Zengin bir evin kocaman ambarında küçük bir fare yaşıyordu. Ambar do- luydu ama, halin tekir kedinin şerrin- den zavallı farenin hayatı zehir olu- yordu. Düşündü, taşındı; nihayet kom- Şşu delikteki fareye seslenip yuvasına davet etti. O da bu hayattan bezmi Bizim küçük fare söze başladı: — Bak aklıma mükemmel bir çâre geldi. Geçenlerde kemirdiğim bir ki- tabda okumuştum, Hindistan diye gü- zel bir diyar varmış, bizim cinsimize orada âdeta hürmet ederlermiş. Sebe- bi de ne imiş biliyor musun? Ora ahali- ginin inanışına göre bir farenin ruhu, © fareye girmeden evvel, ya büyük bir askerin, ya bir hükümdarın, yahud da bir «Fakir» in vücudüne girermiş. Fa- re öldükten sonra da muhakkak ya gü- zel bir kadının, ya bir âlimin vücudüne gireceğine inanırlarmış. İşte bu yüzden orada farelere büyük bir muhabbet gösteriyorlarmış. Hattâ fareleri tedavi için hastaneler bile varmış! Haydi hiç düşünmeden bizim kıymetimizi çok i- yi takdir eden bu insanların memleke- tine kaçalım... Öteki farenin de bu işe âklı yatınca kararı verdiler. Koşa koşa rıhtıma gel- diler, uzun bir yolculuk için kocaman bir vapur son hazırlıklarını yapıyordu. İki kafadar kimseye görünmeden va- pura girip halat yığınlarının arasına sindiler. Bütün yolculuk müddetince keyifle- rine hiç diyecek yoktu. Hain kedilerin zülmünden kurtulduklarına öyle sevi- miyorlardı ki... Z Nihayet zengin bir limana vardılar. Gene hiç kimseye görünmeden çıktılar. Soluğu farelere tahsis edilmiş büyük bir binada aldılar. Burası güzel bir yerdi. Farelerin her türlü istirahati te- min edilmişti. Fakat sınıflara ayrılmış- tı. Her fare evvelki şahsiyetine göre bir yere misafir ediliyordu. Bütün o mem- leketin fareleri yeni gelen bu iki misa- fire büyük bir istikbal merasimi yaptı- lar, peynirler, sucuklar “ikram ettiler. — Yeni bir fotoğraf makinesi aldım Bay Nihad, öyle güzel fotoğraf çeki - yor ki. — Aman, benim de birkaç fotoğra - — Şu ağaca da çık, ağaca çıkarken de çekeyim. Haydi tırman. — Tırmanıyorum. Tırmanıyorum, ol- du mu? A RLLLİM |Ondan sonra oturdukları binayı baştan aşağıı gezdirdiler, Yeni gelenler kendi- lerine münasib bir daire seçsinler diye her tarafı gösterdiler. Yeni gelenler en lüks, en rahat dai- reye yerleşmek istediklerini söylediler. Güya bir tanesi evvelden bir pren- sesmiş, öteki bir âlimmiş. Şöyle zengin- mişler, böyle uşakları varmış, atları a- rabaları sayısızmış. Kendilerini öyle methettiler, övündüler ki yavaş yavaş etraftakiler homurdanmıya, kızmıya başladılar. Bu kadar övünmiye ne lü - zum vardı sanki? Hepsi aşağı yukarı onlar kadar asildiler. İki fare, sivri bu- runları havada,,bu martavalları yut- turacağız diye söylenirken etraftan ü- zerlerine atıldılar; kedilerin şerrinden kaçan fareler kendi hemcinsleri tara- fından boğuldular, "Zmerika tavukçularının kazancı Amerikada büyük tavuk çiftlikleri var- dır, Tavuk ve yü- |murta yetiştirenler (arasında çok zenm- ginlere — rastlanır. Amerikada tavuk- lar, — sahiblerine, yalnız yumurtala- rının — satışından, bizim — paramızla ü yüz milyon lira- . dan fazla para ediyorlarmış. Geçen bilmecemizde kazananlar Geçen bilmecemizde kazananların isimleri pazartesi günü çıkacak sayı- mızda ilân edilecektir. Pazartesiyi bekleyiniz! — İşte koşarken resmini çekeceğim! — Koşuyorum, köşuyorum, Oldu mu? — Biraz daha.. İşte oldu — Seni ne güzel aldattım. Gördün ya bu fotoğraf makinesi değil, bir o - yuncaktı. Artık işim bitti, ben gidiyo- , Tum, yım.. Daha hızlı zıpla, daha hızlı, da - ha hızhi! i etti: ve kıymetli hediyeler vereceğiz. * yi — Fotoğrafım çekiliyor diye aldanıp — Böyle bir adam gördün mü? oyuncak, ve elişi oyuncakları d8 b | yorulduğuma mı yanayım, yoksa ca - | Dedi. Hamal: diyeler arasındadır. * nımın yandığına mi., Alacağın olsun se- | — Gördüm, fakat şimdi ne tarafa gitti| Bilmeceye cevab verme müddeti , Bin! bilmiyorum. gündür. &ON POSTAa wa RAYAN — Kardeşin uyumuyor Yıldız, biraz beşiğini! salla, ninni — Peki anneciğim., — Uyusun da büyüsün ninnle Tıpış tıpış yürüsün ninni.. B c, c, , &. E,e,e,e, e Bir küçücük bebeğim var, Hep benim yanımda yaşar., Ben uyurum, 0, uyumaz; Neden bilmem garib biraz. Sen gel, derim gelmez bana; Giderim onun yanıma,, Ben alınca kucağıma, Ses çıkmaz, demez, ulma! Çok güzeldir elbdisesi.. Nedense geçmez hevesi, Giyer onu gündüz geceş Böylesi fenadır bence.. — Hapı aldım, şimdi — Ninni ninnt ni Ben düşündüm bunu bugün yutar, tekrar ninniye baş- Bol soğanlı börültüe “arım, Sabahtan akşama bütün.. Bu kadarı fazladır del Bir elbise dikmek istedim,. Ölçtüm santim santim onu, Vücudünü, hem kölunu, Annemden kumaş istedim. Bebeğime dikeceğim, dedim Annem biraz kumaş verdi Nasıl biçilir gösterdi. Biçtim, diktim kumaşı ben, Giydirdim bebeğe hemen.. Yakışmıştı hele hele, Ne yakışmaz ki güzele, Bakın dedim, bakın, bakın; Geliniz de şöyle yakın.. Bebeğimin haline siz, Bunu görün beğeniniz, Ben diktim elbiseyi. Söyleyin değil mi iyi? Görenler hep birer birer. Görür görmez beğendiler; — Tam iki saat ninni söylemişt | tık uyanmaz. — Uyanmasın, ninniye devam ede » yim. Severim ben bebeğtmi, Almasınlar onu e mi! İstemesinler, ver, diye. Vermem onu hiç kimseyel! — Beşik sallayıp, ninni söylemek hiç te kolay bir şey değilmiş, çok yo « ruldum. Şimdi sokağa çıkar, gezer, ha- va alırım, yorgunluğum geçer. ** mıştın ya.. ben çocuğu kendim yım diye beşikten aldım. Fakat tamadım, gene sen uyut! — Desene anne, ben iki saat bOf #iği sallayıp ninni söylemişimi 'ı İ YENİ BİLMECEMİ._ we') — Hele bir zıpla, zıplarken de ala - — Oldu mü, yoruldum, bittim! İki arkadaş birlikte seyahate çıkacak-| Covabını verdi, Acaba ne tarafâ lardı. Şimendifer garında buluşmak için 'nerededir. Resme bakın arayıDı sözleşmişlerdi. Her ikisi de gara gelmiş -| Bulursanız yerini işaret edip lerdi, Fakat birbirlerini bulamıyorlardı. |zeteden kesik ve bize gönderin, Resimde gördüğünüz, orada — rastla -| şiye bir futbol topu, bir kişiye dığı bir hamala arkadaşmın şeklini tarif | çikolâta, diğer yüz kişiye de GOÜÜŞ