: k E İ abık köndüktör sokağa çıka- caktı. Farasını aldı, cebine koyacağı yerde bir çastaya koydu ve boynuna astı. * Sabık bakkal plâv pişirecekti. Tence- reye bir kilo pirinç koyacaksın, dediler. “Gözle kaş arasında bir kilo yerine 750 gram pirinç koydu. * Sabik kadın berberi siyah inciyi aldı. Bir müdâet dalgın Gdalgın seyrettikten sonra oksijenli suya batırdı, çıkardı. e Sabık müdüre lokantada hesab pusu- lasını getirdiler. Pusulanın altına: «Tediyesi zımnında vezneye» cümlesi- ni yazdı ve imzaladı. * Sabık heykeltraş şişman kadına baktı: — Tashih kabildir, dedi, bir çekiçle bir kalem olsa fazla yerlerini çıkarır atar- dım, * Sabık şoför, çocuğunun oyuncak oto- mobiline baktı: — Neye yarar, dedi, bir tane... Yarış yapmak kabil değil! L Sabık tezgüh'ar, oğlunu misafirlerine tansttı- — Halis İngil:z mahıdır, — Bunları biliyor mu t Briç oyunu İstanbulda icad edilmiştir Biliyor musunuz ki bugün bütün BT dünyada — alamod bir alle oyunu ©- £ lan Briç İstanbul- da icad edilmiştir. ©Ç | ,(x/' Bilmiyorsanız an- Jatalım: Briç kelimesi ingilizce «köprü» demek- tir. 1884 senesine doğru İstanbı ecne- bi ve tatlısu frenkleri arasında bir iskam- bil oyunu oynanıyordu, adı «rus Vist» ( de kalmışlardı. Bunlar ayni kasabaya yerleştiler, Evlerinin arasından bir ırraak akıyor ve üzerinde bir köprü bulunuşor- du. Bunlar, her gece bir evde toplanıyor ve dağılırlarken yarın akşam «köprü sı- rası» bizim diye ayrılıyorlardı. Bu suretle İstanbulda —oynana — erus ALIŞKINLIK Sabık ayakkabıcı bir ev almıştı. Yatak odası büyük geliyar, ısıtmak kabil olmu- yordu' — Bu evi kalıba koysam acaba birs * küçülmez mi? dedi. * Sabık piyanist, daktilo olmuştu, maki- nenin başında oturdu. «R>» ye bastı: — Nafile, dedi, bozuk «R» sesini ver- miyor. * Bahığli evrak kalemi ketebesinden 0- lan sabık memur, dükkân açmıştı. İlk ğelen müşteriye: — Bugün olmaz, dedi, yarın gel! * Sabık telefon santralı evlenmişti. Ko- cası: — Aşkımı kalbine duyurabilsem dedi, sabık santral cevab verdi: — Meoşgul efendim! * Sabık dişçinin oğlu: — Kolum ağrıyor! Dedi. Sabık dişçi oğluna baktı: — Kolayı var. Çikaralım. * Kadın ne fazla zayıf ne de fazla şişmanlİnhisa olmalıdır kilo ispirtonun hikâyesi Dün ağırcezada duruşması yapılan suçlulardan bir arabacı sahte mühürler yapıldığını söyledi Dün Ağırceza mahkemesinde bir'nin tahakkuku için kapıcının Tıbbi sahtekârlık hâdisesinin duruşması ya- liye gönderilmesine lüzum göstermiş * pılmıştır. Suçlular inhisarlar idaresi am tir. bar memurlarından Abdullah ile, ispir- to satıcısı Dimitri, ve arabacı Ahmed - Ş d,,_H ü gidecek hey'et ler üçünün de, Gümüşsuyu hasta -| — Kahirede 12 kânunusanide toplafi” îîıimnhı::ıhmünü xd fı:ııı:r Şure -İcak olan «Beynelmilel ceza tevhidi? ile, sahte tezkerel ni köngresine Hukuk Fakültesi Ordinar * 2000 kilo ispirto aldıkları ve bunu ko-/ yüs Profesörü Tahir ile müddeiumufl Kahirdeki ceza kongresine lonyacılara satlıkları iddia ediliyordu. Dün Ağırcezada yapılan — sorguları Böyle bir vücudde omuzlar, bacaklar, | sırasında ambar memuru Abdullah, de- kalçalar ve göğüs yuvarlaktır. Bel, ayak | miştir ki: bilekleri ince, karın içeridedir. Yağsız,| — Biz re'sen mal veremeyiz. Önce fakat kemikleri sdale ile örtülü bir vü - müdüriyete fatura gelir, müdüriyet bu cvd. |faturayı satış memurluğuna havale e - Eğer omuzlarınız yuvarlak değilse şu der. Muamele ikmal edildikten sonra Sabık kaptan yaya kaldırımında tram- | Hareketi her sabah onar kere tekrarlayı- bana bildirilir ve mal bu suretle veri - vay bekliyordu. Tramvay geldi, durdu. | ©' Çok faydasını göreceksiniz. Sabık kaptan vatmana bağırdı; — Kaldırıma yanaştır. İsmet Hulüsi iniz? —| Büyük adamlar a'le'erinin kaçıncı çocukl. rıdır Soön Paris Psişi- yatri — kongresine ..!, arzedilen bir rapo. — ra göre dâhi insan- lar nadiren genç ana ve babaların sulbunden gel- mektedirler. Bun- lar, ekseriyetle a. ilelerin sonuncu çocuklarını teşkil et- mektedirler. İçinde yüksek musikişinas, şair, muharrir, devlet adamı bulunan idi. Bu sırada İstanbulda oturan iki în-'(u, dâhinin ancak on tanesi silelerinin giliz atle İngiltereye dönmek zaruretin- İilk çocuğudur. Napolyor, ailesinin sekizinci, - ressam Rambrand sitıncı, meşhur. Frafniklen on yedinci, Vagner yedinci, Mozart yedinci, Şiibert on dördüncü çocuğu idi. Visti» nin adı Briç'e çevrilmiş oldu ve taammüm çetti. Türkiye Tıb Encümeni intihabatı 'Türkiye Tıb Racümeni Etibhba Odasında ve Profesör General Dr: Kadri Raşid An - dayın başkanlığı altında senelik umumi tep Bir cami daha müze oluyor Süleymaniyedeki Şemseddin Mol - lagürani camii müze olarak kullanıla - lantısını yapmış, yeni idare hey'eti birinel caktır. Bu cami Bizans zamanından retsliğine: Ördinaryüs profesör Dr: Neş'et Ö mer İrdelp, ikinci relsliğe: Profesör Abdül- kadir Noyan, Genel Sekreterliğe: Dr: Nured. din Onur, veznedarbığa! Profesör Dr: Niyazi | Sütun, taş ve duvarlar meydana çıka -|- İsmet Göset, Bibllotekerliğe: — Profesör Dr: Balkhaddin Mehmod, Celse — sekreterliğine: kalmadır. İçinde Bizans san'atine aid bir çok sütun vesaire bulunmaktadır. rılacak, cami seyyahların ziyareti ba - | #ir. Profesör Dr: Osman Cevdel seçilmişlerdir.- | kımından güzel bir şekle sokulacaktır. —a a aN gae a lamlrz ——— İçinde kahkaha Duyulmuyan ev... «Pendik» ten bir mektüb aldım. İm- zasını yazmıya lüzum görmediğim bir erkek okuyucum derd yanıyor. Ha - yatının hikâyesi kolaylıkla hülâsa e- dilebilir: — Pek genç iken evlenmiş, fakat kurduğu yuvanın içine girdiği gün karşısına kendisile anlaşmak mümkün ylmmıyan bir badın çıkmış.. derken bir çocuğu olmuş, onu bir ikincisi takib etmiş. Ve yıllar gelip geçmiş.. fakat her geçen yıl âa bir iz bırakmış.. Okuyucum ayrılmak arzusunda, fa- kat karısı oralı değil, Mahkemeye mü- racaat etse elinde makul bir - sebeb yok.. Fakat bu ahengi bozuk evde, hiç koenuşmıyarak, karşı karşıya surat e- Jip durarak yaşamak da imkânsız.. Ve okuyucum sorüyor: — Bu hayatı 'nasıl tatlılaştırayım? Ne yapayım? * Yekdiğerini hiç sevmiyen karı ko - talar bilirim, Birinin veya diğerinin recete görmüyorum. tils eksikliği, tahsil farkı veya munut başkalığı yüzünden aralarında konu- şulacak mevzu da bulamazlar. Birisi dikişinin üzerinde, öbürü daima kita - bının yaprakları azasındadır. 24 saat fçinde teati edilen kelime sayısı bir düzüneyi geçmez, acı bir nümünedir, ve ev halkı iki kişiden ibaret kaldıkça değişmesine, düze'tilmesine imkân da şoktur. Fukat raya bir çocuk karışınca va- giyet değ'şir. Kadın ve erkek sarfet - wnek içir zemin bulamayıp da içlerin- de biriktirdikleri aşk, muhabbet, şef - xgat. nüvazış hislerini kelimeye de kal- bederek çocuklarına dökebilirler, Bana Pendiktea mektub yazan erkek okuyucumun, bir deği, iki yavrusu var, Kendisi için hâyatın aşk safhası vitmiştir, çocuk safhası yeni başlıyor. Birinci safha karnsından syrılsa da ta- nir edilemez, iki yavru, yeni bir ka- d, yabancı bir cv, başka bir hayattan tevk almasına mânidir. Fakat Ikinci safha henüz sayfeları kesilmemiş bir titab halinde önünde açık dürüyor. Okuyucuma sunulabilecek başka bir TEYZE |fidir. Kalçaları, göğsü, beli, karnı bu bi- |lir. Bu hâdisede ben sattığım malları Ayakta, omuzlarınız geride, elleriniz. bu usul dairesinde vermişimdir. Suçla yanda durunuz. Yalnız ornuzlarınızla ön- alâkam yoktur, den arkaya, sonra atkadan öne doğru — Dimitri ise: dafreler çiziniz. Kollarınız amuzlarınıza | — Abdullah bana geldi. Her ay ida- tâbI kalacak, onlarla beraber öne ve ar» re tarafından memurlara ispirte veri - kayâ gidip gelecektir. İNir, Bu şekilde bende toplanmış ispirto 10 kere öne, 10 kere arkaya doğru kâ- var, İstersen sana satayım, diye müra- caat etti. Ben de, 160 kuruştan 2000 ki- lo ispirtoyu dört seferde aldım, demiş- tir. Suçlu Abdullah bunu kabul etmemiş çime koyacak hareket'eri de sıra ile neş- redeceğiz. * Şık bir tayyör — b e el S aa 7 T nuza çıkarıldığı için, bana cürüm atfe- diyor, diye itiraz etmiştir. Suçlulardan Ahmed ise hâdiseyi şöy le anlatmıştır: — Bir gün Abhdullah beni gördü. Sa- na bir zahmetim olacak, dedi. Bir kâ - ğıdın başlığını kopararak verdi, Bun - dan 200 adet bastır, dedi. Bunları — iki Hra mukabilinde Yakoya bastırdım. Ab dullah gene bir gün Denizliye sipariş göndereceğini söyliyerek, benden hiz - met istedi. Kabul ettim. Bir kâğıt ver- di, bir de 25 lik.. Bu 25 kuruşlukla, kâ- ğıdı müdürün adacısına götür, muame- lesi yapılsın dedi. Götürdüm. Sonra da arabama ispirto yükliyerek Dimitriye götürdüm. Dimitri bunları tenekelere başalttı. Bundan sonra 7 ay Dimitrinin yanında çalıştım. Bu müddet zarfında Dimitriye 8 defa ispirto geldi. Sonra bana Abdgllıh bir örrek vererek, bir mühür yaptırmamı söyledi. Gene Yako nun atölyesine gittim. Kardeşi: «Bu res İmi bir daire mühürü olacak, kabul ede- mem, bir kâğıt getir» dedi. Gittim, Astrakanla süslü siyan tayyör. —Açık | Abdullahtan resmi bir kâğıt aldım ve nk görünen yerler menekşe rengi şerid- müğiîf yapıldı. , < Reis: — Peki sen bu işleri yaparken vazi - yette bir sahtekârlık — olmasından, hiç şüphe etmedin mi?.. # — Hayır, çünkü iş yaptığım bir so - geciken çocuklar — — /Lak adamı değildi, bir memurdu. Dişlerin gecikmesinde muhtelif sebeb- | — Duruşma şahidlerin celbi için bir ler vardır. Bunlardan biri de çocuğum başka güne birakılmıştır. çene kemiklerinin lâyı “Pb’:.