5 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

5 Ocak 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA —— “ Ben bir tımarhane kaçkınıyım!,,. ——— Mezarlıklarda yatan mMuallimin macerası Edebiyattan doktora verdik. Bizi Kerkük'e tayin etmezler mi? Kuş uçmaz, kervan geçmez bir diyar... Derken bir dilbere de tutulduk. Başladık içmeğel Röportajı yapan: Faruk Küçük TTercüme ve iktibas hakkı malfusdar) — Muvaffak ola- sak mıyım? Zekisı ve etra- kendisini — sevdir- —Yü Darülfünunun ıhı' SeNesi Mezunu - Yünüz? » arttırmaktadır. ww Belikesir — oku. B Börüyordük. Her şey bizim, biz 'listemizi beğenmediniz. başka| — Beyazıddan Ali h'CIerın_ diyorduk. münhalimiz yak. Osmanlıl:ık sizden Me- | mzazile — sorulu. Mez ınki'll'ı'l.ıın“ıllünuııu bitirir him——kdod bekliyar. Hepiniz Asnıp.eı ih_lwn k:“"il- diplomalarımızı koynumu- | yede kalmak istiyorsunuz. Sizin gibi| ” — Muvaffak ola. ieYduğumuzun haftasında kalbimiz | münevver gençler içerilere gitmezse- ... miyem? ik p dolu Maarif Nezaretini boyla-|niz, kimleri göndeririz. Gençsiniz,| — yulnız bir taraf- qukapıqan içeri girer girmez herkes| kuvvetlisiniz. Gidin, biraz oralarda ), menfaat temin t ünun mezunu olduğumuzu kalın. Söz veriyorum, — ilk munhılde.em?k arzusuna =);c“' hürmet edecek, anlamasalar Sizi İstanbula ıldış:']'ı:!l--B KS muvı"ılıiyel( şart- b Üzleri tanır maz derhal hür-|| — Ffendim, d uyuduğ ları v rulmazsa hâlg.u'“'hwk 1?n:ıedîyordukv |gayri kabili münakaşa ":’kîh""j fa_',nınvn iyetsizli - uaj:'.'h kazın ayağı öyle değilmiş.. 'kat peder bendenize; validem Cariyeni-| ğe düşmemek Jâzımdır. “lmg if hezaretinin nerede olduğunu ze benden başka bakacak kimse yok. DARKA ; şanllile hacet var ıma? Çemberli- İnayet buyursanız da. Doklorlukta muvaffak olabilecrk .p Hdi belediyenin taşındığı bina-| Sözümü kesti: J| bir tp girdik, merdivenleri çık-ı — Bey evlâdım. Münhal olsa ben si-| : İ Ankaza — okuyu- İze söyletir miyim? n fuk Nazırın Odası nerededir? diye sor-| Sözü uzatmıyayım, bizi Kcr"k'ğîılddîli, ;ı: ;d:lı'mıcdmAı';l. y 4 in ettiler. O zaman şimdiki gibi K q:';f“den Divrikli olâuğu belli bir ha- Sr; '::ıı: :Cukük İstanbula dünya ka-| eti kar ğ Eni istiyerek s0- — Maari; - , |dar uzak.. : Gdi Sarif nazırını ne ıdmksuıu'." Bir sabah atladık Hıydarpışadı;; Er;_ nîwunyi üj — Öğ t r ne.. Konya tarikile çık(îk yola. Ha 'eb, z ç —a Sceğiz.. dedik. Musul derken tam 33 günde Kerkük'ü :*m; SS - Sın.l""h Köreceksiniz?. ei K, * — Ban; M?. | Memuriyete gittiğimin ikinci ayında Tei . ıılwcu'n:. M Pa he ise sen de giremezsin içe- habamın, dördüncü ayında da annemin hususiyetlerine müdahale etmez. Sırları- ğ A Görüyorsun a, € Sön bizim kim ot |ölümünü haber aldım. a / nı etrafa taşırmak istemez. Parayı israf Tüsun?, *a kim olduğumuzu bili- tam haı:'ah;m“ taşlangıcında keder-be: etmez. Doktorlukta muvaffak olabilir. — R. Olürsan ol, bana hi ü Ha DOR HK vek Nal Pa Ö H _ıı.î Sanü gösteririz. Darülfünun m..k..:.,ı:;;_s;dm iz de yalaıtları| Enerji sertikle y vanpacaksın e n ; i -;';;"'flrında Oküyorsan bana ne? İkimses'zler, derdiiler dostu olan rakı pi h:âl::'ıılıamhüır SA boya, BÜTÜNÜ gitgide artıy -'ile derdleşmeke... TR : :h"'-' Ü, zayıf îğî;d"uf)';t_:i?;d':edî;_ Rakı ile ahbablığı artırdıkca artırdık cularımızdan Mus- Dilu çelehi İK eirrı a İO gündenberi ne Takı beni, ne ben Ta-| tafa Çetin de şunu &, Böne m e geldi: layorsunuz? | feyı brrakmadık. Büdün bile bırinkımuum: edi. © var, ne oluyorsunuz? Yü galibdram rakıdır. Demin de sanag| — Muvaffak ola- D“"îîınm şüyledim evlâd. havatta vedfine vasiye-| cak meyım? İ e Pak anlattık.. vi anmak, talkın verine| — Muvaffaktyetin, Kİ efendim, dedi, telâş buyur- tim serabla yıkanmak, k y Mayın, T dedi, telâş buyur | l e tisi tıkırdisile gömülmektir. | enerjiye olan ihti- HYurun, serilikle, ka- yacını geçimsizlikle €Nezzülen benim odama teşrif SATA j Cunfovt sevem bebade suvide mera, Na kik Hzn TMühürdarı imiş. Odasına gir- Bize bir iş k K elkin zi serahu cam #uv'd mera.. | rışlırmamak — (â. duk_ Si y AT SÜ ÜN :.mı:o':ıım hasr yahid mera, İzımdır. Kendini sevmek ve beğenmek, Gayet fatlı bi Ez hâk der meykede cuyid mera, (* / başkalarında bir infial uyandırmıyacak SA Bey.m;:," Serğe: ; |deroceyi muhafaza etmelidir. Börük Ş, C azır beyefendi özlerini bir noktaya dikti Hoktor * Sizler Elbi rülfünunda | Durdu. Gözlerini İ £ Post Üsterye Vermiş gençleri kabul etmek| düsünmeğde başladı. İ on Posta ei Va ükat Çok mesguldürler. Mec-| —— Sonra hocam, dedim.. r“nğn' tahlili k"po'l!l Mnabvu ya bir ariza hazırlıyorlar. (Arkası var) İsii Z a2za si; » a N işiin . . . e . Tilmeşi e Zlere derhal memuriyet ve-| — n Üiye Şp Sin memurin müdürü beyefen-| (* Ben öldüğüm vakit beni şarabla Ü Adres » . . » ınn.,,i:ı“r B';ermişlerdir. Sizleri ona gö-| yıkayınız. Mezarımın — üstüne uıı::.n_ —ii din, — “MYurun, tütfen beni takib e- | bedel 'ff"'"';'n:__“. BEL ”n Fotograf tatılili için bu kuponlardan © önde, biz atkadı İesİREL VAĞRDA 5 ndedinin gönderilmesi şarttır. » DiZ arkada me nleri çık- © — Mektebi hangi yucularımızdan Sa "M— bitirmişim. ( lâhaddin de şu iki g!!'nıp t6 ne yapa - | evali soruyor: kan evlâd? Onu — BSevilecek mi- Söktar, ünüttüm.. dün vim, zengin olacak ne yedin desen miyım? ü Sevmek ve sevil- ver nu:ı?:ı mek istiyenler, üs- Senelerinde, en Rllsi tüne başına daha Teti t ziyade dikkat et. kesin kanı *'!;"dıl; mekle ve derli toplu bulunmakla dilek- Yüreğinin Sarptığı derini emniyet altına almış olurlar. Zen- 'en_eı.,q_ KN ginliği tesadüften beklemiyenlerin, bu Sitirdim, yoldan daha evvel yürüyenleri taklid et- Bütün a mesi lâzumdır. w Gö'Tleti gibi hepimiz Tımarhanede diş tababeti kırmı ——— | Tabil temayüllerden istifade ı genşiala karçı derin bir heves var- |tık. Şişmian, kel kafalı birisinin kars- | — etmesini bilmek lâzımdır Tany 'telifünunun tesirinden kurtula- | sına geldik. Mühürdar bey bizleri tal ğ Beşiktaştan Hüs- ”Eîduk. Fikretin, Cenabın, Sahirin şi- | dim etti: Haa bi nü imzasile soru- Kabapı,, ZPerliyor, sonra onları tanzire | Ooo, maşallah, buyurun, buyuru luyor: bi “Yorduk. Böyle bir deviröe idadiyı | Sizler maarifin iltihar ettiği gençlersi- — Muvaffak ola- ! hP hereye gider? İniz. Buyurun münhal listesini beğenin a ğ kayday, Üğru Edebiyat Fakültesine İstediğiniz yere sizi tayin edeyim. . | Velilerinin — di- Gokduk. Bir taraftan Darülfünuna de-| Sevindik. Nihayet kıymetimizi bilen, | zektifleri — altında| Tnektçi bir taraftan Gda iptidai |kim olduğumuzu anlıyan bi !le k_ara" yetiştirilenler, ta- ü..ıınbe h'h alduk. O zamanın Darül- | laşmıştık. Verdiği listeyi tehal ikle ıaP" bil ':emıy' Bvini Yordu yöğTdiki Üniversiteye — benzemi- |tık.. SAA SĞRA öEL İ den de istifade et- Pakat YAT mecburiyeti filân yoktu. | Altalta yirmi, yirmi beş münhal.. fa- mesini — bildikleri heves yapiPizde çalışmağa, münakaşaya |kat nerelerde? Şimdiye kadar nni L A a l t ihtimallerini ge- | vi ğ Şi g Ş diğirr verlert v | M'm Bitirdik, doktora verdik. cismini bila eliğit, yer e nişletmiş olurlar. *WI ik u'mnunduk. Edebiyattan M-;G—'lyfî ihüiyari memurin muı:.ı:ux'...n' ğ âş .-— k t in istikbalin yüzüne baktım: D sik Yaldizlı hpı!mm:':ın:î:. Dünyayı| — Beyefendi, dedi, galiba, münbal Ümidsizliğe düşmemek lâzımdır Söğfar 7? ——— üyanda yirmi yıldır sürünen Tür k, vatanına ne vakit dönecek ? Zavallı Mehmed Hilmi orad Bugün de, yirmi senedir esir yaşıyan mekteki tabil te-| bir vatandaşımızdan ve orvatandaşımı- Mayülleri, muvat- | sın yirmi senedir “sürünen — anasından fakiyet ümidlerini | bahsetmek istiyorum. Bahsini etmek ihtiyacını duyduğum Zenginlik tesadüften beklenmez | vatandaşın adı Mehmed Hilmi, anasının ismi de Gülizardır. Fakat bu ana oğulu mevzu edinerek yazacağım satırlar, sa- dece, uzun sürmüş acı bir maceranın me- raklı hikâyesinden ibaret sanılmasın. Ya- zacaklarım ayni zamanda, açık bir istida mahiyetindedir ve kısmen sayın Celâl Bayar hükümetine, kıszmen Kızılay Cemi- yetine ve kısmen de, memleketin hayrı seven, ve hayır işliyebilecek vaziyette bulunan bütün zenginlerine hitab eder. Bu hakiki facianın ilk safhası, bundan 20 sene evvelki İstanbulun karışık — ve karanlık sahnesinde geçmiştir: Mehmed Hilmi © zamatı, Beyoğlu postahanesinin müvezzileri arasında çalışan, 22 yaşınıa henüz basmış bir memurdur. Bir tesadüf, Mehmed Hümiye, kanlı bir hâdisede ağır. bir rol veriyor: Sokak rtasında tecavüze uğrıyan bir Türk kı- zını himaye etmek istiyen bir Türnkças- keri, sarhoş bir Fransız neferini öldürü- yor ve Mehmed Hilmi, bu hâdisenin şa- hidi s-olarak karakola götürülüyar. 1 Suçunu itiraf eden Türk neferi, Fran- | Sanın mahud Güyan adasındaki mahküm- ları arasına gönderiliyor. İbrahim adın- |daki merd Türk neferinin suçunu gizle- |mediğinden haberdar bulunmıyan Meh- med Hilmi, onun kadar asil davranıyor ve bu mukaddes cinayeti gördüğünü in- |kâr ediyor. Fakat bu inkârı, işlenen o ci- nayetten bile büyük bir edrüm sayan Fransız divanıharbi, Mehmed — Hilmiy;, daha ağır bir ceza ile ayni meş'um adaya gönderiyor. İbrahim, tam on altı sene süren bir e- saretten, bundan dört sene evve! dön- müştü. Buradan köyüne giderken, bize söylediği sözler hâlâ hatirundadır: Ben, diyordu, kendimden zi- yade, — benim * işlediğim — cinayetin cezasını benden fazla çeken Meh- med Hilmiye acıyorum! Çünkü o, tehlikeli bir inkâr yoluna kah - ramanca sapmaktan başka hiç süçü ol mıyan masum bir vatandaştır!. . * Bugün hâlâ Güyanda bulunan Mehmed Hilminin yüklendiği ceza gayet ağırdı: Çünkü Mehmed Hilmi, ön beş sene mah- kümlar arasında yattıktan sonra, bütün ömrünü Güyan adasında geçirmek şar- tile serbest bırakılacaklı. Nitekim, tam 15 sene süren uzun mahbusiyet devresini |Yamamlıyan bedbaht vatandaşımız. beş İsenedir, Güyan adasının serbest mah - kümları arasında yaşamaktaydı: Mahbus değildi, fakat Güyan adasından uzaklaş- mak hakkından ebediyen mahrumdu ve fanliygt sahası hem mahdud hem de çok tehlikeli olan bir adada yaşıyabilmek için, bir Fransız zabitine kölelik etmekten da- |ha emin bir tek iş başaramazdı. Ve biçare Mehmed Hilmi, elimizde bu- Junan bir mektubunda: — Keşki, diyordu, bir köle gibi yaşıya- cağıma, gururuna sahib bir mahbus ola. rak kalsaydım: Çünkü verdikler! hürri- yet, içinden çıktığımdan daha beter bir zindan oldu bana... * Hiç şübhe yok ki, Türk hükümeti, ma- sum bir evlâdının zindanden zindana sü- rünmesine karşı lâkayd kalamazdı. Gene hiç şübhe yok ki, sesyalist Fran. sız hükümeti, masumiyetine inandığı b.r insanı zindanlarında çürütemezdi. Nitekim, Türk hükümetinit teşebbü sü, nihayet, Fransız adaletinin güler yü- zile karşılaştı. Ve Mehmed Hilmiyi haksız bir esaret- ten kurtarmak gayesile yapılan hareket- lere, hissesine düşen vazifeyi bilerek iş- tirak eden Son Posta, bundan çok az ev- vel, Paris sefirimiz Suad Davazdan, şu Bevinç verici cevabı aldı: «— Güyanda müebbed ikamete meec . bur tutulan Mehmed Hilminın tahliyesile ana“vatana avdetini temin zımnında, bü. Yük elçilikçe, Fransa hükümet! nezdinde ötedenberi müsırrane teşebbüsatta bulu- nulmakta olduğu malümdur. Bu hususta pek yakında, memnuniyetbalş haberler a kölelik yaparken anası da fına uymakta ve|burada sefalet içinde yuvarlanıyor, onları kurtarmalıyız Mehmed Hilmi ıvcrecdimi son kere Hariciye Vekâletine | bildirdiğimi size de tebşir eder, ve saygı- larımı teyid eylerim!» Fakat yakında n.es'ud bir nihayete ka- vuşacağını sevinçle öğrendiğimiz bu hâ- disenin, bütün fecaatini hâlâ ve tama- men muhafaza eden bir diğer safhası vardır: Bence, Mehmed Hüminin yüre- ğini yirmi senedir, esaretten, yurd hası tinden, hattâ kölelikten fazlı desteksiz ve kimsesiz bıraki Ben utançla öğrenmiş bulunuyorum ki, bu uzun yirmi seneyi, komşu kapılar da koğula sürüne geçirmiş olan bu can'ı ve mukaddes emanet, yirmi senenim bü- tün yoksulluklarına, hiç bir himaye gör- meden katlanmıştır. Ve eğer haddini çoktan aşmış bir şid- detle muhtaç bulunduğu bu himayeye kavuşamazsa, kendisine bütün çektikie. rini unutturacak olan oğlunu göremeden ölecektir! Birbirlerinden, bir Türk kadınının na- musunu korumak için ayrı düşmüş bir ana ile oğulu sağ kavuşlurmak, bizim için bir namus borcudur. Hem Mehmed Hilmiyi, gözü açık git- miş bir ana mezarile karşıtaşmaktan kur- tarmak için katlanılacak küçücük feda- kârlık, Bayan Gülizarın fincan kadar kursağını üç dört ay, açlığın sulkasdin- don korumaktan ibarettir. Eğer bu anayı kurtaramazsak, onunia birlikte, müdhiş bir sukutu hayale uğr- yacak olan kim bilir kaç merd Türk deli- kanlısının maneviyatını toprağa verece- ğiz? Aksarayda hükümet konakları ab bir halde Aksaray (Hususi) — Aksaray birçok vilâyetlerimizde eşine rastlanmıyan gü zel hükümet konaklarına maliktir. Fa- kat bu konaklar yapıldığı tarihten iti- baren bakımsız kalmış ve harab olma « #a başlamıştır. Adliye binasile hükü- jmet konağının çatısı yağmur yağdığı zaman kâmilen akmaktadır. Ardanuçda çiftçitere tohumluk veriliyor Ardanuçda temizlik işlerine çok e- İhemmiyet v nektedir. Caddeler, su ?arkler; çok güzel bir şekilde temizlen: mektedir. Çiftciler için tohumluk buğday gel- miştir. Çiftciler yeni tohumluk buğdayı almak için nahiye müdürlüğüne müra- |caat etmek'edirler. Denizlirin elektr'k makiresi tozu'du Denizli (Hususi İni elektrik mak İsinda' » jsinde kalmıştır. Makinenin tâmiri i İİzmirden bir mütehassıs celbedil ediyenin ye- i bir ârıza neti sehir zülmet

Bu sayıdan diğer sayfalar: