6 Sayfa I Hâdiseler Karşısında I TAKSİMİ ÂMAL wallim, sınıfta etaksimi âmal» i Bir talebeyi — kâl- M anlatmıştı. dırdı, sordu: m taksimi Amale bir misal söyle.. | Bu bir yağcının oğ — Yağı başkası ya başkası katar. İşte ta du, cevab verdi yağa Margarini iraj âmale misal! talebeyi — kaldırdı. l Talebe, bir memurun oğluydu: — Efendim şirket! ler, muavinler, mı şefler vardır. Bir . «Muvafıktir> yazılması lâzım gelince biri «m.» yazar, ötekine gönderir. Öteki de em> nin arka- sına bir eW» yazar, daha öteki bu ikisini arkasına ev» yi ilâve eder, Böyle gide gi- de nihayet müdürü boylar, o da «r» yi de filân müdür- inlerin muavinleri, n koyar. «Muvafıktır» kelimesi tamamla- Bir. Muallim bir üçüncü talebeye sordu, bu da bir sütçünün oğluydu: — İnek ve koyun! Dedi, yerine oturdu.. Dördüncü talebe, dedikodudan hoşla- Ban bir baba ile annenin çocuğuydu: — Efendim, diye başladı, misafirler geldiği zaman karşı komşuların erk Üü Elma vücud içir çok faydalı sıhhat h bir olduğunu | es bilir. Muh- İletlerin di- lar söylenir: gün bir elma yemek doktordan kurta; Her akşam bir elma yemek uykusuzlı giderir. Her sabah bir elma yemek, sıh- bati korur. * Milâddan 1340 sene evvel Mısırda cazband vardı Cazbandın tarihçesi ötedenberi bir mü- nakaşa mevzuudur. Klâsik musiki me - Taklılarının harbden sonraki devrin ma- razi bir zevk tezahürü saydıktarı bu, mü- -— Büyük bir burun Küçültülebilir mi? Ankaradan mektub gönderen, ve adre- sinin gizli tutulmasını rica eden bir ka- dın okuyucum, benden şu suali soruyor: e— Kendim buğday renkliyim. Saçlarım kumral, gözlerim yeşil, çehrem yuvarlax: Ben, nasıl makiyaj) yapmalıyım? — Sonra ben, bundan bir müddet evvel gazeteniz- de, üzerine sürüldüğü uzuvları küçülten bir ilâçtan — bahsolunduğunu — halırlıyo- Tum. Burnum, yüzüme nisbeten biraz bü- yükce olduğu için, bu lâçtan da istifade etmek arzusundayım. Bana lütfen bu ilâ- cın ismini ve nasil kullanılacağını da bil- dirir misiniz?» * Okuyucumun yüzüne en fazla yaraşa- cak makiyaj şeklini tesbit etmek hususun- da, güzellik enstitüleri mütehassısları benden daha salâhiyettardırlar. — Meslek edindikleri bu ince işde tercübeleri, vu- kufları benden çok fazla olan o mütehas- sıslar, bu meçhul okuyucumun yüzünü de görecekleri için, kendisini tatmin edebi- lecek mevkidedirler kanaatindeyim. Mev- zuubahsettiği ilâca gelince, hatırladığıma göre, sütunlarımızda — rastladığı o ilâç, üzerine sürüldüğü uzuvları küçültmüyor, fakat O uzuvlardaki porsuklukları, kiri- Şıktıkları, buruşukları gideriyordu. Bu itibarla, okuyucumun maksadına hizmet etmek hassasından mahrumdur. Fakat okuyucumun şikâyet ettiği uzvi nisbetsizlik, izalesi mümkün olmiyan bir hııı_d'ıhlıur. Ve bugünkü halde, taba- M ee nları biliyor m SON POSTA KA İşlemeli kazak modelleri İnin hallerini babam, kadının hallerini de annem anlatır. Beşinci talebe bir tetrzinin tahsildarı- nın oğlu idi: — Ben b: yim. Bir tah- sildar, par ili için bir eve gittiği za- Lman ev zahibi kapıyı açıp, «Ben evde yo- kum» demez, hizmetçisini gönderir; ka- | «Bay evde yok» der. be, çok kişiye kefil olmuş, il olduğu için de çok kişinin borcunu ;ruemiş bir adamın oğlu idi. — Birisi borç eder, dedi, bir başkası kefil olur; borç edenin borçlarını öder. | Yedinci talebe sinema meraklısı bir ai. lenin çocuğuydu; e da söyledi: — Bizim evimizde taksimı âmale ml- sal getirebileceğim bir şey vardır: Ba- l Greta Garböonun, annem Robert ağabeyim Dorothi Lamorun resimler: Ben Shirley Temple'inkileri topluyorum Sekizinci talebe benim oğlumdu, o da | edi: Sağdakinin önü ve belini sentür gibi saran etekleri işlenmiş. Yakasının sivri çlarında d i & 'ar. orun, uçlarında da ayni işden var. Saldakinin cebi, yakası önü, kol kapak. ları brodeli. ini toplarlar. de Rob ve manto muharrirdir. Yazılarında 3 karıştırır. Babamı tığı gazetede bir de yazı İşler var, O da babamın karış! Kiden ayınır. u İdiniz? “Tıraaklarınızdan sıhhatinizi kontrol edebil.rsiniz Biliyar w | ki her sabah dik « kalle muayeneden geçirecek naklarınızı nizin | olunda olup ol - sıl z. Eğer tırnaklarınızın rnnA! gi pembe ise her şey yol | demektir. Eğer parlak t fazla çalışıyor demektir. nınizin zayıfladığını anlam: anlıy nda gidiyor, Tiroid güddesi iksiz i ka - tırnaklarınızda beyaz lekeler varsa yor - gunluk ve madeni mevaddın azlığı mana- sına alınmalıdır. | temadiyen bareket ettirici ve zıplatıcı musiki hakkında bir hayli tedkikler ya- pıilmiş ve bu musikinin zencilere aid ol- duğu neticesine varılmıştı. Halbuki esk Mıisır meraklıları, Nil vâdisinde bulduk- ları eserlerden cazbandın eski Misir mü- sikisi olduğu kanaatinde karar kılmış - lardır. Bu musiki milâddan takriben 1340 | sene kadar evvel mevcuddu ve kral üçün- İcü Totmesin kitabelerinde buna da gİ Solda: (Kup) u sade, süsü şık bir rob. Öndeki sivri roba arkada düzdür. Ete - |ğe, arkasındaki plikaşe bolluk veriyor. Sağda — Pratik, sade bir manto. Ar- kasının biçimi vücudü çok güzel göste- rir. re- Çoc;k_ğa.;î;ıları bet'n estetik cerrahi şubesi, fıtratın he- men her türlü sulkasdine kârşı koyabile- gek derecede ilerlemiştir. Hattâ o kadar ki, bugün, birçok kimse- ler, yaptırdıkları ameliyatlardan — sonra, tanınmıyacak hale girmişlerdir. Okuyucum gibi, burnunun büyüklüğün- den şikâyetci olan bir arkadaşımı halırlı- yorum, Bir estetik cerrahi operatörü ken- disine, tıpkı, müşterisine esvab — modeli gösteren bir terzi gibi, bir kalaloğ vermiş, ve e— Burada resimlerini gördüğün burun- Jardan birisini intihab et. Basit bir ame- lyatla seni ona sahib edeyim!» demişti Fakat arkadaşım, bu basit ameliyatı göze alabilecek kadar cesur olmadığı için hayyül ettiği sarafette bir burun kazan- maktan mahrum kalmıştı. Eğer okuyucum, küçücük bir ameliya* tan ürkecek derecede yufka yürekli değil- se, kendisine, bir estetik cerrahi operalö- Tüne başvurmasını tavsiye edebilirim. Bu tavsiyeme inkiyad arzusunda olduğunn bildirirse, ona bu kabil ameliyatlarda tecrübeli ve maharetli bir operatörümü- zün ismini de bildirebilirim. O takdirde, okuyucumun burnu, istediği derecede kü- çülecektir. Fakal temenni ederi nu küçüldükten, yafit yüzünün suruzdan da kurtulduktan sonra, ğinr imanı artacak olan okuyucumun bur manen büyümesin! Çünkü manevi burun büyüklüğü yüz girkinliğinden çok daha büyük bir ku- surdur| i A — Tepesi üç parçadan, reveri saten veya kadifeden 2-4 yaşlarındaki bebek- ler için. B — 8-10 yaşlarındaki kız bere. Tepesi yassı, kenarına koördelâ ge- çocuklara çirilmiş. İki ahbab çavuşlar isteyenler Maruf bir saylav Eski bir diyor ki: Karakola düşen tale -H beler bizdeki tercüme | pedagojinin kurbanı olmuşlardır. şiddetli Meseleyi ortaya Yunus Nadi (Baştarafı | ine sayfada) Bu iddia, o cevab, şu tavzih, hülâsa bu münakaşa, mekteblerimizde sık sık ra lanan müessif hâdiselerden kopuyor. Bürhan Cahid ve Yunus Nadiye, mek- teb cezalarının şiddetlendirilmesi lüzu - munu duyuran sebebler şüphe yok ki, muallim evlerine talebe ellerile savru - lan bombalar, ve müuâllim kafalarına ta- lebe ellerile atılan kurşunlardır. Fakat acaba, bu kabi! hâdiselerin, açıkçası faciaların tekerrür etmemesi için alınması lâzım gelen tedbirler nelerdir? Ve izinsiz cezasının tekrar tatbiki, bizi dilediğimiz neticeye kavuşturabilir. mi? ün bir arkadaşımız bu mesele hak — kında münevverlerimiz arasında bir an- ket yaptı. Sözü kendisine bırakalım. * “Mesele aile terbiyesintedir ,, Muhiddin Sadık, noktai nazarını şu cümlelerle müdafaa etti: «— Ben, 12 sene talebelik ettim. 11 se- nedir de hocayım. Mekteb çatıları altın- da geçirdiğim bu 23 senenin sayısız tec- rübelerine istinaden diyebilirim ki, mek- teblerimize izinsizle tecziye usulünü ye- niden sokmak, ümid olunan hayırlı ne - bir tedbirdir. Ben, Galatasaray, ve Feyziati lisele - rinde hocalık ediyorum. Bu mekteble - *in tarihlerini karıştıranlar, hocasına el veya baş kaldırmış bir tek âsi ve serkeş talebe nümunesi bulamıyacaklardır. Bu- nuün gebebini de, hiç şüphe yok ki, bu ekteblerde okuyan talebeleri yetiştiren aile ocaklarında aramak lâzımdır. Nite- kim, bu hususta yapı bütün tedkik- İler de, ayni neticeyi verecek, ayni ha - |kikati meydana çıkaracaktır. Şu halde, bir çocuğun ahlâki terbiyesi, &ile ocağında başlar, Ve mekteb sınıfına kabul olunacak çağa erişmiş bir talebe, ağaçlaşmış, yani ahlâki suplesini kaybet- miş demektir. O ağacı, eğilip bükülebil - diği, yani meşhur darbı mesele göre, yaş olduğu zamanlarda mergub bir ahlâk ka- lıibına sokmak, aileye aid bir vazifedir. Maruf bir Fransız pedagoğu: «Sakın, diyor, bir yerde, çocuğumuzun terbiye - sizliğinden şikâyete kalkışmayın, çünkü Oonun terbiyesi, sizin terbiyeniz demek - tir!e . : Münevverler arasında bir ankt diyor ki: Dünyanın en sert ordu- larında olduğu kadar ticeyi temin etmekten çok uzak kalacak | 4 Mekteblerde sıkı disip! haklı mı? Genç İİ",'_' diyor ki: | | Mckl:blv"% zası değ";d cah - terbi, Te muallim | İ disipline | j İ , atan gazeteciler Bürhan Cahid barladır ki, müessif ü : izinsik yesiti y lâzım f Zira, alile terbiyesinden ahij tişmli mektebdt bıraksanız, zindana, hattlk r"# 4 nız, bütün ümidleriniz, ya ma İ Bu önlemek için, mekteblere ailelere çocuk terbi sok x © “Terbive usullerim? millileştirilmeli! » ıf’ Konservatuar müdürü Yusuf mircioğlu: — Size, & müşahedemi anlatayım? ! i evvel, Aydında mualli' münasebetle verildiğini hatif | ğıra bir ziyafete davet edi .dü“hı; | |fette, meşhur Demirci Efe d ci Efe, uzun süren WJJ sında, bağdaş kurmadı. Ve C€ ma rekoru kırmıya çabalıyaf fakiri tahammülile, dizleri Ü turdu. pif Nazarı dikkatimi celbedef » nokta da, sayılı tütün tirya' lan Demirci Efenin, ziyafetin # ai dar, etrafındakilerin bütün İW a rağmen bir tek sigara telle! di 3 Fakat tiyafette bulunan EdiP yaşlı bir zatın çıkıp gidişindef ştet İ mirci Efenin harekâtına, es4f'ji olunmuş bir köle hürr: Reİmişti. Sigara üstüne sifâ ga İ riyor, ve fetin o anına KAÜT g sükütunun acısını çıkarmak İ! la çene konuşuyordu. Merak'$: 4 vülünün sebebini sordum. V& ti mete kafa tutmuş olan o koCA ği ihtiram vaziyeti takınarak, gösterdi, ve: — O, dedi, az evvel giden nim hocamdı! üyorsunuz ya? HocüYf (4 rüzgâr gibi dnğd#"rw'lî serseri bir eşkiyayı bile, 19 maymuna çevirmişti! ,“,u Bu asil hürmetin inklrlf'-ı'dk ki hepimizi acı acı düşündf'rm,d. kayıptır. Fakat o an'anevi hif (Devamı 13 üncü s4|! - a yor, sualinizin BÜ öt yt rs "g Edib Hapishaneden firaf