3 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

3 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

._ | gin olmağı davet ç. etmez. & - paralı Ve fakat iyi # eklE ©| i2 Sayfa . — =——1=___ Fotoğraf Ta - Âz para ile iyi yaşamak ta zenginlik sayılır! Sultanahmette Mazlüm Yılmaz imzasi- Te soruluyor: — Zengin olacak mayım? Çalışıp kazana- cak kadar açık gözdür: Bu kaza- onışı Mmutlaka zen- 'Hera ona , bir had tayin et- * mek lâzımdır. Âz : O yaşıyan veya ya- » şamasını bilen in- - san da bir nevi zengindir. İhtirası terket- |— mekle bügünkü ve daha sonraki vasat OO finiı alâkadar e- - bilir. Bu. halleri — kazancından da lâzim olduğü kadar isti- “fade etmek mümkündür. * Memuriyet sahasında muvaffakiyet ümidi var! -. Bursa okuyucularımızdan M. AÂzizin " 'sorgusu da şudur: — Muvaffak olacak mıyım? Ağır — başlılık, | kendisine ait olmi yan işlere karış - mamak,, kendini çabuk — meydana vermemek gibi va sıfları, ciddi işler- de ve daha ziyade memuriyet saha - sında muvaffak o- labileceği ümidi - Heyecanlı sevgiler tesadüfe bağlıdır! — Tophünede Arif imzasını taşıyan mek- — tup sahibi okuyucumuzun da suali şu- İ dur: * — Sevilecek miyim? Ü < - Bulunduğu mec C - 1lislerde neş'eli ©- |- lur. Şen tavir ve - hareketlerile etra- - der, Güzel fıkra- lar, gülünçlü hi- | O kâyeler naklede- £ kadınlar tarafın - - dan sevilirse de, bu sevgide şiir ve hayal yoktur. Heye- — canlı sevgi bahsine gelince bu zaman ve tesadüfle olabilir. Yoksa bu temayülü, — kuüvvetli degıldir —— Kimse gelip yemek istemedi. Ben - yde bakındım, göremedim. Anlaşılan İmad karnını doyurmak — İçin başka bir yere gitmiş olacaktı. Fehamet, kendi kendine: , — Böyle olduğu daha iyi!.. Artık ba-| /— şıma da çıkaracak değilim ya!.. Diye söylendi. Yemeğini yedi, bitirdi. Tekrar plâja indi. Bir salıncaklı iskem- e getirtti. Gölge bir yere koydurdu; o- - raya uzandı, Plâjın bir köşesinde, herkesm oturup — kahve içtiği, yemek yediği bir salaş var- “dı, Bir aralık gözü oraya doğru çevril- di. İmad, bir masaya oturmuş, yemek yiyordu. Karşısında da çıplak iki kadin vardı. Fehamet, şöyle biraz doğruldu, daha iyi baktı: Kadınların birisi Şem - — sünnisa, öteki de Mihrinurdu. Yiyecek, | içecek getirtmişler, hepsi bir masada yiyorlardı. İ Şemsünnisa, buraya nereden gelmiş- ti?, İmadı nereden bulmuş, sonra bir şo- B förü nasıl olup ta kendi masasına al - * — Bunların üçü de birlirinden say. miş, karşılıklı yeyip içiyordu?.. 501:' Ne öte- SIZ!İ.. Üçunde de utanma .»n denmik Pa. #ineu - Zengin olmak zengin doğmaya bağlıdır Uşakta okuyucularımızdan İhsan şu- 'RU sorüyer: — Büyük bir servete malik olacak mı- yım? Üstüne başına fazla dikkat eder, - Eğlenceyi ve ha - yale müteallik* mevzularla uğraş- mağı sever. Bu takdirde — zengin olmak zengin doğ- mağa bağlı olur. Pek para tutucü- ya benzemiyor. , * Muvaffakiyet için yaratıcı hareket Tâzım Şehzadebaşında Reşat Güray soruyor: — Müvaffak olacak mayım? Orta zekâlı ve az sokulgandır. Atak- lık, atılganlık yap- maz, Başkalaiının işlerine karışmak- tan çekinir. Üstü- ne başına dikkat eder. Ağır tavırlı- dir. Muvaffakiyet. lerini yaratıcı ha- teketlerile takviye etmesi lâzımdır. * Daha ziyade kafanızla çalışınız! Ankara okuyucularımızdan — Sadettin soTuyor: — Muvaffak olacak mayım? Zeki ve kibar tavırlıdır. Görgü- © © lü ve münevver bir ailenin çocu- ğu — hissini ver- mektedir. Daha ziyade — kafasile B ; çalışıp —muvaffak | olması temenni o- lunur. Ameli ve cesarete mütevakkıf işlere yanaşmama- sı lâzımdır. — Son Posta Fotoğraf tahlili kuponu H Fotograf tahlili için bu kuponlardan (Ş H 5 adedinin gönderilmesi şarttır. hlilleri l | Bugünkü program 3 Ağustos 937 : Salı Öğle neşriyatı: 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Hava- dis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18,30: Plâkla dans musikisi, 19,30: Konfe- rans: Eminönü Halkevi neşriyat kolu namı- na Nüsret Sefa, 20: Nuri Halilin iştirakile Türk musiki heyeti, 20,30: Ömer Rıza tara - fından arapça söylev, 20,45: Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları (Saat ayarı), 21,15: Radyo fo- nik dram (Tais), 22,15: Ajans ve borsa ha - berleri, 22,30: Plâkla sololar, opera ve ope - ret parçaları. YARINKİ PROGRAM 4 Ağustos 1937 Çarşamba İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.50* Havaü- dis, 13.05: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18,30; Plâkla dans musikisi, 19,30: Konfe. rans: Beyoğlu Halkevi namına Feridun Os- man ( Türk bayrağına saygı vazifesinli yap- mak), 20: Nezihe ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30: Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 20,45: Bimen Şen ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (Saat ayarı), 21,15: Orkes- tra, 22,15: Ajans ve' borsa hâberleri, 22,30: Plâkla sololar,Opera ve öperet parçaları, BZT CARMNERE RADYOLİiN DİŞLERİN ABIHAYATIDIR ANCAK Her sabah ve ahşam, her ye- mekten sonra mutlaka fırçala- mak şarttır. Bu usulü şaşma- dan, muntazam bir metodla ta- kip edenlerin dişleri mikrop- lardan, hastalıklardan muhafa- za edilmiş olur, paslanmaktan ve çürümekten kurtulur. Her za- man temiz, parlak ve guzel ola- rak kalır. Çerumda ıesıs edılecek bir deri fabrikası çok faydalı olacak Çorum (Hususi) — Çorüum halkı daha zi- yade ziraatle uğraşmaktadır. Buna rağmen sanayide geri kalmış değildir. Vilâyet arazi- sinin üçte ikisinde ziraat yapılmaktadır. Hayvancılığa da ehemmiyet verilmiş bulun- maktadır. Meyva, sebze, kereste, kendir istihsalâtı | müstahsilin yüzünü güldürecek kadar bere- ketlidir. Yılda vasati olarak 30-40 milyon kilo buğday ve 15-20 milyon kilo arpa ihraç edilmektedir. Senelik rekolte 150 milyon kilo buğday, 75-125 milyon kilo arpadır. Vilâyette bir milyona yakın muhtelif cins hayvan mevcüttur. Yılda 30 bin baş hayvan dişarıya satılmaktadır. Gene her yıl harice yarım milyona yakın sebze ve meyva gönderilmektedir. Yüz bin kilo kadar da leblebi satılmaktadır. Burada bir kaç sene evyel, senede 20-25 bin kilo ka- dar afyon istihsal edilmekte idi. Bugün bu miktar üç bin kiloya düşmüştür. Çorumun |cevizleri de meşhurdur. Her yıl 150 bin kilo kadar ceviz içi vilâyet haricine gönderilmek- tedir. İi Yün, yapağı, tiftik ve keçi kılı da vilâyete iyi irat getirmektedir. Vilâyetin mamül ve gayri mamül ihracat ve ithalatı senevi 4.5 bin vağon arasındadır. Son zamanlarda Çorumda bakırcılık hayli inkişaf etmiştir. Bakırcılar çok güzel tabak, sofra takımları ve mutfak âletleri vücuda getirmektedirler. Evvelce bütün civar vilâyetlerin dericiliği- ni idare eden Çorum debağhaneleri de şimdi senede ancak on beş bin kilo meşin ihraç edebilmektedir. Hayvancılığın kuvvetli bu- lunduğu bu mıntakada her çeşit ham deri mebzul İse de bunlar bugün daha ziyade gay- ri mamul olarak ihraç edilmektedir. Senede ihraç edilen ham deri 300 bin kiloya yakın- dır. Bu vaziyete göre Çorumda tesis edilecek bir deri fabrikasınin muhite büyük faydalar temin edeceği şüphesizdir. Muşta kudret helvası ve sakız ihracatı Muş (Hususi) — Bu sene harice külliyetli mikdarda ihracat yapılacak derecede kudret helvası düşmüştür. İster yaprakların ifra- zatı olsun İster bulutlardan yağış köylünün tatlı ihtiyacını temin eden bu kudret helva- sının pekmezi çarşıya - piyasaya gelmiştir, Erimiş bal kadar koyu ve - lezzetli bal ve ü- züm pekmezinden çok tatlı ve hoş olan bu kudret helvasının mebzuliyeti köylüleri çok sevindirmiştir. Memleketin kendine mahsus ihracatların- dan birisi de sakızdır. Bu sakız yüksek dağ- larda bulunan bir nevi otun sütlerinden çı- karılıyor. O kadar mebzul çıkıyor ki ihracat yapılıyor. Kilosu iki liraya kadar satılan bu sakız bölgemizde çok meşhurdur ve müte- hassısların ifadesine göre — çiğnemesi mide için çok faydalıdır. Bu sene bu sakız da her senekinden çok Tfazla piyasaya gelmektedir. Adanada pamuk tarlaları ilâçlardı Adanadan yazılıyor: Çukurova pamukları- nın kurtlardan korunması için hükümet ta- rafmdan alınan tedbirler iyi neticeler ver - Yazan : K. R. Enson kiler kadınlığını biliyor, ne de bu şo - förlüğünü!, Bir aralık kadınlar Fehameti gördü. ler. Zaten ikide birde onu arıyormuş gibi, sağa sola bakınıyorlardı. Araların- da gülüştüler, fısıldaştılar. İmada da bir şey söylediler; hep beraber gülüş - tüler. Genç şoförün yüzündeki çatıklık geçmiş, dudaklarında tatlı bir gülüş, onlara kim bilir neler anlatıyordu. Fehamet, büsbütün sinirlendi, Yerin. den fırladı. Onların göremiyeceği bir yere doğru yürüdü. Sonra gene içi ra- hat etmedi; eski yerine döndü. Şem - sünnisa, elbet kendisini İmada sormuş, onun da orada olduğunu öğrenmişti Sormasa bile şimdi işte uzaktan görü. yordu. Hâlâ, onun yanına gelmeyip te şoförile başbaşa oturması ne demekti? Şimdi artık, Fehametin olduğu yere doğru bakmaktan da vaz geçmişler, kendi aralarında konuşuyorlardı. Genç kadın gözlerini kapadı, uyu - yormuş gibi yaptı. Gene arada bir kir- pikleri gevşiyor, arasından onlara ba- kıyordu. En sonunda dayanamadı; yerinden | kalktı, giyinmeğe başladı, Plâjın so - yunulacak yerlerinde iş gören adama dedi ki: — Ben gidiyorum; bizim şoför karşı- da oturuyor. Git haber ver, otomobili hazırlasın!. ; Giyinmesi bitince dışarıya çıktı, Şem. sünnisa ile Mihrinur da çıkıp gitmiş- lerdi; onlar da görünürde yoktu. Oto - mobilin olduğu yere doğru yürüdü. İ- mad, arabanın kapısını açmış, bekliyor- du. Yola çıktıktan sonra kendini tuta - madı: — Doğrusu çok iyi!,, Şemsünnisa ile burada buluşmak için mi sözleştiniz?.. Başka yer bulamadınız mı?,. Genç şoför, çok durgun bir sesle: — Sizin buraya geleceğinizi bilmi « yordum ki onlara haber vereyim, dedi, Biraz yemek yemek için oturuyordum; geldiler. Boş masa yoktu. Ben, oturdu- ğum masayı onlara birakmak istedim, Bana, sen de otur, dediler. Doğrusu, çok gönülsüz insanlar!.. Herkes bir şo- för parçasına tenezzül etmez amma, bunlar nedense beni de adam yerine koydular!.. — Neden olduğunu anlamıyacak ne var?, Bunu sen de bilirsin. İmad, sesini çıkarmadı. Karşısında a. sılı küçük aynaya arada bir göz attık- ça genç kadının bir köşede somurtmuş, gözleri uzaklara dalmış, oturduğunu görüyordu. Topkapı yolundan İstanbula döndü - ler. Beyoğlundan geçiyorlardı. Galata. sarayın köşesini dönerken, Fehametin yeni tanıştığı kadınlardan birisi, Feri -| ha, karşıki kaldırımın kenarında dur - muş; tramvayın, otomobillerin geçme- sini bekliyordu. Fehameti görünce çır- pındı, O da otomobilini durdurdu: — Eve gidiyorsan, haydi seni oraya kadar götürüp bırakayım. Dedi. Feriha otomobile girerken: — Benim de zaten sana söyliyecek nelerim vVar?, Diyordu. — Anlat bakalım; ne imiş?. — Burada olmaz. Bize gel, hem birer kahve içeriz, hem de konuşuruz. — A... Merak ettim, doğrusu.. benim de sana soyhyeceklerım var. Benimki- ni de birada söylemek — olmazama İbiraz çıtlamasam, çatlıylacağım!. Sonra Ferihanın kulağına eğildi. Floryada olup bitenleri fısıldadı. Şem- sünnisanın İmadla bir masada yemek yediklerini, içki içtiklerini anlattı, Ferihâa: — Benim söyliyeceklerim de bunun içindi, iştel!, Deyince Fehametm merakı büsbü - tün artt. Feriha, Cihangirde oturuyordu. Tak- simden oraya gittiler. Kapıdan içeriye girer girmez anlatmıya başladı: — Geçen gün, Şemsünnisa açıktan a- Çığa sizin şoföre söylemiş, seni Şama götüreyim, demiş! — İmad, ne demiş? — Onu bilmiyorum ama, senin şimdi anlattıklarına bakılırşa, böyle Florya- da herkese karşı oturup yemek yiyen- ler, kendi aralarında 'da uyuşmuşlar, demektir!. (Arkası var) miştir. Gönderilen ilâç makineleri vaktinde işe başlamış ve türemek üzere olan kurtları imha etmiştir. Fazla miktarda kurt olan köy- lerdeki tarlalar iki defa ilâçlanmıştır. Şim- diye kadar 44,335 dönüm pamuk tarlası ilüç- lanmış ve bu işe kırk bin kilo zehir sarfolun- muştur. Pamuk fidanları üzerine serpilen zehirlerin on günden fazla kaldığı ve bu müddet zar- ifında faaliyete geçen kurtların derhal ölüü- ğü tesbit edilmiştir. İlâçlama İşi rüzgürsız gecelerde yapılmaktadır. Bu yıl Bigada karpuz pahalı Biga (Hususi) — Biga havalisindeki hay- vanatta bu aralık şap hastalığı zühur ettiği için manda ve öküz arabalarile nakliyat ya- sak edilmiştir. Bu yüzden köylüler kendi a - rabalarile şehre karpuz getirememekte, mas- rafını korumadığı için beygir Aarabasile de nakliyat yapamamaktadır. Her sene karpuzdan binlerce lira kazanan Biğa köylüsü bu yıl bundan mahrum ölmüuş- tur. Bu sebeple yazdan bir çok emekler sar- fedilerek ekilen binlerce dönüm kavün ve karpuz bu sene tarlalarında çürümeğe mahe« küm kalmıştır. Şehre ara sıra talika ve tatar arabalar'le karpuz geliyorsa da nakliyat ücretleri yük- sek olduğundan bostancilâar masrafa boğul- makta ve bu güzel yaz meyvası çok pahali satılmaktadır. Biğgada yağ satışı yasak Manda ve kara sığır hayvanatile koyun ve keçilerde şap hastalığı mevcut oldüğun- dan ve bunlardan istihsal edilen tere yağ - larının yenmesi de mahzurdan salim görül- memiş, köylülerin pazar yerine getirö'kleri yağlar geri gönderilmiş ve bunların satıl - ması belediyece muvakkaten yasak edilmiş- tir. Ticaret odasının haritaları İzmir beynelmilel sergisi ticaret odaları paviyonuna iştirak edecek olan İstanbul ti- caret ve sanayi odası, ihracat mallarımızı ve istihsal merkezlerini gösteren elektrik tertibatlı 8 harita yaptırmıştır. Bu haritalarda, istihsal — merkezlerinden 'bütün dünya istihlâk merkezlerine yapılan ihracat tevziatı gösterilmektedir. Haritalar- da hubübat, tütün, afyon, fındık, yumurta vesâire istihsal merkezleri tesbit edilmiştir. İnegölde koza satışı İnegöl (Hususi) — Bu yıl kazamızda 65375 kilo koza mahsulü satılmış ve müstahsilin e- line 52 bin lira geçmiştir. Türk - Alman ticaret müzakeresi devam ediyor Berlinde cereyan etmeirte dkez “. - Al- man müzakereleri devam etmektedir, Hey'- etimiz, icap ettikçe, merkezden talimat is - temekte ve bu talimat gönderilmektedir. İstanbul Borsası kapanış fiatları 2-8 - 1937 ÇEKLER Açılış Kapanış Nev-York 9,7901 — 0,7893 Parla 21.0775 — 21.085 Milâno 15,0111 — 15,0170 Brüksel 4.6956 4.6975 Atlna 86.7460 — 86.78 Cenevre 3,4416 3,4430 Sofya 63.4920 — 63.5175 Amzsterdan 1.4322 1.4325 Prağ 22.6380 — 22,6470 Viyana "4.1857 4,1875 Madrid 18.73 | 15.6358 Berlin 1.9636 1.9644 Varşovya 4.1810 4.1825 Budapeşte 3.9920 8.9936 Bükreş 106.6666 - 106.7090 Belgrad 34.2857 — $4.2993 Yokohama 2.7268 2.7280 Moskova 20.40 20.095 Stokholm peşin - A.lm.%wvadeuı! Bomonti - Nektar - * Aslan çimento 18. 13. Merkez bankası İş Bankası 00,0 . . 0,00 Telefon - :0 - İttihat ve Değir. 00:00 — Şark Değirmeni 900 —- Terkos - 00.00 - İSTİKR Türk borcu İ peşin » B I vadeli » » Iİ vadeli TAHV Anadolü I pe. » Ç e B SER S -- n Tür e ll

Bu sayıdan diğer sayfalar: