MARKALAR ir koyup bin kazanmak İstiyen bazı tüccarlar, Avrupadan, Ame- rikadan, şuradan, buradan kötü mâal ge- tiriyor, ve getirdikleri kötü malı: — En iyi Avrupa malı! Diye piyasaya sürüyorlardı. Tüccar meranundu; çünkü kazancı fazla idi. Maatteessüf elân da memnundu, çünkü: — Eh iyi Avrupa malını aldım! Diyor. Hem kendini, bem de başkala - yasasında ucuza sattığı iddiasında bulu- nan tüccar bu söze kulak asmıyacaktı am- ma, hükümet onun da çaresini buldu: — Hariçten gelecek eşyaya fazla güm- rük koydum. Hattâ bir kısmının idhalini menettim. İşte o zaman bir koyup bin kazanmımı - ya alışmış tüccarın benzi sarardı: — Kâr elden gidecek! y mal çıkardılar. Bu ârada o eski açıkgöz tüccar da boş durmamıştı. O da hariçe gitmiş, hariçten bir takım şeyler almıştı. rük Memuru açikgöz tüccarm getirdik- lerini gördü. Kanunları okudu, talimat - |nameleri gözden geçirdi, sordu, soruştur- |du: — Bunlar gümrükten geçebilir mi? Hiç bir kanun, hiç bir talimatname bunların gümrüklen geçmesini menet - tancılara dağıtıldı. Oradan mağazaların camekânlarına, raflarına konuldu, açık- Bgöz tüccar, hariçten getirdiği bu yeni şey- ler yüzünden gene hesabsız para kazanı- yordu. — En iyi Avrupa malını aldım! Minimini kızlar için saç modelleri N K ZX Uzun saç modeli Kısa saç modeli Sarı, siyah, kızıl, kumral... Bütün ço- cuk saçları güzeldir. Çünkü ipek gibi yu- müuşacıktır. Kendilerine mahsus güzel bir kokuları vardır. Dokundukça Insanın adetâ parmaklarını okşarlar. Bu kadar Bir sarhoşluk suçlusu mahkemeye Sarhoş olarak ihzaren getirildi Adliye tabibi suçluyu muayene ile ifadeye gayri muk- tedir olduğunu tesbit ettiğinden duruşması geri bırakıldı Arzuhalci Hayri isminde bir adam | maksadile, Kadıköyüne gitmek istedim dün Asliye birinci ceza mahkemesin -| ve köprüden vapura bindim. Salona o« de bir hâdiseye sebeb olmuştur. Hayri bir türlü bırakamadığı içki yüzünden ikide bir, bir vak'a çıkarır, mahkeme kapılarını aşındırır. Son defa gene bu yüzden birini ya- ralamış, mahkemeye düşmüştür. Bu son hâdise Hayrinin maneviya - tına tesir etmiş ve artık kat'l surette içkiyi bırakmağa karar vermiştir. «Töv Demek gafletinde bulunan da, bir ke-| güzel bir saça ne yapılsa yaraşır. Çocu-| be» isimli içki aleyhinde ve gençlere re daha, hem de safçağına aldanıyorlardı. | ğun berrak cildine, temiz çizgili yüzüne Nasihatlerle dolu bir de kitab yazmış, * Açıkgöz tüccarın Avrupadan getirdiği şeyler ecnebi malları değil, yerli malla - rının üzerine yapıştırılmak üzere hazır - * Hükümet dediğini yaptı. Yerli fabri -| lanmış ecnebi markalardı. kalar, dışarıdan gelen mallara kat kat faik İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz ? —| Hindistanda iki türlü Yahudi var da Kolabada bu - lunurlar. Fakat bu Yahudilerin Hindistana milâdın ilk se- nelerinde hicret ettikleri de meydana çıkmıştır. Bombay Yahudileri milâdi € ncı asırda Yemenden geldikleri ihtimal dahilindedir. Hindistandaki Yahudiler, iki kabiledir. Kabilelerin birisi beyaz, diğeri siyahtır. Arab Yahudiler, tıpkı yerli müslümanlar gibi giyinirler, beyaz Yahudilerin elbi - seleri başka türlüdür. * İbtida! insanların süsü Kenya kadınları bütün Gdünya ka- dınları gibi süse düşkündürler. — Ellle - rine geçen telgraf tellerinden süsler, Mektublaşmak Meselesi.. Elimde masum bir genç kızın mek tubu var, Tirşe kâğıd üzerine ya - zılmış, altına iki inisiyal atıl - mış E ve A.. Söylediklerini tekrar edeyim: — eŞimdiye kadar — hayatta hiç kimse ile konuşmadım, çok kimse - ler konuşmak istedi. Fakat ne aile şerefim, ne kendi karakterim buna müsaid değil Öyle her kız gibi konuşmakta alış verişim olmadığı için hepsini de red- dettim. Fakat bu yakınlarda bir genç durmadan bana mektub yazıyor, ben de her gönderdiği mektubu yırtıp a- tıyorum. Fakat nihayet düşünmeye başladım. Acaba bir cevab yazıp fik- TİNi sorayım mı dersiniz? — Yoksa susmaya devam etmek mi mürac « cah?» Dd Kızım, delikanlının fikrini sor - maya lüzum yok, meydandadır: Bir gönül eğlencesi aramış, seni bulmuş, aklınca merak uyandıracak bir usul İle konuşmayı temine çalışmakla - dır, Muvaffak olursa bir müddet vâ- kit geçirecek, sonra bıkacak, zevkini tatmin ettiğine inandığı — dakikada bir başkasına geçecektir. Gençlikle - Kırım harbi nasıl oldu? 1852 de Fransız imparatoru üçün - cü Napolyon, 1740 da akdolunan - bir muahede ahkâmı- na dayanarak Fi- listindeki mukad- des yerlerin lâ - tin kilisesine iade- Bini istedi. Ruslar tarafından yardım gö- ren Yunan kilisesi zamanla lâtinleri, bu camladan çıkarmıştı. Dini meselelere ka- rtışmıyan Türkler, Fransa veya Rusyaşı gücendirmek istemediklerinden kâh Rus- lara, kâh ta Fransızlara uysallık göste - ren bir siyaset kullandılar. Sonunda, Rus- yanın tehdidine maruz kalınca, 1853 bi - rinciteşrininde Rusyaya harb ilân otti - ler ve Fransa, İngiltere ve Sardunyadan yardım görerek 1855 e kadar muharebe ye devam ettiler. Bu sıralarda sulh tek- lifinde bulundular. Ve muahede mart 1856 da imzalandı. e — peler, halhallar bilezik ve taçlar yaparak, bunları kulaklarına, buyunlırm.ı, başla- rına takarlar, rinden itibaren teati ettikleri mek - tubları kolleksiyon yapan erkekler vardır, aralarında kendilerine yaz - mak bedbahtlığına uğramış olanla - rın şereflerini düşünmeksizin bu mektubları dostlarına gösterenler de bulunur. Hattı hareketinde devam et, da - ha doğrusu bundan sonra — gelecek mektubları annene ver, arkasını kes tirmenin yolunu bulsun, Bayan Mehlik'in bir derdi var: — Bir gencle ara sıra buluşup ko- nuşuyoruz, beni sevdiğini söylüyor, ahlâkı fena değil, tıpkı benim iste - diğim gibi, yalnız bir alaycılık tabia- ti var ki beni kızdırıyor, ne söyle - sem Jâtifeyle karşılıyor, ne yapsam gülüyor, üstelik yalancı — olduğu da muhakkak., — Ciddt bahse yanaşmıyan ekse - riya ciddi bir bahsi devam ettirme- ye muvaffak olamıyandır. Kafasın - da bir süjeyi develöpe — edebilecek kudret yoktur, cehaletini lâtife ile örtmek ister. Yalana — gelince, fena karakterlerin en başında gelir. Fakat a kızım sen, gayestiz ve he- defsiz, boş bir münasebeti idame et- mekten ne zevk düyüyorsun? Onu töyler misin? TEYZE (30) | de hemen her şey yakışır. Ancak her ku- vafür onu ayni derecede güzelleştiremez. Çehresinin hususiyetlerini ve körpeliğini gözönünde tutarak seçilecek bir kuvafür mubhakkak ki rasgele bir saç modelinden daha fazla yakışır. Çocuk saç modasının bariz ve muay- yen vasfı şudur: Kısa saç. Yani ense meydanda kalacak. Fakat tabiat bazı ço- cuklara © kadar gür, güzel bir saç bağış- lamıştır ki insan, pek haklı olarak, bu saçları kısaltmaya kıyamaz. O zaman ya- pılacak şey uzun saçların çocuğu vaktin- den evvel büyümüş gibi göstermemesi için bir yığın dalga ve bukle yapmaya kalkışmamaktır. Örgü, çocukta — karışık bir kuvafürden bin kere daha güzel gö- rünür, En iyisi uzun bırakılan saçları ör- mek ve bu örgüleri - minimininin yüzü- ne yakışan bir şekilde - tepesinde, yan- larda, arkada toplamaktır. Esasen körpe kızların kuvafürleri - is- ter uzun, ister kısa - mümkün olduğu ka- dar basit olmalıdır. Çünkü bir kere ço- cuk hergün saçlarının dakikalarca kıv- rılmasına sabredemez. İkincisi karışık bir kuvafürün oynayıp zıplamaya taham- mülü yoktur, Çabucak bozuluverir. Bu da çocuğu pek çirkin gösterir. Üçüncü mahzur: Bu türlü kuvafürler permanant yaptırmayı icab ettirir. Permanantsa ço- cuk için değildir. Dördüncü ve belki hep- sinden daha mühimi: Çok dalgalı, buk- leli bir saç, çocuğun körpeliğine uymaz. | İşte bütün bu mahzurlar, kız çocuk ku- | vafürünün basit ve sade olmasını zaruri |bir hale koymuştur. Basitten maksad |dümdüz taramak değildir. Değil beş, cn,l İon iki yaşlarındaki miniminilerin, hattâ | |daha küçüklerin bile saçlarına güzel bir ğ;e)d] vermek esastır. Meselâ saç uçları bukle bukle kıvrılır, önler hep arkaya taranır, bir kordeli ile bağlarır. Çocuk ne kadar koşsa oynasa saçları yüzüne mağılmaz. Ensesindeki bukleler de az çok bozulmadan durür. Düz saçları kıvırmak güç olacağı için bukleden vazgeçilir. Saçların uçları en- sede ve yanda içeri doğru bükülür. Yan- lara birer'yassı dalga çekilir. Bu dalga- nin iki yanı iki ufak toka ile sıkıştırılır. Kıvırcık saçlar pek kabarsın diye daha kısa kesilir. Yanda, önde yfak bukleler, tepede dalgalar yapılır. Yuvarlak yüzlü bebeklerin tam te'pcıı hattâ bunu bastırmış, dostlarına ve adliye muhitine dağıtmıştır. Fakat, gelgelelim Hayri gene kara- rında sebat edemiyerek, içmeğe baş - lamıştır. . Bu yüzden Asliye birinci cezadaki muhakemesini de takib edememiştir. Arzuhalci Hayrinin suçlu bulundu- ğu bu davanın da mevzuu, sarhoşluk ve ayni saikle bıçakla tehdiddir, Fakat, bir türlü mahkemeye gelemiyen Hay- rinin, Muhakemesi daimi surette, talik edilmektedir. Nihayet, mahkeme suç lu Hayrinin ihzaren celbine karar ver- miştir. Dün ihzaren mahkemeye getirilen suçlu, daha içeri girmeden kapının ö - nüne yatmış, biraz sonra güçlükle sa- lona sokulabilmiştir. Suçlu, mahkeme hey'eti huzuruna suçunun sübut deli - lile birlikte, yani kendine hâkim ola - mıyacak kadar sarhoş çıkmıştır. İfade verecek kudrette olmadığın - dan hey'et, Hayrinin bu halile muha - kemesine mâni bir vaziyeti olup olma- dığını tesbit için adliye doktoruna mu- ayene edilmesini, kararlaştırmıştır. Adliye doktoru Enver Karan yap - Uğı muayene sonunda, suçlunun bu ha lile duruşmasının yapılmasına İmkân olamıyacağını, mahkemeye bildirmiş - tir. 'Bu suretle, muhakeme gene talik e- dilmiştir. Vapurda, sevdiği kadını öldürmeğe kalkışan berterin muhakemesine başlandı Bir müddet evvel Kadıköy vaptı - ründa vukua gelen bir yaralama hâdi- sesinin muhakemesine, Ağırcezada dün başlanılmıştır. Tâdisenin sebebi, tâ çocukluktanbe- rüp gelen, fakat bir türlü imkân iline giremiyen bir aşk macerası - da dır. Suçlu Berber Fahreddin, eski sev - si Hayrünnisaya vapürda — rastla - yınca kendini kaybetmiş, buma fazla sarhoş olması da inzimam ederek, ta - bancasını çekmiş ve genç — kadını öl - dürmek kasdile yaralamıştır. Bu iddia ile, Ağırcezaya — verilen suçlu, sorgusunda şunları anlatmıştır: — Hayrünnisayı çocukluğumdanbe- sine ya bir fiyonga, yahud kabarık bir | ; yanır ve severdim, Fakat, o bilâhare veya birkaç bukle yapılırsa yüzleri bey- zileşir, daha güzel görünür, Fazla geniş bir alın kâkülle kapatılır. Kâkül ayni zamanda çocuğun gözlerine bir tatlılık ta verir. Sarı saçlar kabarık ve kıvircık bir ha- le konulmalıdır. evlendi gitti, birleşemedik. — İki sene evvel tekrar birbirimize tesadüf ettik. Bu suretle, bir müddet birlikte, yaşa - dık. Fakat, bir gün, «ablama gidece - ğim> diyerek ayrıldı ve bir daha geri dönmedi. Hâdise günü dükkânımda ra kı içmiştim. Sonra, biraz hava almak turdum. Bir müddet sonra, Hayrünni sa ile ablası Fatmanın da, vapurda ol- duklarını gördüm, Sarhoştum, Sevdi « Bgimi görünce, coştum, — aşka gelerek, pencereden havaya ateş ettim. Ama, o- nu öldürmeğe, yaralamağa kasdim yok tu. Böyle bir şeyi hatırımdan bile, ge - çirmemiştim. Şahidlerden, Haydarpaşa — iskelesi polis memurlarından Ahmed de, dün- kü celsede, hâdise etrafında — şunları söylemiştir: — İskelede nöbet bekliyordum. Va - pur gelmiş, yanaşmak üzereydi. Fakat, içerde bir kargaşalık vardıŞahali kaçı- şıyor, Bağırışıyordu. Derhal içeri atla- dım. Elinde tabancası — olduğu halde, suçluyu ayakta gördüm. Kolundan ya- kaladığım zaman, vapurun — kenarın « daydık. Tabanca, suya düşdü. Muhakeme, diğer — bazı şahidlerin celbi için, başka bir güne bırakılmış « tır. Kabadayılık için adam öldürenler sorguya çekildi Ortaköyde İsmail isminde tanıma - dıkları bir genci, durup dururken, altı yerinden bıçaklıyarak öldüren, Sadık ile İzak, adliyeye teslim edilmişlerdir. Müddeiumumilik suçluyu 7 inci sor« gu hâkimliğine vererek, haklarında ilk tahkikat açılmasına lüzum görmüştür, Suçlular, müddetumumtlikte ver « dikleri ifadelerinde, gene — hiç bir şey söylememişler, bâdisenin bir kabada - yılıktan ibaret olduğunda, ısrar etmişı lerdir. t Hâdisenin sebehi el'an meçhu!, ma« hiyeti karanlık bulunmaktadır. Tahkikat, derinleştirilmektedir. Kıskançlık yüzünden işlenen cinayet Tarlabaşında, karısı ile münasebet- te bulunan Saidi tabanca ile öldüren, Arnavud Maksudun muhakemesine As iarcezada devam edilmiştir. Dünkü celsede üç şahid daha din - lenilerek, bunlar Maksudun kayınpe - deri Eşrefe 300 lira vermek suretile, karısını Arnavudluktan İstanbula ge « tirttiğini söylemişlerdir. Duruşma, diğer şahidlerin celbi i « çin, talik edilmiştir. ) Mahkemelerin yaz tatili Adliyenin yaz tatili dün hitama e « rerek, tatil müddetince kapalı bulunan ceza ve hukuk mahkemeleri fanliyete başlamıştır. kancasencecAsASANEEEEEERLAREAS! Uzunköprüde memurlara ev ve apartıman yapılacak Gümrük ve İnhisarlar Vekületinin U- zunköprüde memurlar için yaptıracağı ev ve apartımanlara aid hazırlıklara başlan- mıştır. Vekâlet Uzunköprüde 3 apartı « man ve bir ev yaptıracaktır. Arsa şimdi- den satın alınarak projeler hazırlanmış- tır. Apartımanlar 4 der datreli olacak ve evli memurlar oturacaktır. Yapılacak ev, dört bekâr memurun oturmasma müsaid bir şekilde yaptırılacaktır. 1 iki ahbab çavuşlar: Sinemada oturacak yer kalmayınca...