25 Eylül LA Cinayet masası Sisotlandyarda yirmi dakika zarfında Te ga eai ye nırcasına yağan bir murda! d eyrediyor- kan güneşin son huımcl_l'm:nîıy:" L N du. Tembel tembel saatine k bi nedi. Saat yediydi. Daha ylP“; ŞaziMlin işleri vardı. Bir kaç sayfa yâzı girdi. mıştı ki, muavini Bingam İçeri — Usta, dedi. Acele bir iş çıktı, tiyorlar, Avukat Hiuıs_::il“_ı Saat yedi buçuktu. Ka ve'zabıla bir otomobil, Hornley, AnaVİR? doktorunu vak'a ma' eZ olduğu diseden ziyadesile müteessir uşak kendi - rünen beti benzi uçmuş bİT leri ladı: â © İT K tü Dü radan diyerek onları, Kütüphane götürdü. ky, Orada, bir iskemlede omuz Ü L Ce y> Sesin yediği bıçak d"uçu]:ı':n:i#*- Bu, avü- - bi mış kalmış birisi koyul an dakika kadar kat Hillarddı. Zabıta doktorü İt ma, ben eve h"' w"'_m" kapandığını düy- du, cesedi muayene "a';;ı_ Fazla faz- evvel, nkıkw (mrada garaj kapısından, —Öleücokowulwıa-dmm 'nu, yoksa dürmüş mü la yarım saat. 7,10 ile 7 yağmur yağıy çıkardım. Yağmur i mi Bakayl r de uzaklaşıyordu. Mmüş ihtimal.. defterini misalir 5) Hornley yemek odasına geçti, G dınml'::un"w. bi polisin belirdiğini çıkardı. Uşak, kapıda bekliyo üNü î“ lîğ::l!n bildiklerinizi ban? anlatma - (8 v :;ıh:;ı;în .,;::u ee ; başladı. — Yatı k y hızı istiyorum, dâ!'n;f'"w Menfild, kana zorlanarak açılmış. İçerisini bom ıın'.ınız.,. Menfil ği kimseler Vaf pulduk efendim. yecanla bağırdı: u,.;' h:gnını!.. Mesele artık kolaylaş ' .ı,ç!n. Etendim bütün servetini kâ- AA Çok para bulunurdu. Da: ::d:ı:ıblh ta birkaç deste yüzer liralık ; | koyarken Yarım saat Lukas sabahları gelir, Orta Tür. Diğer bütün şleri bef ile muavini sonra, Hornley yorlardı. Hiltardın v SA Kai ve ati ihtiy: nfildin tarif ettiği a- doktor: Nelson, M.'. bunun — Hillardın Bettinin kocası Mor- öylemişti ve gene bu dük- olduğunu süy z Mar- tordan, datektif Herlyı Un sahillerinden birinde hasta- in cenub doğurmak üzere bu- örleyin de, Londradaki e- olduğunu öğrenmişti. daha zile bastı. Kapıyı, biyıklı bir delikazlı dim, peki © Daha gelmedi :î_î: d_;';-crek Ü- de sonra bir daha yok! zaklaştı. j Saat altı buçuk idim Efendimle #yal Beldiler. Kapıyt ö Hillard, kendi anahtarile delikanlıya buyur etti. Ben Ye kadar, onlar kl:lt*' Mişlerdi. Derken, efendim Bana üç mektub vererek m'w bo- Söyledi. Sonra dar «Otor yver» dedi. Zukluk var, dönüşte, bir "'hm.muın Ben de postaneye gittim, yağı Yerdim. - Ha müdhiş yağmur dim. Eve © sırada - döndüm. Garaja BT ar. Skotlandyarda telefon ed'#““y"di ll kika evvel girdim. Yani saat YEC . Çukta. O zamana kadar misafir Mister Hillard ise.. Ş — Mister Hillard ile bizlik' Misafirin akşamüstü kendisin . ;iımm ayni olduğuna emin misit Men ild?.. damadı, biricik kızi atmamı Hornley bir siyah saçlı Ve kırçik 'çî;e anmuı?ı sordu: Frank der gibi onlara Morley siz misiniz?.. Benimle bir perdesli "':' ldıı. ik bir şemsiye konul- Mi ları görünce, bıyık rek müsvinine baktı. öri ütümsemişti?.. Şem- K Snn Posta ,, nın zabıta hikâyeleri — —| katın k fet- Fakat pencereden tıpki nce katıli keşfet- Sonra, sofada asılı duran di desü ile şemsiye de o adamın B KÇAT Nü, şemsiyesini andırıyordu. Dediği 1, yemin edemem, eminim Ter bir delikanlı, kırpık siyah Var.. — Şimdiye kadar onu hiç Mi? Kim olduğunu biliyor m — Hayır efendim. Ama, şunu :;J;ıîî lemeliyim. Mister — Hillard, m'd_n g Vermek için odadan dışarı G'lh“&:m 'e Yel, sofadan geçiyordum. Bfen Sini duydum, ve «Kiziml :?