18 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

18 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa Suriye dostluk Muahedesinin WNakzından sonra Yazan: Muhittin Birgen amdan ve Beyruttan gelen ha- berler, oralarda dostluk mua- hedesinin tarafımızdan nakzı hlüıcsminı hayretle karşılandığını gösteriyor. Hal- buki bunda hayret edilecek hiçbir şey yoktur. Bir <ere, muayyen bir muahede ile hakları tanınmış olan Türk ekseriyetine Hatayda hak vermemek hususunda ısrar eden bir memleketle dostlük muahodesi- nin ne manası vardır” Dostluk muahede- &i muahededir de vaktile akdedilen ve Hataya hususi bir hak veren muahede r? | müahede dağil mid Eğer işi Suriye ile münasebetlerimiz bakımından mütalca edersek, madem ki Şam hükümeti birinci hakkı tanımamak- ta ısrar ediyor; şu halde ikinci muahede- nin de manasız kaldığını kabul etmelidir. İkinci derecede, Suriye ve Lübnan ile aramızda ökdedilmiş olan bu dostluk mu- ahedesi, hakikatte bunlarla değil, bunla- ra izafeten Fransa ile yapılmıştır. Fran- sa müstemlekecilerinin Hatay bahsinde oynamakta oldukları mütemadi oyunlar- dan sonra Türkiyenin bu muahedeye, bu- Rünkü şekli İle kıymel vermekte devam etmesi alelâde bir safdillik olurdu. Tür- kiye ise rafdil değildir. | * Fakat, eğer hakikati söylemek lâzım gelirse, Şam hükümetinin ve Suriye hal- kının iyi bilmeleri ve anlamaları lâzım- dır ki Türkiyenin kendilerile bu bahiste pek te alışverişi yoktur. Daha doğrusu muahedeyi nakzetmekle Türkiye, karşı- sında Suriyelileri değil, Fransız müstem- lekeetlerini görüyor. Suriyenin ne halde bulunduğundan, itiraf edilemiyen ve a- çık söylenmesi imkânı bulunmıyan — bir takım siyasi maksadlarla ne suretle par- çalanmakta olduğundan Türkiye gafil değildir. Şam hükümeti diye mevcud o- lan hükümet ne iradesine sahibdir, ne de bu gidişle buna sahib olması imkânı var- dır. Suriye Arablığı perişanlık ve talih- sizlik içindedir. Suriyenin asıl hâkimleri Kazdınal Tappuniler, Ermeni katolik pat- riki Agaglanyanlar, Marun! patrikleri ve birkaç serseri Kürd beyidir. Müstemle- keciler için, Suriye Arablığının parçalan- ması ve ezilmesi muhakkak surette mat- lubdur. Bu vaziyette bulunan Suriyeyi kendi- mize düşman değil, mühatab saymak bi- le yanlış olur. Zavallı Suriye hükümeti müstakil değildir ki bize karşı dost veya düşman olabilsin. Suriye, Milletler Cemi- | yeti ve 1918 den sonraki sulh ve fütuhat | siyasetinin yaptığı bir haksızlık neticesi olarak Fransız müstemlekecilerinin pen- çesine düşmüş, kıvranıp duruyor. Ondan bir şey istemek, ona karşı haksızlık et- ş mektir. Türkiye bunları pekâlâ bilir. * Bu hakikatleri Türkiye pekâlâ bildiği içindir ki münakaşada Suriye hükümeti- ni değil, muhatab olarak karşısında Fran- sayı görüyor ve onunla konuşuyor. Fran- sa hükümetinin yeni unsurlarile eski un- surları ve bizim aramızda üç taraflı bir münakaşa ve hattâ mücadele vardır. Biz bu davamızda elbet muvaffak olacağız. Şu dakikada görüyoruz ki Beyrut müs- temlekecileri, kasden bu vaziyeti anla- Mamış görünerek Şama ve Lübnana şöy- le söylüyorlar: «— Türkiyenin bu muahedeyi nakzet- mesine hiçbir sebeb yoktu. Olsa olsa Şam parlâmentosunun Sancak rejimini ikinci defa olarak protesto etmiş bulunması An- karayı sinirlendirmiştir. Bu demektir ki Ankara sizin aleyhinizde bir takım hissi- vat ile doludur. Merak etmeyiniz, biz sizi lâzım geldiği gibi müdafaa ederiz!» Bu sözler uzaktan bir tahmin değildir. | Toyrutun müstemlekeciler nüfuzu altın- da bülünan gazeteleri bu propagandayı yapıyorlar. Halbuki hakikat bunun aksidir. Yani | şudur: Türkiye müstemlekecilerin iki | yüzlü siyasetlerile mücadele ediyor. Biz Suriyenin yalnız müstakil olmasını, tam, kâmi) bir hürriyet ve istiklâle nail olma- sını isteriz. Hatayın istiklâli bizim için ne kadar aziz ise Suriyenin istiklâli de o kadar azizdir. Suriye müstakil olmıya lâ- yıktır, Irak gibi o da elbet müstakil, ira- SON POSTA Resimli Mal",l; . . İnsanların aratında büyük bir ekseriyet yalnız kendisi. ni düşünür, bunun !çindir ki kayatın içtimai sahasına açılan yolların en tenhası şefkat ve yardım yoludur. Üzerinde üç kişi yürürse, kenarında büyük bir kalabalık seyirci kalır, vet bulür, ihtiyaca ni tercih edelim. —— 96 Hayat yolları. X8 Yardım eden daima yardım görür, fakire uzanan el, ken- disi ihtiyaç içine düştüğü zaman daima tutunocak bir kuv- ve ıztıraba yabancı kalanı bekliyen âki bet ise en mühtaç gününde yalnız kalmektır iki şıktan biri- ( Ssoz NDA ) Ağahan Bombaya Avdet etti Mekteb çocuklarına Şiir okuyan şair KEKGÜN BİR FIKRA Bitirememiş Köylünün biri, köyünden kalkmış, şehre gitmiş. Sehrin kadısını görmek istediğini söylemiş; — Şimdi göremezsin? Demişler, köylü sormuş: — Neye göremem. — Kadı efendi bu saatlerde evinde * İolcw. kümse ile konuşmaz.. 1 — Tuhaf yey, demiş, ben bir kadı- nen çocuklar gibi okuyacağını hiç ak- İtma getirmezdim. -Koskoca kadı ol- muş ta hâlâ ekumayı bitirememiş ha/. *« Bir tiyatro, artistinin Münekkidlerden İntikamı Bugün Amerikadaki tiyatro san'atkâr- larinın en yüksek derecesinde bulunan artist Mis Allariet Andre bugünkü mev- kline yükselmek için çok Çalışmış ve en nihayet muvaffak olmuş bir san'atkârdır. Bugünkü Ingiliz edebiyatının tanın- mış şairlerinden Alfred Noyes, mekteb çocuklarını çok sever. Fırsat düştükçe mektebleri dolaşır. Ve talebeye - kendi şiirlerinden veyahud tanınmış büyük şairlerin eserlerinden parçalar okur. O na göre doğru Ve yerinde şiir okumak, yazmak kadar güç ve bir istidad işidir. Resmimiz şairi çocuklara şiir Okur- | Miş Allarlet ilk Sahne hay: ken gösteriyor. vakit bir çok tyatro münekkid ve mu - İT bir memleket olacaktır. |harrirleri aleyhinde pek çok makale ve yazılar yazmışlardı. Allarict bu okuyup ted- bir demir esinde açtır- desine sahib, h O zaman, bugün Irakla yaptığımız gibi, Ti kendisi ile kardeşçe bir dostluk ve kom- 2:" h—î_wıı gayet :-_kkâ_* şuluk yapabiliriz. Bu deY:'in Belmesine İ ettikten :r:x.: ı; ÜKÇ KA DE Taren aa Te a T gy G yüğen di TetiREN $e BU Snücsdeleni da makaleyi yazan münekkid veya mu - birinci safhası Halayın istiklâlidir. Biz ğ Ai S bilmiyor değiliz ki, müslemlekeciler bir |BArririn ismini yazıp aluma DN taraftan Surıyenin ve bir tarafı ür- endi mütalı r - kiyenin ayni zamanda ve avni rahır e İmiş Bu mütaleaların hiç birisi de mu - leyhine olan bir parçalama siyaseti takib harrire şeref verecek bir şekilde bulun- ediyorlar. Buna imkân bırakmıyacağız. —| MuYormuş. iyi n Tei Geçen halta artık büyük bir san'atkâr s:.'"':;';' emin olabilirler: *Türkiye, |olan Mis Marictin sahneye çıktığının el kendi selâmet ve emniyet menfaatlerini | linet yoldönümü kutlulanıyormuş. Mis ,'_""Mf':mîî':k'"' dolayısile, Suriyenin | bütün matbuat mümessillerini — evinde Hai “d': ;""“"' ve tam istiklâl | p xtey) ziyafetine davet etmiştir. Ziyafe - :;î:' ;:" rini irliklte müdafaa etmiş tin sonunda misafirleri bahçesine çıkara- KS rak kendisini acı acı tenkid edenlerin me- Siyasetimiz budur. zarlarını göstermiştir. Davetliler arasın- zi Muhittin Birgen İSTER İNAN, İ İzmir gazetelerinde okuduk: «— Cezaevinde işledikleri bir suçtan dolayı, dün üçü makküm, biri mevkuf olmak üzere dört kişi mevcudlu ola- rak ikinci sulh ceza mahkemesine çıkarıldılar. | Bunlardan tarsızlık suçundan dolayı - iki buçuk seneye | mahküm olanlardan birine hâkim Naci Erel sordu: — Sen de kırdın Bırsızlıktan yedi — Çalal! ARASI ına çıktığı | İ Hindistanm — İsmalliye mezhebine jirensub müslümanlarının reisi olan A- Bahan Avrupadan Hindistana dönmüş- tür. Yukarıdaki resimde Ağahanı şe - ker bayramı münasebetile kendisine ya pılan tebrikâtı kabul ederken görüyor - sunuz. 458 izdivaç teklifi alan milyoner kız 26 yaşında olduğu halde Nevyorkun maruf Morgan bankasının direktörü bu- lunan Mul Loid Londraya gidip Mis Ma- |cerip Martona 458 inci talib olarak ev - İlenmek teklifi yapmak için vazifesin - |den 'stifa etmiştir. Mis Macery 22 yaşındadır. Nevyorkun en zengin fabrikatörlerinden birinin kım- dır. Bir dans müsabakasına iştirak için Londraya gitmişti. 1934 senesinden - beri evlenmek için Mise tam 458 teklif vaki almuş hepsine de «olmaz» cevabını vermiştir. Misin bu defaki teklife de ol- maz cevabını vererek reddettiği talibleri 459 a çıkaracağı tahmin olunmaktadır. ;Tue mu;xhn Mmurmu;a;fır ken- dilerinin mezarlarını görmek ve hakla - rında san'atkârın mütalealarını okumak- da on beşinin yukarıda s_ii_vlcdiğwni_ı $© -İla garib bir beyecana tululmuşlardır. — ee ————x_ı STER İNANMA! aldın, cezaya çorpıldın. aya mahzüm olan üçüncüsüne de sordu: — Ya senin soy adın ne bakalım? — Brâvol. Tam işinizle uygun adlar bulmuşsunuz, — Çal al değil, yani Çalal, kapıyı çalmaktan gelir! — Sen onu başkalarını anlat. Hâkim, anasını öldürmekten suçlu dördüncü suçluya hi- — Soy adın? — Vural! | tab etti: — Vurdun aldın amma, iki buçuk seneye de mahküm | —— Senin soy adın tedir? oldun. | — Almadım! Gene hırsızlıktan bir buçuk seneye mahküm olanlardan — Sen de ke ikincisine sordu: — Senin soy adın? — Kıral! İSTER İNAN, İSTER uygun bir isim al bari... Bak arkadaş- ların ne münasebetli :simler bulmuşlar... Mademki katil- den mevkufsun, dan-dun! filân gibi işlediğin suça uygun bir adı bulursun; olur, gider?» İNANMAI! | | — Sözün Kısası Ben de sana Onu diyecektim! E! Talu Temde neler oluyor? Ve şu İf* san denilen iki ayaklı ve gÜ” ya akıllı, uslü mahlüklar arasında her” gün ne garibeler cereyan ediyor? Gazetelerde sizin de gözünüze ilişti Mi bilmem. Amerikada, bundan bir müddet evvel bir boşanma davası görülmüş. Ola* bilir.. şimdi kürenin her tarafında, evli- lik bağları ekseriyetle pamuk ipliğindefi farksız; en ufak bir vesile ile çözülü, <&“ zül Tiyor. Evlenmeler, eski İranıfl mut'a nikâhımna döndü. İnsana has oltf değişiklik arzusu, kanaatsizlik, dışili e kekli, en çok yirminci asır gosyrtr<ındt tecelli ediyorsa buna ne denir? Ancak, boşanma sebebleri ötedenbefi malüm ve muayyendir. Şiddetli geçiti" sizlikten başlar da, kanün kitablarındâ sayılı, dökülü birkaç maddenin çerçeve” sinden dışarıya çıkmaz. Bizim Amerıkalı çiftin, başlarının ayni yastıkta kocamasına mâni addedilen se“ beb ise bambaşka: Davayı açan kadındır. Hâkimin huzü* runda anlattığına göre, kocası, müşterek yattıkları karyolayı ortasından bir tahtâ perde ile bölmüş.. kadıncağız, bütün W* rarlarına rağmen bu haili bir türlü kale dırtamayınca, bu saygısız ve inadeı ko“ cadan ayrılmayı evlâ görmüş. Asıl parlağı, duruşma esnasında, kadı" min avukatı, kocaya soruyor: — Müvekkilem sizden boşanmak isti- yor. Siz de buna taraftar mısmız? Bu sonuca haydi haydi istekli olduğu- nu, kurduğu tahta perde İle çoaktan ikraf eylemiş bulunan herifin ne cevab verdi- ğini bilmiyorum. Sadece, Nasreddin ho- '€canın pek maruf, fakat pek te güzel bif fıkrasını hatırladım, onu kaydedeceğim: Hoca, bir gün, yolda giderken bir bah* çenin kapısı önünde besli, yağlı kazlaf görüp imrenmiş. Hemen bir tanesini ya- kaladığı gibi cübbesinin altına sokmuş ve evine doğru yürümüş, Bir aralık, tam da kulluğun önünden geçiyorken, kaz nasılsa cübbenin arali- ğindan başını çıkarıp ta: — Sıssss!. Yapımeca, hoca: — Yahu! Sana kaz demişler amma, ge he de anlayışlı hayvansın. Ben de şimdi sana onu diyecektim!. demiş. siz Irlandanın Romaya siy;î mümessil göndermesi Londrada hayret uyandırdı Londra 17 (AA.) — Irlanda bi* imetislli «İtalya Kralı ve Habeşistan İmparaltoru» nti dine siyasi bir mümessil göndermek husu “ sundaki kurarı, İngiliz siyasi mahfellerindi oldukça büyük bir hayretle karşılanmıştır. Bununla beraber de Valera'nın meclis Ö* Dünde böyle bir kararın Habeşistan Istilâsi” nın hukukan fanıldığı şeklinde tefsir edile- miyeceğini beyan ettiği ve meselenin sadt0ü bir beynelmilel nezaket eseri mahiyetindt olduğunu söylediği tasrih edilmektedir. İngiliz mahfelleri Romada bir Irlanâli setiri bulunmasının müşkül bir vaziyet İlt” daş edeceğini gizlememektedirler, Fransanın yeni sene bütçesi Paris 17 (AA.) — Farlâmento 1938 büdeesinin heyeti umumiyesini 25 reyt karşı 547 reyle kabul etmiştir. Varidat 54.600.334.000 franga, masariföt 54.569.318.000 franga baliğ olmaktadı! Bütçenin heyeli umumiyesi hakkındaki müzakereler dün akşam başlamış ve bür tün gece devam etmiştir. hai hait

Bu sayıdan diğer sayfalar: