6 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

6 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

talyada Yahudi aleyhdarlığı Yazan: Muhittin Birçen talyada Yahudiler aleyhinde ilk söz- ler söylenmeğe başladığı zamandan - beri henüz çok zaman geçmemiş olduğu halde Yahudilere karşı şiddetli tedbirler alınmıya başlandı. Alınan ilk tedbirler 1919 senesinden sonra İtalyaya gelmiş ve orada yerleşmiş bulunan Yahudilerin altı ay zarfında memleketi terke davet edil - meleri ile tezahür ediyor. Demek oluyar ki İtalya, ilk adımda ecnebi Yahudilere karşı harekete geçiyor. Ancak bu Yahu - diler, 1919 dan sonra İtalyada yerleşmiş ve hattâ İtalyan tübiiyetini veyahud hi- mayesini iktisab etmiş olabilirler. Bunlar dahi tedbirin haricinde kalmış değiller- dir; yani altı ay zarfında bunlar da mem- leketi terkedeceklerdir. Burada küçük bir istitrad yapalım: 918 den sonra İtalyan tabtiyeti veya İtalyan himayesi bizim Türkiye Yahudileri için mergub bir şey olmuştu. Pek çok 'Dürkiyeli Yahudi, batmış zannettikleri bir memleketin tebaası olarak kalmayı beğenmemişler ve ceplerine, o zaman ko- lay istihsal edilebilen bir İtalyan pa - saportu yerleştirezek İtalyan oluvermiş - lerdi. Bunlar arasında henüz İtalyayı görmemiş ve belki de Türkiyeden hiç ay- rilmamış bulunanları vardır. Bu çok a- kıllı ve açıkgöz insanlar şimdi kendileri- ne yeni bir tabiiyet aramak mecburiye - tinde kalacaklardır. Onlara «geçmiş ol- sun!» demeği bir nezaket vazifesi bile - lim! ni * İtalyada Yahudi nüfusu geniş değildir. Geçende de bahsetmiş olduğum gibi İtal- miyor. Meselâ: Bizde de Yahudi nüfusu © kadar çok olmamasına (takriben 70,000) Tağmen nüfusumuza nisbetleri binde dör- dü geçiyor. Şu halde neden dolayı İtalya Yahudilere karşı bu kadar şiddetli ka - rarlar almıya başlamıştır? Sırf bir emilli kan temizliği» fikrile mi? Yani, sırf bir prensip olarak mı? Hayır, mesele bu ka- dar basit olamaz. İtalya faşizmini, doğma- tizmi bu derece ileri götürmeğe meyyal olarak tanımıyoruz. Bu tedbirlerin ittihazını icab eden baş- hea iki sebeb var: Birincisi, İtalyada Ya- miş bulunuyor. Ve bu sayede Yahudiler siyasi nüfuza da sahib oluyorlar. Meselâ Macaristan ve eski Avusturya derecesin- de değil, fakat bir çok iktısadi işlerde Yahudiler İtalyada da hâkim — mevkiler elde etmişler ve bu sayede siyasi sahala- ra da hulül eylemişlerdir. Meselâ, fa - şizm, İtalyan matbuatında bir tâkım isti- haleler yapmazdan evvel matbuatta Ya- hudiliğin büyük nüfuzu vardı; şimdi bu nüfuz çok azalmış olmakla berabar gene büsbütün ortadan kaybolmuş değildir. İkinci sebeb de, bu nevi tedbirler alm- madığı takdirde İtalyada Yahudi nüfu - sunun artacağının muhakkak görülme - sidir. Meselâ, son zamanlarda Avusturya- yı terketmek mecburiyetinde kalan Ya - hüdilerin bir kısmı İtalyaya çekiliyor » lardı. Macaristanda da Yahudiler aley - hindeki kanun dolayısilç işlerini kaybe- den veya etmek tehlikesini gören Yahu- dilerin bir kısmı İtalyaya geçmek isti - yorlardı. Hattâ, Avusturyada tamıdığım bir hayli Yahudi vardır ki bundan daha iki, üç sene vvel, orada Naziliğin arttığı- nı görerek tedricen sermayelerini İtalya- ya nakletmişler ve kendilerini tehlikede görür görmez İtalyaya geçmeği kararlaş- İşte, İtalyayı Yahudiler aleyhinde ted- birler almıya sevkeden başlacı iki sebeb budur. İtalyan matbuatına bakılırsa 919 senesinden sonra İtalyaya gelmiş olan Yahudilere karşı ittihaz edilen bu ted- birler, çok geçmeden diğer Yahudilere de teşmil edilecek ve hattâ bunlardan dinle- rini değiştirmiş olanlar bile bu tedbirler- den kendilerini kurtaramıyacaklardır, * Bu son tedbirlerden sonra Yahudilerin yer yüzündeki vaziyetleri biraz daha güçleşiyor. Çünkü, İtalyada bu tedbirler flân edilir edilmez Fransa ve