Ziraat bahisleri: k ğ | z Kadm Koğesi z 9 EĞLENCE MEDED xx <aT Kiraz neden kurtlanır * K > - Ş j AF * & * —— | ıl;(i;rııîn.ııöıııi).nebırkangoıpeıvlıe— Hm_nlâııı'râbı: el iö ağı gibi k kardl, BZ insindi n—,î ne de havaların uygunsuz gidişinden? Bu işi yapan (Kiraz denilen bir haşeredir ki, meyvanın cinsi ile havaların uy, onun zararını bir kat daha artırır. sürülmelidir ? — Başlar mısın, başlıyalım mı? M”/ b Diyorlar. Göstermelik ağır ağır kal Ez y kıyor: dir. Her taraf aydınlık, her yer sıcak, her şey güzel! Fakat biraz eğlenmek lâzım, Elimi çeneme koyup bağırıyo - Tüum: — Yâr bana bir eğlence meded! Sesime cevab gelmiyor, tekrar ba - - kışt! Hacivad perdeye geliyor.. perde ga- zelini söylüyor ve arkadan bağırıyor: ÇU eT — Yar bana bir eğlence meded! , Karagöz pencereden görünüyor: — Şimdi aşağı gelirim ha! Hacivad aradığı eğlenceyi bir anda bulmuştur, e Karagöz perdesini büyültüyorum, bir mahalle oluyor. Daha büyültüyo - rum, bir semt oluyor. Daha daha bü - yültüyorum, koskoçaman bir şehir o - luyor. Şehirde kış geçiyor. Kar kalkıyor, çamur kuruyor, güneş parlıyor. Ve ben, şehirli, göstermelik kalkar kalk - maz meydana çıkan Hacivad gibi e - vimden dışarı fırlıyorum. Perde gaze- — Yür bana bir eğlence meded! Gene cevab gelmiyor. İşte o vakit şehir denilen büyük Şeh — Küşteri meydanına çıkan ben, Hacivadı kıska- nıyorum. O bir kere! — Yür bana bir eğlence meded! na: — Buradayım! de: — Buradayım! Diyecek bir tek eğlence, bir tek eğ- lence yeri yok! İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz ? — | Boyuna takılan nişan yüzükleri| * Cenubi - Afrika- gda Oranj nehri kı- yılarında kâin Ba- Güto memleketinin kadınları, daha iyi görülebilmesi için nişan yüzüklerini Sığır — pisliğile yapılmış tezek yak mak Hindistanda da revaçtadır. Hindliler — tezeğin iğine bir. mikdar kükürt — karıştıra- rak sivrisineklerle mücadelede kulla- nırlar, Tütüne ka- rıştırılarak — pipo ile tezeğin içildiği de Hindistanda görü- legelen hâdiselerdendir. * Uzunluğuna büyüyen nebat Amerikada bir garib nebat vardır. Bu mebat yüksekliğine değil, uzunluğuna bü- 'yür ve neşvünema bulur. Uysal kız, Hırçın kız! Ankaralı bir okuyucum benden: — Hangisini tercih etmeliyim? di- ye soruyor. Sadece uysallığın veya hırçınlı - ğin bir tercih sebebi — olabileceğini tanmıyorum. Karar verebilmek için bu karaktere inzimam eden diğer va- gıfları da bilmek Jâzım, Mücerred olarak konuşulduğu tak dirde fazla uysallığı — karakterden #hahrumiyetin bir delili olarak say - mak mümkündür: — Hay hay cicim, öyle olsun şe - kerim, nasıl istersen, ilk zamanlarda kulağa hoş gelen cevablardır, fakat zamanla yeknasak görünür, bıkkın - ok verir, Hırçınlık da aynen öyle - dir. Erkek sevdigi kadının hırçınlı - gında bir sıcaklık, bir çekicilik bu - ,ur. Fakat derece aştığı zaman, he - Ye sert bir karakterle karşılaştığı za- man hayat cehenneme döner, yuva tarsılır ve nihayet günün birinde gö- çüp gider. Yıkılan ailelerde yıkılmanın se - bebleri araştırılırken erkeğin: — Sinirli, asabi, hırçın, kıskanç bir kadındı. Kadınım da: — Aksi tabiatı vardı, kavgacı idi, Yirmi defa evlenen adam Eski — Romanın maruf feylesofla- rından Hiyeroni- müs ©o zamanlar eski Romanın ta- lâk şampiyonu ©- larak — anılırmış 19 uncu karısından ayrılıp ta yirmin- ci kadını aldığı za. man kendi gibi bir şampiyonla karşılaş. tığını görmüş. Çünkü bu kadın da, yir- minci kocasile evlenmiş bulunuyormuş. * Pantalon giyen eşekler İngiltere ile Fran sa arasında bir a- da vardır. Adı Re- dir. Bu adanın e- şeklerine, garib bir âdet neticesi pantalon giydirilir. Balıklar pul değiştirirler mi? Balıklar, bir çok- larının kantati hi- lâfına pur değiştir- mezler, Pulları bü« tün hayatlarınca o halde kalır. dediklerini çok işitmişizdir. © hâalde: — Biraz uysal, biraz da hırçın ka- vakteri tercih ederim, diyeceğim. e Ankarada Bayan «S» e: Nişanlınızı neden haksız buldu - ğunuzu anlayamadım. Trende tanı - anadığı bir erkekle - selâmlaşlığınızı gördüğü zaman elbette merak ede - cek maarifenin nereden — geldiğini toracaktı. Eğer kızarmadan, bozar - madan, telâş etmeden sükünetle ce- vab verebilmiş olsaydınız — elbette Mesele çıkmazdı. — «Bir kız bin erkekle tanışır, bir erkekle evlenir» cümlesini biraz tah- tif ediyorsunuz, — Bir kızı bin erkek ister, bir er- kek alır, şeklinde söyleseniz daha i- yi edersiniz. — Onun için benim hayatım ken- disile tanıştığım dakikadan başlar, diyorsunuz. Ve gene hata ediyorsu - nuz. Bu cümle insanların aşk ve gö- nül işlerini kitablaştırıp kalde « leştirdikleri zamanlardan beri hep erkekler hakkında tatbik edilmiş - tir. Siz istediğiniz kadar «müsaval» dan bahsediniz. Tabiat bunu — bize termemiştir. Nafile yırtınıyoarsunuz. v TEYZE Deyince, eğleneesi olan Karagöz o - Demişti. Fakat bana koskoca şehir- Allık, makyajın büyük bir maharete muhtaç olan en mühim kısmıdır. Yüzde elli güzelleştireceği yüzü yüzde elli çir - kinleştirebilir. de... Allığı iyi sürebilmek için nelere dik « kat etmeli? 1 Evvelâ rengine. Allığın rengi dudak boyasının tıpkısı veya bir parça açığı ol- malıdır. Dudak boyası, pudranın rengile ahenk yapmalıdır. Pudranın Tengi de herkesin kendi cildile bir renkte, yalnız biraz daha pembeye bakmalıdır. Şu hal- do allık için başlı başına bir renk seçil « moz, Rujla ayni renk alınır. Bu suretle pudra - ruj - allık, yüze sürülen bütün boyalar umumi ve tatlı bir ahenk teşkil ederler. Birçok kadınlar bu noktada yanılıyor- lar. Dudaklarına meselâ mavimsi ruj sürüp yanaklarını turuncuya böyu - yorlar. 2. Allığı iyi kullanmanın ikinci şartı yerini iyi tayin etmektir. Bu cihet birin - ciden belki de daha mühimdir. Çünkü lü- zumuna göre bir yüzü allıkla şişman, za- yıf, uzun, kısa, çükür, şişkin göster - mek, hülâsa Adeta biçimini değişlirmek gibi imkânsız bir işi bir parçacık boyayı maharetle kullanıvermekle halletmek... Ne cazib şey... Bünu hangi kadın iste « mez? Buna rağmen zayıf yüzünü allık- la büsbütün zayıflaştırmış, tombul yü - zünü yanlış sürülmüş bir allık yüzünden yusyuvarlak bir hale koymuş kadınlara © kadar sık sık rasilarız ki... Halbuki bu yanlışlığa düşmemek için yapılacak şey pek basit ve ehemmiyet - sizdir. a, Beyzi yüzlü müsünüz? Allığınızı elmacık kemiğinizin mümkün olduğu kadar yukarısına sürer, dışarıya ve aşağıya dağru yayarsınız. Neticede â- deta yukarıdan aşağıya mall, geniş bir kızıllık dört köşesi hâsıl olur. Bu uzun dört köşenin hududları pudranın içine hafif bir pembelik halinde yayılıp, onun- la mezcolacaktır. Aksi yakdirde pek sun'? görünür, b. Yuvarlak yüzlü müsünüz? Çehrenizi beyzileştirmek — için allığı mümkün olduğu kadar burnunuyun ya « kınma ve aşağıya koymalı, yukarı ve di- şa doğru yaymalısınız. En köyü yer el- macık kemiğinizin tam ortasına gelmeli- dir. &. İnce, uzun yüzlü müsünüz? Allığınızı nisbeten aşağı sürüp dışarı doğru yayınız. Hiç bir vakit cepheden kır- mızılık göstermeyiniz. Yanda fakat ya - naklarınızın çökük yerlerinde değil, çı- kık noktalarında... 'Tecrübe ediniz. Bu söylenenlere uygun olarak sürülen allığın yüz biçimini pek çok güzelleştirdiğini göreceksiniz. Soldan sıra ile: Kirazlara kurd atan sinek. Kirazın içinde kurdun görünü Kirazın üstüne çıkmış Bir kurdun görünüşü ” Köşedeki fotoğrafçının gölgeliğine ©- | işi gücü yeniden kirazlara kurt aHi8” turmuşlar, - çekişe münakaşa edi- | tır. | yorlıun.'lıı. 'Ymııhulnrm köylü kılıklı| Havalar yağışlı olursa toprak | birisi, nefesi tükenmiş bir halde: yumuşak olacağından sinekler ko J e— Hikmetinden sual olunmaz işte!. | çıkarlar. Ve zedeledikleri meyva ' Havalar yağışlı gitti mi, kiraz da kurdşrın tesirile de sür'atle çürüyerek KW peyda öder» diye sözünü bitirdi. oldukları daha çabuk göze çarpar. Bu-sonunca tahammül edemiyen kar -| — Soğuk iklimlerde toprağın yapısı © pısındaki, iddiasım yeni baştan tazeledi: renin o yerlerde barınmasına pek M <— Peki be canım! dedi. Havaların ku- | Olmadığı gibi dağ kirazlarının rak gittiği zamanlarda kirazın kurtlan - sert etli ve geç keımılg ;e_u: oldi dığı görülmemiş midir? Senin dediğin | bunları kolaylıkla delip yiyemez. ÖYE gibi bu iş yağmurdan ileri gelseydi, ha - razlari mutedil l:ııva ve gıcak bi ğ B valar yağışsızken kurd göülmemek Jâzım | Takta erken yetişerek - Gaha " gelirdi. Halbuki kurtlu kirazlara — öyle 2ımmrı::îîm;î!£îrî“'tm Ak ;:,l:'.:dl Gy gae BZ rını da daha çok gösterir. u -| Demek oluyor ki, kirazın kı v tıki :îüw;xm. Si BER ne havaların Ieslrlnden,l ne de Ki <— Havasından değil, kirazın cinsin - cinsindendir. Pu, kiraz sineği dedili dendir: Dağ kirazı kurt yapmaz, ova ki- böcünün marifetidir ve o nerede razı kurd yapar!» bilirse orada zarar yapacaktır. e Beriki ona da çıkıştı: Mücadelesine gelince: Anlatlığı! D hayat safhasına göre böcünün toprat «— Öyleyse bu mübarek kendiliğinden A deşk n aa emek Tâzıtid İN nasıl oluyor? Tohumsuz yerden ot bile DEE ür İ i Bir defa çıktı mı önlemek hayli mt5 bitmez. Elbet kirazın kurdlanmasında bir leşir. Bununla beraber işi hep birlikte Ü tacak olan bir mıntakanın kirazit V kurtlanmasını önlemek kabildir. Bi İ için: | 1 — İlk ve sonbaharda ağaçların #”7 , güzelce belliyerek toprağı karişti 7 y asıl sebeb vardır?> İşimi bitirip yanlarından uzaklaşırken, fotoğrafçı bu münakaranın iki saatten - beri devam ettiğini, bir türlü kirazın ne- den — kurdlandığını — halledemediklerini söyledi. Eve gelince ilk işim bu satırları yazmak oldu. Bilmem işin içinden ben çı- kabilecek miyim? * Gerçi kirazın kurtlanmasında yağmu - run tesiri yok değildir. Fakat asıl sebeb (Kiraz sineği) denilen ve mevsiminde kirazlara kurt atan bir böcüdür. Yağmur, bu böcünün hayatını kolaylaştırdığı için yağışlı geçen yıllarda zarar daha çok gö- ze batar, Kiraz sineği, (—- Spllographa Cerasi) 4-5 milimetre kadar büyüklüktedir. Ma- yıstan temmuz ayına kadac bahçelerde uçuşarak, dişili, erkekli buluşurlar. Son- ra dişileri, meyvaları bir bir gezerek he- nüz olmıya başlıyan her kirazın sapı di- bine bir yumurta bırakırlar. Bu yumur- tadan çıkan başı kıçı belirsiz esmer be- yaz renkteki minicik bir kurt taneyi de - lerek içeri girer. Çekirdeğe hiç dokun - madan etini yemeğe koyulur. Böylece bir taraftan kendisi büyürken, bir taraf- tan da yaralanan kiraz çürümeğe başlar. Nihayet.. Ya yere düşüp toprağa karı- şır, yahud da toplanıp küfeye ve onunla da pazara gider. Birinci halde yanli, top- rağa karıştığı takdirde kurdun büyümesi hiç aksamıyarak devam eder, Burada kılıktan kılığa geçerek tâ gelecek yılın mayısına kadar kalır. Yeni mevsim ge- lince, yeni bir sinek haline erişmiş olur ve yerinden çıkıp uçar. Bu sinek yuka - rıda söylediğimiz (Kiraz sineği). dir ve altında gizlenen böcüleri meydana karmalıdır. Meydana çıkan bu böcüler şın soğuğun, yazın sıcağın tesirile K len ölürler. Bu sayede ağaçlar da MAT lanmış, kişin rütübetini lâyıkfle €T ĞN yazın da lüzumu gibi saklamış nl'l'h: S 2 — Kiraz mevsiminde ağaçların ÜÜL G bine düşen kirazları toplamalı, bu FO kün olmazsa, bol bol kireç serperek sini kurtlarile birlikte kavrulmasın? İğ lışılmalıdır. Böylelikle gelecek set€ yapacak sineklerin kökü kazınmış ? $8 — Kiraz sinekleri yumurtlar önce tatlı bir şey yemeğe muhtâf? Eğer onların uçuşmaya başladığı * g ü ağaçlara zehirli bir mahlül serpilif Hi 5i bu zehirli mahlüle batırılmış dallâf lırsa bunları emen sinekler ölürler p litre suya yarım kilo Flonr natriulfr Ş kilo da pekmez konularak hasıriST BK mahlül bu maksada elverişli bir i1â$ Çİğ Bunun yerine 100 kilo suya 25 kilo / bir kilo arsenikiyetli rassas katılark zırlanan mahlül da çok faydalıdi!. ilâç, kirazlar nohud kadar olunla nılmalıdır. y 4 — Bu üç tedbirden sonra düşütü” 4 İşey, mücadelenin bir mıntakada © K yapılmasıdır. Yoksa tedbirlerini y bir bahçenin yanındaki bakımsız bit * çe, kirazları kurtlandırmıya kâfi p Kirazın kurtlanması bahsinde söylediği budur. uPt BN Tarımımb