-ı"'h'—'mui - Kapluy' komşllsll mu T İ emzikle beslenen - : « dir. Umumiyetle © ço zehirlemiş ? cuklar çenelerini anne sütile beslenen - lerden daha az işletirler. Bu türlü ço « 'Taksimde Sünbül apartımanı kapı- cuklara anneleri en tabil şekilde yar - |cısı Mehmed Ali, yemek yerken, ken - dımcı olabilirler. disinde zehirlenme alâimi hissetmiştir. Çocuğa, günde iki kere bisküvi veriniz, |Mehmed Ali yemeğini pişiren komşusu bırakınız kendi kendine gevelesin, Böyle- 'bir kadından şüphe etmiş ve polise mü ce hem çene kemikleri çalışır. Hem de |racaat etmiştir. bisküvinin sertliği, diş yerlerini dişin çık-| — Tabibi adli Enver Karan dün Meh - masına hazırlar. med Aliyi muayene etmiştir. Hâdise - < HSU EEĞ Dişlerini çıkarmakta muavini Sadrinin iştirak etmesi takâf Kür etmiştir. Zeytinburnu ç.mento fabrikasi hakkında lir karar Zeytinburnundaki çimento fabriki” sının neşrettiği dumandan o civardabi halk ve bahçelerin zarara uğradığı, ay ni zamanda belediyeye aid arazinin _Ü |tahrib edildiği ileri sürülerek belediyt immlmdun fabrika aleyhine dava açıl " Aıııı.ıtı. Dava, nelicelenmiş, — beledi; aid arazinin bu fabrika tarafından rib odildiği tahakkuk ettiğinden fal sahiblerinin belediyeye 22 bin lit tazminat vermesine, fabrika bacasınll ida civardaki halka ve araziye zarar yef miyecek bir hale konulmasına verilmiştir. Poliste : 24 saatteki kazalar Son 24 saat zarfında şehrin muhtelif yE” lerinde 7 kaza olmuştur: g * Şoför Hasan oğlu Arif Eğeidağ idart ” | sindeki 17936 numaralı taksi otomobili de Halâskâr Güzi caddesinde 1 numarada Ü” | turan Halime adlı yaşlı bir kadına çarpatlı —| ezmiş öldürmüştür. | Şoför yedinci istintak hükimi tarafında) Levkif edilmiştir. * Calatada oturan Kali isminde bir Bf Galatada Okçumusa — eaddesinde karşıya geçerken şoför Selim idaresindeki — (2412 numaralı otomobilin allında — kalmliı başından yaralanmıştır. Ğ * Şoför Ahmed idaresindeki 2347 numâ ralı taksi otomobili Çarşıkapıdan — geçeri Şark krâtanesinde ocakcılık eden İranlı Kö” rime çarpmış. başından tehlikeli surelte Yi7 ralamıştır. Kerim Cerrahpaşa kaldırılmış, şoför yakalanmıştır. * Şotör Etem idaresindeki olomobil mece ciyarında Arnavudköyünde — otursü rençber Hasana çarpmış ve muhtelif yerl? Tinden yaralamıştır. * Kurtuluşta mensucat fabrikasında (Ü7 lışan Halld fabrika merdiveninden di muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. * Hasköy deri fabrikasında çalışan aM0” te Mustafa, Marko mezbahadan aldıkları dö” rileri dekovil arabasile fabrikaya götürürlti” ken mezbaha bekçisi Arife çarparak m' Hf yerlerinden yaralanmasına sebebiyet ' mişlerdir. 4 Eyüp Bahariye caddesinde ıırıenıw’4 fabrikasında çalışan Zeyneb çalıştığı tara makinesine sağ elini kaptırmış ve yaralafı mıştır. Bir kadın yılandan korkdu, çocuğuru düşürdü Taksim Yenişehir Dağ sokağında oturtü Naciye adlı bir kadın bir ay evvel odasıldi olurürken tavandan düşen bir yılandan Küf karak dün hâmlle bulunduğu dört aylık $0" cuğunu düşürmüş, tedav) için Haseki nesine kaldırılmıştır. Osmanlı Bankası memurlarında? biri iş başında öldü Şişlide Osmanbeyde Halâskâr Gazi e88” desinde Koca apartımanda oturan OsmAfl Bankası memurlarından Anastas Dmitriyi” dis, vazifesi başında birdenbire düşerek Ö” müştür. Yapılan muayenede kalb öldüğü anlaşılmış, defnine ruhsat tir, Bacaksızın maskaralıkları : çüsüz alınan tasma ı