; ı Hâadiseler Karşısında I ALA azeteci telefonu açtı: ; G — Etendim, şöyle şöyle bir hâ-| dise olmuş. — Böyle bir şeyden 1 tur. Gazeteci havadisin altına ilâve etti: malümatımız yok- | | «Alâkadar makamlar bu hususta ade - | mi malümat beyan etmişlerdir.» Gazeteye gelen havadis bir değil zeteci telelonu bir kere açmadı. Fakat her defasında ayrı ayrı muhatablardan #yni cevabı aldı: — Böyle bir şeyden malümatımız yok- tur. We gazeteci bütün havadislerin altla - yına ayni cümleyi ilâve etti: «Alâkadar makamlar bu hususta ade- mi malümat beyan etmişlerdir.» * Adamın biri sağ elinin Aört parma - Binı sol elinin dört parmağı ara Çirir, ve baş parmaklarını biri altta: bi Üstten geçmek üzere ileri doğru döân- dürürmüş: — Sen bundan başka bir şey Misin? demişler.. a ge- öte- bilmez (— Bunları biliyor mu idiniz? —| Çocuklar kaç yaşlarında kaçar| kelime öğrenmiş olurlar ? 60 KELSE t>ce B00 KeLina KELME Bir Amerikalı dil mütehassısı, muhte- | Mf yaşlarda insanların kullandıkları ke - | şu ne-| Mmelerin bir istatistiğini tutmuş, ticeye varmış: Bir yaşında bir çocuk: 60 kelime kul - lanır. İki yaşında bir çocuk: 300-400 kelime. Üçüncü yaşın sonunda bin kelime öğ renmiş olur. Amerikalı bir edebiyat meraklısı 3000- | 4000 kelime arasında bocalar. Âlim bir |© adam ise (10,000) kelime içinde haşir ve neşir olur. Kocasına saadet Vermek İstiyen zevce «Ben kocama anun benden bek - Hyebileceği — saadetlerin hiç birini weremedim.» İç memleketin adını yazmayı doğ- ru bulmadığım bir şehrinden müste- &r bir kadın imzasile bir mektub al- dım. İlk cümlesini yukarda okudu- Buz, ikinci cümlesi de şu: «Kocamı — çıldırasıya fakat onu mes'ud etmek için kendi - mi feda ederek ondan ayrılacağım.» Okuyucumun bana analttığı hi - gâyeyi bir hülâsa edeyim. Diyor ki: «Ben zengin bir ailenin kızı idim #e kocama parlak bir istikbalin yol- larını hazırlıyan bir servetle gide - cektim, Fakat bir talih darbesi âlle- mi perişan etti, parasız bıraktı. Fa - kat kocam merd bir adamdı, beni de Beviyordu. Sözüne sadık kaldı. Ev - lendik. Fakat şimdi sermayeye te - wakkuf eden eski mü: istikbalden wazgeçtik. Basit bir hayat — yaşıyo * ruz. Kocama veremediğim birinci Baadet bu.. İkincisine gelince: Onun en büyü hattâ Üüç çocuk babası olmakdı. Ben ge istiyordum. Fakat işte dört yıl o- Tuyor ki ufukda bir eser yak.. Kocam ev geçindirebilmek i - — Çin çok yoruluyor, fakat müşteki de- : Kil. Fakat geciken çocuğun onu ye'i» 4 seviyorum, g-| ARLAR — Bunu da bilirim!. Demiş, ileri doğru di | maklarını bu sefer geriy dürdü döğru döndür-| Pmüş. | | Alâkadar makama: | — Siz ademi malümat beyan etm başka bir şey bilmez misiniz? ı Desek acaba biz. — Bunu da biliriz! | Deyip, doğru bir haberin tekzibini mi gönderecekler? | * En küçük memur, gazeteciye mez, orla memur, gazetecinin karşısında susar, büyükçesi: — Bir şey söyliyemem! Der.. Fakat memleketin en yüksek de- ekten j acevlet adamı gazetecile nlara uzun uzadıya izaha! Büyüğün sevdiği, tzahat verdiği bu insa: i çağırıyor 'or. reci N çağırdığı, ',ı“ı'ı'ı-r yanına den ortancalar, daha büyükçeler va â alıp konuşmazlar? Bunu anla- mıyorum. l İsmet Hulüsi Mısır ehramları mezar olmaktan başka ne vazife gnrurler? Misirin meşhuür * | Keops, Kefren ve M nüs ehram- larının eski Fir'a- &ra mezar ol-İ yapıl - n bi « üzere dıkları tari ze kadar getirdiği bazı r, bir adama mezar ol malümat müdekkik kimse mak için bu derece muazzam taş ve top- rak nin | tedi cüml. ığınının bir noktada cemedilmesi - | sebebini bir türlü hazmedememişler, lerini ilerletmişler ve şu neticeye varmışlardır: Bu ehramlar, Nil nehri Üzetin pan eski gemicilere ı Ke- ziftle kta vazifesini görüyorla ele (ops ehramının tepesinde yakılan karışık ateş kilometrelerce uzaklardan | görü biliyordu. Esasen piramid kelime- | in etimolojisi «ateş yardımı» demek ğuna göre ehramların mezar olmak- Ti olarak yapılmış î | | ğ tan ziyade gemici fen olmaları daha ziyade akla yakın geliyor. mesi, çocuk ondan ayrılmak istiyorum, ne der - Siniz?a * Okuyucuma söyliyeceğim ilk şey, eğer kocasını gerçekten söylediği kadar seviyorsa bu fikirden vazgeç: İnce hisli, rakik kalbli ve a biraz geniş hayalli bir kız olduğunu görüyorum, Fakat ben ken disile his değil madde sahasında ko- nuşacağım, | — Karısından ayrılmış bir er - kek bir genç kızla evlenmekte müş- külât çeker, eğer bu genç kız güzel, görmüş, hele zengin olursa ülât çekmekle kalmaz, muhal n kocanıza serbes - i iade etmeniz ile onun başka 'aziyete geçmesi mutlaka temin bilecek bir keyfiyet değildir. Çocuk sahibi olup olmaması bah - sinde de gene kat'iyet yoktur. Bü - tün bu menfi nuicelrre karşı sizden manın vereceği keder gibi bir et hakikat karşısındadır. Ne mi yapacaksınız? Sebat edi - z: Sizin gil şünceli, in- üvvetli bir pistondur, Zevcinizi muvaffakiyete götürebilir. Çocuk sa hibi de olabilirsiniz, biraz sabret ni biliniz. SÖON POSTA KADIN Dllnyarıın en hUyuk operatörünün harıkulâue macefl"“' Belnasıl ınce]tılır? Hastabakıcı bir mucize! karşılaşmış gibi i idi j 1. Sol ayağın ucuna basınız, Sağ kı nuzu yana açınız. Sol kolunuzu göğsünü- tüne bükünüz. Vücudünüzü sola a Sayar 2 Birineinin aksi, Sağ ayağınızın ucu- na basınız. Sol kolunuzu yann açınız Ve 3 — Sağ kolunuz büküp, Her , sağa eğiliniz. bah (10) kere yapılma Çamaşır modelleri Solda: Belden aşağısı üç parça, yuka- rısı sivri kesik. Sağda: Geniş reverli, kruaze Bacaksızın maskaralıkları İEn sevindiğimiz nokta, istediğimiz |hiç yok, ponyu | İçok'.u. Çakıyı ateşten çıkardım. Narı bey- Operatörlüğün (O) sunu anestezi nedir öğrenmeden çakımla çok muvaffakıye Nakleden: İhrahim Hoyi Dünkü kısmın hülâsası: Londra: n mürlenk ahfadından — olan bir ailenin ik harbin fecaat ve n defa da. Hazer| denizinde Astrakan şehrinde össülhare-! ke kurmuş olan bolşevik ordularile çarpı- şan beyaz orduda bulunarak harbetmniş- tür. Bu harb esnasında, kendisine verilen hücum emrini muvaffakiyetle tatbik e- den müstakbel öperatör, bu savaşın son- suz olduğunu, intihardan başka bir mana ifade etmediğini bilmekle beraber, yüz a- kerih başında, bolşevik siperlerine doğru bir akın yapmaktadır. Bu akın eanasında, vurularak düşen yaralılar arasında, çok sevdiği 19 yaşlarında Se! arkadaşı vardır. Onu gevmesine rağmen, durup bekleye- cekz bir halde bulunmuyan müstakbel ope- ratör, bolşevik siperlerini zaptettikten sotıra; düşman ordusunun yayılmakta 0- lan araziye dalyor, taltinin yardımı ile arkadaşını buluyor, sirtliyor, kendi miü- takasına getiriyor. Arka dedir. Onu kurtarmak lâzımdır. Orada bir takım yaralılara üÜk tedayllerini yapan hastabakıcılara başvuruyor. — Onlar, biz elimizi süremeyiz. bu tehlikeli bir ameli: yattır, öoperatör ister, diyorlar. Bunun ü- zerine, kendi işini kendisi başarmıya, bu suretle, arkadaşının kaburga — kemikleri atasında kalan ve kalb zarını tazyik ede- rek pek büyük bir tehlike arzeden kurşu- nu. bizzat çıkarmıya karar veriyor ve ko- caman çakısını çıkarıyor, yanan ateşe sü- |ha üyor! Vaziyeti kavrıyan, olduğunu anlıyan hastabakıcı hayrı, selâme a yardımda buldu Kurşunu çıkarırken, kımı'damasın di- ye tulmamız Bunun için de dört kişi ister, dedi Askerlerimden dördünü bu işe memur ettim. Henişire de, orada- battaniyeleri- bakındı ımin — karar hemşire, zım. ki yarâlıların kaputlarını, ni toplâdı. Sonra etrafına şeyler arandı. Gözlerimle: Ne istiyorsunuz?.. der gibi yüzüne baktım. — Su, diye © Birer birer r serisi boş Çıktı. Ufacık ve t kladım. Ek- neke bir gü- ğüme biriktirebildiğim bir mikdar su da | o kadar bülanık, kirli ki, hemş kullanmak bile istemi Burada, Alla- hın bu çölünde suyun iyisine, fenasına, temizine, kirlisine bakılır mıydı sanki? ka- dar, sargı ve gaz bezimiz vardı Hemşire, topladığı palto ve battaniye- Jerle yerden yirmi santim yükseklikte bir yalak vücude getirdi kere içine uzanarak den seslendi — Şuraya diz çök, ki sa, kametle kullanabilesin. doğru, ve kendi tarafından başlıyarak a- çacakgın. Böylelikle, kurşunun Üstüne isabet eden, et tabakasını ayıracak, ala- caksın. Dedi. Has! Tek emir verd — Sen de hastanın başucuna geç. Askerleri yanma çağırdı ve: — Haslayi sakın sikı sıkı, nefes alamı- yacak derecede tulmayınız, ve kımılda- yınca, debe e kadar gevşek tutar- sınız. Ama, reketini sezer sezmez de, sırf bunu zör Vi Kendisi sonra bana isti- arayı bakıcı arkadaşına da döne- rsiniz, yalnız cebir, hele şiddet diye nasihatte bulundu. Her bi- risine yapacaklarını, nerede duracakla- rını, arkadaşımın neresinden tutacakla- Tını gösterdiklen sonra, yanı başıma diz y hur operatörü Ti-| rge isminde bir | * bir aşağı | bilmeden, nişter M ti bir ameliyat yıP ç v Jza halini almış olan çakınld daldırıp yıguımnk istedimi istedim. Hastabakıcı hemşirt — Hayır, bhayır.. o zehirli İyaptırmam, sana diye! rek Denize düşen yılana sarı Vanda aklıma estiği gibi yaptif bavada sallıyarak wgmmık mümkün, bıçak daha hâlâ 9 her sallayışımda havada Bi fosforlu bir çizgi pa Allahım ne yapımı y Si yi ıf'., lıta j rıt' titredi, sonra kIV' € bır ispazmoz geçirdi. Ü talık nedir görmemiş, ölümle mamış bir insan bile, bu hâ lüm başlangıcı, ölümle mMü ğunu anide anlardı. Buncâ aşım, kardeşlerimden daha kardeşim nerede ise canı VEF Buna hangi yürek dayansbi” kadar ıztırab, azab karşısındâ insanlar bile yumuşardı. Âf mez, bekliyemez, çok uzaklı! ğım medeniyetin ölçülerini, ? âdetlerini, bu ıssız ve kmmnal' lanamazdım ve «Seni böyle / de kıvranır görmektense, dağlil | Serge» diye ket' , 'ı. re çömeldim, rahat pdı m. Sol i arkadaşım!f | yarak muvazenemi temini ağ elimde tuttuğum çakımilk Kurakdn açtığı küçük deliktei tıya doğru basi fısıldadı. ranın içine gömüldükçe gömti'0 gi yarada ilerledikçe, et VuBİlU < garib ve çıtırdayan bir se$ *,|Dğlanan etten hafif bir _v““_dd |geliyordu. Kaybedecek, düşüt! tıracak vaktim yoktu. Çakımın *l ir yanlış hareketi, kalb zarınâ kurşunu tazyik ederek, zarı Pf yet verebilir. ve nrknd"' bir | $ bıçağımın m!ınıı dnırı ncayâa 'rayı açtığımı ve eti kesti ıcımı ?' Volarak hatırlıyorum. Hastabakıcı hemşire, p.ır nun vaziyetini, gi seyrini de idare ederek ban' i, Kurşunu bulunca, artik matına ihtiyaç hissetmeksizifi. kere döndürdüm ve satha VE doğru çekivererek ke: sonra hemşirenin sevinçten derecesine geldiğini ve dua * mütemadiyen: -— Bııc Mo; mağilt yf ofil kar. çıkımı .ıdı Bu. garib h m_wy. ben de h" rediyordum. Birden saçlarım oldu: üt — Acaba Serge'i öldürdüm n korktum. ff' D," Hayır, dostlarım, bilmeden (Devamı 7 inci .cav!“'w üğün, O sunu bilmeden, ©'