15 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

15 Şubat 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Almanya ile Avusturya Anlaşamadılar Yazan: Muhittin Birgen eyecanlı haberler bakımından büyük bir bolluk gösteren ge- gen hafta, Avusturya Başvekili Dr. Sehuschnigg'in birdenbire Viyanadan kalkıp Salzburg'da kendisini bekliyen bir Alman — otomobiline atlıyarak — doğru Berchtesgaden'e gittiğini göndü. Haber- ler bize öğrettiler ki almancanın ayni şi- wesile görüşen iki Alman şefi, Hitler ve Sehusehnigg, karşı karşıya geçmişler ve Berchtesgaden'in bir salonunda sıkı bir halvet yaptıklan sonra, tam on bir saat konuşmuşlardır. Dünyanın — diplomatik konuşmaları tarihinde bir daha kolay ko- lay kırılması imkânı olmıyacağını zan- nettiğimiz bu on bir saatlik rekar esna- sında bu iki devlet adamı acaba ne rüştüler? Herkesin zihni şimdi bu sual Şle meşguldür. Avusturya gazeteleri su- #uyorlar; Almâan gazeteleri de söylemi- yorlar. İlalyan gazeteleri de — onla Ayrılmıyorlar. Söyliyenler, — ötekilerdi Bizim gibi yabancılar. Fransız matbuatı olduğu halde memleketler matbuatının süzleri de tah- minlerden ibaret kaldığıma göre iki dev- let adamı arasındaki bu nagehani görüş- müenin esrarı henüz açılmamıştır. iki Al- man başbaşa konuşmuşlar ve konuşma tzun sürmüş Bu üç hâdise, mülâkatın — Mevzuunun da, sebeblerinin de çok mü- him olduğunu gösterir. * Umumi surette dünya matbuatında İz- har edilen tahminler, mevzuun Alman- ya ile Avusturya arasında mevcud bir anlaşamamızlığı izale maksadından iba- ret bulunduğu merkezindedir. Bu anla- şamamazlık ta, 936 temmuzunda Alman- ya Tle Avusturya arasında akdedilmiş ©- dan bir itilâfin tatbikatına aid imiş: Bu Wilâfa göre Almanya Avusturya işlerine Karışmıyacak, Avusturya hükümeti de (Avusturya Nazilerine karşı iyi muamele edecektir. Fakat, geçen vukuat arasında Rörüldü ki ne bir taraf, ne de öteki ta- raf, verdikleri sözü tutmamışlardır. Hat- tâ, geçende, Avusturya hükümeti, Avus- turya Nazileri arasında zabıta tahkikatı esnasında, Alman rı tahrik ettiğine dair mühim vesikal elde ettiğinden bile bahsedildi. Vaziyet şudur: Avusturya, ister Alman, ister Avusturyalı, ne olursa olsun Naziye karşı emniyet gösteremiyor. Nazi de, A- — vusturyaya karşı ne kadar emniyet eder- ge etsin, gene onu Nazileştirmek meylin- den kendisini kurtaramıyor. Almanya, Avusturyayı ilhak etmek istemiyor; fa- © kat, onun yerine Avusturyanın Nazileş- mesini istiyor ki bu da ilhakın başka bir şekli olur. Almanya, Avusturyayı siyaseten ilhak yerine ideoloji ile ilhak sevdasındadır. Avusturya da istiklâlini muhafazaya ça- - dişıyor. Bu çalışmalar arasında Schu- sebnige'in gâh İtalya ile, gâh * Çekoslo- vakya ile, hattâ gâh Fransa ile politika byunları yaptığını güren Almanya da si- Sirleniyor ve Avusturya Nazilerini » u- Mumi kanaate göre - Viyana hükümeti Aleyhinde harekete sevkediyor. * Bu vaziyet bu şekilde ikesiz ve hâ- şta İngiliz ve |* diğer frr disesiz olarak böylece devam edip gide- fnez. Buna bir çare bulmak lâzım. Bu ça- teyi bulmak hususunda da birinci dere- gede alâkadar İtalyadı Anlaşıldığına göre, İtalya Viyana ve Berlinle ayrı ayrı konuşmuş, bunları karşı karşıya - geçip tamimi surette konuşmaya ve anlışmıxn | gevketmiş. Belki de ara yerde, henüz hi ©| | kimsenin bilmediği veyahud bilse bile söylemediği aile sırları da vardır; belki Pu son günlerde arada mühim hâdiseler | de cereyan etmiştir. Dbu kadar nagehani bir s: Ükçin, şimdilik aile sırrı ol P ltakım mühim hâı ler bulunması zaru- | tidir - bütün bunlar büyük Almanya ile | küçük Almanyanın böylece başbaşa ve- tip konuşmalarıne mübrem bir ihtiyaç | Baline getirmiş oluyar. Konuşmanın verdiği netice, şımdı!ik! | yalnız süküttan Ibarettir. Resmi tebliğ| | hiçbir şey söylemedi; iki tarafa mensup güzeteler resmi tebliğe hiçbir şey ilâve atmediler. Bu süküt, yalnız bir şey ifade Tader: Anlaşamamazlık devam ediyor. Anlaşamamazlığın neticesi ne olabi- lir? Her iki taraf ta iyilik olacağım ü- Danid ediyorlar; biz de temenni edelim ki iyilik olsun ve bir anlaşmaya varmanın imkânları bulunsun. Yoksea, Avusturya SÖON POSTA İlimde sübhe fon adamını yeni icadlara sevkeder, ha- en hakikatlere götürür, kat izam edildiği zaman insanı müvesvis yapar, evhamlı yapar, hayatı ona zehir yatta şübhe araştıranı bilinmiy şübbe hakikxatin anahtarıdır, Bir sinema yıldızı 9 yaşına basıpor Meşhur çocuk sinema yıldızı Shirley Temple, gelecek nisanda 9 yaşına bas “|caktır. Şimdi tenise merak sarmıştır. Bu vesile ile de şirin yıldızın solak olduğu meydana çıkmıştır. 'TTenis hocaları çocuğun öğrenme kabi- liyetini hayretle takdir etmektedirler. İngilterede Kralın muhafızları Avusturya armasını taşıyacaklar İngiltere harblye nezaretinin emri ü - zere gelecek aydan itibaren kral muha - fizi dngıın birinci alayının efradı başla- arma olarak taşıyacaklardır. Bu alayın fahri kumandanı vaktile A- vusturya - Macaristan imparatoru Fran-l' suva Jozef bulunuyordu. hu mektub göndererek teessüfünü beyan et- mekle beraber kumandanı bulunduğu a- lay efradından hiç birinin muharebe mey- karşılaşmı « . İmparator sonunda bu ümidine ma - küs olarak ed bu alaydan bir ferdin Avusturyahlara esir düş Ü — işitirse onu huzuruna telbederek diğer a-krrhş— larının ne yaptıklarını soracağını ve etmişti. Bu alayın Habsburg haneda. nile olan bağı (1740-1748) senelerinde A- İvusturya muharebelerine iştirak ettik - leri zamandanberi başlamıştır. Büyük harb zu- 1 Ümidini izhar etmi; mektubunun meselesi İspanya meselesi gibi değild Bir anda bir harb çıkarabilir. Madrid Avrupanın göbeği değildi; fakat, Viya- na Avrupanın göbeğidir. Muhittin Birgen —- İSTER İNAN, Biga muhabirimiz yazıyor: nberi buğday hırsızlığı ölüyor, türlü hırsızların kim — olduğun! _wrlaı'mış. Geçenlerde gene bir gün bir rı açılmış ve birkaç çuval buğday çalınmış. Fakat bu son asına vesile olmuş. Esra r çivi olmuştur. ambardan çıkarlarker. çuvalın biri ambar tahtalarındak! slüler bir hırsızlık da faillerin yakala rengiz hirs yakalatan İSTER Avusturyanın iki başlı kartalını | ettiği zaman imparator bu alaya bir | 1 İlim ve sıtası, y sönünce insanın a hat vaxaı.ar'ır HEPGUN BİR FIKHA Dedıgım gibi oldu Genç bir aktörden bir arkadaşına: satın * «Dün akşam ilk defa küçük bir şeh- vin tiyatrosunda sahneye çıktım.. Halk beni fena karşıladı. Sahneye bir çok portakallar, fıstıklar, fındık- lar atıldı. Rezil oldum. Bu akşam ge- ne sahneye çıkacağım, Fakat dün ak- şamki vaziyet bu akşam tekerrür et « miyecektir.» * Genç aktörden arkadaşına ikinci mektub. «Dediğim gibi oldu. Gene sahneye çıktım, bu sefer üzerime ne portakal, ne fıstık, ne de fındık atıldı. Çünkü gündüzden şehirde ne kadar portakal, © varsa hej psini almıştım.> | Amerihka matbuatını Meşgul eden Bir hâdise Amerika matbuatı bugünlerde çok ciddi bir mesele ile meşgul olmaktadır:|* Birleşik Amerikanın yeni Londra el- çisi İngiliz kralı huzuruna kısa panta- lonla mı çıkacak? Eski bir an'aneye göre yeni elçiler itimadnamelerini vermek merasiminde kralın huzuruna kısa pantalonla çık- Amerika matbuatı bu aleyhinde eskiden birçok Birkaç sene evvel itimadriamesini antalon ile şar edin ce ı;az*te ler Amorikat ba etme akbih etmişlerdi. teler elçinin uzun pantalo; la kralın huzuruna çıkmasını istiyor- lar, Alominyomdan ceb ve şapka icad olundu Yankesicilerin klâsik bir usulü ustura ile ceb kesmelerine mâni olmak için bir — İngili mucidi — alomin- yamdan yapılmış iplerden ceb icad et - mışur Bu şekilde yapılan ceblerle artık se hattâ en büyük bir izdiham içinde le olsa para çantalarını kaybetmiyor - larmış. İngilterede alominyom ile kap - lanmış şapkalaf da moda olmuştur. Bu suretle en kuvvetli bir darbe ile bile baş- lardan şapkalar aşırılamıyormuş. lSTER İ olan hay: k yolunda etrafa ışık veren feneridir. Işiık maşır, ne her şeye in. şübhe edecek kadar müvesvis olunuz. Huzur ve istira- Hakikatin anahtarı.. atında şükhe insanm muvaffakiyet va- y ürçer, çok parlayınca da gözü ka- cak kadar saf, ne de her şeyden ——— e a T e DAĞ İlnlyanııı en büyük Tiyatrosu yandı İtalyanın en büyük tiyatrosu olan 'Theatro Lirico bir yangın neticesinde tamamile kül olmuştur. Yangın çıktığı eırada, sahnede tem- sillerini veren bir İngiliz kumpanyası- nin artistleri tutuşmuş binaya girerek dekor ve eşyalarını kurtarmıya çalış- mışlardır. Resmimiz, bu kumpanyanın prima- donnasını göstermektedir. Facia ile biten bir nikâh merasimi Varşovada bir nikâh icra edilirken: «Gi karılığa kabul ediyor musun?» sualine damadın yüksek sesle: «Hayır» cevabını vermesi üzerine gelin kalb sek- tesinden ölüvermiştir. Bu çift üç sene evvel ilk defa evlen. 1 ve geçen ay da boşanmışlardı. Sonra papazım müdahalesile barışarak tekrar evlenmeğe karar vermişlerdi. Bu defa nikâhları papazın evinde kıyı- lacaktı. Merazim başlamış ve papaz karı kocanın birbirine karşı ibrazına mecbür oldukları muhabbet ve fedakârlığa dair bir düa okumuştu. gelinin dudaklarında beliren gülümse- meyi bir istihza şeklinde telâkki eden da- mad o dakikada evlendiğine pişman ola- rak papazın: «Bunu karılığa kabul ettin mi?» diye sorgusunu fırsat bulsrak gayri ihtiyari ağzından «hayır» cevabını fır- latmış ve bu «hayır» 1 işiten gelin o anda olduğu yere cansız olarak yıkılıvermiştir. NANMA! ucuna fakılmış ve sırtlanan çuvaldan tane tane Buğdayları kapısını açık gi zapan bir buğday a&mba- Bırsızlar | bı sırtlay İNAN, İSTER dökülmeğe başlamış, ylü sabahleyin kalkıp da ambar a fırlamış ve yerde ip gibi u- zinciri görmüş, bu döküntüleri takib ede ede hırsızların evine kadar gitmiş ve gece taşınan p tekrar ambarına götürmüş, hırsız- ay ları da jandarmaya teslim etmiş, İNANMA! |ha kuvvetlendirecekleri tahmin Sözün Kısasi Yazı Çok Olduğu içih Bugün Konamadı - O Balkan devletleri” nin toplantısi (Baş tarafı Hinci sayfada) tesbit olunmuşsa da bevr.eımıld '” dulıymlı bu tarihte de WM . Nihayet kat'i tarih Ankaranın siyasi muhitinde bt çt Balkan içtimama hususi' bir & tyf atfedilmektedir. Umumi knriı" # Balkan devletleri arasındaki nl“jd, son günlerde yeniden kuwı—llt Avrupanın çok karışık olan vaziyeli şısında Balkan devletlerinin kendi w larındaki bağları bu defaki ıçmğ:ı" te ve yeni içtimam Balkan At gi ) kuvvetini bir kere daha izhara İT olacağı kanaati izhar olunmak! Tataresko'nun telgrafı Atina, 14 (ALA.) — Atina ajaffi diriyor: Metaksas'ın Balkan Antantı reisliğini uhdesine aklığını telgrafa verdiği cevabda Tata! cümle diyor ki: Py «Müşterek sulh hedefine doğrÜ öj kan Antantınım yeni başarılar l!ld’ mesi ümidini veren yüksek devw * meziyetlerinii tebarüz ı-mn;'v terim, Yüksek idareniz altında &* p Antantının enternasyonal plâ w ziyetini muhafaza edeceğinden vB'i" viye eyliyeceğinden eminim. Antantı hedefinin tam başa! M susunda sadık işbirliğime emin nızı rica ederim.» dğe ai DBt SN Akhay haptanlaruıd" Haşim ölü bulundu (Baştarafı 1 inci sayfada) v bulmuştur ve ilk defa komşulartı sonra zabıtayı haberdar etmiştif. a , Vak'a mahalline gidenler daha eYİtÜp çeri girerken, fena bir koku ile W, mışlar, ve odaya girdikleri zaman " Ce nın yatağpı üzerinde tıpkı na! deye varmış bir adam gibi ya!hğ;j müşlerdir. Yüzü, boğazı siyah ıl’v İ derecede morarmış, ağzından, burft ” g gelen kanlar yastıktan yatağa, ol"d:’ odanın döşemesi ü rnnP sızarak iretl cek bir kan göl. meydana E'uvj tir. Aradan geçen günler nrîmfu © kadar şişmiştir ki sırtındaki ÇAf lar ancak makasla kesilmek saretili V karilabilmiştir. Müteveffa birkaç gün evvel ycl’** radan ibaret olan maaşını nlmlŞ“:ıd W disi hasis denecek derece mukte$t”. p Bu duayı dinliyen | insan olduğu için parasının mevtt lunması fcab ederken on para bilt namamıştır. gÖf Cesödi IK döfa müayene eden bt İ Göktoru ayrıca polis ve adliye dong,. nın da çağırılmalarına lüzum BW yapılan muayene neticesinde hp" tabif bir ölümle ölmediği zehabi w larak cesedin morga kaldırılmı zum görülmüştür. Hâdisenin bir ? eseri olduğuna dair henüz elde :';j yoktur. İki gündenberi bayram betile yapılamıyan otopsi nmeı'?'d’ gün yapılarak ölümün şekli teshit cektir.-Gerek adliye, gerek nb"' lüm hakkındaki tahkikata devam tedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: