Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
3 Tarihten sayfalar: Timurun Hind seferi Kargaşalığın arasında azgın fillerin hertumlarını sağa sola kaçışları, önlerine gelenleri kavrayarak yirmi otuz adım Öteye fırlatışları, safları birer dağ geçişleri tüyler ürpertiyordu havalandırarak parçası gibi çiğneyerek, ezerek Yazanı Turen Can Yaşında idi. Çoğu genç ve güzel olan se- kiz karisi vardı, dokuzuncu defa eylen- Mek istedi. Moğol beylerinden (Hızır _HÜCG) nin kızı Tevekkül Hanımla düğü- ,nünü yaptı. Tevekkül Hanım çok güzel bir kızdı. İhtiyar, fakat hâlâ dinç ve Vvetli olan hükümdarın hoşuna gitti. Ona Semerkandin en güzel bahçesi olan (Dilküşa )yı bağışladı. Bununla beraber Tevekkül Hanımın Pek güzel ve sevimli oluşu, Timurlengin ONa uzun zaman bağlı kalmasına sebep Olmadı. Düğün hazırlıklarile birlikte se- fer hazırlığı da yapmıştı. Gerdek gece- şnin sabahında, son hazırlıkları da bi - ÜÜrdi ve yola çıktı. Bu sefer gözleri ne Hazer denizinin Sarp kıyılarında, ne İranda, ne de Çin hudutlarmdaydı. kuol'â—ıııhdar ve ondan sonra büyük â TMandanların yüreklerini hoplatan, ih- tl'raSIa“m kamçılıyan, dünyanın en zen- Bin ve en büyük ülkesine gidiyordu. Bu- Tası Hindistandı. Dara, İskender ve Cengiz gibi tarihin En büyük hükümdarları oranın antak ka- Pl_nır_ıa varabilmiş; yalnız büyük Türk kümdarı Gazneli Mahmut maksadın - Muvaffak olmuştu; fakat, Hindıstan- yerleşmemişti. Doğrusu böyle bir harp için en uygun andı. Çünkü İndüs ve Ganj nehirleri :rasmdaki geniş, kalabalık ve zengin ül- *hinahükümdarı olan Firuz şah ölmüş; tanat davasında bulumanlar arasında mn_nsız kavgalar başlamıştı. İmürün Hindistan seferini düyan As- beylerile hükümdarları hemen onu brik için elçiler gönderdiler. Timür rgğn alakoydu ve ordusile birlikte gö- ü Eylülün dokuzuncu günüydü, Timur ımd nehri kenarına geldi. O tâtibhten Yıl evvel Cenğiz Han, Harzem şahı Sesur, Celâleddini buraya kadar kovala- * Celâleddinin ümitsiz bir harpten SOnra zırhlarını atarak atile birlikte neh- Te atıldığını, karşıya geçtiğini görünce o« ima şöyle demişti: — Bir hükümdar böyle bir evlât sa - , hibi olmak ister! Cengizin geri döndüğü yerden Timur i geçti. Yanında getirdiği elçilere: — Gidiniz, Timürün Sind nehrini ge - €k Hind ülkesine ayak bastığını göz- Srimizle gördük, deyiniz!., Diyerek savdı. İmürün koca ordusu Hindistanın şi- ilhdeki beş nehirden başka İfasis neh- Hİ de geçti. Bu nehrin kenarında Ma - Onyalı İskenderin ordusu artık dur- m:îtu ve büyük İskender, nehrin kıyi - 8, oraya kadar geldiğinin bir hatırası ltak mabetler yaptırmıştı. Timür dosdoğru Delhi üzerine yürü £ mürdu_ Geçtiği şehirleri, kasabaları yağ -| 5_;r(;ldiyoı-; shalkı dehşet içinde bırakı - Bi t. Henüz büyük bir harp olmamıştı. Bis a .rağmen ordunun arkasında €sir bulunuyordu. ___“mâlndanlar Timura dediler ki: Ordunun ardında böyle çok kalaba- %s:’e bize düşman bir yığının bulun - İRo ; her zaman korkuludur. Bize baskın bilirler; bizi arkadan vurabilirler! yYÜZ Timürlenk 1398 senesinde altmış üç Timür hak verdi. Yakat esitleri sata - cak yer ve alacak adam yoktu. Çünmkü geçtiği yerlerin bütün halkı onun esiri demekti,. Bir tek çare vardı: Öldürmek. Timur da bunu emretti. Hem de işin en kısa zamanda bitirilmesi lâzımdı. Bun- dan başka, para demek olan esirlerini hiç kimse öldürmek istemezdi. Bunun için de emrini şu sözlerle bitirdi: — Herkes esirlerini kendisi öldüre « cek! Eğer öldürmezse idam edilecek, Mal- ları ve karıları da bu gibi suçluları ha - ber verenlere hediye edilecektir. Bir kuzuyu bile kesmiye kıyamıyan meşhur bir hoca bile on beş Hind esi- rini kendi elile boğazlamıya mecbur öl- du. Ordu ileri hareketine devam ederken Timürlengin yanındaki müneccimler ilk defa olarak ona dediler ki: — Yuldızların vaziyetleri uygun gö - rünmüyor. Bü yürüyüşün sonunda Za - fere ulaşmak mümkün olmasa gerektir. Bir müsait zamanı beklesek!... Timür kızdı:; y — Ne sevinç ve tasa, ne de saadet ve| felâket, yıldızların hükmüne tâbidir. An- cak yıldızları da insanları da yaratmış o- lan Allahın takdirine bağlıdır. Dedi. Her türlü hazırlığı bitirdikten sonra kur'anı kerimi eline aldı. Rastgele bir sahilesini açtı ve okudu. Orada zafer vüdeden bir ayete Trastladı. Hemen ileri atıldı. Hind ordusu muhteşem filleri, pıril pı- rıl elbise ve zırhlı askerlerile ona karşı çıktı. Fakat Timurun askerleri o zamana kadar hiç rastlamadıkları, hattâ duüy - madıkları büyük bir servet «karşısında bulunuyorlardı. Zafere ulaştıkları tak - dirde her birinin ne büyük bir para ve ne çok mal ile esir alacaklarını düşünü- yorlar; bütün kuüvvet ve cesaretlerile dö- vüşe hazırlanıyorlardı. Harp müthiş oldu. Kargaşalığın ara - sında azgın fillerin hortumlarını hava - landirarak sağa sola kaçışları, önlerine gelenleri kavrıyarak yirmi otuz adım ö- teye fırlatışları, safları birer dağ par - çası gibi çiğniyerek, ezerek geçişleri, tüyler ürpertiyordu. Fakat Timürün pişkin ve yılmaz or - dusunun karşısında filler de iş göreme- diler, Hind askerleri darma dağın oldu - lar, Timür Delhiye girdi. Büyük mabet- ler ateş& verilmişti. Şehir yağma ediliyor ve halk kılıçtan geçiriliyordu. Mağlüp prensler ve zenginler kurtuluş çaresi kalmadığını görünce tutuşan mabetler- den aldıkları ateşlerle kendi saraylarını ve evlerini de yakıyorlar; ateşler içinde ölümü bekliyorlardi. Bütün Hind şehirlerinin başında ayni felâket vardı. Timürün önünde hiç bir kuvvet dura- mıyordu. " Ordu, çok büyük bir servete konmuş- tu. Bunların arasında neler yoktu: Ba - sılmış ve külçe halinde yük yük altan -| lar ve gümüşler; muhteşem taçlar — ve tahtlar; pirlantalar, elmaslar, yakutlar, altımn ve mücevher işlemeli kemerler; bir çok filler, develer ve otdunun kıek eli misli esir.. (Devamı 10 uncu sayfada) ingilterede Şenenin n — Güzel heykelleri - Yandora Lomdrada Tate galerisinin heykeltraş- hk salonlarında teşhir edilen bu heykel- ler, bugünktü heykeltraşhık sana'tının en usta nümuneleri diye telâkki edilmek- Sovyet gemicil # w © ığı Dün ellerinde bir tek tekne bulunmıyan Sovyetler üçüncü beş senelik plânın sonunda ticareti bahri- yede dünyanın ikinci devleti olmıya karar verdiler, bunun için Hep herp gemisin- den, | denizaltından, toptan, — — torpilden bahsedecek — değiliz ya! Biraz da millet- lerin ticaret denizci- Hiklerinden, posta vapurlarından — bah- sedelim; bu rmevwszu etrafında konuşalım: Size bu hafta dost Sovyet Rusya gemi- ciliğinden — bahsede- ceğim. Sovyetler Bir- bir İngiliz deniz mec- muasi ne diyor: «Yir- minci asrın en büyük ticari — hârikaların- dan birisi Rus denizciliğinin bugünkü a- 'İzametli inkişafıdır. Sovyetler hükümeti bütün Rus deniz nakliyatını elinde top - lamıştır ve kendi vasıtalarile yüce - bir Üülkenin bütün desa«milik — ihtiyaçlarını temine azmetmiş ve bunda da muvaffak olmuştur. Bugün bütün Rus limanları - nn nakliyatını Sovyet bandırası başarı - yor.> Salâhiyettar bir mecmuanın, belki de istemiyerek sütunlarmda çıktığı için bu bir kaç cümle çok manalıdır. Hele Sovyet hükümet adamlarının, ü- çüncü beş senelik plânın sonunda, mem- leketlerini dünyanın ikinci devleti ha- line getirmeği kararlaştırdıkları hatırla- nacak olursa Moskof gemiciliğinin bütün denizci milletler için ne korkunç bir ra- kip olduğu meydana çıkar. i ŞAŞIRTICI RAKAMLAR Büyük inkilâptan sonra Sevyetler Rus- yasının elinde hemen hemen gemi kal - mamış gibi bir şeydi. Cihan harbi ve bü- yük kargaşalıklar Moskof bandırası al - tında işliyen büyüklü küçüklü vapurları silip süpürmüştü. Halbuki (1924) yılın- da Sovyet bandırasını taşıyan gemiler (3,970,000) ton hamule nakledebilecek bir hale geldiler. (1932) yılında ise bu miktar (16,000,000) tona baliğ oluyordu. Demek oluyor ki (10) sene içinde Rus denizciliği dev adımlarla ilerlemiş ve Sovyet ticaret bandırası bir çok yeni tek- neler kazanmıştır. Vâkıâ bu rakamlar eski Çarlık Rusyası deniz nakliyatı rakamlarından henüz u- zaktır. Meselâ büyük harpten evvel, 1913 yılında Rus gemileri deniz ve nehir nak- Myatı dahil olmak şartile — (50,000,000) ton hamüle taşımışlardı. Lâkin Çarlık Rusyasının ticaret gemilerinde çalışan tayfa ve denizcilerin, şimdi hepsı birer müstakil devlet halini alan, Baltık vilâ- yetleri ahalisinden oldukları gözönünde bulundurulursa Soövyet Rusyanın bugün elinde bulunan ticaret gemilerinin sayı- sına şükretmesi lâzım gelir. Çarlık ida- resi zamanında devlet Rüus deniz titare- tine mühim para yardımlarında bulunur- du., Meselâ (1878) senesinde kuruimuş ©- lan meşhur (gönüllü ticaret filosunu, bi- zim eski (idarei mahsusa) gibi doğrudan doğruya Rus harp filosunun yarım res. mi bir uzvu idi. (Gönüllü ticaret filosu) nun gemileri harp zamanında birer (kor- san kruvazörü) oluyorlardı. Çariık hü - kümeti Rusyada gemi tezgâhı vücuda ge- tirenlere büyük yardımlar vâdetmekle beraber nedense bu iş ilerlemedi. (Lenin) 1918) yılında bütün Rus ge- milerini devletin malı ilân ettiği zaman Rus ticaret gemilerinin yüzde yetmiş iki- si hususi firmalara ait bulunuyordu. - Bu emirname ilân edilince Rus suları dışında bulunan husüsi Rus vapurları ol- dukları yerde kaldılar, ana vatana dön - mediler, Rus sularında bulunanlar ise | devlet malı oldular. Eski Çarlık (gönüllü ticaret filosu) di- rektörleri Pariste yerleşerek işlerini Fransadan idare etmeğe başlamışlardı. General (Vrangel) ordüsile birlikte bir çok Moskof ticaret vapurları da gene Fransız sularına iltica ettiler. O kadar ki Sovyetlerin elinde işe yarar pek az ge- mi kalmıştı. İhtilâl devrinde Rus gemi- leri oldukları yerde pas ve yosun içinde kaldılar. Halbuki (Lenin) deniz ticaretinin ve |denizciliğin ehemmiyet ve lüzumunu takdir eden bir devlet adamıydı. Su ka- çalışıyorlar ü dar var ki diğer arkadaşları bü işın e - hemmiyetini lâyıkile kavrıyamıyor - lardı. Bu itibarla ihtilâlin sıkı devresin- de Rus gemiciliği olduğu yerde saymış, ilerliyememişti. Halbuki birinci ve ikinci beş senelik programlar tanzim edilince Rus amelesi ve Rus malzemesile Rus gemileri yapmak düşünüldü. Lâkin gemi inşası öyle bır - denbire meydana gelir bir teşebbüs de- ğildi, bu yüzden Sovyetler ilk gemileri- ni, dışarıda, Almanyada yaptırdılar. ÇOK ASRİ BİR TİCARET FİLOSU Uzun vadeli kredilerle ecnebi memle- ketlerde yaptırılan ilk gemilerden son « ra Rus mamulâtı motörlü gemiler mey- dana gelmeğe başladı. Sovyetler durup dinlenmeden tersaneleri, tezgâhları is - lâha çalışıyorlar, var kuvvetlerile didi- niyorlardı. Nihayet 1925 senesinde başlayıp 1929 yılında biten ilk beş senelik program egayreti Sovyetlere Baltık denizinde beş, Karadenizde de dört tersane kazandır - mış oluyordu ve bu tersanelerde (500,000) rejister tonilâtoluk (110) tane yeni gemi inşa edilmişti. Daha bazı tersanelerde işler çok ya - vaş ilerliyordu. Tecrübesizlik ve müle - hassıs yoksulluğu kendini şiddetle his- settiriyordu. Lâkin, azmin, iradenin e- linden hiç bir şey kurtulamıyacağını Sov yetler bir defa daha isbüt — ede- ceklerdi ve ettiler de... Sovyet Rusya - nın bugünkü ticaret denizciliği teşek -— külü olan (Sovtorgffot) elindeki yen: ve son sistem gemilerle bihakkin iftihar e- debilir. SOVYET GEMİCİLİĞİ NEDİR? Sovyetler Rusyasının ticaret dehizcil ği teşkilât ve disiplini diğer milletlerin- kine benzemez. Evvelce ticaret gemile. rini komitelerle idare etmek fikri bu - gün terkedilmiş olmakla beraber, mem- leketin diğer teşekküllerinde ölduğu gi- bi, yeni Rüus ticareti bahriye işlerinde de her gemide tayfa ve amelenin birer mü- mressili vardır ve bazı hususatta bu mü - messillerin fikirlerine müracaat zaruri- dir.Sonra bir çok Rus ticaret gemilerinin tayfası arasında kadınlar da vardır. He« le kamarotluk gibi deniz hizmetlerini he- men hemen münhasıran kadınlar deruh. de etmişlerdir. Sonra telsiz memurlarının çoğu da kadındır. Güverte zabiti olaral iş gören kadınlar bulunduğu gibi son za. manlarda bir ticaret vapurunun süvari * liğine bir kadın tayin edildiğini okuduk Sovyet Rusyanın deniz ticaretinin en alâka çeken bir noktası da şimalj şarki geçidinin bir ticaret yolu olarak kulla- nılmasındaki muvaffakiyetidir. Halbuki asırlarca bu geçit bir çok gayretlere ve sayısız canlara malolmasına rağmen kul- lanılamamıştı. Sovyetler yeni fenni keşifler yüzünden ve mükemmel buz kiran vapurlarını kullanarak bu geçitte muntazam sefers ler yapıyorlar. Ve işte bu, yüzdendir ki Rus buz kıran vapurları bütün dünyanın en mükem « mel ve en asri gemileridir. Ahmet Cemaleddin Saracoğl'u Tomruk suyunda çalılık yan?ı Büyük Çamlıcada Tomruk suyuntn üst tarafındaki çalılar tutuşmuş, itfa « iye gelip söndürünceye kadar dört dö- nümlük bir saha yanmiştır. Yapılan tah |kikatla, çalıların, geçen yolculardan bi« (rinin attığı bir sigarâdan tutuştuğu an- laşılmıstır.