VERRRR YÇ S ĞĞ AÖ ŞĞ ĞĞ a F OU XN , ” S UON NN Ş S NUNĞ L SY * ee F N DD NŞNU ÇAA AU .i j SUF RORURUN. Ş VONK A S N gen erreerer ee bererecese nnn ’ Niğde tahrirat kaleminde başlayıp İstanbulda Tl _ darağacı altında biten memuriyet Iııyıtı 87 Devlet kapısında elli Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir eeakensese ee eneneen e renererLeLAnE 1 ea dia n rü aet YN Dedeağaç mutasarrıfı ikinci mecidiye nişanını almak için mecidiye nişanını almak i için kasabada hayalen bir hastane inşa ettirmiş ve bu hastane yapıldı zannile nişan gönderilmişti ! Sekiz, on gün sonra bir iş için gitti- ğim Cisrimustafapaşa kasabasında mu- tasarrıf paşanın bu «himmeti faala- ne» sinden dolayı vali vekilinin tekli- fi üzerine arzu ettiği nişanla taltif o- lunduğunu vilâyet gazetesinde — oku- dum. Aradan dokuz ay geçti İkinci Mecidiye nişanmı hâmil olan mutasarrıf paşa infisal etti. Yerine, hiç baberim olmadığı halde, tahkikat için Müreftede iken, ben tayin edildim. Dedeağaca vardığımın ertesi günü, mutasarrıflık odasında birçok ziyaret- cilerle konuşurken, hastanenin yerini sordum. Muhatablarım, şaşkın şaşkın birbir- lerine baktılar. Nihayet, muhasebeci Yaver ve tahrirat müdürü Tevfik efen- diler gülerek: — O, hastane değil, nişan tuzağı idi, Gdediler, Bu cevaba şaştım. Maamafih Yaver ve Tevfik efendilerle beraber hasta - nenin köyde bulunduğu yere gittim. On beş, yirmi metre uzunluğunda Ve yarım metre derinliğinde müstatil bir temel kazdırılmış, bir köşesine bir kaç taş atılmış, bir iki kürek kum ve kireç halitası dökülmüş... Bir de koyun kesilmiş! İşte, yapılan hastane bu idi! İnsanları, hayvanlardan ayıran hiz- lerin en büyüğü olan utanmanın, bu #leni rezalete mâni olamamasına ke - derlendim. Vâkıâ, Dedeağaç, o zaman pek yeni bir kasaba olduğu için yalnız hastaneye değil, daha bir çok yapılara muhtaç idi. Fakat her şeyden önce şu hayali bastanenin hakikate — çevilmesine karar verdim. Tâkin bir hastanenin inşa edilmesi için, Dedeağaç ve ona bağlı kazalardan toplanan ianeler kâfi değildi. İstanbul- 'dan muavenet ummak da beyhude idi. Onun için bütün vilâyetin — tanıdığım hamiyetli zenginlerine tahriren müra- caat ettim. Tuğla ve kiremidlerin eh- ven fiatla satılması için Selânikteki İAlatiniye, gerek bunların ve gerekse lâzım olan kerestelerin de Bulgaristan- dan yarı ücretle nakillerini temin mak- sadile Şark ve Selânik ;ltisak demir - yolları direktörlerine mektublar yaz- dim. Bu suretle kırk yataklı ve kadın er- kek kısımlarını havi olan hastaneyi, in- şaatına hergün sabah akşam nezaret ederek iki senede ikmale muvaffak ol- düm. Küşad resmini icra etmek için İstan- bula ısmarladığımız mermer kitabenin gelmesini bekliyorken, vali vekili Arif paşa, dahiliye nezaretine 5 kânunuev- vel 1314 tarihli ve şifreli şu telgrafını bana tebliğ etti: «Dedeağaç mutasarrıfı Hazım efen- Ginin devam! memuriyeti, rehini civaz oIamıvarsgındın iradei iktizayı âhsı-ıde-ı bulunmasile halefi tayin ve İzam edilmek üzere umuru livanın hüsnü temşiyesi (yürütülmesi) — için oraya şimdiden muktedir bir vekilin isra ve keyliyelin inbası...» Vali vekili, bu telgrafa ilâveten, ve- kâlete vilâyet matbaası müdürü Şev- ğcc beyin tayin olunduğunu bildiriyor- y Ateyhimde padişaha verilen jurnal- lardan evvelce biraz haberim olduğu için, bu ansızın azil değilse de, yerli, genebi bütün kasaba ahalisine, yanı başlarına yıldırım düşmüş gibi tesir etti. Azil telgrafını alır almaz, hazır bu- Junmaları münasib olan kimseleri da- wet, küşad resmini kısa bir nutuk ile #cra ve hüzzara da veda ettim. Rusya konsolosu Mösyö Aleksandr Crilis ile bidayet mahkemesi reisi baş- ta olmak üzere hazır bulunanlardan Bir çoğu ağlıyarak beni uğurladılar. E- dirneye ve oradan da İstanbula gitmek Hiyetile trene bindim. Şimdi düşününüz: Bir mutasarrıf Kayali bir hastane yapıyor, nişanla tab tf ediliyor! Halefi, bu hayali, bin tür- Dedeağacın Iü müşkülâtı yenerek hakiKate çeviri- yor. Fakat, her suretle mükemmel o- lan hastanenin küşad resmini alçak bir hafiyenin jurnali Üzerine tahkiksiz, tedkiksiz azledildikten sonra icra edi- yor! Bu şerait, böyle maküs muamele ve mükâfat ile idare olunan bir memle- ketin sonunun ne olacağını pek güzel göstermekte idi... Bu âkıbetin ne ola- cağını tahmin etmek küçük bir irfan ve zekâya da muhtaç değildi! İHRMAL NÜMUNELERİ - HÜKÜMET | KONAĞI BAHÇESİ - MAHKÜM BİR | MAHBUS VASITASİLE | GASIBLARIN DERDESTİ Fotograflarında görüleceği — veçhile Dedeağaçta mülkiye, adliye, posta tel- | graf ve jandarma daireleri, hapishane, Ziraat Bankası ve kasabanın biricik camil geniş ve dört duvarla kapalı bir arsa içinde ayrı ayrı yapılmışlardır. Bu binaların ortasındaki”saha, met- rük bir tarla halinde idi. Hattâ yedi, sekiz yıl önce mülkiye dairesi yapılırken kireç süzülmek için bu dairenin merdiveni yanında açıl- mış olan geniş ve derin bir çukur bile bu kadar uzun yıllardanberi doldurul- mamıştı. Daireye her girip çıkanın kü- Ççük bir dikkatsizlik ile içine düşmesi ihtimali olan bu çukurdan daha garibi de vardı: Dedeağaca mutasarrıf olmadan önce, vali muavini iken, bir iş için oraya git- miştim. Altı ay sonra Elâzığa vali olan mutasarrıf beyi ziyaret etmiştim, Müutasarrtflık dairesinin — sofasında, sekiz on büyük sandığın gelip geçmeyi zorlaştırdığını gördüm. Bunların, ver- gi veya nüfus dairelerine aid evrak ol- duğunu farz jle, hemen o gün geldik- leri için, dahs kaldırılmadıklarını tah- mnin ettim. Bu lâkayd mutasarrıfa hâlef olan bayali hastane bânisi ve ikinci Mecidi- ye nişanının hâmili zat ta dokuz ay bu sandıklar arasında gidip gelmiş. Mudasarrıflıkla Dedeağaca tekrar gittiğim zaman bu sandıkların hâlâ es- ki yerlerinde durduklarmı bayretle gördüm. Sebebini, derhal, tahrirat müdürü Tevfik efendiye sordum. Bu sandıkların üç sene evvel bir va- purdan çıkarılıp gümrük ambarlarına teslim edildiklerini, fakat sahibinin zuhur etmediğini, usulen müzayede ile satılmaları ikliza eden kitabiarı ha- vi olduklarını öğrendim. Kitabların arasında «Memaliki şa- hane» ye girmeleri memnu ve muzır olanlarının da bulunması ihtimaline binaen, muayene ve tedkik için ccnebi Hisanlarına vâkıf bir kimsenin ademi mevcudiyeti vilâyete arzedilmiş. — Fa- kat bir cevab almamamış. Bu yüzden, bu sandıklar o zamandanberi hali üze- re bırakılmışlar... Sandıkları bir kenara çektirip birer birer açtırdım. Küçük, büyük 1500 den ziyade olan kitabların hepsi fransızca idi. 1000 den eski bir resmi ziyadesi ilk ve orta tedrisata mahsus küçük mekteb kitabları, mütebakisi de itina ile cildlenmiş edebiyat kitabları idi, Çok yazık ki, rütubetin tesirile, bun- ların çoğunun yaprakları birbirine ya- şmış, çürümüş ve içlerinde türlü tür- lü böcekler peyda olmuştu. Memurların ihmali yüzünden mah- volmuş bulunan bu eserlerin hepsi ar- | tırma suretile 400 kuruşa satıldı. O zaman hissettiğim teessür, aradan | kırk sene geçtiği halde, bu satırları yazarken gene ayni şiddetle tazelen- miş oldu... (Arkası var) Günün Bulmacası © ÖG0 WwWE z © BOLDAN SAĞA: 1 — Kokulu bir nebatla yapılan çeker. 2 — Hedefe a$mak - Dere halinde akan yağmur suları. $ — Ceketin içine giyilen - İndirilmiş. 4 — Baba - Vilüyet - İzyan eden. $ — BSpor islalahında takım - Kusurunu bağışlamak. 6 — Rüzgür - Iztırab nidası, 7 — Buhran - Hayvan otlatılan yer, 8 — Dümen - İknâ. 9 — İzimlerden sıfat yapmak için isimlere Hâve edilen Jâhikalardan biri - Mar- marada bir kuzamız. 10 — Budala, YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Bir şey yapmayı tasarlama - Bu dahi. 2 — Binirlilik. $ — Atların ayakkabisi - Misal getirirken söylenilen kelime. 4 — Çocuk doğurtan - Şu var ki, 8 — Biçim. 6 — Kasabın sattığı - Münferid. 1 — Kırmızı. 8 — Batıcı - Emmek masdarından mazti Şübhudi üçüncü şahıs, müfred. © — Başkan - Akeliler. 10 — Bn evvel - Vücudü olmıyan bir masal kuşunun adı. 12 834 5 6 78 910 Se xot w wm l,'vıı: Dokuzuncu Balkan oyunlarına iştirak edecek milli atlet takımının dün akşam yola çıkması lâzımdı. Seyahat parası henüz gelmediği için ta- kımın seyahati bugüne kalmıştır. Balkan oyunlarına iştirak edecek ta - kım şu şekilde tesbit edilmiştir. 100 — Fikret, Halük, — İrfan, Gören. 400 — Gören, Zare, 800 ve 1500 — Recep, Galiı. 5000 ve 10000 — Artan, Hiüseyin. 110 münia — Faik, Vasfi. 400 mânia — Faik, Comal, Üç adım — Abdürrahman, Yavru. Yüksek — Polat, Zerfi. 4 — Muhiddin. Gülle — Ateş İbrahim, Arat. Disk — Arat, Yusuf. Cirid — Melih. Çekiç atma — Ateş İbrahim. Maraton — Şevki Selim. Kafileyi federasyon reisi Vildan Âşır götürecek, antrenör Ratkai de takımla beraber gidecektir. Atletlerimizi yetiştiren Macar antrenör mü, Naili mi? Dokuzuncu Balkan oyunlarıra gide - İcek atletlerin teknik işleri dört beş se- 4r»rh'ııbı'ri Ankarada bulunan Macar |muallim Her Ratkiye verildi. Macar muallimin bu işteki bilgi ve mahareti bizce aşağı yukarı malümdüur. Daha ziyade bir jimnastik hacası olan Ratkinin böyle mühim bir vazifeyi üze- ingilterede lig maçları devam ediyor İngiltere lig maçlarının hafta arası oyunları pazartesi günü birinci, ikin - ci, üçüncü lig takımları arasında ya - pıldi. Chelsea: 3 - Preston: 1 Kral kupası galibi Preston mevsim oyunlarına pek talihsiz olarak başla - mıştır. Ük golü birinci devrede yapan Pres- ton, ikinci devrede çok müşkül vazi - yette kalmıştır. Bu devrede beraberliği elde eden Chelsea üstüste iki sayı da - ha yaparak bu mühim maçı 3 - | ka - zanmıştır. Bu maçta 25,000 kişi bulunmuştur. Middelsbrug: 1 - Aston Villa: 1 Çok sert başlayan oyunun ilk da - kikalarında Middelsbrug bücum hattı A. VilNa müdafaasını çok müşkül va - ziyetlere sokmuş ve nihayet yaptığı bir sayı ile müdafaa hattını mağlüp et - miştir. İkinci devrenin 22 nci dakika- sında canlı bir hücum yapan A. Villa merkez mühacimine bir hata yapılmış ve sol açık Hayhton penaltıdan bera - berlik sayısını temin etmiştir. İki ta - rTufın gayretine rağmen oyun beraber - Hixten kurtulamamıştır. Maçta 30,000 kişi bulunmuştur. Karabükte demi Karablülk, — (Husu- si) — Karabük de- mir - çelik fabrikala- rı inşaatı oldukça i- leri bir safhaya gir- miştir. 8 nfsan 937 de temel atma merasimi yapılan fabrikaların harict inşaatı hemen tamamen ikmal edil- miş ve iç montajına başlanmıştır. Bu bü. yük fabrikaların ku. ruluşu dolayısile Ka- rabük te geniş bir çe- hir haline gelmiştir. Devamlı binaların tış üzerinde müdhiş Atletlerimiz bugün Belgrada gidiyorlar Kadro 23 atletten mürekebbidr. Kafileyi atletizm federasyonu reisi Vildan Âşir götürüyor rine almış olmasının büyük bir cesaret olduğunu bizim kadar kendinin de bil - diğine hiç şüphe yoktur. Balkan oyunla - rında renklerimizi temsil edecek atletle- rin büyük bir kısmını İstanbulda Naili çalıştırdı. Her birinin huyunu suyunu bilen Nailinin mi yoksa Manopalas o - telinde kalkdığı üç beş gün zarfında ço - eukları tanıyan Ratkainin mi takımın u- mumi idmanını yarışlar esnasında daha iyi kontrol edebilecekleri münakaza e - dilebilir bir mevzudur, Biz şimdiye kadar Almanyadan, Ame - rikadan gelen müteaddid anirenörlerin karma karışık idare ettikleri müsabaka- lara çok şahid olduk, 1926 danberi pist üzerinde bilfül uğ - raşmış, tam manasile içimizden yetişmiş ve bugün iş başına geçirilmiş ve hem de müvatlak olmuş bir idareciyi Balkan . yunları hareketinin dışında bırakmağı doğru bulmadık. Nailinin bu mevsim yap- tığı faaliyet, onun ne derece muvaffak olduğuna parlak bir misaldir. Değil müsabakada, tabil bir münakaşa- da bile âsabına hâkim olamıyan Ratkai geçen sene Romanyada yapılan Balkan müsabakalarında hiç te memnuniyet u yandırımamıştı. «Naili mi, yoksa Ratkaf mi?» sualimi- xze aldığımız tek cevab şudur: Abraham- dan da, Praktan da, Luizden de, hattö Ratkaiden de vazgeçtik.. Bizim dilimizi, anlıyanlar bize kâfidir. Hele işi ve mev zuu bildikten sonra!.. Ö.B. Amerikalı atletler Atinaya gittiler Avrupada turneye çıkan Arnerikalı at letlerin bir ekipi Yunanistana uğramış tır. Bunlarla Yunanlılar arasında yapılan müsabakaların hemen hepsini Ameri - kalılar kazanmışlardır. 100 M. - Elerbi (A) 10,8/10, 200 M - Elerbi 21,7/10, 40€ M - Howels (A) 49,2/10, 800 M - Bit - bam (A) 1.57,5/10, 1500 M. - Rice (ÂA) * d. 3 3., 5000 M. - Rice (A) 15 d. 31 s. 8/10, 110 mânialı - Valkot (A) 13,3/10, 400 mâ. nialı - Pattersan (A) 53,4/10, 200 mânia: Valkot (A) 20, Disk - Silas (Y) 47.81, TI Vatson (A) 46.83, gülle - Vatson (A) 16,03, Cirit - Papayargi (Y) Gl m, 72 U- zün - Vatson (A) 6,89, Sırık - Varmer - dam (A) 4 M. 11, Yüksek - Vatson (A) 1,85, Üç adım - Palamiotis (Y) 14 m. 16. Meşhur İngiliz atleti Wooderson Milano ve Osloda koşacak 800 metre ve bir mil (1609 M) dünya rökorunu İngiliz Wooderson on bir ey- lülde Milânoda 15, 16, 17 eylülde ise Os- loda muhtelif müsabakalar yapacaktır. Arsenal - Racing maçı yapılıyor Her sene Pariste yapılan İngilterenin Arsenalı Ile Fransanın Racingi arasında- ki futbol maçı bu sene de 27 teşrinisani- de oynanacaktır. İhtikâra meydan yapılmasına rağmen hâlâ ev buhranı de-| vermektedir. vam etmektedir. Resim inşaatı ikmal edilen fab- Bilhassa belediye teşkilâtının gecik-İrika binalarından birini göstermek- bülmacanin halledilmiz gekli | mesi burada yiyecek, içecek, her nevi sa- | tedir. |