Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
K A Kl_' e saRekdan —- e— u FİYAKASI ir taksi ile, Beyoğlundan İz-| tanbula geçiyordum. — Taksi Karaköydeki çivili geçide yaklaşmıştı. | Geçid başında erkekli, kadınlı bir kala- balık vardı. Şoför, kornayı acı acı öttür- dü. Gaza bastı. Taksinin sür'ati arttı. Ge- çid başındakiler birbirlerini ite ite geri- lediler ve benim içinde olduğum taksi sür'atle önlerinden geçti. Şoföre sordum: — — Neye böyle geçtin, yavaş geçmek icab etmez mi idi? ı Şoför, başını kaldırdı, dikiz aynasında göz göze gelmiştik. — Fiyakası böyle! Dedi. - Çivili geçidin başmmda karşıdan karşıya geçmek nöbetini bekliyenler arasında idim. Otomobillerden, arabalardan, tram- vaylardan bize sıra gelince hep birlikte hızlı hızlı yürüdük. Fakat içimizden bir tek kişi gayet yavaş yürüyordu. Ben kar- şıya geçtikten sonra dönüp baktım; o, da- ha yolun yarısına değil, dörtte birinc bile gelmemişti. Geçip gitmesini bekliyen; tramvayların dandanlarını, otomobillerin vankvanklarını, arabacıların hayda des- turlarını duymuyor gibi idi. Bekledim.. yanıma geldiği zaman sor- düm: — Neye siz de herkes gibi çabuk yürü- yüp geçmediniz? Yüzüme baktı, gülümsedi:- — Fiyakası böyle! Dedi. * Tramvaylardan, vapurlardan atlıyan- ları, radyolarını son hadde kadar açan- ları, şuna buna sarkıntılık edenleri, umu- mi yerlerde yüksek sesle konuşup etra- fındakilerine rahat vermiyenleri, sokak- larda nârâ atanları; daha ne bileyim, bu tarzda birçok münasebetsizlikler yapan- ları düşündüm.. kendi kendime: ” — Acaba onlara da: «Niçin böyle yapı- yorsunuz?» desem ne cevab verirler, de- dim, Verecekleri cevab, herhalde, çivıli kal- dırım kahramanlarının verdikleri cevab- dan başka olamazdı. — Fiyakası böyle! Gürültüye karşı mücadele açılıyor, in- tizamsızlığa karşı mücadele açılıyor.. bü- tün bunlar çok iyi.. fakat gürültüye, in- tizamsızlığa, daha birçok münasebetsiz- liklere sebeb olan: — Fiyakası böyle! ye karşı da bir mücadele Aaçılsa... Az zamanda şehirli mükemmel bir insan ve şehir en temiz, en muntazam, en gürül- tüsüz şehir olurdu. İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz GER Ayakkabı ne vakit yapıldı? Eski insanlar - dan kalan eser- lerden anlaşıldı - fına göre ayak - kabının 2000 yıl - lık bir mazisi var- dır. Eski Yunan - lılar — zamanında kullanıldığı — gibi eski İran ve eski Romada da kul - lanılıyordu. Fakat o zaman bayağı de - riden yapılmış bir çarık şeklinde idi, İple bağlanırdı. Evvelâ İraniler, bilâ - hare de Romalılar ip bağ yerine düğme kullandılar. Ayakkabının eskidenbe - ri kullanılmakta olmasına mukabil bil- ' diğimiz şekle girişi, bilhassa topuk kıs- minin çıkışı nisbeten yenidir ve 14 ün- İngiltereda kaç kişi çalışıyor ? İngilterede iş ve işci — meselesin - den bahsedilince herkes işsiz amea - le mikdarını işit - meye, Z milyon, bazan da 2,5 mil- yon demeğe alış - mıştır. Buna mu- kabil İngiltere - de kaç amelenin çalışmakta olduğunu biliyor musunuz? İngilterede çalışan amelenin mik - darı tıpki işsiz kalanlarınki gibi günün vaziyetine tabidir. Bununla — beraber 1937 yılında yapılan bir istatistiğe gö- re; takriben 18 milyon kişidir. Bunla - rın 11,659,000 tanesi sigortalıdır. —— cü asırda başlar. Çizme ise 15 inci asit- da görünmüştür. Kız ve erkekte Evlenme çağı? " Ankarada oturan bir genç kız, İz- mirde oturan bir genç erkek âdeta sözleşmişler gibi garib bir tesadüfle benden ayni günde: ; — *«Kadında ve erkekte en makul evlenme çağının ne oldüğünü» soru- yorlar. Medeni kanun muayyen bir yaş nisbeti tesbit eder. Fakat hakikatte bu hudud asgari dereceyi gösterir, fiiliyatta her alâkadarın şahsına ve vaziyetine göre değişir, katt mahi- yeti haiz değildir. Muamelenin kanuni cebhesini bı- rakarak pratik hayatta tatbikı şekli- ne bakalım: Genç kız için, istisnai vaziyetler haric, evlenme çağının başlangıcı 17 dir. 8 sene sürer ve 25 yaşında ev- lenen bir genç kız, büyük şehirlerde pek geç kalmış sayılmaz. Evlenme çağının kadınlarda baş- langıcı olmasına mukabil sonu yok- tur. 30 u, 40 1, hattâ daha fazlasını da bulabilir, fakat 25 den sonra nor- mal hadden gittikce ayrılınmış sayı- lır. Erkeğe gelince, köy hayatını ba- his mevzuu yapmıyacağım, oralarda 17 sini aşmış her genç erkek olgun- laşmış bir aile babası namzedi sayı- hır, fakat büyük şehirlerde erkek için evlenme çağı hayatın ve istikbalin temin edilmiş olduğu gün gelip çat- mış sayılır. Öyle gençler vardır ki 25 yaşında mükemmel bir yuva kur- mıya ehildirler, fakat buna mukabil gene öyleleri görülür ki 30 yaşını geçmiş olmalarına rağmen kendileri için evlenme çağı henüz hülül et - Memiştir, Tıb ve içtimaiyat artık ev- lenmeyi tavsiye eder, fakat tecrübe maddi vaziyetin de muvaffak olmuş olmasını şart koşar. İki okuyucumdan biri bana: '_ — Ben evlenebilir miyim? diyor. Kendisine: — Hay hay, diyeceğim, sizde lâ- zım olan şartlar ziyadesile mevcud- dur, evlenebilirsiniz. Buna mukabil ikinci okuyucuma, daha yaşlı, daha tecrübeli, daha olgun olmasına rağ- men: — Biraz daha bekleyiniz, demeyi Zzaruri buluyorum. * Ankarada Bay (F.) ye: Bana anlattığınız vaziyetle, gaze te sütunlarına geçirilmesinde mah: zur tasavvur edilebilecek bir nokta" göremedim, fakat mademki öyle is- tiyorsunuz, —düşüncelerimi hususi mektubla anlatacağım, * İzmirde Bay Sabri'ye: Erkeğin «para cihazı» istemesi biz- de ötedenberi âdet olmamıştır, fakat bu, frenklerde ezeldenberi mevcud olan bir usulün müdafaa edilebile- cek tarafları bulunmadığını göster- mez. Yeni kurulacak bir yuvanın âtisini temin bahsinde her iki tara- fın elbirliği etmesi neden mahzur- lu görülsün? TEYZE Pratik güzellik bilgileri Güzelleşmek için mutlaka pahalı tu- valet malzemesi kullanmaya lüzura yok- tur. Ucuz, basit, ele geçmesi kolay ne ka- dar maddeler vardır ki yerinde kullan- masını bilince birer fevkalâde güzellik vasıtası olurlar. İşte hatmi kökü, işte çavdar unu, por- takal çiçeği suyu, peygamber çiçeği ve işte hergün elinizin altında duran gül suyu., Bütün bunlar en iyi kremler, losyonlar kadar iyi birer tuvalet malzemesidir. 1. Yüzünüzün derisi kıvrılaşmaya baş- ladı. Ya suğoktan, ya sıcaktan... Çünkü güneş te, rüzgâr da deriyi kurutabilir. Mesele kuruluğun hahngisinden ileri gel- diğinde değil, bir an evvel gidermekte. Derhal kaynar suya atılarak alınan koyu bir hatmi suyu yapınız. Buna, ya- ralarda kullanılan, gazlı bezi kat kat e- dip daldırınız ve yüzünüzü tıpkı kompres yapar gibi bu bezle sarınız. On dakika sırtüstü yatıp bekleyiniz. Kuruyan cildi yumuşatmak ve tabii haline döndürmek için bundan daha müessir çare hemen he- men yoktur. Hele fazla sıcağın veya fazla soğuğun tesirile derinin üstünde - bilhassa burun ucunda - görünmeye başlıyan incecik, kırmızı damarları teskin etmek bakımın- dan bu usul fevkalâdedir. 2. Bu derdin ikinci bir çaresi daha var- | diır. O da ayni derecede basit ve faydalı. Bütün yüze önce yağlı bir krem (krem yoksa lanolin, o da yoksa bir kabla kay- nar suya daldırilarak ılıklaştırılmış çiy süt) sürmeli. Üstüne gene sıcak bir kre- me batırılmış gazlı bezler koymalı, Gene tıpkı kompres yapar gibi... Böylece on beş, yirmi dakika bekleneceği için gazlı bezlerin üstüne kaynar suya batırilmış bir peçete koymalı ki sıcaklığı devam etsin. 3. Yaz geldi, geçti. Onunla birlikte ya- nık renk modası da geldi, geçiyor. Kışı beklemeden daha şimdiden renklerinin bu arızi esmerliğini gidermek istiyecek- ler pek çoktur. Bunda hakları da var. Bu mevsimin yaza nisbetle koyu olan elbi- seleri, şapkaları açık renk tene ihtiyaç gösterir. Binaenaleyh ne yapıp vapıp bir an önce tabii rengine dönmek lâzım. Bunun da çaresi yok değil. Taze çavdar ununu portakal çiçeği su- yunda hallederek bir. lâpa hazırlayınız. İçine biraz da hatmi tozu karıştırırsanız cildi yumuşatmaya da yarar, O zaman (150) gram çavdar unu, (75) gram hatmi tozu ile karıştırılmalıdır. Bu lâpa iki gazlı bez arasına konularak yüze tatbik edilir. Çıkarılınca bütün yüzü su yerine portakal çiçeği suyile silmek muvafıktır. 4. Göz kapaklarınız şişiyor. Çünkü dı- şarıda gözlük takmayı ihmal ettiniz. Gü- neş, rüzgâr, ışık gözlerinizi yordu. İşte buna da pek kolay bir çare: İki iri pamuk parçasını temiz gül su- yuna batırınız. Her birini bir göz'inüzün üstüne koyup ön dakika arka üstü yatı- nız. Kalktığınız vakit gözlerinizde yor- guünlüuk denen şeyden eser kalmadığını görürsünüz. .... h / Eniştesini bıçakla öldüren Alinin muhakemesine devam edildi —— — — —X Suçlu karısına ve kardeşine küfür ettiği için Ahmedle kavga ettiğini ve sonra ne olduğunu bilmediğini söyledi Çemberlitaşta İplikçi hanında eniş- tesi Ahmedi bıçaklıyarak öldüren Ali ile, suç ortağı karısı Emine ve kız kar- deşi Fatmanın muhakemelerine Ağır - cezada dün başlanılmıştır. Suçlu Ali mahkemeye Türk — ceza kanununun 448 inci maddesine tevfi - kan muhakemesi ve tecziyesi talebile verilmiştir. Mahkemede okunan iddianameden ve dinlenen şahidlerin — ifadelerinden anlaşıldığına göre, hâdisenin sebebleri ve cereyan şekli şudur: — . Katil Alinin kız kardeşi Fatma Ah- medle 11 sene evli hayatı yaşamış ve geçen yıl, geçimsizlik yüzünden, mah- keme kararile ayrılmışlardır. Bundan sonra Ahmed yeniden karisile barış - mak için, müteaddid — müracaatlarda bulunmuşsa da, daima red cevabı al - mıştır. Fatmanın biraderi olan suçlu Ali ise, İplikçi hanında sergicilik yap - maktadır. Hâdise günü Ahmed Alinin dükkânına gitmiş ve eski kayınbirade- rine: — Karın ile kız kardeşin — randevu evlerine gidiyorlar, onlara nasıl müsa- ade ediyorsun, demiştir. Bu söz üzerine aralarında şiddetli bir kavga çıkmış, han kapıcısının mü - | dahalesile her ikisi de yatıştırılmışlar- dir. Fakat, Ali bundan sonra doğru eve giderek, karısile kız kardeşini yanına almış ve tekrar dükkâna — dönmüştür. Ve Ahmede hitaben: — Ey, göster bakalım, haydi. Bunlar hangi randevu evine gidiyorlarmış, de- miştir, Kavga büyümüş;, neticede Ali bıça - ğinı çekerek, Ahmedi iki yerinden ya- ralamıştır. Kadınlar da Ahmede san - dalyalarla hücum etmişlerdir. Suçlu, mahkemede: — Ahmed karıma, hemşireme küf - İretti ve üzerine hücum etti. Sonra ne oldu? Artık bilemiyorum. — Kendimi kaybetmiştim, demiştir. Muhakemeye bugün de devamla, müddeilumumit Ahmed Remzi Berkmen iddianamesini okuyacaktır. , Kadınlardan Fatma tahliye olun - muştur. Muhakemea edilirken ayılamıyan sarhoş Aksarayda 24 saat evinde rakı içen ve ev sahiblerini rahatsız eden Osman isminde biri adliyeye verilmiştir, Sultanahmed | inci sulh cezada mu- hakeme edilen suçlu, hâlâ ayılamadı - ğından, mahkemede bağırmış, gürültü. etmiş, neticede 4 gün hapse mahküm olmuştur. Karakolun mühürünü kullanan sabıkalı yakalandı Kendisine sivil polis süsü veren bir genç, yakalanarak, dün müddeiumu - miliğe verilmiştir. Seyfi ismindeki suçlu, evvelce sir - 'katten 10 ay hapse ve o kadar müddet te emniyeti umumiye cezasına mah - küm edilmiştir. 10 ayı ikmal ederek, tahliye olunan Seyfi, Sultanahmedde bir — karakolda her gün emniyet cezasına devama ba$” lamıştır. Fakat, suçlu bu sefer de karakolul resmi mühürünü hüviyet cüzdanmdauü resminin üstüne basmış, üstüne de ŞÜ cümleyi yazmıştır: «Sivil polis memü” rudur.» ' Bu suretle cezasını çekmek üzer? | devam ettiği karakolun resmi damga * siyle, kendini polis mevkiine geçirı'mît*l_İ isteyen sabıkalı yakalanarak, adliyeyt verilmiştir. 1 Suçlu, müddeiumumilikte bunu (6 na bir maksadla yapmadiığını, yenislnî“ yaptırmak üzere kendisine verilen mü” hürle hüviyetini damgalamasının sü$ olabileceğini bilmediğini söylemiş VJ; — Emniyet cezasına o suretle de“ vam ettim ki, karakol da benim iyi bit adam olduğumu anladı. Emniyet etf Yenisini yaptırmak için bana mühü verdi, demiştir. İ | Müddeiumumilik Seyfi hakkındâ tahkikata devam etmektedir. | İki çuval hırsızı yakalandı Balıkpazarında bir ambardan çı:ıvîıx çalan Mustafa ile Yani, yakalanmışlılfl!;ı ve adliyeye verilmişlerdir. w Suçlulardan Mustafa, Sultanahmed | 3 üncü sulh cezada yapılan muhake * me sonunda 9 ay;, Yani de 6 ay müd * | detle hapse mahküm edilmişler ve def” hal tevkif olunmuşlardır. Habersiz bir gece misafiri Bursa (Hususi) — Şehrimiz aslîJ?'fE ceza mahkemesinde garib bir meşh“dğ w suçun. duruşması yapılmıştır. Davatl ve şahidlerin ifadelerine göre hâdis€” nin cereyan şekli şöyledir: Alacahırka mahallesinde 10 numa ” ralı evde oturan 40 yaşlarında bayâf Şevkiye evinde yatmakta iken gece Y7 rısı ayağına soğuk bir şeyin dokundi” ğunu hissederek uyanmış — bunu yallıllı başında yatan kızı Nimetin ayağı zaf netmiş, Nimet olmadığını anlayınt? korkmağa başlamıştır. Uykudan uy? q nan kızı Nimet ve oğlu İsmail hemef yataklarından fırlamışlar ve lâmb?_Yı. yakmışlar ve çok garib bir manzara ile karşılaşmışlardır. B Eli yüzü siyaha boyanmış, yalnıf don ve gömlekli bir adam bayan Şevb” yenin yatağına girmiş, yorgana sarılâ” rak uyumaktadır. Bu adamın komşulğ rı Abdullah oğlu İbrahim Kondu oldü” ğunu tanımakta geçikmemişler, davet” siz gece misafirini uyandırmaya çalış ” makla beraber feryada da başlamışlâ”” dır. Fakat bu adam hiç aldırmaksızm. luykusuna devam etmiş, ve gelen koll” şuları Osman ve Musa da hâlâ u $ ta olan İbrahimi uyandırmaya muvâ!:" fak olamamışlardır. Bunun üzerine dîî'. dük çalan bekçiyi davete teşebbüs © mişlerdir. Vaziyetin fenalaştığını biF seden kurnaz İbrahim yataktan fırl) * yarak kaçmak istemiş, Osman ve Mü” sanın mümaneatlarile kaçmasına mej” dan verilmeden zabıtaya teslim edil * miştir. Suçtaki kastın mahiyetini t€8” bit etmek için bekçinin ve suçlu İbr& himin karısının celbine, mahkemem’ başka bir güne talikine karar verilmi$” tir. Bacaksızın maskaralıkları : Moda olan şarkı