14 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

14 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bay A e Ahmed çok zengindi. Zeng'ndi evin, iğ kimsesi yoktu. Koskocaman emektar uşağı Mehmedle tek ba- gra otururdu. Amed ta küçüklüğündenberi Bay büyümüştü. Şimdi artık İ- çok işine ve Çünkü ken Mİ Bİ sürü ümit tet. Ri Meşgul olur- ç AA BİN olduğu için pek uzun seyahat-| a Sera dönüşte evine kapanır, ilmi erime başlardı, Sağır ve dilsiz o- en efendisini hiç rahatsız et- KARİN Bay Ahmad çök memnundu. te seg bir şey söyliyeceği zaman yazı atır, © da yazı ile cevab verirdi. Bay Yazarak çek çi sasını, gelirken de kendisine Bu Yi bir hediye getireceğini söyledi. Pağa I hediyenin pek kıymetli bir pa- Yar, olduğunu yazıyordu. Mei ızlığa alışmış, evde yabancı gör- te hi,» Hoşlanmıyan Mehmed bu habe- iç sevinmedi; — daağ? bu hediyenin benim hoşuma gi- “üşünga, Zannediyorsa aldaniyor! diye dahan bir ay geçince Bay Ahmed se- bir de döndü. Eve bavullarla beraber Meh akocaman kafes geldiğini gören İtme, a yi. Bay Ahmed kendi ça- Yüksey, e N yazmdaki küçük odaya üzerine kıymetli papa“ ak Ygpş İİ. Sonra uzun bir biste yapa- Pağan, n eline verdi. Bu İislede pa- Yiyeceği ya bakılacağı, ne zamanlar, ne inn evine gir. Wiveceky, 008 içinde birçok bunlara Vardı. Fakaş tam da Silin, YİYECEĞİ mrada ti gö, ü Sahibinin hizmet. v6 onu kovdu, ik son zamanlarda gene bir) yahatten dönüşünde, gazeteciler eve do-| day e çıkmış ta Afrikaya Ka-|lar, seyahatine aid bir sürü suü' Pei, Yola çıkmak üzere olduğunu, €-| Bir gün küçük Tekir sütü- nü içerken düşünüyordu. Kendi kendine: — Bu annemden çektiğim de artık yeter, dedi, bura- dan gider, başka bir yerde rahat rahat yaşarım. Küçük Tekir ne yapacağını şaşırmıştı. Burada rahat et- mesine imkân olmadığı gibi bir kerecik olsun bile kar- rin doyuramıyacaktı, — Dönerim! dedi. YEN A medin papağanı — Bu yaştan sonra bir de çocuk dadı- | hğına başladık, diye düşündü. Bay Ahmed hergün saatlerce papağan- İla uğraşıyor, ona konuşma dersi veriyor» idu, Mehmedin kulağı duymadığı için pa- İ pağanla efendisinin ne (konuştuklarını bir türlü enhyamıyordu. Bay Ahmedin bir derdi vardı. Her s€ sorar, | adamcağızı bir türlü rahat çalışlırmaz-| i zaman Mehmede bir mektub! Jârdı. İşte Bay Ahmed bu vaziyetten kur-| | tulmak :çin papağana bir cümle öğretti. | Kapı birkaç defa çalınınca papağan tü. neğin üstünde şöyle bir doğruluyor ve gayet aksi bir sesle: — Bayı görmek istiyorsanız evde yok, boşuna çalıp durmayın, diye bağırıyordu. Bay Ahmedin döndüğünü duyup kapı ya üşüşen gazeteciler bu aksi sks! bağı- ran uşağı yola getiremiyeceklerini anla- yınca çekilip gittiler, Günler geçti. Bir gün Bay Ahmed'bir! dostunun evine yemeğe gitti. Bay Ah- | med son seyahatten dönüşte yanında pek kıymetli şeyler getidmişti. Zaten eski-| denberi evinde kıymetli antikalar bulun- | İduğu söyleniyordu. Bay Ahmeğjin evde bulunmayışından istifade etmek istiyen hırsızlar o gece evi soymaya karar vers diler. Sağır uşak girdiklerini duyamazdı. Duysa bile d'isiz oldüğu için kimseye | haber veremezdi, | |, Fakat hırsızlar çok ihtiyatlı oldukları “için ne olur, ne olmaz diye bir kere kapi-| n kaçan küçük gitti, dere tepe düz çiftliğe vardı: — Burada onu görür görmez Bu düşünce ile evinden kaç- t:. Yola koyuldu. Az gitti, uz kalırım, bana karışmaz, dedi. Gene az gitti, uz gitti, dere tepe düz gitti ve nihayet an- nesinin evine vardı, Annesi vindi. Boynuna sarıldı. Sevr civarında bu Yunan bu şato çok şayanı dikkattir. Çünkü bu şato ne kadar mimari tar- zı varsa hepsinin birleşmesin. den meydana gel- miştir. Bunu ya- pan mimar, eseri- ni meydana getir. mek için çok çalış- mıştır, Bakmadan yürünür mü? Ruhiystçıların “a - söylediğine (göre insanda (gideceği yeri görmeden ta- yin etmek hassası kat'iyen (o yoktur. Bu ysinız yürür- ken değil, kürek çekerken de böyle- dir. Bir adamı, gözlerini bağlıya- rak alışkın olduğu bir yere bırakınız. Mütemai i yerde döner durur. yı çalıp evde kimsenin olup olmadığını anlamak istediler, Birinci çalışlarında ses çıkmadı. İhti- yaten bir kere, bir kere daha çaldılar. Gece varısı çıngırak sesiyle tatlı gundan uyanan papağan öfkelendi. Her kapı çalınışında ayni cümleyi sörlemeğe alışkın olduğu için, bu sefer her defadan daha uksi bir sesle bağırdı: “—- Bayı görmek istiyorsanız, evde yok, boşuna çalıp durmayın! Bu sesi duyan hırsızlar hayretle birbir- lerinin yüzüne baktılar, Demek evde bi- risi, Vardı: Herhalde uşak Mehmedden başka birisi. Hem de sesine bakılırsa ol- dukça.zorlu bir adama benziyordu. Ya şimdi büsbütün kızar da kapıya gelirse! Böyle bir tehlike karşısında, yakayı ele vermek. istemiyen hırsızlar maymuncuk- sarımı, torbalarını filân hemen orada bk rakıp kaçtılar, #4** tekir Karnı acıkmıştı. Bir çanak yiyecek gördü. Kartımı do- yurmak için çanağın yanina sokuldu, fakat bir lokma al- maya vakit kalmadan onu bir köpek kovaladı. gitti. Bir kimse Küçük Tekir kendi evinde çok rahattı. — Annem ne yapsa, darılsa çok 38 YANE Yıldız — Oh ne iyi, şe- hir dışındaki küçük göl soğuktan dondu, ben de patenlerimi ayakla rıma giyer, buzun üze- rinde kaymaya giderim. Yıldız — Düşündüğüm gibi oldu. Ben kayma ya başlar başlamaz et- rafıma toplandılar, be- ni seyrediyorlar, Yildiz — Buz üzerinde kayarken aya- Yıldız — Şimdi bu daireyi bir kere ğımdaki patenlerle buzda muntazam daha dolaşayım da görsünler, bir daire çizdim. Yıldız — Ne muvaffakiyet, ne muvaj- (Yıldız — Hah işte, şimdi beni alkışlı- jekiyet, bir kere ahad dolaşırım. yacaklar. Yıldız — Anneciğim, anneciğim, anne- (Yıldız — Eyvah boğuluyorum, bu hiç aklıma gelmemişti. İmdad kurtarın benil (| Yeni bilmecemiz | ciğim! Buzu çize çize kesmişim. Çocuklar, bakın si- zin yaşınızda bir ço- cuk; babasile bera- ber geziyorlar. kö- peklerini de yanları- na almışlar. Onların resmini gazeteden kesin. Uygun gelecek renklerle güzelce bo- yayın ve bize gönde- rin. Bir kişiye bir futbol topu, iki kişi- ye birer masa saati, yüz “ kişiye de ayrı ayrı güzel beğiyeler vereceğiz. Bilmeceye (o cevab verme müddeti on beş gündür. Bilmece cevabını bize günder- diğiniz zarfın üzeri ne «Bilmece, keli mesini ve bilmecenin gazetede çıktığı tari- hi yazmayı unulma- yınız. Bilmece mükâfatları taşrada bulun anlara posta ile gönderilir. İstanbuldaki- ler Pazartesi ve Perşembe günleri öğled en sonra matbaamıza gelip almalıdırlar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: