Şubat “Son Posta, nın zabıta romanı: Üstkattaki cinayet Dünkü kısmın —WAM Yansı yan- AA Gre- Telepo CtOn — ediliyor. ıı.h::*ü tdam bi :m Lendranın $mında, y Süinda 175 nu- O R, Te yera Üzerine kapıyı iterek içeriye gi- — Hayır, hayır.. Ye İümakşeti €biseli bir kadın, yerde cansız| dar oradayım Tilştür, (Roman devam etmektedir) BAARE ı.îf"::hk daha hâlâ kaynıyordü, He- Tası biç h_kuti. Odanın içini araştırdı. Bu- Himba d,'""“çl odasına benziyordu. Mu- Öşeli bir masanın Üzerine iki bi- d ki Salal ve iki kaşık konmuştu. Belli Sİnayetten evvel, yemek — yem Mrır[n kurulmuştu. Tamsie eni — Va S0fraya baktı. Sonra: G be, ” Sanına be!.. diye söylendi. Şim- flk pa, © Yapayım. Ama da belâya çat - Tecek 'ğıpolgx_çığırmn. başım derde gi- Oldy> "' Sürü istintaka çekileceğiz.. Ne Bördür SI oldu?, Kimler vardı. Katili Tcaklaş H diye bir takım sualler so - biy de büu gibi bulaşık işle- Bilek 'Ya niyetim yok.. n << Saatine & N Tamyi AM birdi. * Bir çorabla boğularak öldürül- bu şepe, Fapıyı kapadı. Binbir ftina ile, | ıı.kıar’ Merdivene tutunmıyarak par - lı,dı_n'f"n Ucuna basa basa merdiven - ı&hlk İndi, ve Rom sokağına çıklı. E- 'lıhk._':khrk gelip giden otomobiller, 'ıı“vç Çıkardığı sesler kendisine ce- Ültdi, Bedb İçini çekti. Elini alnında gez- '“lı Yağı bayağı terlemişti, Birgi, n başındaki telefon kulübesine Tüya buper' Deri eline aldı. İstediği numa- İ Teti Byı:"k için sayfaları çevirirken, &l- D Güşü “'_'îYurdu ki, az kalsın rehberi - Nihayet güç hal ile aradığı buldu. Parayı deliğe attı ve kadranını çevirdi. ak ki havagazı Tlâmbasının sa « Uuukıuil kulübeyi aydınlalıyordu. X M ” beyecanlı bir sesle: Teleşç tT Topliss evde mi?.. & üdan bırlak bir kadın sesi akset- S1 S :_T Tk“"“.llıyorî_ " x'"yhn.::î" Green, kendisile konuş- bi v:î:ıî"l Sönra da, bu sefer uyku - X A Ttlak çıkan bir ses: 'r._%-'— diye seslendi l Sen ":iı:e ı;;ı;le bağırdı: İ soy e Sin Bill. Ben Tamsie, Dinle. Bdi b;kağ'ndn bir evde, bir kadın ce p D“u“ » Şimdi... c'xhn 508 bu sefer büsbütün çıkıştı: Ş $ h'.luıuyar, dedin, söylesene be Ben Green, Tamsie Green. > Tamzje ı:': flün değilsin, aklın başında Ü. e ' xy—"ı ben sana Rom sokağında bir Vpedi bula öldürülmüş - bir kadım BRÜN baj UÜğumu söylüyorum. Senne - iâ, ik. n i - UN SÜ , Yorsun, Evin civarındaki Sü barakasından telefon ediyo. "ı::: işle benim zerrece af le B't kadımı o odada buldum, vle ill, yalnız ne suretle olursa Sörum. başımın derde girmesini (- Allah aşkına bizzat kendin S Bayı ” Söylediğimi d h *'“'ıd liğimi anlıyacaksın. Kİ '& Senin işin ne idi baka - . D A S U.h.ı.b Ğ S l"!'ıdı bekliyeceğim, Hem de Mi ““im. Çok geç kalmazsın, baktı. Saat gece yarısın- | |tomobil görünü — Bekliyorum.. 'Tamale, telefonu yerine astı ve 175 nu- maralı evin bulunduğu sokağa — döndü. Binada, şimdi yalnız dördüncü katta ışık katmıştı. Kahveye girdi. Bir masaya ökerek beklemeğe — baş Sokaktan dört adam geçti ve gözetlediği evin al - tındaki kahveye girdiler. Tezgâhtaki barba! — Bu gece pek soğuk değil mi?.. diye lâf açmak istedi. 'Tamsle, kısaca, evet.. dedi. — Birisini mi bekliyorsun?.. 'Tamsle kafasını çevirdi, ve herife: — Kes sesini, çok söyleme.. der g'bi baktı ve sabırsızlıkla tekrar saatine göz attı. Biri yirmi geçiyor diye söy di. Bir sigâra yaktı i nefes daha meden, hemen tabağında bastırarak sön- dürdü. Saat ikiye on ka t ve sokağı numaralı evin önünde durdu. Otomobilden üç kişi indi. Tamsie, tezgâha bir şilin atarak dışa - rıya fırladı. Adamların en uzun boylusu: Hallo!.. diye seslendi. Bu başında me- lon şapka, sırtında bir gamselâ olan ve yüzü de sanki çentik çentik dilinmiş gi- i kalın kıvrımlarla dolu bir adamdı. — Nedir bu telâş Tamsie, — Dinle Bill. Telefonda sana an!'at - maştım ya.. Cesedi, orada dördüncü kat. ta tesadüfen buldum. Kapı açıktı, kadın çoktan ölmüştü. Polis müfetti: vinine döndü. Joe, sen benimle gel, dedi. Sivil memura da kapıyı işaret ederek emir verdi: — Sen de burada bekle,.. Müfettiş, elinde elektrik lâmbası, ar - kadan gelen Tamsle ile muavinine yo! göstüererek önden giderek merdivenleri çıktı, ve Tamsienin başile işaret ettiği fuıpıyı çaldı, Sonra tokmağı çevirerek )_".' pıyı açtı. İÇeriye girdi. Işıklar daha Hâlâ u. Odam bomboşlü. Yerde de ce- sed filân görünmüyordu. Polis müfettişi öteki kapıyı da ardınâa kadar açtı ve boş odanın elektriğini yak- tı. Sonra Tamsieye dönerek; — S!. Tamsie anlat bakalım.. dedi.. Tamsie afallamıştı.. Kekeliyerek: — YVallah, billâh şurada idi. Kendi lerimle gördüm. İşte nah buracıkta uzan- miş yatıyordu.. dedi. Topliss melon şapkasını geriye itti ve Tamsieye hiddetle bakarak: — Sarhaş olmadığına emin misin?.. di ye sordu. z Polis müfettişi Topliss hiddetle bur- nundan soluya solüyü tekrar sordu: — Kızın cesedi nerede idi?.. Tamsle Green heyecanla cevab vere- rek, bir noktayı İşaret ettir — İşte şurada yatıyordu.. — Cesedi gördüğün zaman saat vardı, demiştin?.. K — Ben cesedi buldum, gördüm diyo- rum #ize.. ve bu sözüm de bir hakikattir. Bir aat evvel gördüm. Yani tam — saât i ve 175 &, köşe William Topliss, mua - kaç 'a K SA G h :: Belince anlatırım sunu. 175 | birde. Havagazını söndürdüğüm zaman ._’:ı, v Karşısında küçük bir kah- | saatime bakmıştım. Yi — Demek sonra çıktın ve bana telefon ettin, öyle mi? — Evet, köşedeki telefan barakasından SON POSTA Yirmi dakikaya a * |size telefan ettim Mister Topliss, bu da beş dakikadan fazla sürmedi — Şu halde, bu beş daki risi senin evden uzaklaştı. anladı. Ce- sedi sırtladığı gibi merdivenlerden aşa- ğ) indirdi ve evden dışarıya kaçırdı de- mek., biraz tuhaf bir nazariye değil mi, dostum?.. Tamsie düşünceli düşünceli: — Kim bilir, cesed belki de daha hâlâ evdedir. Bir köşeye saklanılmış olamaz mı?.. Topliss, her türlü ihtimali düşünen bir adamdı — Neye olmasın!.. Bu yoldan da yürü- yebiliriz... dedi. Sanra muavinine döne- rek etti — Joe, sen etrafı iyice araştır, bakalım. Buradan da uzaklaşma. Ben de Mister Green ile birlikte aşağıya ineceğim. — Pekâlâ usta... içinde, bi- 'Topliss ile Tamsie Green merdiveni den indiler ve üçüncü kata geldile — Bu katta kime rastlamıştın, Tamsic?. — Bir Amerikalıya Mister Topliss. Müfettiş kapıya yüklendi, bir ses çık- madı., Bu sefer yandaki pencereye vur- du, gene bir ses çıkmadı. Birden geri ge- ri gtti. Bir şeyler aranırmış gibi yaptı. Düşünceli düşünceli etrafına bakındı. Sonra elini kaldırdı. Kapının üst perva- zından bir anahtar çıkardı, gülümsiyerek: — İşte biz kapıları böyle açarız, dedi. Kapıyı açan müfettiş, elektrikleri yak- tı. İlk girdikleri oda an havagazının hararetinden daha hâlâ sıcaktı. İçeride keskin bir püro kokusu vardı. Topliss so- kağa bakan odanın da kapısını ardına ka- dâr açtı. Burada, pencereden gelen işık- tan maada ışık yoktu. Yaktığı elektrik fenerile odanın tamtakır olduğunu gö- ren mülettiş arka odaya geçti. Gaz soba- sının tam karşısında geniş, fakat dağı- nık, yırtık yüzlü bir sedir görünüyordu. Yere âdi cinsten bir sececade - serilmişti. İki iskemle, üzerinde iki şişe viski ile bir sifon şişesi bülünaân bit konsol ve - sedi- rin yanındaki komodinin üstünde gayet şık ve pahalı bir elektrik lâmbası odarım mmobilyasını tamamlıyordu, K Müfettiş: — Buranın sahibi hiç te burada gece- lemişe, geceliyeceğe benzemiyor... diye mırıldandı. Tamsie de sedirin üzerine eğilmiş bir seylere bakıyor, birer birer karıştırıyor- du. Kendi kendine söylenirmiş gibi: — Bili, diye seslendi. Bu adamın oku- duğu şeyler de amma garib ha.. bak, he- le, şu kitablara, mecmualara bir bak.. New Yorker, The Spur, Country Lite.. yahu şu kitablara ne dersin, Paristeki meşhur Brentano kitabhanesinden satın alınma.. tubaf vallahi.. — Nesi tuhaf Tamsie?, — Daha ne olsun?. Bu kitablar, mec. mualar böyle kötü bir yerde oturanın ©- kuyacağı, kitablar değil. Bünlar zengin adâmların hartı... Mecmualarda öyle açık saçık resimler yok. Anlıyacağın, bu herif, bizim sınıftan değil, kibar, İlord cinsinden.. 'Topliss, uykusundan yok yere dedirgin edilmiş insanların tavrile: — Gene saçmalıyorsun Tamsie, diye hamurdandı. Haydi yürü ikinci kata ine- lim de, sırf güzel hatırın için orayı da bir yoklıyalım.. — Arkası tar— — Bay direktör, ikinci direktör be- ni kucaklamak istedi. — Bana weye söylüyorsumuz, her şeyle ben meşgul olacak değilim ya!, Tekrarlamıyorum Evvelâ güzel güzel içmiye başlamış - Suçum yok Komiser yankesiciye sordu: — Seni, elini tramvayda yanındaki ae damın cebine soktuğun zaman görmüş- ler. buna ne dersin? — Vallahi bay komiser, bu işde hiç su- çuüm yok, ellerim üşüyordu. Kendi ceb- lerim de dolu idi. Çaresiz kaldım. İsine ması için yanımdakinin cebine soktum. * Vazgeçiniz — Sizinle evlenirsem muhakkak mes'ud ederim. — Muhakkak mes'ud olmamı mı isti- yorsunuz? — Bv — Öyleyse benimle evlenmekten vaze Beçiniz. sizl * Kalmıyacak Karı koca bir mağazaya girmişlerdi. lardı. Sonra ne -| Kadın bütün dai - den aralarında kavga çıktı. Biri ötekine bağırdı Budala! Öteki yerinden fırladı: — Tekrar et, bir daha duyayım! — Tekrar etmem. — Korktun! — Hayır korkmadım; senin arzunu ye- gine getirmemek için tekrar etmiyorum. e Rüya Güzel kızı, çirkin erkekle nişanlamış- lardı, Bir gün bu- luştular.. — Erkek sordu: — Beni rüyanız- da sık sık görüyor Mmusunuz? < — Evet, bilhas- sa fazla yemek yeyip yattığım zamanlar- da öaima korkulu rüyalar görürüm. « Boğulmuş'ar Adam, derede yıkanıyordu. Balık me - raklısı gördü: — Orada yıkan - mayın! — Neye? — | Tehlikelidir, boğulursunuz.. — Ne münase - — Ben burada balık tutacaktım, Bir tane bile tutamadım; hepsi boğulmuş - lar da. e Düğme Bekârken daima, ceketinin düğme - leri eksik gezerdi. Evlendi. Artık ce- ketinde düğmeler eksilmiyordu. Ar - kadaşları ondaki bu değişikliği farket- tiler: — Evlendin de ne iyi oldu, dediler, artık ceketinin düğmeleri eksilmiyor. Yeni evli memnundu: -- Karım, dedi, düğme dikmeyi öğ - |Tetti. Düğmem kopunca dikiyorum, * Uyanıktım — Saşt on oldu, sen hâlâ yatıyorsun... — Ne yapayım, gece geç yatmıştım. — O da-lâf mı ben gece hiç yatma- dım.. öyle olduğu halde gene saat sekiz- de uyanıktım. — Bu yeni komşuların kavgaları da hi kavga ediyorlar, bir kelimesini bile en releri dolaştı. Bir çok şeye — baktı. Kocasına döndü. — Senin liğin olmasa, ben bu mağazada ne var, ne yoksa hepsini alırdım. Kocası güldü: — Ben hasis değilim karıcığım, ama |başkalarını düşünüyorum. Mağazada an« lar için bir şey kalmıyacak! e Parapul İki sevgili birlikte yemek yiyorlardı.EBte kek, kıza söyledi: — İnsan sevdi. ği zaman her şeyi . unutuyor. Ne İ Jığg para, ne pul dü - CrSir şünebiliyor. SA VA ARA Garsona döndü: — Garson, şu hesab pusulasndaki yokü- nu bir dâha yap.. Beş kuruş fazla olmuş! e Büyük tehlike Kadın, eski nişanlısını; yeni kocaşını güsterdi: — Haline bak. — Kim 0? — Eski nişan - hm. Ben nişanı bozduğum- danberi mütema- diyen içiyor. — Olabilir.. Büyük tehlikelerden kur « tulanlar daima neş'elenecek bahanelet icad ederler. hasis- — Bayan, hüydı exx iken ne ise, fakat siz bu yeni makine ile de gene imlâ yanlışları yapıyor- sunuz. Buna ne diyelim? c Z we bUTUdU $ gekilmiyor.. Karı koca isvanyolca layasuyoruz. ' İ