdürrahman ya « kalanarak takibata başlanmıştır. ’ Deniz> düşen mavnacı kurtarıldı — Sirkeci rıhtımında bağlı bulunan 280 numaralı mavnanın sahibi İsmail reis, hâs lat çözmekte iken birdenbire müvazenes sini kaybederek denize düşmüştür. İs © mail etraftan yetişenler tarafından kurs tarılarak müdavatı yapılmıştır. " iki ahbab çavuşlar: Yeni nişan