14 Kasım 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

14 Kasım 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RR Sa; SON POSTA İkineiteşrin Gençliğin sesi: “Atatürk, gövdesi Türk vatanı ve olarak ebediyen yaşayacak, , kalbi Türk gençliği 20,000 Türk genci dün Taksim meydanında gözyaşları içinde onun bıraktığı eşsiz mirasa, onun Gümhuriyetine, inkılâblarına kudretli ve kuvvetli rejimine daima sadık kalmağa, vatanın toprağına canını, istiklâline kanını vermeğe and içti Dün Taksim meydanında tam 20.000 kişi vardı. Fakat bu 20.000 insandan çıkan ses en tenha bir sokaktaki sükünetten farkı değildi. Delikanlılar, ihtiyarlar, minimini ço iklar, hepd, herkes ağlıyordu En çetin ıztırabın yalçın tepelerinden Şuvarlana yuvarlana büyüyen bir genç- Ek çığı dün Taksim meydanında hızını aldı, Kaybettij Şıyacak olan Büyük Atatürkün tunçlaş- mış şahsı önünde bir kere daha içini dök- mek, doya doya ondan bahsetme, kana kana ağlamak fırsatımı buldu. Dünyanın hiçbir tarafında ve hiçbir çağda ızlırab, matem bu karlar asil ve o- miz fakat ebediyen ya- nörlü bir kılığa girmemiş ve hiçbir mil- Jet ıztırabın içinde bu kadar milli birliği, >cilli şuuru ve milli kudreti tezahür et tirmek büyüklüğünü gösterememiştir. Eğer dün Neron Taksim meydanında bulunsaydı gözleri şişinciye kadar ağlar, bu içten yanış, bu ulvi manzara karşı- Kında gordiyom düğümü İskenderin kilı- cını beklemeden kendiliğinden çözülürdü. Dün Taksim meydanında tam 20,000 kişi vardı. Fakat bu 20,000 insandan çıkan ses en tenha bir sokaktaki sükünetten daha fazla değildi. Derler ki, gözyaşı aczin ve ruhun za- vallığını sezişinin ifadesidir. Belki doğ- ru. fakat bizim için böyle mi? Bizi ye - miden yaratan adamın arkasından gözle- rimizin pınarları kuruyup, mecraları tı- kanıncıya kadar ağlamadık değil! Fakat gözümüzden damlıyan her yaş birbirine eklene eklene bir istelagmit sütunu gibi yükseldi. Bu millet azmin'n, bir müllet £oğukkanlılığın bir kelime ile bir millet kudretinin ifadesi oldu. Saat 9. Taksim meydanı kaynaşıyor. Saat 10. Taksim meydanı mahşerın küçük çap- ta bir modeli. Saat 10 buçuk. Taksim meydanı genç ve imanlı bir kalabalıkla ağız ağzına doldu. Şimdi ta- gan bir havuz gibibuinsan dalgasi #okakları istilâ ediyor. Saat 11. Hoparlör konuşuyor: — Arkadaşlar merasime İstiklâl mar-|“ şile başlıyoruz Iztırabı içinde değil, fakat sesinde bo- ğan genç ve dinç 20,000 hançere haykırı- yor: «Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,» Bu bir milletin sesidir; bu Atatörkün sesidir. Bir dakika süküt. Koca meydanda gıt yok. Yarabbil. Bu ne muhteşem bir sükünet, Hepimiz bir tek insan gibi ayni geyi düşünüyor, ayni şeyi duyuyoruz. Nutuklar Şimdi Edebiyat Fakültesinden Abdül- kadir Karahanın ölçülü bir tonla ve çok derin bir heyecanla bezenmiş ateşli ve bütün bir millet ıztırabına makes olan outkunu dinliyoruz: «— Bu tunç abidenin huzurunda, onun yüksek sahibi milli kahraman Atatürkün karşısında, milli saadetimizi (idrâk için toplanıyorduk. Ne yazık! Şimdi onun ö- Yümünden duyduğumuz acıyı İçimizde bir şimşek gibi çakan hasreti göze vura- rak toplanıyoruz. Atam! Evlâdların duydukları azabın hiçbir yüksek san'atla ve edebiyatla te- rennüm edilemiyeceğini anlıyorlar. Sen ki Türk gençliğine: «Ey gençler! Aranız- İda yirmi yaşına gelmiş sayısız Mustafa Kemaller var» demiştin. Senin sözünü lisbat edeceğiz. Aramızdaki Mustafa Ke- | maller otuzuna, kırkına, ellisine de ula- şacaklardır. Ey Sakarya ve Çanâkkalenin şehidle- ri ayağa kalkınız! Dünyanın en büyük adamı aranıza geliyor.» «Türk inkılâbını koruyacağız» Genç hatib bundan sonra hıçkırıklar içinde