j 10 Süyfa Tarih Kongresi dün açıldı (Baştarafı 1 inci sayfada) taz Kadın erkek simalar doldurmuştu. Atatürkün - teşrifleri 'Tam saat 15 de Reisicumhur Ata » türk salonu teşrif buyurmuşlar ve sa- lonu dolduran zevat ayağa kalkarak kendilerini alkışlamışlardır. Büyük Şe fimiz, selâmla mukabele ve iltifatta bu- lunmuşlardır, Kongrenin açılması Kurultay, Türk Tarih Kurumu baş- kanı Bay Hasan Cemfi Çambel'in nut- kile açılmıştır. Başkan kürsüye gele - rek şu nutku söylemiştir: «— Atatürk, Sayım dinleyiciler, Buğgün ikinel Türk Tarih kongresini açı « yoruz. Türk Tarih Kurumunun bu kongre ile ta- kip ettiği gaye, senelerle yaptığı ilmi arag « tırmalarda elde ettiği netlcaleri gerek Türk ilim &leminin ve gerekse dünyanın her tara- fin aramıza gelen âlimlörin tetkiklerine mektir, Burada, her şeyden önce, yüksek buzur- larile kongremize şeref vermek lütfunda bu- lunan, ve 'Türk Tarih Kurumunu tesle et - tikleri gündenberi, ilmi direktif ve irşatlari- le Tarih uııu:ş.l.ınu yeni bir veçha ve- ren hâmi Relsli Atatürk'e sonsuz saygı ve sevgilerimizi arzetmekle bahtiyarım. Gene bu vesile ile kongremize iştirak e - denleri Kurum adına selâmlarım. Kurultay ve Sergi münasebetile Kuruma yardımda bulunan devlet makamlarına ve bizimle teşriki mesal edenlere, ayni zaman. da sergiye orijinal vesikalar gönderen Türk)| ve ecnebi müzelere, evrak hazinelerine ve kütüphanelere Türk Tarih Kurumunun te- şekkürlerini sunarım. İkinci Türk Tarih Kurultayındaki çalış- maların tarihi hakikatlerin bir kat daha ay- dınlanmasına yardım edeceği üÜmidini izhar eder ve koöngreye muvaffakiyetler temenni| ederim.» Kongre riyaset divanı Bundan sonra köngre reisi, fahri re- is ve reis vekillerile kâtipler seçilmiş- lerdir. Kongre birinci reisliğine Maarif Vekili Saffet Arıkan, fahri reisliğe pro- fesör Pittard, asbaşkanlığa profesör ba- yan Afet, Hasan Cemil Çambel, Halil Etem ve kâtipliklere İsmail Müştak Ma yakon, Bayan Fakihe Özmen, Kemal Ü- nal, Bayan Mesih Gürer, Faik Reşid, Sıdıka seçilmişlerdir. Maarif Vekilinin nutka Maarif Vekili Saffet Arıkan riyaset mevkiine gelmiş ve bir nutuk söyle - Bunda başkanlığa seçildiğinden do- layı teşekkür ettikten ve ecnebi profe- sörlerin huzurlarından dolayı sevincini anlattıktan sonra Türk Tarih Kurumu- nun gayesi yalnız Türklere değil bü - tün medeniyet dünyasına şâmil bir ça hşma olduğunu, araştırmalarında, tez- lerini isbat için arkeoloji ve antropo - loji gibi müsbet ilim — buluşlarına ve bunlarla beraber Türk (Lengüistiğine) dayandığını söylemiş, bundan — sonra hurafelerle efsanelere kıymet verile - miyeceğini anlatarak: «— Türk tarih kurumu yüreyerde tür lü şartlar yüzünden ayrı ayrı siyasi i- dareler teşkil etmiş olan milletler ara- sında, geçmişin eksik, yanlış, gayriin- sani duygularının temerküz ettirdiği bir takım zihniyetlerle, insanlık ara - sına sokulmuş olan dü rın, fâsid düşüncelerin lojiksiz olduğu ka- naatindedir.» demişti! Kültür Ba - ının okullar proğramını bu esas ü zerine kurduğunu, esasen Türk Tarih| Kurumunun takip ettiği tezin daha cev- velce dünya âlimlerinin yaptıkları a - raştırmalarla da teyid kabiliyetini bul- duğunu analtmıştır. Beşer hayatının tetkiki için dünya #limlerinin Türk Tarih Kurumunu yal- nız bırakmamalarını temenni ettikten sonra nutkunu şu yüksek vecize ile bi-| tirmiştir: " «Âlimler, hangi millete mensup o - lurlarsa olsunlar, onlar yalnız kendi milletlerinin malı değildirler.» Nutuk şiddetle alkışlanmıştır. Mütecakıben A ve B encümenlerine âzalar seçilmişlerdir. B A seksiyonuna ayrılanlar tarihten evvelki çağdan orta çağa, B Seksiyonu- na ayrılanlar da orta çağdan bugüne kadar olan tezlerle meşgul olacaklar - dır. Türk Dil Kurumu namına nutuk Türk Dil Kurumu adına Kurumun Gönel Sekreteri İbrahim Necmi Dil - men tarafından İkinci Türk Tarih Ku- rultayı için bir kutlama söylevi veril İbrahim Necmi Dilmen nutkuna: — Ulu Önder, Sayın Başkan, Bayan- lar, Baylar! Türkiye Cumhuriyetinde ilim alanında Tarih ve Dil çalışmaları milli olduğu kadar beynelmilel bir e - , Diye başlamıştır. Bundan sonra Türk erin ilk Neolitik ve Maden medeniyet- lerini Orta Asyada bütün dünyadan ön- ce yarattığın, bu medeniyetlerin bir çok göçlerle yer yüzüne yayıldığını, Hind - Avrupa — ve Semitik dillerin ilk ana kaynağı da bu (lk il» Türk dili olduğunu anlatmıştır. Daha sonra dil ve tarih kurumları - nın çalışmalarının birbirine pek sıkı o- larak ve yakından bağlı olduğunu, kar deş tarih kurumunu dil kurumu adına kutladığını söyliyerek nutkunu şöyle bitirmiştir: «Tarih ve Dil Kurumlarını yalnız himaye ile kalmıyarak çalışmalarına da daima iştirak eden, hepimize yol gösteren Ulu Önderi sonsuz şükran ve saygılarla selâmlar, Saym Kurultaya yüksek başarılar dilerim.» Genel sekreterin nutku Alkışlarla kürsüden inen Necmi Dil men'in yerine Türk Tarih Kurumu ge- nel sekreteri Muzaffer Göker geldi. Müuzaffer Göker İstanbul Üniversi- . . . e Bugünkü içtima İstanbul 20 (A.A.) — Türk tarih kongresi' başkanlığından: Kongrenin umumt toplantısı, ya- rınki salı günü saat 14 de yapılacak- tır. Ruzname çudur: Profesör Pittard: Neolitik devrinde Ön Asya ile Avrupa arasındaki müna- Doktor Andrae: Sümerlerin monü- mantal san'atları. i Doktor Arif Müfid Mansel: Ege ta- rihinde Akalar meselesi. Profosör doktor Dörpfeld: Turova - Hisarlık hafriyatı. Profesör Blegen: Turova hafriyatı. madığını anlattıktan sonra demiştir. ki: «Örnek diye şuracıkta bulunan ve Ber- gisinde arkeolojik zenginliklerini bize teşhir tesi Tarih ve Coğrafya fakültesile An-!*den Anadoluyu ele alacak olursak, ne gö - karadaki tarih ve coğrafya namına söz söyledi ve muvaffakiyet di- ledi. Profesör Pittard'ın nutku Ondan sonra Kurultaya iştirak eden otuz bir ecnebi profesör namına pro- fesör Pittard alkışlarla kürsüye çıktı. Fransızca olarak nutkuna başladı: «— Bu kongreye iştirak eden ecnebi â- llmlerin adına söz söylememi istediler. Bu arzayu büyük bir memnuniyetle yerine ge - tiriyorum. Acaba beni neden seçtiler? Şüp- hesiz, hiç kimseyi ürkütmiyen ufak bir mem- lekete mensup olduğum içindir; veyahut bel ki de klâsik bir teşrihçi olmadığımdan; ve bilhassa, öyle sanıyorum -ve o zaman da bu sebebi sevinçle kabul ediyorum- ki, 36 yıl - danberi, Türk milletinin -ihtimal bir çokla- rınızdan ziyade- dostu olduğumdandır. © milletin, geçirdiği, ve hâlâ da İnkişaf ettirmekte devam eylediği, efsanevi vasfa lâyık Inkılâp esnasında, yer yüzünde muka- bilini bulmak güç olan muazzam bir hamle- nin, -İtimad buyurun ki meddahı değil- fa- kat objektif şahidi oldum. İnanmak isterim ki, burada bulunmaklığıma aşıl sebep ve sa- ik bu objektif mahiyetin kendisidir.» Profesör Pittard bundan sonra tari- hin ders kitaplarında olduğu gibi mah- dut bir sahayı esâs tutmryacağını, çün- kü bu kitaplarda beşeri maceraların an cak küçük bir kısminın bulunabilece - ğini söyledi. Tarihin çağlarının birbirinden ay - rılmıyacağılı, keyfi olarak seçilmiş bir andan başlayamıyacağını, tarihin in - sanla birlikte başlar olduğunu ve bu - nu kırk yıldanberi — öğrettiğini ilâve etti. Bundan sonra sözlerini sergisine intikal ettirdi: «Paleolotik çağ, en eski göçebe eslâfimı- zin medeniyeti böylece tarihe mal olmuş - kurumun tur. Esasen, kongrenin nazarlarına arzedi -| len o pek zengin, pek iİntizamlı, pek vazıh ve pek pedagojik sergi, bir memleketin, bir bölgenin, bir mjlletin bütün o maceralar all -lm&wn muhteşam bir gösterişidir.» Profesör Pittard bu maceraların bizi Jatmak, bütün bu vakıalar hakkındaki bü - Çimizi arttırmak, binyıllarla asırlar, kavim- lerle safhaları arasındaki zaru- ' iltisakları tesbit eylemek, Türk Tarih Ku- rTumuna düşen vazifedir. ©, bu işe, cümleten kaydetmekliğimiz ve alkışlamamız : tırmaların Hiz &ü bile bir y ü i uı_ııaımınumnuıııı— sı icap ettiğini, tarihin Mmuayyen bir| — Böylece, Türk Tarih Kurumu, daha şim- yerde ve zamanda kendiliğinden doğ-| diden bize çok güzel ümidler vermiş bulu - nuyor. Biz, kendisinden, yalmız mensup ol- duğu yurdu değlü, fakat siyasal olmun, din! olsun, sosyal veya artistik olsun, hepimiz! ilgiliyen evrensel tarih! ve hatlâ bu tarih - ten neşet edecek filozofiyi zenginleştirecek beklemekteyiz. Bise, ne ve kim fakültesi | ÜYOruz? Dokuz yıl önceye kadar meçhulü -| oyguğumuzu bildirdikten sonra, bizim İstik- miıoll'ıhıldı.buılnbuyııdnnuookmm #lmamıza da yardım noktalarında meydana çıkan yontulmuş taş| pdir, F y B medeniyetini neolitik medeniyet, ve ondan sonra da bakır ve tunç medeniyetleri istih- Profesör, bütün ecnebi âlimler na - JAf etmektedir. İşte, bundan — sonradır ki|Tuna Afatürk'e saygılarını arzettikten Proto - Btliler gibi kavimler tarihe giriyor - Jar, Lâkin bu Proto - Etiler de kimlerdir? Hiç şüphesiz, aynı yerlerde, bunlardan ön - ceki medeniyetleri kurmuş 'olan iİnsanların ahfadı, böylece, nesilden nesle rücu ederok, bizi bizzerure, tâ paleolitiğe kadar, çok güç şartlar içerisinde hayatı idameye muvaffak olan o İnsanlara kadar ileten bir silsile tos- bit edebiliyörus. Onlarsız tarih olamazdı.» Profesör, sözü Türk Tarih Kuru - muna intikal ettirerek yeni Türkiye - nin kurduğu — bu ilim müessesesinin gördüğü büyük işlerden takdirle bah- sonra bu umüumi tarih için mühim neticeler elde — edileceğini ve bundan böyle medeniyet dünyasında ön safa geçmiş olan Türkiyenin, umu- mun da menfaatine uygun olarak, bu mevklindet kat'iyen ayrılmaması l14 - zım geldiğini söylemiştir . Bayan Âfetin nutku Bundan sonra Türk Tarih Kurumu Asbaşkanı Bayan Âfet kürsüye gele - rek beş yıllık arkeolojik çalışmalar setmiş, daha büyük işler başaracağına | hakkında şu çok değerli nutku söyle - inandıklarını söylemiş; kısa bir zaman- da fevkalâde eserler ele geçirdiğini şükranla kaydetmiştir. Bunlar arasında bilhassa Piri Reis hakkındaki keşfi zikrederek demiştir. ki: «Her tarafta, meselâ, Pirl Relis gibi, ka- dir ve kıymeti bilinmemiş Türk âlimleri hak- kında, bu âna kadar meçhul kalan aydın « tatıcı kaynaklar bulunmakta, tarihçe ma - lüm, eski Anadolu kavimlerinin yekdiğeri a- rasındaki münasebetlere dalr yepyeni e - lâkkiler meydana çıkmaktadır.» Profesör Anadolunun tarihi hakkın- daki sözlerile, burada yaşayan insan - ların tarihin muhtelif devirlerinde muh telif diler konuşmalarına, muhtelif ka- punlara tâbi olmalarına, birbirine düş- manlık etmiş bulunmalarına rağmen hep ayni insanlar olduğunu anlatmış - tır. Bu arada «Bugünkü Türkler vak - file kavmlere birer ad veren tarihin doğuşunda Eti adını taşıdıkları gibi bir kaç yıl sonra da Selçuk, Osmanlı, ve Wrıihzıyeı 'Türk ismile anılmışlardır. de- miştir. Profesörün nutkunun çok mühim olan son parçasını aynen alıyoruz: «Bülün bu noktalar Üzerinde bizi aydın- miştir: TÜRK TARİH KURUMUNUN ARKEOLOJİ FAALİYETİ 1932 Temmuzu Türk Tarih Kurumunun birinci millil kongresinin toplandığı tarih - tir. 1987 ikinci kongremis mesaisine başlarken Kurumumuzun beş yıllık ilmi! çalışma faa « liyetinden hafirlerimizi hey'etinize bildirmek istiyorum. Millt tarihimtzin beçer kültür tarihile çe- niş ve derin alâkası Kurumumuzca büyük ve çok işlerin başarılması lüzumunu göste- riyordu. O Türk tarihi ki küllür analığını Üzerinde laşır, Türk Tarih Kurumunun büyük Türk di- Hile kuruluşundan beri, Türk Tarih ufku, be- şer tarihinin gehiş ölçüsü içindedir. Halini on büyük çalışma bezi içinde — hazırlıyan 'Türk mülleti, istikbaline en yüksek emniyot. le bakıyor. Çünkü 6 ayni zamanda mazisi - nin kuvvetli temelleri üzerinde yükselmek. tedir> İşte bizim üzerimize aldığımız vazife- ler, bu temelin sağlam malszemesini dünya ilkm âlemine tanıtmaktır. Bu kutlu ödey gu esaslardan İlhamını ve plânını alır: Türk ır- kı beyar ve hrakisefaldir. Bugünkü yurdu- muzun şâhipleri en eski kültür kurucuları- nın aynı irki vasıflarını taşıyan çÇocukları - dır. Bu ark beşiği kültür Hderinin banıklığı- na göre Orta Asyadadır. Onun, kültür me - şalesile yayıldığı sahalar dünyanın mede - niyete kavuşabilen yerleridir. Ön Asya Ak - deniz havzası bu medeniyete mihrak olmuş- tur. Avrupa, Pasifikten geçerek eski Amerl- ka kültürü hep ayni kökten kuvvet ve filiz almıştır. İşte bu geniş ölçü neolitik ve Ma- den devirlerinin medeniyet çerçevesidir. Bu esaslar, ilk kongremizin tes Izahinda ve mü nakaşalarında tesbit edilen — hakikatlordir. Türk Tarih Kurumu beş yıldır bunları tez yit etmek için çalışmaktadır. Türk tarihi - nin ana batlarını yazmak ve cihan kültürü içindeki yerini vermek Kurumumuzun kuru. bış gaycsldir. Biliyor ve anlıyoruz ki o tarihin vücude gelmesi yalnız milli sınırlarımız içindeki ça- lışmalarla değil, beynelmilel ilim âleminin çalışma birliği ile meydana gelecektir. Çün. kü 'Türk tarihi şümullü ve kültür tarihinde önemli yeri olan bir mevcudiyettir. İşte bu- nun içindir. ki, milli kongremizde misafir bilginleri saygı ile aramıszda buluyotuz. Ku- rumumuzun bütün işleri umumi — gütibimiz tarafından sizlere bildirilecektir. İlkmektep orta ve llse tarih kitaplarımız öğretmen ar- kadaşlarımın tedris programları — içindedir. Diğer bütün neşriyatımız, bu kongre müna- sebetile de yüksek tetkikiniz önündedir. Ta- rih Sergimizin bir kısmında Ankara, İstan- bul Müzelerinde 'Türk Tarih Kurumunun ha firlerinden çıkan eserler ve önların ilmi ra- porlarının teferrünti bazılmış olarak huzu- runuza sunulmaktadır. Hafir hey'etlerimizin Girektörleri kendi idarelerine tevdi edilmiş olan işler hakkında seksiyonlarda izahat ve- receklerdir. Ancak burada size, bütün bu hafirlerimizin umum! levhasını çizmek ve umum! neticelerini vermek için söz almış bu lunuyorum. Bunlar hakkında Bükreşte top- lanan «Anthropologle, Arehöologle Prühis - töriğgüce köngresinde izahat vermiştim. Her yoldan ve her vasıta ile Türk tarihine mal- zeme toplamak tarihi hedefimizdir. Hafri- yat yapmak bunun başında geliyor. Bsasen 'Türkiye, tarihi eserlerinin senginliği ve çok- luğu Nle, dünyanım en Güade gelen memle - ketlerinden biridir. 'Türkiye toprakları bu gzengin ve çeşitli eserleri koynunda ve üstünde saklamıştır. 'Tarihin her devir kültürü onun için yaban- (et değildir. Türk ırkının bu ülkeye sahip o- luşu İse, tarihin en eski devrinden başlar. Proto - Bti ve Bti bu sahipiiğin başında ge- lir, Ondan sonraki göç dalgaları, Türkiye topraklarına ayni ırktan olan Türk kardeş. Jerini getirmiştir. Bu yurdun muhtelif Larihi devirlerinde, siyasi varlığında değişiklik ve adında başkalıklar görülmüştür. Fakat ırki vasfı hep Türk cevherini muhafasa etmiş- tir, Bu sözlerimin müeyyidesi ikidir. Biri topraklar altında binlerce yılın sakladığı ced tskeletleri, diğeri, bugün yaşıyan ve bu yurda hakkile sahip olan 'Türk milleti: Biz- ler.. Bunu görüp anlamak bizim için en ko- tay bir işdir. Fakat ilim âlemine tanıtmak ta ayrıca bir borçtur. İşte onun içindir ki, Türkiye Cumhurl- yeti hükümetinden bütün memlekette bir anthropometrik anket yapılmasını rlca et - tim., Bu iş üzerinde çalışan hey'etler bize en kat't ilim vesikaları vereceklerdir. Arkeolo- Jik araştırmalar, bizim ülkemizde en zen - gin ve verimli sahayı bulmuştur. Şimdiye kadar muhtelif ilim hey'etleri bu tarih böl- gelerinde araştırmalar ve hafirlerde bulun- muşlardır. Bu hususta Osmaalı İmparator- luğu devrinde yeni ilmi metodlardan istifa- de ederek Türk hey'etlerinin çalışması pek mahdud olmuştur. Türkiye Cumhurtyetinin her sahâda ileri gidişi tarih ve alkeolojiye de büyük bir pay ayırmıştır. Hafriyat işle- rinde hecaila çok yenldir. Fa- kat alınan netlceler beşeriyet kültür tarihi için çok değerli ve şumüllüdür. Muhtelif yerlerde yapılan hafirlerimiz, Türkiye tari. hinin hemen her devri için bize belgeler vermiştir. Bunların kısa neticelerini bildir - meden önce hafir yerlerimizi, yapıldıkları tarih sırasına göre söyliyelim: 1 — Ahlatlıbel, 1933. Türk Tarih Kutu - munun teklifi üzerine, Dr. H. Z. Koşay, Ma- arif Vekâletinden aldığı emirle, Ankaraya 16 km. mesafede bulunan Ahlatlıbelde haf - riyat yaptı. Orada bakır devrine alt bir müse tahkem yer harabesi bulup meydana çıkar- dı. Bu devir üzerinde Eti devrinin de bazi eserlerine tesadüf edildi. Bu hafriyatın en mühim neticesi TI incl Turova medeniyetile Orta Anadolunun Bakır Devrinin muasir o- Tuşudur. 2 — Karalar, 1923. Ayni yıl geye Maarif Vekâletinin emrile, arkeolog R. O. Arık An- karaya 60 km. mesafede olan Karalarda hafriyat yaparak Galat Devrine ait müstah- kem bir şehir meydana çıkardı. 3 — Güllüdağ, 1034. Maarif Vekületi 1034 te Göllüdağda Posteti ve Frikya Devrine ait müstahkem bir şehir, R. O. Arık'ın çalışma- Jarile meydana çıkarttı. 4 — Alaca - Höyük, 1935 - 37. 'Türk Tarih Kurumu 1035 yılında Eti İmparatorluk mer- kezi olan Hatusas ciyarındaki Alaca . Hö- yükte hafriyat yapılmasını Dr. H. Z. Koşaya tevdi etti. Üç yıldır buna devam ediliyor. 8 — Trakya Höyükleri, 1036 - 87. yılların- da bine yakın tahmin edilen Trakya höyük- lerinden 500 Gnü tesbit otdrfrel. Alpullu Höyükte, Sinanlıda, Hasköy Höyüğünde, Lü- leburgaz Höyüğünde kazılar yapılmasını Dr. Arif Mansele verdi. 6 — Ankara Kalesi, 1937. yılında Ankara Kalesinde yapılan sondafları R. O. Arık ida- re etti. 7 — Çankırıkapı, 1937, ayn! arkeoloğ An- Karanın - Çankırıkapi — Höyüğünde hafirler yaptı. $ — Eüiyokuşu, 1037. Ukbaharında Anka- ra Tarih Fakültesi talebelerinin, Ankaraya 8 Kkm. uzaklıkta Çubuksuyu vadisinde, Eliyo - kuşu mevkiinde eski derirlere ait çanakz, çöm (Devamı 11 inci sayfada) & — el el Bi ee