Hergün Silâhlanma yarışında Nereye kadar gidecekler? Yazan: Muhittin Birgen ussolininin — verdiği kararlar malümdür: Yeniden iki bü- *yük zırhlı, ön iki kruvazör ve yirmi beş Genizaltı inşası! Wi Bu karar, İtalyanın, silâhlanma yarı- ŞO — gında, eski pehlivanlık ıstılahınca <«Pes'> &£ | demiyeceğini gösterir. Pantellerin ada- 'gında yapılan tahkimatın çimenteları he- İnüz kurumamış ve Mussolininin bu ada- 'da, geçen ağustos ayında yaptığı teftişin ji atıramı taptaze yaşadığı bir sırada, İtal- ç jyanın böyle bir karar vermesinde hiçbir Tevkalâdelik te yoktur. Zengin miltetler, bu işin para ile yapılabileceğini, İtalyada ise paranın olmadığımı söylüyorlarsa da, i para meselesi belki parlâmentolu mem- Ui' Jeketlerde mühim bir şeydir; orada fır- ( kalar için en çok demagoji mevzuu para, büdce ve vergi üzerinde durur. Parlâ- Mmentosuz ve fırkasız memleketlerde ise V: Ppara, bulunmaz bir şey değildir; daha $ — doğrusu bu işlerde para ikinci derecede bir rol oynar. Sonra da şunu unutmiyalım: Harb malzemesini ve harb gemisin| kendi fab- rikalarında ve kendi tezgühlarında ya- pan memleketler için, top yapmak ve ge- —i donatmak için sarfedilecek paralar, vakıâ büdce için bir yüktür; fakat, ayni zamanda memleketiy iş hacmini artıram ve işgizliğe karşı muvaffakiyetle müca- delöyi temin eden vasıtalardır. İtalya Bükümetinin bu İş için piyasaya ataca- (f üç milyar liret, yahud 160 milyon Türk Hrası o kadar mühim bir para da değil- dir. Bu fakirliği ile bu parayı, Türkiye büdcesi bile birkaç senede elbet ödiye- bilir. Şu halde, İtalya bu gemileri inşa ede- ? | gidebiliriz: İtalya, zora gelince, bu prog- rama bir bu kadar daha da ilâve ede- bilir. * Demek oluyor ki İtalya mücadele ipi- nin ucunu elden birakmıyor. Elbet İn- giltere de bırakacak değildir ve, etrafta dolaşan rivayetlere bakılırsa, Hitler de bir deniz inşaat programı hazırlamakla Mmeşgülmüş. Demokrasi memleketlerine nisbet edildiği zaman Almanya da züğürt memleketlerden biridir; fakat, orada ge- mi yapmak, iktısadi bakımdan, clbet İtalyadan daha iyi şartlar içinde bulu- nuyor/ Demire ve kömüre malik olan /Almanya için, gemi yapmak, Almanyaya iş temin etmekten başka bir şey değildir, © da yapabilir. Ya Fransa? Her ne kadar, orada büd- genimn rakamları etrafında çarpışacak si- yast fırkaların birbirlerinin ayaklarımı kaydırmak için kullandıkları demagoji edebiyatı varsa da, İtalya ile Almanya- 'nın gemi yapmaları, elbet F" kacılarımı da geayrete gelirecek sa da yakında mevcud inşaat programına yeni yeni maddeler ilâve edecektir. Amerika bir milyar Türk lirası açığı olan bir Büdceye rağmen, elbet ötekiler- bi den geri kalmaz ve elbet Jauonyır.n dı Ü — bügünkülerden daha N — tezgiâha koymak kararı g | Şu halde, yarış bütün şiddetile devam Ü | ediyor,"demektir ve elbet bu hal devam $ | Cedeceklir. Demokrasi âlemi zannediyor Ü Ü ki, yarış, parasızlıktan dolayı devam ede- | $ N mez, Aldanıyorlar; paranın kuvvetine fazla mağrur olmak esiz değildir. AlL- Mmanya, İtalya, Japonya, bütün parasız- Jıklarına rağmen, sırf yukarıda işaret et- | tiğimiz sebeblerden dolayı kendilerini | ( muayyen bir kuvvet nisbeti içinde tut-| mak üzere, mütemadiyen, silâhlanma ya- Tışında devam edebilirler. Bu yarış, ancak dünya işlerinin büs- | * b & Wf H ün başka bir zihn ve büshütün Dermek, yarış mütemadiyen devam e- ip gidecek? Giderse ne olacak? başka bir ölçü edilmesine veyahnd | lanma yarışını Y larında umumi bir tası a Bar devam edecektir Fmtemasu.n naâsebetlere ve dünyanın nimetler istifade haklarına yeni bir nizam veril- Mmeğe imkân varsa, o zaman, bu nizamı | tesis ed- ek bir konferam: . bu yarışı D gurdürüp dünyanın bir sükün ve em kabildir. Aksi takdirde, beklenilen hatb, kapıya kadar gelmiş demiektir. Bizce, bugünkü —dünyanın — bugünkü Milletleri ve onları idare eden insanlar, cektir ve edebilir. Hattâ, daha İleriye de| yet bavası içine girmesini temin eimek | | 1 Resimli Makale: Her imsanm hayatta bir hedefi vardır, bütün kuvveti ile o hedefe doğru koşar, önüne çıkan her manfanın üze- rinden atlar, neticeye bir an evvel varmak için eline ge- çen her vasıtayı kullanır, her ne pahasına olursa olsun, mutlaka gayeye warmak ister. ” Bir keman üstadının Garib tabiatları Pritz Kreisler meşatv. oir keman üsta- dıdır. Ve her san'atkâr gibi tuhaf huy - ları vardır. Meselâ radyoda asla çalmaz Sebebi de, kemanını rastgele dinletmek istememesidir. Ve: «Keyfi gelip de radyosunun düğmesini çeviren bir insan, bir keman sesini du - yacaktır. Bu kemanı çalanın da kendi - min olmasını asla istemem» demektedir. Bir iptilâsı da, köpekdir. Büyük bir kö- peği vardır. Bir keresinde hastalandığı haber alınca, angaje alduğu üç bırakmış, tayyareye atladığı gibi hi taneye kaldırmış, baytarlara bol bol para vererek «aman kurtarın yavrumu!» de - kı hasta anının başına gelmiştir. Hemen has- miştir. Bir kadın en fazla hangi gyaşta mes'ud olur? Paris kadın.mecmualarından biri oku- yucuları arasında «bir kadınıt en iyi yaşı hangisidir?» diye bir anket açmıştı. A! - dığı 117 cevabdan yalnız 19 zunda bir ka- din için en iyi yaşın ilk dans ettiği, ilk aşk hissettiği, düğününün günü olduğu bildirilmiştir. Diğer cevablarda kâdının a de mes'ud olduğu zamanın yaş tahdi r!ıav giremiyeceği zikredilmektedir. dünyayı süküna ulaştırabilecek bir et içinde değildirler. Orta ye zih- do- |lış.an alâmetler, diplomatların, eski za- man mekteblerindeki çocuklar gibi, dö- nüp dönüp Bina okumakta olduklarını gösteriyor. Zannediyorlar ki, para kuvve- ti ile yarışta devam edip parasızları ge- çerler. Halbuki bu nevi bir hayat ve me» mat yarışında soluğu kesilip yere düşe- cek olanları beklemek, sadece bir gal- lettir, Muhittin Birgen nin kanaatine göre de bu sütunların İSTER İSTER İNAN, «Kartal» ın”Dragos dağı mevkliinde, bir bostan içinde Bizans devrinden kalma birkaç sütun ve bostan. sahibi- bir define vardır. Bostan şahibinin kim hilir belki de fi- liyata istinad , eden bu kanaati o derece kuvvetlidir ki, SON POSTA lırmzz DE Temiz vasıta, kirli vasıta.. Insanın hedefine varması için koşması, maniaları atla- ması, eline geçen vasıtaları kullanması bir vazifedir, fa- kat geçtiği yolun çamur, kullandığı vasıtanıri iğrenç ol- mamas:na dikkat etmesi de Unutmıyalım ki netice vasıtanın kirliliğini mazur gös- incikâ 13 İkıncıkıuuni_r_:' el anx | Sözün Kısası Yüz'ikilik Taze gönül E. Talu ışın bahara hasretini, — kuru” 'mağa güz tutmuş ağacın 40" ihtiyar olmuş bir varlığık Ügenoler mectls ve sokbetinden haz dWUf“ Masın. aykun gören ve tenkid edenleri haksu bulurum. Sivasın Kelkit kazasından yüz iki yâ” gında Aziz oğlu Kahraman adındaki Pİ” faninin San Posta muhabirine derd YE narak, evlenmek istediğini, fakat efradının bu dileğe sed çekliklerini SÖY" lemesi beni müteessir etti. Zavallı adamcağız! Kendinde, bu yâf tan so nya evine girmek ve evlilir ğin hazlarını tatmak kabiliyetini görü* yorsa onu nedon ayıBlamalı? Vaktile, büyük ve hassas bir Türk Ş4” & bana demişti kit — Âdem evlâdlarına Cenabıhakkif tekdir ettiği en büyük ceza ölüm değili onların zekâlarını, şuurlarını ve nefise lerini zinde bıraktığı halde, bedenlerinif izmihlâline kendilerini şahid kılmaktır! Hakikaten, yıpranmiş, çökmüş, butüff müş ve kocamiş bir nin içimde TUr hut ve gönlün ltaze kalması kadar fedi daha büyük bir vazifedir. HERGÜN BİR FIKRA | Ormaktan kurtulankiz| Dığeı:leıını zorla çıkanıu Mahkemelerden birinde bir. dava görülecekti. Davanın. mevzuu — müs- tehcendi. Hâkim samlinin bulunduğu tarafa baktı. birçok kadınlar gördü: — Şimdi göreceğimiz devayı iffetli kadınlarıı dinlemeleri doğru olmaz, lütfen. onlar dışarı çıksınlar. Dedi. Kedınlar merak içinde idiler. Hiçbiri yerinden kımıldamadı. Hü- kim bir müddet bekledi, sonra müba- şire döndü; emretti: — İffesli kadınlar mahkeme salo- nundan çıkmışlardır. Siz şemdi diğer- lerini zorla çıkarınız. A — Bu sene nekadar Elmas istihsal Edildi ? Geçen 1997 senesinin bütün dünya el- mas istihsall bir rekar tesiş etmiştir. Ele geçirmek için © kadar büyük gayretler sarfedilen bu laymetli taşların bu se - noki mikdarda istihsal olunduğu şimdi - ye kadar görülmemişti. a göre- 1987 senesinde Yapılan bir he piyasalara çıkarıları elmasın mecmuu on milyon kırattan yukandır. Bu mikdarın kıymeti ise bir milyar frangı mi dir. İstihsal artm ti gene eski yüksek sahasında kalmakta- dır. İstihsal ne kadar fazla olursa taleb de o nisbelte artmaktadır. Fakat bütün bu elmasların tezyin kullanıldığı tan- nedilmemelidir. Mükim bir kısmi da sa- nayide kullanılmakta ve bundan dolayı kıymetleri düşmemektedir. becaviz. sa göre elmas kıyme- Otomatik el yıkama makinesi icad edildi Kolonya şimendifer istasyonuna acele eden yolcuların ellerini yıkamaları için otomatik bir makine konmuştur. Ellerini yaıkatmak istiyenler deliğe 10 fennik a- tıp ellerini otomatik leğene uzatınca he- men soğuk su, arkasından sulu sabun, en sonra da stcak su akmaktadır. Ellerin ku- rulanması sıcak hava cereyaniledir. Bü. tün bunlar bir dakikadan evvel az bir müddette 5I saniyede olup bitmektedir - ler. altında muazzam lımık İNAN, ISTER ——— — —— ne olabilir? Kelkitif Kahramanın da, işte vaziyet' budur: Kendi yüz iki yılı tamamlamığı fakat gönlü henüz yirmi yaşının zinde liğini ve ateşini muhafaza etmekte Bü: hanmuştur. Azız ya; Celâl Sahir Erozan, vakitsli ölümünden birkaç hafta evvel, tabiatif insanlara reva gördüğü bu haksız işkelir ceyi nefis bir manzume ile teşhir eyle mişti. Zira o da başının ve gönlünün sağlatr hğnı, gençliğini son dakikaya kadar mür hafaza ettiği için, günden güne çökefl: Weidmann'a kurban de bin defa ölümün ezasını duyar olmuf tu... Kahraman ağayı, onun için, ıyıblı"!’ı aklımdan bile geçmez. İnsanların mant vi varlıklarını maddi varlıklarından Ü* tün sayanların da bu hususta benimle aX" ni fikirde olacakları şübhesizdir. Yirmi yaşında bir gönül ve bir nefiğ taşıyan bu ihtiyarın eğer sahte bir hicA' bı olmuş olsaydı, o da birçokları gibi 4f* zusunu aleniyete vurmaktan çekinirdi. Fakat, doğruluğa alışıklığın — verdiği bir cesaretle apaçık söylüyor: — Evler»«k istiyorum! Eşer bunda bir ayıb varsa, yüz iki yür şındaki bu. ihtiyar değil, böyle acaiblik” Airreyti TÜ el Üe öi Dü kar üü leri terviç eden tabiat utanamn! kadaşile birlikte İrana bir tedkik seyaha- , ti yapmak üzere, kendilerine paraca yar- 7 dımda bulunacak bir kimse aradığını ga- * Lalaz zetelerle ilün etmişti. D — Yarı Alman, yarı İngiliz birisi Hart imzasile bir mektub göndererek bu işle alâkadar olduğunu bildirmiş, fakat ta - döndürücü inkişaf yin edilen günde Hart gelmemi Bir İngiliz mecmüası, buhar makinesi Şimdi bunun Weidmann olduğu, ve| keşfedilmeden evvelki zamanlarda da 0* tandevuya yalnız bir kızın değil, iki ki -| tomobil icadına uğraşıldığını yazıyor. BU şinin geleceğini anladığından bu işten | Ptemuaya göre ilk otamabili yapanı Vol” tury isminde bir makinisttir. Cı caydığım, yapılan araştırmalar neticesin- için beygirden bnşkılh:r Tit de anlaşılmıştır. v Otomobilin geçirdiği baş eden bir araba yapmıştır. Dünyanın en çok et yiyen | Arabanın yanlarında bulunan dürdef kanat, iki tekerleğini bareket ettirir, arif milleti İngilizlerdir bada rüzgârm şiddetine göre saatte Vi Avrupanın büyük milletleri arasında en | kilometreye kadar yürürmüş. Otomobll: ziyade et yiyen İngilizlerdir. Son resmi |ler de 1828 senesine kadar daha fatli bir istatistiğe göre İngilterede adam ba -| Sür'at gösterememişlerdi. Sonra Murd? şına senede, 66 libre sığır, 30 libre kuzu, | ko otamobillere buhar makinesi koyma * 45 libre de domüz eti veya jambon düş- | BA Muvaffak olmuş, fakat olomobillef mektedir. Avustralyalılar ile Yeni Ze -| 1884 senesine kadar saatte 34 kilamet * lândalılar İngilizlerden daha fazla et ye- reden fazla yol yapamamışlardı. Bu “ mektedirler. Oralarda adam başına istih- | Sütkü rekor ise 502 kilemetredir. — | lâk edilen et mikdarı İngilterekinin iki mislini bulmaktadır. 1937 senesinde İn - giltereye idhal edilen etin kıymeti 80 TIlK!IIW İSTER İNANMA! adamcağız iş arkadaşlarından beş altı kişi ile birleşmiş ve taharriyatta bulunmak üzere hükümetten müsaade istemiştir. İstenilen müsaada de gelmiştir. Şimdi işe baş- üzere — havanın İNANMA! milyonu bulmuştur. İngilizlerin istihlâk Rumi sese Arabi sesa 18 | 1553 1356 1 €i Kâzun — | Reszmi sana Ka sı 1938 | & açılmasını — beklemektedir- kahrolan maddi varlığının ıztırabile gülr © zamanlarda, Voltury rüzgâr ile harektl —