âr' — Hamamla * rın tarihi k .& Roma hamamları gayet büyük yapılmıştı. Bunların arasında (1600) kişiyi ayni zamanda alanlar vardı. Bu hamamlarda önceleri kadın ve erkek ayrı yıkanırlardı. Fakat imparatorluk zamanında, hattâ impa- ratorun emirlerine rağmen iki cü Yazar Su ve sabun dün- ya nimetlerinin lerindendir. tadı- sık anmanın nı alanlar onu Bık — tekrarlamak isterler. Bugün yı- kanma işinde bir - inkılâb var, Hava- ; gı da suyu kadar sıcak olan eski sise tem hamamın ye- rini havagazi, e- Romadaki lektrik dunla Agrippo ©- hamamını yapan im- kullanılan paratoriçe Agrippine vey alıyor. — İkisinin — de iyi veya eksik tarafları var. Fa- kat her ikisini de görmüş ve kullan- maş olanlardan mühim bir kısmı yenisi- nin eskisinden zevkli olmadığını söylü - yorlar, Bugün kenarda, köşede, otomo - bile göre, beygir gibi kalan eski hamam- Jarın tarihini gözden geçirmek bize me- rzaklı neticeler verdi. * termosifonlar Eski Mısırlılarda ve İranlılarda hamam | vardı. İlyadanın sahibi sayılan Omirüsün gürlerinde sıcak hamamdan bahsedilir. Eski Yunanlılar yıkanmıya büyük chem- miyet verirlerdi. Bu banyolar arasında mukaddes sayılanlar vardı. Ispartalılar da daha mühimdi. Akşam yemeğine otur- madan evvel yıkanmak âdetti. Fakat o zaman banyolar yalnız zenginlerin ev- lerinde bulunurdu. Umumi banyolar ilk olarak gimnazlarda yaptırıldı. Romalılar umumi hamam yapmakta büyük ustalık ve fedakârlık gösterdiler. Bunların en meşhurları Agrippo, Neron, Titüs, Trayan, Diyoklesken ve Karakalla hamamlarıydı. Bunlar imparatorlar tara- fından yapılmışlardı. Romaya 428 kilo » metre uzaktan kanallar vasıtasile ve 32 Xilometre uzunluğundaki kemerlerden geçerek getirilen suyun muayyen — bir kısmı bu hamamlara ayrılmıştı. Roma hamamları gayet büyük yapıl- mişti. Bunların arasında 1600 kişiyi ay- ni zamanda içine alanlar vardı. Büyük havuzlar, soyunma ve terleme salonları, localar ve odalar çok mükem- meldi. Bu hamamlarda vaktile erkek ve kadın ayrı yıkanırlardı. Fakat impara - torluk zamanında, hattâ imparalorun e| mirlerine rğmen iki cinsin beraber yı - kandıkları görülmüştü. Hamamlar Romalılar için ayni zaman- da bir eğlence olmağa başladı. Yüzlerce | insan hamamın ılık havası içinde sıcak mermerlere uzanır, gezinir, sohbet eder- lerdi. Hamamların kapılarında, köşeler- de heykeller olurdu. Duvar ve tavanların renk renk nakışları ve resimleri büyük itinalarla işlenirdi. O kadar ki hamam - ların etrafına bahçeler yapıldı. Konser salonları, İlokantalar, okuma yerleri, spor yerleri bile bulunmağa başladı. Böy- lelikle tam bir eğlence yeri oldu: Şimdiki plâjlar gibi... Kostantin zamanında Romada 858 tane hamam vardı. Roma hamamlarının en büyüğü Kara- kalla hamamlarıdır. Ayni isimdeki im - parator tarafından yapılmıştır. Bu ha - mam kâlorifer vazifesini gören büyük o- gdalar üzerine kurulmuştu. Mavi damarlı mermerden kocaman bir soğuk su havu- zu vardı, Halvet kısmı gayet büyük gra- nitlerle, pek süslü olarak yapılmıştı. Yı- kanma salonunun etrafında birçok loca - lar vardı. İki tarafı sütunlu galeriler, el- bise konacak yerler, oğuşturma salonları da onlardan aşağı değildi. Her taraf mc- zayiklerle süslenmişti. Kenarlarda ve ka- pilarda hamama yaraşan heykeller, du- varlarda tablolar bulunuyordu. Hamamın suyu üstü kubbeli altmış kadar depoda toplanıyor ve oradan kazanlara gidiyor- dü. Diyoklesyen hamamlarının büyüklük ve güzelliği de daha aşağı değildi. Bu hamamın 30-40 metre genişliğindeki ga- lerisi ayni yükseklikte yapılmıştı. Yerler Bgayel san'atkârane mozayik ve mermer döşenmişti. Granit veya porfirden sütun- ların aralarındaki heykeller o devrin, bü- yük san'atkârlarının eserleriydi. Duvar- lar, kubbeler, sütun başlıkları ve pence- Ka dircan Kaflı reler en muhteşem bir imparator sarayı salıların yalnız imparatorluk de - | virlerinde değil, cumhuriyet devirlerin- İde de umumi hamamlar vardı. Ramaya bağlı şehirlerde bile hamamlar bulundu- ğu, Roma hatiblerinden birinin valilerin koyfi idarelerini tenkid için söylediği şu n anlaşılır nda Kampanide Teanam şehrine bir konsül gelir, Karısı erkekler hama - İmında yıkanmak ister. Hamamdaki er - İkeklere hemen dışarı çıkmaları söylenir. Konsülün karısı erkekler çabuk çıkma » dıkları ve hamam istenildiği kadar temiz olmadığı için sinirlenir. Bunun Üzerine konsül o şehrin en büyük memuru olan Maryüsü yakalattırır. Elbisesini soydu - rur, şehrin meydanında bir direğe bağ - latır ve temiz bir dayak attırır.» * Romanin küdret ve büyüklüğü Bosfor kıyılarına geçtiği zaman üdet, inanış ve kültürü de Bizansı merkezi yaptı. Bizans hamamları da Yunan ve Roma hamamları gibiydi. Bunların başlıca kı » sımları şunlardı: 1 — Apoditerlüm « Camekân kısmı. 2 — Tepidariüm, yahud Alipteriüm — Soğukluk. 3 — Kaldariüm — Sıcaklık. 4 — Hypokaste — Külhan... Dikkat edilirse bizim bildiğimiz Türk hamamları da bunlardan farksızdır. (Mavroyani Paşa) nın şark hamamları hakkında yazdığı eserde Yunan hamam- larından biri hakkında şu satırlar vardi «Medhal kısmı yüksektir. Buraya ge - nişçe bir merdivenle çıkılır. Kapıdan gi- rilince umum! bir yere girilir, burası u- şaklara mahsustur. Buradan sonra daha yüksek ve epeyce aydınlık bir yere ge- çilir. Bunun iki tarafında soyunmağa mahsus yerler vardır. Ortada iki havuz olup, yanlarda'beyaz mermerden iki hey- |kel görülür. Bu heykellerin biri sağlık tanrısı Hiji, diğeri Eskülâptır. Buradan | diğer bir salona girilir ki orası ılıktır. Bundan sonra daha süslü bir yere geçi « lir, arada vücudleri oğdurarak rahat e - derler. Bu yerin duvarları tavana kadar mermerdir. Başka bir salona gir sıcak su banyosu vardır,» Görülüyor ki bu hamam da aşağı yu » |karı Bizans hamamlarına model olmuş- tur. Romada olduğu gibi Bizansta da ha - mam ayni zamanda bir eğlence yeri idi, Hele kışın, bütün bir gün, hattâ günler- ce kalanlar olurdu. Bizansın en meşhur hamamları olan ve şimdiki Sultanahmed meydanında Al « man çeşmesinin bulunduğu yerlerde ol « duğu sanılan Zöksip hamamları pek meş- hurdu. Bu hamamlar Septim Sever tara- fından yaptırılmış, Kostantin ve büyük Jüstinyanos tarafından tamir edilmiş ge- nişletilmişti. ; «Şarl Dil» in bir kitabında 535 senesinde büyük Bizans imparatoru Jüstinyanosla hipodrumda dansözken imparatoriçeliğe yükselen Teodoranın neşrettikleri bir em- re göre erkeklerle beraber hamama gi - den kadınların, kocaları tarafından bo -« şanabilecekleri yazılıdır. Bu itibarla Bi- zansta erkek ve kadının hamamlara be- raber gitlikleri açıkça anlaşılıyor. Diğer garb memleketlerinde hamam ve yıkanma zevki çok geç başlamıştır. Me- selâ 1715 de ölen on dördüncü Litinin bü- tün ömründe yalnız bir defa - 0 da vaf- tiz münasebetile - sudan geçtiği rivayet olunur. Ayni kral zamanında koca Pa - riste yalnız iki banfo vardı. Onlar da pek ufak ve ehemmiyetsizdi Kadircan Kaflı Gümrüklerde para değiştirme gişeleri bugün