ııu isterim!..» dediğini açık im. Doğrusunu isterseniz, € ğ zi olduğunu o ana kadar bilmiyor: dum, Hornley, zabıta ııoııwıwu!ntıkı halı göz kırptı. Sonra Menfilde € — İyi ettin de söyledin. Belki ıınn!' Olur.. söyle bakayım, ne kadar :lnbı—ri Mister Hillardın — yanın ledi, Silek — Gelecek hafta ikinci ayım #fendim.. — Postaneye — gittiğini, Barajda meşgul- olduğunu dister Hillarda gelen mise Bittiğini biç olmazsa aşağı yi Edebilir misin?.. — Dakikası dakikasına söyliyemlem & a vi dmeze ganen mülettişlerinden HoN D a cinizi yasun : söylendi: kayınbabanızı ba uk. Öldürmüşler, dasın?. K müştük. cevabı yapıştırdı: De;;*k'ube:'ıwonul için buraya geldim ğ dikanlı: — ü Bettiye içi na nasıl anlatacağım?- İlsirden ayağa sıçryarak haykardli e mu."cegîm!. O- N SaürüBü söylüyürü Zavallı kız.. diye firin ne zaman ukarı tahmin BON POSTA Sayfa 7 Eski muharibler arasında bir anket — Harb, cebhede çarpışan insanlara da geridekiler gibi korku verir mi? atili — Fakat neden bana böyle bakıyorsu- nuz?.. Onu ben mi öldürdüm sanıyorsu- nuz?... Şimdi çşaşmak sırası, detektifin muavi- nine gelmişti. Zira, Hornley sakin bir sesle şöyle dedi: — Şu dakikaya kadar, sizden şübhe e-| diyor, Hillardı öldürdüğünüzü sanıyor- dum Mister Morley.. amma şimdi kat'i- yetle eminim ki, katil siz değilsiniz. Bu- nunla beraber, neler olup bittiğini, mak- tul İle aranızda neler geçtiğini heyecan- lanmadan anlatınız.. Morley söze başladı: — Bu akşam gidip kayınbabamı gör- | düm. Kavga ettik. Para yüzünden ileri | geri söylendik. Bana biraz borç para ver- mesini rica ettim. Reddeiti. Zira beni sevmezdi zavallı adam, , Hornley, sesini perde perde yükselten Morleye adetâ çıkışır gibi: — Size heyecanlanmadan anlatınız, de- miştim, dedi. Bu akşam evden kaçta çık- tınız?., — Bilemem. Zira oradan müdhiş bir halde, kızgın olarak ayrıldım. Bunu ka- Çanakkale kahramanları, büyük harbe aid şayanı dikkat hatıralarını anlatıyorlar Bir harb sahnesi bul ederim. Kayınbabamın evine ç defa ' Eski muhariblerden Bay Mehmed | hasında hâkim olmadığına, iki üç tüfek uğramıştım. İlk gittiğim zaman, saat be-| Şükrü anlatıyor: patladıktan sonra harbedenlere büm- | — Harb şüphesiz ki çok kötü bir şey-| başka bir his geldiğine en iyi bir işaret- şe çeyrek vardı galiba. Gelmemişti. O- nun üzerine gittim, bir gazinoda çay iç-| dir.. fakat korkunç aslâl Bunu size tim. Yarım saat sonra tekrar yokladım. | Söylerken zannetmeyiniz ki kahra - Uşağı, «Nerede ise teşrif ederler» dedi.| Manlık göstermek istiyorum. Hayır!... Ben de, sokakta bir aşağı yukarı dolaşa- Size hakikati olduğu gibi anlatıyorum. rak, tünel ağzında kendisini beklemeğe | Harb öyle bir şeydir ki onun içine gi- başladım. Kayınbabam, -beşi yirmi geçe| filmeden evvel korkusunu duyarız... tünelden çıktı. Birlikte eve geldik. Kü-| Fakat bir kere içine girip de hele tübhane odasına girdik. Doğrudan doğ- | toP patladıktan sonra ilk korku ânı ge- ruya maksada girişerek ziyaretimin se-| Ser geçmez hemen kanıksarız... Dışın- bebini anlattım. Açık açık, «Ben sana| da kalanları dehşetten tir tir titreten metelik vermem» diye teklifimi reddet- | harb sahneleri bizim için âdi ve günde- ti; birbirimize ağır sözler söyledik. Bak- | lik vakayi haline geçer. ” N y d ü tım. Bu kodar patırdıdan sonra burada| Ben Umumi harbde takım çavuşu | SiPetlerinde Kırkkiliseli İsmail isntin- dürmanın manası yok. Çıktım. Yağmtır| idim, Biz jandarmadan teşkilâtımızlâ de bir arkadaşımla oturmuş bir gün yeni başlamıştı. Arkamdan, «Dur gitme, |nizamiyeye kalbolduk. Ve Edirne-| ©Kmek peynir yiyar ve kim bilir nere- dinsin de öyle gidersin» dedi. Dinleme- | den Çanakkaleye sevkedildik.. — bizim| det bulup buluşturduğumuz bir şerbe dim, parktan vurarak saat yedide evime cebheye sevkedildiğimizin akşamı o-| ti içiyorduk. O gün de düşman topçu döndüm. nuncu alay harbe girmişti. Biz on gün | €tdahtı yapıyordu. Merminin topun — Saat yedide evinize döndüğünüzü | kadur Kiremidderede istirahatten son- | ağzından çıktığı zaman işitilen sesi du- © kadar kat'iyetle söylüyorsunuz. Mis-|Ta bir gün öğleye doğru alay .kuman-| yunca kendimizi düşünmüyorduk, eli- ter Morley.. Bunu isbat edecek şahidiniz| danlığının zeminliğine bir süvari koş- | mizle şerbetin üstünü örtüyorduk, mer var mı dostum?.. tu. Bunu görünce tabil yüreğimiz he-| minin sadamesile kalkan toz, toptak — Benim bildiğim şahidim yok. Bunu ıeuıııı_ııı:iı. Çünkü vaziyeti —anlamış- | şerbetin içine düşmesin diye telâş edi- kat'iyetle söylememin sebebi de şu: Çün- | #k- Bölük kumandanlarını çağıran a-| yorduk. Canımız aklımıza bile gelmi- kü eve gelir gelmez radyoyu açtım ve| 8Y kumandanı seri bir emir verdi. İki | yordu. saat 7 de verilen ajans haberlerini dinle- dı:ıkı .:ımlım ı:;:ık ku';nandhın(:ıknmıı dim. Bel ldiğimi görmüş avdet ettiler, len parlandı ve ü ,gı:m"::!_”:w:__*' ER Domüzdereye doğru yürüdük. Oraya Hörnley, muavinine döndü ve: — , — |giden yol da bir dere içinden gider... — Uşak — Menfild - cenablarının Biz de bu dere içinden gidiyorduk. İş- garpa sarıyor, diye mırıldandı. te orada birinci defa olarak ateşe ma-| Harb beni evinde bekliyen, andan ha- Muavin: Bingam hayretler içinde sor- | "UZ kaldık. Tayyareler bombalarile bi-|ber almıya çabalıyan, her dakika onun Na zi dövüyorlar, verdikleri işaretlerle(içinde bulunduğu tehlikeleri düşüne- — Üstad, Morleyin katil topçuyu da üzerimize ateş ettiriyor-|cek vakti olan analar, kız kardeşler, eş- nereden hükmediyorsunuz? lardı. Düşmanın top aleşi altında koşar |ler, nişanlılar... Yoksa harb edenin Hornley sadece: adımlarla Domuzdereye döğrü — ilerli-| harbetmekten korkmıya vakti olur — Menfildin müdhiş bir yalancı oldu-| Yorduk... Domuzderede bütün sıçan | mu? O ilk günler biraz gönül çarpın- ğunu anladım, dedi. vollarını efradla dolu bulduk. Yol açıp | tısı yapmaz değil... Meselâ ilk günlerde * düşmana gitmeğe imkân yoktu. Domuz yeni efrad iken siperde rahat durulmaz, Morleyi otamobile alarak, Hillardın e- durmadan ateş edersiniz... Ve tabit vine doğru yollanan Hornley, dıreksiyo- tehlikeyi de üstünüze çekersiniz... Fa- na geçti. Yanına da muavini geçti. Horn- kat insanı İnsan yapan, insana yürek n . JeY, MURDE GİREU MA Geaa a e yarıllğı lez, dimmen içeriinde | 'eren gey müharebedir.. Üç eç öyek yerden başlamak istermiş gibi, muavin'- gözgözü görmüyordu. pıı]ayıp da beş altı arkadaş yanınızda he Henüz harbe girmiş gençlerdik. İlk| öÖldü mü, korku da onların ruhile uçar, 5e Bingam, dedi. İdareye bu akşam sa- heyecan ve belki de korkumuz çok u-| gider. Ama harb kötü şeydir. Yıkıer at kaçta geldiğimi batırlıyor musun? | ZUN sürmemisti. Birkaç dakika belki| dır. öldürücüdür. Bir kere harb eden Bardaktan boşanırcasına yağmur — yağı- | YATIM saat sonra artık hiç harb görme- | elbet de bir daha boş yere istekle mu- yordu değil mi?.. Evden çıkarken yağmur | MiS bir insan gibi düşünmemize ve| harebe etmez... Fakat vatan müdalaası başlamıştı ve saat te yediye yirmi vardı. | Korkmamıza imkân yoktu. Hissiyatı- | icab etti mi, ölmekten de, öldürmekten Saat yedide daireye vardıktan — birkaç| "!Z değişmişti. de çekinmez... Çünkü harbin dı_qınfiı dakika sonra da, yağmur birden diniver- | O ateş ve kan âlemi bizim için hari- olduğu gibi harbin içinde de ölümün di. Şimdi, gelelim Morleye, şemsiyesine | kulâde olmaktan sıyrılıvermişti. O gün | tceli gelene tesadüf ettiğini bizim gibi bakalım, nasıldı?. Talak değil mi?, Islak | gece oluncaya kadar düşman hücum | harbin içine on dokuzunda girin bil- olduğuna göre, demek ki delikanlı, 640 | yapıyor, biz müdafaa ediyorduk. Onlar | mem kaç yaşında çıkanların hâlâ sağ ile 7 arasında eve dönmüştür. Zabıta dok- | siperlerine girdikleri zaman bu sefer| kalışı şâhiddir. Harb korkunç değildir, toru da Hillardın 7,10 da, belki de daha | biz hücumlara geçiyorduk. İçimizde| astil korkunç olan şey şerefsizliktir. sonra öldürülmüş olduğunu söyledi. Men- | henüz © gün bizimle beraber birinei H H. defa ateş hattına girmiş olan bir arka- pielen ği fild ise, Morleyin, kendisinin Skotland Yarda telefon edişinden on dakika evvel| daşımızın, rahmetli Kotsarlı Mustafa-| Dil bayramı yarın nin kahramanlığını zikretmeden geçe- evden çıktığı iddiasında bulunuyor. Bu da o zaman saat yediyi yirmi geçiyor| miyeceğim. İri yarı bir çocuktu. Tabif Kutlulanıyor demektir. fazla ateş oldukca biz kendimizi top| Yarınki pazartesi günü dil bayramıdır. Uşağın ifadesi doğru olsaydı. delikan- | çukurlarına atıyor ve bu çocuğa: «Mus-| Bu münasebetle memnleketin her taralm. lının şemsiyesi ıslak olmuyacaktı. Esasen, | tafa, Mustafa» diye bağırıyorduk.. o, |'da olduğu gibi şehrimizde bu bayram sofada bunu görür görmez, yanlış kapı| bir şey duymüyordu. Bir aslan gibi| zengin bir programla kutlulanacaktır. çaldığımızı hemen anladım ve delikanlı- | düşmana saldırıyordu. Düşman istih- | Bütün Halkevlerinde Dil Kurumu namı- nın verdiği ifade de, kanaatimi kuvvet-| kâmının önüne tek başına gitti. Yağ-|na Ankara radyosundan verilecek kon- lendirdi. Onun için de sana: mur gibi yağan kurşunlar onun vücu- | ferans dinlenecek, Üsküdar, Şiışli, Eminö- — Mendtilâ cenablarının işi sarpa sarı-| dünü delik, deşik etmişti, kalbura dön-| nü, Beşiktaş Halkevlerinde Türk dili - müştü. mevzuu üzerinde birer konferans, kon- a Onun bu hareketi korkunun harb sa- |S8T ve temsil verilecektir. tir, Bu muharebe on üç gün sürdü. On üç gün sonra çıktığımız zaman bölük- ten hemen hemen kimse kalmanuştı. Yalnız biz jandarma efradı seksen kü- sur kişi harbe girmiştik. Dokuz kişi döndük. Fakat sizi temin ederim ki o1 dan sonraki harblere girişimde artık hiçbir korku duymadım. Meselâ daha sonraları hiç unutmam, Kanlısırtın gerisinde Mehmed çavuş * Eski muhariblerden Hüseyin ça- vuş cevab veriyor: — Harbden, harbetmiven karkar, işi olmadığına hiç siper yoktu. İki taraftan atılan top- dedim. (Devamı 11 inci sayfada)