boğulan sesile şöyle devam etti: «— Etin ve kemiğin Mustafa Kemali öldü. Fikrin ve idealin Mustafa Kemali acak. Türk rejimini, Türk âbını, Türk halkçılığın her zaman koruyacağız, €bediyen yaşı Meydanı dolduran on binlerce insan kep bir ağızdan haykırıyor: — KORUYACAĞIZ!.. Abdülkadir Karahanın boş biraktığı kürsüde genç bir üniversiteli Bayan var: Meserret Süküti.. tam bir Türk kızına yaraşan çok asil heyecanını, ıztırabına imağlüb ettirmeden titriyen, fakat kuv- vetini kaybetmiyen bir sesle, hoparlörle yarışırcasınâ haykırıyor: Bu müstakbel 'Türk anasının sesidir: Atanın meş'alesi «— Atam! Sen Türkiyeye bir meş'ale yaktın, bıraktın! Bunu tutamuyan eller taş olsun.» Meydan Okyanus dalgaları gibi coşa- râk kükredi; — Taş olsun! «Ebediyen yaşıyacaktır» Meserret Sükütinin coşkun söylevini yüksek mühendis mektebinden Berkinin. ki takib etti, Berki heyecanlı bir hitabe ile milletin acısını tebarüz ettirmeğe ça- lıştı ve dedi ki: «— Atatürk, gövdesi Türk vatanı ve kalbi Türk gençliği olarak ebediyen ya- şıyacaktır» Berkiden sonra sıra ile Tıbdan Tarık, Yüksek İktısad ve Ticaret mektebinden Jale, İktısad Fakültesinden çair İffet Ha- In ve Fabri heyecanlı birer söylev ver. diler, Sağıma bakıyorum. Delikanlılar ağlı- yur. Soluma bakıyorum. İhtiyarlar ağlı- yor, Arkama dönüyorum. Minimini #lk mekteb çocukları ağlıyor. Hem de hıçkıra hıçkıra, Kim ölmüş te arkasından istisnasız bü- tün bir millet ağlamış. Atatürk, en bü. yük Türk! Sen hakikaten büyük bir a- damdın, Sana yalnız biz değil, bütün dün- ja ağlıyor. Ağlıyacak ta., Gençliğin andı Şimdi kürsüde Vedia var Genç üni- versiteli andı okuyor. On binlerce ses tekrarlıyor bunu: | «Biz, Türk gençliği Atamızın bıraktı- fı eşsiz mirasa, onun cümhuriyetine, 0- nun inkılâblarına, onun kudretli ve kuv- vetli rejimine, dalma sadık kalmağa; va- tanın toprağına canımızı, istiklâline ka- nımızı vermeğe, şerefimiz, gençliğimiz, namusumuz ve Türklüğümüz namına yü- ce abideniin altında söz verip, and içiyo- Tuz.» İmanlı ve tükenmez enerji ve kudret- Bir sükünet birden bir gök gürültüsile yırtıldı; «And içiyoruz» Je tıka basa dolu bir gençlik sesi gök gü- rültüsü gibi akisler yapıyor, şimşek gibi azametle çakıyor: — AND İÇİYORUZ! Ata, işte bunu bildiği için “gözlerini müsterih kapadı. Ne mutlu Türk gençli- Zi gibi şuurlu, hassas ve içli bir gençliğe malik olan Türk milletine Gene bir millet konuşuyor! Gençliğin sesi, milletin sesidir, Huşu içinde, vecd içinde dinliyoruz; «O benim milletknin yıldızıdır, parlıyacak, © benimdir o benim mületimindir ancaklı Koca Taksim meydanı: Ser asırlar geçse bugünü unutabilir Li lp Gözle: yaşlı, gönüller mahzun omuz- Jar düşük; fakat mukaddes ve sibirli bir iztırabın ırmağında ruhlar yıkanmış, içi Jen andla yepyeni ve tertemiz bir imanla gençlik, gene vakarla, kendisine has © nörle geri dönüyor, 'Taksimden bakıyorum. Galatasaraya kadar rsan nehri akıyor, Kalaba heyecan içine ağır ağır dağılıyor. Bitti Zi için mi?.. Hayır, her an biraz daha ar- fan acısını paylaşmak, ondan biraz daha bahsetmk, onu konuşmak, onu “anmak ve.. ağlamak için. Nusret Saja Coşkun İsviçredeki Türk talebeler de and içtiler Bern, 13 (A.A) — Cenevredek; Türk talebeleri tarafından neşredilen bir be yannamede şöyle denilmektedir: «Biz Türk gençliği, Atatürk'ün şahsın- da cümhuriyetin yaratıcısını ve milletin gadık bir hâdimini kaybetmekteyiz. Bu temir kabul etmez ziyaı heyecanı ile mütehassis olarak hatırası ilelebed kak bimizde yaşıyacak olan o kurterıcımızın bize emanet ettiği eseri muhafaza etmeği taahhüd ederiz.» Üniversite gençliğinin âbideye koyduğu çelenk

Bu sayıdan diğer sayfalar: