*Son Posta,, nın &© Gecenin sessizliği içinde acı bir feryad duyuldu. Corç yolun yanmdaki otlu sete tırmanıp sesin geldiği tarafa baktı. Et- rafı çitle çevrili koca bir çayır, ortasında donuk sarı bir ışık pırıldıyordu. Ferya- dın geldiği pencere herhalde bu olma- lıydi. Ceblerini yokladı. Tabaucası, fişekleri hazırdı. Mesleğinin verdiği bir cesaret la oraya doğru yürüdü. Yüz metre kadar ilerleyince uzaktan çit san- diğı şeyin çıkılması imkânsız düz, yük- anu anladı. Eve baktı. de bir başın bakmasile ik ta birdenbi- vi başında — bir * M. Stefens. Duydunuz mu m teyzemin kızı- Gangsterlerin eline düştü. — İngi pasaportsuz — çıktım. | Çünkü Amerika polisi beni cinayet su- çile takib edi: m anlaşılırsa oraya lade onu kuttaralım, Corç, İngilterede on beş ük tatili- | bu issız evle, oradan gelen feryad onda derin bir merak uyandırdı. Stefens'la bir- “likte ne pahasına olursa olsun oraya gir- —miye karar verdi. Yüksek bahçe duvarını bin zahmetle aştılar. Otlu, ucsuz bucak- — sız bahçeyi geçtiler, Evin bütün pence- leri sunsıkı kapalıydı. Su olukları da pen- | cerelerden uzakta idi. Tırmanacak yer İ yoktu. Bodruma açılan bir küçük kapağı bin Ihtiyat ve kurnazlıkla aralıyabildiler. — Önce Stefans içeri daldı. Bodrumdan in- — San sesine benzemiyen zayıf, korkunç D acayib bir ses duyuldu. — Sensin ha! Stefens, geleceğini zaten — biliyordum ben. | Bu sesi duyan Corç ömründe hiç hisset- ğmdıgı bir ürperme geçird. ve tam zama- nında geri sıçrayıp tuzağa düşmekten wrkurlu!du h Ayni dakikada gene o pencere aydın- landı. Harikulâde güzel bir genç kız im- “dad ister gibi uzanıp etrafına bakındı. Corc'u gördü, usulca «Kimsfniz> diye sordu. R | — Sizi kurtarmıya gelen bir dost. Ça- Ubuk bana bir sicim, bir şerid, bir şey Lllzıt:n. | Uzanan ekli püklü sicime Corç yanda- |ki garajdan eline geçirdiği bir ipi bağla- m diye polise gidemi-| Pakat bu hariku! yordum. Ne olur bana yardım ediniz de | .<nç polis; -İna basarak birlikte bu esrar dolu evin ni eğlence ile geçirmiye gelmişti. Fakat | ;. | EVİN ISSIZ —- —— SON POSTA ESR lizceden çeviren: K. Neyyir Core'un başına bir demirle vurdular sinin kenarına geçirdi. Fakat nedense tu- unup İnmeye razı olmadı. Çaresiz Corç onun yanına tırmandı. Heyecandan kısılan bir sesle: Neye inmediniz? diye sordu. Stefens'ı kurtarmadan ben buradan bir adım bile atmam.. Stefens Amerikan polisini eani olduğunu kendi ağzile itiraf etmişti güzelin hatırı ım hlikeyo atmayı göze elinde, ayaklarının ucu- aradığı bir in aldı. Taban ni aramaya başladılar. Bir kat Indiler. indiler. Tam bodruma çarlarken gizli bir kapı- iri erkek arkalarından ses- siz sessiz yaklaşıp Corc'un başına bir de- mirle vurdular. İkisinin de ellerini bağ- | h ladılar ve bodruma seslendiler: — Her şey yolunda şef Gaunt. * Bodrum tıkpı bir oda gibi döşeliydi. Kirli bir yatak, birkaç iskemle, bir masa. Stefens bir köşede elleri, ayakları bağlı uzanmıştı. Ölü gibi renksiz, yilan yü: Acayib sesli şef Corc'un ceblerinin araş- yabancı otomobil hırsızları sanılacaksı- nız. Ö zaman... asız olan şefi bir yumrukta yere serdi. , ayağını bağladı. Stefens'le genç kı- çip eğlenmekle meşgu'dü. Birdenbire el- erinde silâhlarla kapıyı açtılar ve bağır- dılar: Eller yukarı! Sonra birer birer hepsini bağladılar. O meşhur Gaünt çete! iç umulmadık bir zamanda, ummadığı nlar tarafın- dan ele geçmişti. Şimdi bütün iş polise ber vermekter ibaret kalıyordu. Bu da gecikmiyecekti. * O zaman Corç ıssız evin esrarını bütün teferrüatile öğrendi. Genç kız: — Çete reisi benim üvey kardeşimdir, dedi. Annemin ilk kocasını olan çocu- gu. Ben onu hiç tanımadım. Çünkü an- nemle babam daha bir yaşında iken beni çocukları olmuyan bir kar: kocaya evlâd tırılmasını emretti. Kâğıdlarından Ma- lezyalı bir polis olduğu anlaşılınca: — İş kolaylaştı. İzine çabucak - gelen | olmaz, dedi. Sonra kıza döndü: — Şu heriflerle birleşmekle kendine yazık ettin kardeşim. Biraz sabırlı olsun yarından sonra zaten bana lüzumun kal- | mıyacaktı. Şimdi onlarta beraber sen de cezanı çek. İki dakikaya kadar bu bod-| rum tadsız, kokusuz bir gazla do)ıcuk: Bir saat sönra cesedlerinizi garaja gölü- rüp otomobilin yanına bırakacağız. Sirzi bulanlar üstünüzde hüviyetinizi isbat e- | decek hiçbir şey göremiyecekler. Üçünüz de Londraya yeni geldiğiniz için tanıyan kimse de çıkmıyacak. Öyle bir tertib di. Genç kiz bünü yukarı çekti. Pencere-' yapacağız ki bir kazaya kurban gitmiş a—0 “Son Poılı_. nn edebi romanı: 26 | Bir Genç Kızın Romanü | BHelecanla sordum: f cevab aldınız mı? Şimdilik kat'i bir şey yok, fakat Malurdnn birine gireceğini umuyo- I?_Il'h. Bu haber beni hem — sevindirdi, &mx de korkuttu. Hiç tanımadığım in- İğanların araşında çalışmak düşüncesi içime tuhaf bir korku veriyor. Bunu |müdire hanıma söylediğim vakit güle- ikeğini sanıyordum; halbuki o, gözlerin- ide bana acıyan bir bak: yüzüme bak- B Yikia tü katım yabamcı för dar şütle çalışmak senin gibi çok genç bir için zor olacak, fakat eli |diği kadar seni tanıdığım ve dm insanların arasına yerl galışacağım Ne iyi kadın yarabbim; ona karşı o- İan borcumu nasıl t * | - Herkes gazinoda idi. Yarın buradan Ayrılacağımız için Melihanın annesi he- pimizi çaya davet etmişti. ?; bir sebeb yokken ben biraz ge « | Muazzez Tahsin Berkand tikmiştim; yavaş yavaş giyinmiş, ya « kında ayrılacağım odamın dört buca - ğında tembel tembel dolaşmıştım. Ka - piya vuruldu. - Giriniz! dedim. Nevzaddı. — Geciktiniz; annem beni sizi almak için gönderdi. — Şimdi geliyorum Nevzad bey, Bir GCakika müsaade ederseniz saçlarıma şu eşarpi bağlıyayım; dışarısı biraz rüz « gârlı bugün. Aynanın karşısında kollarımı kal - dırmış uğraşırken arkamdan geldi. Baş-| larımızı aynada gö ce güldüm; fakat onun yüzü fırtınalı idi. Arkadan dir - seklerimi tutarak çenesini omuzuma dayadı. — Başlarımız böyle ne güzel ve bir- birine ne kadar uygun! Bunu ilkin bir çocuk şakası sanmış- tım, — Sahi öyle... dedim. Fakat o birdenbire kollarımdan tuta- rak beni çevirdi. Yüzyüze gelmiştik. — Bu komedi artık bitsin Selma: diye vermişler. Bu karı koca öldükleri vakit bana pek ufak bir miras bıraktılar. Annemi, babamı da tanımı um, Ha- yatımı kazanmak için bir kitabcının ya- nında kâtiblik ettim. Bu adam yakınlarda . Ben de Amerikadan İngiltereye geldim. gün kitabcının arkadaşı öl- duğunu söyliyen bir yabancıdan mektub aldım. Beni kâtibiiğe çağırıyordu. Ka- bul ettim. Daha ilk gün bu eve güya bir mukavele imzalamıya geldik. Burada bü adam bana üvey kardeşim olduğunu söy- ledi ve beni bir odaya hapsetti. Niçin bilmiyorum? Bunün sebebini hemi (Corc) a, hem de kıza Stefens anlattı: > — Çete reisi Gaunt hakikaten Marinin öl derecede sertti. Hayretle tım, — Hangi kömedi Nevzad bey? Dişleri arasından ıslık çalıyormuş gi- bi bir nefes çıktı. Hangi komedi Nevzad hey? Hep bu anlamıyan veya anlamamış görün mek isteyen küçük çocuk sualleri... Bir aydanberi sizi sevdiğimi de anlamadı- nız mi? Önüme baktım. Anlamış mıydım? Bilmiyorum, — Bana cevab versene Selma! — Benden ne istiyorsunuz. Nevzad bey? Sesimde aynı çöcük suali vardı. Elle- rini omuzlarıma dayıyarak söyledi: — BSeninle evlenmek istiyorum.. sa” na bayatımı vermek istiy benim olduğunu istiyorum. Anladın mı şimdi? Şaşırmıştım. Cevab veremeden başı- mı eğdim. Galiba dudaklarımda hafif bri tebessüm vardı. O tekrar sordu: — Anladın mı Selma? - Evet... Bana başka verecek cevabın yok mu? Gözlerimi kaldırdım. Yüzü karmaka- rışık, gözleri kıpkırmızı idi. Halinden biraz korktuğum için alelâcele söyle- dim: — Bu nasıl olur Nevzad bey? yüzüne bak - ——— ——— — e —e — — GAT E Ğ GAT ZSN dae K SELÂNİK BANKASI Tesis tarihi : 1888 İdare Merkezi : İSTANBUL (GALATA) Türkiyedeki Şubeleri : ! İSTANBUL (Galata ve Y MERSİN, ADANA Büros Yuananistandaki Şubeleri : SELÂNİK - ATİNA Her nevi banka muameleleri Kirahk kasalar servisi çağırdı. Meğer davetlile- gstermiş. Gaunt da onların e onlardan birini Öyle tertibat almışlar ki kaldım. O, buraya kaçtı. Bereket param vardı. Kefalete bağlı ola- rak serbest bırakıldım. Masumiyetimi is- bat için peşinden buraya geldim. Gaunt'. nun bir miras İşi olduğunu biliyordum.İzi- ni avukatlarda aradım, buldum. Annesi ö- lürken varını yoğunu (Mari) ye bırak- mıştı. Eğer kızı ayyen bir müddet içinde gelip bu k serveti almazsa o zaman miras oğlu (Gaunt) ya kalacaktı. İşte Gaunt bunun için bir düzenle Mariyi ele geçirdi. Buraya hapsetti. Bu müddet yarın bitiyor. Ondan sonra Mari serbest- liğini elde etse de mirastan mahrum ka- lacaktı Bu kârışık meseleyi merakla dinliyen Corç dayanamadı: — Peki ama Stefens nasıl oluyor da sen bu çetenin polise teslim edilmesini tiyorsun. Polis senin hüviyetini öğre- ince Amerikaya iade etmez mi? — Onu, bir saat önce ben de öyle sanı- yordum ama Gaunt'nün cebinde şu tel- grafı bulalıdanberi iş değişti. Amerikada bu çete efradından biri ele geçmiş. Cani- nin Gaunt olduğunu itiraf etmiş. — İşte telgraf... Yalnız insaf edin de siz de bizi meraktan kurtarın. Nasıl oldu da elleri- nizi, ayaklarınızı çözebildiniz. — Oll! Bu bir meslek sırrı. Ben her ih- timale karfşı paçamın arasında daima bir İjilet taşırım. Bunu bağlı ellerle yerinden çıkarıp kullanmayı da birçok ekzersizler yaparak öğrenmişimdir. Şef söylenirken tarak başımı kaldırdı. — Niçin olmasın? Birbirini seven iki gencin birleşmeleri tabil değil midir? Bilmiyorum... der gibi omuzlarımı kaldırdım ve kesik kesik söyledim: — Mektebimi henüz bitirdim.. hayata yeni acağım.. kimsesiz bir kızım. İsizin hayatınızdan da bir şey bilmiyo- rum. — Bir aydanberi beni tanımadın mı Selma? Sana kaç defa Tıb Fakültesinde olduğumu, birkaç sene sonra doktor çıkacağımı söylememiş miydim? Evet, fakat bir hayat kurmak için bu kâfi mi? Hırçın bir baş silkmesile doğruldu. — Açıkca bana beni sevmediğini söy- lesene Selma! Eğer sevmiş olsan bu su- allerin boş olduğunu sen de anlıyacak- tın. Cevab veremedim. Belki de onun hakkı vardı; fakat bütün bunlar ne ül bilmeceler yarabbim! Benim başka bir şey söylemediğimi görünce Nevzad yavaş yavaş ellerini o- muzlarımdan çekti ve ağır adımlarla o- damdan çıktı. Şimdi düşünüyorum. İyi mi ettim, fena mı? Onu kabul etseydim mi? Fa- kat böyle mektebi bitirir bitirmez ev- lenmek bana öyle tuhaf geliyor kd... Önümde yaşanacak ve yürünecek bir Sesi şimdiye kadar onda işitmediğim |Biraz dürüşt bir hareketle çenemi tu-|yol varken bu yol birdenbire kesilip Baş, dış, naz.ı, gp, Ponalizddi V3 Ualda ağrı.arınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe a'ınabilir. Başı ağrıdan atlıyacak gibi NEVROZİN 'En şiddetli baş ve diş ağrılarını dindirir. NEVROZİN Bütün ağrı, sızı ve sancıları keser. NEVROZİN Nezle, grip ve ro- matizmaya karşı çok müessirdir. icabında günde 3 kaşe alınabilir. İsim ve markaya dikkat, taklitlerinden sakınınız. Ertesi gün noterliğe giden yolun üstün- de Mari (Core) a soruyordu: — Annenle baban- nişanlandığımızı duyunca ne diyecekler acaba? — Ne diytcekler, senin kadar güzel bir gelinleri olduğuna deli gibi sevinecekler tabill. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Kocamı seviyorum.. Yazan: Peride Celâl yok olmuş gibi içimde yarım kalmış bir duygu var. Evet, Nevzadın hakkı var., onu sev- miyorum. Sevsem başımda ve kalbim- de bütün bunları düşünebilecek kuvve- ti bulamazdım. Aşk yakınımdan geçti, fakat bana do- kunmadan. Elimi üzatsam onu tutabile- cektim demek... Bu ne garib ve iç tit- retici bir heyecan! Kalbim bomboöşken ve bu boşluk ba- na azab verirken yanımdan geçen sev- gi beni niçin kavrıyamadı? Niçin bu gencl sevemedim? Niçin onun bakışla| rı ve sözleri kalbimi ısıtmadı? Bu mu- ammayı halletmeğe çalışırken büsbü- tün ıkmaza saplandığımı anlıyor ve bir gün benliğimi altüst edecek olan aşkı düşünerek korku ile titriyorum. * . Yalnız o... Klâsik- lere daldıkca orada büsbütün yeni gü- zellikler, derin, düşündürücü kuyular keşfediyorum. Bu kuyuların dibine ka- dar varmak imkânsız. Ne kadar çalış- sam, ne kadar hissetsem gene orada an- hyamadığım, göremediğim karanlık köşeler kalacak. Bir taraftan da, yıllarca evvel öldük- leri halde her zaman yaşıyacak olan musiki üstadlarının hayatlarını oku- yorum. «Wagnere in patırdılı ömrü, (Arkan var) Musiki.. musiki. S eeei ÖD l eeei ee üi ü e DS DÜ Bi ÖL A d SŞ 5