21 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| SON POSTA 'N . Korkuyorum — Bay polis beni evime kadar gö - türür müsünüz? — Sebehi? — Bir hücuma mMmaruz kalmaktan korkuyorum da... — 129 ııııı — Karım evin kapısı arkasında beni bekliyordur. BAA AÂdetim değli — Şarkı söyliyeni alkışlamadın.. — Şarkı söyliyenleri alkışlamak â- detim değildir. — Neye? — Yeniden söylemiyae başlarlar da. Tercih Erkek sokağa çıkıyordu. Karısı boy- hunu büktü: — Evliliğimizin yitminci senei dev- riyesini tes'it edeceğimiz gece; ben eve gelmiyeceğim deyip gidiyorsun ha? — Bekârlıktan ayrılmamın yirminci Benesini tes'it etmeyi evliliğimizin yir- minci senesini tes'it etmeye tercih edi- yorum da... z — Ben bunu bir şeyi unutmamak için düğümlemiştim amma, acaba neyi?.. — Evvelki gün uyuyakalmıştım. — Ya dün niye gelmediniz? — Evvelki gün gelmediğim için bir Mmazeret uydurmak lâzımdı. Dün de akşama kadar onu düşündüm. — — Seni yanıma alacağım, fakat şunu tembih edeyim. Güzel görüneceğim diye sakın benim elbisemi — giyip sokağa çıkmıyasın! | Hoş sözler — Sana baktıkça, kadınların yüzle- rine peçe koyduklamı devri hatırlı- yorum. Memnun olacak mı ? — Bu çiçeği kime' götürüyorsun? — Bir dostuma! — Memnun olacak mı? — Bilmem, bugün cenazesi kaldırılı- yor. Açsaydın — Niçin hırsızlık ettin? — Sefalet kapımı çalmıştı. — Kapıyı açsaydın! HĞU Evvelce — Seni mağazama bekçi alacağım, fakat bir şeye el sürmemelisin! — Bundan emin olabilirsiniz bay. Evvelce bir hamamda dört sene bekçi- lik etmiştim. Dört sene içinde bir damla suyuna el sürmüş değilimdir, Dinlemiyor Bayan hizmetçiyi kapının arkasında yakaladı: — Kapıyı dinliyordun ha? — Hayır bayan sadece anahtar deli- ginden bakıyordum. Bft Berberde — Baçlarımı dibinden kesseniz kaç| para alırsınız? — Kırk kuruş! — Alın yirmi kuruş, yarısından ke- sin! 1 ARASU İncinin annesi Yaşlı kadın söyledi: — Benim kızım hakiki bir incidir. Münasebetsizin biri sordu: — Siz de hakiki bir istiridye misi - niz? Pti Şişeyle — Bir kadeh içki bile insan için mu- zırdır. — Bana ne? — Sen içmez misin? e İçerim ama, kadehle değil; şişeyle! | AAA Avcılar arasında — Hangimiz daha fazla av vuraca- gız? — Ben! — Nereden bildin? — Sen benden daha fazla yalan söy- lersin de... Nişanlandılar. Nişandan sonra genç kız, nişanlısı erkeğe baktı: — BSeninle yarın Adaya gidelim mi? — Gidelim.. — Arkadaşım Zehra «seninle nişan- lanacak bir budalanın bulunabileceği- ni zannetmilyorum.» demişti de.. ona nisbet vereceğim! Bi Niçin Bayan, hizmetçisine darıldı: — Sen kaomşuların uşaklarile kur ya- pıyormuşsun, niçin? i — Baylarile kur yapmıya cesaretim olmadığı için! . BÜ Tabii hal Doktor sordu: — Bayan iyileşti mi? Hizmetçi cevap verdi: — Bugün tabit haline geldi. — Nereden anladın? — İlâcını içtikten sonra şişeyi bayın başına attı. — Ben rTesminizi yaparken mütema- diyen başımızı sallıyordunuz — Kadınlar, yeni alınmış ayakka - bıya benzerler.. İnsanlar hem onlar- dan ayrılmak istemezler, hem de onları bıraktıkları zaman Tahat bir nefes alabilirler. — Çalışır vaziyette fotoğrafımı çek- tirdim. : — Her hülde fotoğrafçı enstantane çekmiştir. v| fa - S a - Sıcakça iklimlerimizin bataklık ve su altı sahaları için bu ağaçtan büyük istiladeler beklenebilir. Diğer yerler içinde soğuğa dayın_'ıldı çeşidlerini seçerek, kıymetli korular meydana getirmek mümkündür Ökaliptüsün vatanı Avuşstralyadan bir manzara Öğrendiğimize göre, Ziraat Vekâleti Ökaliptüs (— Eucalyptus) ağacının . lü- zum görülen bir kısım yerlerimizde - di- kilip çoğaltılması etrafındaki tetkikleri- ni bitirmiş ve hemen bu işe başlamak kararını vermiştir. Ötedenberi sırası geldikçe ileri sürülen bu ağacın, gerçi adını işitenlerimiz yok değilse de, onu yakından tanıyan ve böy- le bir karara sebep olmasındaki kıyme - tini bilenlerimiz azdır. Bu itibarla, şu a- rada onun hakkında okuyucularımıza bir şeyler söylemek yersiz olmıyacaktır. Ökaliptüs ağacına yer yüzünün bir çok yerlerinde rastlanmakta ise de, onun asıl vatanı Âvustralyadadır. Oradaki ökalip- tüsler, geniş ormanlar halindedir ve bin- lerce sene yaşıyan; çevrelerini yirmi ki- şinin dolayamadığı ağaçlar sayılamıya- cak kadar çoktur. Halbuki, İtalya ve Ce- zayir gibi ÂAkdeniz ikliminde olanlar, © cesamete erişemezler. Sıcağı daha az yer- lerde, ökaliptüs bayağı ağaçlar cesame - tinde görülür ve böylece sıcak yerlerden soğuğa doğru gidildikçe ökaliptüs te or- tadan kaybolur. Her nerede olursa olsun, ökeliptüsler, yapraklarının neşrettij* güzel koku ile muhitlerinin havasını âdeta tâ'tir eder - ler ve daima oldukları yeri sezdirirler. Ökaliptüsler çok çabuk büyüyen ağaç- lardır. Bir yaz mevsiminde bir metre ka- dar büyümeleri işten bile değildir. O - nun bu çok büyüme kabiliyeti, bilhassa bataklık sahalamın kurutulmasında pek işe yarar., Böyle yerlere dikilen ökaliptüs fidanları, az zamanda bataklığır suyunu çekerek civarı onun mazarratından kur- tardıkları gibi, bir de güzel orman vü - cuda getirmiş olurlar. Bugün bataklık ©- lup ta, sıtmadanı kırılan yerler için, dai - na çok defa (Sıtma ağacı) derler. Garip tir ki, ökaliptüsler, sivrisineklerin barı naklarını yok etmekle kalmayıp, neşret tikleri esansla da binlerce metre uzaklı ğa kadar sokulmalarına engel olmakta dırlar. Belki de, sivrisinek hücumunı karşı ele ve yüze ökaliptüs esansı sürdük lerini doktorlardan siz de işitmişsinizdir Şüphesiz ökaliptüsün çabuk büyümes onun kereste ve odun bakımından da kıy metini arttırmaktadır. Kerestesinin suy" dayanıklılığı bilhassa meşhur olup, Â vustralyada köprü, iskele ve buna ben zer su işlerini hep onunla yaparlar. Tah tasının içindeki hususi bir reçine, onul her türlü kurt yeyintilerine karşı koru duğundan marangozluktaki ince işlerdi hararetle aranır. Kaldı ki, köprülerin vı iskelelerin en ağır yüküne katlanan öka liptüs keresteleri, ev inşaatı için de hay- di, haydi işe yarıyacak haldedirler. Ara bacılıkta Dişbudağın, demiryolu travers: lerinde Karameşenin yerini dolduracalh ağaçlardan biri de ökaliptüstür. Kerestesi gibi odunu da dayanıklıdır va çok güzel yanar. Külündeki potas nisbeti fazla olduğundan, tarlalara gübre olarak verilmekte başka ağaçlardan faydalıdır. Ökaliptüsün ziraat âlemindeki bir baş- ka faydası da, arıcılık bakımındandır. Çiçeklerini sonbahârda açan bu ağaç, a- rılarca pek sevilir. O mevsimde her ta - rafta çiçekler kuruduğundan arılar öka- liptüs çiçeklerine koşarak çok ve nefis bal yapmıya imkân bulurlar. (Çiçek mevsimini uzatan nebatlara arıcılıkta ay- rı bir mevki verilir.) Ökaliptüsün kabuklarındaki tanen, 0- nun deri sanayiinde kullanılmasına ya- radığı gibi, yapraklarından çıkarılan e- sansı da tababette kullanılmaktadır. Dal- (Devamı 11 inci sayfada) ma ökaliptüs dikmek âdet olduğundan o- Boş şar:;p şişeleri Niçin geri alınmaz? istediği zaman bayi: hisarlar idaresine gitmiş, cumuz diyor ki: kayıd koyar?» edilecek? Yüksekkâldırım — esnafı O. Özacar diyor ki: — Geçenlerde İstanbul Hayrebolü okuyucularımızdan biri ge- çenlerde Hayreböluda bir bayiden bir şişe şarap alıp 46 kuruş vermiş. Ertesi günü I şişeyi iade edip 10 kuruş şişe parası almak — Bu şişenin dibi çukur, alamam! ce- vabiını vermiş. Okuyutumuz oradan İn - Şişeyi vermek istemiş, orası da almamış., Şimdi okuyu - «— Halbuki şişenin üzerindeki etikette şişe götürüldüğü takdirde 10 kuruş İade edileceğine dair bir kayıd var. Bu kayld nasıl olur da tatbik edilmez. Şişenin altı çukur veya düz olmuş, bunun suçu müş- teriye mi aliddir? Mademki çukur şişeler alınmıyormuş, neden idare bu gibi şişe - leri piyasaya çıkarır ve etikete böyle hir Yüksekkaldırım ne zaman tamir namına bize bir mektup gönderen okuyucularımızdan belediyesinin şehrin bir çok cadde ve sokaklarini ta - mir edeceğini okudum. Acaba Yüksek - kaldırım da bu meyanda mıdır? Beyoğ -« lunu Galataya rapteden — bu işlek cadde bugün çok bakımsızdır. Hergün bir yol - cu gözümüz önünde düşüp, kolunu baca- Binı kırıyor. Kışın burası büsbütün ge - çilmez bir hale geliyor. Şimdiye kadar bütün esnafın — müştereken bir istida ile yaptıkları müracaatlar hiç bir netice ver medi. Belediyenin nazarı dikkatini yeni- den celbederiz.» Üsküdarda lâmbasız ve bakımsız bir sokak Üsküdarda İhsaniyede oturan okuyu « cularımızdan biri yazıyor: y — Fiçekçi sokağı ismile anılan sokağı- mız çok bakımsızdır. Caddede havagazı lâmbaları yandığı halde bu sokak zifiri karanlık içindedir. Kaldırımlar bozuk - tur. Yağmur yağınca adım başında çirkef sular peyda oluyor. Geceleri bır sokaktan geçenler evlerine berbad bir halde gider- ler. Sokağın tamirinden vazgeçtik. Bir teli lâmba koysalar razıyız. Sonra her sene evlerimizin dahilinde- ki lâğamları temizlettiğimiz halde ana lü- Bğamın bozukluğu yüzünden çok müşkül vaziyette kalıyoruz. Halbuki bu hal umu- mi sıhhati haleldar ediyor. Bu iki derdin ortadan kaldırılması i - çin alâkadarların nazarı dıkkatini celbe- deriz. yamam, ' | ——— —— aa aa a aa : -i — ——— 1 ©* ae çe TÖVMR e greeir ee | E F ee G S S | MA A A

Bu sayıdan diğer sayfalar: