7 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hâdiseler şxuıııu—ıdı “MARKALAR ir koyup bin kazanmak istiyen bazı tüccarlar, Avrupadan, Ame- rikadan, şuradan, buradan kötü mal ge- tiriyor, ve getirdikleri kötü malı: — En iyi Avrupa malı! Diye piyasaya sürüyorlardı. Tüccar memnundu; çünkü kazancı fazla 1di. Maatteessüf elân da memnundu, çünkü: , — En iyi Avrupa malını aldım! Diyor. Hem kendini, hem de başkala - rını aldatıyordu. Bu, uzun müddet böyle devam edegel- mişti. Fakat hükümet vaziyetin fenalığı- nı gördü. — Bundan sonra, her şeyimiz yerli ola- cak! Dedi, en iyi Avrupa malını Türkiye pi- yasasında ucuza sattığı iddiasında bulu- nan tüccar bu söze kulak asmıyacaktı am- ma, hükümet onun da çaresini buldu: — Hariçten gelecek eşyaya fazla güm- rük koydum. Hattâ bir kısmının idhalini menettim. İşte o zaman bir koyup bin kazanmı - ya alışmış tüccarın benzi sarardı: — Kâr elden gidecek! GŞ * Hükümet dediğini yaptı. Yerli fabri - kalar, dışarıdan gelen mallara kat kat faik mal çıkardılar. Bu ârada o eski açıkgöz tüccar da boş durmamıştı. O da harice gitmiş, hariçten bir takım şeyler almıştı. rük memuru açikgöz tüccarın getirdik- lerini gördü. Kanunları okudu, talimat - nameleri gözden geçirdi, sordu, soruştur- du; . — Bunlar gümrükten geçebilir mi? Hiç bir kanun, hiç bir talimatname bunların gümrükten geçmesini menet - miyordu: — Geçebilir! i — Açıkgöz tüccarın getirdikleri top - tancılara dağıtıldı. Oradan mağazaların camekânlarına, raflarına konuldu, açık- göz tüccar, hariçten getirdiği bu yeni şey- ler yüzünden gene hesabsız para kazanı- yordu. — En iyi Avrupa malını aldım! Demek gafletinde bulunan da bir ke- re daha, hem de safçasına aldanıyorlardı. * Açıkgöz tüccarın Avrupadan getirdiği şeyler ecnebi malları değil, yerli malla - rının üzerine yapıştırılmak üzere hazır - lanmış ecnebi markalardı. L Bunları biliyor mu idiniz ? İsmet Hulüsi Hindistanda iki türlü Yahudi var Hindistanda bu- an Yahudiler, 6 ncı asırda Siru- sun zulmünden kaçarak oraya il - tica — etmişlerdir. Bunlardan bir kış- mı cenubda Koşin, diğeri de Bombay- da Kolabada bu - lunurlar. Fakat bu Yahudilerin Hindistana milâdın ilk se- nelerinde hicret ettikleri de —meydana çıkmıştır. Bombay Yahudileri milâdi 6 ncı asırda Yemenden geldikleri ihtimal Hindistandaki Yahudiler, iki kabiledir. Kabilelerin birisi beyaz, diğeri siyahtır. Arab Yahudiler, tıpkı yerli müslümanlar gibi giyinirler, beyaz Yahudilerin elbi - seleri başka türlüdür. * İbtidaf insanların süsü Kenya kadınları bütün dünya ka- dınları gibi süse düşkündürler. Ellle - rine geçen telgraf tellerinden süsler, kü- Kırım harbi nasıl oldu? 1852 de Fransız imparatoru üçün - cü Napolyon, 1740 da akdolunan bir des yerlerin 1lâ - tin kilisesine iade- sini istedi. Ruslar tarafından yardım gö- ren Yunan kilisesi zamanla lâtinleri, bu camiadan çıkarmıştı. Dini meselelere ka- rışmıyan Türkler, Fransa veya Rusyayı gücendirmek istemediklerinden kâh Rus- lara, kâh ta Fransızlara uysallık göste - ren bir siyaset kullandılar. Sonunda, Rus- yanın tehdidine maruz kalınca, 1853 bi - rinciteşrininde Rusyaya harb ilân eti - ler ve Fransa, İngiltere ve Sardunyadan yardım görerek 1855 e kadar muharebe ye devam ettiler. Bu sıralarda sulh tek- lifinde bulundular. Ve muahede - (30) mart 1856 da imzalandı. peler, halhallar bilezik ve taçlar yâparak, bunları kulaklarına, boyunlarına, başla- rına takarlar. BUNUNUKGUNGANANUNMUNGRĞRKANSAKERARURCEME LLLLLELILELLLI köslalelel l LELILLI Mektublaşmak Meselesi.. Elimde masum bir genç kızın mek tubu var. Tirşe kâğıd üzerine ya - zılmış, altına iki inisiyal — atıl - mış E ve A.. Söylediklerini tekrar edeyim: — «Şimdiye kadar — hayatta hiç kimse ile konuşmadım, çok kimse - ler konuşmak istedi Fakat ne aile şerefim, ne kendi karakterim buna müsaid değil. Öyle her kız gibi konuşmakta alış verişim olmadığı için hepsini de red- dettim. Fakat bu yakınlarda bir genç durmadan bana mektub yazıyor, ben de her gönderdiği mektubu yırtıp a- tıyorum. Fakat nihayet düşünmeye başladım, Acaba bir cevab yazıp fik- rini sorayım mı dersiniz? — Yoksa susmaya devam etmek mi mürac - cah?» © Kızım, delikanlının fikrini sor - maya lüzum yok, meydandadır: Bir gönül eğlencesi aramış, seni bulmuş, aklınca merak uyandıracak bir usul ile konuşmayı temine çalışmakta - dır. Muvaffak olursa bir müddet vâ- kit geçirecek, sonra bıkacak, zevkini tatmin ettiğine inandığı — dakikada bir başkasına geçecektir. Gençlikle - rinden itibaren teati ettikleri mek - tubları kolleksiyon yapan erkekler vardır, aralarında kendilerine yaz - mak bedbahtlığına uğramış olanla - rm şereflerini düşünmeksizin bu mektubları dostlarına gösterenler de bulunur. Hattı hareketinde devam et, da - ha doğrusu bundan sonra — gelecek mektubları annene ver, arkasını kes tirmenin yolunu bulsun, Bayan Mehlik'in bir derdi var: — Bir gencle ara sıra buluşup ko- nuşuyoruz, beni sevdiğini söylüyor, ahlâkı fena değil, tıpkı benim iste - diğim gibi, yalnız bir alaycılık tabia- ti var ki beni kızdırıyor, ne söyle - sem lâtifeyle karşılıyor, ne yapsam gülüyor, üstelik yalancı — olduğu da muhakkak,, — Ciddi bahse yanaşmıyan ekse - riya ciddi bir bahsi devam ettirme- ye muvaffak olamıyandır, Kafasın - da bir süjeyi develöpe — edebilecek kudret yoktur, cehaletini lâtife ile örtmek ister. Yalana — gelince, fena karakterlerin en başında gelir. Fakat a kızım sen, gayesiz ve he- defsiz, boş bir münasebeti idame et- mekten ne zevk duyuyorsun? Onu töyler misin? TEYZE Kadın Köşesi Minimini kızlar için saç modelleri Uzun saç modeli Kısa saç modeli Sarı, siyah, kızıl, kumral... Bütün ço- cuk saçları güzeldir. Çünkü ipek gibi yu- muşacıktır. Kendilerine mahsus güzel bir kokuları vardır. Dokundukça insanın adetâ parmaklarını okşarlar. Bu kadar güzel bir saça ne yapılsa yaraşır. Çocu- ğun berrak cildine, temiz çizgili yüzüne de hemen her şey yakışır. Ancak her ku- vafür onu ayni derecede güzelleştiremez. Çehresinin hususiyetlerini ve körpeliğini gözönünde tutarak seçilecek bir kuvafür muhakkak ki rasgele bir saç modelinden daha fazla yakışır. Çocuk saç modasının bariz ve muay- yen vasfı şudur: Kısa saç, Yani ense meydanda kalacak. Fakat tabiat bazı ço- cuklara o kadar gür, güzel bir saç bağış- lamıştır ki insan, pek haklı olarak, bu saçları kısalttmaya kiyamaz. Ö zaman ya- pılacak şey uzun saçların çocuğu vaktin- den evvel büyümüş gibi göstermemesi için bir yığın dalga ve bukle yapmaya kalkışmamaktır. Örgü, çocukta karışık bir kuvafürden bin kere daha güzel gö- rünür. En iyisi uzun bırakılan saçları ör- mek ve bu örgüleri - minimininin yüzü- ne yakışan bir şekilde - tepesinde, yan- larda, arkada toplamaktır. Esasen körpe kızların kuvafürleri - is- ter uzun, ister kısa - mümkün olduğu ka- dar basit olmalıdır. Çünkü bir kere ço- cuk hergün saçlarının dakikalarca kıv- rılmasına sabredemez. İkincisi karışık bir kuvafürün oynayıp zıplamaya taham- mülü yoktur. Çabucak bozuluverir. Bu da çocuğu pek çirkin gösterir. Üçüncü mahzur: Bu türlü kuvafürler permanant yaptırmayı icab ettirir. Permanantsa ço- cuk için değildir. Dördüncü ve belki hep- ginden daha mühimi: Çok dalgalı, buk- leli bir saç, çocuğun körpeliğine uymaz, İşte bütün bu mahzurlar, kız çocuk ku- vafürünün basit ve sade olmasını zaruri bir hale koymuştur. Basitten —maksad dümdüz taramak değildir. Değil beş, on, on iki yaşlarındaki miniminilerin, hattâ daha küçüklerin bile saçlarına güzel bir şekil vermek esastır. Meselâ saç uçları bukle bukle kıvrılır, "|önler hep arkaya taranır, bir kordelâ ile bağlanır. Çocuk ne kadar koşsa oynasa saçları yüzüne mağılmaz, Ensesindeki bukleler de az çok bozulmadan duruür. Düz saçları kıvırmak güç olacağı için |bükleden vazgeçilir. Saçların uçları en- sede ve yanda içeri doğru bükülür. Yan- lara birer'* yassı dalga çekilir. Bu dalga- nın iki yanı iki ufak toka ile sıkıştırılır. Kıvırcık saçlar pek kabarsın diye daha kısa kesilir. Yanda, önde ufak bukleler, tepede dalgalar yapılır. | Yuvarlak yüzlü bebeklerin tam tepe- sine ya bir fiyonga, yahud kabarık bir veya birkaç bukle yapılırsa yüzleri bey- zileşir, daha güzel görünür, Fazla geniş bir alın kâkülle kapatılır. Kâkül ayni zamanda çocuğun gözlerine bir tatlılık ta verir. Sarı saçlar kabarık ve kıvırcık bir ha- le konulmalıdır. Bir sarhoşluk suçlusu mahkemeye Sarhoş olarak ihzaren getirildi |Adliye tabibi suçluyu muayene ile ifadeye gayri muk- tedir olduğunu tesbit ettiğinden duruşması geri bırakıldı Arzuhalci Hayri isminde bir adam dün Asliye birinci ceza mahkemesin - de bir hâdiseye sebeb olmuştur. Hayri bir türlü bırakamadığı içki yüzünden ikide bir, bir vak'a çıkarır, mahkeme kapılarını aşındırır, Son defa gene bu yüzden birini ya- ralamış, mahkemeye düşmüştür. Bu son hâdise Hayrinin maneviya - içkiyi bırakmağa karar vermiştir. «Töv nasihatlerle dolu bir de kitab yazmış, hattâ bunu bastırmış, dostlarına ve adliye muhitine dağıtmıştır. Fakat, gelgelelim Hayri gene kara- rında sebat edemiyerek, içmeğe baş - lamıştır. . u Bu yüzden Asliye birinci cezadaki müuhakemesini de takib edememiştir. Arzuhalci Hayrinin suçlu bulundu- ğu bu davanin da mevzuu, sarhoşluk ve ayni saikle bıçakla tehdiddir. Fakat, bir türlü mahkemeye gelemiyen Hay- rinin, muhakemesi daimi surette, talik edilmektedir. Nihayet, mahkeme suç lu Hayrinin ihzaren celbine karar ver- miştir. Dün ihzaren mahkemeye getirilen suçlu, daha içeri girmeden kapının ö - nüne yatmış, biraz sonra güçlükle sa- lona sokulabilmiştir. Suçlu, mahkeme hey'eti huzuruna suçunun sübut deli - lile birlikte, yani kendine hâkim ola - mıyacak kadar sarhoş çıkmıştır. İfade verecek kudrette olmadığın - dan hey'et, Hayrinin bu halile muha - kemesine mâni bir vaziyeti olup olma- dığını tesbit için adliye doktoruna mu- ayene edilmesini, kararlaştırmıştır. Adliye doktoru Enver Karan yap - tığı muayene sonunda, suçlunun bu ha lile duruşmasının yapılmasına imkân olamıyacağını, mahkemeye bildirmiş - tir, Bu suretle, muhakeme gene talik e- dilmiştir. Vapurda, sevdiği kadını öldürmeğe kalkışan berterin muhakemesine başlandı Bir müddet evvel Kadıköy vapu - runda vukua gelen bir yaralama hâdi- sesinin muhakemesine, Ağırcezada dün başlanılmıştır. Hâdisenin sebebi, tâ çocukluktanbe- ri, sürüp gelen, fakat bir türlü imkân dahiline giremiyen bir aşk macerası - dır. Suçlü Berber Fahreddin, eski sev - gilisi Hayrünnisaya vapurda — rastla - yınca kendini kaybetmiş, —buna fazla sarhoş olması da inzimam ederek, ta - bancasını çekmiş ve genç kadını öl - dürmek kasdile yaralamıştır. Bu iddia ile, Ağırcezaya — verilen suçlu, sorgusunda şunları anlatmıştır: — Hayrünnisayi çocukluğumdanbe- ri tanır ve severdim. Fakat, o bilâhare evlendi gitti, birleşemedik. — İki sene evvel tekrar birbirimize tesadüf ettik. Bu suretle, bir müddet birlikte, yaşa - dık. Fakat, bir gün, «ablama gidece - ğim» diyerek ayrıldı ve bir daha geri dönmedi. Hâdise günü dükkânımda ra kı içmiştim. Sonra, biraz hava' almak tına tesir etmiş ve artık kat'i surette be» isimli içki aleyhinde ve gençlere maksadile, Kadıköyüne gitmek istedim ve köprüden vapura bindim, Salona o« turdum. Bir müddet sonra, Hayrünni- sa ile ablası Fatmanın da, vapurda ol- duklarını gördüm Sarhoştum., Sevdi - gimi görünce, coştum, — aşka gelerek, pencereden havaya ateş ettim. Ama, o- nu öldürmeğe, yaralamağa kasdim yok tu. Böyle bir şeyi hatırımdan bile, ge « Şahidlerden, Haydarpaşa — iskelesi polis memurlarından Ahmed de, dün- kü celsede, hâdise etrafında — şunları söylemiştir: j — İskelede nöbet bekliyordum. Va « pur gelmiş, yanaşmak üzereydi. Fakat, içerde bir kargaşalık vardiyahali kaçı- şıyor, Bağırışıyordu. Derhal içeri atla- dım, Elinde tabancası — olduğu halde, suçluyu ayakta gördüm. Kolundan ya- kaladığım zaman, vapurun — kenarın « daydık. Tabanca, suya düşdü. Muhakeme, diğer — bazı şahidlerin celbi için, başka bir güne bırakılmış - tir. Kabadayılık için adam öldürenler sorguya çekildi Ortaköyde İsmail isminde tanıma - dıkları bir genci, durup dururken, altı yerinden bıçaklıyarak öldüren, Sadık ile İzak, adliyeye teslim edilmişlerdir. Müddeiumumilik suçluyu 7 inci sor- gu hâkimliğine vererek, haklarında ilk tahkikat açılmasına lüzum görmüştür,. Suçlular, müddeiumumilikte ver « dikleri ifadelerinde, gene — hiç bir şey söylememişler, hâdisenin bir kabada - yılıktan ibaret olduğunda, ısrar etmiş- lerdir. ! Hâdisenin sebebhi el'an meçhul, ma«- hiyeti karanlık bulunmaktadır. Tahkikat, derinleştirilmektedir. Kıskançlık yüzünden işlenen cinayet Tarlabaşında, karısı ile münasebet- te bulunan Saidi tabanca ile öldüren, Arnavud Maksudun muhakemesine As ğırcezada devam edilmiştir. : Dünkü celsede üç şahid daha din - lenilerek, bunlar Maksudun kayiınpe - deri Eşrefe 300 lira vermek suretile, karısını Arnavudluktan İstanbula ge « tirttiğini söylemişlerdir. Duruşma, diğer şahidlerin celbi i « i çin, talik edilmiştir. ! Mahkemelerin yaz tatili Adliyenin yaz tatili dün hitama e « rerek, tatil müddetince kapalı bulunan ceza ve hukuk mahkemeleri faaliyete başlamıştır. Uzunköprüde memurlara ev ve apartıman yapılacak Gümrük ve İnhisarlar Vekâletinin U- zunköprüde memurlar için yaptıracağı ev ve apartımanlara aid hazırlıklara başlan- mıştır. Vekâlet Uzunköprüde 3 apartı « man ve bir ev yaptıracaktır. Arsa şimdi- den satın alınarak projeler hazırlanmış- tır. Apartımanlar 4 der daireli olacak ve evli memurlar oturacaktır. Yapılacak ev, dört bekâr memurun oturmasına müsaid bir şekilde yaptırılacaktır. iki ahbab çavuşlar : Sinemada oturacak yer kalmayınca...

Bu sayıdan diğer sayfalar: