DA © Btrcanan — Dü ee Mi l ü ' Haallıkîa edeb mertebesine Rumenlerin beynelmilel hayatını, zevcesi Romanya seyaha- tinde arkadaşlığından çok istifade ettiğim matbuat bürosu er- kânından biri beni © gün için telefonla öğ- le yemeğine davel etmişti. Nerede buluşacağı- mızı tayin ederken: — Size bir de sür- priz — hazırlıyorum, dedi. Siz bana demiş- tiniz ki büyük Ru- men - edibi Panayit İstrati'nin hayranısı nız. Değil mi? Size oridan — bahsedecek birini tanıtlıraca- — « ğim. — müteşekkir olurum. Ge:ğkkwn memnun olmuştum. Eserle- rini - fransızcâ yazılmış o'lduğu için - (ığ mamen ve seve BeVE okuduşum bu çol küdretli edibin bende yı'phgı m_ı_ı. manyaya adım attığım gundcnğeıı onun hayatına, karakterine, hususiyetlerine dair malümat toplamak arzusunu uyan- dırmıştı. ç ği Pek mütevazı bir muhitten yctışı;ıış, muasır edebiyatın parlak yıldızlarını ır: biri olmadan evvel, hamallığa ve ıe_yşn fotografcılığa kadar en ufak, en hakir iş- ler görmüş ve nihayot edebi şöhretin en yüksek mertebesine çıktıktan, yarattığı :aheserk—rin şeksener, yüzer defa tabe- dildiklerini gördükten biraz sonra vere- min kahredici pençesinde umlvıaı'——ılı Pa- nayit İstrati'nin tercümei hali beni çok alâkadar ediyordu. Arkadaşımın beni davet etmek neza-|. “ketinde bulunduğu lokantaya tı.ııı. vıı_ı- tinde gittim. O, mensub olduğu dairenin resmi çıkış saatine tâbi bulunduğu için henüz gelmemişti. Bir kenara çekiiip bek- lemeğe hazırlanıyorken, metrdotel yanı- uldu, ve: : m—_—':l. Gl“'lıır.ınnı davetlisi misiniz? di- — Evet. — Kendisi biraz evvel telefan etti, beş dakika kadar gecikecekmiş.. siz buyı_;. run, sofra hazir. Esasen, bir madm_n da geldi, bekliyor. Beraber konuşur, bir de ritif alırsınız. lplt;!ıe ayrılmış olan masanın yanına g:. tim. Orta boylu, genç, güıel,_un!b:îm: bnruvırhhirhdm.vıkmhırte le beni karşıladı. — Mösyö Talu? j — Benim, madam.. — Madam Panayit İstrati! HSA Gerçek mi söylüyordu? an. ölen bin epey yaşlı olduğunu biliyordum. Bu pek genç kadın onün zevcesi nasıl ola- irdi? bnâıd;;etim gezmiş ve tereddüdümü göz- lerimde okumuş olacak ki, gülerek: — Beni biraz fazla genç buldunuz, de- Cevab makamında gülümsedim.. — Fakat siz onu yakından tanımış 0' saydınız! Yarım asrı çoktan aşan ölmrü- ne rağmen, kalbinin ne kadar genç. zin- de kalmış olduğunu görseydiniz! Kocam sermedi gençliğin sırrına ermişti. Ne ça- i, verem... "ıî: siyah gözleri birdenbire buğulan- mıştı. Bir lâhza süküt etti ve sonra dedi h,',. Siz. Panayiti sevenlerden imişsiniz, öyle mi? — Evet, madam. — Hakkınız var. O da, 'Türklerin çok dostu idi. — Ya? Ne münasebet? — Kendisi Dobrucalı Idi. Çocukluğu tekmil orada, Türkler arasında geçmiş. Babası da Rüm olduğu için, dâha ziya- de Türk âdetleri içerisinde büyümüş.. — Babası Rum mu, dediniz? — Evet, Rumen olan annesi imiş. Ko- cam bir müddet te Türkiyede yaşamış. 'Türklerin, fakat halis, öz Türklerin fazi- letlerini methede ede bitiremezdi. çıkan adam edibi Panayit İstrati'nin ğzından dinledim Panayat İstrati zevcesile birlikte karşıladık. Yemekler geldi. Bir taraftan yiyor, bir taraftan da konuşuyorduk. — Siz kocamın son eseri oldh Medite- rane'yi okudunuz mu? — Hayır. — Bilhassa ikinej cildini tavsiye ede- rim. Orada memleketinizin — tasvirlerini bulursunuz. — Atfedersiniz, madam. Bir sual sora- cağım. Kocanız eserlerinde Tfazla sola mütemayil görünür. Acaba bu, ne gibi tesirlerin altında olmuştur. — Kocam dedim &, mütevazı bir mu- hitten yetişmiş. Hayatın yükünü omuz- larında çok erkenden taşımağa başlamış. İşcilik etmiş, seyyar fotografecılık yap- mış, aç kalmış, açıkta yatmış.. hattâ, ken- disini ölüme sürükliyen hastalığın men- şeini onun vaktile çektiği sefalette ara- malıdır. Eh! Tabiidir ki bütün bunlar o« nun kalbinde bir ukde, bir meraret bi- rakmış. Bunun tesellisini de © sol pren- siplerde arardı. — Siz onun ilk zevcesi misiniz? Madam İstrati güldü: — Hayır! dedi; ben dördüncüsüyüm, Benden önce üç defa daha evlenmiş, — Ya? — Evet, İdealize ettiği kadını çok ara- dığını, fakat bir türlü bulamadığımı süy- lerdi. — Nihayet sizi bulmuş a? — Kendi de öyle diyordu ama, kim bi- lir? Belki de ömrü vefa etseydi, vukuat kendisini tekzib ederdi., Sesi titremeğe başlamıştı. İçinde hâ- |Jâ unulmamış bir yaranın kanamakta olduğu hissediliyordu. Sormaktan kendi- mi menedemedim: — Siz onu çok-sevdiniz mi? — Deli gibi! — Aranızdaki büyük yaş farkı?, — Asla tesiri olmadı. Ben onun ruhu- nu seviyordum. O da o kadar genç kal- mıştı ki!. Romanyanın büyük edibi hakkındaki ediyordu. | kendi kendime düşünüyordum: bir saadeti birdenbire yıkan ulu kudret nasıl Cana hirav Anedu Na aralık özürler di- |bu zulmünü bizlere karşı acabâ Haberler inanılmıyacak bir fedakârlık nümunesi maaAaAasaz Londrada bir evde yangın çıkmış, ev baştan başa yanmıştır. 7 aylık bir çocuk, mürebbiyesinin fedakârlığı yüzünden, diri diri yanmaktan kurtulmuştar. Yan - gn söndürülüp te, evin içinde girildiği zaman, mürebbiyonin kömür olan cese- dinin altında bebek sapasağlam bulun - muştur. Mürebbiye, çocuğu kurtarmak için ona sarılmış, bu süretle kendisini 8- teşten kurtarmıştır. korkuluklardan fazla kadın İngilterede açıkgöz çiftçinin biri, şim- diye kadar kullanageldiği, erkek kıya - fetli korkulukların kuşları ürkütemedi - Hini görünce aklına dâhiyane bir fikir gelmiş, kadın terzilerden birinden 18 - kartaya çıkarılmış bir manken satın al- mış, başınâ bir kadın şapkası geçirmiş; üstüne de bir şemsiye dikmiş.. Ve kuşlar, kargalar da bir daha buraya uğramaz ol - muşlar. e 100 çift ayakkabısı olan kadın Bu ayaklar tanınmış raks yıldızların- bu mükâlemeyi daha fazla uzatmadık.|dan Verdyn Stapleton'undur, Yıldızm Bu içli ve faziletli kadından ayrılmak, | ker çifti birbirinden güzel yüz çift ayak- verilmiş başka randevulara koşmak icab kabısı vardır. Veda ederek sokağa çıktığım zaman| Verdyn'in hususiyeti, sahnede, diğer artistlerin hesabına, dansetmektir. Me - — Bir insana son deminde bağışladığı | gelâ bir filmde Con Kravfondun danset- katili nasıl Dünkü kısmın hülâsası ı (Eski polis siyast ümirlerinden bay &. İzlsel Mahmud Şevket paşanın katili Ka- waklı Mustafanın nasil yakalandığını ane datıyor. Katil, vak'ayı müteakip hudud haricine kaçıyor, bir çok —memleketleri dolaşıyor. Nihayet Yunanlstandan (Çar Nikola) adlı vapura binerek Odesaya gi- deceğini, sabıtaya mensup olan ve katlle arkadaşlık eden Cemil haber veriyor. Ka- vaklhı Muslafanın eeki sabıkaları da var, Onlara müsteniden kaçakçılık ve cina - götle Hham olunarak Rus baş konsolas- luğuna reosmi tezkere — yazılıyor, — tevkif| müzekkeresi kesiliyor. Katilin hüviyetini we ne için tevkif olunmak istendiğini bi- len konsülato memurlarından biri 29 al « tan Uralık bir saat verilmek surotile sus- #aruluyor! Konşolos istenilen adamın #i- yasl bir mücrim olduğunu — farketmiyor. Kendisine müracaat eden memuru, yanı- na kavaslardan birini terfik ederek gemi güvarisine gönderiyor, Katil kamarasın - dadır. Kaptanla beraber, kapıyı açmasını söylüyorlar. Cevab yok. Bir daha, gene cevab yok! Kaptan kapımın sorla açılması emrini veriyor. Ba sirada ketil, birden - bire meydana çıkarak, kendini tevkif et- mek istiyenlere silâh çekiyor. Heyecanlı bir boğuşma, Nihayet Kavaklı Mustafayı kuskıvrak bağlıyorlar. Rıhtımda bekliyen otamobile bindirip döğrnen polis müdü - riyetine getiriyorlar, Günlerden — cuma... Pakat mösele bu kadarla kalsa tyi.,, Hü- dise, Rus çarlığı İle Osmanlı İmparator - luğu arazında siyasi bir gerginliğe sebe- biyet veriyor. Sözü bay B. İzistle bırakı - yorum:) — Vakıâ Mahmud Şevket Paşanın ka- tili Kavaklı Mustafayı yakalamıştık. Pa- kat bizim adamımız ve katilin güya ar- kadaşı olan Cemili bu vak'ada feda et- memek lâzımdı. Onun, hâdisedeki rolünü belli etmemek için, ikinci bir tevkif mü- İzekkeresi daha kestirdik. * Başkonsolosa müracaatla, Cemilin de teslim edilmesini istemeğe karar verdik. Bu sefer konsülâtoya ben gittim. Hiç anutmam, saat tam 12 idi. Başkonsolos, yazıhanesinin üstüne kadar taşan göbe- ğile, koltuğuna kurulmuş oturuyordu. Duvarda, başının Üstünde, Çar Ni- kolanın tabil büyüklükte, yağlı boya ile yapılmış ayakta bir resmi vardı. Cemilin derdesti için yazılan tezkereyi verdim. tevkif müzekkeresini gösterdim. Başkonsolos müstehziyane: — Ya, bunu da istiyorsunuz ha? dedi. Sonra gayet ciddi bir tavır aldı: — Sabahleyin teslim edilen adamın a- lelâde bir cani olmayıp Mahmud Şevket Paşanın katillerinden biri olduğunu öğ- rendim. Buna nazaran, konsülâtoyu, res- Eski Türk detektifleri “Son Posta,, İ maceralarını anlatıyorlar : 4 Mahmud Şevket Paşanın Talât Paşaya mecburi bir Edirne seyahati yaptıran hâdisenin tafsilâtı e— asılmıştı? Talât Paşa M nin cumaya tesadüf ettirilmesi maksadı« | mızı temine kâfi gelmedi! * — Niçin? Üi — Çünkü Mandelstam, resmi dnirele. rin kapalı bulunması üzerine, nasıl bir — çareye baş vuruyor, biliyor musunuz? | Diyojenin elinde fener, adam araması gi« bi; Rus sefarethanesi baştercümamı da e- | linde nota, vükelâyı evlerinde aramaya başlamıyor mu? 1 — Desenize iş sarpa sarıyor! — Tabil! Mandelstam mesleğinin kurs | du bir adam! Kolay kolay atlıyan takım- dan değil! Vaziyet bu şekli alınca neya | karar veriliyor?.. — Neye? — Vükelâ heyetinin tagayyübüne! Ta« lât Paşa Edirneye gitmeği göze alıyor! yahat maksadının ne olduğunu | kimseye söylemiyor! Hattâ, refakalinde | bulundurduğu Bay Falih Rıfkıya bu lnl’ ve zoraki tenozzühün sebebini, şimendi- | ferin hareketinden sonra, yolda iken ane | latmış! Vükelâ heyetine dahil bulunan diğer zatlar da birer bahane ile sıvrra ka- dem basıyorlar! Böylece Mandelstam ce- nabları da çaldığı bütün kapıların sura- tına kapandığını görüp, eli boş, sefarete haneye dönüyor! — Peki katil Kavaklı Mustafa ne Temde? — Ne âlemde olacak? Vasiyetini yı mak istiyorsa acele etsin! Çünkü gıyab idam hükmü, vicahiye çevrilmiştir! Hü disenin siyasf cebhesindeki sür'atle, cebhesindeki sür'at atbaşı gidiyorlar! men aldatmış bulunuyorsunuz. Hidise- nin iki devlet arasında vahim neticeler doğuracağını size açıkça bildirmek mec- buriyetindeyim! Cemili de veririm. Fakat siyasi bir cü- rümle maznun olmadığına dair sarihı bir tezkere getirin! Vakit kaybetmeğe gelmezdi. Başkon- «Gün doğmadan meşimel şebden nelet doğacağı» bilindiği için herif, sabahı büle madan, asılıyor! $ Ertesi gün, cumartesidir. Mınd:ktuı.', odacılardan evvel Babıâliye geliyor ama, âtı alan Üsküdarı geçmiş! Vakıâ nota ves rilmiyor değil! Fakat katil Kavaklı Mi tafayı, hiçbir notanın sun'? teneİfüsü die solosun «vahim. neticeler» sözünden an- Tamıştım ki hükümete nota verilmek ü- zeredir! İ 'Tünelden polis müdüriyetine kadar in- meği bile doğru bulmadım. Mescle, o ka- dar karışık bir safhaya girmek istidadını gösteriyordu ki artık saniyenin bile kıy- meti vardı. Hemen Galatasaray merkezi- ne gittim, Polis müdürü Azmi beye tele- fon ettim, vaziyeti kısaca anlattım. Nota gîr demez, Azmi bey fevkalâde telâşlan- — Derhal müdüriyete gel, emrini ver- di! Bir arabaya atladım. Bol bahşiş vâdini alan arabacı atları dörtnala koşturuyor- du... 15 dakika gonra müdüriyete gel- miştim! Nerede ise, Rus sefarothanasi başter- cümanı Mandelstam'ın notayı vermek ü- zere Babıfliye müracaat edeceğini, dü- şünüyordum. Lâkin, harekete geçmek i- çin perşembeden tertibat aldığımızı ve cuma günü katil Kavaklı Mustafayı ya- kaladığımızı söylemiştim! Bu noktaya dikkat ediyorsunuz değil mi? — Evet! Bundan anlaşılan... — Şu: Cuma günü resmi dalreler ka- mesi icab ettiği zaman, dansı Verdyn yap- | palı olduğu için, notayı tebellüğ edecek maktadır. tr e' — İbir sahzivet bulunamaszın! Fakat hâdika, riltemiyecektir artık! Yalnız, siyaset gı misini karaya oturtmamak lâzım! Onun için gu iki jest yapılıyor: ; 1 — Polis müdürü Azmi beyin memü riyeti Adana vilâyetine tahvil edı'llyntl Hayır! Bu da cürme göre ceza deği işlere karışırsın hat Açıkta kal da lan: B 2 — Polis müdürü Azmi bey azlolu« nuyor! fyon stadyomu ihale edildi — Afyon (Husust) — rumu Afyon Bölgesince plânı hazır lanmış olan stadyomun koşu — pisti v futbol sahası kısmı (19.700) Hraya mül teahhide ihale edilmiştir. 4 Diğer taraftan Halkevi güreşcileri Eyliül müsabakalarına hazırlanmak ü « zere, İzmir bölgesi antrenörü Nurinin muallimliği altında çalışmalara baş mışlardır. Belediye büdcesi tasdik edildi İstanbul belediyesinin büdcesi Ve killer Hey'eti tarafından tasdik - edil- miştir. Yeni sene büdcesinin bir iki ne kadar İstanbula gönderilmesi mı tamaldir — <