6 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

6 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mari Valevska Na Tercüme eden: Mebrure Sami olyonun aşk romanı Napolyonun Valevskaya mektubları ölmüştü. An toprak ik âra ğu ile çiftliğin geliri tek — çarelerini Mari 15 ya biraz musiki v ktebinden çıkt mağa koyulmuştu. şınd raks ö; r kızdı, Allahtan ba nci şey de, artı! beden, kırık, pa dindar çalanmış va Eğer Mar kendi haline bırakm ak ki manastıra ka panırdı. Ama bereket, annesi göz kula! oluyordu. avalinin derebeyi, kını görmü: şti. Genç bir taze için acıklı bi di bu. Kont Anastas Kolonn: Walevska, yetmiş yaşını aşmıştı. Bu nunla beraber zengi ine hiç diyecet 'Temiz mazisi 1100 senesine kadar u çök eski bir aileye, Roma Kolon 5 e mensup olan Valevs- ormanları bir vilâyet aşan Leh prenslerin- azileri, nska'nın gözlerini bu varlık kamaştırdı ama Mariye hiç tesir etmedi. Evvelâ kafa tutmağa çallı: şıı ağladı, yalvı tutulan anne: i üzüntülerin hamlederek, boynunu — büktü... oldu. Razı ılları, tadsız, tuz- am bir sükünet geçti. Walewice şatosuna çekilip enç kadın okuyor, civardaki 'or ve kocasına kâtib- lik yapryordu. Çok dürüst ve taşkın bir yatansever olan ihtiyar kont, karısına karşı müşfik ve iyi davranıyordu. Ama hiç bir neş'e, hiç bir eğlence yoktu. Po- Tonyanın paylaşılmasındanberi — Valeva- kalar, ne kimseye gidiyorlar, ne de evlerinde davet yapıyorlardı. Napolyonun memleketlerine — doğru | yaklaşması üzerine, karısile beraber kont Varşovaya döndü ve konaklarının da kapısı açıldı. * Mari ertesi sabah uyandığı — vakit, yeni bir mektub daha geldi. Bir şey söyletmeden, ve açmadan, zarfı, getiren adama geri verdirtti. Fakat kapının zili üstüste çalınıyor, ziyaretciler salonları doldurmağa başlı- ÜL Gelenler arasında Josef Poniatovski 'Talleyrand, Düro, Mare, Savary ve bir çok da Lehli eşraf vardı FL kimse' yorla sdi. Bunun üzerine, bir fi kabul etmeğe razı oldu Br iri yapılı, şişman, yüzünden kan fışkı-| " cak kadar renkli bir adamdı. Mari de o güne kadar, prensi sade bu diş görünüşü NMe tanımıştı. Ük defa, ©o sabah, ka! dakinin vatanına çok hwı bir devlet adamı olduğunu anla- dı Prens ona den haytt ve ist dretini elinde tutan in bu mutlu ku ın bütün arzula- lüzumundan bir yurdlarına yen bilme k insana eğmel etirmek luna boyun yerine zcılıktan — geliy r ediyor, ve bu irabı on kur- tuluş ümidine na anlatıyordu. tmet büyükle bir dilek kâğıdı dı. Bunda da le, samimiyetle, ama açık, Napolyonun isteklerine bo- a bul etmek istemiyor - | sn bir kadın hissinin, utancının ne | demek olduğunu anlamaktan çok uzak, | halkın, | Nepolyon Mariyi yun eğmesi niyaz ediliyor ve şöyle deniliyordu: « Tarihin her devrinde, dünya siya- seti üzerinde kadınların büyük bir nü- fuzu olm r. Erkek kalblerinde ihti- ras duygusu var oldukça siz kadınlar d daima en yenilmez kudretlerin sahibi kalacaksınız. Eğer erkek ols nız, vatanın selâmeti, necatı uğuruna haya- üniz değil mi? Kadınlığınız t rda hizmet etmenize mâni w_ıyor F: k.'ı buna mukabil ne kadar güç gel gelsin, abileceğiniz fedakârlıklar var. Zannediyor musunuz ki Ester a () (1) Ester, musevilerin, dini bir saygı ve sevgi ile, adını her sene «Purim» günleri de. nilen bir bayramla kutluladıkları yüksek ruh lu bir kadındır ki, garp edebiyatında da I a keye koyan bir vzu pek çok Iham kaynağı olmuştur.Remb- rand, Rubens, Veronez ve Franz Frank gi esim üstadlarının Ester'e ald kıy - bloları, meşhur Fransız şalrlerinden “Tevratın hikâye Eater, (Mordehay) adlı bir yıhı dinin ye- Benidir. Musevilerin Babil esareti devrinde amcasile beraber Suz şehrinde oturuyordu. Bu şehir Elmalarının vücude getirdikleri aite- lerden biri ölup © tarihte İran impa- ratorluğunun payitahtı Idi. Hükümet, Tev- ratın ifadesine nazaran « Ahşuyruş » adlı muhteşem bir hükümdarın elinde bulunu- yordu. Bu isim, eski İran hükümdarların- an #Xerxassin Babil lehcetinde akdığı ge - ir Milâddan beş asir evvel yaşamıştır. İşte hu (Assuğrus'un — (Veşti-Vasthi) isimli et güzel bir karısı vardı. Bit gece çakır ke. ifken kadına fena halde kızdı ve impara- töriçelikten çıkardı, hapse koydu. İşret sofrasında verilen karar üzerine, im- paratarluk dahilinde bulunan kızi güzeli seçilecek, saraya gelirtilecek tac giydirllecekti. Bu şeref Mordeh Beni Eötor'e isabet elli. Amc - İsevdiği için her gün saray kapısında dolaşı- » fakat kendini belli etmemeğe çalı- Çünkü Kster bir yahudi kızı ve esir uğunu imparatordan saklam hay da hoşü gitmiyecek olan mkikatin ydana çıkmaması için, Evterle alâkasını iyordu. Bir gün imparatorun en büyük memuru ve bükümdarın güz bebeği Garp kitablarında ayni lehceye uygun | ilmek için Assuğrus auretinde kullanı- | Morde- | r: amarı valeyska filmindene saloma götürdü. Assuğrus'e kendini sevgi ile teslim etti? Hayır aslâ! Kralın bir bakışı ile kor- kudan kendini kaybedip bayılması bile bu birleşmede aşkın rolü olmadığını anlatmaz mı? Ester ırkını kurtarmak çin kendini feda etti, kurtarıcılığın bütün zafer, şan, iftihar payı da onun oldu. İşte sizin saadet, sizin zaferinizi de biz böyle umuyor, böyle bekliyoruz. Memleketinin en büyüklerinin kale- minden çıkan bu inanılmaz derecede a- caip yazı, çılgıncasına vatanına bağlı çok genç, tecrübesiz, yalnız ve desteksiz bir kadının ruhunda, ne cinsten bir his kasırgası koparabilirdi? Ona bir kahraman muamelesi yapı- yorlar ve bütün bir ırkın saadet veya felâketini kendi elinde tutuyormuş hissini veriyorlardı. una rağmen, an'ane ve göreneğe k duygüuları, içinde tamamen sar- ıştı... Yapamıyacaktı... Kaça - zlerle Poniatovskiyi geri yolla- Sadece o akşam, Talleyrand'ın vere- ceği ziyafete, Napolyon «ancak o bulu- rursa gelirim!» demiş olduğundan, Ma- ri bunu olsun kabul etmekten kaçına- madı. Genç kadın içeri girdiği vakit, im- parator orada idi. Mariye doğru jlerle- di; çok hoş bir tarzda onu selâmladı ve bir koltuğa doğru götürerek, yanında ayakla durup: — Rahatsızlandığınızı söylemişlerdi madam. İyileşmiş olmanız beni çok se- vindirdi,. dedi. Bu tatlı ve nazik konuşma genç ka- dinin rühünü okşadı, içine emniyet verdi. Sofrada âdeta neş'eli bir hali vardı. (Arkan var) a e rasgelenlerin yere kapanmaları — usuldendi. Mordehay bu secdeyi yapmadı, adam da kızdı, onu sorguya çektirdi. Musevi olduğunu anlayınca zalim bir ka- r aldı. Bütün yabudilerin öldürülmesini günde, bütün ülkede icra olunacaktı. !myvınalor da Hamamnı meni- nun etmek için lâzım gelen müsaadeyi ver- <Hamatır, saraya | gelirken Mordehayla karşılaşlı. Bu adama|ımilletini kurtarıyor Hamanı da öldürtüyor. mişti. İşte Ester bu vaziyette müdahale edi- yor ve İmparaloru kararından — caydırıyor, Filistinde olup bitenlerin içyüzü (Baştarafı 8 inci sayfada) kuvvetlerinin mahdud mikdar- da görünmesine rağmen eğer mandater devlet mukaddes toprakta asayişi iade etmek için zecri tedbirl üracaat et- miye karar verse, maksı min edecekleri şübhesizdir. Şurasını göz önünde tutmak icab eder ki, çetelerle | Nablus - Tul Kerem - Cerin müsellesinin içinde faaliyet gösterebiliyorlarsa — bu, hasımların zâfı neticesi değildir. Müte- hassısların ittifakla ileriye sürdükleri fikre göre İngiliz kuvvetleri dört hafta- dan daha kısa bir zaman içinde düşmanı ezebilir. Bunun için düşmanın iaşe vası- talarını yok ettikten sonra geniş mikyas- ta bir taarruz hareketi yapmak kâfidir. Fakat İngiltere siyasi sebebler dolayı- sile müstakbel bir barışmayı ağlebi ihti- mal imkân haricine çıkaracak olan şld detli bir harekete çok pahalı bir vemet hareketini tercih etmektedi ra isyana kolaylıkla sön çekmek için âsi- leri kendilerine yiyecek, içecek — veren köylerden mahrum bırakmak - suretile çevrelerinde boş bir saha bırakmak lâ- zımdır. Bu gayeye ancak üç şekilde varı- labilir: İsyan mıntakasındaki köylerin tamamen tahribi, yahud köylülerin di- ğer bir noktaya nakli veya bu mıntaka- nın tam bir kontrol altına alınması. İşte İngiliz idaresi bu sonuncu şıkkı tercih etmiştir. Âsileri ve suç ortaklarını dünyanın diBer taraflarından tecrid etmek için her şeyden evvel, son aylar zarfında geniş bir silâh kaçakçılığı hareketine saha ol- muş olan Suriye hududunu su sızmıya- cak şekilde kapatmak lâzımdı. İngiliz hükümeti tarafından Filistin 18- yanını bastırmaya memur edilmiş olan sabık Kalküta polis direktörü Sir Çarls Tegrat iki memleket hududunun birkaç metre kenarından geçen hudud boyunca bir duvar yaptırtmayı düşündü. Bu du- ;".—n' bakikatte yekdiğerinden —muayyen fasılalarla ayrılmış olan direklere üç sı- Jra tolörgü germekten ibarettir. Duvarın yüksekliği ve zeminde derinliği 2 met- reden ibarettir. Duvar Bassa - İkrit - Sa- sadan geçmekte ve mitralyözle müceh- hez betop kuleleri sayesinde 90 kilomet- relik bir saha dahilinde bir taraftan öte tarafa geçmeyi imkân haricine - çıkar- maktadır. Ayni zamanda biri (Akr) dan (Ela- 1 kolaylıkla te-| yapılmasına başlanmıştır. Askert idare bu yollar sayesinde isyan hareketine mü- zaheret eden köyleri gsıkı bir kontrol al: tına alabileceği ümidindedir. Şimdi İn- giliz pişdar! âslleri çöle ve ıssız saha- lara doğru sürmekle şgul iken arka- dan da muslihane nüluz devam etmek- tedir. Ben bir müddet evvel isyan hareketi nin kalesi hükmünde telâkki edilen bir köyde Arablarla İngiliz askerlerinin dostça konuşmakta olduklarını gördü- ğüm zaman kumandanın: — Âsilerde mükemmel silâh, bizde 1se kazma ile kürek var, cümlesini söylemiş olmasının sebebini anladım ve hatırla- dım ki, kumandan ayni zamanda: - Ve galebe bizde kı].ıı—ık, demlştl Eskı Türk detektifleri (Baştarafı 8 inci sayfada) bana nasıl kıydın? Tabancayı çekerken hiç elin titremedi mi? Katil, gene susuyordu. Biraz daha zor ladık. Nihayet, inler gibi: — Evet, ben öldürdüm, dedi! Ve anlattı: Tahmin ettiğim gibi, baba sından gene para istemiş alamamış, ani bir tehevvürle zavallı adamcağızı öldür- müş! Katili, hapishaneye yolladık. Sabih Alaçam EĞE TIYATROSU Nuri Genç ve arkadaşları Bu akşam Üsküdar Beyleroğlunda Kapanan gözler Sabriye Tokses İstanbul Şehir Tiyatrosu Bu akşam İzmir Fuarında Satılık, Kiralık Ertuğrul Sadi Tek Tiyatrosu Bu gece (Taksim - Altıntepe) de KARMA KARIŞIK Vodvil 3 Perde ve bun) a ve «Tiberiye» ye giden yolların Artistler Revüsü T. C. ZİRAAT BANKASI Sermayesi: 100.000.000 Türk Lirası PARA BiRİKTRİENLERE 28800 Lira iKRAMiYE VERECEK Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesablarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır: 4 Adet 1,000 Liralık 4,000 Lirs 4 4 40 100 120 40 160 » 20 DİKKAT: Hesaplarındaki paralar 500 250 100 50 2,000 1,000 4,000 5,000 4,800 ” 3v2w ” bir sene içinde 50 liradan aşağı d ” * düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde 96 20 fazlasile verilecektir. Kur'alar senede 4 defa, 1 Eylül, 1 tarihlerinde çekilecektir. Birinci kânun, 1 Mart ve 1 Haziran

Bu sayıdan diğer sayfalar: