Kraliçe Totames'in sihirli gerdan- fığı.. İngiltere hükümeti, bu değer bi- çilmez tarihi mücevheri bulana )[Irıîıı bin İngiliz hralık bir mükâfat vâdei- Mişti. Yeniden afallamıştım. — Bu kitaba gelince... b Hemen kitabı kaptı. Elektrik feneri- nin ışığı altında bir göz gezdirmek'e beraber: : — Fir'avun Kraliçesi Totames'n Mumyalar sırrından bahsetmek üzere başpapazına yazdırdığı yaprak kitabın cildlenmişidir. Tek söz söyliyebilecek halde değıl-l dim, ğ Genç kimyager, bıılııııy':e r;ıemurbe; ildiği leri çok iyi ezberlemiş bi *n—mnk Ziîeiyhcmeîıo her bulduğu hakkın- da bir hüküm veriyordu: | — Yalnız.., dedi... Anahtarlar ü tane olmak gerekti. Büyük .'mulıı:u': bahçeye açılan müze yanından esra ; rengiz kimya dairelerine doğru ulaşa na aiddir. Bu küçük anahtar, bu salo- nun sonundaki kapıyı açar ki burıda'n Birildikten sonra bir koridor, cugellğ.- le karşılaşmadan gizli dairelere ul&;ır: Ortada bulunmıyan anahtar, kırmızı dairelerden kimyahaneye geçilmeğe Mmahsus kapınımkidir. ni . Bir saniye düşündü: îurâ:üncü ıınıhylınu bulunmım:n prensin şu dakika gizli dairelerde bu- ğ anlatıyor. ; İu!fu!ı;'::ıu Şimdi ne yapmak fikrin- d!îmııı;ı"hl tarlardan birisini yanıma a- lacağım, Kalıbını çıkaracağım, — Nerede?... — Odamı — Ya öbür anahtar?.. — Burada kalacak.. ihtiyac yoktur. Bize gerek olan, müze ııı'ıtmd'ıkiı :ı- pınınkidir. Buralardan geçmek tehı e- N olur. Her yakit gidip gelemeyiz. Bi Elektrik fenerinin ışığı altında al anahtarlar pırıl piril ,yımyoıdu. — anahtar?.. — î;ıe)?;:ıcede yerinde ]şa_!ıfn; prens, kimya dairelerine her mfifş;:d ğ en az beş altı saat kalır. Oradaki iş ç nin onu kolay kolay sıııvcnnıyeakA n dar rrühim olduğu muhakkaklır. ÖL nahtarın kalıbını çıkın_mfwm t:'»m büraya döneceğim, yerine _küyıîc NBT Yoksa, üçüncü anahtarı yerine î:; B Üzere çekmeceyi açacak olan pren a #eyi farkeder, Mahvoluruz. Bir iş îıuz Mek imkânı kalmaz Vve emeklerii boşa gider.. Ansızın haykırdım: A — Öbür anahtarı bana veriniz. Hayretle baktı: — Ne yapacaksınız?.. — İçeri gireceğim. — Bir çılgınlık olur. Ü Mahvolalım mı istiyarsunuz?. B Büyük anahtarı cebine koydu. Ki ğdî ğünü çekmecedeki y"w.bırnk(ı.. a lektrik fererini çekmecenin iîînı:ıu âru çevirdi. Tertibat anlaşılıyordu. Mermer sütun üzerinde nakışlar vardı. Geyik kafasının yukarısına bhîımcı kapak düşüyordu. Kapaği kapa_nı]ın N Bizli çekmecede iz kalmıyordu. Nal ş'_ lar, onun varlığını ve müdevver hu | Tüdlarımı tamamile saklıyordu. | Genç kimyager: Si — Gidiyorum, dedi... Yarı kadar ürîmğ'::;ı, anahtarı 'yerlne a);îî Yacağım. Sizden de — Gileğim: - Vak kaybetmeden dairelerinize _dı_»nümıı;_. Yarın akşam saat dokuzda, gizli Reçid- ge"' odamıza kadar gelmiye çalışaca M Hep - birden saate Sözünü bitirir bitirmez bir ceylân SeVikliği ile ortadan kayboldu. — Tn Heyecan içinde tam sersemlemiştim. “Minim, epey zaman yerimde dînı kaldım. Bir tesadüf, başkalarının kaç Vakittir aradığı gizli anahtarı b'n:: Arşıma çıkarıvermişti. Gayesine Ulaş- yyak, şu halde herkesten fazla, herkes- fen önce benim hakkımdı. Genç kl;îi:; Serin sözleri de çok doğru 'idı. Vi '_’“_“'l talimatını yerine geli Gizli çekmece açıldı mi dört saat daha beklemek demekti. Buna tahammül edemiyeceğimi anlı - yordum. Ertesi gün beni ıi_vırcş edece- ğini söyliyen kimyager, beni gizli d.'l' relere tehlikesizce götürebilecek miy- di?.. Şüphesiz hayır!.. Belki de hiç ge- miyecekti. Onun büyük bir vazifesi vardı, ben- den önce ilmi heyet hesabına iş gönyıe— ği düşünecekti, Ansızın karar verdim. İBuraya kadar gelmişken yoluma de - vam edecektim. Aradığım heğe! yanı başımda ve-onu tepemem, Kımya'g'er tehlikeden bahsetti. Bunu ben de bili - yorum. Fakat... Onun işi ı:vı']rı, benırı; mevkil Z Prens, ona bir casu: ıî:ı]'isıe':al:; lir. Ben, ne de çlsa halkın sultan diye taptığı bir insanıyım. Kim- yager bir yandan işini görğ N, blr_şan- dan da ben yolumda yürüyeceğim,.. 'ena bir vaziyetle karşıl;ı.ışamrda pren- |se, kimyagere rasılad:ğ:mx'soylemem: Prensten artık nefret ediyorum, bu muhakkal Ne uğrunda olursa olsun, bir adam öldürmüştür. Belki de F).x kaç tane' İnsanlar onu darıltmış olabilir- ier, insanlık onun ilmi çalışmalarına I — Şartnamesi mucibince satın alına sus 50,000 adet çuval 1/8/988 tarihinde zarlık usulile eksiltmeye konmuştur. H — Muhammen bedeli beheri 42 ku minatı 1575 liradır. Hi — Eksiltme 22/8/938 tarihine rastl taşta levazım ve mübayaat şubesindeki İnhisarlar U. Mü “SON POSTA hak kazandığı takdir ve alâkayı göster- memiş olabilir. İyi insanın düsturu, fe- naliğa karşı bile iyiliği emreder. Prens yalnız bu düstura karşı gelmemiş, be- şere hizmet etmemek taassubu ile can yakacak kadar da ileri gitmiştir. Onu affedemiyeceğimi biliyorum artık. Bi- raz önce öğrendiğim kanlı hakikat, kal- bimdeki bütün duygularımı bir an için- de sanki yok ediverdi. Parisin Bulon- ya ormanlarında başladıktan sonra en neş'eli ve heyecanlı tabloları bir film gibi ardı ardına bağlıyarak Hind derin- liklerine uzanan aşk macerasının üze- vine matem tülleri serpildi. Bulonya ormanının mükellef gazinosunda gü - lümsiyen vakarlı arkadaş, şimdi bana ağlamak istiyen bir insan gibi görünü- yor. Paris operasında herkesin gıpta ile seyrettiği Hind prensinin hayalini, şimdi- her ölüyü kimya lâboratuarları- na doğru çeken; donuk bakışlı korku hayalet gibi görüyorum. Pa- te asaleti saadet ufukları -vâdeden bir prensle tanışmıştım. (Arkası var) dürlüğünden: cak incir, Üzüm ve anason koymağa mah- ihale edilemediğinden yeniden ve pa - ruş hesabile 21000 lira ve muyakkat to- ayan Pazartesi günü saat 10 da Kaba- alım komisyonunda 'yapılacaktır. IV — Şartnameler 1 lira bedel mukabilinde her gün inhisarlar levazım ve mübayaat şubesile Ankara ve İzmir Baş müdürlüklerinden alınabilir. V — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 96 7,5 güvenme pa- ralarile birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur, «5094> 1 — İdaremizin Samsun fabrikası için lem ecza ve alâtı fenniye açık eksiltme 2 — Muhammen bedeli 617 lira ve mu 38 — Eksiltme 23/8/938 tarihine rastlı vazım ve Mübayaat Şubesindeki alım ko; 4 — Listeler parasız olarak hergün sö 5 — İsteklilerin eksiltme için tayin e larile birlikte yukarıda adı geçen kömisyona gelmeleri ilân: olunur. cins ve mikdarı listesinde yazılı 124 ka- vusulile satın alınacaktır. vakkat teminatı 46.27 liradır. yan Salı günü saat 10 da Kabataşta Le- misyonunda yapılacaktır. zü geçen şubeden alınabilir. dilen gün ve saatte $6 7.5 güvenme para- «5184> ADYOLİ ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. İstanbul Belediyesi İHanları Belediye hastanelerile müesseselerine lüzumu olan 2625 kilo tereyağ açık ek- anaEaeELaSARraSeeeseaenSeRKAnE. Sedü Niğde tahrirat kaleminde N darağacı altında biten memuriyet hayatı: 57 Devlet kapısınca elli yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir Hâzım başlayıp İstanbulda ; # Sinob lııpiıhınğ inde Sinci koğuşun önüne gelince hapishane müdürünün rengi attı: “Burada kimse yoktur!,, dedi. Fakat birdenbire zindan içinden bir feryad koptu: “Vardır efendim, vardır!,, —28 — Sinobun ihtiyar mutasarrıfı - Şaşılacak derecede muhtelif > Zavallı irtikâplar bir mahkümun kesilen bacağı 1889 yılında Sinob mutasarrıflığına tayin edilen bâlâ yrütbeli yet - miş, yetmiş beş yaşlarında bir zat vali Abdurrahman paşa İneboluda bulunduğu sırada oraya geldi. İki üç gün kaldı. Elindeki 99 taneli tesbihi, dilindeki Allah, peygamber, iffet ve istikamet sözleri, hal ve hareketin- |deki dervişlik tavırlarile Abdurrahman paşanın emniyet ve itimadını kazana- Tak Sinoba gitti. Fakat, bir kaç ay sonra irtikâp ve irtişaya vesileler itadında pek Mmahir bir adam olduğu anlaşıldı. Abdurrah- man paşayı iki suretle kızdırıp küplere bindirdi: 1 - Zavallı Sinob livasının halk ve devlet hazinesini pervasızca ızrara koyulan bir mutasarrıf elinde kalması. 2 - Riyakâr sözlerle ve hare- ketlerle kendisinin aldatılması... Sinobdan imzalı, imzasız gönderilen ihbarnameler birbirini takip ediyordu. Bu şikâyetlerde yolsuzluklar, kanun- suz kötü hareketler, müsbet delillerle bildirilmekte olduğundan Abdurrah - man paşa, bunların her birini tahriri bir istintak şeklinde mulasarrıftan so- ruyordu. Muamelenin gidişine dikkat eden kurnaz mutasarrıf, yakayı ele ve- receğin! ve valinin mürtekipler, mür- teşiler hakkındaki amansız takiplerin- den kurtulmak mümkün olmıyacağını anlıyarak, doğrudan doğruya İstanbul- dan aldığı mezuniyetle Sinobdan sa- vuştu. Hem —mutasarrıflığa — vekillik, hem de ihtiyar mutasarrıfın sayısız cü- rümlerini tahkik etmek üzere, valinin emrile Sinoba gittim. Âbid, zahid mutasarrıfın - kısa — bir müddet içinde yapmış olduğu yersiz muamelelerden hangisini daha önce tahkik edeceğimi bilemiyordum. Bir sene evvel, devir ve teftiş sure- tile Abdurrahman paşa İle boraber bir ey kadar Sinobda bulunduğum için, kasabayı ve memürları az çok tanıyor- dum. Sinobda her sınıf memurlardan, ya- ni asker, sivil menfiler bulunduğu Bi- bi, kalebendlik, nefi ve kürek cezaları- na mahküm dört yüzden ziyade, her din ve mezhebde insanlar, bunlar me- yanında mahir kuyumcular, maran - Bozlar ve sair san'at erbabı da vardı. Menfi askeri ve sivil paşalar ve sair yüksek rütbeli memurlar müstesna ol- mak üzere bu dört yüz küsur mahküm topuklarında görünür, görünmez birer | demir balka bulunduğu halde kasaba | fiçinde serbest yaşarlar, san'atlerini ic- | » |Tâ ederlerdi; Memurlardan ve eşraftan Ş |ekserinin aşçısı, bahçıvanı, uşağı hep | mahkümlardandı: Irgadlık edenler de hükümet ve belediyeye âid her işde yüz iltmeye konulmuştur. Bir kilo tereyağına 96 kuruş bedel tahmin edilmiştir. İPara gündelik ile çalışırlardı. gilti Ş.u(nımesl levazım müdürlüğünde görül: azıh vesika ve 187 lira 3 kuruşluk ilk y tesi günü saat 11 de daimi 8/8/938 Puzari Devlet Demiryolları ve hmanları Muhammen bedeli 22500 lira olan 500 zartesi aktır. İ .h"“' girmek- istiyenlerin 1687.50 lir :un:;ı vösikaları ve Nı(in_müteıhhn şo a kadar Komisyon Reisliğine vermel eler parasız olar ıe]Ş)i.ir::ın sevk şefliğinden dağıtılacaktır. ö vi le 1 Bölge San'at Okulu için tal nıî'î::ı:.u Pıraslıı yatılılık imtihanlarına a “:îı yatilı ve yatısız talebe kaydına r:: Ankaradaki inşaat usta okulu ile di :ııl ve civarında bulunan isteklilerin kay izik ni ee ebilir. İstekliler 2490 No, l1 kanunda teminat makbuz veya mektubile beraber Encümende bulunmalıdırlar. İ 44712> işletmesi Umum idaresi ilânları ton hurda dökme demir 22/1/938 Pa - âlık muvakkat teminat ile kanunun ta- lik vesikası ve tekliflerini âyni gün saat eri lâzımdır. (5154) Bölge San'at Okulu Direktörlüğünden : be kaydına 8/Ağustos Pazartesi başla- gireceklerin kayıd işi 18 Ağustosta so- 28 Eylüle kadar devam edileçektir. Bu ğer Bölge San'at okulları için de İstan- ıdları okulumuzda yapılacaktır. «Si$1> Ha Ha ç Kü ö; Hapishane müdürünün, döry yüzden fazla olan mahküm işçilere yalnız tü - tün parası bırakarak mütebakisini al- dığı ve bu kârın aslan payını da mun- tazaman mutasarrıfa verdiği, bu şartla çalışmağa razı olmıyanları da mahpes- lerinden dışarı çıkartmadığı — evvelce bildirilmişti. Onun için, ilk işim, umu- günü saat TI de kapalı zarf usulü ile Ankarada idare binasında satın | mi hapishane denilen sur içindeki kale zindanlarını ziyaret etmek oldu. Sinopta kuyumculuğun, vilâyetin her tarafından ziyade terakki etmesi de, ötedenberi kalpazanlıktan dolayı ak Ankarada' Malzeme Dairesinden, Haydarpaşada te- |mahküm kuyumcuların oraya gönderil- melerinden ileri gelmiştir. Bunların yaptıkları gümüş, allın küpeler, bile - zikli, savatlı, savatsız sigara kutuları vesaire ile marangoz işleri çok Tağben gördüğü ve mühim kârlar bıraktığı gibi amele ve diğer dört yüz kişinin ka - zançları da tabil mühim bir yekün teş- kil ediyordu. ğger mahalleri birer birer gezdiğim sv rada vilâyetin sıhhiye mülettişi de ya« mımda idi. Kapısı kapalı ve yüksekteki küçük ve tek penceresi taşlarla örtülü olan 5 inci koğuşun önüne gelince, mü- tasarrıfın mahsusan Rize taraflarından getirterek bu İkârlı memuriyete tayin ettiği hapishane müdürünün benzi &tie — Bu koğuşta kimse yoktur, dedi, Fakat onun bu sözlerini, zindan içine den kopan: — Vardır, efendim vardır, feryadları derhal yalanladı! Anahtarları taşıyan gardiyan, clleri titriye titriye kapıyı açtı. Cidden ta « hammül edilmez, fena bir koku hücu- Mmuna maruz kaldık. Her şeyden evvel taşla, çamurla ka « patılan küçük pencereyi açtırdım. Yaş ve kara topraklı zemin üzerine sırmalı bir kumaş gibi serilen Büneş ziyası, zindanın her tarafı değilse de, duvarın zindanın her tarafını değilse de, duva» rın dibinde inliyen mahpusu meydana çıkardı. Zavallı, altındaki yaş toprakla bit renkte görünen ekmek parçalarile defi hacete mahsus iki toprak çanak arasın, da yan yatıyor, Zayıf sadasile muttasıl: — Var efendim var, diyerek topuk - larında ve boynundaki zincirleri şikire datmağa çalışıyordu. Bu biçarenin, rutubetin tesirile çürü- müş, örgüsü çözülerek yer yer açılmış kaba hasırın üstünde, topuğundaki zin- cirlerle boğazındaki lâlenin (açılır ka- panır demir halka) paslanmasına rağ « men, havasız, ziyasız zindanın içinde yaşıyabilmiş olması, insan vücudü için bir mukavemet mucizesi sayılabilir. Maamafih yan yattığı yerden kalkmal şöyle dursun, doğrulup oturamıyordu bile! Bilhassa, zincirlerin ziyade sıkıl « ması yüzünden yaralanan ve mosmor bir renk bağlamış olan sağ bacağın: hiç kımıldatamıyordu. Lâlesi, zincirleri derhal çıkartılarak | inci,, 2 nci, 3 üncü, 4 üncü ve 5 In- ani kale zindanlarile di- dışarıya hakledilen mahpus: — Oh! Dünya varmış, hava varmış, güneş varmış, diyerek kamaşan Bözle- rile göğe, etrafa bakındı. Sonra bana dönerek şöyle söyledi: — Hizır mısın? Nesin? Gözlerime inanamıyorum, rüya görü ü yorum. Zavallının kangren olduğu anlaşılanr bacağı, oradaki hekimlerle de müşave- reden sonra, hastanede sıhhiye müfete tişinin nezareti altında kestirildi! (Arkası var) MTSrNRceeeeaNRAeAEEARAL AAA kAAAEAEnEDARELELELAdAERASERA Bir doktorun günlük notlarından Kolit Çocuklarda “Kolit,, denilen barsak has- talıkları zik sik görülmektedir. Zaten yaz mevsimi, süt çocukları için en tehlikeli bir mevsimdir, Birçok hazım- sızlıklar, bazı yemeklerin barsaklarda ta- hallülü ve tefessühü — sür'atle ishalleri muclb olur Abdestin aded! artar ve yem- yeşil bir renkte, fazla kokulu olarak de- vam eder. Derecel hararet de 88-39 üze- zinde görülür. Karın gergindir ve az çok Dalta büyüklerde bu, hafif dizanteri şok- linde terahtir eder, Bık sık abdest ihti- yüct bir mikdar kan balgam çıkar, Bun- da da derecel hararet gene $8 1/2 kadar olur. Bütün bunların çaresi derhal hafif b müshil 1le işe başlamaktır. Müshil, bu gi bi vak'alarda ince ve kalın barsakla: tathir ve mevadtlı müterakimeyi defi e tardetmek itibarile çok lâzımadır. Bun- dan sonra Çocuğu sıkı bir perhize koy- 'Wld"—fl!ı pelte, plrinç suyu, daha son Fa çocuk İyileştikçe lâpa, yoğurd, ma - hallebi, püreler verilir ve bundan sönr da perhiz tamamen kaldırılır. € y A AF 2 D