İngilterede, (Devamı 11 inci sayfada) Resimli Makale : Sözün Kısası Mektebin bir de Böylesi lâzım K Talu ulaktan kulağa haber aldımı Türkiye Turing klübü memwe lekette, otelcilik san'atına çekidüzen vere mek için yakında bir mekteb açacakmış, Yurd dahilinde seyahat etmek zaruürce tinde bulunanlar böyle bir kararın nâ kadar yerinde olduğunu bilâitiraz şülke hesiz ki tasdik ederler. Hakikaten, bizde otelcilik iptidailiğini kıskanç bir surette muhafaza eyliyen yegâne meslektir diyebiliriz. Hattâ, ca mühim merkezlerimizin bazılarında hâlğ barınacak derli toplu bir otel bulmali kabil değildir. Ekserisi - medeniyetle acı acı alay eder gibi - palas adını taşıyari tahtakurulu, susuz, somyasız, abdesthae nesiz ve tek bir kelime ile rahatsız hani azmanlarında, yorgun argın gelip te, bir gececik kunaklamak ve dinlenmek islie yen yolcu hemen daima sukutu hayale, hüsrana uğrayıp, öyle döner. Onun için, Turing klübünün teşebb'la I D A'—*)ı a f L V Çü KN Z - BAA PI AVGSN MUVAPEİN ÖreŞECEK AYU? M aa İYİy dan hayat yolunda ilerleyebilmesi pek enderdir: Bazan kur- duğumuz plân yanlış çıkar, ümidimiz suya düşer, mahsul yanar veya pazarda satılmadan kalır. Ücret, maaş artmaz, başkalarının terfi ettiklerini görür, değersizlerin kayırıldık- larına şahid olursunuz. Bu vaziyoette ın hatırına — Satılıktır, cümlesi görürüz, bu cümlenin altında: — Sahibinin muvalfak olamadığı, yeise düştüğü malını ucuza vereceği manası gizlidir. Eğer siz bu beş altı kelime- nin çerçevesini genişletecek olursanız başladıkları işde mu- vaffak olamamış bir sürü bedbaht insanın hayatlarını an- latan zengin bir kütübhaneye malik olmuş olursunuz. Bu kitabları birer birer okuyunuz, tedkik ediniz, her birinden çıkaracağınız retice şudur: — Birisinin muvaffakiyetsizlik tarlası bir diğerine yeşil bir çimenlik gibi görünebilir. İnsanın şübhe ve yeis gösteren çıkmazlarla karşılaşma- gelen ilk tedbir, tuttukları işi bırakmak, çiftliğin kapısına satılıklır, levhasını asmaktır. Fakat hakikatte fazilet güç- lükten yılmak değil, ona dayanmaktır. Tereddüd verici, sıkıntı ile dolu bir ihtimalin belirdiğini gördüğünüz zaman şunu düşününüz: — Sizin bırakmak istediğiniz işi gözleyen birisi vardır. Sizin yerinize geçecek ve muvaffak olacaktır. sünü alkışlıyacak olanlar arasında bem de varım. Fakat, ne olurdu, diyeceğim, bir meka teb de otelde oturacaklar için açılsa? Evet. Asla hayret etmeyin! Otelde otuk racaklar için mekteb istiyorum. Hasbellüzum, kendi yurdum dahilinde çok seyahat eter bir adamım. Yılımın yâ« rı günleri kendi evimden uzak, ve otele lerde geçer. Oralarda, işsiz kaldığım vae kit, odama döner, fikren çalışmağa koyüe lurum. Fakat bu, benim, etrafımı tedkie ke mâni değildir. Bir dam altında, bir kat üzerinde, birlikte yaşadığım, ayni lokantada yemek yediğim, zamanla peye da edilen aşinalık yüzünden kendilerile selâmlaştığım hattâ bazan bir iki kelima de teati ettiğim insanların halleri, tavır. Jarı, âdetleri, hususiyetleri, ben bigâne dahi olsam, nazarlarımdan kaçmaz. Böylece, göre göre, şu kanaati hâsıl ettim: Umumi bir yer olan otelde mua. geret âdabıma ve kaidelerine riayet hü- susunda çok fazla mübalâtsızlık — ediyo- ruz. İşte bunun önüne geçmek içindir ki, ötel müşterilerine mahsus bir mekteb ae çılmasını temenni etmekteyim. Ve bu mektebde, dünya görmüş öğret. menlerin, genç, ihtiyar, her çeşidden mü. davimlere, meselâ: Otelde gramofon ça- hınmaz, koridorlarda pijama ile gezilmez, robdöşambr denilen bir medeni cübbe vardır ki böyle yerlerde giyilmek için icad olunmuştur, odalarda testi ile su, kavun, karpuz yenmez, kat hizmetçisi fle oturup sohbet edilmez, salanda, lokanta« da ceket sırttan çıkmaz, bağdaş kurul- SÖOÖZ ARASINDA Pencerede yetiştirilen|/”7”7 Bahçelerin SAÇ7 Kral Zogo tahta Hergün bir fıkra — || Çıkışının 15 inci İnanayım fakat i| Yılını kutluladı Çok zengin bir hiristiyan ölürken papazı çağırmış. Papaza: — Ben ölürsem, bütün serpetimi | Diye vasiyet etmişti. Zengin hiristiyan ölür ölmez muse- vinin biri papaza koştu: — Papaz efendi, ben hiristiyan o- ; hmğım,uwpmkldangılbıııöy—ş ayırmış olduğuna tnanayım, kırk ki- İ| — Arnavud kralı tahta giye dağıtmış olduğuna inanayım, ön- İ| nuncu yılmı mh:. B mn ü Bu, pencerede yetiştirilen bahçelerin | en güzelidir. Londranın sen güzel ve mu- tena pencere bahçesi» müsabakasında bi- ların, ekmeği yediklerine de inana- yen. Fakat karınlarının doymuş ol - kıııı,hınçoılılr)lhe_wıılnh- rından geçerken gösteriyor. $ duğuna da İsa inansın! Yakında Holanda tahtına Dünyanın en kısa hayat İlk Hindli yeni Kraliçe çağırılacak ! sigortası Kadın Nazır Holanda kraliçesi Vilhelmina tahta çı- Hindistanın — ilk kışının kırkıncı yıldönümünde radyo ile GoçnhıîuAmcrik:ıdaSımFran-kdm ilz siskoda dünyanın en kısa hayat sigor -| |.0 Pındlılhıı ğ tası kaydedilmiştir. Amerikanın zen -| Graya siyast gö - verdiği bir söylevde «kızının pek yakın bir zamanda tahta çağırılacağınır söyle - gin borsadılarından Berinig — hayatım | rüşmeler için de - HelafiZ. bir milyon dolara sigorta ettirmek ü -| Bil, tedaviye gel - dükünü kl, zere San Fransisko sigorta kurapanya- | diğini söylemiştir. Kent dükünün çocukları sına gitmişti. Bering — mukavelename Ml" P'::'" İngiliz hanedan ailesinden Kent dükü ile düşesinin bir kızı ve bir de oğulları vardır. Kız, annesine, oğlan da babasına aşırı derecede benzemektedir. Bilindiği gibi, Kent düşesi, Yunan ha- nedanındandır ve son zamanlarda ölen prens Nikolânın kızıdır. İSTER İNANMA! noktası etrafında konuşuluyordu. Ziraat ve hayvanat işle- rinden anlıyan bir arkadaş: — Koyunuz, fakat fazla malümatı ilâve ederek koyunuz, dedi ve şunu anlattı: a — Keçi de, koyun da annelerinden boynuzsuz olarak âo- ğarlar, boynuzları sonradan çıkar, binaenaleyh boynuzla - rından bitişik clarak doğmuş olmaları mümkün değildir, fa- kat boynuzları çıkmış iki büyük keçiyi bilâhare boynuzla- rından birleştirmek imkânsız değildir. Zira boynuz balmüu- mu gibidir, biraz ısıtılınca erir ve erimeye başlıyan 1 parça yekdiğeri üzerine bastırılınca yapışır. Bu resimde| gördüğünüz keçilerde de öyle yapılmıştır.» İSTER İNANMAL imza edilip sigorta merkezi binasın - dan çıktıktan on dakika sonra bir oto- mobilin altında kalarak ölmüştür. Er- tesi gün borsacının karısı sigorta kum- panyasından bir milyon dolar almış - lir. hiye pazırıdır. Madam Pandit eszmer güzeli, çok cazib bir kadındır, henüz 27 yaşında- dır. İSTER İNAN, İkt gün evvel matbaamıza bir fotoğraf getirdiler, boy - nuzları birbirine bitişik iki keçiyi gösteriyordu: «— Bu iki keçi İznikte Değirmen çiftliğindedirler, birlikte| gezerler, birlikte yeyip içerler ve birlikte doğururlar, bir hilkat garibesidirler, denilmişti. Resim hoşuma gitti, aldık ve günlük yazımız çok olduğu için dercini bir gün sonraya tehir ettik meğer ayni zat ayni resmi bir başka gazeteye de götürmüş, orası da almış ve bizden evvel koymuş. Bu münasebetle matbaada, bir gün gecikildiği için ayni resmi bizim de koymaklığımızın doğru olup olmıyacağı İSTER İNAN, maz.. gibi birçok emeden! insan incelik. leri» ni talim etsinler istiyarum. E. Talu Kültür direktörleri arasında tayin ve nakiller Ankara 5 (Hususi) — Rize kültür direktörlüğüne Muş kültür direktörü Ila!“ın Söylemez, Muş kültür direktöre lüğüne Rize kültür direktörü Hamdi Arda tayin edilmişlerdir. Cerrahpaşa başeczacısı müfettiş oldu Ankara 5 (Hususi) — İstanbul Cee | rahpaşa hastanesi başeczacısı Feridut Ersoy üçüncü sınıf sıhhat müfettişliğini tayin edilmiştir. TAKV

Bu sayıdan diğer sayfalar: