10 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

10 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pazarlıksız satış Prensipinin ilk tatbikatı . Yazan: Muhittin Birgen P azarlıksız satış fikrinin ilk tatbi- katına gelcek ayın ilk günlerinde başlanacak. Gazetelerde görülen haberle- re göre bu usul, en evvel et, ekmek, gığa maddeleri ve ayakkabı üzerinde taığ)ık edilecekmiş. Gene ayni haberlere Bgöre, seyyar satıcılar bu uüsule tâbi olmaktan müstesna imişler,. ğ Bu suretle, memleketimizde yeni bir alış veriş usulü tatbik edilmiş olacak, Ha- yattan pazarlığı kaldırabilirsek hakikaten güzel bir şey olur. Fakat, iş felsefe başı- mından mütalea edildiği zaman, bütün hayat, bütün hayatımız. ilk nefesten son nefese kadar uzanıp giden bir pazarlık teşkil eder! Bununla beraber, bahsin fel- sefi tarafını bir kenara bırakalım ve mevzu üzerinde biraz düşünelim. * Pazarlıksız satış usülünün ihdası mevzuunu gözden geçirirken Üüzerinde durduğumuz noktalarndan biri yeni ortaya atılan bu usulün meydana çıkarılışının lüzumundan fazla sessiz oluşudur. Belki, | bu noktada kabahat bizde, yani gazete - cilerdedir. Fakat, bizim kabahatli olma- mız, kanunu ortaya atan mütehassıs bir dairenin hizi tenvir etmemesini hak- lı görmeğe kâfi bir sebeb teşkil etmez. Bu kanunu hazırlıyan daire onun mucib se- beblerini, maksadını ve gayesini halka anlatmakla mükellef idi ve bu vazifeyi biz gazeteciler kendiliğimizden yapma - dığımız zaman, o bizi atlıyarak, hattâ bizi dürterek etrafa halka, kabil olduğu kadar fazla izahat vermeli idi. Şu halde, ben şahsan, biz, yani meslekdaşlar hep bir arada, eğer vazifemizi hiç yapmamış veya eksik yapmışsak kanunu ortaya atan daire de vazifesini tamam yapmış değil- dir. Tatbikata gelince, o, pisikoloji mesele- sidir. Pazarlık olsa da, olmasa da, bizim memlekette müstehlik alıcı ile kazanan satıcı arasında nihayet bir sulh aktedil- miş bulunmıyacaktır. Bugün pazarlık usu lüne rağmen kendisini daima aldatılmak- ta farzeden müstehlik yarın pazarlıksız alış verişte de gene kendisini aldatılmış farzedecek ve belki de usulün iyi olma- sına rağmen, itiyadından olduğu için da- ha fazla aldatıldığına kani olacaktır. Dikkat ettiğim şeylerden biri de ayak satıcısının bu uüsüle tâbi tutulmaması prensibidir. Bu prensip, bana - maksad da dahil olmasa daki - seyyar satıcılığın husust bir himaye görmesi neticesine va- rılacağı fikrini veriyor. Nohudu, patlıca- nı ve portakalı dükkândan aldığı zaman etiketi görüp parayı verecek olan müs- tehlik alıcı, bilhassa pazarlığı pek seven kadınlar, eski itiyadlarından ayrılmamak için yavaş yavaş dükkândan ayaklarını çekip seyyar satıcılara yaklaşacaklar, Bu takdirde ayak satıcıları yavaş yavaş ço- ğalacaklar demek olmaz mı? Bakalım, bu ciheti de tâtbikat göstere- cek, Eğer tatbikat benim bu mülâhazamın haklı olduğunu gösterirse acaba o zaman da alış veriş teşkilâtımızın çok iptidafliğe doğru bir istikamet alması tehlikesi yok mudur? Bugün bile İstanbulun bir takım sokakları geçilmez hale gelmiştir. Bir kı- sım sokaklarda da otomatik işliyen falso sesli bir «Yüksek Söyler» gibi, sabahtan akşama kadar bağıran satıcılırla kulak - larımız sağırlaşmış, sinirlerimiz geril - miştir. Acaba seyyar satıcılar artınca ha- limiz ne olacak? Acaba, zannedildiği gibi seyyar satıcı- lar müstahsil malını pahalı alıp bunu müştehlike ucuz verecekler mi? Yoksa, bizi dükkâncılardan daha fazla aldatmı- ya mı çalışacaklar? Acaba terazileri ve kantarları kontrol edilecek mi? Acaba ka- liter kontrolüne imkân bulunacak mı? Bunları da bize tatbikat gösterecek, Yalnız tatbikattan evvel ben şu mülâ- hazayı kaydedebilirim: İstanbulda sey - yar satıcılığım tahdidi düşünüldüğünü zannediyorum. Meselâ, arkada yük taşı- mak - gözde kalmakla beraber - mene - dildi. Eşek İstanbula giremez oldu. Yeni usulün tatbikatı ayak satıcılığını himaye gayesini güdüyor ve yahud bu gayeyi gütmeksizin, o sistemi fiilen himaye ede- cekse iki fikir ve iki gaye arasında bir tezad göremez miyiz? * Bu tarzda bir takım sualler karşısında- yız. Bunlara verilecek peşin cevablar İdan yüksek bir SÖON POSTA — Dede sözleri.. -ir dost bin akçeye bedeldir. Liseden çıktığı gün Sinema yıldızı olan Genç kız 18 — yaşlarında bulunan Lana Turner, — Holly - woodda liseden — mezun olduğu gün £ iılme olan istida « © dını sezen sinema kurdları tarafın - © ücretle angaje e « dilmiştir. Kendisi- ne istikbalin (Kla : ra Bov) udenmek. — tedir. Lana Turner ya- | kında film çevir « meğe başlıyacak- tır. Bu hususta yapılan tecrübe « ler çok iyi netica vermiğtir. “Tecrü, be filmlerini mü - tehassıslar — fevkalâde beğenmişlerdir. İtalya İspanya için ne kadar para harcadı? Londrada çıkan Daily Herald gazetesi yazıyor: İspanya harbinin başlangıcın « dan haziran sonlarına kadar, İtalya hü « kümeti İspanya işlerine 180 milyon İn- giliz lirasından fazla para harcamıştır, Ekselâns şoför Belgradda diplomasi mehafili, meşhur Yunan sefiri Bibica Rosettiye (Ekselâns şoför) üÜnvanını vermişlerdir, Bunun sebebi şudur Yunan elçisinin şoförü evlenecek imiş. Gelini de otomobil ile götürmek istemiş. elçi, «benim otomobilime binersin, ben de şoförlük eder, arabayı sürerim» de - miş. Şoför tekrar tekrar teşekkürlerde buluünmüş, amma efendisine lâyık görme- diği için, onu düğün ziyafetine çağırma- mış, buna rağmen elçi ziyafete 15 şişe şampanya göndermiş, kendisi de yemek- te bulunmuştur. O zamandanberi dostları, kendisine Ek- selâns şoför demektedirler. % hakikatin keşfine kâfi gelemez. Tatbikatı beklemek ve bunun hareket ve seyrini dikkatle takib eylemek lâzımdır. Herkeş, her vatandaş bu hareketi dikkatle tedkik etmelidir, çünkü bütün bu işler umumun hayri gayesile yapılıyor. Bu bakımdan ben vazifemi yapmıya çalışacağım. O za- man gene konuşuruz, Muhittin Birgen ee aa Mi Birgin; Fie l İSTER nü almıştır. İ Müellifin kusuru Dün yakından tanıdığımız bir zat Divanyolunda isim ve adresi bizde mahfuz bir tütüncüden bir paket Yenice tütü- 20 gram tütünü ihtiva eden bu paketin üzerinde 22 kuruş yazıldığı ve 20 para da müdafaa vergisi ilâve edildiği halde — Hergün bir fıkra Mütercim, tercüme ettiği — kitabı; tanınmış bir münekkide okumuştu: — Nasıl buldunuz üstad? Dedi. /“-Münekkid düşündü: — Çok güzel tarafları var, fakat gene çok fena taraflarımı bulmak ta mümkün., fakat tercüme eser olduğu için bu fena taraflr sizin değil, doğ- rudan doğruya müellifin kusuru ad- dedilir. — Fena tarafları hangileri üstad? — Üslüb iyi değil — lisan bozuk, cümle hataları pek çok, V Vazifeleri yaya Yürümekten ibaret Olan genç kızlar Bu iki genç kız, yaya dolaşarak ha - yatlarını kazanırlar. — Vazifeleri, bir fabrikanın ayakkabılarını canlı surette teşhir etmektir. Dizlerine — takılı olan pedometre ile de ne kadar yol yürü - düklerini isbat etmektedirler, — Genç kızların konturatında yalnız yaya yü- rümek şartile günde 15 lira alacakları yazılıdır. Arabaya, otomobile veyahud herhangi bir nakil vasıtasına binemez- ler, Elektrikli mücevherler Paris mücevhercileri, müşterilerinin zevkini tatmin edecek yeni bir moda keş- fetmişlerdir. Bundan böyle içinde küçü- cük elektrik ampülü bulunan, mücev - herler satacaklardır. İNAN, İSTER Beceriksiz Bir kocanın Macerası Holandalı bir kadın kocasının İşsiz güçsüz, ay - lâk aylâk orada burada dolaşma - sından, kahveler - de pineklemesin - den bıkıp usana - rak, bir yelken - li tedarik etmiş, ve kocasına ve - rerek: »— Haydi, de - miş al bunu, bin içine, Dünya se - yahatine çık, hiç olmazsa bir şey - ler yapmış olur - Bun... Acar kadının kocası 59 yaşın - dadır. Kâtiblik, mühendislik, fab- rikatörlüük — etmiş — eninde — sonunda baltaya sap olamamış. Teklif kendisine pek cazib görünmüş, bir arkadaşile de- nize açılmış, Fransız Afrikasının garb sahillerinde dolaşmış, oradan — Rio dö Janeiro'ya geçmiş. Fakat arkadaşı has- talandığı için emeline nail olamamış, arkadaşına bakmış, — (doktor isteriz) mânasına gelen bir bayrak uydurarak yelkenliye asmış, 82 gün denizde do - laştığı halde bir gemiye tesadüf ede - memiş. Nihayet, bir yolunu bulup ka - raya çıkmış, arkadaşını hastaneye ya - tırmış, yelkenlisini satmış, — yurduna dönmüştür. Holivudda moda olan yeni bir içki Hollywood yeni bir içkinin çılgınıdır. Güzelliklerini, sıhhatlerini daima muha - faza etmek istiyen sinema yıldızları yeni bir iksir keşfetmişlerdir. Bu iksir de ha- vuç usaresinden başka bir şey değildir. Sabah akşam aç karnına birer bardak havuç usaresi içmek ile insan ne kadar yemek yerse yesin kilo almıyor; binaena- leyh şişmanlamak üzüntüsünden kurtu- luyormuş. b Uyumak için ne yapmalı? Geceleyin yatağa girince, uyumak için ne yaparsınız?.. İngiliz romancılarından Swinnerton, çapraz kelime oyunlarından en güçlerinden birini yanına alır, yatağa girer, hallede ede uyur. Meşhur sinema yıldızı Dorothy Lamour hağif aşk hikâ - yeleri okuyarak uykuya dalar. Lilyan Giş gözlerine siyah örtü örter. Aktör George Brent yatağında karşısına isabet eden du- vara içinde elektrikle oynaşan oyuncak tavşanlar bulunan bir levhayı seyreder, tütüncü 25 kuruş istemiştir. Fazla para istemenin esbabı mucibesini soran müşteriye tütüncü pek tabil bir lisanla: — Yüz para da biz kazanmıyalım mı? Demiş ve paranın gerisini iade etmemiştir. | İSTER İNAN, İSTER İNANMAİ ve hemen uyur. İNANMA! Eylâl îî&o Sözün Kısası Böylesi Kestirme olur _ E. Talu u ayın 27 sinde, İngiliz gemi tez« K— ) Lahları, dünyanın - şimdilik - en büyük vapuru olacak olan Kuin Elizabet translantiğini denize indireteklerdir. —| Kuin Eli t daha dedikodusu ağız« larda dolaşan Kuin Meri'den 4000 ton ka« dar daha büyük hacımda olacakmış.. v& yalnız, — taşıdığı — zincirlerin ağırlığı 2,350,000 kilo çekiyormuş... Böylece, son elli senedenberidir, mali güçleri yenen milletler arasındaki bü « yük gemi yarışı bir merhale daha kay « detmiş oluyor, Fakat, anlaşılıyor ki iş bununla bitmiş mandinin önünde iki İngiliz hâlis kante nın birden koştuğunu gören Fransızlar da muhakkak ki, bir aralık elde ettikleri dünya rekorunu yeniden kazanmak için gelecek yıl daha büyük bir gemi tezgâha hyataklardır. Lâkin bu yarışın sonu neye varacak'i Fennin ve tekniğin hududları çok geniş olmakla beraber, nihayet bir an geleceli ki, en cesim ve mütekâmil deniz ejderinâ ne fazla bir çivi kakmak, ne bir metrâ uzunluk ilâve etmek, ne havalesini arte tırmak ne sür'atini zorlamak İmkânı bu« lunmaz olacaktır. ç Artık O zaman; öyle görünüyor ki, müs hendislerin ve teknisyenlerin tek bit kaygusu kalacak, o da üzerinde yaşadığı«s mız kıt'ayı yerinden kımıldatmanın va işletmenin çarelerini araştırmaktan iba« ret bulunacaktır. Buna, olmaz deyip de gülmiyelim, Dünyanın altını üstüne getirmesini bileni İfen, o dünyayi yürütmesini de bilecektir, Hem de böylesi kestirme olur! Ş E. Talu Hariciye Vekilimiz dün Cenevreye gitti (Baştarafı 1 inci sayfada) Rüşdü Aras, bilhassa Fransız sefareti müs teşarı De Moniko ile on dakika kadar gü« Bu görüşmeği müteakib De Moniko, kendisine müracaat eden — gazetecilerin Fransız hariciye nazırı Bonenin ne vakit Ankarayı ziyaret edeceğine dair sorduk« ları suale şu cevabı vermiştir: — Hariciye nazırı Bönenin Ankarayı ziyareti esasen kararlaştırılmıştır. AncaRi ziyaretin tarihi henüz kat'iyetle tesbit e« dilmemiştir. Beynelmilel vaziyet dolayı « sile Pariste kalmak mecburiyetinde bus lunan Bone, ilk fırsatta Ankarayı ziyareti edecektir. Önümüzdeki hafta içinde Cenevrede buluşmaları muhtemel olan Dr. Rüşdü As rasla Bone, bu hususu ağlebi ihtimal kenle di aralarında kararlaştıracaklardır.» Bugün Sofyadan geçecek olan Hariciya Vekilimiz, ekspresin tevakkufundan istle fade ederek, Bulgar başvekili Köse İva « nofla da görüşecektir. Selânik anlşşmasının imzasından sonra, iki devlet adamı arasında yapılacak olan bu ilk görüşmeğe hususi bir ehemmiyeti atfedilmektedir. | Milletler Cemiyeti konseyi açıldı Cenevre 9 (Hususi) — Milletler Cemfa yeti konseyinin açılış celsesi bugün yapıl« mıştır. Asamble pazartesi günü toplanâs caktır. Konsey toplanması çok sönük ol muştur. Çünkü İngiltere, Fransa, Sovyeti Rusya, Belçika ve Lehistan hariciye na« zırları toplantıya iştirak etmemişlerdin, TAKVİM EYLÜL Rumi sene Arabi sene 1364 10 1357 Ağu_ı-toı Resmi sene v saRl 25 1933 128 CUMARTE " 5. D. 5. D. 5 | 37 3 |53 11 | 065 15 9 |23 Öydle — İkindi Akşam Yatsı SokDeks. |O 8. | b.da Fd g, İta |o las |A2 V 1s | 28 (20 |oi zils Jar|) 9 |is|iz | —halsi değildir. Bugün, kendi favorileri Nor «, | | » ||

Bu sayıdan diğer sayfalar: