Hergün Roma konuşmaları Yazan: Muhittin Birgen aha düne kadar birbirlerinin politikalarına çelme atmıya çâ- Mışan iki devletin, biri diğerinin sırtını yere getirmek için, uzun zaman çareler ve tedbirler düşünmüş iki başı, Cham - berlain ve Mussolini, nihayet, Romada ikinci defa olarak karşı karşıya geldi * ler ve iki defa da üç saatten fazla ko - 'nuştular. Münih içtimaındanberi Avru- panın dünya politikasının eb mühim hâ- disesi budur. Münihte olduğu gibi, Komada da iki ei- yaset karşı karşıya geldi: Dünyanın b- günkü taksim şartlarını beğenmiyen, onu haksızlık suretinde tefsir eden ve bundan dolayı da mütemadiyen bir takım şeyler wstemekte olan tarafla, gene dünyanın şimdiki bozuk düzen halile de pekâlâ bir vaziyette bulunduğunu iddia eden taraf, Bu İsraflardan biri, daima yüsek sesle söyledi ve söylüyor. «Bize karşı haksız- Tik oldu; e'zler, milletlerin ağızlarını ta - 'kamak, kafalarını uyuşturmak için etrafa bir takım tath ve güzel şeyler söyledi - niz, bunlarla herkesi uyutmak istediniz. © Halbuki aldanmadan, uyumadan, kuvvet- lendik ve hazırlandık... İsterizin diyen bu iğdimcı tarafın karşısında, öte taraf ta, güler yüzle ve soğukkanlılıkla tamir “sayesinde her şeyin düzelebileceğini söy- Tüyor. Mussolini ve Hitlerin dostları da, düş- manları da teslim ederler ki bu iki mü- him hareket adamının ikisi de açık ve #amimi bir dil kullanıyorlar; «İsteriz, çünkü eskisi gibi değil, artık kuvvetimiz var!» diyorlar. Acaba, öbür taraf ta ayni derecede samimi midir? Acaba, İngiliz başvekilinim sulh ve anlaşma meseleleri etrafında her vesileden bilistifade insan- “lik namına söylediği sözlerin arkasında © biç bir politika taktiği yok mudur? Bu- © güne kadar bu işler hakkında hüküm ver. meğe alışmış olanlar için enternasyonal politikanın her adımını, kendi kafasına göre, muayyen bir hedefle attığını kabul etmek zaruridir. Şu halde, ortada bir ye- nilik yoktur; dünya gene ayni dünya, po- litika gene ayni politikadır. * Bu ruh içinde karşı karşıya gelen iki devlet adamı, her biri kafasında gizlediği başka bir plânla, bir hayli konuştular ve sre yerde bir sürü teşrifat sözü söyledi- ler, Ancak, İngiltere Akdenizdeki esk! hakimiyetinden gönül hoşluğile vazge - çemiyeceğine, İtalya da bu denizde ya - © yılmak fikrinde ısrar etmekte olduğuna göre bu konuşmaların nasıl çetin bir mü- endele içinde cereyan etmiş bulunacağını | tahmin etmek müşkül değildir. Berchtesgaden ve Münih konuşmala « rında İngiltere için bütün güçlük Fran - #ızların manevi şeref duygularını okşa- mak meselesinden ibaretti. Çekoslovakya « hududlarının şöyle veya böyle olması İn- gilterece çok müsavi bir meseledir. Hal- © Ç buki Romada konuşulan meseleler, ne - tice Kibarile Pransadan ziyade İngilte - reyi aâkadar eder; çünkü Fransa demek, İngiltere demek haline gelmiş bulunu - yor. Şu halde, Romada ayni ip üstünde ma- haret göstermeğe mecbur olan 'ki mahir cambaz politikalarını müvazene halinde tutabilmek hususunda hayli uğraşmışlar ve güçlük çekmişlerdir. Bunun Için, eğer Roma mülâkatını müteakıb bu mülâkafın esasını İeşkil eden meseleler üzerinde ” tafsilâtlı ve vazih bir tebliğ neşredilme- di. Çünkü, İngiltere fle İtalya arasında evvelâ bu iki devleti Akdenizde birbir - © lerile karşı karşıya getiren meselelerden ve sonra da Fransa dolayısile arava gi - ren hâdiseler ve sebeblerden dolayı, bir hamlede her hangi anlaşmıya vormanın ve her hangi bir mesele hakkında diplo - masi diline mahsus müphem vuzuhlu bir bokta tesbit etmemek imkânı yoktu. * İzah ettiğimiz şu vaziyete göre, Roma mülâkatı her iki tarafın, bir takım mese- leler karşısında birbirlerile bir takım fi. kirler teati etmeleri imkânını vermek için kararlaştırılmıştır. Bu ziyaretin bir nezaket ziyareti olduğunu söyliyenler doğru görmüyorlar. Bu ziyarel karşıl! bir iskandil gayesile tertib edilmiştir. Bu iskandil esnasında, her İki taraf te arale- rmdaki mesafeleri ölçecekler va ihtlMf noktalarındaki derinliği görmeğe çalışa- Resimli Makale: ——am Söz ARASINDA Mısır Kralının Sevdikleri: Av ve Çocuğu NM Misırın genç krah Faruk müdhiş bir av meraklısıdır. Boş zamanlarını, çocuğile meşgul olmak, onun yumuk eller'ni sev mek ve ekseriya da avlanmakla geçirir. Resimde, kralı, bir ördek avında görü - yorsunuz. Hindistanda mücevher iptilâsına karşı açılan mücadele Hindistanda Sind şehrinin erkekleri, gayet garib bir klüp kurmuşlardır. Bu klübün gayesi, kadınlarda görülen mü- cevher iptilâsım kökünden kazımaktır, Bunun için de klüp azası türlü türlü pro- pagandaları baş vurmakta, sokaklarda İgelip geçenlere broşörler, ilânlar dağıt- maktadırlar, 21 senelik bir garson Con Barnard bugün otuz beş yaşında - dır, Bundan 21 sene evvel, 14 yaşında iken garson olarak girdiği Londrada meş- hur Metropol otelinin şimdi müdürü ol- muştur. Vaktile kendisine emredenler, bugün onun sözile iş görmektedir ve ona: «Sör! diye hitab etmektedirler. —— —— e ez caklardı. Bunu yapmışlardır. Şimdi İn - güliz devlet adamları memleketlerine dö- necekler ve bundan sonra da iki taraf bir taraftan düşünürler, öbür taraftan oyun- larına devam ederler, Roma konuşmasının bugünkü mahi - yeti hülâsaten budur. Muhittin Birgen İSTER Bir arkadaşımız anlattı: «Evvelki sabah Ayasofyadan tramvaya binm. sahanlıkta ayakta duruyordum. Sah orla yaşlı bir erkek daha vardı. Tramvi geldiği zaman, bir polis bindi, ve o da sahanlıkta Gurdu. Tramvay bir kere de Sirkeci vapur iskelesindeki kaviste durmuş ve hemen hareket etmişti. Bu sahanlığa çıkan kondüktör orta yaşlı yolcuya: — Burada inecektiniz, atlayın? İSTER INAN, tek günlük Kayatı, cahilin bir asırlık ha- yatından üstündür. Kergl'n bir fıkra Fani dünya Bir tarlanın kenarından geçen bir yolcu tarlada acayip kıyafeti bir a- damsn garib bir tarzda iki yona kı - muldadığını görmüş. Merak edip yar : tana sokulmuş, görmüş: : — Burada ne yapıyorsun? Öteki cevab vermiş: — İşsiz güçsüz bir adamım.. Tarla. nim sahibi başıma bu çıngıraklı külâ- ha geçirdi. İkide bir başımı oynatıp çıngırağı çalıyor, kuşları kaçınyo - Tum, O da buna mukabil bana bir kaç para veriyor. Ne olacak fani dün : ya, geçinip gidiyoruz. — Ya o arkandaki kova nedir? — Bir inekçi içine süt dolduruyor; ben sellandıkça oradaki süt te yağ oluyor, buna mukabil bir kaç para &- yorum, ne olacak, fani dünya, geçi İ Mdiyoruz # — Ya ayağının altındaki? — Caminin kilimleri, Kımıldarken ayağımla onları temizliyorum. Bir kaç para olacağım, ne olacak fani dünya, geçinip gidiyoruz, i Yolcu gülmüş; ya baki olsaydı, daha neler neler ya : pacaktın? esmenene nie kn ee Fransaya dövüş Horozu ithali Menedildi Fransa hüküme- td, İngütereden Fransaya, dövüş horozlarının itha- lini omeneimiştir. Buna sebeb de bu itbalâtın son gün- lerde aşırı derece- de artmasidır, Fil vaki horoz dövüşü merâklıları hafta tatillerini geçir mek üzere Kale'ye gilmekie ve yüksek paralarla bahsi müştereke girmektedir. ler, Fransada haroz dövüştürmek mem- nudur. Bu yüzden mrüptelâları, kendile- 1 Boks meraklısı i i pi mana Meşhur Piyanist Tanınmış piyanistlerden Polonyalı Ro- #lsenthal 76 yaşına basmıştır. Parmakları» yi ustalıkla kullanarak, piyanosundan ha- kulâde güzel nağmeler çıkaran san'at - kâr, ayni zamanda bir boks amatörüdür. Neş'eli zamanlarında boks talimleri ya - #lpar. — İyi ki demiş, dünya Jant ömüş, İİ “Necat Ordusu, kumandanı evlenmiyor! İngilterede «Necat ordusu» diye hayır işlerine bakan bir ordu vardır. Bunun kumandanı 73 yaşlarında bir kadındır. İs- mi, General Eva Bovthtur. Şimdiye ka - dar asla evlenmemiştir. Dostlarından bi- ri, geçenlerde, kendisine bu yolda bir ima da bulunarak: —Sayın general, artık evlenecek çağa geldiniz. Böyle bir düşünceniz yok mu?.. diye sormuş, general de: — Meseleyi lâyıkile düşündüm ve s0- nunda evlenmemeğe karar verdim. de - miştir. İspanya kralı karısile barışacak mı? Sabık İspanyol kraliçesinin, seneler denberi dargın bulunduğu kocası sabık kral Alfons ile barışacağı anlaşılmakta- rinçe bilinen gizli yerlerde yapılan Gö-İ dır. Zira, uzun müddettenberi Londrada vüşlere giderek bu iptilâlarını tatmin ey- Iemektedirler. Habeş'stana Yahudi kabul edilmiyor Romadan bildirildiğine göre, bundan böyle Habeşistana ne İtalyadan, ne de her hangi bir yerden hiç bir Yahudi ka- bul edilmiyecektir. P İSTER oluran kraliçe, Romaya giderek kral Al fonsa mülâki olacaktır. İspanya barbi bitince, İspanyada kral- ığın iade edileceği fikri ileriye sürül- mekte ve Çemberlaynin Romada Musso- Tini ile yapacağı mülâkatlarda, bu mese- lenin de görüşüleceği mevzuu bahsol- maktadır. İNANMA! Dedi. Poliş kapıyı kupadı, «atlıyamaz, cevabını verdi, — Atla, atla! Sirkeci durağına tekrarladı: — «<Atlıyamazı» sırada kapıyı açıp ya teşvik ettiğine. İNAN, ISTER Kondüktör bu sefer daha yavaş sesle tekrarladı; Fakat polis duymuştu. Kapıyı kapadı, bir kere daha Tramvaydan atlamak tehlikeli ve yasaktır. Atlıyanlardan ceza alınır. Böy olduğu halde kondüktörün tramvaydaki yolcuyu polisin mümanaatına rağmen tramvaydan atlamı- INANMA! İ İbi, 5 tabtelbahir, bir atelye gemisi (4 Sözün Kısası Üzülecek, telâş Eedcek bir şey yok! tıbbi E Talu W aktile, memleketimizde peygamberi, Lokmanın nüshef saniyesi addedilen; meşhur bir dokt” Horasancı vardı. Bir gün, buna, yanında babası mı, ağ?“ beysi mi, biri olduğu halde, bir hasta mü racaat eder. Doktor muayenesini. yapif ve reçetesini yazarken, hastaya refi eden kimse, endişe ile: — Amen, doktor! der. Bilsen ne kads” üzülüyoruz? — Neden? — Şunu görüyorsunuz. Bu yaşa kağaf nezle çekmemiş iken, bugün birdenbir$ hastalanıvermedi bi a'lece çok mü " teessir etti, Döktor Horasancı gülerek cevab ve ri: — Müteessir olmanıza hiç sebeb yok * kis memnun olunuz. Arada bi telâşe düşüp te ortalığı velveleye ve * trenler eğer bunu rejim için bir tebii m edip te böyle yapmışlarsa tâ * 8 yak'asınm hu * dudlarını aşmıyan bu hâdiseyi tuzlayıM biberleyip, çeşid çeşid salçaları ortaff koymaktan 'Türk gazeteciliğine hiç bi? manevi fayda hâsıl olmamıştır. Düne &# dar pervane gibi etrafında dönöükleti şahsiyetleri çirkin ve esassız oimalsri kirletmeğe kalkışmak olsa olsa rejim ©” dişesile kabili tevil olabilirdi. Halbujğ, böyle bir endişeye asla mahal yoktu” Nadiren tahaddüs edebilecek bu tür vak'alarm, - Horasancı doktorun dediği gibi - bilâkis, meydana çıkarılıp, müte * casirinin, kim olursa olsun başı ezil le, rejimin kuvvet, azamet ve fazileti isbata yarıyacağı şüphesizdir. Cümhuriyetimiz en emin, en temiz *€ en titiz ellerdedir. «İsmet» i yalnız b“ şımızda değil, içimizde de taşıyoruz. atın ölmesile kervan dağılmıyacağı gİ bir sütü bozuğun işlemiş olduğu bir d* nayetten dolayı da bütün bir millet © ham edilemez. Biz bir vakitler Amerikan gazetecili * ğinin bizde de revaç bulacağından kef” kuyorduk, Maalesef görüyoruz ki Gri9* goireleri, Candideleri, ile Fransız et vüz gazeteviliğiz en korkunç tesirini rada yapmış ve bize örnek olmağa bi mış.. Bu müşahedeye içimiz yandı! a vatan filosü Fransayı ziyaret edecek : Londra, 13 (A.A.) — Amirallik d# iresi, Anavatan filosunun Atlas Ok nusu ile garbi Akdeniz Iimanlarif. ilkbaharda yapacağı ziyarete ait pro ramın ilk kısmını neşretmiştir. y Bu. cevelâna Royal Onk mark ği beş kruvazör, 20 kadar torpido ma! d sirin 10 kadar muavin gemi iştirak tir. Bu muavin gemiler arasında Tageous adında mekteb Tayyare bulunmaktadır. ; “ Bu gemilerin ekserisi, İngiltere i manlarından 17 İkincikânunda di edecekler ve 23/1 le 26/1 ars di Cebelüttarıkta bulunacaklardır. ai zütamlardan bazıları, cevelân es y da Fransız limanlarını ziyaret Medi ki... e TAKVİM İKİNCİKANUN Kumi vena 154 A incikasun İİ Zilkade | 23 de $ v u