v “San Fosta,, nın Hikâyesi rrasaazattkklIaARENHALARIKIIZII KKi İRALIK — APARTIMAN KNN N AA AAA Yazae: İsmel Hulüsi Babadan kalma iki dükkânım, bir e-|şeylerle alâkadar olmuyor, hec kata çı-| tımanı gezdirmeden fiatı söylememeli- — wim, bir iki parça da arsam vardı. Dük- — kânlarım sapa yerlerde olduğu için çok a> kira getiriyorlardı. Evim pok köhne- Jeşmişti. Kimse tutmuyordu. Arsalarım; Cağaloğlu gibi, Ayazpaşa gibi yerlerde olmadığı için bir işe yaramıyorlardı. Dü- şündüm, taşındım.. bütün burlar: satmak ve hepsinin parasile iyice bir yerde, bü- yücek olmıyan bir apartıman yaptırmaya karar verdim. Olanı biteni az çok kaç mMüşteri buldumsa verdim. Elime terte- miz olarak on dört bin lira geçti. Bu pa- — ranın bir kısmile münasibce bir yerde — bir arsa aldım ve apartımana başlattım. —Apartıman yarıya gelince de benim pa- ralar bitti amma, ev yapanla evlenenin Allah yardımcısı olduğu gibi apartıman yapanın da Allahın iznile ipotekle borç — para veren mücsseseler yardımcısi olü- yor. Yarım apartımanı ipotek ettim. Pa- — ga aldım ve güç hal tamamladım. Benim apartıman, dörder odal:, dört Üçer odalı da iki daire yanı topyekün — glti da'reli bir apartıman oldu. ğ «Kiralık apartıman! — Levbasını kapıya astığım -— delini de tayin âm. Dörder odalılar için elli lira is İ rlık sorunda kırka inecektim. Diğerleri için de kapıyı kutktan âaçıp otuz üç, nihayet niheayet ©- — tuz ikiye razı olacaktım. Apartımanda idim, elmaslarını seyret. “mekten zevk alan ihtişam düşkünü bir| — kadin gibi apartımanımı oda oda dola- “Şiyor, köşe köşe seyrediyordum. Kapı çalındı; açtim. — Apartımanlar kiralık değil mi ba- yım? — Bunu soran, kılık kıyafeti pek yerinde /— olmıyan biri idi. « Apartıman mı arıyorsunuz? — Hem öyle, hem de değil; sordum. — Kiralık. — Gezebilir miyim? — Buyurun, — Kat kat gezdi, benim kiracılık zama- — mımda bildiğim, apartıman — gezerken, evvelâ odalara, banyo dairesme bakılır- Bir tanesi, iter it- mez açıldı, arka- ya dayandı. To - rik içeriye göz at-| te Zifiri karan - Liktı. Bir iki daki- ka durup gözleri- ni alıştırınca, ke- ğılmış güb- dedi;| yi mis!, Döşek hazır.. bizim bavulu getir - —dim mi, onu ya: yaparım. Mükem- — mel! Sonra bu yerin dibine batası di - /— yardan büsbütün zamkinozu çekme - yolunu rahat rahat düşünmek, fi - yakasını biçimine getirmek kalır. He - kışta odaların pencerelerinden dışarı ba- kıyordu. — Kaça vereceksiniz bayım? »- Dört odalı daireler elli, diğerleri kuk. — Çok ucuz. Ne demek istediğini anlıyamamıştım. Galiba benimle alay ediyordu. Esasen o- ne kat kat gezdirdiğime kızarken üste- lik bir de alayı kafamı büshütün kızdır- mıştı. — Siz buraya neye geldiğinizi söylese- nize, — Size yardım için. Küstahlaşıyordu da., — Bana yardım için mi, ben sızden yar- dım mı istedim? — İnsan değil miyiz, insan insana muh- taçtır, insan insana yardıma borçludur. Bu bir deli mi idi, neydi? İlk müşteri olarak bir deli ile karşılaşmak hiç te höş bir şey olmamıştı. — Gerçi öyle amma, benim yardıma Uhtiyacım yok. — Vardır. Müsaade edin, izah edeyim; şimdi sizin istediğiniz kira ıçin ucuz de- dim Haddi zatında ucuz değil, bilâkis pahalı, bu paraya kiraya veremerzsini O benim bileceğim iş, bir köre dahı sorayım, siz kiracı mısınız, değil misiniz? — Kiracı olayım, olmıyayım.. nihayet | le birazcık konuşmak istiyen bir in- sanım.. hele beni dinleyin. Ne diyordum. Pahalı.. siz bu fiattan aşağı inersiniz am- ma., sakın inmeyin hattâ.. elli lira dedi- ğiniz daireleri yetmiş, kırk lira dedikle- rinizi de elli beş liraya vermeniz müm- kündür. Yüzüne dik dik baktım — Neye yüzüme bakıyorsunuz. deli diye mi?. Sakın ha! Ben deli değilim.. si- | ifim şu: Apartımanlarınızın da're- | ze tel Jerini kira ile tutmak istiyeceklere dört odalılar için yetmiş, diğerleri için de elli beş lira isteyiniz. sakın aşağı inmeyin, Zühakkak tutacaklardır. Yalnız şunu da #öyliyeyim gelenler kapıdan fiatı sorar- larsa onlara, hele bir görün, deyip, apar- SON POSTA VNTDERAN T AA YNK lmu'z_ Bu dediğime riayet etmeniz şarttır. — Beni de deli yerine koysunlar değil mi? — Neye? — Bu apartımanlar yetmiş lira eder mi?. — Gerçi etmez amma ,verecek çoktur. Siz bana güvenin, — Ne münasebetle, — Orası bana aid.. şunu da ilâve ede- yim.. bu kazançlı hizmetime mukabil üç |yüz lira isterim, hem şimdi değü, ben si- |ze itimad ediyorum. Üç yüz lirayı apar- tımanınızın bütün dairelerini kiraya ver- |dikten sonra ödersiniz. — Peki! — Apartımanı bugün kimseye gezdir- meyin; yarın gezdirebilirsiniz.. dedikle- rime iyi dikkat ettiniz ya.. üç yüz liramı alırım. Size bir iyilik daha.. konturatları pek kısa zaman için yapmasanız sizin İ- |çia iyi olur. Şimdilik Allaha ısmarladık. Beni bir daha üç yüz liramı almaya gel- diğim zaman görürsünüz. Çıktı gitti. Deliyi savdım, diye sevini- yordum. O gün onun tembih ettiği için leğil amma, bir işim olduğu için apartı- | da bulunmadım. Ertesi gür "Ik gelen fracıya apartımanı gezdirdikten sonra nı sorduğu zaman nasılsa dilim kay- di: — Yetmiş lira!. Dedim. — Biraz aşağı olsa. — İmkân yok! — Peki madem ki ısrar ediyorsunuz. Bu akşam konturatı yaparız. * Velhasıl üç gün içinde aparlımandaki bütün daireleri kiraya vermiştim. Yalnız son daireyi gezdirirken bir şey nazarı dikkatimi celbetmişti. Kiracı odaları gez- dikten sonra bir kere de pencereden dışa- r: bakmış, biraz da fazlaca bakmıştı. O- nunla- beraber beü de bakmışlım. Karşı aspartımanın bir katında, genç ve güzel bir kadın vardı. Çok açık bir tuvalet giy- SON POSTANIN ROMANI nız KIZILAY Bayramda yal Gazetesi Çıkacaktır. İlânlarınızı vermekle hem kendinize ve hem de Kızılaya yardım etmiş olacaksınız. Müracaat yeri: İstanbulda, Pcstahane karşısında Kızılay satış bürosu, Tek: 22653 İstanbulda, Postahane arkasında Kahraman zade hanında İlâncılık Şirketi. Tel: 20094-95 Erenköy kız lisesi satınalma komisyonundan : Tahmini fiatı Cinsi Mikdarı kilo 20000 Ekmek Dağlıç eti Karaman eti 32 30 380 çekisi 5 eytin tanesi 250 5000 Odun gürgen Mangal kömürü İlk teminatı — Eksilitmenin şekli ve günü saati Açık eksiltme 28/11/938 pazartesi saat 14 de 150 00 Pazarlıkla ihale 28/11/938 pazartesi saat 14 de 7575 — Açık eksiltme 28/11/938 pazartoesi saat 14 de 90 Açık eksilime 28/11/938 pazartesi günü saat 14 de ——HHHHHHH ——— — Lisemizin Çamlıca şubesi için 14/11/936 pazartesi günkü eksiltmede yukarıda mikdarı, ilk teminatı ve muhammen bedelleri yazılı yiyeceklere istekli çıkmadı- ğından temdid edilerek et, ekmek ve zeytinyağı grupunun ihale günü ve sast leri yanlarında gösterilmiştir. Odun ve mangal-kömürüne verilen fiatlar yüksek görüjdüğünden pazarlığı ayni günde yapılacaktır. İsteklilerin ilk teminatlarımı liseler muhasebeciliğine yatırmaları ve belli gün ve saatte ilk teminat makbuzları Ticaret du İstiklâl caddes'nde liseler muhasebeciliğine gelmeleri lân olunur. Odasının cari sene vesikaları ile Beyoğ- (8513) —— mişti. Bizim apartımana doğru bakıyor ve benim kiracıya tatlı tatlı tebessüm e- diyordu. * Akşam olmuştu. Apartımanın kapısın- dan çıkıyordum. Onu gördüm. O, yani bana akı! öğreten: — Lütfen üç yüz liramı verir misiniz? Cüzdanımı açtım, üç yüz lirayı verdim. — Bir dakika beni burada bekleyiniz. Bekledim. Karşı apartımana girdi. Bir kaç dakika sonra yanında, güncüz pen- gerede gördüğüm genç ve güzel kadınla beraber göründü: — Ona da yüz lira bahşiş vermez mi- siniz? Çok yoruldu. — Ya ben'ne ya - pacaktım maça be - ? Sen sorguya çe- kilmiyesin diye gi - dip de teslim mi o « lacaktım? — Onu rTuM. — Ya? Ne demoo « helva ,|tiğniyorsun? Para - priye girdiği gibi cıktı. Fotinleri- Ni tekrar ayağına geçirdi; hızlı adım - Jarla limena döndü. Orada, — ötekiler kendisini merak icinde bekliyorlardı. N t hepsinden önce karşı gelip sor- du: — — Ne ettin, 20? Bunda meraktan he- pimiz de hellak olmusuzdur. ©. vüler bir sima ile cevab verdi: — İs'm ayna! Ben yerimi — buldum. K izimi kaybettirinciye kadar Orade misafir olacağım. — —F biz! — —S'zi benim gibi — kovalıyan yok. Güzel süzel oturursunuz. — — Va ben sana kefi! olmuşum. — — Öldürmezler a? Bir iki sant sıkış- tırırlar: «Ben ne yanpavım? Herifei oğlu tüydü'- dersin; olur biter — T-k, dabafımın dibini öpeyim, et- me! Mostakil bizi de götürmelisin, To- “rik bevzadem! — — Olmaz! Bisim kopukların bir ra - ır vardır: «Kuvruğuna kabak takan osıcan yakayı cabuk ele verir; onun için Yaçacaksan tek kacl» derler. — Eyi amma, sen bunu etmiyecektin. dan yana endişeliy. sen, moruğa ben |â- zım olan — kadarını bırakırım. Üst tara « finı «Allah kerim> panmasına çek çeke - rim. Katalavis? Ha sahi, sen urumy- değil, Hay'sın. Par don! Askısar? diye eektim. Haydi, çol konuştuk. Vakit geç oldu. Kuyruğu - muzuü kapana kıstırmadan, namusu - muzla şuradan cizlamı çekeyim. Baba- lıki, Gurabi efendi sokuldu: — Ne var oğlum? Ne yaptın? Vasıta bulabildin mi? ; — Şımdi sana da ayriyeten lapart ve- rernem, Ahpar anlatsın. Sen al şu man- gizi! Cebinden para çıkarıp, ihtiyara u - zattı. — Sakın çarçur etme, ha! — Etmem, oğlum! — Haydi, zaptiyeye emanet olun! — Sen nereye gidiyorsun? — Fışkıpalas'da oda tuttum. — Orası neresi? — Hergele padişahmın sarayı, Ma- beyni hümayun! — Estağfürullah! * Estağfürullahı yok. İnsanın dibi- |ne felfelek kaçtı mıydı, barındığı her yer saray olur. Anne hanım! İlakat hanım yaklaştı.. — Buyur evlâdım? — Amanın da! Hepiniz, meğer ne ka- dar da tatlı dilli imişiniz, be? Ben gü - vertede direğe bağlı iken nerelerde i - diniz? — Ben biliyor muydum? — Haydi, ne ise! Hakkını — helâl et. Ben piyasadan çekiliyorum — Ne olüyorsun? — Kırklara karışryorum, — A, &, â, â! Üstüme iyilik, sağlık! —AMin! —Rüküş hanıma, Yavru be - ye selâm götüreyim mi? — Aman,. evli dım, iyi saatte ol - sunlar! — Amin! Moruğa iyi bak. Hırlaşma. Çentez onda, 'Takvor gene da - yanamadı, araya gi- rip sordu: — Cenabın; arar isek nerde bulalım? — Cenabımın ad- resi: — Postarestant. Gizli kalması lâzım. — Bir daha, bir * birimizi görmiyece - ğiz hiç? — Haftaya Marsilyada randevu! İlk wvaran ötekini bekliyecek. — © halde, besbelli ki papor bulmu- şun.. 4 — Fazla saruşturma nafile! Ağzım - dan lâf kapamazsın. Allaha ısmarladık! Başka ne bir suale, ne de bir kelâma meydan bırakmaksızın, Torik sür'atli adımlarla uzaklaştı, ve lâhzede gözden kayboldu. Yol üzerinde rastladığı bakkal dük- kânından bir somun ekmek, biraz pey- nir, bir şişe su, bir iki paket sigara ve birkaç kutu kibrit aldı. Paket yaptırıp koltukladı ve tasarladığı yerin yolunu tuttu. Biraz sonra, peylediği hücreye gir- miş, kapısını sımsıkı kapamış ve kar - İşi anlamıştım. Bir hesab yaptım. YüZ lira da ona versem gene bir zararım ol muyordu. — Buyurun, size de yüz lira. Genç güzel kadın, zarif bir tebessümle elimden yüz lirayı aldı. Kadın yüz lirayı alırken, öteki ona dönmüştü: — Burada işimiz bitti. Hemen eşyaları topla.. yarın bir başka tarafta çalışmaya nıni da iyice doyurup, kalın ve sıcacık gübre yığınının üzerine uzanmış, yaât * nuştı. Bütün bu işleri görmeden önce, yap ci bir keşif esnasında, bu hüc * renin içinde başka bir kapı daha oldu" Gunu farketmişti, Nereye açıldığını bil* mediği bu kapıyı elile yokladığında Ki lid gibi bir şey bulamayınca: — Kim bilir, nenin nesi? Herhalde. kör bir kapı olacak.. demiş, ve başkacâ ehemmiyet te vermemişti. Yalnızlık, tenhalık, sükün, karan * ti hık, uykusunu çabuk getirmişti. Bir MA sigara tellendirdikten sonra, ağırlaşaf göz kapaklarını daha fazla açık tuta * madı. Bavulunu almayı unuttuğu içif, gübre yığınının bir köşesini kabartâ * rak vücude getirmiş olduğu tümseğt başını yasladı, uyudu. ku arasında, kulağına, öküz bö * inü andıran sesler geliyor gibİ Lâkin o, dalmış olduğu hayal fle * minde, çok derinden akseden bu se$ * leri, o aralık gördüğü rüyanın tetüm * matından addederek, bittabi aldırmı * yordu. Böylece birkaç saat geçti. fanda, ihtimal ki dışarıda sabah olmu?” tu. Lâkin bu zindan gibi yerde lm'ü. doğup doğmadığı kat'iyen belli değil * di. Torik Necmi gerindi, birkaç Uyandı * — su içti. bir sigara nefeslendi, etrafı BÜ — zetip, dinledi.. — Böğüüüt! — ÂAy! O da ne? Yallığı yerden fırlıyarak kalktı. Akşam keşfettiği kör kanının te tarsfından, kalın kalın bir öküz S© si geliyordu. Bunu, hayal meyal hâ tırında kalan rüya esnasında kulağın? akseden böğürtülerle kıyas etti. ayadl * « — Tuh! Rüva değilmiş, be! dedi. St — hiden öküz iyormuş. Galiba î nun öte yanı inek ahırı., acaba 0T? insan da var mı? t gee O kapıya kadar gidip, kulağın! yadı... z (Arkası var) K ğ