1450001 lira işsiz bir İl terzinin karısına çıktı Baştaraşı Tinci sayfada) kin İki Yabancı insan tara bu ziyarete henüz mans a nazar boncuğuna ö Gözleri masum bir merakla bü- , emini Kenara çekerek, Kapi: i dd ve tecessüsle: i Big ! dedi. dolabı gibi gıcırdayan ti Çıktık. Bayan Şaziye, kapı ” ni bir yorganı ucundan tu- DU ee iğı kadar havaya kaldı. defa; dân, dar, fakat aydınlık ie Pencere kenarına seril- ık bir yer minder üze- Niçin © bir erkek, hayli uza” e ek kâşıyarak, bizi şübheli süzdü, selâmladı. Gözlerile is- İİ zevcesi; r Kia, konuşmak istiyorlarmış! isine hiddet te karışmış bir şüb- < makama ie li dedi; biz tayyare biletiniz ©- r Si “Sİ bir eda ile cevab verdiz # İşe ? Bizim tramvay bileti 8- İ ei bile m lee biletini N i İmam dan Seraceddin değil misiniz? ağda kalan Bayan Şa- arm sevinç dolu üm yiz : o Ta Br ve lili, var bizim! a musun? Tayyare bileti ia 2 ye gi, mil garplı. yokan? İNE Ta, Pet bu sefer sabredemedi: iğ dört bin beş yüz liraya sahib p ele verilmiş müjdeyi slan zavallı ğ a bir Korku atlatır gibi s1- .! vg, Sindalyeyi vaktinde yetiş- ihtimal, çenesine yumruk Ka bir il gibi yere serile- ya nedense, Hayretten kurtu- yard Pakat çok zevk- eli bir buhran geçiren Sü olmayı ihmal etmedi: | e. Bel Şaziş,:. Ne oldun? Ne- — Tevekkeli, diyor, «Garib kuşun yu- vasını Alish yapar!» dememişler, Sonra zevcine dönüp soruyor: — Doğru söyle... Tayyare bileti ald dımı duysaydın kızmaz miydin? Zevci samimiyetle itiraf ediyor: — Kızardım doğrusu! ve-ilâve ediyor: — Fakat sen de talihe şükret... Piyan- go düşmeseydi, bu gece yemek yerine birbirimizi yiyecektik... Karısı mağrur; — Bir daha benim yaptığım işleri har ,görmiyeceksin ya? Zevci gülüyor: — Haydi, haydi... Eğer bana danışma- dan yaptığın her işden böyle kârlı çık- sokmak siyaseti teşkil ederdi. Hindi, Çi- saydık, şimdiye kadar milyarder olur- duk! «Kader» gişesinden aldıkları 17933 nu- maralı biletle 45 bin lira kazanan Ya- kub, Albert, ve Avram isimlerindeki üç ortak ta, Yüksekkaldırımda, 109 numa- rah somyacı dükkânını işletmektedirler. Zamandır, devlet kuşu değil, tarla kuşu bile geçmiyordu! Mektebinden geçen sene diplomasını aldığını söyliyen genç doktor Kâmranm dıkları bilete de 45 bin lira vurmuş. «Zengin» gişesi sahibi, talihti kardeşlere: — Şimdi, bu Besabda olmıyan parayı ne yapacaksınız? deyince, genç ve s&- vimli doktor kahkahayla güldü: — Kim demiş hesabda olmıyan para diye... Billâhi, size vereceğim bahşişi bile, santimine kadar hesabladım. «Zengin». gişesi sahibi, hayretinden, saydığı eililik banktonların adedini şaşı- rarak dinliyor, ve genç doktor, anlatı- yordu: — Ayıb değil ya? Ben her ay bilet alı. rım ve her keşideden evvel de; çıkacak | gemiciliği için fevkalâde ehemmiyeti ©- ikramiyeyi kazanmış gibi, meler yapaca-İlan Şimonoski boğazını açtırmak üzere, Zımı kemali ciddiyetle hesablarım. Her. ! kesin bir manisi var. Benimki de bu. Ce- binden çıkardığı küçük kâğıddan, henüz dine almadığı bu ikramiyenin de hesa- bım okudu: — 1000 lirası bir senelik muayenehane kirası... 1000 lirası hemşire namına ban- sahillerinden birine bir filika içinde bir kaya... 1000 lirası muayenehaneyi döşe- mek için alınacak yeni eşyaya... 500 W- rası mühtelif borçlara. 200 lirası da si. 26... Geriye ne kaldı? — 800 lira... Sevimli doktor gülerek göz kırpıyor. bu mücadele onun yeniden, ültimatem- EOSTA Japon intikam alıyor (Baş tarafı 1 imei sayfada) halk kütlesi ile, derin bir uykuda uyu- yan bir memleketti. O tarihte Japon im- paratorlarının adları var, fakat, hüküm- KEK gi Mlraydan? 1 Bı dün; en büyük — siken Tokyonun yerinde | — Misir kralı Majeste Faruğun sara- küçük ve sakin bir Japon şehri olan Ye- m Düğünde mavi renkte kap do vardı. O zamanlar Japonya, dünyaya |8iymek yalnız krahn en yakın kapalı bir memleketti ve dünyanın için- | akrabalarıma aid bir hakmış Şim- de küçük bir HİÇ'ten başka bir şey de- di bu gördüğünüz kaplarda, kral gildi, Kam e a meç Ayni tarihte Avrupalılara Amerika- üç prensese Kk - klar, dünyanın her köşesine sokularak |n'Z Üç prensese yetecek kadar kumaş yerleşmek ve para kazanmak istiyor.) gönderdiler. Bu yüzden, kumaşlar bo- lardı. Para kazanmanın şeklini de, gir- | Zulacak diye ödlerimiz patlıyor! dikleri her yerde halkı iktısadi usullerle | Muazzam bir ziyafet masası gibi, soymak, aldatmak, kendi emirleri altına | etrafıma 25 genç kız alabilen bu uzun ve enli kumaşa hayretle bakarak sor - dum: — Bu kap mı? — Evet! — O halde prenseslere çox uzun ge- — Hayır... Vakıâ kapların uzunluk- Jarı üçer buçuk metredir. Fakat pren- sesler, tahmin ettiğiniz kadar uzun boy- Tu değildirler. — Şu halde, bu kapın fazla gelen ta- rafları ne olacak? — Usulü vechile yerde sürünecek! Güldüm: — Şu halde, bu işlemeli ve ağır etek- leri sürükliyecek olan narin prensesler bir hayli vorulacaklari, : Ve sordum: — Bu sırmayla işlenen desenler de Mısırdan mı gönderildi? — Hayır... Onları Topkapı sarayın- dan aldık! (Baştarafı 1 inci sayfada) Amerikalılar için, henüz kapalı bir mem- irket olmak üzere Uzakşarkta yalnız bir pon sahillerinde göründü ve Japonyaya bir ültimatom verdi. Japonya bu üki- matomun karşısında boynunu büktü ve Amerikalılar ne istedilerse «Eyvallah!» dedi. Fakat, yaşadıkları iptidai bayat içinde, derin bir nefis izzeti taşıyan Ja- ponya, bütün kapılarını ecnebilere kar- şı kapalı tutabilmek için, iptidai bir sev- ki tabit içinde mücadelede devam etti ki larla karşılaşmasını mucib oldu. Beş, on sene mücadele, tehdid, tazyik devam etti ve nihayet, o zamanın da en büyük de- niz devleti olan İngiltere, peşine, Fran- sanım, Holandanm, Pertekizin gemileri- ni de takarak Japonyaya müttefik bir filo gönderdi. Bu filo bu memleketin ka- pılarını zorlamak ve bilhassa o zamanın yoruz, Meselâ elimizde işlenerek 40 ka- yetiştireceğimiz bu mendiller Hürrem sultanın. kullandığı mendillerin tıpkısı olacak! örtüsünün desenlerini de, Yavuz sultan Cenubi Japonyanın bütün sahillerini teh didi altına aldı; boğazı açtırdı; Japonya- yı da nüluzuna râmetti. * Bir gün, bir Fransız gemisi, bir Fran- $ız tlecarına tecavüz edildiği için, Japon arasında bir (Baş tarafı 1 önci sayfada) kaç asker gönderdi. Sahilde beş on Ja. Sayfa 1 | Mısır Kralının düğ günü için İlm Selimin kaftanından kopye ettik. — O sofra örtüsünü bitirdiniz mi? — Gönderdik bile? — Ne kadar zamanda tamamlıyabi: « miştiniz? — 4 buçuk ayda... Fakat 6 örtünün üzerinde iki senelik iş vardır. Zaman az olduğu için, biz yalmz o örtü üzerinde, Üç ay hemen geceli gündüzlü tam 60 talebe çalıştırdık. — Acaba, katlandığınız maddi külfet Ge, biz zahmet kadar ağır mıydı? — O kadar değil, Örtüye ettiğimi? bütün masraf yalnız... Ber bu: «Yalnız!» in arkasından! — 100, 200, âzemi 300 gibi bodur bi? rakam umuyordum. Fakat mekteb müdiresi gözünü kırpmadan ilâve etti: — 3000 Hira tuttul, Ve bu hediyeyi ısmarlıyan prenses, hayli cömerd dav- randığı için, talebelerimize, çektikleri zahmeti unutturabilecek derecede yar- dımda bulunabildik. « — Şa halde, bu işlemeli ve kıymetli yaygı kral Faruğun sofrasından evvel, bir çok büdcelerin açığını örttü? —ı. — Şimdi işlenmekte bulunan kaplar ne kadar zamanda tamamlanacak? — Bir ayda tamamyabileceğimizi umüyorum! Değerli ve çalışkan muhatabıma mu- vaffakiyet dileyerek ayrıldıktarı sonra tesadüfen öğrendim Ki, Maarif Vekâ- Jeti, Beyoğlu akşam kız san'at mekte - Resim modellerini hep oradan seçi-|bini, gösterdiği bu muvaffakiyetten do- Jayı altın madalye ile mükâfatlandıra caktır, Dünyanın en müşkülpesend insanla- rına eser beğendirebilen bu müessese- nin göğsü, hiç şüphe yok ki, bu mükâ Zaten, kral Faruğa işlediğimiz sofra |fatın şerefine çoktan lâyik olmuştur. Selim Tevfik Japonlarla İngilizler hâdise daha , Z — Japon aleyhdarı unsurların kon- bütün cebhelerden aynı zamanda şid- trolü . 3 — Çin ile Japonyanın iktisadi me sai yapmaları. İngiliz bayrağı yerine Japon bayrağı i Ve içindir kendini tophyan | Kocasının boynuna sarılar — O da ihtiyaten cebe! Naci Sadullah Bir yıldız az kalsın İ hr re tâ kendisiyim o l iç getirilen kahveleri içerken li iyenin zevci terzi Se la biz — müddet evvel, hiç» kavga, esnasında bir arka- | de Üç aydır yatti ha- k de sekiz gün evvel çıkmış, İ 4 rün de, İstanbulu altüst ettiği | te * yerleşememiş.... ğ kadıncağız olan zevcesi, i rdiğİ paralarla, üç ay kıt | Ya İakat şimdi onun da e- İnanan saf kadın! Slime Bean para olsa olsa i Mine Bsçebilr 1 demiş, ve hemen o ' Memi son beş liranın bir bu- ti Hieç m bir bilet almış Pa- zevcine haber vernie- MN ' sal bavaya para h — mi? diyerek kendisine ğa iş. Hemen tes- ag örn 300 lirasını Bayan Z Yeten cömerd kadın KN ii Dünyaya çarpacakmış (Baştarafı 1 inci sayfada) çen birinciteşrinin otuzunda, dünyamız az kalsın bir çarpışmaya maruz kalacak» mış. Bu çarpışmayı vücude getirmek &. zere olan da küçücük bir seyyare imiş. Birinciteşrinin 25 inde o küçücük sey- yare, harekete geçmişti. Astronomi a yası telâş içinde idi, ne yapacağını şa- şırmış kalmıştı. Zira seyyare, hattı müs. takim istikametinde dünyamıza doğru gelmeğe başlamıştı. Eğer bu vaziyet böy. Je devam etseydi, asırların görmediği bir müsademe vukubulacak, belki de kıya— met kopacaktı. Fakat çok şükür ki, sey. yare 800 bin kilometre mesafede seyrini değiştirerek geçip gitti. Bu felâketi Keşfeden Heidelberg rasad- hanesi azasından Dr. Reinmuth'dur. Bi- rincileşrinin otuzunda âstro-fotografik bir cam üzerinde uzun bir çizgı görmüş- tü. Johannesburg rasadhanesinin de al. dığı fotografta ayni çizgiye rastlanmıştır. İngiltere astronomi cemiyeti reisi Da- vidson bu hususta şöyle demiştir: — Reinmuth ismini verdiğimiz bu mi- nimini seyyare ile müsndeme olsaydı, çarptığı yerde yüzlerce kilometre mu- : | rabba: genişliğinde bir delik açması muh- temeldi. Seyyarenin tosladığı nokta mes- kün bir yere tesadüf etseydi, herhalde müdhiş bir facla ile karşılaşacaktık. 1903 | e hakaretle bakmayı unutmuyarak ge- de, bir haceri semavi Siberia dağlarına çarpmış, binlerce hayvan ölmüş, orman- lar yer ile bir olmuş, evler ve ağaçların yerinde yeller esmişti. 1932 de, arzın 7 milyon mil uzaklığın. dan geçen bir seyyare dolayısile, bu gibi hâdiselerle sik sık karşılaşacağımız: söy- Jemiştim, Kehanetim doğru çikti. Bu sey- yareyi birkaç sene görmiyeceğiz.. Ondan sonra yeni baştan müşahede etmek mec buriyetinde kalacağız» Tokyo, 12 (A.A.) — İyi haber almak- itirazda bulunmadan, yere oturdular, bir küçük mas üstüne konulan bıçakları birer birer alıp karınlarını deşliler ve yavaş yavaş, barsaklarını bacaklarının önüne döke döke öldüler. Avrupanın garbındaki Pransanın şan ve şerefini Asyanın şarkında müdafsaya mMetmr olan Fransız bahriye zabiti, ken di anlayışlarına göre vatanlarını müda- faa etmek istiyen bu basit Japonların bu suretle ölüş faciasını seyrediyordu. On ikinci Japon da biraz ötede, ayakta dur- muş, bir saattenberi onunla beraber bu faclanın karşısında idi. Sira kendisine gelince, ilerledi, yerini aldı, arkasından elbiselerini çıkardı. Üstünde bıçak duran masayı onun da önüne koydukları za- man, ötede, heyecandan mosmor olmuş, sesi kısılmış Fransız zabiti, bu salhane âyinine benziyen faciaya aruk taham- mül edemedi, Ant bir kararla, bu on İği ikinci Japonun ölmesine lüzum kalmadı- ğı emrini verdi. O zaman on ikinci Ja- tekliflerinin kabulü için kendisine ye- ni bir mühlet vermiş olduğunu istihba” ratına atfen beyan etmektedir. Bu kiflerin kat'i surette reddi, imparafor- luk konferansı tarafından tekarrür et- tirilmiş olan tedbirlerin tatbik mevkii- ne konulmasını intac edecektir. Şan - Kay - Şekin mukabil teklifi Tokyo, 12 (A.A.) — Şark meselele- rindeki ihtisası ile maruf olan Sunkoru “Yoshloka, Kaizo adındaki mecmuada şöyle yazıyor: Şan-Kay-Şek, 2 sonkânunda Alman sefiri Trautmann": Japon hükümetine tir: 1 — Şimal! Çinin askerlikten tecri- intikam alıyor. İmparatorun İruzurunda akdedilen son meclis, «Ateşe devam! emrini verdi; on ikinci Javomun Kanın. dan yetişmiş olan bugünkü Japonya, U- zakşarktan beyaz ırkı kovuyor. Kovular beyaz ırk, beyaz ırkın, top ve tüfek kuv- vetile insanları esir gibi kullarmak isti- yen kısmıdır. Eğer bu tarihten ve bu kıssadan bir de hisse almak lâzım gelirse diyebiliriz ki, dünyada insanlığın en basit haklarına riayet etmeksizin, demir ve âteş kuvve- tine dayanılarak yapılan zulümlerin ce- zamz kalmasma imkân yoktur. Yedi yıl, yetmiş yıl, her neyse, bir gün gelir maz- siz zabitinin yanından geçerken ona ge- sip gitti... * Bu hikâye Japonyanın garb milletlerile teması tarihinde çok meşhurdur; denebi- : lir ki, bugünkü Japonya, yetmiş sene sonra, bu on ikinci Japonun neslinden yetişmiş bir memlekettir. Bir zamanlar, Avrupalılardan en büyük hakaretleri görmüş ve onların her istediklerine <Ey- vallah» diye boyum eğmiş, barsaklarını e ei a ME ML Sl kler öç selen ınühlet, bilâmel son mühlet olacak, tek| m üzerine İngiliz reina makamatı Japon amiralliği nezdinde şiddetli pro- |testoda bulunmuştur. nerede bulunduğu henüz belli değildir. İsral edil birl Tokyo, 12 (A.A.) — Tebliğ: Shantung eyaletinde, Tsinan - Tsingtao demiryo- İn üzerinde Japon ordusu, yekdiğerini müteakib, 8 sonkânunda Tsingehow ve 9 sonkânunda Changto şehirlerini iş- gal etmiş ve şiddetli muharebelerden sanra İİ sonkânun sabahı Tsinan'ın 190 kilometre şarkmda kâin Weihsien'i is- gal etmeğe muvaffak olmuştur. Çinlilere mühimmat Şanghay, İZ (A.A.) —Bir Japon membaından bildirildiğine göre, Çin hükümetine gönderilecek olan üç bin kamyon Mean toplanmış bulun- maktadır. Diğer terini Çin ordularına aid 500.000 fon mühimmatın şimdiye ka- dar karadan Kowloon'a sevkedilmiş olduğu bildiriliyor. Tokyo, 1Z (Hususi) — Çin büküme- tinin Tokyo elçisi Japonyayı bugünler- de terkedecektir. Mısır parlâmentosu şubatta feshediliyor Kahire 12 (AA) — Siyasi mehafilden alnan malümattan arlaşıldığına göre Misr parlâmentosunun üç şubatta fes hine zaruret hâsıl olacaktır, Bu takdirde yeni intihabat anayasa mucibinct feshi takib eden iki ay içinde yapılacaktır. ilahi sinsin