e erme . v ” Gk ye 10: Buyfa” » © TW sene sonra alevlenen münakaşa —J Abdülâzizin katledildiği “iddiaları doğru mudur? , Gerek hal'e takaddüm eden günlerde, gerek hal N esnasında ve gerek Ortaköydeki Feriye sarayına © nakledildiği zaman, Abdülâziz, cinnete delâlet eden j en küçük bir eser bile göstermemiştir r » Yazan: ZİYA ŞAKİR | —5— içeri girildikte, muhafazai hayatı kabil 6- : ; | ; © Ahmed Mithat Efendinin. Sultan Ha |lâmarış düğünü. takrir ve ifade. ve midi ürkütmemek için böyle bir lisan kul | makası dahi irae eyledi.) kaldığı iddin edilemez. (Meğer, bu facianın vukuu ile beraber, tarihini | serasker - Hüseyin Avni Paşa yetişip,| iş - | merhumun nâşını karakolhaneye naklet.! ği il a bırak- | tir. Ortada apaçık duran Bir hakikat var. tirmiş ve neferatın kahve ocağına bıra! dır ki o da, (ikinci Osman), (Sultan İb - | tırmış imiş... Müverrihi âciz, vükelâ ile rahim), (8 ürcü Selim), (dördüncü Mus. | beraber bulunduğum cihetle, merhum | © tafa).. bu dört Osmanlı hükümdarı, (ih - | Yöre<ei cerihasım anlamak için naşinin bu/ © nak ve katil) suretlerile ecel köprüsün - |lunduğu mahalle dühulümde, üzerine be- © Öden geçerek ahirete gitmişlerdir. yaz bir perde örtülmüş ve bir küçük ne - « lanmıya mecbur © Çünkü Sultan Hamid, ecdadının © okumakla kalmamış, Adeta ezberlemi i dhetine ce; (Fa'teberü yâ ülülebsâr) diyerek pu- , e e şideyi kaldırdım, Arkasında gecelik elbi- tarihin kabul edeceği derecede sarih de «| sesi vardı. İki kolu sıvanmış olduğu hal © ğildir. İhtimal ki Sultan Hamidi ürküt -| de. Kan damarlarının ikisini dahi gayri memek kaygusile böyle lâstikli ifadelerde | muntazam kesmiş buldum. Sol kolun. bulunan Ahmed Mithat Efendi, meşruti- © etin ilânından sonra da bu meseleyi tas- xih etmemiş., son sözünü söylememiştir. . Mahmud Celâleddin Paşanın tarihine göre , Gelelim (Mir'ati Hakikat) denilen ta - © O tarihte, Babsâlinin en yüksek devlet © ricalinden ve sonraları da, (ticaret ve na- © fia nazırı) olan (Çorluluzade Mahmud © Celâleddin Paşa) nın yazdığı bu kitab, en kuvvetli bir memba sayılabilir. Bu zat; Sultan Aziz devrini, o devrin kâdiselerini, devlet erkân ve ricalini, sa- “ray ahval ve vakaylini çok kuvvetli gö- — rüşlerle tesbit ve tahlil etmiş, ölüm hâ -| y — disesini de şu satırlarla kaydeylemiştir: Karne, e ve Tes Sultan Abdülüziz, tahtı saltanata | enden mi Mik abilik söle ilim halinin dördüncü cuma günü alesseher| İki kollarınm şirvanları kesilmiş bu- — kayıkla Ortaköy dairesine götürüldü ME anduğum ve gözleri semaya merfu ola- > de, galebei yeis ile bitab ve mahzun. ve| ... açık kaldığını gördüğümde, kendimi Ni kurenasından yalnız Fahri Bey kalıp di- tutamadım. Didelerimden, seyifbel sirişk tn yi pon (1 Dimer | m N e , gönderilmesi. ve ikametgâhının her ta -| reddi Salar Am Leri — rafı daimi karakol neferatile ve sahil ci-| ».. i e ç etinin zall gemi ile mahsur utulması.| gtı, geen yarak, oradan kal. © ve daireye duhulünde, karakola memur) ş4a adi bir ge e © bir asker zabiti tarafından bahçede do - üzerime Yatınilımer — © laşmasına muhalefet gösterilmesi. ve gr | yevmi hal'inde, İstanbul sarayına gön - © derilen eşya sandıkları derununda zuhur eden zikiymet emval, (erkâm müttefi - © ka) (2) huzurlarında tevkif ettirildiği gi- | bi. Ortaköye nakilleri gönü, velidesile | sair azayı hanedanlarınm ve cariyelerin | Gzerlerinde bulunan mücevherat ve zerü sime müteallik evâni ve edevatın dahi © mez ve ahzedilmesi. velhasıl, zatınca ve | hanedanınca, enval tehdidat ve tahkirat|n! hatırlıvarak bunlardan Hafız Mehmed | görmesi sebeblerile gayet müteessir ve| Peye bahsederken; vucüdünün #htilâlci- odilhün olmuş. ve artık, kemali melâl ile|ler elinde )tme Time olmasından kormus: © hayatından nevmid olacak bir hale gel -| — Allah askma olsun. şayed böyle bir © mişti ki; aradan iki gün mürurunda, yani| hal hissetmekte isiniz, vücud ve esnımı © Ortaköy dsiresine naklinin üçüncü ve/övle fhtilâleiler eline düşürmekten. ve © halinin altıncı Pazar günü, atide beyan |bir vatm evlâdmı yekdiğerinin kanını — olunacak sureti müellimede, irtihali dârı | döktürmekten muhafaza için; her nasl cena eyledi.) ederseniz edinir bir miktar (sem) (5) © İZikrolunan Pazar günü, saat iki rad.|'"dar'k edip bana yetiştirin. © delerinde harem dairesinde bir griv ve) Demistir. © vaveylA koparak, Sultan Azizin nefsini! Halbuki Sultân Azirin bu sözleri, inti- li Jitlâf eylediği haber verilmekle, “derhal | harına delil addedilemez. “ Gsadrazam vesair vükeliyi devlet, Orta -| Çünkü, (hal) ile neticelenen (intihar), © köy dairesine muttasıl karakolhane sa -|tam manasile (tereyağından kıl çekilir s da içtima eylediler.) gibi) sessiz sadasız cereyan etmşi: Bir tek © Yukarda ismini zikrettiğimiz Fahri | Kİmmsenin bile burnu kanamasına meydan © Bey ki, Abdülüziz Hanın hizmetinde ka .| verilmemiştir. Yani, Sultan Azizl, ken © Olan kurenasından idi. Mahzarı vükeliya | dn! öldürmeye mecbur edecek en küçük — çelb ile suali hal olundukta, «merhumun bir #MtflAl emaresi vukuz gelmemiştir. Şu — alessabah validesini ve hizmetinde bu - | 914 mahlâ hükümdarın Hafız Mehmed “lunan cevari (3) yi yanından savarak,| 29Yd€n zehir istemesi, ciddi bir arzu ve “Oda kapısını kapayıp, sakalın düzeltmek taleb değil; ber insanm meyus ve mü: © bahanesile, evvelce cariyelerin birinden ME, SADA © almış olduğu küçük makasla kollarının! “ Kendimi öldürsem de, kurtulsam. okan damarlarını kesmiş olduğu halde, an ae basma kalıp bir m rettir. © ( Yanl, yeni padişah (Sultan Murad) in) Buna binaen, Hafız Mehmed Beyin bu ” yea » (İlerde bu bubda tafsilât ve-) ifsaatından, ilham alarak Sultan Azizin (â) Cürkânı müttefika) dan makama, go-| “57 ©ttiğine kani olanların bu idin. yade idi.) (4) Dikkat buyuruluyor mu?.. Ölümün ne şekilde vukubulduğu, burada da Fahri Beyin ifadesine atfen beyan edilmiştir... Ancak, Sultan Azizin ölüm döşeğindeki vaziyeti, çok mühimdir, Nitekim, (Mir'atı Şüun) muharriri Memduh Paşa da bu manzarayı şöyle tasvir etmiştir; (Hakanı müşarüinileyhin cülüsunn mü teakıb mabevin kftabeti hizmetile şeref. yab olmuştum. Velinimetimin bir defa daha cemalini görmek iştiyakile karskol- hanede mahfuz olan mahalle gittim... He- zarı efsus. münevver seriri şevkete! alışmış olan vücuö efhanbani, hasırı yok | * İntihara taraftar olanlar, kanaatlerini müdafan etmek 'çin bazı deliller göste riyorlar.. ezcümle, Sultan Azizin Topka. pi sarayına nakl esasında, başmabevin- ci Hafız Mehmed Beyden (zehir) istedi- ğini ileri sürüyorlar, Bu, bir hakikattir. Sultan Aziz, Osman. hı tarihinin kanlı htilal ve hal vek'aları- | | | in Avni pasa, Mitat paşa, Damad Mah- Jura zayıftır. “müd pasa, damer Nuri paşa vesaire)... (İle- (Arkası var) ride bunlar hakkında da tafelât vereos - Kale, İz (0 OMür'atı hakikat) elki 1: Sayfa 119- (3) Yani, hizmetine bakan kalfalar, (8) Zahir. Sl Ahmed Mithat Efendinin bu iki fıkra «| fer şütesine yatırılmış olduğunu görün -İ kısı: Bürhilön derdini daki ceriha, sağ kolunun cerihasından 2i-| m), 1915: Türk mürti (Pasl heyeti - Sul- BATTAL GAZİ SON POSTA“ FRABYS) Türkiye radyo difüzyon postaları (Baştarafı 8 inci sayfada) (| karşı dayanmağa bile başlamışta. Buseyin evvelâ beyin ve sonra | Cafer, on beş yaşlarına yaklaştığı za- Ankara radyosu iz o nm Mi büyeniz mam DALGA UZUNLUĞU rine dua etti: seri) den Malatyaya meşhur bir peh - livan geldi. Bayram günlerinde, atlı atsız koşu - lar yapmak, cirid oynamak, yerli ve yabancı pehlivanlarla güreş tutmak â - detti. Kayseriden gelen pehlivan, Malstya- nm bütün pehlivanların: yendi. Şeh * rin beylerbeyi olan Ömer Bey, bu hal den müteessir olarak Hüseyin Gaziye meydanı işaret etti: — Çık. şehrimizin şeref ve haysiye- tini kurtar, Dedi. Hüseyin Gazi gülümsedi; — Bir pehlivan daha var. Heleoda meydana çıksın da, icab ederse, ondan sonra sıra bize gelir. Dedi... Arkasında duran oğlu Cafe » rin sırtını üç defa sıvayarak: — Oğlum Cafer!.. Allahın iznile, ar - tık.er meydanına çık... İnşallah, sırtın yere gelmez. Diye dua ettikten sonra, onu İleri it ti Cafer, gidip kisbet (3) giydi. Ağır ve vakur adımlarla, bir kere meydanı do. laştıktan sonra Ömer (Beyin önünde durdu. Yerle beraber bir temenna etti, Ve sonra, yağlı vücudile, korkunç bir dev gibi ortada dolaşan Kayserili peh- livana doğru ilerledi. Levent gibi endamile Caferi mey - danda görenler şaşırmışlardı. Bu kör - pe delikanlının, dev cüsseli pehlivana ei okumasına hayrette kalmışlar- — Nice zamandır, bir erkek evlâd hasreti çekerdim. Cenabıhakkın izin ve keremile bir,evlâdım dünyaya gel- 1699 m. 189 Kes 19 Kw. TAG. 1914 m. 15199 Ken, 9 Ew. TAP. 3170 m. 0405 Kes 30 Kw. PAZAR - 5/3/39 Diye cevab verdi. Orada bulunanlar da sevindiler. Hü- seyin Gazinin meserretine iştirak etti- ler. — Var, git, gör. Bakalım oğlun na - sıldır?. Bize de haber getir. Dediler. 12.30: Proğram, 1235: Müzik (Kücük or - kestra - Sef: Necib Aşkın), 1 — Hartmann- Parlak güneş mığında (dans - Entermezmo, 2 — Hivpmann - Ormanda bir cüce duru - yor - Halk şarkım frerine (o variyasyonlar. 3 — Mieheli - Çöenk oyunları, 4 — Wink - ler - Donna Chleulta İspanyol uvertürü. 18: Memleket sat Ayarı, alans, meteoroloji ha- berleri, 19,15: Müt (Kücük orkestra - Sef: Nesib Aşkın - devam), $ — Lehar - Der Göt- terentte oneretinden potnuri. 8 — Lineke - Kapri (Serenad), 7 — Föderi - Viyana gar - kısı, R — Lineke - Darılma (anteri), 13.50. 1490: 'Türk müzi$i, Oalanlar: Vecihe, Cev - det Kozan, Crvdet Cnöia, Okuyan: Sad! Hoş- #6. 1 — Tanburi İshakın Gflisar (o peşrevi, ? — Dederin - Gülizar şarkım: Reha bu! - dum. 3 — Salâhaddin Pınarın - Gülizar şar- sormayın (gülden. 4 — Cevdet Catia tarafından - Tsksim. 5 — KAmm Üz - Bavatiaraban şarkı: (o Ayrılık. 8 — Rüserin Fahrinin - Muhayyer (oşarkı: Uzaktan baktı gitti. 1790: Proğram, 1738: Misik (Pazar çayı), : cuk saati), 1845: * Hüseyin Gazi, Ömer Beyin askerle - rine kumanda ederdi. Bütün hudud boyunda, kahramanlığı ve pehlivanlığı ile büyük bir şöhret elde etmişti, Ma- latya kalesine yakın kalelerde bulunan Rum ve Ermeni beylerini sindirmişti. Dostları ona ne derece hürmet ederler se, düşmanları da o derecede onun kor” kusunu çekerlerdi. Bu kahraman adam, Ömer Beyin ko- nağından çıkar çıkmaz (Dev) adındaki atına binerek doğruca evine gitti. He - nüz doğmuş olan oğlunun bulunduğu odaya girdi. Evvelâ, lohusa döşeğinde yatan zevcesini tebrik etti. Sonra, has- retle beklediği evlâdını görmek istedi. Hüseyin Gazi, çocuğu kucağına aldı- ğı zaman, hayretler içinde kaldı. Çün- kü, anasından henüz doğan bu çocuk - taniyerih faslı), Celâl Tokmas, man, Esref Kadri, Hasan Gür, kay, Basri Üfler. 20: Ajans, meteoroloji ha- berleri. 2015: 'Türk müziği. Calanlar: Veci - he, Ruse Ferit Kam, Cevdet Kosan, Oku - vânlar: Necmi Riza Ahıskan, Semahat Öz - denses, 1 — Tanburi Orman beyin Usak pes revi, ? — Rifat bevin - Ussak şarkı: Dümdüm vine bir #feti meshtrv elhana, $ — Arif be- vin - emk sarkı: Bir melek sima peri, 4 — Rusan Perit Kam - Kemençe taksimi 5 — Tanburi AN efendi - Uşşak (şartı: Sen ey vardı. Hüseyin Gazi, daha çok sevindi. Ço- cuğuna (Cafer) adını verdi. Kölesi (Toabil) i çağırarak: — Kapıları, ardına kadar açın. Şeh - Tin fukarasına, üç gün üç gece yemek Cafer, üç adım kalasıya kadar Kay « serili pehlivana yaklaştı. Ellerini kal - #rri revan hi m a vee. çalarına dayayı kd ik malisi, 7 — YeyiA hanımın - Hüsam şa iz tarta: Harabı intirar oldum, 8 — Arif bevin Hüz .| Diye emretti Tekrar dönüp Ömer Be — Adım, Cafer.. babamın adı, Hüse- yin Gazi... Hocam, mısın, pehlivan?... Diye bağırdı. Kayserili pehlivan, omuzlarını sarsa sarsa bir kahkaha attı: — Benim adım, Şem'undur. Bu âna kadar, sırtım yere gelmemiştir... A, ço- cuk!.. Babanın sana ne kasdi vardı ki, senin gibi bir körpe kuzusunu benim gibi azılı bir kurdun O karşısına atta. Mademki meydana geldin. Bari, sen de nasibini al da git... Hazırım. Hamle se- nindir. Diye, haykırdı... Cafer, olduğu yer. den bir çelik yay gibi sıçradı. Şem'un pehlivanın bacaklarındaki yağlı kis - betin kemane (4) sinden kavradı. Ba- caklarını gererek (o Şem'unu, içi dolu bir çuval gibi başmın üstüne kaldırdı. Bu hareket o kadar ani olmuştu ki, Kayserili pehlivan birdenbire şaşırdı. Bacaklarını havada sallamaya başladı. Memi başını Ömer Beye çevirerek — Beyim!. Ne ferman buyurulur?. Diye bağırdı. Ömer Bey, derin bir sevinç içinde ye rinden fırladı, ayağa kalkdı. Şahadet parmağının ucunu, yere uzattı. Cafer, başının üstünde çırpınan Şem- unu, kuvvetle bir iki defa tarttı, Ko « unun bütün hızile yere çarptı. Şem'un boğuk bir sesle: — Hayt. Diye haykırarak birkaç kere yerde yuvarlandı. Birkaç saniye, sakin ve ha reketsiz kaldı. Sonra güçlükle dizleri- nin üstünde doğrularak: yin konağına gitti. Ömer Bey, yıldızlara bakarak insan- ların hayat ve talihlerini anlamak il - mini bilirdi. O gece (ıstırlab) ını ala - rak yıldızları tetkik etti. Ertesi ogün Hüseyin Gaziyi çağırtarak: — Oğlun Caferin yıldızma baktım. Bu çocuk, büyük bir pehlivan ve nam» dar bir kahraman olacak. Şimdiye ka- dar, hiç kimsenin yapamadığı işleri ya" pacak. Adı, Maşrıktan Mığrıba kadar yayılacak. Ve onun şöhreti, kıyamete kadar dillere destan olacak. Dedi. zam sarkısı: Meftun olah, 9 — Arif beyin - Burinik şarkısı: Papusuna ermek üzere ey yar ı0—.... - Saz semalei, 71: Mem Teket şant Avar 91: Nes'e)f plâklar - R. 2110: Mirik (Rirasetiriimhur bandosu: Şef: İhsan Kfneer), 1 — F. Von Bon - Marş, 2 —A. Magmani - Marurra « Kapris - Klarinet, 3— Cesar Frack - Melun avcı « Senfonik par — ça, 4 — G Plerne - Ramunço. 5 — Rachma- ninoff - Preldd. 22: Anadolu afansı (spor servisi), 2210: Mürik (Cazband), 7245-23: Son ajans haberleri ve yarınki proğram, babamdır. Hazır İzmir merkez ha İzmir (Hususi) — Belediyece yaptı- rılacak merkez hali eksiltmeye çıkarıl- mıştır. Bu müessese 400 bin liraya mal olacaktır. Otomobil Ticareti Türk Anonim Şirketinin: 1989 senesi adi heyeti umumiye içti- maı 72 Mart 1939 Çarşamba günü saat 15 de Galata, Bahtiyar hanında, 5. inci ka- tın 71 numarasında ovukubulacağından asaleten veya vekâleten Iâakal on hisseye malik bulunan hissedarların içtima gü- nünden en az bir hafta evvel hisselerini şirket veznesine tevdi ederek omukabi Tinde dühuliye varakası almaları lüzumu ilân olunur: RUZNAMEİ MÜZAKERAT 1. — 1938 yıh muamelâtına dafr heyeti idare ve murakıb raporlarının okunması, 2 — 1988 yılına aid mevcudat, bilânço ve kâr ve zarar hesablarının kabulü ve heyeti idarenin temettüatm istimal sure. tine dair teklifatı hakkında karar itası 3. — İdare heyeti azalarının ve mura- kıbın #brası, 4. — 1939 senesi için murakıb seçimi ve ücretinin tayini, 5. — Meclisi idare aralarının şirketle tüccarı muamele yapmalarına müsaade verilmesi. Cafer pehlivanlıkta o derecede kudret 8. — Müstahdemin ve müdürlerin maaş| ve kabiliyet göstermişti ki; ufak tefek ve Ücretlerinin tayini için meclisi idare-| hamleleri atlatmak (şu tarafa dursun, ye salâhiyet verilmesi. âdeta babasının o müthiş (kuvvetine Üniversite Rektörlüğünden : Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Enstitüsüne bir desinatör alımacaktır. Aylık üc- reti 80 liradır. Güzel San'atlar Akademisi Dekorasyon veya Tezyinat kızım me- zunu olmak şarttır. İsteklilerin Fakülte Dekanlığına müracaatları, © (1388) İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden : Tib Fakültesi Diştababeti mektebinde 40 lira ücretli daktiloluk açıktır. İngi. gilizce, Fransızca veya Almancadan birini bilmek lâzımdır. İstiyenlerin Tıb Fa- kültesi Dekanlığına müracaatları, «1421» * Hüseyin Gazi, artık sevincinden du- rup oturamıyordu. Bir an evvel, sev « gili (Cafer) inin büyümesini bekliyor du. Cafer, günden güne büyüyor ve ser piliyordu, Yüzünün güzelliği, vücudü- nün gürbüzlük ve letafeti, (görenlere hayret veriyordu. Cafer, on yaşma geldiği zaman onu görenler, koca bir delikanlı sanıyor - lardı, Tabiatın püskürme benlerle süs- lediği tatlı esmer (o çehresine, zekâ ve kudretle parlayan siyah gözlerine ba - kanlar, ona hayran oluyorlardı. Bu sırada Hüseyin Gazinin meş - hur (Dev) ismindeki atının dölünden de kula renginde bir tay dünyaya gel- di, Hüseyin Gazi bu taya (Aşkar) adı- nı verdi. Ve onu, oğlu Cafere hediye etti, Hüseyin Gazi, oğlu Cafere hocalık e diyordu. Ona ata binmeyi, kılıç çalma- yı, mizrak kullanmayı, gürz (2) sa - vurmayı, sapanla taş ve en sert yay - Tarla ok atmayı, bizzat kendisi öğreti - yordu. Ayni zamanda, pahlivanlığı da bağ » atmıştı. Bu körpe delikanlının vücu - dündeki kuvvet ve çevikliğe, hayret « ler içinde kalmıştı, Aradan kısa bir zaman geçer geçmez, O anda er meydanmın seması, alkış- larla çınladı, Cafer, o kadar sakin ve tabif bir halde İdi ki, bu büyük muvaf- fakiyetinden en küçük bir gurur bile duymadı. Büyük bir sükünet ve tevazula baba- sının önüne geldi. Diz çökerek eğildi Babasının elini öptükten sonra, elleri « ni göğsünün üstünde, omuzlarına doğ - Tu çaprastlayarak ağır ağır geri çe - kildi. Cafer o günden İtibaren (Battal) a - dını aldı, Battal, iri vücudlu ve çok kuvvetli demekti, (Arkan var) (2) O tarihte, en müthiş bir silâh olarak kullanılan demir topuz. (3) Güreş esasında pehlivanların giydiği meşİnden yapılmış kiss don. (4) Kispetin belindeki kemer. |