faaliyete başlıyor Yabancı memleketlerden Türkiyeye ge- lecek seyyahlara bir kolaylık olmak ü- zere Üzunköprü ve Kapıkule ve cenub sahillerimizin bazı yerlerinde, Sirkeci ve Galatada kurulmasına karar verilen pa- ra değiştirme gişeleri yarından itibaren çalışmağa başlıyacaklardır. Uzunköprü ve Kapıkuledeki gişeler gümrük memur- ları, Galata ve Sirkecideki gişeler de Merkez Bankası memurları tarafından idare edilecektir. e üç ——— — * * * ——— * Ekser cuma akşamları, Burt, Pulter ve Barker, Karfaksş evine giderek briç oynuyorlar. Dördü de ayni mahallede komşudurlar. Gene bir cumu akşamı | oyuna Jasıla verdikleri bir sırada Karfaks, Barkı — Gelecek cuma karımla yolculuğa çıkıyoruz syonundan 8 trenine , İşin fenası, perşembe günü akşamı, yani cuma gecesi baloya gide- ğiz ve karım da: «<İlle, pırlanta tacımı giyeceğim!» diye tutturdu. Gidip bankadan almak lâzım. Bittabi ertesi gün de geri götürüp vermek gereki- yar. Aksi gibi evde kasam da yok» dedi,. TAÇ g © — Oyun hararetlendi. Pulton arkadaşlarından müsaade istiyerek bir aralık dışarıya çıktı. Ortağı da oyuna devam etl. Misafirler evden çıktıkları zaman, vakit gere yarunnı I — Ve Karfaks sözüne devam etti: * bir saat geçmişti, Karfaâks kapıyı kilidledi. pencereleri ka- W | — Yeni bir kasa aldığını söylemiştin. İyi ki hatırıma geldi. Ne olur, tacı sana versem saklar mısın? Barker bir püro yakarak cevab verdi: »— Şüphesiz dostum, balodan sonra getirirsin!.. padı ve yatağına girdi, 4 — Barker dayanıklı bir kafaya malik olmusı dendir ki, üç dört gün yatakta yattıktan so. geldi ve ayağa kalktı. Polisin tahkikatı hiç bir semwre ve medi. Perşembe gecesi, saat 12 ye doğru Karfaks elinde ta mahfazası olduğu halde Barkerin evine geldi. Barker ü j kıymetli mücevleri kasaya kilidledi. ' 3 — Ertesi sabah şafak vakti de Barker kendi evinin medhalinde baygin olarak bulundu. Üstü başı buruşuktu. Sebeb görünürde hırsızlıktı. Çantası yoklanımış, içindekiler aşırılmıştı. Kâğıd paraları, ufaklıkları, ve saati ortada yok- tu. Polis fotoğrafiyi de, parmak izlerini de tesbite lâyıkile muvaffak olamadı. Ve bermutad tahkikata ve soruşturma- lara başlandı. yüzün 6 — Gelen müfettiş ilk olarak Barkeri dinledi. Barker: «— Bu kasanın bir anahtarı vardır. Onu da anâhtar çan- tamda taşırım. Ve çıkardığımı hatırlamıyorum» dedi. Müfettiş, kasanın kilidini muayene etti, kilid tablasının etrafında çizgiler gördü ve bunu yapanın usla bir hırsız ol« duğunu anlamakta gecikmedi, 5 — Aradan üç gün geçti. Bir sabah Barkerin uşağı aşağı kata indi. Arka pencerelerden birinin kırılmış olduğunu gördü, kasa da kırılmışlı. Kasayı muayene etti, ve tahmin ettiğiniz gibi, tacın çalınmış olduğunu gördü. Hemen polia müfettisine talefon ettli, 8 — Müfettiş, Barkerin dosyasını tedkik etti. Evvelce hâ« dise yerindeki eşyanın çekilen fotoğraflarına uzun boylu göz gezdirdi ve Barkere telefon ederek bir sual sordu. ütalca: Aldığı cevab tahmin ettiği gibi kat'i bir netice verdi. Derhal iki polisle ilham ettiği adamın evize Mwm“nmmıhlıu—ı—ı— vinde buldu. Acaba hırsız kimdi? Resimlere ayrı ayrı dikkatle ııııııqıı-—ıı—mı—ııııı(ıı)hıı»ıhvııımı. Üi 7 — O gün öğleden sonra, ormanda kuş avlamıya giden bir çocuk Barkerin evinden 100 metre ötede bir fundalık içine atılmış olan ve markasız bir mendile sarılmış bulunan bir saat ve gümüş paralar buldu. Bunların Barkere sid ol- duğu anla; l Yazısız hikâye: Aşcı kadın hokkabazlığa özeniyor