" Sun sonra boyu - 7. YÜZ ELLİLİKLER apura bindim, salonda bir ar- kadaşım oturuyordu. Sağında bir yer açtı. — Gel otur. Solundakine döndü. Bir şey söyliyi cekti. Sonra birden, caymış gibi başun bana çevirdi: - Yüz elliliklerden bahsediyorum. Müsaade edersen devam edeyim. — Hay hay, ben de dinlerim. — Ha ne diyordum.. böyle olmala- rında kendilerinin de kabahatleri var- dır ama, asıl kabahat hayatın icabında- dır.. Hayat onları bizden ayırmıs. vüz ellilikler sınıfına koymuştur, Solundaki tasdik etti. — Hakkın var. Arkadaşım sözünü bitirmemişti: — Gerçi dikkatsizliklerinin, evvel - den tedbirsiz, düşüncesiz hareket et- miş olmalarının cezasını çekiyorlar, a- ma nihayet kusur yaradılışlarında da var, Ben de tasdik ettim: — Evet, — Bâakın siz de hâk — veriyorsunuz. Şimdi onlardan birini görsek acıyarak bakarız.. şurada, yanımızda bir yer var ya.. onlardan biri gelip de otürmak istese: «Sen buraya oturamazsıne, der gibi yüzüne dik dik bakarız, Hattâ da- yanamaz, «bayım, burada — oturmakla bizi rahatsız ettinize sözünü de sarfe- deriz. - Bilmem ki! — Muhakkak, muhakkak.. tramvaya binecek olur, vatman, yer yok, diye kapıyı yüzüne kapar, otomobile bine- cek olur.. şoför, müşterim var, bahane- sile başından savar. Yolda yi renler başlarını çevirir, bakarlar; kimi güler, kimi acır, kimi parmağile işaret ederek yanındakine gösterir. Hülâsa fena, çok fena! — Evet, dedim, sokağa çıkmak üyle, fakat evlerinde olsun rahat otururlar ya... — Ne münasebet efendim, evlerinde de rahat edemezler. sıkılırlar, terlerler, bir sandalyeye oturamazlar, bir koltu- ğa kurulup ayak ayak üstüne atamaz- lar. Dedim ya çok fena! — Peki ama, affa mazhar oldular. Arkadaşım garip garip yüzüme bak- ti — Affa mı mazhar oldular, ne affı? Neden bahsediyorsun? b — Demindenberi neden konuşuyo - ruz, yüz elliliklerden değil mi? Arkadaşım ve solundaki kahkahayı bastılar: — Yanlış anladın. Biz o yüz ellilik- lerden değil, yüz elli kiloluklardan bah- sediyorduk. İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz? —| Müdhiş bir sür'atla büyüyen bir nehat Dünyanın en garib nebatı Ca - vada bulunmak - tadır. Bu nebatın hususiyeti, diğer her türlü nebat - lardan çok çabuk ve sür'atle büyü- Mesidir. Yerliler bun - Jarı — seyyahlara para ile göster - mektedirler. Bu nebat top - Tağa — dikildikten sonra sür'atle bü- yümeğe — başlar, yirmi sekiz, otuz “un dört metreyi bulduğu görülür, Fakat ondan son- Ta nebatın büyü - mesi — birdenbire durur. Diğer ne - batlar gibi tedri - &i bir şekilde bü- yür, kemale gelir ve nihayet kurur. | İrlandalılar İngilizleri niçin sevmezler? İrlandahları İn- İgilizlere karşı en İfazla kin beslemi- ye sevkeden hâdi- so altıncı Hanrinin bir fermanıdır. Bu ferman mucibince bütün İrlandalılar bıyıklarmı traş et- Mmiye mecbur edil- mişlerdi. Bıyığını traş etmiyen İr- landalı hemen - dam olunurdu. * Dünyanın en küçük köpeği Dünyanın en kü- çük köpeği Ame- rikadadır. Bu, bir yavru değildir. Tamamen inkişaf etmiş bir hayvan- dır, Fakat bir çay bardağına girebilmektedir. Ağırlığı da (150) gramdır. Okuyucularıma Cevablarım (Orhangazi) de Bay (K. K.) ya: — Kızın mektubundan naklettiği- niz satırlar düşünürken gözönüne a- JHnacak muhtelif noktalardan iki ta- nesini tenvir eder, Birincisi eğer bu satırlar aynen iktibas edilmiş ise kı« zın iyi bir tahsil gördüğüdür. İkin- cisi de gene ayni kayıd ile hislerinde samimi olduğudur. İyi tahsil insanı ekseriyetle mantı- ki düşünceye sevkeder. Mantıki dü- şünceden doğan samimiyetin kurdu- ğu temel de sağlam olur. Elimde mevcud malümat mütalea- larımda daha ileriye gitmeme müsa- id değildir. Babaeskide Bayan (N. M.) ye: — San sekiz sene içinde, müba- lâğasız olarak söylüyorum, yüz bin- lerce mektub aldım, birçok derd din- ledim ,birçok sır işittim ve dinleyip işittiklerimi de derhal unuttum. Ba- na anlatacağınız hikâyenin bende ğ kalacağına ve tavsiyesi yapılır yapıl- maz unutulacağına emin olabilirsi- Niz. Hem efendim, madem ki bu kadar korkuyorsunuz, makine ile yazınız, isimleri değiştiriniz ve bana sizi an- Baje etmiyecek bir mektub halinde gönderiniz. » Nazillide Bay (C. D.) ye: — Fransızların Marsel Prevost is- minde bir muharrirleri vardır, kadın ruhunu en iyi tahlil etmiş bir edib olarak tanınır. Bir kitabında oku- müştum: — Kadın her şeyi affeder, hoş gö: rür, Fakat kalabalık arasında «küçük düşmüş» bir erkeği asla, O, erkek o- nun için ebediyen ölmüştür, kanaa- tindedir. Fakat hangi kadın, ve han- gi muhitte? Burası düşünülecek bir mesele. Bence kat'i karar vermeden evvel hâdiseyi biraz daha tedkik etmek lâ- Zzım, TEYZE Kadın Köşesi Yazlık roblarda iğreti yaka Bu yakayı - iğreti olduğu için - icab e- derse bir robunuzdan çıkarıp öbürüne ta- Bir müddet evvel Köstence limanın- da bir müsademe neticesinde Norveç bandıralı İranya vapuru, Yekta vapu- runu hamulesile birlikte batırmıştı. Vapur İstanbulda tevkif edilmiş, Narveç acentası 22 bin lira teminat ver- mek suretile sefere devam edilebilmiş- ti. İstanbul 2 nci ticaret mahkemesinde görülen dava, hâdise Türk kara suları haricinde olması dolayısile, Yekta va- puru sahiblerinin iddiasının reddile ne- ticelenmişti. Vapurun sahibleri, verilen karara göre, Norveç veya Romanya mahkemelerine başvuracaklardı. Bu karar Temyiz mahkemesince nak- zedilmiştir. Diğer taraftan İranya va- kabilirsiniz. Orijinaldir, şiktır, çok ucuz- dur, Üç buçuk metre kenarı pikürlü dar kor- delâ, bir merserize kuka, biraz kordone, bir çift on bir numara kroşe, bir parça- cık ta emek size bu güzel yakayı temin edebilir, Önce zincir üstüne beş sıra seyrek kâ- fes örülür. (İplik atılarak birde veya iki- de çekilen bir kafes) buna dört sıra kordelâ, birer kenarları üstüste gelmek üzere - yan yana dikilerek - ilâve edilir. Kordoneden yedi yuvarlak yapılır. Bu yuvarlakların her biri yedi zincirlik birer daire üstüne örülmüş ikişer sıra sık iğ - neden ibarettir, Emprime kumaşlar için modeller Soldakinin: Kabarık kolları, ön ve ar- kadan dikişli verev eteği, fiyongolu kor- sağı çok gençtir, En sade bir şekilde süs- lüdür. K Sağdakinin: Kumaşın zemini ile desen- lerine uygun iki renk kuşağıı bu sene mo- dasınm en göz alan taralıdır, Japone, kı- sacık kollarla büzgülü robada değişik bir tarzdır. puru da son seferi esnasında Yunan sü- larında bir kazaya uğramıştır. Vapur | * kazayı mütcakib bir rümorkör vasıta- sile çekilerek, İstanbula getirilmiş ve burada Denizbank havuzlarında tâmi- rine başlanılmıştır. Bu tesadüften islifade etmek istiyen Yekta vapuru sahibi vekilleri 2 nci ti- caret mahkemesine müracaatla, zarar- Yarının 75 bin lira olması dolayısile, ge- |miye haciz konmasını istemişlerdir. Hâdisenin duruşmasına dün bakıl- mıştır. Karşı taraf vekilleri, buna itiraz ile: — Evvelce 22 bin lira teminat yati- rılmıştı. Mahkemenin verdiği kararın değiştirilmesine ve bu mikdarın arlı- rılmasına bir sebeb yoktur... demişler- dir. 2 nej ticaret mahkemesi, bu hususta- ki kararını, bugün bildirecektir. Karısını yaralıyan aşçı Ali tevkif edildi Boğazkesende karısı Ayşeyi, kıskanç- hk yüzünden ve bıçakla muhtelif yer- lerinden yaralıyan aşcı Ali adliyeye verilmiştir. Müddeiumumilik, suçluyu sorgusu yapılması için, 4 üncü sorgu hâkimi Kâşifin huzuruna çıkartmıştır. Hâkim, sorguyu müteakib, Alinin tevkifine ka- rar vermiştir. Tehdidciler mahküm oldular Beyoğlunda Bristol oteli sahibi Ö-|Bir amele kolunu makineye kaptırdı mer Lütfiden ölüm tehdidi suretile 800 lira isteyen Abbas ve İlyasın Ağırceza- da görulen muhakemeleri — neticelen- Suç sabit olmuş ve her ikisi de 5 er sene müddetle hapse mahküm edilmiş- lerdir. Bir dolandırıcılık iddiası Asliye 1 inci ceza mahkemesi, dün bir dolandırıtılık suçlusunun, muha- kemesine bakmıştır. Şipşak Halid namındaki suçlu, iddia- ya göre, Şehremininde kovacı Nurinin dükkânına gitmiş ve: — Ben, mensucat fabrikası sahibi İb- rahim Ziyanın kâtibiyim. Fabrika için iki kova alacağız. Demiştir. 2 liraya kovaları pazarlık etmiş, 5 liranın üstünü fabrikaya gön- dermesini söylemiştir. Kovacı Nuri de, paranın üstünü oğlu- na vermiş, fakat yolda Şipşak Halid | 1amıştır. * Yekta vapuru sahibleri İranyaya haciz koydurmak istediler Norveç acentası vekilleri bu talebe itiraz ettiler, mahkeme kararını bugün bildirecek n_ dan atılan bir sigara ile tutuşmuş, ateş Ka- diköy itfalyesi tarafından söndürülmüştür. çocuğu avlıyarak, parayı alıp, savuşe muştur. Halid seyyar şekerci Neş'etin de, başka bir dolab çevirerek, 80 kuruşur * dolandırmaktan maznundur. Mahkemede, hakkındaki — iddia: reddetmiştir. Bazı şahidlerin celbi içir duruşma başka güne bırakılmıştır. Müddeiumumi Ankaradan döndü İstanbul müddeilumumisi Hikmet O- nat, Ankaradan dönmüştür. Müddelu- mumi, dün kendisile görüşen bir mu- harririmize Ankaradaki temasları et- rafında aşağıdaki beyanatta bulunmuş- — Ankarada Vekâlete, İstanbuldaki muhtelif adli işler etrafında izahat ver« dim, Üsküdar ve İstanbul adliye bina- larının inşaatına bu yıl içersinde baş- lanabilecektir. Meşhud suçlar x:ınunu nun ağırcezalık işlere teşmili için, gibi suçların tahkikatı 3 gün içersin- de bitirildiği takdirde, derhal iddiana- me hazırlanarak, mahkemeye sev! lecektir. Mahkemenin de bu gibi hâ- diselerde, davaya tercihen çabuk baş- laması kanun - iktızasındandır. Son Kantartılar cinayeti tahkikatı buna en yakın bir misaldir. Denizcilik bayramı ; Denizcilik bayramı yarın büyük tö- renle kutlulanacaktır. Bütün deniz va- — sıta ve müesseseleri yarın gündüz bay- ralflar, gece elektriklerle donsmcak. nında toplanarak Cumhu'ıvel &- bidesine çelenk koyacaklardır. Gece İz- miz vapurunda Denizbank tarafından bir ziyafet verilecektir. Davetliler saat 21 de Köprüden motörlerle İzmir va- puruna gidecekler ve geç vakte kadar eğleneceklerdir. Poliste : Bir ot yığını yandı Sahrayıcedidde Tavuskuşu sokağında Şük- TÜ Oğlu Nurinin bahçesindeki ot yığını yöle Kazbçeşmede iplik fabrikasında çalışan ameleden Çerkeşli Mehmed oğlu Hakkı ka- zaen kolunu makineye kaptırmış, sağ bileği ezilen Hakkı Yedikule hastanesine kaldımıl- mıştır. Bir kız dut ağacından düştü Şehremininde Nalıncı sokağında — oturan Hüseyinin kığı 11 yaşında Server bahçedeki dut ağacından düşerek yaralanmış, Cerrah- paşa hastanesine kaldırılmıştır. Bir ev birdenbire yıkıldı Fenerde Kurakçeşme sokağında Evkala a- id 9/10 numaral ev kendi kendine yıkılmış ise de gayri meskün olduğu için nülfusen za- ylat olmamıştır. Bir otobüsle bir tramvay çarpıştı Şoftör Cemalin idaresindeki 424 numaralı Şişli - Fatih otobüsü ile Harbiye - Aksaray arasında işleyen tramvay arabası arasında Altınbakkalda bir çarpışma olmuş, ikisi de hasara uğramıştır. Bir otomobil kazası d Balıkpazarından geçmekte olan 65 yaşın- da Katina isminde bir kadına, Pransız zon- #olosuna ald otomobil çarparak, ağırca yarme / 'i |