6 Sayfa HANGİSİ DOĞRU — Oku! Dedi. Oku dediğini okudum: «Dün yazın en sıcak günü idi. Hararet gölgede otuz sekize çıkmıştı.> — Doğru. vam et! Devam ettim: «Günlerden pazar olması İstanbullular fçin meaktan kurtulmak imkânımı ver- mişti. 100,000 İstanbullu Boğaza plâjlara gitmişlerdi.> — Okudum. — Yüz bin olduğunu kim saydı? — Herhalde ben saymadım. Bir başka gazeteyi gösterdi: — Burada da yazının şekli aşağı yuka- rı ötekine benziyor, fakat plâjlara, kır- lara gidenlerin sayısı değişik. - Ne kadar? — 150,000! — Olur ya,, — Peki ama, bir üçüncü gazetedeki ra- kam da büsbütün ayrı. — Kaç! — 200,0001! — O da olur. — Hangisine inanayım? — Hiç birine, veyahud hepsine! — Neden? — Kırlara çıkanların plâjlara giden- lerin sayısını tam olarak tesbit etmeye imkân yoktur da.. yalnız her Üç gazetede bu işle uğraşanların istatistik bilgileri çok zayıfmış. — İstatistik bilgileri kuvvetli olsaydı, ri masama koydu: ir arkadaşım, dünkü gazetele-|tam rakamı tesbit edebilirler miydi? * Edemezlerdi ama, tam rakamı tes- bit etmiş olduklarına herkesi inandırır- lardı. — Nasıl olur? — Anlatayım: Şu fıkrayı anlattım: «Meşhur bir istatistikçi varmış, her ne- rede mühim bir istatislik yapılacağı ra- man ona müracaat ederlermiş. İstatistik- çi senelerce bu işle uğraşmış; ihtiyarla- mış, kuvvetten düşmüş, çalışamaz olmuş. Oğlunu çağırmış: — Oğlum, demiş, artık ben çalışamıya- cağım.. benim işimi sen göreceksin.. sa- |na mesleğimin en mühim sırrını öğrete- ceğim, Dünyada hiçbir şeyi tamam say- mak imkânı yoktur. — Akla yakın bir rakam bulursun.. meselâ on bin değil mi? On bin dersen senin bu rakamı tahminen söylediğini anlarlar, itimad etmezler, fakat sen on bin demezsin de meselâ on bir bin sekiz yüz yirmi üç dersen herkesi doğru say- mış olduğuna iInandırabilirsin! Hattâ bu- çuk ilâve edersen de fena olmaz.. Fıkrayı bitirmiştim. Arkadaşım yüzü- me baktı: — Doğru, dedi, ve esasen ben biliyo- rum. Bu pazar; plâjlara kırlara, puraya buraya gezmiye gidenlerin sayısı yüz yirmi dört bin sekiz yüz altmış yedi'idi. Güldüm: — Bravo Britüş, dedim, zeki adammış- sın! İsmet Hulüsi D Bunları biliyor mu idiniz ? — Dünyanın en yaşlı ağacı Dünya yüzünün en yaşlı ağacı, Ce- nubi Hindistanda, Seylân — adasında mevcud olan ve Bo adı verilen a- ğaçtır ki Budda- nın, bu — ağacın gölgesinde kemal derecesini — bulun- caya kadar tefek- kürle vakit geçirdiği iddia olunur. Gene iddiaya nazaran bu ağaç milâddan 288 se- ne evvel dikilmiştir. Meksikada da bir selvi vardır ki (6000) senelik olduğu söy- lenir. Maamafih Kaliforniyada 2500 sene- den fazla yaşlı ağaçlar çoktur. e İngilizlerde mürebbiyenin mevkü Bir İngiliz allesi "i yaşayışında her su retle — fedakârlığa katlanır, fakat kü- Çük çocuk için mü rebbiyeden — vaz- kü çocuğun büyük Okuyucularıma Cevablarım Bay «S» « Sualinizin hedefini pek iyi kavrıya- madım. Kendisine alâka gösterdiğiniz zatın adı belli, mesleği belli, teleforu da var, adresini bulmak neden güç ol. sun? Telefon defterini açar, isminin hizasına yazılan adresi okursunuz. Mesele de biter, Kızm kendisine hitaben yazılan a- çık mektubu okumamış olması müm- kündür, fakat okuduğu halde cevab vermeğe lüzum görmemiş olması ihti- malini neden unutuyorsunuz? * Kadıköyden mektub yollıyan — genç kıza: Tıb Fakültesinde tahsil müddeti 6 senedir, fakat buna staj, askerlik ve muhlit edinme için de en aşağı 4 sene Dünyada ne kadar telefon var ? 1929 — genesinde şimali Amerika « daki telefon ma - kinesi sayısı, bü - tün dünya telefon adedinin yüzde (65,4) dünü teşkil ediyordu. 1938 de ise bu nisbet yüz - de (55,9) a düş - müştür. 1929 da Avrupadaki makineler, dünya mevcu - dunun yüzde (28,2) si iken şimdi, bu nis- bet te yüzde (36,4) de yükselmiştir. Avrupada en çok telefon makinesi A manyadadır. Sayısı (3,270,000) dir. İkin- cilik İngilterededir. İşliyen telefan ma - kinesi (2,551,000) dir. Üçüncülük Fran - sadadır, dördüncü Rusya ve sırasile İs - veç, İtalya, İsviçre ve Danimarka gel - mektedir. e Yükseklikler kanımızda ihtilâl yapıyorlar İnsan kanında mevcud kırmızı kürey- velerin sayısı yükseklikle beraber artar. Bir insan deniz kenarından 1800 metre yüksekliğe çıksa, kanındaki küreyveler 24 saatte 10 milyar fazlalaşır. , fakat mü- | ilâve edilmesi lâzımdır, müddet 10 yı- Ta çıkar, Bahsettiğiniz genç henüz ikin- €i sınıftadır, daha 8 yılı var demektir. 8 yıl size gadık kalacak mı? Hiç ih- timal vermiyorum, 25 yaşına gelmiş ve bir hayli lekelendikten sonra ter- kedilmiş bir kız vaziyetine düşmeniz ihtimalini düşününüz na yapmanız doğrudur, kendi kendinize bulursunuz * Gedikpaşada Bay «A. Y.» ye: 'Tereddüd, nikbinlik, bedbinlik, ümi- di takib eden yeis çok sürmediği tak- dirde aşk başlangıcının en tatlı safha- Bını teşkil eder. Alâkadarın şikâyete hakkı olmamak lâzım, ihtiyarlığında zevkle hatırlıyacağı bir gençlik devre- sidir, fakat sizinki bana öyle geliyor ki bu merhaleyi atlamıştır. Aşktan zi. yade hesabın önündesiniz. Kat'i müd- det içinde kat'i cevab istemek lâzım, TEYZE SON POSTa Kadın Köşesi Genç kızlar nasıl süslenmelidirler? Genç kızın giydiği, taktığı, kullandığı her şey değişik, şen fakat sade ve ucuz olmalıdır. Çünkü onda cn ufak süs ken- dini gösterir ve hoş görünür. Fazla öze- Bir kadın çocuğunu Müddelumumilik garib ve karışık bir hâdisenin tahkikatile meşgul bu - lunmaktadır. Anjelike Isminde bir kadın, müddei- umumiliğe müracaat ederek, — kocası Mekkinin kendisini dövdüğünü ve iki buçuk ayhk çocuğunun düşmesine se - bebiyet verdiğini iddia etmiştir. Ka ç dın kocası hakkında kanuni takibat ya- pılmasını, mahkemeye verilerek, tec - ziyesini taleb etmiştir. Kocası ise, müddeiumumlliğe cel - bedilerek, alınan ifadesinde, hâdiseye bir doktör müdahalesinin sebeb oldu - Bunun üzerine, doktor hakkında da tahkikata geçilmiştir. Şimdiki halde, Iki buçuk aylık bir yavrunun düşüşü kadını — kocasından, kocasını tanınmış bir doktordan dava- cı mevkiine sokmuştur. Müddelum>- - milik ise, her üçü hakkında âmme da- vası açmıştır. Hakik! suçlu, tahkikatın tekemmülü ile ortaya çıkacaktır. Hâ - dise, sorgu hâkimliğine intikal etmiş - tir. Üvey kızını öldüren Cetadın duruşmasına Ağırcezada devam edildi Kadıköyünde üvey kızı Reyhamı öl- düren Cevadın muhakemesine Ağırce- zada devam edilmiştir. Geçen celsede, hâdiseyle alâkalı ba- zı hususatın tıbbi adliden sorulmasına karar verilmişti. Verilen cevab, dün nip bezenirse daha güzel görüneceği yer-| mahkemede okunmuştur. Tıbbı adlinin de çağının o hiç bir yaşta ele geçmiyen (raporunda vak'anın akşam saat 19,20 tazeliğini, canlılığını, neş'esini kaybeder. | de vyukubulması ve tedaviye saat 21 de Ağırlaşır, yaşından büyük görünür. başlanmış olmasına göre ölümün fazla Sade bir elbise üstünde rengi göz alan |kan zaylinden vukua gelmesi mümkün bir eşarp, düz bir şapkayı süsliyen oriji- | görülmekle beraber, kat'i bir hüküm nal bir kordelâ, bir sentür bir fiyonga | verilemiyeceğini beyan etmektedir. hattâ bazan cebine iliştirdiği renk renk Buna karşı, suçlu vekili İrfan Emin, bir mendil genç kızı güzelleştirmeye ye-|söz almış ve hülâsaten şunları söyle - ter. Onun makyajı gibi bütün giyip çı- miştir: kardığı şeyler de külfetsiz. olmalıdır. Genç kız bu basit süslerinden çoğunu — Yaralı hastaneye saat 21 de değil, 22,5 da kaldırılmış ve hâdise Ile teda - kendi yapabilir. Bu hususta örgü belki viye başlanma arasında 4 saat geçmiş- herkesten çok onun işine yarar. Beresini, tir. Bu husus tebarüz ettirilmiş olsay- eldivenini, eşarpını, kemerini, yakasını, çantasını isterse hep kendi elile yapabilir. İşte meselâ şu çanta. Şübhe yok ki pa- rasız denecek kadar ucuz bir şey. Örgüsü dı, tıbbı adif kat'i bir cevab verebilir- di. Saat meselesi, tahkikat evrakında da pek müphem bir şekilde mevzuu - bahs ediliyor, Tıbbı adliden bu nokta- de basit. Fakat renkleri iyi seçilir, iyi de|Jarın yeniden sorulmasını İsterim. örülürse genç kız elinde en hoşa giden bir eşya ölür. Fakat, mahkeme raporu vâzıh bul - muş, bazı tahkikat ferası için, duruş - İnce bir kız onun renklerini elbisesine |mayı talik etmiştir. uydurur. Düğmelerinde bir değişiklik yapar. Ona kendinden, kendi zevkinden müş bir çanta diye değil, bir yenilik, bir |değişiklik diye bakar ve mutlaka sever. Zaten dikkat ediniz, yalnız şık genç kız- lar değil şık denilen bütün kadınlar en ehemmiyetsiz eşyalarında akla gelmiyen bir hususiyet yaratanlardır. Onlar marka, bir kaç düğme, bir şekil değişik- liği ile bakarsanız bildiğiniz, göre göre |bellediğiniz şeylere bambaşka bir hal ve- Frirler. Seçtikleri kumaş ucuzdur, fakat öyle hatıra gelmez bir garnitür bulmuş- lardır, renkleri öyle birleştirmişlerdir ki bildiğiniz kumaşı adetâ . tanıyamazsınız, | ö ee ee ee A DA D G ee L | Bacaksızın maskaralıkları : Mevsim hastalığı | : | Bir kadın kız kardeşinin eşya- |bir şeyler katar. Gören alelâde elde örül-| larını çaldığını .ve kendisini yaraladığını iddia etti kocası aleyhine dava açtı Kadının kocası da buna doktor müdahalesinin sebeb olduğunu iddia ederek ayrıca bir dava ikame etti (altı hayvan sergisi açılmakta idi. Bu düşürdüğü iddiasile çamaşır ve sandığın içerisinde bulunan 150 liradan ibarettir, Fakat, bir gün eve gittiği vakit, pa- rasının ve eşyalarını bulamamış, hem- şiresine soracak olmuş, o vakit Feridx — Ne eşyası, diyerek Safiyenin üs - tüne yürümüş, eline geçirdiği bir de - mirle onu dövmüş ve yaralamıştır. Bu iddia üzerine, emniyeti sulisti - mal ve dövmek suçlarından Feride hak kında tahkikata geçilmiştir. Hastaneyi soyan iki hırsız tevkif edildi Zabıta hastanelere dadanan iki a - zılı hırsızı yakalıyarak, adliyeye tes - Abdülmecid oğlu Lütfü ve Seyful - lah oğlu Hilmi ismindeki bu iki arka - daş, dört, beş aydanberi muhtelif ge- celerde bir hastane deposundan mun - tazaman eşya çalmışlardır. Nihayet 13 Ağustos gecesi, gene depoya girmiş - ler, işlerini bitirdikten sonra gizlice dı- ri Çıktıkları sırada, bekçiler tarafın- dan yakalanmışlardır. Uzun müddet « tenberi devam eden bu sirkatlerin üs- tünü örten perde de bu suretle kalk - mıştır. Suçluların, çaldıkları eşyayı “Seyfi isminde bir koltukçu vasıtasile sattır - dıkları da tesbit edilmiştir. Her — üçü de, dün müddeiumumitliğe teslim edil- miştir. Müddeumumilik suçluları 4 üncü ine vermiş, yapılan sors suçlulardan Lütfü ve Şehir işleri: Otomobil ve otobüslerin muayenesine başlandı 'Otomobil ve otobüslerin yıllık mu - ayenelerine dünden itibaren başlan - miştir. Evvelâ otobüsler, bilâhare oto- mobiller muayene edilecektir. Vilâyet dahilinde on hayvan sergisi açılacak Vilâyet hududu dahilinde her sena seneden ilibaren hayvan — sergilerinin sayısı ona çıkarılmıştır. Bu hayvan ser gileri Şile, Buzhane, Pendik, Yalova, Kemerburgaz, Veliefendi, Silivri, Ça - talca, Karacaköy ve Boyalıkda açıla « caktır. Limonlar da behemehal halde satılacak Limonların halde toptan satılması lâzım gelirken birçok limon larının hale girmeden satıldığı Süleymaniyede oturan Safiye is - minde bir kadın kız kardeşinden da - yacı olarak, müddeiumumiliğe müra - bir|ecaat etmiştir. Safiyenin iddiasına göre, hâdise - nin mahiyeti şudur: Safiye, ara sıra hemşiresi Ferideye misafir giderek, bir müddet evinde kal maktadır. Bu sebeble birkaç parça eş- yasını da, Ferideye emanet bırakmış - 'tır, Bu eşya da, beş yatak, bir sandık $ müştür. Belediye, şubelere yaptığı ta- mimde bunun önüne geçilmesini iste- miştir. Belediye tahsildarlarının aylıkları — Belediye tahsildarlarından hizmet müddeti yinmi seneyi bulan veya yir - mi seneyi geçenlerin almakta olduk * ları ücretler maaşa tahvil — edilmiştir. | Hizmet müddeti yirmi seneyi bulma - yanlar aylıklarını ücret olarak alacak- lardır , ELMA EKERLER)