v Tarih Kdı_ıgiesi dün açıldı (Baştarafı 10 uncu sayjada) lek kırıntıları bulduklarını Türk Tarih Ku - rumu haber aldı. Burada hufriyat yapılması Prof. Dr. Kansuya havale edildi. 9 — Pazarlı, 1937. Alaca - Höyük civarın- da Pazarlı mevkiünde, Alaca - Höyük hey « etimiz tarafından yapılan araşlırmalar, yen! bir istasyonu arkeoloji haritasma İlâve etti. 10 — Bu civarda Kuştepede tarihten ev ait keramiklere tesatlüf edildi. Burada kazı- lar yaptıracağız, İl — İzmir Namazgâh hafriyatına madde- ten yardımda bulunduk. 12 — İstanlrul, 1937. Sarayburnunda atuş- fırmalar yapılmasını, Müzeler Müdürü Bay Azizden rica ettik. Buna İstanbul Ünlversi- tesi ve Müzeler idaresinin Iştirakile devam e- dilmektedir. Bunlardan başka memleketimizin muhte- Hf yerlerindeki tarihi araşlırmalarla ve ta - Fihi eserlerin muhalazasında Kurumu alâkadardır. Kronolojiye göre, bu şeni bulunan tarih belgelerini tetkik edecek oluraak, bize şu ne- ticeleri verirler: Anadoluda Paleolitik Devir âletleri şim - diye kadar çok az yerde teebit edilebilmiş- Tütk Tarih | Mişlir. Hafriyatın bugüne kadar açılabilen da bekliyen aalanlar, asırların tahribatı üs- eden durumu ve esrarlı bakışı le BU İmpa- Tatorluk devrinin son asırlarını tarihlendiri. yor, Höyüğün, 3,25 metre derinliğinden 5.80 e kadar olan kültür katında 4 mimari tahaka vardır, Bu Eti devrinin en karakteristik kı- sımlarını ihtiva etmektedir. Eti tabakasına girer girmez höyüğün büyük bir merkez oldu Buna tanıklık eden büyük yapılar ve zengin İeserler kendini göstermekledir. Bu gseneki haftriyat sahası Sfenksli kapı hizasında olan sahada olmuştur. Eti mabe- di temelleri bu kapı seviyesinde bulunmuş- tur. Devit itibarile Sfenksli kapıdan daha tskidir. Bu kapı nâtemam kalan kabartma- larile, anlaşılan büyük mabedin hatırı itin yapılmıştır. Duvarların üstüste eklenişine gö | ve mabedin kendisi de bir kaç devir geçir - kısmına nazaran dahi bu mabed malüm KUÜ mabedlerinin en büyüklerindendir. Bu su - retle Höyüğün Eti devrinin dihl merkezle - rihden birl olduğuna şüphe yoktur. Höyü - ğün garp tarafında, Eti katlarında hususl binaların temelleri bulunmuştur. Bunlar kü- tir. Prof. Pittard'n Adıyamandaki keşfi bun | Cük taşlarla yapılmışlır. Büyük mabedlere ların en mühünmidir. 1036 yılı sonbaharmda Bayan Muine Atasayan (Ankara Tariti Fa- kültesi Antropoloji asistanı) Bti devri ma - bedi olmakla maruf Güvurkalede (Ankara civarı) Paldolithigue bir silex buldu. Bunu, Ta külte profesörünün buluşları takip et Bundan sonra, Etiyokuşu hafriyxlımızda | 316 metreden aşağıda gravye içinde puleo - lotik âletler balunmuştur. Bunlar 30 dan faz Tadır. 'Türkiye toprakları şimdiye kadarki araş - tırmalarda tam — mösolithigne ve neolithi - Güe iİstasiyon vermemiştir. Cilâlh taş âletler| madenle berabet bulunmaktadır. Ancak bi. | sim araştırmalarımızda neolithigne Üpte ke- ramiklere en alt tabakalarda tesadüf edil- mektedir. Bu tahmin ve benzetişe göre ay- ni cins keramikler Alaca - Höyükte, Kuştepe- de, Pazarlı İninde, Alpullu Höyüğünde bu- lunmaktadır. Alpulluda bulunan keramiğin temsil ettiği kültür şimal memleketleri kül- türü ile rabıtalar göstermektedir. Bilhassa Macaristanda Toszegte bulunmuş olun ve nd- olithigve devrin sonuna, yahut tunç dey - rinin başlangıcına ait olduğu anlaşılan ke- ramikler Alpullu Prehistarigne keramiklerine Bgüzel analojiler teşkil etmektedirler. Tuna memleketleri ve cenubi Rusya keramikleri- ni dahi nazarı itibara almak ieap eder. Her- halde cenubi Rusyadan büyük bir dalzanın Tuna memleketlerini istilâ ettiği ve bura - Gan da Trakyaya indiği anlaşılıyar.. Kalkolitik çağ bizim kazılarımızda 2en - gin olarak bulunmuştur. Alaca — Höyüğün 9 uncu mimar! katı 10 m. derinlikte Kalko- litik çağdır. Alaca - Hüyük isliratigrafisin . de en eski kültür çağı olan bu tabakada 6 İkamet edilmiş kat tesbit edilmiştir. Bulu - nan eserler Turova ve Alişarın çanak, çöm- lok, taş, kemik çeşitlerine — benzemektledir. 'Tedfin larzı da aynıdır; toprağa açılan çu- kur taşlarla sandüka haline konmuş ve ölü dizleri bükük yatırılmıştır. Bu kültür çağı en az milâttan önce dördüncü bin yılın ortala- rına ulaşmaktadır. Pazarlı hafriyatı da Kalkolitik devri ten- vir edecek eserler vermiştir. Bilhassa Pu - zarlıda dar boğazın yanındak! kaya oyuk - larının bulunduğu dik meyülli sahada Prikya sarayı kaplamaları aranırkeu bu eserler te- sadüfen bulunmuştur. Mağara içinde de bu çanaklardan vardır. Hafriyatın bu sahada devamı daha pek çok eserler vereceğini ü - mid ettiriyor. Bakır çağı — Alişar ve Ahlatlıbele kıyas- Ta (M. E. 3500 - 3000) bakır çağı adını ver - diğimiz Höyükteki üçüncü kültür çağının dört metrelik kalınlığı, dört mimar! kalı ih- tiva ve Alaca - höyüğün en mühim kalımı teşkil etmektedir. Alaca - Höyük bu devrin bir eResidence royale» krallara mahsşus İka. metgâhıdır. Ahlatbbelde, derebeylere mah - sarfolunan itina bu yapılarda yoktur. Yal- nız bu binalarda çıkan eserler çok büyük de. derdedir. Rytbonlar, bronz levha — üzerinde kanatlı güneşi tutan devler görüyoruz. Gü- neşin de Üstünde kral işareti addedilen yıl- z vardır. T Bütün bunlar Bti devri tarihini aydın- latan çok değerli vesikalardır. Yeni istasyon olan Pazarlı mevklinde da- |bi BU çağı tesbit edilmiştir. Ancak bunlar Alaca Höyükteki kadar zengin değildir. Yal- niz Bti çağının kuş gağası biçimli emzikli kaplarile, kenarı kırmızı kiremitleri bulun- muştur. Frikya çağı — Etilerden sanra, Anado- lu Frikya çağını yaşar, Bu devir, bilindiği gi- Bİ M X. XIT inel asırdan VII e kadar de - vam eder, Alaca - Höyük Prikya devri için büyük bir merkez değildir. Büyük mabed bu de - virde tahrip edilmiş ve yağma görmüştür. Onuün üzerinde, mabed avlusunda küçük kü çük evler yapılmıştır. Prikya devrinin en zen gin hafriyat sahası Pazarlı mevkiidir. Bura- sını arkeoloji âlemine tanıtacak kültür katı, Frikya devrinin en muhteşem ve vâsi mik- yasta iskân edilmiş olan bu müstahkem yo- ridir. Eti İmparatorluğunu yıkan halklardan kılıcma güvenen başbuğlar vâüsi bir ülkeyi idare ederken Ştratejik bakımdan mühim buldukları bu yerlere, çok ince bir zevkle sa- raylarını ve kalelerini kurmuşlardır. — Sarayın iç ve belki de yer yer diş kısmı, tuğla üzerine boyalı olarak hazırlanmış ka- bartmaları havi kaplamalarla süslenmiştir. Bir kaplamanın üzerindeki kuş başlı ve mih- veri sorguçlu askeri gözönüne getirirsek, ay. ni eserin Yunanistanda — Mikende bir vazo Üzerinde bulunan askerlerin tıpkı tıpkısına Ayni olduğunu tesbitte güçlük çekmeyiz. Bun lar arasında kültür münasebeti âşikârdır. Türkiyenin bundan sonraki tarihi devir- leri için hafir yerlerimiz çok zengin değildir. Alaca - Höyük, Heleniştik, Roma, Bizans, Selçuk, Osmanlı devirlerinde küçük köy ol- duğüna tanıklık eden eserler vermiştir. Pa- zarlıda bulunan keramiklerden başka sikke- ler Greko » Romen devrini tayin ediyor. Trakya, Osmanlı devrinin, en muhteşem übidelerinin ve o devre hâs olan eterlerin toplandığı bir yerdir. Selimiye camli, insan kudretinin ve mi- marlık san'atinin göklere doğru yükselen bir 'Trakları ise bugüne kadar intikal eden Abi- delerini toprak yığınlarile tesbit etmişler - dir. Yüzlerce tümülüş tarihin bir sırrı olarak kapalıdır. Tarih Kurumunun açtırdığı $ höyükten, Alpullu höyüğünün alt tabakası prehistorik çanaklar verdi. Diğerlerinde m. $. TI imci ve 'ITI Üncü asta alt olduklarına dalr belgsler tus müstahkem merki «La Place fortiflee se- | Dülündu. Bu yıl kazılan Umurca höyüklerin. igneurinle», Btiyokuşu ise bir köydür. (Un yillage). Alişar da bu devrin bir şehrldir. Höyükte, büyük ve sengin mezarlar Üç yıldir devam eden hafriyatımızda — bep bu gağda bulunmaktadır. Dördüncü mimeri kat tan sonra yer yer 75 em. den 1 metreye ka- dar kalınlık arszeden şümullü bir yangın ta- bakası gelmektedir. Bu tabaka Eti katı ile Proto « Etilere ait olmazı muhtemil bakır devri katını bariz surette ayırıyor. 5 inci mi- mari kat bu suretle büyük bir yangın geçir- miş ve kalın bir kül tabakası parlak bir ma- ziyi örtmüş ve unutturmu.,5ır, S inci ve 6 ıncı mimari katlarda üç yıllık hafriyat sahası bize dokuz tane sengin eş- ya ile İskelet ve hayvan kemiklerini ihtiva eden mezarlıklar vermiştir. Eşyalar keramik, bakır, gümüş, altından ve elektrondur. Deri, kumaş ve ağaç işleri de görülüyor. Bakır çağının bu zengin mezarlığı Ana- dölüde 6000 yıllık, tıpzı Mezopotamya ve M sırda olduğu gibi, çok yüksek bir medeniye- tin varlığına tanıklık etmektedir. Bu devrin bulunan eşyaları özerinde mu- kayeseli bir etüd bizi geniş bir sahaya ulaş- tırır. Ur'daki kral mesarları Klieh, Mari, Tu- Tova IL, Prodinastik Misır kültür benzerliği, çerçevesi müşlerek olan bir merkeze içaret etmektedir. Bu analoji bize müşterek olan merkezin direkalyonunu — gösteriyor. Bu da »bulunanların cinsine nazaran- ancak Orta Asya olabilir. Bü çağı — Bti devri Anadolu tarihi için büyüklük ve haşmetle doludur. O devrin ya. pıları, mabecdleri, heykelleri hep büyüklü - Bün muhteşem timsalleridir. Alaca Höyük - te, toprak altındaki eserlerini vermeden ön €e bu kıymetlerin bekçisi Sfenkeler ve unları İden biri, iki mezar içinde bir çok malzeme verdi. Bu keşif milâdin ikinci asrında zengin |/Trak kadınlarının ne gibi ev eşyasına malik oldukları ve ne suretle gömüldüğü hakkında bizi tenvir etmektedir. Bayanlar, Baylar. Ankara, yen! Türkiyenin hükümet merke- zi olurken, onun eski devir tarihinin de ye- |Bi ufukları açıldı. Civarındaki arkeölojik a- raştırmalar şimdiye kadar bilinmiyen istas- yonlar meydana getirdi. Yeni devrin, yükseliş için atılan temelle- rinde, her kazma eskinin izlerini buldu. Bun lardan Ahlatlıbel, bakır devrinin; tümü!üs. 'hı. Frikya, Gazi fidanlığında bulunınlg.r |Post Bti devrine Intikal! gösteren vesikalar- dir, 1983 te Ankara Kalesinde karışık hir ta- bakada cilâlı taş bir balta ele geçmiştir. Exaxen Ankara kalesi bugünkü halile Bi- sans, Selçuk, Osmanlı devirlerine gehadet den duvarlarile en hâkim tepe üzerinde a - sırların ihtişamını yeni nesillere nakleder, Yapılan sondajlarda, daha eski devirlerin yapı izler! bulunamadı. Ankara şehrinin ka- le dışı yayılma çevresinde, Çankırıkapı hö- yüğü, hafriyat için en önde gelen yerlerden- dir. Burası kaleden daha eski bir iskân ça- Bini gösteriyor. 1937 de çalışmalar şu neticeleri vermiş- tir: Post » Eti keramikleri. Miniyen tipini andıran keramikler . Bu şuretle Türk Tarih Kurumu, Ankara- nn Çankırıkapıda Poat - Kti çağındanberi kakân edilmiş olan yerini ortaya çıkarmış ve Miniyen dentlen mühim keramik çeşitlerinin menşei hakkında yeni tetkikleri icap ettire- cek aydınlıklara varmıştır. | | büyüklük timsalidir. Daha eski devirlerin Bu umumi çizgilerle anlatmağa çalıştı- tünde kalmışlardır. Aslan vücutlü, kadın yüz |ğim arkeolojik Taaliyetimiz, ümid ederim ki lü bu iki Sfenksin kuyvet ve güzellik ifade |Size yeni buluşlarımızın ehemmiyetini teba- rüz ettirmiştir. imidimiz Odur — ki, bu buluşlarımızdaki etüdler ve diğer yerlerde bulunanlarla olan mukayeseleri, umumi cihan kültür tarihini yadınlatmakta en büyük rolü oynayacak « tır, Bundan sonraki çalışmalarımızda daha geniş neticeler alacağımıza kanaatimiz tam- di ve büyüktür. Bu ikinci köngremizde, Türk Tarih Ku- rumunun hafir neticelerini yüksek huzuru - DUzA sunmuş olmakla bahtiyanız. Kurumun ilmi faaliyeti Bundan sonra Genel Sekreter Mu - zaffer Göker kurumun — ilmi faalıyeti hakkında izahat verdi. Gençliğe beşeri düşmanlıkları kal- dıracak şekilde terbiye vermek ve ha- kiki Türk tarihini tanıtmak maksa - dile mektep kitapları yapıldığını, Türk tarihinin ana hatları bakkında bir eser bazırlanmakta olduğunu; beş mühim ve tarihi eserin basıldığını, on iki büyük ve muhtelif dillerdeki eserlerin tercü- me eılıldiğîrü. bazmarının basılmakta olduğunu, Piri Reisin Amerika harita- sile (Bahriye) adlı kitabının faksimile olarak neşredildiğini, İbni Sina hak - kında büyük eserin basıldığını; Türk Ve dünya tarihine ait araştırmalar için (Belleten) dışarısında köngrelere — iştirak, tezler yapmak suretile faaliyette bulunuldu- Bunu; bir çok yerlerde hafriyat yapı - larak eserler meydana çıkarıldığını, yirmi bin kitaplı bir kütüphane kurul- duğunu ve daha bir çok işler görül - düğünü anlatmıştır. Müzaffer Göker Türk Tarih Kuru- muna rehberlik ve yardımlarından do- layı Millet Meclisine, Genel Kurmay Başkanlığına, Başbakana, Kültür Ba - kanlığına teşekkür ettikten sonra lüü fen kongre âzaları arasında bulunmak süretile lütuf ve mesailerini teşvik e - den Ulu Önder Atatürk'e en derin say gılarını sunarak sözünü bitirmiştir. Gelen telgraflar Bundan sonra köngreyi tebrik ve muvaffakiyet temennisi için yurd dı- şarısından ve içinden gelen telgraflar- dan bazıları okundu. Beynelmilel — tarihi ilim e«komite baş- kanı Temperley imzasile gelen telgraf şudür: Sayın Profesör: ida toplanacak Türk Tarih kon- gresine davetli bulunduğumuzu haber a) * Gım, Burada relsi bulunduğum beynelmilel i- Henler komitesinin âzaları bulunan 40 müllet namına Türk Tarih kongresi hey'eti terti - biye Azalarım tebrik ederek muvaffakiyet - ler ve kongre davetlilerine de en samimi şe- Tâmlarımızı sunmanızı dilerim sayın profe- sör. Bundan sonra İtalyan Enter Üni - versiter Enstitüsünün telgrafı okun - müştur: Yurd içinden gelen telgraflardan da bir kaçı okunduktan sonra cümlesine münasib cevablar verilmesi kabul olun- muş, köngreye yarın saat on dörtte tek- rar toplanmak üzere saat 450 de nihayet Sergi müekemmeldir! (Baş tarafı 9 uncu sahifede) muharririn kaleminden okuyabiliyoruz. (En mufassal Hun efsanesi), Cüveyni tarihi de var, Yavuzun önünde mağlüb olarak Mısır kapılarını açmağa mecbur olan Mısır hükümdarı Kaytabayın kılıcı, bayrak, 0 zamana aid pek dikkate şa- yan işlemeli bir kilid, bir muharib man- keni, sadaklar, tolgalar, kıyafotler ve sec- cadeler de teşhir ediliyor. Barbaras Hay- reddini Türk ressamı Nigâri tarafından yapılan ve karanfil koklarken gösteren resimle bu büyük Türk amiralinin ha- kiki şahsivetini bir defa-daha teyid edil. miş buluyoruz. İnebahtı şehir ve kalesine aid plân, he- le Piri reisin Amerika haritasının — bir parçası pek mühimdir. (Kanunnamei Âli Osman) ın bir nüshası da var. Eski şair- lerimize âid çok güzel işlenmiş olan di- vanların zarif ve venk renk işlemeleri karşısında hayranlık duymamak müm- kün değildir. Bunların renk ve yaldızla- Okaliptüs Ağacı (Baş tarafı 7 inci sahifede) ları ince, uzun ve elâstiki olduğundan sö- ğüt gibi sepetçiliğe de yarar, Elhasıl ö- in neşrolunduğunu; yurd| kaliptüs ağacı yetişebildiği muhitler için ağaçların en kıymetlisi ve faydalısıdır denebilir. Ökaliptüs (Bucalyptus) ün yurdumuz- da yetiştirilmesine ve bilhassa çoğaltıl - masma karar verilmiş olması büyük bir memnuniyetle — karşılanmalıdır. Gerçi şimdiye kadar Antalya, Aydın, İzmir, A- dana gibi sıcak iklimlerimizde onu ye - tiştirmek ve yaymak istiyenler bulun - duysa da bu arzu bir türlü genişliyeme - di. İşe husust bir programla girişmek ve sonuna kadar o çerçeve içinde çalışmak lâzım geldiği anlaşılıyor. Bir zamanlar Aydın taraflarında sırf ökaliptüs yetiş - tiren bir fidanlık kurulduğunu da öğ - renmiştik. Fakat bu fidanlığın sonrasın- dan haber alamadık. Her halde pek çok olan çeşitlerinden bilhassa soğuğa da - yanıklı olanlarını seçerek ökaliptüsü memlekete maletmekte fayda vardır. Al- manların, soğuğa dayanan bir ökaliptüs çeşidini, o soğuk memleketlerinde yetiş. tirmeğe muvaffak oldukları söyleniyor. Gelecek — yazımda, ökaliptüsün — ce- şitlerini, nasıl yerlerde ve nasıl yetişti « rileceğini anlatmak vadile şimdilik bu kadar. Taerımman Ağaç ve bahçe işleri hakkındaki sorgula - TI bize yazınız, size cevap verelim. —— a Yeni neşriyat ı Pratik Torna, Freze ve Tesriyecllik — Yeni çıkan bu kitap, Torna, Freze ve Tes- viyeciliğe nid bütün bahisleri (htiva etmek- tedir. Bu kitap san'at meraklıları için el - zemdir. » 29 uncu sayısı çıkmıştır. ŞEFKATLİ verilmiştir. Kongre 26 eylül cumartesi gününe ka- dar devam edecektir, Abideye çelenk Toplantıdan sonra kongre azası ve ec- nebi profesörler Taksim Cumhuriyet meydanına gitmişlerdir. Burada bando İstiklâl marşinı çÇalmış ve üzerinde: (İkinci Türk tarih kongresi) yazılı bu- lunan çelerk Cumhuriyet âbidesine ko- nulmuştur. Sergi nasıl açıldı? Dolmabahçe sarayının büyük merasim salonunda vücuda gotirilen sergi, saat 10 da Atatürkün huzurile açılmıştır. Evve- dâ, mızıka İstiklâl marşını çalmış ve bu- nü müteakib sergi açılarak gezilmiştir. Sergiyi Atatürk, büyük bir alâka ıle tet- kik etmiş, muhtelif noktalar hakkında hat almıştır. Serginin açılışında Türk ve ccnebi profesörler, generaller, mebus- lar ve mümtaz simalar da hazır bulun- muşlardır. Resim ve heykel müzesi de açıldı Atatürkün tensib ve müsaadesile Türk güzel san'atlarının inkişafı için Dolma- bahçe sarayının eski veliahtlık dairesin- de daimi olmak üzere tesis edilen ve Gü- zel San'atlar Akademisince vücuda geti- rilen resim ve heykel müzesi de dün saat 11 de Atatürkün huzurile açılmıştır. Sergide Türk ressamlığının ve hey- keltraşlığının — başlangıcından — bugüne kadar yapılanlardan seçme eserler mev- rahim hastalıklarından korur. DİKKAT: sakıt olur. cuddur. Sergide bir levha üzerinde şu yazı var- | ve edilmiştir: dır: «San'atsız kalan bir milletir. hayat daz- marlarından — biri kopmuş — demek- tir. — Atatürk> K Kız evlâdına adet zamanlarında (FEMİL ) kullandıran anndır. Yav- ruşunu bütün bayatında neş'e ve sıhhat içinde yaşatır. Bütün asabi ve FEMİ L Bütün şefkatli anaların kız evlâtlarına öğretecekleri lik vazifedir. Ga- yet sıhhi, yumuşak, ufak, kullanışlı olan bu tuvalet bezlerinin kutusu , eczanelerde 5 Kr. Türk Hava Kurumu BÜYÜK PiYANGOSU 6.cı keşide 11/Birinciteşrin / 1937 dedir. Büyük ikramiye: 200.000 iatr.. Bundan başka: 40.000, 25.000, 20.000 - 15.000, 10.000 Liralık ikramiyelerle (2L0.000 ve 50.000) liralık iki adet mükâfat vardır.. Bilet alan herkes 7 Birinciteşrin 937 günü akşamıma kadar biletini değiştirmiş bulunmalıdır. Bu tarihten sonra bilet üzerindeki hakkı rı bütün tazeliklerile hâlâ gülümsemekk tedir. t Uzun Hasanın Fatihe, Kanunifnin bis rinci Fransuvaya, sadrazam İbrahim Pa« şanın Şarlkene, Napolyon Bonapartırı Cezar Ahmed Paşaya yazdığı mektubs larla Şah Tahmasbin türkçe mektubus. nun ve diğer birçok tarihi mektublarım — asıl nüshaları da teşhir ediliyor. Yukarıda da söylediğimiz gibi bu bid sergi değil, başlı başına bir müzedir. Türli — Tarih Kurumu bunu gözlerimizin önün koyarken ayni zamanda yeni büyük ham kikatleri de şahıslandırmış oluyor. v7 Boş sene gibi kısa bir zamanda bu kak — dar mühim işler gören, ilmi otoritesini bütün dünyaya tamtân (Türk Tarih Kus, — rumu) nu canıdan tebrik ederiz. Bu (fewwe * kalbeşer). kudreti gösterebilmenin, . cak (fevkalbeşer » i haiz bir kaye nak) tan yardım görmekle kabil ulduğu_ şŞüphesizdir. « Kadircar. Kaflı Türk gemi kurtarma Şirketi nasıl çalışıyor (Baş tarafı 6 ncı sahifede) Türk gemi kurtarıcıları, batan ve otur — rah gemileri kurtarmada çok muvaffall olmuşlardır! 930 senesine kadar bu işleri ecnebilerden mürekkeb bir şirket yapıs yordu. Bu şirkei, vwergi de vermezdi. 930 senesinde, yüzde 45 hissesi Seyrisefaine aid olmak üzere bir limited şirket ku- rulmuştur. 933 de şimdiki Türk Gemi Kurtarma anonim şirketi tesiş edilmiştir. Hissesinin yüzde yetmiş beşi hüküme « tindir. Denizbank kanunu çıktıktan sona — ra müstakil şahsiyeti hükmiye halinde — Oraya bağlanacaktır. ğ Bu şirket tarafından, kânunusaniden- — beri son sekiz ay içinde Çanakkale boğa- — zında ve Akdeniz havalisinde (son batan İtalyan vapuru hariç) karaya oturan ve- ya batan 12 vapur kurtarılmıştır. Bu va« purların üçünden başkası, cenebi vapüre larıdır. Bu yüzden serbest döviz olarak eenebi memleketlerden mühim mikdar- — * dar da kambiyo da temin edilmiştir. Bu — mikdar 300,000 Türk lirasından fazladır, ' Tevfik Necati Kozol Geredede harap olan bir bina Gerede (Hususi) — Kazamız askerlik şubesinin karşısında eskiden depo olas — rak kullanılan çok büyük ve güzel beton- — arme bir bina vardır. 20-25 bin lira kıy- metinde olan bu bina bakımsızlık yü- zünden her gün biraz daha harap olmak- tadır. Bina üzerindeki kiremitler de bo- zulmuştur, Ufak bir masrafla tâmiri müm — kün olan bu binanın bir an evvel tâmiri » — gok faydalı olacaktır. f Urfada wt fabrikası Tüccardan Abamor zadeler büyük bir un Altan — Elâziz Halkevi — mecmuasıdır. | fabrikası kurmaktadırlar. İnşaat bitmek ü- zeredir. BİR ANA Ve bu vecizenin altına şu satırlar ilâs — *Yüz senelik tarihi olan Türk resmi, bugüne kadar başını sokacak bir kulübe bulamamıştı. Bugün Atatürkür. evi, onün evi olmuştur.>